Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Ağır Ceza Hakimine Rüşvet Gözaltısı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-11-2008, 14:21   #31
Gemici

 
Varsayılan Açık Teşekkür

Sayın Başyurt ben İstanbul Hukuk Fakültesinde okurken benden üç dört sömestre ilerdeydi ve kaldığım öğrenci yurdunun müdürlüğünü yapıyordu. Sağduyusuna ve adalet inancına güven duyduğum ve efendiliğine hayran olduğum bir hukukçu namzedi idi o zamanlar.

Yıllar sonra THS'de adını görünce çok sevindiğimi kendisine bir özel mesajla bildirdim.

Emekliye ayrılmış bir hakim olan Sayın Başyurt'un rüşvet konusunda yazdıklarına tamamen katılıyor ve kendisine genç hukukçulara yol gösterici nitelikteki mesajlarından dolayı candan teşekkür ediyorum.

Saygılarımla
Old 08-11-2008, 16:10   #32
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Reddi hakim talebini inceleyen diğer mahkeme,bu talebi kabul etmeyerek reddetti ve dosyayı yeniden benim baktığım mahkemeye gönderdi.
Ben, bu kişi ile ilgili vereceğim karar ne kadar yasaya uygun olursa olsun,hukuka ve adalete uygun bulunursa bulunsun yine de kişinin düşüncesinde bir güven sorununu yaratacağı, bir kişide de olsa bile adalete karşı oluşacak olan bu güvensizliğin, dünyanın nereinde yaşanılırsa yaşanlsın bütün insalara yansıyacağını,adaletin güven özelliğinin de tartışır hale dönüştürceğini,"adalet"in de işlevi itibariyle buna uygun olamayacağını, başka mahkemece talebi ret edilmiş olmasına rağman bu davaya bakmamın doğru olamayacağını belirterek yukarıda açıklanan nedenlerle davadan çekildim.

İşte olay budur. Hukuk Fakültelerinde, derste örnek olarak anlatılabilecek türden çok güzel bir örnek olduğu düşüncesindeyim. Emekli bir Hakim'in genç hukukçulara verebileceği en güzel hediyeydi.

Bana göre de Adalet, mevzuatın kaba görüntüsü değildir. En nadide züccaciye mamülünden bile daha hassas ve kırılgandır. Hukukçular, bu nedenle etraflı düşünmek zorundadır.

Ama ne yazık ki bir çoğumuz yakıp yıkan Fil gibi davranıyoruz.

Teşekkür ediyorum aktardığınız için.

Saygılarımla.
Old 08-11-2008, 16:19   #33
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Ben sayın Ali Basyurt'un ilk mesajına hala katılmıyorum.

Alıntı:
Yazan Ali Basyurt
Sayın Barış,
Hakimin rüşvet alması utanç vericidir. Bu güne kadar bu açıklığı ile duyulan bir başka olaya rastlamadım. Olaya karışanlar içinde aynı ağırlıkta utanç vermektedir. Hep birlikte bunu protesto etmeli ve ilgili barolardan bunların kaydının silinmesini sağlamalıyız.
Old 08-11-2008, 19:48   #34
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Yargıcım,

Herkes sizin taşıdığınız hassasiyeti taşıyor olsa, şuyuu vukuundan beterdir sözü belki de hatırlara bile düşmez.

Yukarıda belirtilen nedenlerle, tartışmamızı somut olay değil de, soyut üzerinden yürütüyoruz. Yorumlarımızın tamamı bu çerçevede değerlendirilmeli.

Ancak; şuyuu gerçekleşmişse vukuu da gerçekleşmemiştiri kabul etmemiz de zorunlu. Neden? Aksi halde bizatihi yargılamaya ihtiyaç kalmaz. Benim canım A'ya mı sıkıldı, oluştururum inandırıcı bir şüphe, sonra da şikayet ederim, salt ilgisiz bir nedenle onu cezalandırmak için. Derleme ve kendimce oluşturulma delillerim kabul de görür ise, cezalandırılmasına da vesile olurum. A'nın somut olayda bir kabahati yoktur, hepsi benim uydurmamdır oysa... İşte tam da bu nedenle "Şüphe sanık lehine yorumlanır" ilkesi ve yargının kendi -Keskin ve objektif- bakışıyla yapılacak değerlendirme neticesine dek, geri kalan teferruatın tümü kişisel önyargılarımızın kabulünden ibaret, değil midir?

Bu nedenle "Şuyuu vukuundan beterdir" sözünüze, bizatihi yargıçlık makamına duyduğum saygı ve atfedilmesi gereken değer nezdinde, katılamıyorum.

Saygılarımla...
Old 09-11-2008, 12:30   #35
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Öyle sanıyorum ki; hepimizin hemfikir olduğu tek nokta şüphelilerin rüşvet alıp almadığına yargı organları karar vereceğidir. Ancak benim dikkatimi çeken başka bir konu var: avukatların bürolarına yerleştirilen kameralar! Sayın meslektaşlarım, acaba hangi kanun değişikliği ile avukatların bürolarına kamera yerleştiriliyor ve bu sayede elde edilen deliller hangi tarihte yürülüğe giren kanun değişikliği ile yargılamada delil olarak ikame ediliyor? Ben hatırlayamadım! Ortak paydamız olan hukukçuluğun bize verdiği- vermesi gereken- en önemli özellik masumiyet karinesine gönülden bağlı olmak değil mi? Peki, sanıklar beraat ederse, adliyeye güvenecek miyiz; güvenmeyecek miyiz? Yada o kameraların hesabını kim verecek; kim soracak?
Old 09-11-2008, 12:40   #36
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avferidun
Ancak benim dikkatimi çeken başka bir konu var: avukatların bürolarına yerleştirilen kameralar! Sayın meslektaşlarım, acaba hangi kanun değişikliği ile avukatların bürolarına kamera yerleştiriliyor ve bu sayede elde edilen deliller hangi tarihte yürülüğe giren kanun değişikliği ile yargılamada delil olarak ikame ediliyor? Ben hatırlayamadım!

