Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
23.08. Takı Konusunda Önemli İçtihat Değişikliği - Av.Habibe YILMAZ KAYAR
Haber Ekleyin

Yazan : norrinradd, Tarih : 27-03-2024 13:16
Merhaba meslektaşlarım. Müvekkil 2020 tarihinde boşandı ve boşanma ilamında çocuk lehine 10 bin lira iştirak nafakasına hükmedildi ve TÜFE oranında her Haziran artışa karar verilmişti. Akabinde 2022 Aralık ayında iştirak nafakasının artırılması davası açtık ve bugün karar çıktı şu şekilde: "iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren başlamak üzere aylık 42.500 TL'ye çıkartılmasına, işbunafakaya her yıl TUİK'in belirlediği ÜFE oranında artış uygulanmasına" karar verildi.

İki sorum ise şu şekilde meslektaşlarım:
1- Boşanma ilamına istinaden iştirak nafakası her ayın 1'i ila 5'i ödeniyor ve davanın açıldığı ay olan Aralık 2022'de normal boşanma ilamındaki nafaka tutarı müvekkile ödendi ancak dava tarihinden itibaren nafaka artırıldığı için 2022 yılı Aralık ayı sonunda açmış olsak bile 2022 Aralık ayı için ödenen nafaka ile artırılan nafaka arası farkı talep edebiliyor muyuz?

2- Kararda her yıl ÜFE oranında artış belirlendi, bu artışı dava tarihi olan Aralık ayından itibaren mi uygulayacağız yoksa boşanma ilamındaki artış ayı olan Haziran aylarında mı uygulayacağız?

Çok teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :7471, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Gamze USTA, Tarih : 27-03-2024 11:38
Şufa davasında davalı kabul beyanı sunmuş, mahkeme önalım bedelini depo etmek üzere tarafımıza 2 haftalık kesin süre vermiştir. Müvekkil bu sürede parayı depo edemedi. Ancak kesin süreden 2 ay sonra ve ön incelemeden de 1 ay kadar önce parayı depo ettik. Para bankada 1 aylık vadelide. Ayrıca davayı açarken harca esas değeri 10binTL gösterdik. Ön inceleme duruşması henüz yapılmadı.

1- Yargıtayın pek çok kararında paranın değer kaybının ve davalının zararının önüne geçebilmek için önalım bedelinin ön inceleme tarihinden başlayarak nemalandırılması gerektiği vurgulanmakta. Yine 2021 tarihli bir kararında şufa davasında önalım bedelini depo etmek için ön inceleme yapılmadan kesin süre verilmesi bozma nedeni sayılmış.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 03.03.2021 tarihli ve 2021/554 E., 2021/1438 K. sayılı kararı
"...Kesin süre içerisinde öngörülen işlem yerine getirilmez ise 6100 sayılı HMK’nin 94. maddesi gereğince işlemi süresinde yapmayan tarafın o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar. Ancak anılan bu madde hükmünün uygulanabilmesi için davacının davayı sürüncemede bırakacak davranışta bulunması gerekir. ...
...ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve tahkikat aşamasında verilmesi lazım gelen sürenin de bu aşamada verilemeyeceğinin düşünülmemesi doğru değildir. Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. maddesindeki düzenleme de dikkate alındığında önalım bedelinin yatırılmaması dava şartı olarak düzenlenmediğinden önalım bedelinin depo edilmemesi nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi de isabetli olmamıştır. Bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir. ..."


Yargıtay ön incelemeye önem vermişken , ön incelemeden önce kesin süre verilmiş ve biz de ön incelemeden önce parayı yargılamanın uzamasına sebebiyet vermeyecek şekilde depo etmişiz. Yine de davanın , önalım bedelinin kesin sürede depo edilmediğinden bahisle reddi sizlerce sözkonusu mudur?

2- Davanın reddi halinde davacı yatırmış olduğu parayı yargılama süresince bankada kazandığı faizi ile birlikte mi alacaktır yoksa sadece yatırdığı tutarı mı ? (Bu soruya hiçbir şekilde kimseden net yanıt alamadım)
Yargılamanın zaman alacağı gerçeği karşısında bir de nispi karşı vekalet ücreeti sözkonusu. müvekkil faizi ile alamayacaksam en kısa en az zararlı yoldan dönelim diye düşünüyor . Üst mahkemeden gelecek kararın aleyhimize olması durumunda faizi ile iade alamayacaksak yatan para da değer kaybediyor çünkü.

