Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
Yazan : pinaryy,
Tarih : 22-07-2024 22:00
|
Değerli Meslektaşlarım Merhabalar;
Elimde birçok fatura var. Borçlu kısmi ödemeler yapmış ancak hangi faturadan ne kadar bedel ödedi belli değil. Bu durumda takibi nasıl açabilirim? faturaları dayanak belge olarak eklemek istiyorum ancak sunacağım faturaları nasıl belirleyeceğimi bilemedim. Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.
|
|
|
|
Merhabalar Sayın Meslektaşlarım.
Müvekkilimin yaklaşık 100 yıldır atalarından kalan 70.000,00 m2 tarlasının yarısı 08.01.1998 tarihinde Orman Komisyonu kararı ile hazine adına tescil edilmiştir. Diğer yarısı ise yine 08.01.1998 tarihinde Kadastro Tesisi işlemi ile müvekkil adına tapulanmıştır. Bu işlemden önce taşınmazın resmi kaydı bulunmamaktadır.
Tapulama işleminden önce müvekkil tüm tarlasını ekip biçmekte iken tapulama sonrası orman olarak bırakılan yerde tarımsal faaliyetlerini kesmiştir.
Sorum şu: Mülkiyet hakkına dayanılarak açılan tapu iptal ve tescil davası ile tanık beyanları doğrultusunda bu yerin kazanımı mümkün müdür?
Aksi halde ise kamulaştırmasız el atma davası açılabilir mi?
Her ikisinin de olmaması halinde nasıl bir hukuki yol izlenebilir?
Değerli görüşleriniz için teşekkür ederim.
|
|
|
Yazan : Mr. Kök,
Tarih : 22-07-2024 10:15
|
Saygıdeğer meslektaşlarım öncelikle merhabalar, umarım sağlığınız ve huzurunuz yerindedir.
Somut Olay: Müvekkilin kardeşleri ve murisin eşi vefatın ardından X kooperatifinde yer alan hisselerini ADİ yazılı bir biçimde KOŞULSUZ ŞARTSIZ müvekkile devrediyorlar. Müvekkil bu hisselerin devri sonucunda elde edilen B1 Blok 51 Nolu daireyi bir üçüncü kişiye satış yapıyor. Başka bir ilden başka bir taşınmazı bir üçüncü kişiden satın alıyor. Bu taşınmaza kardeşlerini bedelsiz ve süresiz kira sözleşmesi ile kiralıyor. Daha sonra kardeşlerin miras arasında ki uyuşmazlıktan dolayı diğer taşınmazlar için ortaklığın giderilmesi davası açılıyor. İşbu taşınmaz için ise arada ki kira sözleşmesi bedelsiz ve süresiz olmasından mütevellit Haksız El Atmanın Önlenmesi davası açılıyor. İŞbu dava da tam son aşamaya gelinmiş iken karşı taraf inançlı işlemden kaynaklı tapu iptal davası açarak bu davanın bekletici mesele yapılmasını talep ediyor. Somut olay yukarıda ki gibi üstadım.
Soru 1: Bilindiği üzere miras payı devri mirasçılar arasında adi yazılı olma şartı aranmaktadır. Olayımız bu şarta uymaktadır. Ancak inançlı işlemden kaynak işbu dosyaya bu pay devri sözleşmesini sunmam aleyhimize bir delil başlangıcı oluşturur mu ?
Soru 2: İnançlı işlemden kaynaklı tapu iptal davasında davacı taraf müvekkilin 3. kişiden satın aldığı taşınmaz için tapu iptal talebinde bulunuyor ? Ortada inançlı işleme dair tek bir yazılı bir husus yok müvekkilin 3. kişiden aldığı bir taşınmaz için hem tedbir hemde tapu iptal tescil mümkün mü ?
Soru 3: Dosya bu haliyle fikrimce sadece haksız el atmanın önlenmesini engellemek amacıyla açılmış bir dosya gibi gözükmektedir. Ancak gerek mesleğin başında oluşum gerekse de gözden kaçırdığım ve dikkat etmem gereken bir hususun olması ihtimaline karşı dönüşlerinizi en kısa zamanda bekliyorum esen kalınız.
|
|
|
|
Merhabalar. Konu acil biraz.