CMK 140 bu tür teknik takibe cevaz vermektedir.
Old 09-11-2008, 12:52   #37
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Acaba CMK m. 140'ın şartları vücut bulmuş mudur? Örneğin kuvvetli şüphe veya başka yolla delil elde etme imkanı bulunmaması...
Old 09-11-2008, 13:09   #38
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avferidun
Acaba CMK m. 140'ın şartları vücut bulmuş mudur? Örneğin kuvvetli şüphe veya başka yolla delil elde etme imkanı bulunmaması...

Dosyaya vakıf olmadığımdan elbette bu sorunuzun yanıtını bilmiyorum. Yalnızca yasal dayanağı sormuştunuz, yazdım. Bu konudaki değerlendirmeyi en iyi şüpheli müdafileri olan meslektaşlarımız yapacaklardır.
Old 09-11-2008, 13:28   #39
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Aslında benim de tam olarak söylemek istediğim şeydi: bırakalım da yargı organları bir karar versin. Daha sonra biz hükmü tartışalım. Lütfen yanlış anlamayınız! Amacım olayı kişisel tartışmaya dönüştürmek veya anlamsız bir yere varmak değil. Bu konu altındaki tartışmalarda her birimizin bir diğerine vereceği cevaplar hep aynı yere varacaktır: dosyayı bilmiyoruz, delillere vakıf değiliz... Emin adımlarla masumiyet karinesi yerle bir etme yolundayız diyorum. Ayrıca, sağduyulu meslektaşlarıma da teşekkür ediyorum.
Old 09-11-2008, 20:04   #40
Gemici

 
Varsayılan


Bir sisteme karşı duyulan güven hissi o sistemi oluşturan elemanlara olan güvenle orantılıdır. Sistemi meydana getiren parçalara, elemanlara güveniniz yoksa sistemin kendisini de güveniniz olmaz. Hatalı parçaları olan araba sizi yolda bırakır. Hatalı parça ister büyük ister küçük olsun, sonuç olarak sistemin tamamının değerden düşmesine, sisteme olan güven duygusunun kaybolmasına yol açar. Sağlam ve güvenilir sistemler dört dörtlüktür, tüm parçaları birbirine uyar, birbirini tamamlar ve sistemi güvenilir kılar.

Sefere çıkacak uçaklar uçuştan önce bir güvenlik kontrolünden geçirilir, çünkü bilinir ki çürük veya iyi sıkıştrılmamış ufacık bir cıvata uçağın düşmesine yol açabilir. Çıkar yol sistemin fonksiyonunu yerine getirmesini önleyen parçayı tamir etmek veya değiştirmektir.


Alman sigorta şirketleri bundan on onbeş sene öncesine kadar yabancıların arabalarını sigorta etmezlerdi. Gerekçe olarak yabancıların eski araba aldıklarını ve bakım yapmadıklarını bu yüzden de çok kaza yaptıklarını ve sigorta şirketini zarara uğrattıklarını gösterirlerdi.

Mekanik ve elektronik sistemlerin tersine biyolojik ve sosyal sistemlerin fonksiyonlarını yerine getirebilmek için kendi kendilerini yenileme yetenekleri vardır.

Ben Türk Hukuk Sistemi’nin son zamanlarda kendisini yenilemek sancıları içinde kıvrandığını düşünüyorum. Sistemin bir kriz içinde olduğuna ve kendi kendisini yenileme sancıları çektiğine sadece dışarıdan, siyasetten, medyadan (iç ve dış basın, H. Üzmez olayı ve dış basındaki yansımaları örneğin) gelen haberler değil, sistemin kendi içinden gelen gelen (bir savcının bir hakimi ve avukatları aylar boyunca takip etmesi) uygulamalar ve uyarılar da işaret ediyor. Ben kendisi de sistemin bir elemanı olan ve bu fonksiyonundan dolayı sistemi çok iyi tanıdığını düşündüğüm ve sağ duyusuna hayran olduğum emekli bir yargıcın "Şuuyu vukundan beterdir" türünden veciz bir cümleyi, sırf medyada okuduğu ‘bir hakimin rüşvetten dolayı göz altına alındığı’ haberine dayanarak yazdığına inanmıyorum.


Sorun şu: Buzdağının sadece su üzerinde görünen kısmıyla uğraşıp kendimizi mi avutacağız, yoksa sistemin bir elemanı olarak sistemi kemiren asıl buzdağıyla mı uğraşacağız.

Hukuk sistemimize olan güven duygusunun artması için, bu sistemin elemanları olan hukukçuların güven verici olması gerekir. Bu güven duygusunu vatandaşa nasıl veririz?


Saygılarımla
Old 09-11-2008, 22:21   #41
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Hukuk sistemimize olan güven duygusunun artması için, bu sistemin elemanları olan hukukçuların güven verici olması gerekir. Bu güven duygusunu vatandaşa nasıl veririz?

Vatandaş kanuna ve sisteme güvenmese adaletten daha çok diğer güçler gelişirdi.

Emin olun vatandaş kanuna da hukuka da ve bu konuda çalışanlara halen güveniyor.

Bu olay güven artırıcı bir olay olarak değerlendirilmeli. Dikkatli bakıldığı zaman görülecektir ki sonuçta adaleti sağlamak amacı ile çalışma yapılmış.