3- Davanın reddi halinde karşı vekalet ücreti nispi doğacaktır. Bu nedenle mahkemece eksik harcı tamamlamak için tarafımıza süre verdiğinde harcı tamamlamazsak önce dosyanın işlemden kaldırılmasına sonra da davanın açılmamış sayılmasına mı karar verilir yoksa usulden red mi verilir? Karşı vekalet ücretinin maktu mu nispi mi olacağı bakımından bizim için önem arzediyor.

Buraya kadar okuyup , yanıtlayacak meslektaşlara teşekkürlerimi sunuyorum.

Saygılar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :7553, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.bilirkişimağduru, Tarih : 27-03-2024 05:14
Tamamlayıcı sağlık sigortası yaptıran müvekkil anlaşmalı hastanede poliçe kapsamında olan 23.500,00 liralık tedavi giderinin sigorta şirketi tarafından ödenmemesi üzerine cebinden ödüyor. Sigorta şirketi provizyon reddi vermiyor ancak müvekkilden sürekli eskiden hastalığı olmadığına dair evrak istiyor 3-4 gün süren evrak yazışmaları ve eksik evrak taleplerinin ardından sigorta şirketi en son müvekkilin ulaşması imkansız olan 2018 yılındaki muayene formlarını talep ediyor yani işi sürüncemede bırakıyor. Kısa sürede sonuç verdiği söylenen sigorta tahkim komisyonuna başvurmayı düşünüyorduk ancak müvekkil vekaletnameyi bu konuda özel yetkili olarak çıkartmamış, şimdi hem tekrar vekaletname masrafı yapmamak hem de tahkimin daha çok sigorta şirketleri lehine kararlar verdiği duyumu sebebiyle bu başvuruyu tüketici hakem heyetinde yapsak sizce nasıl olur 15 iş günü öncesinde sigorta şirketine başvuru yapma şartı hakem heyeti başvurularında da geçerli midir? Özel sağlık sigortası olduğu için tüketici işlemi olduğundan şüphem yoktu ama bir arkadaş da bunun sigorta olduğu için ticaret mahkemesinin görevli olduğunu söylemişti sizce en temiz yol hangisidir.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :7521, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : zdmrx, Tarih : 26-03-2024 11:14
Merhaba meslektaşlarım,

2006 Esaslı icra dosyamızı yenilemek için talep gönderdiğimizde "dosya imha edilmiştir" denilerek talebimizin reddine karar verilmiş. Bu durumda nasıl bir yol izlemek gerekir ?
Yeni bir takip açmak gerekeceğine dair kararlar gördüm. Ancak tekrardan bu yola girmek istemiyoruz.

