Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Acil HGK Kararı Arıyorum.

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-12-2010, 22:13   #1
Malik Eskişehirli

 
Varsayılan Acil HGK Kararı Arıyorum.

Merhaba.
Elimde özeti olan HGK 23.1.2002 T, 2002/11-2 E ve 2002/18 K. Sayılı kararın tam metnini acilen gönderebilcek olan sayın katılımcının zahmetleri için şimdiden teşekkür ediyorum.
İyi Çalışmalar.
Old 04-12-2010, 22:16   #2
tangela

 
Varsayılan

YHGK Esas : 2002/11-2 Karar : 2002/18 Tarih : 23.01.2002 MEZAR YERİNİN HUKUKİ STATÜSÜ
MEZAR YERİNİN DEVRİ
MEZARLIKLAR HAKKINDA TÜZÜK
AKDİN YORUMU (mezarlık yeri devri) 818 Sa.Ka.20, 213

Mezarlıklar Hakkında Tüzük 1, 20Belediyeden mezar yeri alan kişi, buranın mülkiyetine değil, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde tesis edilen, sadece kullanma hakkına sahip olur. Bu sebeple söz konusu hak ve bunun devri, taşınmaz mal mülkiyetinin devrini resmi şekle tabi tutan yasa hükümleri kapsamında düşünülemez. Bu hakkın devrine dair yazılı sözleşmeler geçerlidir. DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" (mezar yeri kullanım hakkının devri) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Kadıköy Asliye 6.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 2.2.2000 gün ve 1998/345-2000/70 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine:

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 5.10.2000 gün ve 2000/4257-7504 sayılı ilamı;

(...Davacı vekili, Özkent A.Ş. ile Özkanlar A.Ş. adı altında kurulan aile şirketinde 1/2 hissenin davalı ve eşi, diğer 1/2 hissenin ise müvekkili ile eşi ve oğullarına ait olduğunu, davacı ile davalının şirketleri münferiden temsile yetkili olarak 20 yıla yakın bir süre birlikte yürüttükten sonra ortaklığı sona erdirme kararı aldıklarını, yapılan bölüşüm protokolündeki edimleri müvekkili yerine getirdiği halde Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğünce mezar yeri kullanma belgesi karşılığında davalıya verilen 4 adet mezar yerinin davalı tarafından müvekkiline devredilmesi hususunun protokolde hüküm altına alınmasına rağmen davalının bu edimini yerine getirmediğini ileri sürerek davalı üzerindeki 4 adet mezar yeri tapusunun iptali ile 2 adet mezar yeri tapusunun müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, protokolün hakkaniyete uygun olmadığını, edimlerin tarafların anlaşamamaları sonucu yerine getirilemediğini, kaldı ki, mezar yerlerinin mülkiyetlerinin devri için gerekli resmi şekil yerine getirilmedikçe devrin hukuken geçerli olamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlar doğrultusunda mezar yerinin kullanma hakkı davalıya ait isede mezar yerlerinin taşınmaz hükmünde olduğu, Medeni Kanunu`nun 634. ve Tapu Kanunu`nun 26.maddeleri uyarınca tapu sicil memuru önünde yapılacak satış ile mülkiyetin devredilebileceği dolayısiyle protokol koşullarına göre kararlaştırılan devrin hukuken geçerli olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Uyuşmazlık, tarafların ortak oldukları dava dışı şirketlerdeki davalı payının devrine ve ortaklıktan ayrılışına ilişkin yapılan protokolden kaynaklanmaktadır. Davalı bir kısım edimlerini yerine getirerek ortaklıktan ayrılmış, yapılan protokol uyarınca, mezar yeri kullanma belgesi karşılığında belediyeden aldığı boş mezar yerlerinden ikisini davacıya devretmeyi yüklenmiştir.