Rüşvet her zaman suçtu. Yeni bir şey değil ki. Ayrıca da bunun hakim ve avukatlar tarafından yapılmış ( sadece şüpheliler bu aşamada) olması da özellik arzetmez.

Hep birlikte sonucu gördüğümüz zaman adaletin er ya da geç yerini bulduğu konusu tartışılsa iyi olur.

Ben yine de sonucun tartışılması taraftarıyım.

Rüşvet suçtur.
Old 09-11-2008, 23:13   #42
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın Gemici, keşke düşüncelerinize katılabilseydim.
"Şuuyu vukundan beterdir" sözü ancak birey için, bireysel algılayış açısından geçerlidir; "yayılan" haberin öznesi masum birey için beterdir bu. İddia manşetlerde yayınlanır ama beraat ettiğiniz ya da hatta hakkınızda dava bile açılmadığı bir küçücük haber olmaz gazetelerde. Bunu bir çok olaydan bilmiyor muyuz? Yaşanan, olayın öznesini mahveder, sonuç ne olursa olsun; yaşatanın yanına kar kalır.
Forum konusu olay için bir şey söylemiyorum; hiç bir şey bilmeden bir tek söz söylemek mümkün mü?
Sistemin kendini yenilemesi sözkonusu bile değil. Sistem içinde yer alan hukukçular, iş yükü, geçim sıkıntısı, siyasetin hukukun önüne geçişi gibi sorunlarla boğuşuyor yıllardır. Çoğunluğun yenilenme kaygısı olmadığı gibi, bunu isteyen bir avuç idealisti de istediğine pişman edecek güce sahip bu bozuk düzen. Sonuçta aynı kanıya sahip hukukçularımız var; kime sorsan "yuvarlanıp gidiyoruz" diyor. Yuvarlandıkça, köşeler kırılıyor, sivriliklerden arınmış, sistemin parçası olmuş "parça"lardan oluşuyor bu bütün.
Umutsuzum sayın Gemici; umudun başarıya katkısını bildiğim halde umutsuzum.
Old 11-11-2008, 22:36   #43
Ali Basyurt

 
Varsayılan

Sayın Ferda,
Söylenti yaygınlaştırılmış bir fısıltıdır.Herkes duyar, tartışır, konuşur,yayar. Doğruluğu kanıtlanmamıştır. Olayın "Vuku" ise kanıtlanmış halidir. Gerçek bir oluşumdur. tartışılması bitmiştir.Maddi olaydır.
Görüşlerimin soyut olaya özgü olduğu doğrudur. Çünkü basına yansıyan rüşvet olayı yargılama aşamasındadır. Bu konuda kimsenin görüş bildirmesi doğru değildir. Bu yasa ile de engellenmiştir

Sizin belirttiğiniz örnekte birini suçlamak her zaman mümkündür. Gösterdiğiniz deliller doğru ve gerçeği yansıtıyorsa çıkacak karar da doğrudur. Ancak uydurma delil olarak ileri sürülmüşse bu da iftira suçunu oluşturur.
Ben sadece böyle bir söylentinin dahi toplumu gerginleştirdiğini ve güven duygusunu zedelediğini belirtiyorum. Böyle bir olayın gerçek olduğu mahkeme kararı ile kanıtlanırsa, başkaca aranacak bir çözüm olmyacaktır. Vuku bulan bir vakıadır. Belki bu tartışma da bitecektir.
Bizim amacımız olanı değil olmaması gerekenleri belirterek bu görevleri yapan kişileri uyarmaktır.

sayın Cengiz Aladağ, yargı organlarının sorunlarından söz ederek sanki bu tür olayların o şartlardan dolayı meydana gelebileceği söylüyor. ya da ben öyle anladım. Şunu açıkça belirteyim ki şartlar ne kadar olumsuz ,bu kişilerin karşılaştıkları sıkıntının boyutları ne kadar ağır olursa olsun yine de bu tür davranışa haklılık kazandıramaz. Böyle bir durum da yapılacak en soylu davranış bu görevlerden ayrılmak olmalıdır.
Tartışılan yargıya intikal eden olay değildir. Tartışma konusu bu görevleri yapan kişilerin göstermesi gerekli titizlik, Tüm uygar ülkelerin kabul ettiği ,uyulması gereken kurallardır. Saygılar
Old 11-11-2008, 22:55   #44
Ali Basyurt

 
Varsayılan

Sayın Gemici,
açıklamnıza teşekkür ederim. Aynı Fakültenin öğrencileriyiz. Bir gün Prof. Velidedeoğlu, sınıfta "çocuklar siz buradan mezun olacaksınız, kiminiz yargıç, kiminiz savcı ve kiminiz de avukat olacaksınız. Hukukçu olduğunuzu sanmayın. Çünkü hukuk bir deryadır ve hepimiz o deryanın içinde bir damlayız. Ancak şunu iyi bilirsiniz. Siz burada her gün en az yüz defa şu dört kelime duydunuz.Bu kelimeler "hak, adalet, hukuk, eşitlik,"dir. her gün yüz defa duyduğunuz bu kelimeleri fakültede bulunduğunuz gün sayısı ile çarparsanız astronomik bir rakam çıkar. Hangi işi yaparsanız yapın.Bu dört kelimeyi zaten ihmal edemezsiniz. İşte bu nedenle size hukukçu derler. Bunu unutmayın. Hiç bir meslek sahibi bu dört kelimeyi sizin kadar bilemez" dedi.
Hukukçuluğumuz beynimize çivi gibi saplanan bu dört kelimeden dolayıdır. Saygılar
Old 11-11-2008, 22:58   #45
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ali Basyurt
sayın Cengiz Aladağ, yargı organlarının sorunlarından söz ederek sanki bu tür olayların o şartlardan dolayı meydana gelebileceği söylüyor. ya da ben öyle anladım.