Cevaplarınız için şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :7476, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Ömer Faruk DİŞKAYA, Tarih : 26-03-2024 01:38
Merhaba sayın meslektaşlarım. Bir konuda yardımınıza ihtiyacım var. Müvekkilim 2016 senesinde Yalova Termal ilçesinden bir devre mülk satın alıyor. Ödemeyi de peşin olarak yapıyor. Kat irtifakı kutucuğu işaretlenen Tapu senedi kısa süre içerisinde müvekkil yerine müvekkilin kocasına veriliyor. Ben bu vaka için Tapu iptal ve tescil davası açmayı düşünüyordum ancak tapunun müvekkilin eşinin üzerine olması konusunda napacağımı bilemedim. Müvekkilimden eşiyle beraber vekalet aldım. Müvekkilim olan karı-kocayı davacı olarak eklesem ve tapunun iptali ve tescilini istesem bir sıkıntı yaşar mıyım? Cevap veren herkese teşekkür ederim şimdiden.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :7126, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : zeynep1969, Tarih : 18-09-2024 15:33
Merhaba,müvekkilimin babası 2010 yılında konutunu yazılı kira sözleşmesi ile kiraya veriyor.2018 yılında vefat ediyor.Bu daire mirasçılar arasında paylaşımda müvekkilime intikal ediyor.Bunun üzerine 2018 yılında müvekkil kiracıyla yeni bir kira sözleşmesi imza ediyor.Şu an müvekkilin evli oğlunun bu konuta ihtiyacı var.İhtiyaç sebebi ile tahliye davası açacağız.İkinci kira sözleşmesindeki tarihlere göre ihtiyaç sebebi ile tahliye için ve kira sözleşmenin yenilenmeyeceğini belirtmek için ihtarname çekmem gerektiğini düşünüyorum.Ancak diğer yandan da miras yoluyla geçen bu mülkte ilk kira sözleşmesine göre 10 yıl dolmuş oluyor.İlk kira sözleşmesinden bu yönüyle faydalanabilir miyim,ihtarnameye bu hususu da ekleyebilir miyim?İki kira sözleşmesini de öne sürmek,başlangıç tarihleri de farklı olduğu için sıkıntı yaratır mı?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :337, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Savaş, Tarih : 18-09-2024 13:23
Değerli üstatlarım,
Bir ecrimisil ve elatmanın önlenmesi dosyasında müvekkilin taşınmaza yaptığı harcamaları mahsup etmek istiyoruz ancak bunun için harç yatırma şartı var mı? Veya başka şartları mevcut mu? Bir diğer ssorum mahsup talebi ıslah edilir mi?
Şimdiden teşekkürler!
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :331, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 16-09-2024 17:07
Merhaba meslektaşlarım. İcra hukuk mahkemesi müvekkil kiracının taşınmazdan tahliyesine karar verdi. Bu karar duruşmada verilirken ben davalı vekili olarak duruşmada hazır bulunuyordum, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde de istinaf yasa yolu açık olarak karar verildi. Gerekçeli karar yazıldı ancak taraflara tebliğ edilmedi. Davacı alacaklı taraf, gerekçeli karara istinaden icra dairesinden tahliye talep etti ve icra dairesi tahliye talebini kabul ederek, perşembe günü için tahliye kararı verdi. İcra dairesinin kararını İİK m.269/c uyarınca şikayet yoluna götürmem uygun mudur? Çünkü

İİK m.269/c son fıkrada: "İcra mahkemesinin tahliyeye mütedair kararının infazı için kesinleşmesi beklenmez. Ancak tahliye için, kararın borçluya tefhimi veya tebliği tarihinden itibaren ongün geçmesi lazımdır. Borçlu tahliye kararı hakkında 36 ncı madde hükmünden faydalanabilir." hükmü gereğince karar tarafımıza tebliğ edilmemiş, borçluya da tebliğ edilmemiş. Tahliye kararı verilirken duruşmadaydık ancak artık süre tutum vs söz konusu olmadığından duruşmada bulunmam ve kısa kararın tarafıma okunması hususu "kararın tefhiminden itibaren 10 gün" geçtiği anlamına gelir mi? İİK m.269/c son fıkrada tefhimdeki on günlük süreyi başlatan olay kararın tefhimi olduğundan dolayı kısa kararın tefhimi, hükmün tefhimi anlamına gelecek midir? AYM'nin 2019/12803 Başvuru Numaralı kararında da kısa kararın tefhiminin, gerekçe içermemesi sebebiyle kararın tebliğinden itibaren kanun yolu süresi başlayacağı nazara alınınca bu olayda da aynı bakış açısından mı bakmalıyız? Teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :637, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avsoruc, Tarih : 14-09-2024 18:08
Merhaba meslektaşlarım,
bir kira sözleşmesine dayalı olarak altıncı yıl başında kira tespiti için arabuluculuğa gittik(sözleşmede artış iradesi var) ve fakat anlaşamadık. Davayı da altıncı sene içersinde açmadık. Şimdi yedinci seneye girildi. Bu süreci yedinci yıl için baştan başlatıp yedinci yıl için kira tespiti istememiz mümkün mü?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :975, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Nef'i, Tarih : 14-09-2024 10:07
Kıymetli meslektaşlarım merhaba,

Müvekkil adına banka dekontuna dayalı olarak ilamsız icra takibi başlattım. Söz konusu banka dekontunda müvekkil parayı "emanet" açıklamasıyla iletmiş.

