Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : Av.4235, Tarih : 27-11-2023 11:11
Merhabalar, hamileliğimin 33. Haftası itibariyle analık sebebiyle geçici iş göremezlik raporu aldım. Doğumuma kadar olan sürede cmk duruşmalarıma mazeretim için bu durum geçerli bir sebep midir, bu durumu ileri sürerek mazeret verip duruşmalara gitmememin bana bir yükümlülüğü olur mu? Bu süreçte duruşmalara girersem geçici iş göremezlik ödeneğinden yararlanmama gibi bir durumum söz konusu olur mu? Bilgisi olan meslektaşlarım yardımcı olabilirse çok sevinirim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1587, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Kader DEMİR, Tarih : 27-11-2023 10:12
Merhabalar meslektaşlarım,
Kamulaştırmasız El Atma Dosyası, 2 davacı müvekkil var. dava devam ederken müvekkillerden biri vefat etti. mirasçılarından vekaleti aldım dosyaya taraf olarak ekledim.
Dava şu an karar düzeltme aşamasında. Şimdi davadan feragat edeceğiz. Ancak mirasçılardan birine ulaşamıyoruz. Sorum şu; olur da bu mirasçıya ulaşamazsak,
Usulen bu Mirasçı davacı yönünden davadan feragat olmadan, diğer davacıların feragati mümkün müdür? Feragat edenler yönünden ek karar, etmeyen yönünden davaya devam...
Konu tazminat davası ve her bir davacının hisse oranı ve mirasçılardan miras payı belli olduğu için, bölünebilir bir alacak. Bu yönüyle ben olabileceği kanaatindeyim. Ancak bu ihtiyari- mecburi dava arkadaşlığı biraz aklımı karıştırdı. şimdiden vereceğiniz cevaplar için teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1557, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.sahinsahin, Tarih : 25-11-2023 23:06
Merhaba meslektaşlarım.

01.05.2019 tarihinde kesinleşen 1/1000 uygulama imar planına göre müvekkilin taşınmazının bir kısmı dere yatağının içerisinde, geriye kalan tüm kısmı ise DSİ tarafından verilen görüşe göre taşkın saha içerisinde yer almaktadır.

Bu imar planından dolayı müvekkil, taşınmazınatabiri caizse "çivi dahi çakamamakta" herhangi bir tasarrufta bulunamamaktadır. Bundan dolayı tarafımızca "Taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek,…" görevi DSİ'ye ait olduğundan ve DSİ tarafından herhangi bir ıslah çalışması yapılmaması sonucu müvekkilin arsasının bir kısmının dere yatağında , kalan kısmının ise taşkın sahada kalmasından dolayı 25.09.2023 tarihinde (müvekkilin arsasına 1983 öncesi mi sonrası mı müdahale olduğu tarafımızca tam bilinmediğinden )
DSİ'ye uzlaşma ve kamulaştırma bedeli ödenmesi amacıyla başvuru yaptık. DSİ tarafından hazırlanan görüşe göre "Dilekçede belirtilen güzergah değişiklikleri, geçmişten beri süregelen taşkınlar sonucu ... Çayının akışa göre sol sahilini muhtelif noktalarda kısmen değiştirmiş, şikayette iddia edildiği gibi Kurumumuz tarafından herhangi bir proje dahilinde yapılan çalışma sonucu oluşmamıştır. Kamulaştırmaya da konu edilemeyen bu işlem; parselin dere yatağına komşu olması ve aşırı yağışlara bağlı olarak meydana gelen taşkın hadiseleri sonucu oluştuğundan mücbir sebep olarak değerlendirilmelidir.... Çayı yatağının bahse konu kısımları incelendiğinde, Kurumumuz idari imkanları ile yapılacak makineli çalışmaların temizlik mahiyetinde olacağı, suyun normal akış güzergahı içerisinde ilerlemesinden dolayı köklü güzergah değişiklikleri yapılmasına gerek görülmediği, akışa göre sol ve sağ sahilde yapılacak düzenlemelerin şikayet konusunu ortadan kaldırmayacağı düşünülmektedir. ... sayılı parselin kuzeydoğu kısımlarının dolgu malzemesi yardımıyla tesviye edilmesi; ani ve aşırı yağışlarda söz konusu malzemenin yeniden akışa geçmesinin yanında, akışa göre sağ sahilde de kadastro parselleri bulunması ve bu alanlardaki malzemenin parsel sınırları dahilinde temizlenemeyeceği için dere yatağı kesitini daraltacağından, olası taşkın zararlarını arttırmamak adına uygun görülmemektedir." şeklinde görüş bildirilmiştir. Yani kısaca mücbir sebep olduğu için ödeme yapmayacağız, yine sel geldiğinde toprak akıp gideceği için ıslah çalışması da yapmayacağız şeklinde bir cevap aldık.

