Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2013/13-1143, Karar: 2014/625 İçtihat

Üyemizin Özeti
Davacı, davalı TOKİ ile akdettiği "Gayrimenkul Satış Sözleşmesi"ne göre 16 ay içerisinde teslimi taahhüt edilen konutun geç teslimi sebebiyle kira kaybı bedelini talep ve dava etmiştir.
Davalı, satımın dar gelirlileri daire sahibi yapmaya yönelik olduğunu, davalı idarenin konut alıcılarının taksit ödemelerini teslim tarihine kadar durdurduğu gibi, dönemsel artışları da yapmadığını, bu sebeple geç teslimden kaynaklanan, davacının hak kaybının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Taraflar arasındaki sözleşmede taşınmazın 16 ay içerisinde teslim edileceği belirtilmiştir. Bu sürenin dolmasıyla davacı, davalıya mehil vermeden dava açabilir. Sözleşmede taksitler bitmeden taşınmazın kiraya verilemeyeceği şartının yazılması, davacının gecikme sebebiyle tazminat hakkını ortadan kaldırmaz. Bu durumda mahkemece, taşınmazın geç teslim edilip edilmediği belirlenmeli, geç teslim edilmiş ise, geciken teslim süresine dair tazminat belirlenerek, davanın kabulüne karar verilmelidir.
(Karar Tarihi : 07.05.2014)
"Taraflar arasındaki "maddi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Erzincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesince (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) davanın reddine dair verilen 30.01.2012 gün ve 2011/106 E.-2012/89 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 11.9.2012 gün ve 2012/8307 E-2012/19564 K. sayılı ilamı ile;

(... Davacı, davalı TOKİ Erzincan - Üzümlü Toplu konut projesi kapsamında Gayrimenkul satış sözleşmesi imzalandığını, teslimin sözleşmenin düzenlendiği tarihten itibaren 16 ay olduğunu, ancak taşınmazın süresinde teslim edilmediğini ileri sürerek geç teslim sebebiyle kira kaybı bedeli olarak fazlaya dair haklarını saklı tutarak 3.000,00 TL tazminatın yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla talebini 6.540,55 TL ye çıkarmıştır.

Davalı, satımın dar gelirlileri daire sahibi yapmaya yönelik olduğunu, bu sebeple taksitlerin de daire tesliminden sonra başladığını, geç teslimin ve davacının hak kaybının söz konusu olmadığını savunmuş ve davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalıdan satın aldığı dairenin sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde teslim edilmemesi sebebiyle kira tazminatı isteğinde bulunmuş; davalı, geç teslim olmadığını, satımın dar gelirli aileleri konut sahibi yapmaya yönelik olup taksit ödemelerinin dairenin tesliminden itibaren başlandığını, bu sebeple davacının bir hak kaybının olmadığını beyanla davanın reddini savunmuş ve mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 4.8.2006 tarihli sözleşmede dairenin 16 ay içerisinde teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Öyle ise mahkemece anılan sözleşmeye göre dairenin tesliminde gecikme olup olmadığı ve gecikmenin sabit olması durumunda ise gecikme süresi belirlenerek bu süreye dair kira kaybına hükmedilmesi gerekirken aksine düşüncelerle ve yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HGK'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, satış sözleşmesi gereğince satın alınan bağımsız bölümün süresinde teslim edilmemesi sebebiyle tazminat istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin davalı TOKİ ile "Erzincan-Üzümlü Alt Gelir Gurubu Konut Projesi" kapsamında "Gayrimenkul Satış Sözleşmesi" imzalandığını, sözleşmenin düzenlendiği tarihten itibaren 16 ay içerisinde konutun teslim edilmesinin kararlaştırıldığını, konutun süresinde teslim edilmediğini ileri sürerek, geç teslim sebebiyle kira kaybı bedeli olan 6.540,55 TL tazminatın yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, satımın dar gelirlileri daire sahibi yapmaya yönelik olduğunu, davalı idarenin konut alıcılarının taksit ödemelerini teslim tarihine kadar durdurduğu gibi, dönemsel artışları da yapmadığını, bu sebeple geç teslimden kaynaklanan, davacının hak kaybının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, sözleşmede kararlaştırılan 16 aylık teslim süresinin sözleşmenin düzenlendiği tarihte başlayacağı, sözleşmenin 5. maddesinin 3. fıkrası gereğince, taşınmazın taksit ödemeleri bitene kadar kiraya verilemeyeceğinin kararlaştırıldığını, taşınmazın borçlarının da henüz bitmediği anlaşıldığından, davacının oluşmuş bir kira kaybı zararı bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararı, Özel Daire'ce, metni aynen yukarıda başlık bölümüne alınan sebeplerle bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle direnme kararı vermiştir.

