Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY HGK. 2010/19-488 ESAS-2010/557 İçtihat

Üyemizin Özeti
1)Faktoring sözleşmelerine, uygulamada "Alacağın Temliki" hükümleri uygulandığından, 818 sayılı Borçlar kanunu'nun "Akdin Şekli" başlıklı 163. maddesi(Yeni Borçlar Kanunu 184) uyarınca yazılı şekilde yapılması gerekir.

2)Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkındaki Yönetmeliğin 22/2. maddesi uyarınca faktoring şirketleri, kambiyo senedine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler.

3)Dolayısıyla faktoring şirketlerince devir alınan alacak bir kambiyo senedinden kaynaklanıyor olsa bile, alacağı doğuran temel ilişkiye ait fatura veya benzeri belgelerle bunun tevsik edilmesi(belgelendirilmesi)gerekir.Zira bu hükümlerle, boş ve hileli senetlerin faktoring şirketlerince devir alınmasının önlenmesi amaçlanmaktadır.(Tekinalp Ünal, Banka Hukukunun Esasları,s.497).

4)Hal böyle olunca, önceki cirantayla faktoring şirketi arasında geçerli bir temlik sözleşmesi bulunsa dahi,

       i-Çeki son ciro eden kişiyle faktorig şirketi arasında geçerli bir temlik sözleşmesi bulunmadığından,
       ii-Yine ibraz edilen faturalar son ciranta tarafından bir önceki cirantaya düzenlenmiş olmadığından,

faktoring şirketi böyle bir çeki takibe yetkili değildir.
(Karar Tarihi : 03.11.2010)
Taraflar arasındaki "menfi tespit, çek iptali ve teminat karşılığı ödenen meblağın iadesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 23.06.2008 gün ve 2007/500 E., 2008/335 K. sayılı kararı davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 05.02.2009 gün ve 2008/11638 E., 2009/729 K. sayılı ilamı ile

("... Davacı şirket, davalı Factoring şirketi tarafından takibe konulan çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, davalı factoring şirketi takip ve dava konusu çeki müşterisi A____Ltd. Şti'den factoring işlemi uyarınca aldığını savunmuştur.

Finansal Kiralama Factoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 22/2. maddesine göre factoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile bir mal veya hizmet satışından doğmuş ve doğacak fatura ve benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler. Davalı Factoring şirketi tarafından 2 adet fatura ibraz edilerek çekin faturalardan kaynaklanan alacakla ilgili olarak ciro edildiğini belirtmiştir. Faturaları düzenleyen A____ Ltd. Şti. ile davalı Factoring şirketi arasında factoring sözleşmesi vardır. Ancak dava konusu çeki davalı factoring firmasına A____Ltd. Şti. değil S____Ö____adında bir kişi ciro etmiştir. Davalı factoring şirketi ile S____ Ö____arasında factoring ilişkisi bulunduğu iddia ve ispat edilemediğinden davalı factoring firması bu çeke dayanarak keşideciden çekin bedelini talep edemez. Zira çek davacı A___Yayıncılık A.Ş. tarafından hamiline olarak keşide edilmiş olup, sırasıyla F. K. Spor Kulübü tarafından A____ Elektrik Ltd. Şti'ne, bu şirket tarafından S__ Ö____'a, S___Ö___ tarafından da davalı Factoring firmasına ciro edilmiştir. Davalı factoring firması çeki yönetmeliğin 22/2. maddesine uygun olarak elinde bulundurduğunu kanıtlayamadığından, mahkemece davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle reddinde isabet görülmemiştir...")

gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava borçlu olmadığının tespiti, çek iptali ve teminat karşılığı ödenen meblağın iadesi istemine ilişkindir.

Mahkemenin, davanın kısmen kabulüne dair verdiği karar; Özel Dairece, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

Direnme kararını davacı vekili temyize getirmektedir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Davalı K____ Factoring A.Ş.'nin davaya konu çeki, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş Ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 22/2. maddesine uygun olarak elinde bulundurup bulundurmadığı; burada varılacak sonuca göre davanın kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın esasına yönelik olmak üzere öncelikle, Türk hukuk sisteminde ve ticaret hayatında yeni bir müessese olan "Faktoring (Factoring)" kavramı üzerinde durulması ve kurum olarak nasıl işlediğinin açıklanmasında yarar vardır.

Türkiye'de faktoring'in gelişmesi 1980 sonrası dışa açık ekonomi politikaları ve ihracata dayalı sanayileşme stratejileriyle paralellik göstermektedir.

