Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Makale Yorumları
Avukatlık Sınavı Ve Anayasa Mahkemesinin İptal Kararı
[Makaleye Dönüş] [Yorum Ekleme] Toplam 3 Yorumdan 3 tanesi gösteriliyor.

   
21-10-2009 23:50
Aktif Yorum teşekkürler.
 
Yazan Ergin sözen [Email]
Durumu çok iyi tahlil etmişsiniz ve bence pekte yabana atılmayacak cinsten öneriler sunmuşsunuz.Özellikle hukuk eğitiminin süresinin uzatılması ve eğitimin daha uygulamaya yönelik olması gerekliliği konusunda sizi yürekten destekliyorum,sağolun.

27-10-2009 14:25
Aktif Yorum Düşünceler
 
Yazan Av. Halil Uğursevenler [Email]
Sayın Meslektaşım değerli görüşlerini bizlerle paylaşmış ve bizi, en azından beni düşünmeye sevketmiş. Ben de konuya ilgi duyan bir serbest avukat olarak düşüncelerimi paylaşmak istedim.

Makalenin seyrinde görünen tartışmalar ve meslektaşımın tespitlerinin bir kısmına katılmamak elde değil. Ama bazı konularda ise kendisi ile görüş ayrılığına düşmekteyim.

Biz aynı zamanda kamu görevi kabul edilen çok özel bir mesleğin mensuplarıyız. Avukatlar, birkaç istisna ülke haricinde dünyanın hiçbir yerinde mesleki statülerinden memnun değillerdir. Çünkü avukat, hukuk uygulamasını şekillendiren taraftır. Zira yargılama mercii önüne getirdiği uyuşmazlıklar, kararların, içtihatların ve hatta teamüllerin oluşmasına olanak tanır. Bu nosyonun ağırlıklı olarak avukatlar tarafından icra edildiğinde hem fikir olacağımızı düşünüyorum. Buna rağmen özellikle Kıta Avrupası Hukuk Sisteminde avukatlar, hukuk sistemindeki hak ettikleri konuma erişememekten yakınmaktadır. Avukat, müvekkili adına, hukuk kuralları çerçevesinde, bir müvekkiline ait sorunu üstlenip, çözüm yolunu arayan taraftır. Silahı hukuktur. Fakat kalkanı ise ahlaktır. Şahsen, meslektaşıma katılıyor ve son dönemde meslek mensuplarında giderek artacak şekilde kaybedilen argümanın ahlak olduğunu düşünüyorum.

Saygı ve minnetle andığım, Türk Hukuku’na katkıları yadsınamayacak, değerli hocamız, Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’nde ders verdiği zamanlarda yaşanan ve bir ustam tarafından bana aksettirilen olayı sizlerle paylaşmak isterim. Değerli hocamız, Medeni Kanunun ilk yedi maddesi ve önemi hakkında ders verirken, öğrenciler yoğun bir uğultu çıkarmaya başlar. Seksenli yaşlarında olan Hocamız, dayanamayarak “Bir dakikanızı rica ediyorum” der. “Bizler zor zamanlardan geçerek bu ülkede özgürlüğümüzü kazandık. Üniversite kurduk. Bu devlet bir hukuk devleti oldu. Şimdi ise size hukuk eğitimi veriyoruz. Özgürlüğümüzü ise sahip olduğumuz ahlak sayesinde kazanabildik. Fakat ahlak bu sıralara geldiğiniz zamanda size öğretilebilecek bir şey değildir. Çok daha önceden kazanmanız gereken, en önemli unsurunuzdur. Ahlak kurallarına bağlı olunmazsa hukuk eğitiminin hiçbir önemi kalmaz. Hukuk, ahlakın koruması altındadır. Hukuk yere düşerse ahlak onu kaldırır; ancak ahlak yere düşerse hukuk ona bir şey yapamaz” der.

Bu örneği vermekteki amacım hukuk eğitimi esaslı değil. Esas önemli olan şu; öğrenciler Velidedeoğlu Hoca’nın bu serzenişi karşısında aralarından bir temsilci seçerek Hoca’nın elini öpüp af dilemişlerdir. Onlar ahlak kavramının öneminin farkına varmış ve ona göre davranmışlardır. Günümüzde meslektaşlarımız ahlak kavramını bu kadar önemsemekte midir?

Sistem yavaş yavaş değil göz göre göre bozulmuştur; bozulmaya da devam etmektedir. Bu bozulmanın temelini maalesef meslektaşlarımız atmıştır. Genç meslektaşım gibi stajım esnasında gördüğüm kirlenme ve sistemsizlik beni meslekten soğuma noktasına getirmiştir.

Konunun özü “Avukatlık Sınavı” iken diğerlerinden ziyade buna odaklanmak isterim. Yasa koyucu bu sınavı çağdaş sistemlerdeki “Baro Sınavı” statüsünde olmayan genel bir sınav şeklinde düzenlemişti. Zira bu bile başlı başına bir yanlıştı. Fakat genel olarak mesleki yeterlilik ile ilgili bir sınama yapılması özellikle genç meslektaşlarımızı neden bu kadar korkutmaktadır?