Sayın Başyurt, sanırım yazdıklarımı iyi okumamışsınız. Yalnızca bu forumda değil, hiçbir yerde "bu tür olayların o şartlardan dolayı meydana gelebileceğini" söylemiş değilim. Tecrübeli bir hukukçu olduğunuza göre, bir meslektaşınızı "suçu övmekle ya da mazur görmekle" itham etmeden önce biraz düşünmenizi ve yazılanları dikkatli okumanızı, "sanırım" sözcüğüne yer bırakmayacak kesinlikte yazabilmenizi beklerim.
40 no.lu mesajım, sayın Gemici'nin yazdıklarına karşı ve O'na hitaben yazılmıştır; forum konusu ile ilgili değildir. Forum konusunda söylediğim şey o mesajda da şundan ibarettir:
Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Forum konusu olay için bir şey söylemiyorum; hiç bir şey bilmeden bir tek söz söylemek mümkün mü?
Önceki (11 no.lu) mesajımda da şunu söylemiştim:
Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Ben yorum yapmayacağım.
Sırf, olur da beraat ederse, özür dilemenin bir anlamı olmayacağı için.
Old 12-11-2008, 00:16   #46
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Hakimlik mesleğinde ön yargının yeri olabilir mi? Olursa yargıya ne gerek var?
Old 13-11-2008, 15:35   #47
Admin

 
Varsayılan

Bu konu başlığındaki hukuki tartışma ile bir internet sitesinde devam eden bir dava ile ilgili yapılabilecek yorumların neler olacağını konusunu lütfen ayrı tutalım. Bu başlık altında bu konuyla ilgili cevaplarınızı ekleyebilir, diğer konudaki yorumlarınızı da aşağıdaki konuya yazabilirsiniz:
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=33075

Ayrıca THS'nin kuralları, ilkeleri ve duruşu ile genel ilkeleri hukuk ilkeleri kapsamında (örneğin masumiyet karinesi) konuyla ilgili yorumların şahsileştirilmemesi, olayın kendisi üzerinde değil, olayla ilgili hukuk zemin ve altyapı üzerinde sürdürülmesini de rica ederiz:
THS Hukuk Haberleri Alanımıza Özel Kurallarımız ve İlkelerimiz:
Alıntı:
* THS Haberler Alanına taşıdığımız haberlerde amacımız kim, nerede, nasıl, ne zaman, ne yaptı'yı DEĞİL, hukukçu bakış açısı ve hukuki çözüm yolları ile "HUKUK"u tartışmaktır. Bu açıdan hukuk haberleri alanımızda yayınlanacak haberlerde ve eklenecek yorumlarda, olaylarla, kişilerle, isimlerle, markalarla değil, olayın arkasındaki hukuki yapı ile ilgilenmekteyiz.

* Haberler alanımızda yayınlanan haberlere eklenecek yorumların hukukçu ağırlığını taşımasını, gerekçeli, özenli ve çözüme yönetlik olmasını beklemekteyiz. Tutuklama kararı
verilmediği için bir suçun faili 2 saat sonra gidip şikayetçiyi öldürmüşse ve bu haber THS'de yayınlanmışsa, burada irdelemek istediğimiz ilerde benzer bir olayın olmasının ve bir başka
şikayetçinin öldürülmesinin nasıl engelleneceğini tartışmak, çözüm önerileri sunmak, verilmesi gereken cezaları tartışmak, yapılması gereken yasal düzenlemelerle ilgili öneriler sunmaktır. "Tüh yazıklar olsun!!", "çok üzücü bir olay, ağlamak istiyorum!!", "mafya bunlar, asacaksın hepsini!!!" tarzında yorumlar, internetteki binlerce sitede ileri sürülebilir ve sürülmektedir de. THS Haberler Alanındaki haberlere eklenecek yanıtlarda beklentimiz, bu tip yorumlar değil, hukuk düzenindeki bu sorunu çözmeye yönelik bilimsel, sağduyulu, gerekçeli, Türk Hukuk Sitesi ağırlığını ve ciddiyetini taşıyan yorumlardır.

* Kesinleşmiş bir mahkeme kararı söz konusu olmadıkça haber metni içinde olumsuz şekilde nitelenen, suçlanan, kötülenen, eleştirilen kişi, kurum, kuruluş, marka isimlerinin gizlenmesi
gerekmektedir. Bu tip haberlerde amacımız kişileri, kurumları, markaları tartışmak değil, olayın hukuki yönünü irdelemektir ve bu açıdan haberler alanımızdaki konularda isim zikredilmesinden ve teşhirden kaçınılmalıdır. Öte yandan olumlu nitelenen, takdir edilen kişi, kurum, kuruluş isimleri (hukukçuları ilgilendiriyorsa) haber metni içinde yer alabilir.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=18722
Old 14-11-2008, 15:42   #48
talveq