İdareye karsi İYUK M 13 'e göre açılacak tam yargı davasında idarenin kesin cevap vermemesi durumunda kesin cevabi bekleme sürelerini düzenleyen İYUK m10 hükümleri uygulanır mı?
|
|
|
|
Meslektaşlarım, üstatlarım merhaba.
Katılma alacağı ''...belirtilen araç üzerinde şimdilik 60.000,00-TL katılma alacağının yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.'' şeklinde açmış olduğum davada karar ''...plaka sayılı araç bakımından davacının 60.000,00-TL katılma alacağı olduğunun tespitine, toplam 60.000,00-TL olan katılma alacağına huzurdaki karar tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,'' şeklinde çıkmıştır. Ben tespiti ve tahsilini istememe rağmen yalnızca tespit olarak verilen kararı icraya koyarken sıkıntı yaşarım sanırım. Davalıdan alınarak davacıya verilmesi şeklinde bir hükümde cümle yok. Bu karar hatalı diye düşünüyorum. Yorumlarınıza ve yardıma ihtiyacım var. Yanıt verenlere şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
Yazan : milatsu,
Tarih : 19-07-2024 16:32
|
Meraba arkadaşlar, hazineye müvekkilin dht alanını olağanüstü zamanaşımını doldurması sebebiyle zilyetlik nedeniyle tescil davası açmış bulunuyoruz. Bu esnada cimer şikayeti sebebiyle tespit heyeti tarafından işgal edildiği gerekçesiyle tahliyesini sağlamak amaçlı kaymakamlığa yazı gönderilmiş.
İdari dava açıyorum, tahliye ihtarnamesi idari işlem değil diye red yiyorum.
zilyetlik davasını ileri sürüyorum dava açılmadan önce tespit yapılmış deniyor.
sorum: tahliye edilse, yeniden kullanmaya başlayıp 2. defa işgal tutanağı tutulduğunda zilyetlik davam tahliyeyi eneglleyebilir mi
|
|
|
Yazan : avb,
Tarih : 19-07-2024 13:37
|
Merhaba meslektaşlarım,
Kiraya veren müvekkil için kira tespit davası veya terditli tespit ve tahliye davası açacağız. Ancak müvekkilin elinde kira sözleşmesi yok. Dolayısıyla kira sözleşmesinin başlangıç tarihini tayin edemiyoruz. İlk kira ödemesi ekimde ama müvekkil kiracının ağustosta oturduğunu tahmin ediyor. İgdaş, tedaş ve belediyeden kira sözleşmesini talep ettiğinde mahkemeden talep edebileceğini söylemişler benim de vekaletnamede özel yetkim yok. Bu durumda davayı ne zaman açabilirim? Ya da kira sözleşmesini nasıl bulabilirim?
|
|
|
Yazan : av.tsmr,
Tarih : 19-07-2024 10:21
|
Merhabalar meslektaşlarım,
Mal paylaşımına konu bir şahıs şirketi var. Fakat bunu dava yolunda nasıl izah edeceğimi ve sonuç talep olarak nasıl isteyeceğim konusunda çok kararsızım. Yardımcı olabilir misiniz?
|
|
|
|
Merhabalar. Müvekkilim uzun süre önce yargılanıyor ve yokluğunda karar veriliyor. Karar müvekkilin daha önce hiç bulunmadığı bir adrese TK 35'e göre tebliğ ediliyor. 7 Günlük yasal süre geçtikten 1 gün sonra müvekkil tebligat konusunu içermeyen bir istinaf dilekçesi veriyor. İstinaf, başvurunun süresi geçtikten sonra yapıldığından bahisle kesin olmak üzere başvuruyu reddediyor. Müvekkil bu defa usulsüz tebligattan bahsederek Başsavcılıktan itiraz talep ediyor. Bu talebi de reddediliyor. Bahsini ettiğim karar nedeniyle diğer pek çok dosyasından tekerrür hükümlerine göre karar veriliyor.