Avukatlık mesleği, belirli bir bilgi birikimini temsil eder. Halk bizlerin hukuk ile bağlantılı her konuda bilgi sahibi olduğumuzu düşünür. Koca koca kitapları bitirip zor bir eğitim sürecinden sonra bu mesleğe başladığımıza inanır. Kısmen haklılık payları da vardır. Fakat hukuk koca bir dünyadır. Bizler ise öğrenciliğimizde bu dünyaya kuş bakışı bakarız. Mesleki sistematiğimiz zorunlu branşlaşmayı kapsamadığı için ya yüksek lisans ile ya da mesleki deneyim ile belirli konularda uzmanlaşır; hukuk dünyasını oluşturan ülkelerin birini veya bazılarını yakından tanırız. Ama neticede her daim bilmeyi ve öğrenmeyi zorunlu hale getiren bir meslektir.

Eğitim Hakkı, anayasamızda sayılan haklardan biri olması yanında evrenseldir. Ülkeler üstü hukuk normları ile de korunur. Bu sebeple vakıf üniversitelerinin Hukuk Fakülteleri hakkında polemik yaratmak zaman kaybından öte değildir. Fakat sırf laboratuar gibi bir yatırıma ihtiyaç duymaması veya çok rağbet edilen bir bölüm olması sebebiyle açılan tüm özel üniversitelerin hukuk fakültesi olması eğitim hak ve özgürlüğü değil; başıboşluğudur. Fakat devlet üniversitelerinin eğitiminin çok iyi olduğu, vakıf üniversitelerinin bu eğitime yetişemediği gibi bir iddia ise gerçeği yansıtmaz. Netice ülkemizdeki hukuk eğitiminin öyle ya da böyle yetersiz olduğu gerçeğine çıkmaktadır.

Tüm bu gerçeklerin yanında mesleki yeterlilik sınavının, gerçekleştirilmemesi ise bu yetersizliği arttırmaktadır. Mesleki kalitenin sınavla belirlenmesinin mümkün olmadığı tümüyle kabul edilebilecek bir husus değildir. Belli bir eğitim alma zorunluluğu olan bir meslekte, alınan diploma mesleğin yapılabileceğinin göstergesi olamaz. Çağdaş birçok hukuk sistemi, hukuk eğitiminin yanında mesleki yeterlilik için düzenlenen sınavdan başarılı olma koşulunu aramaktadır. Bir uygulamanın örneğinin çok olmasının doğru olduğu sonucuna çıkmayacağı görüşüne katılıyorum. Fakat bu durum uygulamanın hiç değilse faydalı olduğu gerçeğini göz önüne sermektedir. Ayrıca mevcut örneklerin tamamına yakını barolar tarafından yapılan sınavlardan oluşmaktadır.

Sistemin bütününe yönelik tespitler çoğunlukla doğrudur. Fakat mesleki yeterliliğimizin sınanması tümüyle yanlış değildir. Hatta Sayın Meslektaşım makalesinde “Uygulama Adliye Sınavı” önerisinde bulunmuştur. Mevcut hukuk eğitiminin yetersizliği herkes tarafından bilinmektedir. Staj sistemi sorgulanmaktadır. Adalet mekanizmaları yavaş, verimsiz ve bozulmuştur. Fakat, yanlış bile olsa, elemeye yönelik atılan somut bir adım derhal eleştiri oklarına maruz bırakılmaktadır. Savunduğum noktanın özü şudur. Mesleki yeterlilik sınavı gereklidir. Hatta bu sınav mesleğe başlamış belirli seviyelerdeki avukatları da kapsamalıdır. 2005 yılında ruhsat alan ve serbest çalışan bir avukat olarak ben mesleki yeterlilik sınavına girmeye seve seve aday olurum. Baroların staj ile üstlendikleri görev ve sorumluluk arttırılmalıdır. Staj eğitim merkezi pekala bu sınavın bir sektör halini almasını engelleyebilir. Sınav her koşulda bilgi kalitesini arttırır.

Sonuç olarak sistemin, radikal değişikliklere ihtiyacı olduğu açıktır. Bu değişikliklerden biri mesleki yeterlilik sınavı olmalıdır. Tüm hukukçuların bu durumu desteklemek yerine karşı olmaları, sistemin aksaklıklarına gösterilen tepkinin samimiyeti konusunda beni şüpheye düşürmektedir.

Saygılarımla

Av. Halil Uğursevenler

27-10-2009 17:46
Aktif Yorum Sınav Gerekli
 
Yazan Av.Eren Evren [Email]
Avukatlık Mesleğine giriş için mutlaka ve girenlerin en az %40-50'sinin geçemeyeceği bir sınav Barolarca yapılmalıdır. (Bkz New York Barosu) Ancak bu sınav falanca işlemin falanca süresi aşağıdakilerden hangisidir şeklinde değil, örnek olaylı ve hukuki değerlendirme içeren gerekirse klasik ve mülakat şeklinde olmalıdır.

Yazıyı yazan meslektaşımın görüşlerine katılıyorum, bu ülkede sınavla bir yeri kazanmak o mesleğin kurallarını en iyi şekilde bilmek değildir. Sadece sınavda çıkacak çoktan seçmeli soruların cevabını en iyi şekilde bilmektir. Ancak sınav sistemimizin kötü olması, Sınava gerek olmadığı sonucunu çıkarmamalıdır.

İyi planlanmış, sübjektif değerlendirmelerden uzak, çoktan seçmeli sorulardan kaçınarak, iyi bir staj döneminin ardından yapılacak zor bir sınav ile Hukuk Fakültesi mezununun avukat olup olamayacağı tespit edilmelidir.

Bir mesleğin değeri, mensuplarının ona verdiği değer kadardır.

   
THS Sunucusu bu sayfayı 0,02852011 saniyede 11 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.