Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 10 HD. E:2010/8676 K.2011/17293 İçtihat

Üyemizin Özeti
Hizmet tespiti davalarında davalarında işveren ve Sosyal Güvenlik Kurumu arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır. İşverenin davalı olarak davaya katılımının sağlanması gerekir.
(Karar Tarihi : 06/12/2011)
Dava, U____ B____'in çalışmalarının iptaline dair Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden, sigortalılığı iptal edilen 0.12.1995 doğumlu U.B'nin, dava dışı işveren A____Ç____'ye ait internet kafe işyerinde, 29.04.2008 günü çalışmaya başlayacağı bilgisini içeren işe giriş bildirgesinin 23.04.2008 tarihinde davalı Kuruma verilmesi üzerine zorunlu sigortalılık tescil işleminin yapıldığı, aylık prim ve hizmet belgesi düzenlenip, 04.05.2008 tarihine kadar sigorta priminin yatırıldığı, daha sonra işyerinde Kurum kontrol memuru tarafından yapılan denetim ve kontrol üzerine 18.06.2008 tarihli durum tespit tutanağı düzenlendiği, işverenin "U____B____'nin işe giriş bildirgesini verdiği, ancak adı geçenin işe gelip çalışmadığı, muhasebeciye bildirimlerin yapılmaması hususunda talimat verdiği" yönünde beyanı ve yapılan tespitlere dayanılarak çalışmanın fiili olmadığından bahisle sigortalılık tescil işlemlerinin iptal edildiği anlaşılmaktadır.

1-Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hallerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır (6100 sayılı HMK m. 59). Başka bir anlatımla, bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte veya birden fazla kişiye karşı kullanılmasının zorunlu olduğu hallerde, bu hak dava konusu edildiği zaman o hakla ilgili birden fazla kişi zorunlu dava arkadaşı durumundadır.

Davalılar arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı bulunması halinde, davacı, bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Bu yön, 6100 sayılı HMK'nun 60. maddesinde; "Mecburi dava arkadaşları … aleyhine birlikte dava açılabilir" denilerek norma bağlanmıştır. Davalı sıfatı mecburi dava arkadaşlarının tümüne aittir. Davanın bütün mecburi dava arkadaşlarına karşı değil de bunlardan birine veya birkaçına karşı açılmış olması halinde davada sıfat sorunu ortaya çıkacaktır. Ancak bu halde, dava sıfat yokluğundan hemen reddedilmemeli, belirtilen eksikliğin giderilmesi yönünde bir talebin bulunması ve dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığının anlaşılması halinde, hakim, HMK'nun 124 üncü maddesinin 4 üncü fıkrasında açıklandığı üzere, karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul ederek, davayı diğer mecburi dava arkadaşına da teşmil ederek, yargılamaya devam etmelidir.

Davaya konu olayda, yapılacak yargılama neticesinde U____B____'nin işyerinde geçen çalışmaların tespitine karar verilecek olup, hizmet tespiti davalarında işveren ve Sosyal Güvenlik Kurumu arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır. İşverenin davalı olarak katılımı sağlanarak savunması alınıp, onun göstereceği deliller de toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğinin gözetilmemiş olması isabetsiz bulunmuştur.

2-Davanın yasal dayanağı olan 506 s. Kanunun 2 nci maddesinde genel bir tanım yapılarak, bir hizmet akdine (iş sözleşmesine) dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre "sigortalı" sayılacağı belirtildikten sonra, 3'üncü maddesinde bu Kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmayacak kimselerle bazı sigorta kollarının uygulanmayacağı kimseler açıklanmış, 4'üncü maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında 2 nci maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler "işveren" olarak tarif edilmiş, 6 ncı maddede de, çalışanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olacakları hüküm altına alınmıştır. Anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılmanın koşulları; iş sözleşmesine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait işyerinde veya işyerinden sayılan yerlerde görülmesi, 3'üncü maddede belirtilen "sigortalı sayılmayan" kişilerden olunmamasıdır.

Bu yasal düzenlemeler çerçevesinde, olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 s. Kanunun 2 nci maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6 ncı madde gereğince çalışmaya başlanmasıyla edinilir. Bu maddelerde açıkça belirtildiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur.

Mahkemece, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu gözetilerek, bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği göz önünde bulundurularak, yöntemince inceleme ve araştırma yapılmalı, aynı yörede komşu işverenler veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler titizlikle araştırılarak belirlenmeli, belirlenen tanıkların bilgi ve görgülerine başvurulmalı, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde; iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak eylemli çalışma olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği tüm açıklığıyla belirlenmeli, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

KARAR : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.12.2011 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
İlgili Mevzuat Hükmü : Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 60 :Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği hâlde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Özlem AŞKAR TUFAN
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 25-05-2012

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03038812 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.