Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

4320 S.lı Ailenin Korunmasına Dair Kanun MADDE 1
(Değişik madde: 26/04/2007-5636 S.K./1.mad)

       Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin veya mahkemece ayrılık kararı verilen veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan veya evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi üzerine Aile Mahkemesi Hâkimi meselenin mahiyetini göz önünde bulundurarak re'sen aşağıda sayılan tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere de hükmedebilir:

       Kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin;

       a) Aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,

       b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmaması,

       c) Aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi,

       ç) Aile bireylerini iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,

       d) Varsa silah veya benzeri araçlarını genel kolluk kuvvetlerine teslim etmesi,

       e) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmaması,

       f) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması.

       Yukarıdaki hükümlerin uygulanması amacıyla öngörülen süre altı ayı geçemez ve kararda hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması halinde tutuklanacağı ve hakkında hapis cezasına hükmedileceği hususu şiddet uygulayan eş veya diğer aile bireyine ihtar olunur.

       Eğer şiddeti uygulayan eş veya diğer aile bireyi aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise hâkim bu konuda mağdurların yaşam düzeylerini göz önünde bulundurarak daha önce Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.

       Bu Kanun kapsamındaki başvurular ve verilen kararın infazı için yapılan icraî işlemler harca tâbi değildir.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun Ailenin Korunmasına Dair Kanunun Uygulanması konulu genelgesi.

Üyemizin Notu: T.C.
HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

Sayı : B.03.1.HSK.0.70.12.04-010.06.02-154-2011 18/10/2011
Konu : Ailenin Korunmasına Dair Kanunun uygulanması

GENELGE No: 18

Toplumun vazgeçilmez temel birimi olarak kabul edilen ailenin; güçlenmesi, gelişmesini sağlayabilmesi ve toplum içindeki fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için sosyal
ve ekonomik yönlerden olduğu kadar, hukuki bakımdan da korunması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadına yönelik aile içi şiddet insan onuruna yapılan bir saldırı olarak kabul edilmekte ve kadının en temel insan hakkının ihlali olarak
görülmektedir.

Ülkemizde de bu amacı gerçekleştirebilmek üzere çıkarılan kanunlardan biri olan 14/1/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun uygulanmasında, koruma
kararlarının kaydı, infazı ve takibinde izlenecek yöntem ile bu Kanun hükümleri gereğince mahkeme tarafından itiraz yolu açık olmak üzere verilen kararların kesinleştirilmesinin
yapılmadan infaza gönderilmesi hâlinde infaz işlemlerinin yapılıp yapılamayacağı hususunda bazı tereddütler bulunduğu anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Ailenin korunması ve çocuk hakları” kenar başlıklı 41 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında; “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.

Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile plânlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar.”

26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Kasten yaralama” kenar başlıklı 86 ncı maddesinin 3 üncü fıkrasının (a) bendinde; “Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
…İşlenmesi hâlinde şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
hükümleri yer almaktadır.

4320 sayılı Kanunda ise, aile içi şiddete maruz kalan eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinin kendilerinin veya Cumhuriyet
savcılığının bildirmesi üzerine aile mahkemesi hâkimince verilecek tedbirlere ilişkin koruma kararı, kararın infazı, karara uyulmaması hâlinde yapılacak işlemler ve açılacak davalar belirtilmiştir.

Anılan Kanunun genel gerekçesinde aile içi şiddet; “aile içinde bir bireyin diğer bir bireye yönelik fiziksel, sözel veya duygusal kötü davranışı” olarak tanımlanmakta ve
toplumun en küçük birimi olan aile içerisinde gerçekleşen şiddetin yol açtığı veya açacağı zararların, toplum bünyesinde daha derin ve kalıcı izler bıraktığı vurgulanmaktadır.

Öte yandan, 1/3/2008 tarihli ve 26803 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ailenin Korunmasına Dair Kanunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Tedbir kararının Cumhuriyet başsavcılığına iletilmesi ve yerine getirilmesi” kenar başlıklı 15 inci maddesinde, koruma kararının bir örneğinin mahkemece Cumhuriyet başsavcılığına iletileceği, bu kararın Cumhuriyet başsavcılıklarında tutulacak olan koruma kararı defterine kaydedileceği ve Cumhuriyet başsavcılığının kararın uygulanmasını genel kolluk kuvvetleri marifeti ile yerine getireceği ifade edilmiştir.

1/6/2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhuriyet Başsavcılıkları İle Adlî Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin "İnfaz defteri ile denetimli serbestlik genel defteri” kenar başlıklı 13 üncü maddesinde de, işin çok olduğu yerlerde 4320 sayılı Kanuna göre verilen tedbir niteliğinde kararlar için müstakil bir defter tutulabileceği belirtilmiş olup; söz konusu kararlar, infaz kaydından farklı olarak Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminde (UYAP) ayrı bir bölüme kaydedilmektedir.

Diğer taraftan, aile içi şiddet mağdurlarına ve mağdur çocuklara verilen hizmetlerin kurumsal kapasitesinin arttırılması ve işbirliğinin geliştirilmesi kapsamında ilgili kurumlarla yapılan protokol doğrultusunda ülke genelinde tüm polis merkezlerinde “Aile içi şiddet olayları kayıt formu” tutulması yükümlülüğü getirilmiştir.

Ayrıca, koruma kararı, korunan hukuki yarar ve sonuçları itibarıyla mülga 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 101 ve devamı maddeleri ile
12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 389 ve devamı maddelerinde belirtilen ihtiyati tedbirlerden farklı olup, temyize tabi olmaması açısından
benzerlik taşımaktadır.

Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre de, 4320 sayılı Kanun uyarınca verilen kararlar; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 105 ve devamı maddelerinde belirlenen usule göre oluşturulan ve aynı Kanunun 109 uncu maddesi uyarınca on gün içinde dava açılması şartıyla değil, hâkimin tayin ettiği süre ile geçerli ve kanun yoluna tabi olmayan, kesin nitelikte geçici tedbir kararlarıdır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 14/10/1998 tarihli ve 1998/9364 E., 1998/10828 K.; 23/02/2004 tarihli ve 2004/1337 E., 2004/1995 K.; 12/07/2004 tarihli ve 2004/9372 E., 2004/8367 K.; 09/09/2009 tarihli 2009/6596 E. ve 2009/15351 K.; 03/03/2010 tarihli ve 2009/13513 E. ve 2010/3933 K. sayılı ilamlar)

Bu itibarla;

1- Ailenin Türk toplumunun temeli olduğu ve eşler arasındaki eşitliğe dayandığına ilişkin Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri de göz önünde bulundurularak, 4320 sayılı Kanun
kapsamında, Cumhuriyet savcıları tarafından aile içi şiddete maruz kalındığının öğrenilmesi hâlinde, bu konuda herhangi bir şikâyet de gerekmediğinden derhâl soruşturmaya
başlanılması ve ayrıca koruma kararı alınması için ivedilikle aile mahkemesi hâkimine bildirimde bulunulması,

2- 4320 sayılı Kanun gereğince verilen koruma kararının, Cumhuriyet Başsavcılıkları İle Adlî Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair
Yönetmeliğin 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrası ve Ailenin Korunmasına Dair Kanunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 15 inci maddesi uyarınca koruma kararı defterine kaydı
gerektiğinden bu işlemin UYAP ortamında yapılmasını müteakiben Cumhuriyet başsavcılıklarınca kararın infazı için ivedilikle ilgili kolluk birimine gönderilmesi,

3- Aile içi şiddet olayına maruz kalan mağdurların takip edilebilmesi, tekrarlanan şiddet olaylarına karşı gerekli önleyici ve adli müdahalelerin yapılması bakımından
soruşturmanın başlangıcından infazın tamamlanmasına kadar koruma tedbiri aşamalarının takibinin sağlanması amacıyla koruma kararının kanunun amacına uygun olarak infazının
ivedi olarak yapılabilmesi için;

a) Kararın uygulanmasının genel kolluk kuvvetleri marifeti ile izlenmesi,
b) Kolluğun izleme görevinin kararın verildiği tarihte başlayacağının dikkate alınması,
c) Verilen tedbirlerin, sürenin bitimi beklenmeyerek Yönetmeliğin 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasında öngörüldüğü şekilde yerine getirilip getirilmediğinin kontrol edilerek kolluğun izleme ve kontrol görevinin; lehine koruma kararı verilen kişinin konutunun haftada
bir kez ziyaret edilmesi, birinci derece yakınları ile iletişim kurulması, komşularının bilgisine başvurulması, oturulan yerin muhtarından bilgi alınması, bulunduğu konutun çevresinde araştırma yapılması gibi yerinde gözlem ve bilgilere dayanıp dayanmadığının mutlak suretle araştırılması, düzenli aralıklarla yapılan izleme tutanaklarının UYAP ortamına aktarılarak bu konularda herhangi bir aksamaya sebebiyet verilmemesi ile ihmali görülenler hakkında gereğine tevessül edilmesi,

4- Mahkeme, Kanunda sayılan tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere de hükmedebileceğinden bir kişi hakkında birden fazla tedbir kararı verilmesi durumunda, bu tedbirlerin UYAP ortamında tutulan koruma kararları kaydına tek bir kayıt altında ve türleri de belirtilmek suretiyle kaydedilerek kararda belirtilen sürenin sona ermesi hâlinde infazen, tedbirin ihlali durumunda ise bu sebeple ilgili kaydın kapatılması,

5- 4320 sayılı Kanuna göre verilen geçici tedbir niteliğindeki kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağından, bu kararların infaz edilebilmesi için kesinleşmesine gerek bulunmadığının bilinmesi,

6- Mahkemece verilen koruma kararına uymayanlar hakkında, 4320 sayılı Kanun ve eylemin ayrı bir suç teşkil etmesi halinde ayrıca genel hükümler uyarınca kanuni işlemlerin
yerine getirilmesi,

7- Soruşturma ve tedbir talebinin ilgili mahkemeye iletilmesi ile verilen kararların infazının anılan mevzuatın konuluş amacına uygun, etkin ve hızlı bir şekilde
gerçekleştirilebilmesinin sağlanması bakımından söz konusu işlemlerin takibinin belirli Cumhuriyet savcısı ve adliye personeli ile bürolarca yapılması, bu alanda görev yapacak
personelin uzmanlaşmasının sağlanması,

8- Cumhuriyet başsavcılarınca düzenlenen iş bölümünde, daha evvel 4320 sayılı Kanunun uygulanmasında görevlendirilmiş Cumhuriyet savcılarına bu görevin verilmesi konularında gerekli dikkat ve özenin gösterilmesi hususunun Genel Kurulun 30/9/2011 tarihli ve 263 sayılı kararı ile tüm teşkilata duyurulmasına karar verilmiştir.


 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Cengiz ALADAĞ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 25-10-2011

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03592896 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.