Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

T.C. YARGITAY 6. C.D 2005/14203 E, 2006/1720 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
ÖZET : Malın değerinin azlığı kavramının, 765 sayılı Yasanın 522/1.maddesindeki hafif ve pek hafif ölçütleri ile her iki maddenin de cezadan indirim sağlaması dışında benzerliğinin bulunmadığı, "değerin azlığı" nın 5237 sayılı Yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, bunun; daha çoğunu alabilme olanağı varken, yalnızca gereksinmesi kadar ( örneğin; birkaç meyve veya ekmek, yiyecek, bir-iki defter, kalem, sigara, bira ve benzeri ), değer olarakta az olan şeyi alma durumunda, olayın özelliği ve sanığın kişiliği de değerlendirilip yasal ve yeterli gerekçeleri de gösterilip uygulanabileceğinin anlaşılmasına rağmen hüküm verilmesi BOZMAYI gerektirmiştir.
(Karar Tarihi : 16.2.2006)
DAVA : Hırsızlık suçundan hükümlü İ____ hakkında verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra 5237 sayılı TCK.nun lehe hükümlerinin uygulanmasının talep edilmesi üzerine dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda: önceki mahkumiyetinin aynen infazına ilişkin S____ 1.Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 20/06/2005 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi hükümlü tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı C Başsavcılığından iade isteyen 08/10/2005 tarihli tebliğname ile 17/10/2005 tarihinde Daireye gönderilmekle görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ve 101/1. maddeleriyle 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/1. maddesi uyarınca kural; lehe yasanın belirlenmesi ve uyarlanmasına ilişkin kararların dosya üzerinden verilebilmesidir.
Ancak;
a)-Önceki yasaya göre sonraki yasa suçun öğelerinde değişiklik yapmışsa,
b)-Önceki yasanın, türü veya süresi bakımından erteleme dışında bıraktığı ceza, yeni yasa tarafından erteleme kapsamına alınmışsa,
c)-Önceki yasaya göre temel ceza alt sınırdan belirlenmişken, yeni yasa uyarlanırken alt sınırın üzerinde ceza saptanması konusunda veya alt ve üst sınırlar konulmuş artırıcı ya da eksiltici bir hükmün uygulanmasında bir oranın belirlenmesi için mahkemece takdir hakkının kullanılması, böylece bireyselleştirme yapılması zorunluysa, duruşma açılmak suretiyle tüm bunların neden ve gerekçeleri de gösterilerek hüküm kurulması gerekir.
İnceleme konusu karara gelince;
Hükümlü A____'ın olay günü saat 03.45 sıralarında yakınana ait işyerinin sağlam ve dayanıklı olan kapı kilidini kırarak içeri girdiği, ancak bu esnada işyerinin alt katında uyuyan yakınanın gürültüleri duyup uyanması üzerine sanığın herhangi bir şey alamadan olay yerinden kaçtığı sabit görülerek S____ Asliye Ceza Mahkemesinin 30.5.2001 gün ve 2000/269, 2001/889 sayılı kararı ile 765 sayılı TCY'nın 493/1, 61/1, 522.maddeleri uyarınca belirlenen 4 ay hapis cezasının sanığın temyizi üzerine 7.10.2002 tarihinde Dairemizce onanarak kesinleştiği, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY.nın uygulanması istendiğinde; hükümlünün eyleminin 5237 sayılı Yasanın 142/1-b, 143, 35/2; 116/2-4 ve 151/1.maddelerine uyduğu gözetilmeden aynı Yasanın 142/1-b, 35/2, 145.maddeleri uyarınca temel ceza ile artırım ve indirim oranlarının ne şekilde ve ne oranda belirlendiği gösterilmeden, sonuçta 4 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılması gerekeceği, dolayısıyla da 765 sayılı Yasa hükümlerinin sanık yararına olduğu gerekçesiyle yeniden bir hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmiş ise de;
5237 sayılı Yasanın 141 ve 142.maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCY'nın 493/1.maddesinde yer alan suçun öğelerinin farklı olduğu, eylemin hırsızlığın yanı sıra 5237 sayılı Yasanın 116/2-4. maddesine uyan işyeri dokunulmazlığını bozmak ve 151/1.maddesine uyan mala zarar verme suçunu da oluşturduğu, anılan Yasanın 145.maddesindeki "malın değerinin azlığı" kavramının, 765 sayılı Yasanın 522/1.maddesindeki hafif ve pek hafif ölçütleri ile her iki maddenin de cezadan indirim sağlaması dışında benzerliğinin bulunmadığı, "değerin azlığı" nın 5237 sayılı Yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, bunun; daha çoğunu alabilme olanağı varken, yalnızca gereksinmesi kadar (örneğin; birkaç meyve veya ekmek, yiyecek, bir-iki defter, kalem, sigara, bira ve benzeri), değer olarakta az olan şeyi alma durumunda, olayın özelliği ve sanığın kişiliği de değerlendirilip yasal ve yeterli gerekçeleri de gösterilip uygulanabileceğinin anlaşılması karşısında;
5237 sayılı Yasanın 9/3.maddesi uyarınca sanık yararına olan hükmün önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağı gözetilerek 5237 sayılı Yasaya göre hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçlarını oluşturan eylemler nedeniyle verilecek temel cezaların ne şekilde saptanacağının belirlenmesi, kalkışma nedeniyle 5237 sayılı Yasanın lehe olan ve yasal öğeleri değişmiş bulunan 35.maddesine göre indirim oranı, 765 sayılı Yasada bu tür eylemlerde ağırlaştırıcı neden olmayan gece kavramının 5237 sayılı Yasanın 143.maddesinin cezayı artırıcı neden olmasına göre artırım oranının takdiri ve mala zarar verme suçunda uzlaşma hükümlerinin uygulanması için duruşma açılarak hüküm kurulması gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilmesi,
KARAR : Bozmayı gerektirmiş, hükümlü İ____'nin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 16.02.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ceza Kanunu MADDE 116 :(1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(3) (Değişik: 31/3/2005 – 5328/8 md.) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.

(4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Aysel ÇINAR
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 08-03-2011

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03300905 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.