 
Varsayılan

Hukukçu , sokaktaki vatandaştan farklı olarak "bravo polise suçluları yakaladı rüşvetçi hakimi içeri tıktı" şeklinde değerlendirme yapamaz. Bu nedenle Savcı Murat GÖK'e yapılan tebrik bir hukukçuya yakışmıyor. Biz ancak yargıyı tebrik edebiliriz. Unutulmamalıdır ki savcı da bir avukattır ve taraftır. Bu şekilde tebrikte bulunan arkadaşlar sanıklar(aslında halen şüpheli) beraat ettiğinde bu kez savcıya lanet mi okuyacaklar.Gelelim Şüyu-u vukuundan beter meselesine.olayın şüyuunda hakimin hiçbir suçu da olmayabilir.elbette bu olayın bu şekilde basına ve kamuoyuna yansıması bir hakim için son derece onur kırıcıdır.Ama dosyayı ve soruşturma sürecini bilen ve soruşturmada müdafiilik yapan biri olarak tüm şüphelilerin beraat edeceğine olan inancımı yinelemeliyim.Büyük puntolarla basına yansıyan ve sonucunda tüm sanıklarının beraat ettiği nice olayı hepimiz bilmekteyiz.Daha soğukkanlı ve makul davranılması gerektiğini düşünüyorum. Ülkemdeki hukukçuların tümünün telefonları dinlense "objektif" olarak suç unsuru sayılabilecek nice konuşmalar kaydedilecektir. Ama bu durum hukukçuların suç işlediği anlamına gelmez.
Old 19-11-2008, 19:50   #49
prometeus

 
Varsayılan

Sayın Av. Armağan Konyalı'ya sonuna kadar katılıyorum. Bu türden bir eylemin yalnızca hukuk dalında değil , diğer meslek dallarında da aynı şekilde yorumlanması gerektiğini düşünüyorum.

- ' Dönüş param kalmadı , yolda kaldım. ' dediğinizde cebinize yol ve yemek parası koyacak doktorlar tanıdığım ve saygıyla her zaman andığım gibi, hastasının fakirliğine ve ne kadar zor durumda olduğuna bakmaksızın yüzünü kızarta kızarta adamın üç aylığını isteyen doktor(?) da biliyorum.

Bu nedenle , her mesleğin içinde zaman içinde mesleki ahlakı bir kenara itebilecek kişiler olabildiği gibi , kişilerin boş bulundukları anlar da olabilir. Hiç kimseyi peşinen yargılamak gibi bir amacım elbette yok. Kaçınılmaz olanı söylüyorum. Her meslek grubu içinde çok azda olsa ar damarı çatlamış olanlar bulanabilir. Tahmin ederim , kendi çevrelerindeki meslek arkadaşları genellikle bu türden kişileri tanırlar, bilirler. Ancak nedense uyarma cesareti gösteremezler. Bir gün gelip de adaletin kollarına düştüklerinde ise ...Vayy irtikapcıların , rüşvetçilerin haline. Beraat , beraat istiyorum diye yırtınırlar. Tuzak kurdular bana , derler.

Saygılar
Old 26-11-2008, 17:46   #50
üye18332

 
Önemli www.hurriyet.com.tr

İZMİR'de Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Murat Gök'ün talimatıyla başlatılan Yengeç 2 operasyonunda aralarında Sanayi ve Ticaret İl eski Müdürü ile avukatların da bulunduğu 20 kişi gözaltına alındı.

İZMİR X. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ....'nin rüşvet karşılığı tahliye kararı verdiği gerekçesiyle geçen ay ‘Yengeç 1’ operasyonuyla tutuklanmasının ardından başlatılan ‘Yengeç 2’ operasyonu İzmir adliyesinde deprem etkisi yaptı. ‘Yengeç 2'de, emekli bir tuğgeneralin oğlu olan 1 emniyet amiri ve 12 avukat olmak üzere toplam 20 kişi gözaltına alınırken, 3 avukat da aranıyor. Gözaltına alınan zanlıların F tipi cezaevinde kalan çete liderleriyle görüşüp para karşılığı tahÖzel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Murat Gök'ün 6 ay önce başlattığı teknik takip sonucu geçen ay İzmir X. Ağır Ceza Mahkemesi hakimlerinden ..., tutuklu yargılanan bir çete üyesini para karşılığı serbest bıraktığı idiasıyla ‘Yegenç 1’ operasyonla gözaltına alınıp tutuklandı.


Bu operasyonun devamı niteliğindeki ‘Yengeç 2’ operasyonu dün gece başlayıp sabaha kadar sürdü. İzmir ve ilçelerde birçok ev ve işyeri İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince basıldı. Aralarında açığa alınan ....eski Müdürü F.G., daha önceki operasyonda tutuklanan hakimin gözaltına alınıp serbest kalan kardeşi ....., tutuklu hakimin yeğeni avukat ...., tutuklanan hakimin avukatı ....., hakime rüşvet vererek serbest kalan çete lideri .....'nin avukatı ......, ....’den geçen dönem milletvekili adayı olan avukat ....., ... İzmir İl Başkan Yardımcısı avukat ....., ‘.... Çetesi’ elebaşları .... kardeşlerin avukatı ...., Titan saadet zinciri sanıklarının avukatı ..... ile diğer avukatlar ..., ..., ...., .... ve adı açıklanmayan bir avukat ile emekli Tuğgenaral ....'nin oğlu İzmir Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesi'nde görevli emniyet amiri ....'nin de aralarında bulunduğu 20 zanlı gözaltına alındı. 3 avukatın daha arandığı bildirildi.

ESKİ MÜDÜR ARACILIK YAPMIŞ

Yapılan araştırmalarda gözaltına alınan avukatların, özellikle F Tipi Cezaevi’ne gidip, orada çete suçundan yargılanan sanıklarla görüşüp, tahliye olmaları karşılığında para pazarlığı yaptıkları, bu pazarlıklara bağlı olarak İzmir Adalet Sarayı’nda bir takım girişimlerde bulunduğu belirlendi. Bu pazarlıklarda 100 bin YTL ile 1 milyon euro arasında değişen rüşvet miktarlarının konuşulduğu tespit edildi. Bir yıl önce İzmir .... İl Müdürü olan ve açığa alınan ....’nin, mahkumlarla bağlantı kuran avukatlarla yargı içinde köprü oluşturup rüşvet çarkının dönmesine aracılık ettiği öne sürüldü.