Başsavcılıktan birden fazla kez itiraz talep etmenin önünde bir engel görünmüyor. Sizce izlememiz gereken yol nedir? Başsavcılık talebimizi kabul etse bile kesinleşme ortadan kalkar mı? Başka bir yol öneriniz var mıdır?
|
|
|
|
Merhabalar değerleri meslektaşlar hepinize kolay gelsin. Sorum Şu;
Alacaklı vekilim olduğum dosyada lehimize icra inkar tazminatına hükmedildi. Bu hükmü icraya koymak için kesinleşmesini beklemelimiyim ve bu yönde elinde yargıtay kararı olan var mı?
Cevaplarınız için teşekkürler
|
|
|
Yazan : BekenBey,
Tarih : 18-07-2024 10:06
|
Borçtan dolayı banka müvekkilin hesabına bloke konulmuş. Müvekkil maaşını baska bankaya geçirmek istiyor banka buna izin vermiyor. Bu durumun hukuki alt yapısı mevcut mu
|
|
|
|
Değerli meslektaşlarım merhabalar, kafamda soru işaretleri barındıran bir konu hakkında değerli görüşlerinize ihtiyacım var, müvekkile SGK tarafından defter belgelerin süresinde ibraz edilmemesi nedeniyle idari para cezası verildi ancak söz konusu ibraz istemini içeren tebligat şirketten çıkmış bulunan eski ortağa yapıldığı için usulsüz, aynı zamanda bu usulsüz tebligat nedeniyle kuruma itiraz süresini kaçırdık. 10 temmuzda da SGK tarafından söz konusu idari para cezasına ait ödeme emri müvekkile tebliğ edildi, müvekkil mali müşavirinin dedikleriyle hareket edip kuruma başvurmadan idari para cezasının iptali için idare mahkemesinde dava açmış, usulsüz tebligata rağmen mahkeme idari merci tecavüzü nedeniyle görevli idare merciine tevdii edebilir mi? Birde idari merci tecavüzünde karşı vekalet ücreti çıkabilir mi? Danıştay'ın 15. Dairesi, 2011/156 E. 2011/3298 K. sayılı kararında SGK'nın vermiş olduğu idari para cezalarında işverenlerce kuruma başvurulma şartının olmadığı yönünde karar vermiş, ayrıca sormak istediğim bu aşamada ayrıca iş mahkemesinde ödeme emrinin iptali davasının açılmasında yarar var mıdır?
|
|
|
|
Sayın Meslektaşlarım,
Tarla vasfında olan taşınmazlar adına ecrimisil tazminatı talepli dava açacağız. Daha önce müvekkilimizle ortaklığın giderilmesi davası açtık. Ancak merak ettiğim husus şu:
Ortaklığın giderilmesi davasını müvekkilimiz tek başına açtı. Ecrimisil davasında ise müvekkilimizin kardeşleri de birlikte dava açmak istiyorlar. İntifadan men şartı başlangıçta ortaklığın giderilmesi davası açmayan (davalı sıfatı ile dosyaya eklenen) hissedarlar açısından da sağlanmış olur mu?
Teşekkürler.
|
|
|
|
Öncelikle tüm meslektaşlara selam ve saygılarımla bir soru sormak istiyorum. Müvekkilim bir alacağına karşılık olarak sözlü anlaşma ile 11.664 metrekarelik tapuda tarla niteliğine sahip arazinin 4.765 metrekaresinin kullanımı almış. Ancak tabii tapuda resmi bir işlem yapılmamış. Şimdi sorum şu olacak. Tapuda yaptığım incelemede 11.664 metrekarelik tarla nitelikli taşınmaz miras yolu ile 1/5'er pay olarak 4 paya ve 3/80 ile 13/80 olarak da 2 pay olmak üzere toplam 6 paya bölünmüş. Daha sonra bu pay sahiplerinden ikisinin vefat etmesi nedeniyle vefat eden murislerin 1/5'er payları mirasçılarına el birliği mülkiyeti olarak geçmiş. Buraya kadar olan kısmı özetlemek gerekirse şuanda söz konusu tarla nitelikli 11.664 metrekarelik taşınmazda A kişinin 1/5 payı B kişisinin 1/5 payı C kişisinin 3/80 payı D kişisinin 13/80 payı var Bunlarla beraber muris E kişinin 4 mirasçısının el birliği halinde 1/5 payı ve muris F kişisinin 10 mirasçısının el birliği halinde 1/5 payı var .
