Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2011/17-499, Karar: 2011/557 İçtihat

Üyemizin Özeti
Karayolları Trafik Kanunu'nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmez; karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de kaza, karayolunda meydana gelmiş kabul edilir. Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği fabrika sahası 2918 sayılı KTK m.2/a gereğince karayolu ile bağlantılıdır; bu yere özel izinle girilmesi, özel güvenliği olması KTK m.2'nin uygulanmasına engel değildir ve kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerden olduğundan somut olaya Karayolları Trafik Kanunu uygulanır.
(Karar Tarihi : 28.09.2011)
"Taraflar arasındaki "rücuen tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 30.12.2008 gün ve 2007/823 E., 2008/678 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17.09.2009 gün ve 3190/5570 E.-K. sayılı ilamı ile;

(... Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirkete kasko sigortalı araçta meydana gelen 9.128,52 YTL hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini belirterek bu meblağın ödeme tarihinden işleyecek ticari faiziyle davalılardan tahsilini talep etmiş; 11.07.2008 tarihli dilekçesiyle davalı M____ Ş____ hakkındaki davayı müracaata bıraktığını beyan etmiştir.

Davalı Y____ San. Ltd. Şti. vekili, 2918 sayılı KTK'nun karayolunda uygulanacağını, olayın meydana geldiği mahallin karayolu olmadığını bu nedenle genel hükümlerin uygulanamayacağını, haksız fiil hükümleri gereğince 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, kusuru, hasarı kabul etmediğini belirterek davanın B____ Sig. A.Ş.'ne ihbarını ve davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, zamanaşımı definin kabulü ile BK. 60. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Dava TTK'nun 1301.maddesinden kaynaklanan rücuen tazminat davasıdır. 2918 sayılı KTK'nun 2. maddesinde "bu kanun, karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa; karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık alanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerlerde de bu kanun hükümleri uygulanır" hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, davaya konu trafik kazasının meydana geldiği fabrika sahasının 2918 sayılı KTK'nun 2/a maddesi gereğince karayolu ile bağlantısının olmasına, özel izinle girilmesinin, özel güvenliğinin olmasının KTK'nun 2. maddesinin uygulanmasına engel bulunmamasına göre işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu' nun 1301. maddesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davacı vekili temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davaya konu trafik kazasının meydana geldiği fabrika yükleme sahasının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)'nun 2/a maddesi gereğince karayolu sayılıp sayılmayacağı; varılacak sonuca göre eldeki davanın yasal zamanaşımı süresinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır: 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)'nun: "Amaç" başlıklı 1.maddesinde: "Bu Kanunun amacı, karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemektir." "Kapsam" başlıklı 2.maddesinde: "Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar. Bu Kanun, karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa;

a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile,

b) Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümleri uygulanır." hükümleri yer almaktadır. Aynı Kanunun "Tanımlar" başlıklı 3.maddesinde bu Kanunda kullanılan terimlerin tanımları düzenlenmiş; diğer tanımlar yanında: Trafik "Yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleridir"; Karayolu "Trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlardır"; Karayolu yapısı "Karayolunun kendisi ile karayolunun üstünde, yanında, altında veya yukarısındaki; ada, ayırıcı, otokorkuluk, istinat duvarı, köprü, tünel, menfez ve benzeri yapılardır."; Park yeri "Araçların park etmesi için kullanılan açık veya kapalı alandır."; Karayolu üzeri park yeri "Taşıt yolundaki veya buna bitişik alanlardaki park yeridir."; Karayolu dışı park yeri "Karayolu sınır çizgisi dışında olan ve bir geçiş yolu veya servis yolu ile taşıt yoluna bağlanan park yeridir."; Durak "Kamu hizmeti yapan yolcu taşıtlarının yolcu veya hizmetlileri bindirmek, indirmek için durakladıkları işaretlerle belirlenmiş yerdir."; Garaj "Araçların, genellikle uzun süre durmaları için kullanılan bakım veya servisinin de yapılabileceği kapalı veya açık olan yerlerdir."; Terminal "İnsan veya eşya taşımalarında, araçların indirme, bindirme, yükleme, boşaltma, aktarma yaptıkları ve ayrıca bilet satışı ile bekleme, haberleşme, şehir ulaşımı ve benzeri hizmetlerin de sağlandığı yerdir."; Servis istasyonu "Araçların bakım, onarım ve servislerinin yapıldığı açık veya kapalı yerdir."; Akaryakıt istasyonu "Araçların esas itibariyle akaryakıt, yağ ve basınçlı hava gibi ihtiyaçlarının sağlandığı yerdir."; Muayene istasyonu "Araçların niteliklerini tespit ve kontrol edebilecek cihaz ve personeli bulunan ve teknik kontrolü yapılan yerdir."; Trafik kazası "Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır." şeklinde tanımlanmıştır.