Faktoring kavramı bir finans tekniği olarak ülkemiz bankacılık terminolojisine ilk kez 1983 yılında "Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ile girmiştir.

Bu kararnamenin 3. maddesi; faktoring'i "mal ve hizmet satışlarından doğmuş veya doğacak alacakların temellük edilerek, tahsilinin üstlenilmesi ve bu alacaklara karşılık ödemelerde bulunularak finansman sağlanması" diye tanımlamakta, bu işle uğraşmak üzere kurulan şirketleri de "faktoring şirketleri" olarak adlandırmaktadır.

Factoring (mevzuatta kullanılan şekliyle Faktoring) Latince "Factor" kelimesinden türetilmiştir.

Faktoring; "Müşterinin üçüncü şahıs olan borçlu karşısındaki mal tesliminden veya işgörme/hizmet ediminden ileri gelen alacaklarının karşılığını, alacağın tahsilinden önce avans olarak ödeyerek alacağın tahsil edilmemesi riskinin ve müşteri için borçlunun muhasebesinin tutulması, ihtar işlemleri gibi işgörme/hizmet edimlerinin üstlenilmesi suretiyle devir ve satın alınması" olarak tanımlanmaktadır (Kocaman Arif, Faktoring İşlemlerinin Hukuki Niteliği, s.21)

Konuyu düzenleyen Finansal Kiralama, Faktoring Ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş Ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğe göre Türkiye'de bu işlemler ancak Faktoring Şirketleri tarafından yapılabilir.

Faktoring'in amacı, firmalara satışlarının ve karlarının artması konusunda yardımcı olmaktır.

Kapsam olarak faktoring; bir mali kuruluş (factor/faktor) ile ticari borçlular (müşteriler) ve mal satan veya hizmet arz eden bir ticari işletme arasında (satıcı) üç taraflı bir sözleşme olup, genelde rücu hakkı olmaksızın alıcının borçlularının hesap hasılalarını factor satın alır ve bu suretle müşterilere tanınan kredileri kontrol altında tuttuğu kadar, muhasebe ve tahsilatını da yürütür.

Faktoring işleminin üç tarafı vardır. Bunlar;

a)Müşteri (firma):Faktoring hizmetlerini talep eden ve alacaklarını faktoring şirketine devreden (satan) işletme,

b)Faktoring Şirketi (Factor): Müşterinin alacaklarını devir ve satın alarak karşılığında nakit olarak ödeyen şirket,

c)Borçlu: Müşterinin alacaklı olduğu kişi veya işletmedir.

Faktoring'in en önemli çeşitleri: Tam Servis Factoring, Rücu Hakkı Saklı Factoring, Gayri Kabili Rücu Factoring, Ödeme Vadesinde Factoring, Fatura İskonto Yöntemi, Tahsilat Yöntemi, İhracat factoringi, İthalat factoringi, Örtülü Factoring, Acenta Factoringi olarak sıralanabilir.

Faktoring hizmetleri ise, Kredi Riskini Karşılama, Tahsilat ve Muhasebe, Fonlardan Avans şeklinde özetlenebilir.

Türkiye'de 1980'den itibaren uygulanmakta olan, ekonominin dışa açılmasına ve dış fon girişlerinin hızlandırılmasına yönelik politikanın gereği olarak, bankalar ortaya çıkan ihtiyaçlar çerçevesinde şirketlere yeni finansal hizmetler sunmak amacıyla girişimlerde bulunmaya başlamışlardır. Bu koşullar Türkiye'de faktoring için uygun bir ortam oluşmasını sağlamıştır.

Factoring, kredili satış yapan firmaların bu satışlardan doğan alacak haklarını bankalara veya bu konuda uzmanlaşmış diğer finansman kuruluşlarına satmalarıdır. Bunun için faktoring şirketi, satıcı firma ile bir sözleşme imzalamak ve bu anlaşmaya göre firma da, kredili olarak yapacağı tüm satışlar için faktoring şirketinin onayını almak zorundadır. Dolayısıyla firmanın faktoring şirketine danışmadan yaptığı kredili satışlardan doğan alacakları faktoring şirketini bağlamaz.

