Sn.Dikici çok güzel derlemiş. Farklı amaçlı yasaların kesişim noktalarını ve bunların önceliklerinin nasıl olmaları gerektiğini mantık, felsefe ve vicdan çerçevesinde güzel çözümlemiş. Kendisini kutlarım.
Bu konuya vatandaş olarak (layman) baktığımda, şöyle düşünüyorum:
1. İnsan herşeyden önce gelir. Bu nedenle, vücuduna kazınmış olan dövme üzerinde her türlü tasarruf hakkına sahip olmasından doğal birşey olamaz. Onu değiştirebilir, silebilir, aynen muhafaza edebilir.
2. Sanatçı, eseri üzerinde her türlü hakka sahiptir; ancak bu haklar başkasının daha öncelikli haklarını ortadan kaldırmadığı sürece uygulanabilir. Yani, (1) e girmeyen her hak ona aittir. Bunu söylememin nedeni, sanatçıların insanlar kümesinin alt kümesi olmasıdır. Önce insan olmaktan gelen hakları gözetmek gerekir.
Bu yaklaşımla, (2) kapsamındaki haklardan çoğu zaten konu olmaz; ancak eserin sanatçıya ait olduğunun ilanına ilişkin hakkının nasıl korunacağı konusu ortada kalmaktadır.
'Bunu kime yaptırdın?' sorusu sorulmadıkça eserin sahibini telaffuz etme gereği ortaya çıkmadığı, ve dövmeyi taşıyan bunu yapmaya zorlanamayacağı için; FSEK da sahibine tanınmış bu hakkın kısıtlandığı düşünülmelidir.
Öte yandan; bu soru sorulsa bile, dövmeyi taşıyan kişi eser sahibini beyan etmek zorunda kalmamalıdır. Bu açıdan da FSEK daki hakkın kısıtlandığı düşünülmelidir. Fakat, dövmeyi taşıyan ille de bir isim verecekse, bunun eser sahibi olması zorunludur; başka isim verirse, bunun eser sahibinin haklarına tecavüz olarak değerlendirilmesi uygun olur.
Bir başka konu da, dövmenin başkaları tarafından taklit edilmesine izin verilmesi veya fırsat tanınması konusudur. Dövmeyi taşıyanın bunu nasıl engelleyebileceği bir soru işaretidir. Özellikle dövme herkesçe görünür bir yerdeyse. Ama herkesçe görünür yerde olmasa bile bu bir sorundur. Taklit veya kopyalar ortaya çıktığında bundan dövmeyi taşıyanın sorumlu tutulması hakkaniyete sığmaz. Bu noktada, taklit veya kopyaların yapılamayacağının eser sahibi tarafından belirtilip belirtilmediği sorusu önem kazanmalıdır. Özellikle belirtilmedi ise, dövmeyi taşıyanın başkalarının taklit veya kopyalarına engel olmasını beklemek yanlış olur. Burada, eser sahibinin, eseri vücuda kazımadan ÖNCE bu konudaki tercihini belirtmesi ve dövmenin bu koşullar altında yapılmaya başlanması doğru olur. Dövmeyi yaptıran bu koşulu kabul edebilir, etmeyebilir. Ama kabul ettiğinde, dövmenin bir parçası olarak bir imza ya da telif hakkı unsurunun dövmeye entegre edilmesinde yarar vardır. Bu imza ya da işaret, dövmenin taklitlerinde bulunmasa bile, dövmenin sahibi konusundaki tartışmalarda yardımcı olacaktır. Ama dövmenin daha eski olduğuna dair kanıt oluşmayacaktır. Bu nedenle; telif hakkı açısından korunma amacı güdülüyor ise, dövmelere imza yanında tarih de konmasında büyük yarar vardır.
Bu unsurlardan yoksun bir dövme üzerinden hak iddiasının kanıtı olmayacağından, eser sahibinin takibini ciddiye almak doğru olmaz.
|