Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Vekalet Ücreti Sözleşmesi İle İlgili Bir İhtilaf...

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-09-2006, 23:23   #1
muhatap

 
Varsayılan Vekalet Ücreti Sözleşmesi İle İlgili Bir İhtilaf...

Müvekkilin davalısı bulunduğu bir tapu iptali davasında, yazılı ücret sözleşmesinde 22.06.2006 da avukata bu dava için 5.000.-YTL. ödenecektir. Bu ücretin vadesinde ödenmemesi durumunda avukat vekillikten istifa edebilir" koşulu vardır. Ancak bu şarta rağmen 10.09.2006 da müvekkil büroya gelerek bu ücreti davanın sonucuna göre ödeyeceğini söylüyor... Sözleşmede vade açık ve maktu bir ücret akdi... Ben, bu davada sözleşme gereğince hak ettiğim ücreti hangi yolla istemeliyim? Haklı istifa yolunu seçip, derhal yasal takibe mi geçmeliyim, yoksa davanın neticesini mi beklemeliyim? Yanlış bir işlem yapmak istemiyorum... Katkıda bulunursanız sevinirim.. İyi çalışmalar dilerim...
Old 21-09-2006, 01:37   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Davanın sonucunu beklemeye gerek yoktur. Söz konusu şart Avukatlık Kanununa uygundur. Vade tarihinde borç ödenmediği takdirde istifa edebilirsiniz. Hiçbir sakınca yok bana göre. Tabi istifa beyanınızın müvekkile ulaşmasını sağlayınız. Şartın bozucu şart niteliğinde olduğuna katılamıyorum. Zira burada akit kurulmuş taraflar için hüküm ifade etmeye başlamıştır. Şarta bağlı sözleşmelerde şartın gerçekleşmesi ile sözleşmenin baştan itibaren hiç kurulmamış sayılması sonucunu doğurur. İki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde edimlerin yerine getirilmemesi halinde karşı tarafa fesih hakkı tanınması bozucu şart değildir. Tarafların yüklendiği edimler kanunun tabiriyle "meşkuk hadise" kabul edilemez. Sözleşme yapıldığı andan itibaren iki tarafı da borç altına sokmuştur. Edimlerin yerine getirilmesi Ahde vefa ilkesinin olağan gereğidir "meşkuk hadise" niteliğinde değerlendirilemez. Burada kararlaştırılan edimin yerine getirilmemesi halinde tek tarafa fesih yetkisi veren bir şarttır. Edimini yerine getirerek işe başlayan Avukat lehine bir tek taraflı fesih hakkı tanınmıştır. İşe başladığı anda ücretin tümünü hak edeceği ise Avukatlık Kanunu gereğidir. Vadenin dolmasıyla icra takibi yapılabilir. Böyle bir durumda dileğim bu kişi icra takibi esnasında geldiğinde "parayı ödeyeyim devam et" teklifinin reddedilmesi ve parasının sonuna kadar alınıp çatır çatır yenmesidir, tabi işinize karışmak olmaz. Ayrıca aşağıdaki karar edimlerin yerine getirilmemesi durumunda tanınan fesih şartının infisahi şart olmadığına ilişkindir.

**************
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - YEMİN - İŞLETMENİN DEVRİ - BOZUCU YENİLİK DOĞURUCU ŞART - YEMİN YÖNELTME HAKKINI HATIRLATMA
Karar Tarihi : 22.11.2004
Karar No : 11316
Karar Yılı : 2004
Esas No : 2065
Esas Yılı : 2004
Daire No : 11
Daire : HD
**************
(2004 S. K. m. 67) (818 S. K. m. 152) (1086 S. K. m. 345)
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Alanya Asliye 2.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 09.50.2003 tarih ve 1998/464-2003/330 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ata Durak tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin işlettiği bir restaurantın içindeki demirbaş ve menkul mallarla birlikte işletilmesinin 06.06.1996 tarihli sözleşme ile ( 20.000 ) Alman Markı karşılığında davalıya devrettiğini, işletmenin devredilmesine rağmen davalının borcunu ödemediğini, bu hususta girişilen icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve %40 icra-inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu işletmenin müvekkiline devredilmediğini, müvekkilinin ise anılan meblağdaki devir bedelini ödediğini, davacının buna rağmen işletmeyi üçüncü kişilere devrettiğini, ayrıca sözleşmede 20.06.1996 tarihine kadar taraflardan birisinin edimini yerine getirmemesi halinde sözleşmenin kendiliğinden fesholacağının kararlaştırıldığını savunarak, davanın reddini istemiş, %40 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, noterde düzenlenen 06.06.1996 tarihli sözleşme ile davalının açıkça işletmeyi devraldığını ve borcunu 20.06.1996 tarihinde ödeyeceğinin bildirdiği, davalının işletmeyi devralmadığına ve borcunu ödediğine ilişkin savunmalarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, ( 22.209 ) Alman Markı üzerinden itirazın iptaline ve takibin devamına, %40 icra-inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre ve dava konusu devir sözleşmesinde devir bedelinin tamamının 20.06.1996 tarihine kadar ödenmemesi halinde sözleşmenin kendiliğinden fesholunacağına ilişkin hükmün, BK.nun 152 nci maddesi anlamında bir bozucu yenilik doğurucu şart niteliğinde olmamasına, kaldı ki devir bedelinin esasen ödendiğinin davalı tarafından savunulmak suretiyle bu hususun benimsenmiş bulunmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Ancak davalı vekilinin sunduğu cevap dilekçesinde "her türlü kanıt" denmek suretiyle yemin deliline de dayanılması karşısında mahkemece HUMK.nun 345 nci maddesi uyarınca yemin yöneltme hakkının davalıya hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 nolu açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.11.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.
Old 21-09-2006, 19:08   #3
muhatap