Burada sormak istediğim husus şu :

1- Kamulaştırma kanunu Ek Madde 1 "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır."
hükmüne istinaden 5 yıllık sürenin dolmasını beklemek zorunda mıyım? Yoksa gelen cevabi yazıda zaten bedel ödenmeyeceği gibi ıslah çalışması da yapılmayacağından sürenin beklenilmesinde hukuki yarar yoktur diyip davamı açabilir miyim?

2- İşbu davada doğrudan DSİ Genel Müdürlüğü'nü davalı gösterebilir miyim?

3-DSİ tarafından gelen cevabi yazıda hava fotoğraflarına göre " 2011 ila 2023 yılları arasında uydu görüntüleri incelendiğinde .. çayının anılan kısımlarında köklü güzergah değişikliği yaşanmadığı, dere yatağının talep konusu kısımlarda kadimden beri aynı yatak içerisinde ilerlediği değerlendirilmiştir." denmektedir. Buna göre 1983 öncesi olaylara ilişkin uzlaşma şartı,belirli süre içerisinde dava açma şartı gibi şartların tarafımca herhangi bir bağlayıcılığı kalmadığı,bu sürelere riayet edilmezse herhangi bir hak kaybı yaşanmayacağı bu cevabi yazıya göre mümkün kılınmış mıdır? (Bu soruyu sormaktaki amacım: 1.soruda eğer 5 yıllık sürenin dolması beklenirse bu sefer 83 öncesi müdahale olaylarında dava açma süresi kaçırılmış olacak.)

Sorular ve olayın hikaye kısmı uzun olduğundan vakit ayıran tüm meslektaşlarıma şimdiden teşekkürlerimi ve saygılarımı iletiyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1744, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : rumeysakapkin, Tarih : 24-11-2023 19:59
Değerli meslektaslarım merhabalar,

İş sözlesmesinde ücret asgari ücret yazıyorsa bir maddesinde de personel ücretleri brüt ücrettir.Personel yıl ücerisinde farklı gelir vergi dilimlerine tabi olması yasal mevzuatın devlet tarafından değiştirilmesi ve benzeri durumlarda meydana gelecek ücret değisikliklerini kabul eder-ibaresi varsa burda işcinin aylık ücretinin brüt asgari ücret olduğunu çıkarımı yapılabilir mi
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1844, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Ali Öz, Tarih : 23-11-2023 14:36
Merhabalar bir dosyam da arkadan gelen araç müvekkilin aracına çarpıyor. Sonrasına karşı taraf müvekkilimin geri geri gelerek çarptığını iddia ederek dava açtı. Dosya bilirkişiye gitti bilirkişi de kazanın arkadan çarpma ile oluşmayacağını, geri geri gelerek oluşacağını bilimsel bir değerlendirme yapmadan kusurun %100ünü bize yükleyerek rapor hazırladı. karşı taraf beyanın da arada 2-3 metre olduğunu belirtti biz ise gelip çarptığını beyan ettik. Bu konu hakkında özellikle de duran araçlar açısından takip mesafesi olup olmadığına dair elinde yargıtay kararı veya yasal dayanağı olan var mı acaba?Ayrıca bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir. aracımızın önde olması ve arkadan vuran araç hususunda bizim için karine var mıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1532, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : frigya, Tarih : 23-11-2023 13:13
Üstadlarım daha önce bu şekilde bir dava açmadığım için yardımlarınızı rica edeceğim.