Burada müvekkil A kişinin 1/5 payı ile B kişinin 1/5 payı ve C kişisinin 3/80 payını satın alırsa toplam payı 35/80 oluyor ki bu da 11.664 metrekarelik arazinin 5.100 metrekaresine tekabül ediyor. O halde müvekkil 35/80 payı satın aldığında kendi payının 11.664 metrekarelik toplam araziden ifraz edilerek kendi adına tapulanmasını talep edebilir mi ?
Umarım problemi açıklayabilmişimdir. Şimdiden yanıt veren herkese teşekkür ederim.
|
|
|
|
Merhabalar değerli meslektaşlarım. Bir süredir özel nitelikte bankalara çeşitli platformlar üzerinden başvuru yapmaktayım. Daha önce bu tür kurumlarda çalışmış olan meslektaşlarım çalışma koşulları hakkında genel bilgi verebilir mi? Örneğin sık sık duruşmaya katılıyor muydunuz (birkaç meslektaşımdan bankada çalıştıkları süreçte adliye yüzü görmediklerini duymuştum), koşullarınızdan memnun muydunuz, icra ve iş hukuku hariç ne gibi uyuşmazlıklar ağırlıktaydı? Artı ve eksiler hakkında bilgi verecek meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ediyorum.
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım,
Bankaya ibraz edilmiş karşılıksız çıkmış, keşide yeri bulunmamakta olan çek ile genel haciz yolu ile takip yapacağım.
Çekin sol üst köşesinde banka ve banka şubesi, banka şube numarası ve altında bir numara daha bulunmakta ilgili banka şubesi İstanbul ilinin Çatalca ilçesinde
-Çeki düzenleyen kişinin Mersis ve işyeri adresi BÜYÜKÇEKMECE/İstanbul'da bulunmakta
-Ciro eden borçlulardan birisinin Mersis adresi İstanbul Kağıthane de yurtiçi iş adresi İstanbul Beylikdüzü'n de bulunmaktadır.
-Bir diğer borçlu Mersis adresi Şanlıurfa da bulunmaktadır
-Diğer borçlu olan gerçek kişinin ise mernis adresi bulunmakta sistemde adresinin bulunduğu il görünmemektedir.
1-Çeke dayalı genel haciz yolu ile (örnek7) İcra takibini Çatalca'ya bağlı bulunan icra dairesinde açmayı düşünmekteydim. Ancak çekim kambiyo vasfına haiz olmadığından kambiyoya dayalı takip yapamayacağım. Bu sebeple borçlulardan birisinin yerleşim yerinde açmam gerekebileceğini düşünmekteyim. Olayım için Beylikdüzü veya Büyükçekmece'ye bağlı icra dairesinde açılabileceğini düşünüyorum. Emin olamadım sizlerin de fikirlerini almak istedim. Sizce icra takibini nerede açmalıyım?
|
|
|
Yazan : mamafi48,
Tarih : 15-07-2024 15:34
|
Merhabalar Sayın meslektaşlarım. Müvekkil adına 2020 Eylül ayı kira alacağından kaynaklı tahliye istemli icra takibi başlatılmış ve borçluya usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilmiştir. Borçlu ödeme emrine süresi içersinde itiraz etmemiş ve borcu da ödememiştir. Bunun üzerine tarafımızca borçluya karşı İcra Hukuk Mahkemesinde tahliye davası açılmıştır. Borçlu cevap ve delil dilekçesi de dosyaya sunmamıştır.