Faktoring şirketi sunduğu hizmetlerin karşılığında firmadan bir komisyon talep eder. Factor ile müşteri arasındaki ilişkinin çekirdeği normal ticari mekanizma içinde doğan şirketin borçlarının çoğunu satın almayı factorun taahhüt etmesidir. Aynı zamanda factor, şirketin satış hesaplarıyla ilgili tüm idari sorumluluğu da üstlenir. Factor fatura karşılığında derhal nakit ödemeyi taahhüt eder. Şirket yönetimini, geç ödeyen alıcılarla uğraşmaktan kurtarır ve müşterinin kötü niyetine karşı alacağın korunmasını sağlar. Mallar teslim edilir edilmez şirket müşterisine ve faktoring şirketine faturayı gönderir. Bundan sonra faturanın finansal ve idare sorumluluğunu factor üstlenir ve şirket fatura miktarının %80'ini nakit olarak çekme hakkını elde eder. Faturanın geri kalanını da müşteri nihai ödemeyi yaptıktan sonra ya da önceden belirlenen günde yapar.

Faktoring işleminin 3 fonksiyonu bulunmaktadır:

a)Kredilendirme fonksiyonu: Faktoring işleminde, kredilendirme fonksiyonu farklı iki şekilde kullanılabilir. İlk yöntem, alacağa karşılık avans verilmesidir. Kredilendirme fonksiyonunun ikinci bir işleyiş türü, alacağın iskonto edilmesidir.

b)Hizmet fonksiyonu: Tüm faktoring türlerinde ortak olan bu fonksiyon, faktoring işleminde, faktoring şirketinin satıcıya verdiği idari hizmeti ifade eder.

c)Teminat fonksiyonu: Bu fonksiyon, gayrikabili rücu faktoring işlemlerinde bulunan bir fonksiyondur. Faktoring şirketi, alacağı devralmakla, her türlü riski de üzerine almaktadır. Böyle bir durumda, alacağı gerçek sahibi faktoring şirketi olmakta, alacağın tahsil edilememesi halinde müşterisine rücu etmek hakkına sahip olmamaktadır.

Bu genel açıklamalardan sonra konuya ilişkin yasal mevzuata gelince:

Ülkemizde faktoring ile ilgili, kanuni bir düzenleme yapılmamış, bu kurum ilk olarak "Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ile düzenlenmiştir.

Bu kurumla ilgili ayrıntılı düzenleme ise zaman içerisinde değişikliklere uğrayan "Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları hakkında Yönetmelik" ile yapılmıştır.

Bu yönetmelik 10.10.2006 gün ve 26315 sayılı RG'de yayımlanmış olup, Yönetmeliğin 33. maddesine göre, Yönetmeliğin 23. maddesinin ikinci fıkrası 01.01.2008 tarihinde, diğer hükümleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Bu yönetmeliğin 32. maddesi ile; 28.04.1992 tarihli ve 21212 sayılı RG'de yayımlanan "Finansal Kiralama Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyetlerine İlişkin Yönetmelik", 08.07.1992 tarihli ve 21278 sayılı RG'de yayımlanan "Finansal Kiralama İşlemlerinde Süre ve Sınırın Tespitine Dair Yönetmelik", 21.12.1994 tarihli ve 22148 sayılı RG'de yayımlanan "Faktoring Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik" ve 26.07.1994 tarihli ve 22002 sayılı RG'de yayımlanan "Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik" yürürlükten kaldırılmış; tüm bu konular tek bir yönetmelikte düzenlenmiş ve bu yönetmelik de 26.06.2009 gün ve 27270 sayılı RG'de yayımlanan "Finansal Kiralama, Faktoring Ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş Ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile değişikliğe uğramıştır.

Görüldüğü üzere öteden beri bu müessese ile ilgili kanuni bir düzenleme yapılmamış, kanun hükmünde kararname ve yönetmeliklerle düzenleme yapılması yoluna gidilmiştir.

Faktoring şirketlerinin yapamayacakları iş ve işlemler Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 22/2. maddesinde düzenlenmiş;

"Faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler"hükmü getirilmiştir.

Bu hükmün, uygulamada boş ve hileli senetlerin faktoring şirketlerince devir alınmasını önlemeye yönelik olduğu kabul edilmektedir (Tekinalp Ünal, Banka Hukukunun Esasları, s.497).

Kaldırılan 1994 tarihli yönetmeliğin 8/d maddesinde de bu maddeye paralel bir düzenleme bulunmaktaydı.

Benzer bir hükümde TBMM'ne sevk edilen, "Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri" kanun tasarısının 9/2. maddesinde; "…faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura ile tevsik edilmeyen alacakları satın alamaz veya tahsilini üstlenemezler…" şeklinde düzenlenmiştir.

