Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, Esas: 2013/606, Karar: 2013/4003 İçtihat

Üyemizin Özeti
Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi, taraflar arasındaki sözleşmenin eki ve böylece HMK m.193 uyarınca delil sözleşmesi olarak kabul edilmiş ise de; kesin hakedişe ve kesin hesaba dahil edilmeyen imalatlarından doğan alacakları için yüklenicinin, kesin hesaba ve kesin hakedişe itiraz etmesi gerekmez.
(Karar Tarihi : 20.06.2013)
"Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraflar vekili ile feri müdahil vekilince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili avukat F____ T____'la davalı S____ İnş. ve Tic. Ltd. Şti. vekili avukat N____ Y____ ve diğer davalı feri müdahil vekili avukat S____ D____ geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik sebebiyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava yükleniciye yapılan fazla ödemenin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karar tarafların vekilleri ve feri müdahil tarafından temyiz edilmiştir.

1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların ve feri müdahilin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-)Taraflar arasındaki uyuşmazlık Manisa Demirci 500 kişilik öğrenci yurdu yapım işinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Yanlar arasındaki 17.9.1999 tarihli sözleşme uyuşmazlık konusu değildir.

Davacı, davalı yükleniciye yurt inşaat işi sebebiyle fazla ödeme yapıldığını belirterek yapılan fazla ödemenin tahsilini istemiş, davalı yüklenici ise kendisine eksik ödeme yapıldığını savunarak, belirlenecek eksik ödeme tutarının davacının fazla ödeme sebebiyle alacağı çıkarsa, bu alacaktan mahsup edilmesini istemiştir.

Mahkemece alınan 8.1.2008 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinden, raporda yazılı davalı yüklenicinin yaptığı imalatların bir kısmının kesin hakediş ve kesin hesaba dahil edildiği, bir kısmının ise yüklenici tarafından yapıldığı halde kesin hakedişte yer almadığı ve bu imalatların bedelinin yükleniciye ödenmediği veya eksik ödendiği anlaşılmaktadır. Davalı yüklenicinin kesin hakedişe ve kesin hesaba dahil edilmeyen imalatlarından doğan alacaklar yönünden, kesin hesaba ve kesin hakedişe yüklenici tarafından itiraz edilmesi gerekmeyeceğinden -varsa- bu imalatların sözleşme bedelinin %130'una kadar olan kısmının sözleşme fiyatıyla, %130'u aşan kısmının ise imalatın yapıldığı tarihteki piyasa rayiçleri dikkate alınarak bedelinin hesaplanması gerekir. Taraflar arasında imzalanan 17.9.1999 tarihli sözleşmenin 2. maddesinin F bendinde, Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi sözleşme ekleri arasında sayılmıştır. Bu sebeple bu hesaplama yapılırken Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin 19. ve 20. maddeleriyle sözleşme eki 88/13181 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin 8. maddesinde yer alan "kesin hesapta veya işin devamı sırasında herhangi bir imalat için yapılan kesin veya ara metraj sonucu imalat miktarlarında artma veya eksilme tesbit edildiği takdirde artan veya eksilen miktar (imalat hangi yılda yapılmış olursa olsun) geçici kabul itibar tarihini geçmemek üzere artış ve eksilişin kesinleştiği yılın fiyatlarıyla değerlendirilir" hükmünün de gözetilmesi gerekir.

Yüklenici tarafından yapılan ve kesin hakedişe giren imalatlar bakımından ise, Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin 40. maddesi uyarınca kesin hakedişin kesinleştiği kabul edilerek davalının bu imalatlar yönünden doğduğunu ileri sürdüğü alacağıyla ilgili mahsup istemi reddedilmelidir. Zira sözleşmenin 2. maddesinin F bendinde Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi sözleşme eki olarak gösterildiğinden taraflar HMK'nın 193. maddesi uyarınca bu şartnameyi delil sözleşmesi olarak kabul etmişlerdir. Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin 40. maddesi uyarınca yüklenicinin kesin hakedişe itirazı olduğu taktirde bu itirazını aynı şartnamenin 39. maddesinin "a" bendindeki usuller çerçevesinde dilekçeyle idareye bildirmesi gerekir. 39. maddenin "a" bendinde de, yüklenicinin itirazı var ise dayandığı gerekçeleri ve karşı görüşlerinin neler olduğunu idareye vereceği ve bir örneğini de hakediş raporuna ekleyeceği dilekçesinde açıklaması ve hakediş raporuna "idareye verilen ____ tarihli dilekçesinde yazılı ihtirazi kayıtla" cümlesini yazarak imzalaması gerektiği, müteahhidin itirazlarını bu şekilde bildirmediği taktirde hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı açıklanmıştır. Somut olayda yüklenicinin kesin hakedişi ihtirazi kayıt koymadan imzaladığı görülmektedir. Bu durumda kesin hakediş yüklenici bakımından kesinleşmiştir.

Mahkemece alınan asıl ve ek bilirkişi raporlarında yüklenicinin yaptığı imalatlar yönünden yukarda açıklanan şekilde bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Bu haliyle bilirkişi raporlarının yeterli incelemeye dayanmadığı ve hükme esas alınamayacağı açıktır. O halde mahkemece yapılması gereken iş, HMK'nın 281/3 maddesi uyarınca gerçeğin ortaya çıkması için yeniden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi heyetine az yukarda yapılan açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılmasından, yaptırılacak inceleme sonucu kesin hesapta yükleniciye fazla ödeme yapıldığı anlaşıldığı taktirde, davalı yüklenicinin mahsup niteliğindeki alacak isteminin fazla ödemeden indirilmesiyle çıkacak fazla ödeme miktarının tahsiline hükmedilmesinden ibarettir.

Diğer yandan, davalının temerrüde düşürülüp düşürülmediği belirlendikten sonra saptanacak temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, bu husus incelenmeden kesin hesabın ödendiği tarihten itibaren faize hükmedilmesi de BK'nın 101/1 maddesine aykırı olmuştur.

Karar açıklanan sebeplerle bozulmalıdır.

KARAR : Yukarıda 1. bentte açıklanan sebeplerle tarafların ve feri müdahilin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kararın taraflar yararına BOZULMASINA, 900.00 TL duruşma vekillik ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınarak Yargıtay'daki duruşmada vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, fazla alınan temyiz peşin harçlarının istenmesi halinde temyiz eden davacı ve feri müdahile iadesine, 20.6.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 193 :(1) Taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler.

(2) Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 12-02-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02898693 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.