Yargılama sırasında borçlu beyan dilekçesi sunarak her ne kadar 2020 Eylül ayında banka kayıtlarında borcun ödenmediği görülsede 2020 kasım ayında kira bedelinin açıklamasız olarak bankaya yattığı, TBK 102 uyarınca Kasım ayı için yatırılan kira bedelinin muaccel borç için yatırılmış olduğu kabul edileceğini ve Eylül ayına mahsup edilmesi gerektiğini, bu sebeple de davanın reddini talep etmiştir.
Sayın meslektaşlarım aksine bir yargıtay kararı aradım fakat pek bir sonuç alamadım. Sizin bu konuda bir bilginiz varsa ve yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.
|
|
|
Yazan : Av.Balcı,
Tarih : 15-07-2024 14:00
|
Merhaba, sayın meslektaşlarım. Karşılaştığım bir problem hakkında sizlerin değerli fikirlerini almak istiyorum. 2011 yılında taraflar tarafından akdedilen alacağın temliki sözleşmesi ile temlik alan temlik verene 2011 yılından 2015 yılına kadar, her ay sonu olacak şekilde belirli miktar doları taksitler halinde ödemek için taahütte bulunmuştur. Ancak temlik alan tarafından ilk 5 taksit ödendikten sonra diğer taksitler ödenmemiştir. Müvekkil temlik eden adına alacağın temliki sözleşmesi kapsamındaki tüm taksit alacakları fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden ödenmesi talebi ile 2024 yılında ilamsız icra takibine konulmuştur. Karşı tarafça alacağın tümüne itiraz edilmiş ve itiraz dilekçesinde zamanaşımı defiinde bulunulmuştur. Gelinen durum itibariyle itirazın iptali davası açmaya hazırlanmaktayım.
1-)Öncelikle, açacağım itirazın iptali davasında karşı tarafça davada ileri sürüleceğini bildiğim zamanaşımı defiinden kaçınabilmek adına itirazın 2014 ve 2015 tarihinde ödenmesi lazım gelen taksitler yönünden iptalini ve takibin devamını talep edebilir miyim? Aleyhimize red vekalet ücreti hükmedilmemesi için böyle bir yol tercih etmek istiyorum.
2-) Takibin fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden döviz takibi olarak açılmış olması yabancı para ile sözleşme yapma yasağı kapsamında bir sıkıntı doğurur mu? (Sözleşme 2011 yılında imzalanmıştır. Tarafların her ikisi de Türk vatandaşıdır. Temlik eden uzunca bir dönem Almanyada ikamet etmiştir.)
Değerli fikir ve paylaşımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
Herkese merhaba meslektaşlarım. Müvekkilin aracının yağ kaçırma sorunu var ve müvekkilim alıcıya bu durumu sözlü olarak söylüyor. Alıcı ise bu durumu kabul ediyor fakat şuan için parası olmadığını söyleyerek galerici arkadaşına arabasının devrini istiyor, kendisi de galerici arkadaşından devralacağını belirtiyor. Müvekkilim 11 martta galericiye aracı 845.000 TL ye devrediyor, alıcı ise galericiden 850.000 TL ye 19 nisan da devralıyor. Şuan yağ kaçırma durumu sebebiyle hem müvekkilime hem galericiye ihtar çekmiş. Bu durumda müvekkilim lehine çözüm yolu var mıdır, nedir meslektaşlarım?
|
|
|
|
İYİ günler meslektaşlar.Kamulaştırmasız hukuki el atma davası açtım. Bilirkişi bedel belirledi ve hukuki el atma vardır dedi. Ben davayı ilçe belediyesine açtım. Mahkeme Bakanlığı da dahil etti davaya. Asıl sorumlu da bakanlık ve yargıtay kararıyla da sabit. Islah dilekçesi göndereceğim. Ancak bedel yönünden sadece bakanlık için mi ıslah talebinde bulunmalıyım. Bilen cevap verirse çok makbule geçer. Şimdiden teşekkürler
|
|
|