"Zamanaşımı" başlıklı 109. maddesinde de: "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır. Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar. Diğer hususlarda, genel hükümler uygulanır." düzenlemesi yer almaktadır.

Bütün bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde görülmektedir ki; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)'nun 2.maddesinde hiçbir ayrık durum gösterilmeden kural olarak; bu Kanunun, karayollarında meydana gelen trafik olaylarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler "karayolu gibi" kabul edilmiştir. Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirgindir.

Diğer bir deyişle, kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir; köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur. Karayolunun sınırı, kamulaştırılmış, kamuya terk ve tahsis edilmiş karayolunda özel mülkle olan sınır çizgisine kadardır. Karayolu dışındaki alanların yalnız trafik için faydalanılan yerlerden olması gerekmez; kamuya açık olması yeterlidir. Ancak, bunun dışında sayılan (park, bahçe gibi) yerlerde gerçekleşen zararlarda işletenin KTK'nun 85/1. maddeye göre sorumlu olabilmesi için bu yerlerden taşıt trafiği için faydalanılması gerekir. Trafiğe kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmamalı, karayolunda olduğu gibi, gelip gitme amacıyla kullanılmış olması yeterli sayılmalıdır (Çetin AŞÇIOĞLU, Trafik Kazalarından Doğan Hukuk ve Ceza Sorumlulukları, 2. Bası, Ankara 2008, s. 58, 59).

Karayolunun taşıt trafiğine açık veya kapalı olmasının önemi yoktur; ayrıca Kanunun uygulanması için, karayolu olarak kabul edilen yerlerin zeminin asfalt, beton veya toprak olması arasında bir fark bulunmamaktadır. Karayolları Trafik Kanunu, kural olarak, karayollarında ve Kanunun ikinci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yerlerde uygulanacaktır. Örneğin, deniz ve göllerdeki araba vapurlarında, gerek kontrollü, gerek kontrolsüz hemzemin geçitlerde, bir kamu kurumunun araçlara ayrılan park yeri veya bahçesinde, iki kara parçasını birbirine bağlayan köprülerde, bir işyerinin, otelin veya okulun park yerlerinde, hava alanlarının uçak pistleri dışında kalan ve motorlu araçların kullanılması için ayrılan yerlerde, otobanlarla, otobanların gişelerinde, otobüs terminalleri gibi yerlerde meydana gelen kazalarda Karayolları Trafik Kanunu uygulanacaktır(A. H.- E. G., Karayolları Trafik Kanununa Göre Hukuki Sorumluluk, Ankara 1999, s. 19).

Diğer taraftan, KTK'nun 109/4. maddesi hükmüne göre de; motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrayacaktır.

Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde: Davacının sigortalısı araç, fabrikanın ambar kısmında yükleme yaptığı sırada, davalı şirkete ait aracın çarpması sonucu hasarlanmış; sigorta bedeli dava dışı sigortalıya ödendikten sonra davacı ödediği bu bedelin rücuen tahsilini talep etmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere; Karayolları Trafik Kanunu'nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmemekte; karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği fabrika sahasının da 2918 sayılı KTK'nun 2/a maddesi gereğince karayolu ile bağlantısının olmasına; özel izinle girilmesinin, özel güvenliğinin olmasının KTK'nun 2. maddesinin uygulanmasına engel bulunmamasına göre, kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerdendir ve Karayolları Trafik Kanunu uygulanır.

Öte yandan, yukarıda da açıklandığı üzere motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları zararı ve faili öğrenmeden itibaren 2 yıl olarak öngörülmüş olup; zarar 27.11.2006 tarihinde öğrenilmiş ve dava 10.12.2007 tarihinde açılmıştır. Fail de olayın başından itibaren belirli olduğundan KTK'nun 109/4. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi de dolmamıştır.

Sonuç olarak, mahkemece, kazanın meydana geldiği fabrikanın ambar bölümünün, yükleme ve boşaltmanın yapıldığı yerlerden olup, KTK'na göre karayolu sayılan yerlerden olduğu; bu nedenle KTK.nun 109/4. maddesinde yer alan zamanaşımı süresinin göz önüne alınması gerektiği; bu hükme göre de zamanaşımı süresinin dolmadan davanın açıldığı göz ardı edilerek, davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca; aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, yanılgılı gerekçe ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulması gerekir.

KARAR : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.09.2011 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Karayolları Trafik Kanunu MADDE 2 :Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar.

       Bu Kanun, karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa;

       a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile,

       b) Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, Bu Kanun hükümleri uygulanır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 07-04-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03352499 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.