Direnme kararını davacı vekili temyize getirmektedir.

Direnme yoluyla HGK önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında düzenlenen satış sözleşmesi gereğince, davacı tarafından satın alınan bağımsız bölümün süresinde teslim edilip edilmediği, burada varılacak sonuca göre davacının gecikme tazminatı isteyip isteyemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.

Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeyle taşınmazın, davalı tarafından davacıya satıldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 3. maddesinde taşınmazın 16 ayda teslim edileceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin bu maddesi geçerli olup sözleşmeye sadakat ilkesi gereğince tarafları bağlar.

Davacı, konutun sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edilmediğini ileri sürerek, geç teslimden kaynaklanan tazminat isteminde bulunmuştur.

Mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 106. maddesinde, karşılıklı yükümlülükleri içeren sözleşmelerde borcun yerine getirilmemesi (ifade gecikme) halinde, alacaklının, hakkını nasıl kullanacağı düzenlenmiştir.

Alacaklı, aynı Kanun'un 106. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen seçimlik haklardan birisini kullanabilmesi için borcu yerine getirmekte direnen borçluya mehil vermek zorundadır (BK m. 106/1). Ancak aynı Kanun'un 107. maddesinde yazılı hallerden birinin bulunması halinde (1-Borçlunun hal ve vaziyetinden bu tedbirin tesirsiz olacağı anlaşılırsa; 2-Borçlunun temerrüdü neticesi borcun ifası alacaklı için faidesiz kalmış ise; 3-Akdin hükümlerine göre borç tayin ve tespit edilen muayyen bir mehil içinde ifa edilmek lazım geliyorsa) mehil tayinine gerek yoktur. Davalı satıcının, borcunu 16 ay içinde yerine getireceği sözleşmede kabul edildiğine göre, 818 Sayılı BK.nun 106/1. maddesi gereğince bir önel (mehil) belirlenmesine gerek yoktur.

818 sayılı BK.nun 106/2. maddesinde, borcun yerine getirilmemesi halinde alacaklıya üç seçimlik hak verilmiştir. Bunlar, 1-Her zaman gecikmiş işi yerine getirme (ifayı) ve gecikme tazminatı isteme; 2-Sözleşmenin ifasından vazgeçilerek olumlu zararı isteme; 3-Sözleşmeyi feshederek olumsuz zararı isteme şeklinde açıklanmaktadır. Davacı görülmekte olan davada, bu seçimlik haklardan aynen ifa ve gecikme tazminatını istemiştir.

Taraflar arasındaki sözleşmede, taşınmazın 16 ay içerisinde teslim edileceği belirtildiğinden, bu sürenin dolmasıyla, davalı borcunu yerine getirmekte direndiği ve bu olgunun hukuksal sonuçlar doğurduğu (BK m. 101/1) gözetildiğinde, davacı BK.nun 106/1. maddesi uyarınca, davalıya mehil vermeden dava açabilir. Sözleşmede taksitler bitmeden taşınmazın kiraya verilemeyeceği şartının yazılması, davacının 818 Sayılı BK.nun 106. maddesinde belirtilen "teahhur sebebiyle zarar (gecikme sebebiyle tazminat)" hakkını ortadan kaldırmaz.

Bu durumda mahkemece, taşınmazın geç teslim edilip edilmediği, geç teslim edilmiş ise, geciken teslim süresine dair tazminat belirlenerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

HGK'ndaki görüşmeler sırasında bazı üyeler, mahkeme kararının onanması gerektiğini ileri sürmüş iseler de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.

(Aynı ilkeler, HGK'nun 9.10.1991 gün ve 1991/15-340-467 E., K.; HGK'nun 3.7.2013 gün ve 2013/13-717-986 E., K.;HGK'nun 3.7.2013 gün ve 2013/13-718-987 E., K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.)

Hal böyle olunca, aynı yöne işaret eden ve HGK'nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, yanılgılı gerekçeyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulması gerekir.

KARAR : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen " Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı kanunun 440/111-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.05.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 106 :Karşılıklı taahhütleri havi olan bir akitte iki taraftan biri mütemerrit olduğu takdirde, diğeri borcun ifa edilmesi için münasip bir mehil tayin veya münasip bir mehilin tayinini hakimden isteyebilir.

Bu mehil zarfında borç ifa edilmemiş bulunduğu surette alacaklı her zaman onun ifasını talep ve teahhür sebebi ile zarar ve ziyan davası ikame eylemek hakkını haizdir; birde aktin icrasından ve teahhürü sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vaz geçtiğini derhal beyan ederek borcun ifa edilmemesinden mütevellit zarar ve ziyanı talep veya akdi fesh edebilir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 07-11-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02757192 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.