Müvekkil şirket ortakları dedelerinden amcalarına geçen bir taşınmazı 2 amcasından bedelini ödemek suretiyle satın alıyor ve üzerine fabrika yapıyor. Aradan geçen zamanda diğer mirasçılar dedelerinden amcalarına yapılan satışın muvazaalı olduğundan bahisle tapu iptal ve tescil davası açıyorlar. Bu davada her ne kadar müvekkil tarafından bedelin ödendiği ispat edilse de muvazaalı satışı bilmek durumunda olan kişi olduğundan bahisle hisseleri oranında tescile karar veriliyor. Şu aşamada ;
1- Müvekkil şirket nezdinde ilk satışı bize yapan kişilere karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat davası açmayı düşünüyorum bu davada bir taraf şirket olduğundan bahis ile ticari iş olarak görülüp arabuluculuğa başvurup ve davayı ticaret mahkemesinde açmak zorunluluğum olur mu ?
2- diğer mirasçılara tescil edilen hisse oranı 1/96 bu hisseyi almak için sizce hangi yola başvurmayalıyım zira diğer taraf üzerinde fabrika olduğundan bahisle fahiş bir fiyat talep ediyor.
yardımlarınız için çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1416, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : WinterBird, Tarih : 21-11-2023 10:42
Merhaba meslektaşlarım.
Ben hukuk ingilizcesi alanında eğitim almak istiyorum ve bunu da online yapmak istiyorum fakat çok fazla kurs var ama çok az görüş var.
Ben bu kursu satın alıp memnun kaldım diyebilecek olanınız var mıdır acaba?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1300, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av999, Tarih : Dün 17:53
Merhaba,

Kira tespit davasında yerel mahkemede kısmen kabul kararı verildi. Davacı(ev sahibi) tarafından tümden kabul talebiyle istinaf edildi. Bu durumda, davalı(kiracı) taraf kararı istinaf etmezse aleyhine kira farkı veya ek kalemler yönünden icra takibiyle karşılaşabilir mi ? Sadece davacının istinaf etmesi, yerel mahkeme kararının davalı yönünden de kesinleşmesini engeller diye biliyorum. Buna karşı kesinleşmeden icraya koyulduğu sebebiyle iptal talebiyle şikayet yoluna mı gidilmelidir?

Kira tespit kararı kesinleşmeden icraya koyulamayan kararlardan ama davacının istinaf edip davalının etmemesi nedeniyle davalının aleyhine karşılaşabileceği durumlar nelerdir? Cevaplarsınız sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :63, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : agdb, Tarih : Dün 14:19
Sayın meslektaşlarım,

ilk defa bir dosyam istinaf aşamasına geldiğinden size danışmak istediğim bir husus oluştu. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşmekte olan bir davada katılan vekili olarak yer almaktayım. Dosya şu an istinaf aşamasında ancak müvekkilden yalnızca ilk derece yargılaması için ücret tahsis ettim ve kendisi dosyanın istinaf aşamasında takipçisi olmak istemiyor. Yalnızca istinaf aşaması için vekillikten çekilmek mümkün mü? Mümkünse usulü nedir?

