Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2005/6-229, Karar: 2005/259 İçtihat

Üyemizin Özeti
Paydaşlardan biri, önceden görülüp kesinleşen ortaklığın giderilmesi davasında taraf olarak görünmese de; bu tür davaların özelliği gereği; o davada esas alınan veraset ilamında kendisinin ketmedildiğinden bahisle yargılamanın yenilenmesini talep hakkını haizdir.
(Karar Tarihi : 13.04.2005)
"Dava, daha önce hükme bağlanan ortaklığın giderilmesi davasında ketmiverese iddiasına dayalı yargılamanın iadesi istemine ilişkindir.

A. Davacının İsteminin Özeti

Davacı vekili; önceden görülüp kesinleşen ortaklığın giderilmesi davasında, davacının miras bırakanı M____ H____ adına kayıtlı beş adet taşınmazın, o davanın davacıları tarafından alınan ve gerçeği yansıtmayan 29.08.2000 gün, 2000/938 Esas, 937 Karar sayılı veraset ilamına dayanılarak taraf teşkili yapılıp, satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verildiğini; bu kimselerin dışında davacı ile kardeşleri K____ ve H____'nin de mirasta gerçek hak sahibi olmalarına karşın, ortaklığın giderilmesi davasında davalılarca gizlenerek, taraf teşkili yapılıp hüküm oluşturulduğunu ileri sürerek yargılamanın yenilenmesine, gerçek hak sahiplerinin tespiti ile paylaştırmanın buna göre yapılmasına karar verilmesini istemiştir.

B. Davalı Cevabının Özeti

Davalılara usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen, duruşmaya katılmamışlardır.

C. Yerel Mahkeme Kararının Özeti

Yerel Mahkeme; ""yargılamanın iadesini isteme hakkının, kesinleşen kararın taraflarına ve onların haleflerine ait olduğu, davacının daha önce hükme bağlanıp kesinleşen ortaklığın giderilmesi davasında taraf olmadığından yargılamanın iadesini isteme hakkı bulunmadığı"" gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

D. Temyiz Evresi, Bozma ve Direnme

Davacı vekilince temyiz edilen karar, Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme, ""davacının, yargılamanın iadesini isteme hakkı bulunmadığından, davanın mesmu olmadığı; ayrıca dava tarihi itibarıyla, davacının iddiasına dayanak mirasçılık belgesinin ibraz edilmediği"" gerekçesiyle önceki kararında direnmiş, direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.

E. Maddi Olay

Davalılar tarafından daha önce açılıp kesinleşen ortaklığın giderilmesi davasında, dava konusu 625, 626, 628, 629 ve 638 parsel sayılı taşınmazların, tarafların ortak miras bırakanı M____ H____'den alınan ve görülmekte olan davanın davacısı F____ B____'nin mirasçı olarak yer almadığı 29.8.2000 gün ve 2000/938 Esas, 2000/937 Karar sayılı veraset ilamına dayanılarak taraf teşkili yapılıp, satış suretiyle paydaşlığın giderilmesine karar verilmiştir.

Davacı, o davada esas alınan veraset ilamında kendisinin ketmedildiğini ileri sürerek yargılamanın iadesini istemiş, yargılama sırasında önceki mirasçılık belgesinin iptaline dair ilamı ibraz etmiştir.

F. Gerekçe

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; önceden görülüp kesinleşen ortaklığın giderilmesi davasında taraf olmayan davacının, o davada esas alınan veraset ilamında kendisinin ketmedildiğini ileri sürerek yargılamanın yenilenmesini isteyip istemeyeceği noktasındadır.

İlke olarak, kesin hükme bağlanmış bir davaya yeniden bakılamaz. Bunun en önemli istisnası yargılamanın yenilenmesi yoludur. Yargılamanın yenilenmesi, bazı ağır yargılama hatalarında ve yanlışlıklarından dolayı, maddi anlamda kesinleşen hükmün ortadan kaldırılmasını ve daha önce kesin hükme bağlanan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. Yargılamanın yenilenmesi, sadece kesinleşmiş olan esasa ilişkin son kararlara karşı başvurulabilecek bir kanun yoludur. Maddi anlamda kesin hüküm gücü bulunmayan kararlara karşı (örneğin çekişmesiz yargıda verilen son kararlar) yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamaz.

Yine, yargılamanın yenilenmesi yoluna, ancak kesin hükmün tarafları veya tarafın halefleri yada alacaklıları başvurabilir. Taraflar dışındaki kişiler, ilke olarak kesin hükme karşı yargılamanın iadesi yoluna başvuramaz.

Ne var ki bu ilkenin, ortaklığın giderilmesi davalarında uygulanamayacağı açıktır.

Bilindiği üzere ortaklığın giderilmesi davaları, paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallar ile haklarda, paydaş ya da ortaklar arasında yürürlükte olan hukuki ilişkiyi sona erdirip, bireysel mülkiyete geçişi sağlayan, iki taraflı (axio dubless), yanlar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Davalı taraf davacı ile aynı haklara sahiptir. Diğer davalarda olduğu gibi, davayı kaybetme veya kazanma ve davadan feragat söz konusu değildir.

