Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 8. HD. E:2011/5101 K:2011/5433 İçtihat

Üyemizin Özeti
Taksim edilmediği için elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olan taşınmazın davalılar üzerinde bulunan tapu kayıtlarının iptaliyle kök miras bırakana ait veraset belgesindeki payları oranında vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiyle açılan davada, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243 ve 244 üncü maddeleri gereğince yeniden keşif yerinde hazır bulunmak üzere davetiyeyle çağrılmaları, aynı Kanunun 259 uncu maddesi uyarınca ve mümkünse taşınmaz başında yapılacak keşif yerinde dinlenilmeleri gerekir. Taşınmazların öncesinin kime ait olduğunun, kimler tarafından ne şekilde kullanıldığının, zilyetliğin nasıl intikal ettiğinin, taksim, bağış, satış gibi devredici işlemlere konu olup olmadığı gibi hususların kendilerinden sorulması, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde HMK.nun 261. maddesi göz önünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılması gerekmektedir.
(Karar Tarihi : 25/10/2011)
Davacılar Hanife Denli ve Seydi Kızılırmak mirasçıları vekili, tarafların kök murisleri Hasan Kızılırmak'ın 1938 tarihinde ölümünden sonra mirasçılarına kalan ve taksim edilmediği için elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olan 361 ada 105, 106, 107, 108; 392 ada 207, 214, 215 ve 398 ada 5 parsellerin davalılar üzerinde bulunan tapu kayıtlarının iptaliyle kök miras bırakana ait veraset belgesindeki payları oranında vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar Hasan, Lütfi, Seyfettin, Bayram ve Aydın Kızılırmak vekili; dava konusu taşınmazların kök muris Hasan'dan değil bir evvelki kök muris Mustafa'dan kaldığını, müvekkillerinin murisi Mustafa'nın halaları Fatma ve Zeynep'e ait hisseleri satın ve devraldığını, kök muris Hasan'ın hissesinin aslında 1/3 oranında bulunduğunu, öte yandan kök murisin mirasçıları arasında tüm terekenin taksim edildiğini, sadece 392 ada 214 parselde davacıların haklarının bulunduğunu, vekil edeni Lütfi'nin bu parselde taksime uygun düzeltme yapılmasına muvafakat ettiğini, bu parselin davacılar adına tashihen tescil edilmesini, diğer taleplerle ilgili davanın reddine karar verilmesi savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların 05.11.1938 tarihinde ölen tarafların kök murisi Hasan Kızılırmak'tan kaldığı ve mirasçılar arasında taksim yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, yargılama sırasında ölen davalı Mustafa oğlu Hasan Kızılırmak mirasçıları tarafından 361 ada 105 ve 392 ada 207 parseller yönünden temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık konusu 361 ada 105 ve 392 ada 207 parsellere ait kadastro tutanaklarından; senetsizden, vergi kaydı ve 20 yılı aşkın süre Hasan Kızılırmak (Mustafa oğlu 1308 doğumlu) zilyetliğinde iken, 1965 yılında satışıyla zilyetlikten, torunu Hasan Kızılırmak (Mustafa oğlu 1941 doğumlu) adına 20.06.1994 tarihinde tespit edildiği ve tespitin itiraz edilmeksizin 16.11.1995 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle dava konusu 361 ada 105 ve 392 ada 207 parseller hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; özellikle, taraflar tanık deliline, davalılar ayrıca satış ve taksim senetlerine dayanmışlardır. Ne var ki, yapılan keşif sırasında davalılar vekilinin 20.06.1996 hakim havale tarihli tanık listesindeki tanıkları dinlenmemiş, satış ve taksim senetleri usulüne uygun olarak uygulanmamıştır. Maddi olaylardan sayılan zilyetliğin her türlü delille kanıtlanması mümkün bulunmaktadır. (3402 sayılı Kadastro Kanunu m. 14/1). Yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243 ve 244 üncü maddeleri hükmü uyarınca yeniden keşif yerinde hazır bulunmak üzere davetiyeyle çağrılmaları, aynı Kanunun 259 uncu maddesi uyarınca ve mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşif yerinde dinlenilerek, 361 ada 105 ve 392 ada 207 parsel sayılı taşınmazların öncesinin ne ve kime ait olduğunun, kimler tarafından ne şekilde kullanıldığının, uyuşmazlık konusu olan taşınmazların tespit tarihine kadar kimler tarafından zilyet ve tasarruf edildiğinin, zilyetliğin ne şekilde intikal ettiğinin, taksim, bağış, satış vs. gibi devredici işlemlere konu olup olmadığının, zilyetliğin ve kullanma hakkının kimde bulunduğunun kendilerinden sorulup belirlenmesi, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde HMK.nun 261 inci maddesi hükmü gözönünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılması ve ayrıca davalılar dayanağı 03.08.1953 tarihli, 27.03.1943 tarihli satış senetleriyle diğer satış senetlerinin ve taksim senedinin usulüne uygun olarak mahallinde uygulanması gerekir. Mahkemece, bu hususlar gözardı edilerek ve davalılar vekilinin bildirmiş olduğu tanıkları dinlenmeden; başka bir anlatımla T.C. Anayasasının 36 ncı maddesi uyarınca davalıya tanınan savunma hakkı kısıtlanarak ya da savunmasını ispat imkanı tanınmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davalı Mustafa oğlu Hasan Kızılırmak mirasçılarının temyiz itirazları açıklanan bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 361 ada 105 ve 392 ada 207 parsellerin kabulüne yönelik bölümü yönünden 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 976,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine 25.10.2011 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
İlgili Mevzuat Hükmü : Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 243 :(1) Tanık davetiye ile çağrılır. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenir. Şu kadar ki, tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hâllerde, liste verilmemiş olsa dahi taraf, o duruşmada hazır bulundurursa tanıklar dinlenir.

(2) Davetiyenin duruşma gününden en az bir hafta önce tebliğ edilmiş olması gerekir. Acele hâllerde tanığın daha önce gelmesine karar verilebilir.

(3) Tanığı davet, gerektiğinde telefon, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, davete rağmen gelmemeye bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Özlem AŞKAR TUFAN
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 20-05-2012

THS Sunucusu bu sayfayı 0,01502109 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.