Dolayısıyla faktoring şirketleri devir aldığı alacak, bir kambiyo senedinden kaynaklanıyor olsa bile alacağı doğuran temel ilişkiye ait fatura veya benzeri belgelerle bunu tevsik etmelidir.

Bu hüküm "düzenleyici amir bir hüküm" olarak kabul edilmektedir.

Faktoring şirketinin müşterisinden temliken aldığı bir alacağı takip edebilmesi için; alacak bir kambiyo senedinden kaynaklansa bile faktoring sözleşmesi ile beraber, alacağı doğuran temel satım ilişkisine ait fatura ve benzeri belgeleri de ibraz etmek zorundadır.

Faktoring sözleşmelerine, uygulamada "Alacağın Temliki" hükümleri uygulandığından, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun "Akdin Şekli" başlıklı 163. maddesi uyarınca yazılı şekilde yapılması gerekir.

Somut olaya gelince, davanın dayanağını oluşturan 32.000.000.000. TL meblağlı çek, davacı A Yayıncılık Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. tarafından 20.10.2004 tarihinde hamiline olarak keşide edilmiş, sırasıyla davalılar F.K.Spor Kulübü tarafından, A___Elektronik San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne, bu şirket tarafından S__Ö___'a ve ondan da K___F____A.Ş.'ye ciro edilmiştir.

Ciro silsilesinde yer alan cirantalardan, davalılar A___ Elektronik San. ve Tic. Ltd. Şti. ile K____Factoring A.Ş. arasında 01.09.2003 tarihli "Factoring Temlik Sözleşmesi" düzenlendiği ve bu şirketler arasında faktoring ilişkisi bulunduğu hususlarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Çözümü gereken husus; Davalı K____Factoring A.Ş.'nin davaya konu çeki, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş Ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 22/2. maddesine uygun olarak elinde bulundurup bulundurmadığı'dır.

Davalı faktoring şirketi, dosyaya 10.01.2004 ve 26.02.2004 düzenleme tarihli iki adet fatura sunarak, davaya konu çeki bu temlik sözleşmesi gereğince, adı geçen şirketten, yönetmeliğin 22/2 maddesine uygun olarak temliken aldığını savunmuştur.

Ne var ki, dosyaya sunulan faturaların incelenmesinde birisinin A___Elektronik San. Tic. Ltd. Şti. tarafından 8.469.000.000. TL meblağlı olarak Yarkın Elektronik Ltd. Şti.'ne, diğerinin ise yine aynı şirket tarafından 4.956.000.000. TL meblağlı olarak K____Elektronik Ltd. Şti'ne düzenlendiği anlaşılmaktadır. Dolayısı ile çek bedeli ile fatura değerleri arasında bir uyumsuzluk bulunduğu gibi fatura düzenlenenlerin çekteki keşideci ve cirantalar ile bir ilgisinin bulunmadığı açıkça anlaşıldığından bu faturaların temel borçlandırıcı ilişkiye yeterli bir belge olduğu söylenemez.

Diğer yandan, senedin son hamili olan faktoring şirketinin çeki, senet metnindeki ciro silsilesine göre Sait Özcan adlı kişiden aldığı anlaşılmaktadır. Faktoring şirketi ile S___Ö____arasında geçerli bir faktoring sözleşmesi ve faktoring ilişkisi bulunduğu davalı facktoring şirketi tarafından ileri sürülmediği gibi bu hususa yönelik dosyaya herhangi bir bilgi veya belgede yansımamıştır. Öteki deyişle faktoring şirketi ile çeki kendisine ciro eden S__Ö____arasında geçerli bir Faktoring Sözleşmesi bulunmamaktadır ve çek bu kapsamda faktoring şirketinin eline geçmemiştir.

Yukarıda ayrıntısı ile açıklandığı üzere, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkındaki Yönetmeliğin 22/2. maddesi uyarınca faktoring şirketleri, kambiyo senedine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler.

Bu durumda, davalı faktoring şirketi, anılan yönetmeliğin aradığı şartları yerine getirdiğini ve davaya konu çekin, bir mal veya hizmet satışı sonucu temlik alındığını kanıtlayamamıştır.

Hal böyle olunca, faktoring şirketi çeki takibe yetkili değildir.

Şu durumda, mahkemece aynı hususlara işaret eden bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Direnme kararı bu nedenlerle bozulmalıdır.

NETİCE: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 03/Kasım/2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 184 :Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.

Alacağın devri sözü verme, şekle bağlı değildir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Mehmet KARAUSTA
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 23-07-2012

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02988911 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.