Yargının içinde ve dışında olan kirli ilişkilerin tek tek ortaya çıkmasına neden olan Yengeç Operasyonları’nın talimatını veren Özel Yetkili Cumhuriyet Murat Gök konuyla ilgili açıklama yapmazken, operasyonun süreceği belirtildi.‘Yengeç 1’ operasyonu

CEAZEVİNDE çete suçlamasıyla yatan sanıkların bazı avukatların rüşvet karşılığı kendilerini tahliye edeceğini söylediklerini belirterek şikayette bulunmaları üzerine adı geçen avukatlar yasal izinle teknik takibe alındı. Avukatların kendi aralarındaki görüşmeleri ve çete suçlarına bakan İzmir ....Ağır Ceza Mahkamesi Başkanı ... ile yaptıkları görüşmeler tek tek kayıt altına alındı. Kayıtlarda mahkeme başkanı ...nin, kardeşi .... aracılığıyla, cezaevinde bulunan ve dosyasına baktığı çete lideri olmakla suçlanan 38 yaşındaki .....'nin tahliyesi için anlaşma yaptığı tespit edildi.


Bu veriler üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Adalet Bakanlığı’ndan mahkeme başkanı ve birlikte hareket ettiği avukatlar için soruşturma ve operasyon izni aldı. .....'nin tahliye edilmesi üzerine, Özel Yetkili Savcı Murat Gök, Yengeç operasyona başlanması talimatını verdi. Teknik takibe alınan zanlılardan hakim .....’nin yeğeni, marketçi .....’nin Muğla’nın Ortaca İlçesi'ne, rüşvete konu parayı almaya gittiği anlaşıldı. Takip eden polis, Muğla Barosu’na kayıtlı avukat .........'den tahliye karşılığı hazırlanan ve polis tarafından seri numaraları alınmış, parayı alan ........'yi suçüstü yakaladı. Muğla’daki operasyonun sonuçlandığı haberi üzerine bir polis ekibi de mahkeme başkanı ........’yi Bostanlı Hakimevi'nde gözaltına aldı.


Mahkemeye sevk edilen 15 kişiden hakim ....., avukatlar ....., ...., ...., .... ve hakimin marketçi yeğeni ...., ...'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nden emekli olan bir hakimin kardeşi .... ve işadamı .... tutuklanmıştı. Hakimin kardeşi .... ise serbest bırakılmıştı.
Old 27-11-2008, 00:27   #51
caner87

 
Varsayılan

Bugün saat 11:45 de İzmir adliye baro biriminde gözaltındaki avukat meslektaşlarımız için savunmayı savunmak gayesi ile basın açıklaması yapılacakmış.
Bilgisi olmayanlara duyurmak istedim sakıncası yok ise.
Old 27-11-2008, 19:27   #52
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan caner87
savunmayı savunmak gayesi ile basın açıklaması yapılacakmış..

Eski bir İzmir Barosu mensubu olarak, İzmir Barosunun meslektaş dayanışması ve meslektaşın hukukunun korunması konusunda ne denli özverili ve hassas olduğunu biliyorum. Yine de hukuki açıdan bu aşamada somut olaya atfen basın açıklamasında bulunmak, çok uygun görünmedi bana. Basın açıklaması metnini de eklerseniz, yerinde olur diye düşünüyorum.
Old 27-11-2008, 21:37   #53
üye18332

 
Varsayılan

Erdem toplum tarafından kovulsaydı, Son sığınağı avukatların yanında bulurdu.”
Savcı Bellart

AVUKATLIK MESLEĞİ
ERDEMİN SON SIĞINAĞIDIR.


Toplum içindeki yeri konumu ne olursa olsun, hiçbir kişi ya da kurumun suç işleme ayrıcalığı yoktur ve olamaz. Suç işleyen kim olursa olsun, Cuhmuriyet Savcılarının iddia ve isnatları en etkin biçimde soruşturmak ve konuyu bağımsız Türk Yargısının önüne götürme görevleri vardır. Ancak bu görev yerine getirilirken; Anayasa, CMK, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve konuya ilişkin tüm hukuk kurallarının titizlikle dikkate alınması, sonuca gitmeye dönük, adaleti sağlamaya dönük her işlemde hukukilik sınırının aşılmamasına özen gösterilmesi gerektiği de açıktır.

Ne yazık ki; ülkemizde her alanda olduğu gibi, ceza adaletinin temelini oluşturan hazırlık soruşturması evresinde, bu kuralların dışlandığına ve özellikle medya destekli operasyonlara sıkça tanık olmaktayız.

Son günlerde yolsuzlukla mücadele kapsamında yürütüldüğü ifade olunan soruşturma kapsamında; İzmir, Manisa ve Muğla Barosuna kayıtlı bir kısım meslektaşımız gözaltına alınmış, gözaltına alma sırasında, avukatlık yasasının 58 ve 59. maddeleri ile CMK'nın konuya ilişkin kuralları, yine Anayasanın 36, 38. maddeleri ile İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin 10 ve 11. maddesindeki kurallar gözardı edilmiş, medya destekli bir yargısız infaz kampanyası başlatılmıştır.

Suç ve suçlu ile savaşımda, özellikle masum kişilerin KORKUSUZ, HUKUK DÜZENİNE VE SİSTEMİNE GÜVENEREK YAŞAMA HAKKI VE LEKELENMEME HAKKININ, SUÇSUZLUK KARİNESİNİN İHLAL EDİLMEMESİ GEREKİR.