Ödeme emrinin tebliği ile borçlu, "borcun ödendiğini" ileri sürerek takibe itiraz etmiştir. İcra hukuku pek hakim olmadığım bir alan olduğu için aşağıdaki sorularım hakkında değerli yanıtlarınızı bekliyorum;

1. Somut olaydaki para borcunu adi borç olarak mı yoksa tüketim ödüncü olarak mı değerlendirmemiz gerekli? Burada itiraz dilekçesinde borçlunun söz konusu miktarı "borç" olarak nitelendirmesi borcun niteliğini değiştirir mi?

2. Söz konusu banka dekontlarını İİK 68 kapsamında değerlendirebilir miyiz? Yoksa doğrudan itirazın iptali yolunu mu tercih etmek gerekir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :985, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Burçin Yılmaz, Tarih : 13-09-2024 16:20
Sulh hukuk mahkemesince kira bedelinin tespitine ilişkin verilen karar taraflara tebliğ edilmiştir. İstinaf başvuru süresi geçtikten sonra davalı tarafça istinaf başvuru dilekçesi dosyaya sunulmuş ve harçlar yatırılmıştır. Mahkeme ise başvurunun süresi içinde olup olmadığına bakmaksızın istinaf başvuru dilekçesini davacıya tebliğ etmiştir. Davacı taraf bu durumda süresi içinde istinafa cevap dilekçesi mi vermelidir ? İlk derece mahkemesinden HMK m.346 gereğince istinaf dilekçesinin reddi kararı verilmesini mi talep etmelidir ? Her ikisini de mi yapmalıdır ?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1179, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Savaş, Tarih : 13-09-2024 10:29
Değerli meslektaşlar,
Dava şartı arabuluculuğa başvurulmuş olunması halinde yine sigorta şirketine başvuru zorunluluğu aranır mı? Sanki böyle bir karar anımsıyorum ancak tam hatırlayamadım.
Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1231, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 12-09-2024 17:21
Merhaba meslektaşlarım. Müvekkilim üniversite kaydı için bazı şahıslarla iletişime geçiyor ve bu şahıslar vekalet çıkartılmasını istiyor, bu vekalet kapsamında tüm işlemleri gerçekleştireceklerini hiçbir şeye karışmamaları gerektiğini söylüyorlar. Bu süreçte müvekkil adına sanki yabancı ülkede 2012 tarihinde bir lisede okumuş gibi belge alıp, bunları noterde ve apostil şerhi ile onaylatıp, MEB'den lise denklik belgesi alınabilmesi için başvuruyorlar. MEB denklik belgesi veriyor, bu denklik belgesiyle müvekkil adına üniversite kaydını yine bu şahıslar gerçekleştiriyor ve müvekkile her şey tamam üniversite kaydına gidebilirsin diyorlar. Akabinde ise 1 yıl sonra üniversiteden atılıyor müvekkil, müvekkil hakkında da MEB suç duyurusunda bulunuyor ve "yurtdışına hiç girip çıkmadığı ve liseyi türkiyede bir okulda tamamladığı" gerekçesiyle savcılık müvekkil hakkında resmi belgede sahtecilikten suç duyurusunda bulunuyor.

