Bu makaleyi hazırlayan sayın kulak'a çok teşekkur ediyorum.Ben şuan yazdığı bu durumla karşı karşıyayım.Ben 2 sene önce işyerimden birisini bir nedenden dolayı savcılığa şikayet ettim.Bu durum karşısında şikayet ettiğim kişinin yakın arkadaşı olan müdür benden o kişiyi cumhuriyet savcılığına şikayet edip kurumu küçük düşürmekten savunma istedi ve bana kınama cezası verdi.ben anayasal hakkımı kullandığımı belirterek ve davacı olma hakkının hiç kimseyi ve kurumu küçük düşürücü bir davranış olmadğını ve davamın kurumu ilgilendirmediği söyleyerek itirazda bulundum.itirazım kabul olmadı daha doğrusu usulüne uygun değerlendirilmedi.bunun üzerine idari mahkemeye başvurdum ve mahkeme beni haklı bularak cezayı kaldırdı.Karşı tarafın temyize gitmesi üzerine danıştayın verdiği karar kınama cezasına karşı yargı yolu kapalı olduğndan davanın incelemeksizin reddine oldu.Hem anayasal hakkımı kullanmaktan idari ceza alıyorum hemde idarenin yaptığı işlem hakkında yarğısal denetime başvuramıyorum.bu çelişkiy bir türlü anlayamıyorum.Uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolunun kapalı tutulması memurlara köleliligin yakıştırıldığı düşüncesini uyandırıyor bende.Bu durumda amir konumundaki kişiler kaşın kara gözün ela diyerekten sevmediği kişilere bol bol ceza versin.(şu halde böyle olmakta)Henüz temyiz hakkına sahibim.Temyizden olumlu sonuç çıkmadğı taktirde AİHM e başvuracağım.Sayın Kulak tan bu konuda yardım istiyorum.