Avukatlar; sanık ya da şüphelilerin ya da çetelerin ve çetecilerin cüppeli suç ortakları değil; kişilerin savunma hakkı ve hak arama özgürlüğünü yaşama geçiren meslek mensupları, hukuk savaşçılarıdır.

Toplum içinde yeri ve konumu ne olursa olsun, herkesin bir gün hak arama özgürlüğüne, savunma hakkına ve dolayısıyla bir avukatın hukuksal yardımına ihtiyacı olabilir.

Anayasamıza göre “herkes meşru bütün vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle yargı yerleri önünde iddia ve savunma hakkıyla, adil yargılanma hakkına sahiptir” . ( Madde 36 )

Avukatlığın amacı; her türlü hukuksal sorun ve uyuşmazlığın adalet ve hakkaniyete uygun çözümlenmesi, hukuk kurallarının tam ve eksiksiz uygulanmasını sağlamaktır.


Ünlü savcı Bellart': “Erdem toplum tarafından kovulsaydı, son sığınağı avukatların yanında bulurdu” demiştir.

Erdemin son sığınağı olan avukatları ve avukatlık mesleğini suçlayıp/ aşağılamak hiç kimseye bu güne dek onur kazandırmamıştır, bundan böyle de kazandırmayacaktır.

Avukatların savunma ve hak arama görevini yerine getirirken, yasalar gereğince sahip oldukları hukuksal güvencelerin yaşama geçmesi gerekir. Adaletin yerini bulması, gerçeğin tüm çıplaklığı ile ortaya çıkması için, savunmanın korkusuzca yapılması gerekir. Savunma dokunulmazlığı, hukuk sistemimize bu nedenle konulmuştur. Avukatların, mesleki güvencelerini ve savuinma dokunulmazlığını ihlal etmek; hukuk sisteminin savunma ayağını yok etmenin başlangıcı olacaktır.

Kurumsal olarak savunmaya zarar vermek adaletin tecelisine engel olur. Bu hukuki gerçeğin hiçbir suretle gözardı edilmemesi gerekir.

Diktatörler tarihsel süreç içinde savunma hakkına, hak arama özgürlüğüne ve avukatlık mesleğine karşı olmuşlardır. Napolyon en kuvvetli olduğu zamanlarda “AVUKATLARIN DİLİNİN KESİLMESİ GEREKTİĞİNİ” ifade etmişitr. Aynı Napolyon iktidardan düşüp, Elbe adasına sürüldüğünde, ilk işi, kendisini savunacak iyi bir avukat aramak olmuştur. Şurası unutulmamalıdır ki avukatlar, yargının gören gözü, duyan kulağı, konuşan dilidir.

Katılımcı barolar olarak, yürütülen soruşturmada şüpheli olan meslektaşlarımızın karşılaştığı uygulamaları, bir meslektaşımızın duruşma salonu kapısında, cübbesi üstünde, müvekkili ile birlikte duruşma sırasını beklerken yani görevi başında göz altına alınmasını, kaçma olasılığı bulunmayan meslektaşlarımıza yönelik göz altı uygulamasını; avukatlık mesleğinin özelliği, meslek onuru bakımından yadırgadığımızı belirtmek isteriz.

Şu noktanın kamuoyu tarafından bilinmesi ve özellikle kimi siyaset erbapları tarafından da kavranması gerekir.

“Suçluluğu hükmen saptanıncaya değin, kişi masum yani suçsuz sayılır. ( anayasa Md.38/4)
Bu kuralın evrensel hukuktaki adı masumiyet karinesi ya da suçsuzluk kuralıdır. İnsan oğlu insanlaşma sürecindeki yürüyüşünde, hak adına hukuk adına önyargılı davranılmasının, yargısız ve yargılamasız infaz yapılmasının büyük acısını ve ızdırabını çekmiştir ve halen de çekmektedir. O nedenle, bu evrensel hukuk kuralının yerleşip kök salmasında insan oğlunun tarih boyunca çektiği acı ve ızdıraplar yatmaktadır. Yargısız ve yargılamasız infaz yapılması, kişilerin hakkındaki yargılama süreci devam ederken masumiyet karinesinin ihlal edilmesi, insanlık adına utanç verici bir durumdur. Hiç kuşku yoktur ki, hangi nedenle olursa olsun, hakkında ceza soruşturması ya da kovuşturması yürütülen kişilerin peşinen suçlu ilan edilmesi mümkün değildir. Yazılı ve görsel basın organlarında; kimi kişiler hakkında yargısız ve yargılamasız infaz yapılması insan haklarına ve hukukun evrensel ilkelerine kesinlikle aykırıdır. İnsan Hakları Evrensel bildirisinin konuya ilişkin 10.ve 11.maddeleri aynen şöyledir:

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ
Madde 10
Herkes, haklarının, sorumluluklarının, ya da kendisine yöneltilen, cezayı gerektirir herhangi bir suçlamanın açıklığa kavuşturulmasında, davasının, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde hakkaniyetle ve açık olarak görülmesi hakkına sahiptir.
Madde 11
“Bir suç işlemekten sanık her insan, savunması için kendisine gerekli bütün koşulların sağlanmış bulunduğu açık bir yargılanma ile, yasalar uyarınca suçlu olduğu kanıtlanmadıkça suçsuz sayılır.”
Yine anayasa ve insan hakları evrensel bildirgesinde güvence alınan ilkelerin ihlal edilmesi, ceza soruşturmasında önlem ve gözaltına alma işleminin peşin cezaya ve giderek ölüm cezasına dönüşmesi, insan hakları açısından kabul edilmesi ve dayanılması olanaksız kaygı verici bir insanlık dramı halini almıştır. Yine belirtilen soruşturma kapsamında tutuklanan ve cezaevinde düşen veya düşürülen ve bunun sonucunda yaşamsal tehlike içine giren ve kalıcı şekilde hastalanan E.Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un dramı ile Kuddusi Okkır'ın dramı, yaşanan hukuksuzluğun ve vehametin tipik örnekleri olarak adalet tarihine geçmiştir.