Müvekkil bu süreçleri öğrenince işlemi gerçekleştiren vekalet verdiği şahsın yanına giderek nasıl olur yurtdışında okuduğuma dair belge almışsınız usulsüzlük yapmışsınız bu doğru mu diye sorunca bu şahıs işi kıvırmaya başlıyor ve tam o sırada müvekkil dolandırıldığını anlıyor ve durumu ses kaydına almaya başlıyor aniden. Şimdi bu ses kayıtlarında müvekkilin dolandırıldığı aldatıldığı çok açık anlaşılıyor ancak bu ses kayıtlarıyla savcılığa dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunulması halinde hukuka aykırı delil kabul edilir mi? Yargıtay CGK'ya göre, işlenmekte olan suç sırasında başka türlü delil etme imkanı yok iken alınan ses kaydı hukuka uygun delil kabul ediliyor, bu durumda da aynı şekilde kabul edilebilir mi? Müvekkilim planlı ses kaydı yapmıyor, konuşmanın ortasında dolandırıldığını anlayınca başka çaresi kalmıyor ve ses kaydına almayı akıl ediyor. Düşüncelerinizi bekliyorum meslektaşlarım, çok teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1242, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : furugferruhzad, Tarih : 12-09-2024 13:17
Kısmi olarak 16.000,00 TL lik bir alacak davası açtım ve ihtiyati haciz istedim mahkeme dava değeri olan 16.000,00 TL alacak miktarıyla sınırlı olmak kaydıyla,ihtiyati haciz kararı verdi.Davalı yan;16.000,00-TL KADAR ALACAĞI-PARAYI TEMİNAT OLARAK DOSYAYA DEPO OLARAK SUNMAK İSTEMEKTEYİZ.BAHSİ GEÇEN PARAYI DEPO ETMEMİZ DURUMUNDA İHTİYATİ HACİZ KARARININ KALDIRILMASINI TALEP ETMEKTEYİZ şeklinde istemde bulundu.Bu mümkün mü?Kaldırılması durumunda mal kaçırma yapılacağı ise kuşkusuz.Değerli görüş ve cevaplarınız için şimdiden çok teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1256, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : sebastian, Tarih : 11-09-2024 09:39
Merhaba sayın meslektaşlarım;

Davayı süresinde açıp açmadığım konusunda şüphede kaldım.

Dava; İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası
Kira Kontrat Başlangıç Tarihi:01.08.2019
1 yıllık kira müddeti her yıl kendiliğinden uzayıp bugüne kadar geldi. Kiralanan yer konut.
İhtarname tebliğ tarihi:30. 04. 2024
Arabuluculuk Başvuru ve son tutanak tarihi:25.07.2024-12.08.2024
30 Ağustos 2024 tarihi Resmi Tatil günü, 01 Eylül 2024 tarihide hafta sonuna denk geldiğinden davayı 02.09.2024 tarihinde açtım.

Sizde dava süresinde mi açıldı?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1249, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : tegese, Tarih : 09-09-2024 12:42
Sayın Meslektaşlarım


Müvekkil noterde maktu şekilde düzenlenen kira bedelinin ödenmesi talepli ihtarnameyi kiracıya göndermiş. Ancak maktu ihtarnamede 30 günlük süre içerisinde ödenmesi şartı belirtilmiş. Aşağıda görüldüğü üzere Yargıtay ihtarnamede 30 günlük süre verilmiş olsa dahi 30 gün dolmadan ödemenin yapılması halinde dahi ihtarnamenin haklı niteliğinde olacağına karar vermiş. Ancak uygulamada bazı hakimlerin 30 günlük süreden önce ödeme yapılması nedeniyle ihtarnamenin haklı nitelikte olmadığı yönünde kararlar verdiğini duyuyorum. Bu konuda sizlerin tecrübesi nasıl?

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1289 E. , 2021/1314 K. İçtihat20. İki haklı ihtar nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için, aynı süre içinde kiracının muaccel olduğu hâlde iki ayın kira bedelini ödememesi, kiraya verenin de ödenmeyen her bir ay kira bedeli için kiracıya ayrı ayrı ödeme ihtarında bulunmuş olması gerekmektedir. İhtarların kira bedellerinin muaccel olması sonrasında yapılması gerekir. Ödenmeyen aylar üst üste gelen iki ay bile olsa kiraya verenin her ay kira bedeli için ayrı ihtar çekmiş olması aranır. İhtar ile hangi ayın kira bedelinin ödenmediği ve kira bedelinin otuz gün içerisinde ödenmesi gerektiği, ödenmediği takdirde tahliye davasının açılacağı ikazlarını içermelidir. İki haklı ihtarın bir kira döneminde ve bir yıl içindeki aylarla ilgili olması ve o yıl içinde kiracıya tebliğ edilmesi zorunludur. İhtar kiracıya tebliğ edildikten sonra ödeme yapılması kiraya verenin haklılığını ortadan kaldırmaz (Kanık, 1306).