Bu tür davalarda, davayı ortak ya da paydaşlardan biri veya bir kaçı, diğer ortak ya da paydaşlara karşı açar. Davada bütün paydaş veya ortakların yer alması zorunludur.

Kısaca, ortaklığın giderilmesi davasında, davacı paydaş veya ortak, diğer paydaş ya da ortakların hepsini, eksiksiz olarak dava etmek zorunda olup, davacıyı aynı zamanda davalı, davalıyı da aynı zamanda davacı haline getiren bir özellik bulunduğundan, genel usul hükümlerinin uygulanması bakımından bu davalar ayrıcalık taşır.

O halde, bir usul kuralı uygulanırken, davanın özelliğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.

Davacının, bir ya da birkaç paydaşı davalı olarak göstermemesi nedeniyle, tarafı olmadıkları ortaklığın giderilmesi davasında verilen hüküm ile hakkı ihlal olunan bir ya da birkaç paydaşın, o hükmü temyiz hakkı bulunduğu gibi; aynı şekilde, ortaklığın giderilmesi davası sonucunda haklarını haleldar eden hükmün yargılamanın iadesi yolu ile ortadan kaldırılmasını isteyebileceği, eş söyleyişle yargılamanın iadesi yoluna başvurmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir.

Somut olayda davacı, ortaklığın giderilmesine ilişkin Şanlıurfa Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2000/1067 Esas, 2002/497 Karar sayılı ilamının kesinleştiğini, o davada esas alınan veraset ilamında kendisinin ketmedildiğini ileri sürerek yargılamanın iadesini istemiştir.

Yargılamanın iadesini isteyen davacı, o davanın tarafı değil ise de, tarafı olmadığı bir ortaklığın giderilmesi davası sonucunda, gerçek hak sahibi olduğu elbirliği mülkiyetine konu taşınmaz malların satışına karar verildiği cihetle, hakkını haleldar eden bu hükme karşı yargılamanın iadesi yoluna başvurabileceği açıktır.

KARAR : Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır."
İlgili Mevzuat Hükmü : (Eski) Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu - Mülga MADDE 445 :Katiyen verilen veya katiyet iktisap etmiş olan kararlar hakkında aşağıdaki sebeplere binaen iadei muhakeme talep olunabilir;
1- Muhakeme esnasında esbabı mücbireye veya lehine hükmolunan tarafın fiiline binaen elde edilemiyen bir senet veya vesikanın hükmün itasından sonra ele geçirilmiş olması,
2- Hükme esas ittihaz olunan senedin sahteliğine karar verilmiş veyahut senedin sahte olduğu mahkeme veya bir mevkii resmide ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki karar hükümden evvel ittihaz olunup iadei muhakeme talebinde bulunan kimsenin, hüküm zamanında bundan haberi bulunmamış olması,
3- Hükme esas ittihaz olunan bir ilam hükmü fesih ve nakzolunarak kaziyei muhkeme teşkil etmek suretiyle külliyen mürtefi olması,
4- Şahadeti hükme esas ittihaz olunan şahidin hükümden sonra yalan şahadetle mahkum edilmiş olması,
5- Ehlihibrenin kasten hilafı hakikat ihbaratta bulunduğunun hükmen tahakkuk etmesi,
6- Mahkumunlehin yalan yere yemin ettiği ikrarı veya beyyinei tahririye ile sabit olmuş olması,
7- Mahkumunleh tarafından hükme müessir diğer bir hile ve hud'anın kullanılmış olması,
8- Vekil ve mümessil olmıyan kimseler huzuriyle davanın rüyet ve hükmedilmiş olması,
9- Davayı rüyetten istinkaf etmeğe kanunen mecbur olan hakim huzuriyle muhakemenin rüyet ve hükmedilmiş olması,
10- İki tarafı ve sebebi müddehit bir dava hakkında sadır olan bir ilama mugayir yeni bir ilam suduruna sebep olabilecek bir madde yokken yine o mahkeme veya diğer bir mahkeme tarafından evvelki ilamın hükmü hilafında bir hüküm ve karar verilmiş olup da her iki ilamın katiyet kesbetmesi,
(EKLENMİŞ BENT RGT: 23.01.2003 RG NO: 25002 KANUN NO: 4793/1)
11- Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması,
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 18.07.1981 RG NO: 17404 KANUN NO: 2494/33)
Birinci fıkranın 4, 5 ve 6 ncı bentlerindeki hallerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkümiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya karar verilememiş ise, ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde yargılamanın iadesi sebeplerinin varlığının, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.

445/A - (MÜLGA MADDE RGT: 04.02.2003 RG NO: 25014 KANUN NO: 4793/5)



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 17-06-2011

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03464508 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.