"Mezarlıklar Hakkındaki Nizamname`nin l .maddesinde, mezarlıkların belediyelere devrolunduğu, 20.maddesinde ise birinci ve ikinci sınıf mezarlıkların belediyelerce tayin edilecek bir bedel karşılığında daimi surette temin olunmuş ve kullanma hakkı veren yerlerden olduğu, üçüncü sınıf mezarlıkların ise parasız olduğu hüküm altına alınmıştır.

Dosyada mevcut 28.4.1999 tarihli belediye cevabında da, mezar yeri kullanma belgesi karşılığında 4 kişilik boş mezar yerini davalının satın aldığı ve kullanma hakkının bu kişiye ait olduğu bildirilmiştir.

Protokol 18.6.1997 tarihli olup, davalı boş mezar yerlerinden ikisinin davacıya devrini taahhüt ettikten sonra, 19.7.1997 tarihli noter hisse sözleşmeleri ile dava dışı şirketlerdeki hisselerini de devrettiğine göre davaya konu devir protokolündeki taahhütleri geçerli olup kendisine bağlar.

Bu durumda protokol hükümlerinin geçerli olduğunun ve boş mezar yerlerinin devri için tapulu taşınmazlar bakımından gerekli olan resmi şekil şartının aranmasına gerek olmadığının kabulü zorunludur.

Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında işin esasına girilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle devre konu yerlerin tapulu taşınmaz gibi değerlendirilmesi sonucu protokole geçerlilik tanınmayarak davanın reddi bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, gereği görüşüldü:
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI: Dava, iki adet mezar yerinin davalı adına tesis edilmiş olan kullanım hakkının, davacıya devri istemine ilişkindir.

Davacı vekili, kardeş olan tarafların, diğer aile fertleriyle birlikte iki ayrı anonim şirket kurduklarını, bilahare ortaklıklarını sona erdirmeye karar verip, şirketlerin, şirket mallarının ve şahsi malların bölüşülmesi konusunda 18.6.1997 tarihli bir protokol düzenlediklerini; davacının tüm edimlerini yerine getirmesine karşın, davalının, sadece protokolün birinci maddesindeki edimlerini yerine getirdiğini; protokolün 7. Maddesine göre, davalının Küçükyalı Mevkiindeki dört adet mezar yerini davacıya devretmesi gerekirken, ihtarnameye rağmen bu edimini yerine getirmediğini; diğer edimler yönünden başka davalar açıldığını ileri sürerek, 8.11.1985 tarih, 79 cilt, 27 varak ile davalı adına kayıtlı bulunan dört adet mezar yeri tapusunun iptali ile, ikisinin davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, dayanılan bölüşüm protokolünün yasa ve hakkaniyete aykırı olması nedeniyle geçersiz bulunduğunu, esasen, dava konusu mezar yerlerinin mülkiyetlerini devir için gerekli resmi şekil ve şartlar yerine getirilmedikçe, devrin geçerlide olamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkemenin,bölüşüm protokolünün şartlarına taraflarca uyulmadığı, o nedenle bağlayıcılığının bulunmadığı; esasen,dava konusu mezar yerlerinin taşınmaz hükmünde olduğu, mülkiyetlerinin devrine ilişkin sözleşmelerin resmi şekilde yapılması gerektiği, harici protokole dayanılarak devir isteminde bulunulmayacağı gerekçesiyle davanın reddine dair kararı, Özel Daire`ce yukarıdaki gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme gerekçesini tekrar ederek ve ayrıca, aynı protokolün 5. Maddesine dayalı olarak davacı tarafından açılan davanın reddine dair, derecattan

geçerek kesinleşen 1999/343 esas, 2000/473 karar sayılı hükümdeki gerekçe karşısında, protokolün bağlayıcı sayılamayacağını, devir işleminin resmi şekle tabi bulunduğunu vurgulayarak, önceki kararında direnmiştir.