Bir de ihtarnamede müvekkil çekişme halinde olan kira bedelini yazmış. Yani kiracı ilk ay kendi rızası ile yasal artıştan fazla bir bedeli kira rakamı olarak yatırmış ancak sonraki ay yasal oranda artış yapmak suretiyle kirayı yatırmış. Müvekkil de yüksek kira bedeli üzerinden ödenmeyen kira bedelleri hakkında ihtarname göndermiş. Bu halde ihtarname haklı niteliğini kaybeder mi? Okuduğum kararlarda İhtarnemede hangi aya ait kıranın ödenmediği ve ödenmediği takdirde tahliye sürecinin başlatılacağının belirtilmiş olması gerektiği belirtilmiş. Bu halde kira rakamının eksik veya fazla yazılmış olması ihtarnamenin haklı niteliğini etkilemez diye düşünüyorum? Sizlerin değerli görüşlerini merak ediyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1264, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : hukuki_mülahazalar, Tarih : 07-09-2024 23:55
Merhabalar,

Muris ile müvekkil yıllardır görüşmemektedir. Haliyle müvekkil miras bırakanın malvarlığını ve borçlarını bilmemektedir. Mirası reddetme ihtimalimiz de olduğundan, murisin aktif ve pasiflerini öğrenmek için terekenin tespiti davası açmayı düşünüyoruz.

1-Eğer terekenin tespiti davası açarsak, mirasın reddi süresini kaçırma ihtimalimiz olur mu? Anladığım kadarıyla terekenin tespiti, tespit davası niteliğinde, ancak alışılagelen delil tespiti davası gibi kısa süreli oluyor mu?

2-Veya tereke tespiti davasının sonuçlanmasını beklemeden, mirasın red süresi olan 3 ay içerisinde, müzekkerelere verilen cevaplardan bir çıkarım yaparak mı redddetme ihtimalini değerlendirmeliyiz?

3-Yine murisin malvarlığı ve borçlarını öğrenmemizi sağlayan başka bir yol var mıdır? (mirasçının tek tek banka, tapu, trafik sorgulaması dışında)

Şimdiden çok teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1309, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : yunusmete, Tarih : 07-09-2024 15:56
Merhaba
Müvekkil adına KİRA TESPİT DAVASI açtık , Fakat daha sonradan müvekkili ile kiracı anlaşıp Davadan feragat ettiğini söyledi.

Sorum şu : beş yıl Dolduktan sonra açılan kira tespit davasından feragat edildiğinde , Tekrardan bir kira tespit davası açılabilmesi için yeniden beş yıl beklenilmesi gerekir mi ?
yoksa müvekkil seneye de kira tespit davası açabilir mi?

Teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1256, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 05-09-2024 16:45
Merhaba meslektaşlarım. Kiracı müvekkil, taşınmazı kiralamış ve kira sözleşmesinde "başkasına kullandırtılması, alt kiraya verilmesi" yasaklanmıştır. Kiracı müvekkil yanında kızı ile damadı da yaşamaktadır aile birlikleri beraber devam etmektedir. Bu durum kira sözleşmesine aykırılık teşkil ediyor mu, kiraya veren ihtar çektikten sonra sözleşmeye aykırılıktan tahliye davası açabilir mi? Kiracının yanında aile fertlerinin yaşaması, taşınmazı başkasına kullandırttığı anlamına gelmez şeklinde bir emsal karara ihtiyacım var. Çok teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1577, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Toy Avukat, Tarih : 05-09-2024 16:02
Meslektaşlarım öncelikle hepinize iyi çalışmalar dilerim. Açacağımız ortaklığın giderilmesi davasının konusu bir taşıt ve işbu hali hazırda davalılarca kullanılmaktadır. Dava açarken ihtiyati tedbir talep etmemiz mümkün müdür acaba? Konuyu gerek forumda gerekse diğer kaynaklarda araştırdığımda net bir sonuca ulaşamadım. Daha önce tedbir kararı alan meslektaş varsa yahut sorunu çözmenin başkaca bir yolu bulunuyorsa yardımcı olursanız çok sevinirim. İyi çalışmalar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1469, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05247498 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.