Yardımınız için teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :57, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Suedaoncl, Tarih : 16-05-2024 23:50
Herkese iyi çalışmalar dilerim;
Müvekkilimin teyzesi bütün malvarlığını annesine bırakmış ve teyzenin tek malvarlığı devam eden Kadastro Mahkemesi'nde doğması muhtemel bir mülkiyet hakkı. Mevcut Kadastro Dosyası bir kısım parseller için kesinleşmiş ve tapuda tescil işlemlerine başlanmış, bir kısım parseller için ise yargılama devam etmekte.
Vasiyetnameye itiraz edilmemiş ve hak sahibi başka bir kimse de yok bu durumda kadastro Mahkemesinde kesinleşen ve tescil işlemi yapılan yerler hakkında izlenmesi gereken yol ile yargılaması devam eden yerler hakkında izlenmesi gereken yol nedir?
Şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :119, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : av.seymabasbug, Tarih : 16-05-2024 17:06
meslektaşlarım merhaba bir sorum olacak. bir dosyamızda 7/30 icra takibi yaptık ve borçlunun, alacaklıya borcum yoktur şeklindeki itirazı üzerine itirazın kaldırılması ve tahliye davası açtık. kira sözleşmesinde kira artış oranı yer almıyor fakat kiracı 9 yıllık kiracı ve her yıl belli bir miktar artış yaparak kiraları gönderiyor. kira artışına ilişkin taraflar arasında whatsapp konuşmaları da var ancak, dosya kapsamında tanzim edilen bilirkişi raporunda; kira sözleşmesinde kira artış oranı kararlaştırılmadığından kira sözleşmesinde yazan bedel kira bedelidir denildi ve haliyle kira 9 yıl boyunca aynı tutarda kaldı. bilirkişi raporunun aksi kanaatinde, sonuçta taraflar arasında bir kira artış iradesi olduğundan, yasal artış oranı ile kira artırımı istenilebileceğine dair elinde yargıtay kararı mevcut olan var mı meslektaşlarım?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :150, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : bvroll, Tarih : 16-05-2024 14:22
Merhabalar,

Müvekkilin bir inşaat işi var. İş makinesi satın alıyor. Para ödenmesine rağmen makine geç teslim ediliyor. Bu gecikme iki ay sürüyor. İşçilere boşu boşuna para ödeniyor, kullanılacak mallar için depo kiralanmak zorunda kalınıyor ve gecikmeden doğan diğer zararlar var. Genel olarak işlerin gecikmesi, itibar kaybı vs.

Gecikmeden doğan bu zararın tazmini için hangi yolu önerirsiniz meslektaşlarım? Ben alacak davası düşünüyorum açıkçası.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :93, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avukatoki, Tarih : 16-05-2024 12:21
İyi günler meslektaşlarım.
2023 yılında anlaşmamama ile sonuçlanan arabuluculuk tutanağına dayanarak sehven icra hukukta tahliye davası açtım.

Dava usülden reddedildi(Görevsizlik kararı verilmiyor icra hukukta) Şimdi yine aynı gerekçeler yeni bir ihtar çekip sulh hukukta davayı açacağım lakin tekrardan arabuluculuğa başvurmam gerekir mi?