 
Varsayılan bir ayrıntı...

Sn.Doğanel, teşekkür ederim... Ben, vade tarihinde ücretim ödenmemesi hali olsa bile duruşmaya girdim. Duruşmaya girmiş olmam ve vadeden itibaren 3-4 ay geçmesi beni zora sokarmı? İstifa etmek zorundamıyım? İstifa etmezsem müvekkile icra takibi yapmam sorun oluşturmazmı? Tekrar teşekkür ederim.
Old 21-09-2006, 23:03   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Vekalet ilişkisi güven ilişkisidir. İstifa etmeksizin ona karşı icra takibi yapmanız disiplin yönünden sorun çıkarabilir. Ayrıca karşı tarafa fesih hakkı dahi verebilir. Vade tarihinde duruşmaya girmeniz önemli değildir. Bir müddet müsamaha gösterilmiş olması makul sayılabilir. Ancak bir ihtarla muaccel olan borcun ödenmesi istenirse sağlam olur. Çünkü duruşmaya girilmekle edimin ertelendiği yönünde savunma yapılabilir. Bunu bertaraf etmek gerekir.
Old 21-09-2006, 23:14   #5
Av.Nebi

 
Varsayılan

istifa etmeden davayı takip ederken icra takibine geçmesinde hukuken bi sıkıntı yok ama sanırım ?
Old 22-09-2006, 11:32   #6
hukukçu42

 
Varsayılan

Hukukçu gerekçeli konuşur ve gerekçeli yazar.

Hukuken bir sıkıntı olmaz bu durumda birçok sıkıntı olur. Avukatlık kanunu ve meslek kurallarını iyi incelemek lazım.

Alıntı:
TBB Meslek Kurallarının 4. maddesi gereği; “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmaz zorundadır. Avukat özel yaşantısında da buna özen göstermekle yükümlüdür”. Meslek itibarı, “meslek vakarı” anlamındadır. Meslek itibarı, “ticari itibar” değildir.


Alıntı:
Avukatın iş sahibi ile ilişkilerini, Avukatlık Yasası ve TBB Meslek Kuralları'na uygun biçimde ve mesleğine zarar vermeyecek biçimde düzenlemesi zorunludur.
TBB disiplin Kurulu Kararlarından alınmıştır.
Old 22-09-2006, 17:04   #7
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sn. Hukukçu42 paralel görüşlere sahip olmamıza rağmen neden imzam üzerinden bana dokundurma yaptığınızı anlamadım. Disiplin açısından sorun çıkabileceğini söylemiştim zaten.
Old 25-09-2006, 10:38   #8
hukukçu42

 
Varsayılan

Sn. Doğanel;

Size dokundurma yapmak için yazmadım. İmzanız çok güzel ve gerçekçi bulduğum için kullandım. Zaten gerekçelerimi de alıntılar yaparak ifade etmiştim.

Ya ben yanlış yazdım, ya siz yanlış anladınız.
Old 25-09-2006, 11:13   #9
Kavaz

 
Varsayılan

İstifa edip icra takibi yapmak daha faydalı olur diye dusunuyorum.Aksı takdırde sorumlulugunuz dogacaktır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Vekalet Ücretinin Vekalet Ücreti Olur mu? avzehra Meslektaşların Soruları 135 24-08-2017 14:14
Azledilen Vekalet İlişkisinde Vekalet Ücreti Alacağı Av. Tuncer Öztürk Meslektaşların Soruları 17 02-10-2015 16:18
Baroya Ödenecek Nakil Ücreti İle İlgili Karar Av.Emine Manav Konumuz : Hukukçular 3 15-06-2007 11:53
Vekalet Ücreti - icra vekalet ücretini asilin tahsil etmesi cemoka23 Meslektaşların Soruları 14 19-05-2007 08:34
vekalet ücreti Av.Kamil Mercan Meslektaşların Soruları 1 22-12-2006 23:40


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08765411 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.