Hukuksal açıdan insan yaşamı ve sağlığının üstünde bir değer yoktur. Yaşamsal tehlike altında bulunan bir kimsenin tıbbi açıdan tedavisine engel olmak, engel olanlar açısından görevi kötüye kullanmanın ötesinde, ölüme neden olma suçunu oluşturur. Bu vesile ile, insanlık dramına bir kez daha dikkat çekiyoruz. Sorumluları sorumlu ve sağduyulu davranmaya, hasta olan tutuklu ya da gözaltında bulunan kişilerin tedavisi için gereken işlemleri yapmaya çağırıyoruz. Devletin yetkili kurumlarını da, görevini kötüye kullananlar hakkında bir an önce inceleme ve işlem başlatmaya davet ediyoruz. Hiç bir gerekçe insan hakları ihlalini ve insan yaşamına yönelik tehdit ve tehlikeyi meşru kılamaz. Hukukun temel amacı, kişinin başta yaşama hakkı olmak üzere kişi hak ve özgürlüklerini güvence altına almaktır.

İnsan haklarının her aşamada yaşama geçirilmesi, hazırlık soruşturması sırasında gizli olarak saptanan ifadelerin gizlilik kuralları ihlal edilerek bir kısım basına servis yapılmaması, kişilerin şeref ve onurunun (haysiyetinin) her koşulda korunması gerekir.

Unutulmamalıdır ki, hiçkimsenin insan haklarını, yasaları ve hukuk kurallarını ihlal etme ayrıcalığı yoktur ve olamaz. O nedenle katılımcı barolar olarak, Avukatlık Yasası'nın 76. maddesine dayanarak, insan haklarını ve hukuk kurallarını ihlal edenler hakkında inceleme ve işlem başlatılmasını ve hiç kimsenin işlediği suçun onun yanında kar kalmaması için, sorumlulardan bağımsız ve yansız yargı önünde hesap sorulmasını talep ediyoruz.

Son dönemde yapılan soruşturmalar sırasında insan hakları evrensel kurallarıyla iç hukuk kurallarının tümüyle ihlal edildiğini ve özellikle Başbakan R.T.Erdoğan tarafından “çete avukatlığı” deyimine vurgu yapılarak avukatlık mesleği ve avukatlara alenen hakaret edildiğini, bu açıklamadan sonra özellikle avukatlara, yerine getirdikleri görev yani savunma görevi nedeniyle, sanık veya bir kısım şüphelilerin cüppeli suç ortağı nazarıyla bakıldığı ve bu yolda işlem yapıldığını üzülerek görmekteyiz.

Katılımcı barolar olarak, son dönemde mesleğimize ve meslek onurumuza yönelik tüm saldırılara karşı; mesleğimizin ve meslektaşlarımızın dimdik ayakta olduğunu, büyükbir gururla kamuoyuna bildiririz.


Av.Nevzat Erdemir
İzmir Barosu Başkanı

Av.Sümer Germen
Aydın Barosu Başkanı


Av.M.İlker Gürkan
Muğla Barosu Başkanı



Av.Fadıl Ünal
Manisa Barosu Başkanı

Av.Muzaffer Mavuk
Balıkesir Barosu Başkanı


Av.Adil Demir
Denizli Barosu Başkanı
Old 27-11-2008, 23:03   #54
caner87

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Eski bir İzmir Barosu mensubu olarak, İzmir Barosunun meslektaş dayanışması ve meslektaşın hukukunun korunması konusunda ne denli özverili ve hassas olduğunu biliyorum. Yine de hukuki açıdan bu aşamada somut olaya atfen basın açıklamasında bulunmak, çok uygun görünmedi bana. Basın açıklaması metnini de eklerseniz, yerinde olur diye düşünüyorum.

Av.S.B Akyüz, yukarıya benden evvel eklemiş.
İzmir barosu sitesinde de yer alıyor zaten.
saygılarımla.
Old 28-11-2008, 06:47   #55
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Teşekkürler... Balıkesir Baro Başkanımız da açıklamaya katılmış, ancak her zamanki gibi Baromuz web sitesinde herhangi bir güncellemeye rastlamak güç.
Old 29-11-2008, 01:05   #56
üye18332

 
Varsayılan

Bugün İzmir BArosunun talebi üzerine konuyla ilgili yayın yasağı kararı alındı.Aşağıdaki linkten ulaşılabilir.

Saygılarımla,



http://www.izmirbarosu.org.tr/ANASAY...ID=138&?type=h
Old 18-01-2009, 00:21   #57
Nur Deniz

 
Varsayılan

Bu durumla ilgili herhangi bir kesin bilgisi olan üyemiz var mı?
Old 18-01-2009, 18:30   #58
Av.D.Mehmet ARSLAN

 
Varsayılan

Namussuzlar kıadar namuslularda cesaretli olmalı... utandım
Old 23-03-2009, 15:32   #60
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Acaba bir gelişme var mı?

Bilen var mı?

Sayin Nur Deniz,

yayin yasagi oldugunu unuttunuz herhalde.

SAYGILARIMLA
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hakime Hanım duyurucu1 Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu 25 23-09-2013 08:49
Rüşvet artık rüşvet değil eylemk Hukuk Haberleri 1 07-08-2007 10:19


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09511399 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.