Reddolunan davaya sunduğum arabuluculuk tutanağı ile yeni davamı açabilir miyim? Yeni bir ihtar çekmiş olmam bu durumu etkiler mi (İhtarın içeriği aynı sadece tarih kısımları farklı olacak haliyle). Yardımcı olursanız çok memnun olurum.
İyi çalımlar dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :88, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 14-05-2024 17:43
Merhaba meslektaşlarım ,
Müvekkilm tarafından açılan boşanma davasının dava dilekçesinde velayet talep edilmiştir. Maddi vakıalara neredeyse hiç yer verilmemiş,deliller belirtilmemiştir.
Cevaba cevap dilekçesinde ise maddi vakıalara biraz olsun değinilmiş, tanık, delil vs bildirilmemiştir.Tazminat türü ve miktarı belirtilmeksizin tazminat ,nafaka ve velayet talep edilmiştir.
İlgili davayı ıslah etmeye yönelik hazırlık yapmaktayım. Ancak edindiğim bilgilere göre yerleşik görüş velayet,maddi manevi tazminat ve nafakadan feragata dair bir söylemde bulunulmadı ise ıslaha gerek olmadan her aşamada talep edilebildiği yönünde.
Boşanma sebebi konusunda bir sorunumuz bulunmamaktadır. Islah sebebim maddi vakıalara değinilmemesi tanık ve delil belirtilmemiş olmasıdır. Ve yukarıda bahsetmiş olduğum gibi tazminat türü ve miktarı da belirtilmemiştir.
-Hazırlayacağım ıslah dilekçesinde delillerimizi, tanıklarımızı ve maddi vakıaları ayrıntılıca açıkladıktan sonra velayet talebini, maddi manevi tazminat miktarlarını ve nafaka miktarını belirtmek mi mantıklı olan olur?
-Yoksa delillerimizi tanıklarımızı ve maddi vakıaları ayrıntılıca açıkladıktan sonra ayrı bir beyan dilekçesi ile velayet, maddi manevi tazminat ve nafaka taleplerini bildirmek mi? Şimdiden yardımcı olacak meslektaşlarıma çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :230, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 14-05-2024 17:16
Merhaba meslektaşlarım,
Davacı tarafı bulunduğum, basit yargılama usulüne tabii olan kira tespit davasında karşı taraf cevap dilekçesinde x tarihli bir kira sözleşmesi olduğunu ekli belge olarak dilekçeye eklediklerini belirtmektedir. Ancak ekli belge olarak eklenmiş bir belge yoktur. Delil dilekçesi için tensip zaptında verilen süre de geçmiştir. Davanın ilk duruşması henüz görülmedi. Karşı tarafın ilgili sözleşmeyi duruşma sırasında sunmak istemesi halinde benim kabul etmeme hakkım var mıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :212, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : bettercallme, Tarih : 14-05-2024 14:46
Sayın meslektaşlarım merhaba,

Emeklilik sebebiyle işten ayrılan işçinin kıdem tazminatı ve bakiye yıllık izin ücreti ödenmiş, tüm alacakları tasfiye edilmiştir. İşçi, emekli olduktan sonra aynı işyerinde çalışmaya devam etmek istemiş ve işveren de bu talebi kabul etmiştir. Bildiğiniz üzere, kıdem tazminatı ve bakiye yıllık izin ücreti ödenerek emeklilik öncesi çalışma döneminin tamamen tasfiye edilmesi halinde, emeklilik öncesi çalışma dönemi tamamen sona ererek yeni bir iş sözleşmesi yapıldığı kabul edilmektedir. Peki, yeni çalışma döneminde hak kazanılan yıllık izin süresi nasıl hesaplanır? 10 yıldır aynı işyerinde çalışan işçinin yıllık izin hakkı 14 güne mi düşer?

Hukuk sitelerindeki çoğu görüş, İş Kanunu’nun 54. maddesinin: “Yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır” düzenlemesine dayanarak yıllık ücretli izin süresi hesaplanırken önceki ve sonraki çalışma sürelerinin toplanacağını, sürelerin birleştirileceğini savunuyor. Yargıtay'ın da bu yönde kararları var.

Ancak, Yargıtay başka bir kararında "4857 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir." şeklinde hüküm kurmuştur. (7. HD., E. 2015/4478 K. 2015/6713 T. 9.4.2015)

Bu hususta değerli görüşlerinize ve varsa elinizdeki emsal kararlara ihtiyaç duymaktayım. Şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :218, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Hukukçu1944, Tarih : 13-05-2024 21:44
A, müvekkil B'ye 100.000 TL banka havalesi ile açıklamada "borç" ibaresi yazılmak suretiyle para gönderiyor. Borcun gonderilmesinden 2.5 yıl sonra A icra takibi açıyor. Bu süreçte Tbk 392 gereği 6 haftalık bir süre de verilmiyor. Ön inceleme tutanağında dava konusu itirazın iptali-sebepsiz zenginlesme olarak giriliyor.
Zamanaşımı ne zaman doluyor
1.sebepsiz zenginlesme çercevesinde bakıp 2 yıl mi
2. ödünç-tuketim sözleşmesi olarak bakıp 6 ay mi
3. Genel zamanaşımı sebebiyle 10 yıl olarak mi bakacağız.
Özelikle elinde bu konuda bir Yargıtay kararı olan ve paylaşan olursa çok mutlu olurum
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :237, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : parezer3447, Tarih : 11-05-2024 12:08
Merhaba sayın meslektaşlarım, ilamsız takibe dayalı bir icra dosyası kapsamında vakti zamanında imza itirazı davası açmıştım. Fakat icra dosyasının takibi hususunda müvekkille aramda bir anlaşma olmadığı için icra dosyasına vekaletname sunmadım.