Davaya konu boş mezar yerlerinin kullanım hakkının 8.11.1995 tarihinde davalı tarafından İstanbul Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü`nden satın alındığı ve böylece bunların kullanım hakkına o tarihten itibaren sahip olduğu; anılan hakkın dava tarihi itibariyle davalıya ait bulunduğu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Mezarlıklar Müdürlüğü` nün 28.4.1998 günlü cevabi yazısı ile,ekindeki belgeden anlaşılmaktadır. Taraflar,yerel mahkeme ve Özel Daire arasında da, bu yönden bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlığın toplandığı nokta itibariyle, öncelikle, davaya konu mezar yerlerinin hukuksal statüsü üzerinde durulmalıdır.

Özel Daire bozma kararında da belirtildiği üzere, 1580 Sayılı Yasa`ya dayalı olarak Bakanlar Kurulu`nun 1.7.1931 tarih ve 11410 sayılı kararıyla yürürlüğe konulan Mezarlıklar Hakkındaki Nizamname`nin 1. Maddesinde, vakfa ait tapulu ve tapusuz mezarlıklar ile, metruk ve sahipsiz mezarlıkların tümünün belediyelere intikal ettiği belirtilmiş; 20. Maddesinde ise, birinci ve ikinci sınıf mezarların, belediyelerce belirlenecek bir bedel karşılığında, daimi surette temin edilecekleri açıklanmıştır.

Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, Nizamname kapsamındaki mezarlıkların mülkiyetinin ilgili belediyelere ait olduğu;ancak, belediyelerin, uygun bir bedel karşılığında mülkiyeti kendilerinde kalmak üzere, bunların kullanım hakkını devredebileceği açıkça anlaşılmaktadır.

O halde, davalının, davaya konu mezar yerlerinin mülkiyetine değil, sadece kullanma hakkına sahip bulunduğu açıktır. Eş söyleyişle, davalının bu yerler üzerindeki hakkının hukuksal niteliği, taşınmaz mal mülkiyeti değil, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde tesis edilmiş, kendine özgü bir kullanma hakkıdır.

Bunun doğal sonucu olarak, söz konusu hak ve bunun devri, taşınmaz mal mülkiyetinin devrini resmi şekle tabi tutan yasa hükümleri (M.K. md. 634, B.K. md. 213, Tapu Kanunu md. 26, Noterlik Kanunu md. 60/3) kapsamında düşünülemez.

Dava konusu mezar yerlerinin kullanım hakkıyla ilgili devirleri herhangi bir şekle tabi tutan başkaca yasa hükmü de bulunmamaktadır. Bu durumda, taraflar arasında, yazılı şekilde düzenlenmiş protokolün buna ilişkin hükmünün geçerli bulunduğu kabul edilmelidir.

Öte yandan, her ne kadar,anılan protokolün 5. Maddesindeki davalı edimi ile ilgili olarak açılan dava reddedilmiş ve kararı derecattan geçerek kesinleşmiş ise de; protokoldeki edimlerin tümünün davalıya ait bulunması, değinilen 5. Maddedeki edimin, diğer hükümlerdeki edimlerin karşı edimi niteliğinde olmaması ve Borçlar Kanunu`nun 20/2. Maddesi hükmü karşısında, bu yön, sonuca etkili görülmemiştir.

Açıklanan nedenler altında, yerel mahkemece Özel Daire Bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ:
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi. YHGK 23.01.2002 E.2002/11-2 - K.2002/18
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Acil Yargıtay Kararı Arıyorum... savunma Meslektaşların Soruları 2 19-01-2010 13:20
acil yargıtay kararı arıyorum şahrud Meslektaşların Soruları 3 31-08-2009 16:00
Acil Yargıtay Kararı Arıyorum denipre Meslektaşların Soruları 2 17-07-2009 18:31
Danıştay Kararı arıyorum (acil) av_fikret Meslektaşların Soruları 2 02-09-2008 10:02
acil yargıtay kararı arıyorum munzur0000 Meslektaşların Soruları 7 07-04-2007 12:57


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04379797 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.