Alacaklı taraf icra hukuk mahkemesi dosyasından vekaletnamemi alıp icra dosyasına sunarak beni borçlu vekili olarak dosyaya ekletiyor. Akabinde bana tebligatlar geliyor.

Bana icradan gelen tebligatları iade ettim ve uyap kaydımın silinmesini istedim. Fakat müdür talebi reddediyor alacaklı vekilide borçlu vekilinin vekaletnamesini sunabilir diyor.

Müvekkille iletişim yok, kalkıp masraf yapıp icra hukuk mahkemesinde dava açmak istemiyorum. Ücretini almadığı bir dosyayı da takip etmek istemiyorum.

Müdür hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundum, orda da takipsizlik aldım. Müdür savcılık ifadesinde icra hukuk dosyasında vekil olduğum için icra dosyasında bana tebligat yapılması yasal diyor. Yeterince usul hukuku bilmediğim için bu durumu bilmediğimi iddia etmiş bir de.

İcra müdürü ve alacaklı vekili el ele vermiş beni zorla vekil yapıyor.

İcra mahkemesinde vekâletim var diye icra dosyasını takip etmem gerektiğine dair bir içtihat var mı?


Bu durum karşısında ne yapmalı vekâlet sunmadığım dosyadan istifa mı edeyim?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :379, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : av. aee, Tarih : 10-05-2024 11:28
Merhabalar. Müvekkilin bulunduğu ada ve parsellerde yapılan kadastro yenileme çalışmalarında komşu parsel ile müvekkilin bulunduğu sınırda değişiklik olmuş ve komşu parsel sahibi yıllardır var olan sınıra bu değişiklik sebebiyle uymayarak kazık çakmak suretiyle sınırını genişletme çabası içerisine girmiştir. Zaten var olan ve yıllardır kullanılan bu eski sınırı belirleyen çitler, ağaçlar bulunmaktadır. Ancak komşu parsel sahibi yeni kadastro çalışmasını fırsat bilip 60 metrekare civarında bir sapmayı ileri sürerek sınırını müvekkil tarafına doğru büyütmeye çalışmaktadır. Bu durumda başvurulabilecek davanın niteliği ne olabilir? Değerli görüşlerinize ihtiyacım vardır. Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :316, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Kaan CENGİZ, Tarih : 08-05-2024 17:39
Merhabalar meslektaşlarım, müvekkil aleyhinde kambiyo takibine yönelik ödeme emri müvekkile 29.04.2024 tarihinde tebliğ edilmiş. Müvekkil 9 gün sonra tarafıma ulaştı. Doğal olarak yasal şikayet süresi geçmiş bulunuyor. İcra takibini incelediğimde takibe konu senedin arkasında " .... adresteki inşaatın pvc ve cam korkuluk bina giriş kapısı ve posta kutusu işlerinin tamamlanması için verilen teminat senedidir. faturaları kesilip teslim edildikten sonra geçersizdir. iş teslim tarihi 15.04.2024 son gündür" ifadesi yer almaktadır. müvekkil ile diğer kişi arasında tanzim edilen sözleşme metninde teminat olarak alınan işbu senet bilgileri yer almamaktadır. takibe konu senedin vade tarihi kısmına teminat ibaresi yazılmamıştır. Şu iki konuda yardımlarınızı bekliyorum;
1-sadece senedin arka sayfasında yukarıda belirtilen ifadenin yazılı olması senedin teminat senedi olarak kabulü için yeterli midir?

2- takibin kambiyo senedi vasfında olmayan teminat senedine yönelik yapılmış olması durumunda süresiz şikayet yoluna başvurabilir miyim ?

Şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :439, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,19487500 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.