Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukatlar Cübbe İle Yürüyüş Ve Gösteri Yapabilirler Mi ?

Yanıt
Konu Notu: 12 oy, 4,92 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-04-2002, 06:33   #1
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Rahatsiz Avukatlar Cübbe İle Yürüyüş Ve Gösteri Yapabilirler Mi ?

Değerli İzleyenler;

Son zamanlarda;
a. Siyasi (insan hakları ihlalleri ve cezaevlerine ilişkin),
b. Toplumsal (çevre kirliliği ve ekonomik gelişmelere ilişkin)
c. Mesleki (Avukatlık Yasasının çıkması ve kamu avukatlarının durumlarının düzenlenmesine ilişkin)

Bir çok konuda İl Baroları nın avukatların meslek giysisi CÜBBE giyerek toplantı ve yürüyüş düzenledikleri görülmektedir.

Yukarıda belirtilen bir çok konuya kişisel düşünce biriminde katılmakla birlikte avukatların mesleki yetki, görev ve sorumlulukarının bir ifadesi olan cübbenin böylesi toplantı ve gösterilerde giyilmesi, mesleğin evrensel ve ulusal kuralları içerisinde yanlıştır ve hatalıdır. Başka bir ifade ile Avukatlık Mesleğini amaç olarak değil, araç olarak görmek, göstermektir.

Başta büyük (veya kalabalık ) İllerin Baroları olmak üzere, Baroların tekrarlamakta oldukları bu husutaki tarihsel hatalarını tekrar gözden geçirmelerini, Avukatlık Hukukunun ulusal ve evrensel kurallarını ve uygulamalarını inceleyerek, düzenlenen toplantılara CÜBBE ile katılma kararlarını ivedilikle değerlendirmelerini kamuoyunun bilgisine sunuyorum.

Av. Adil Giray ÇELİK (15375)
Denizli Barosu
Old 11-04-2002, 12:40   #2
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan Cübbe'de Ne Keramet Var?

Avukatların toplumsal bir olay karşısında tavır koymaları ve eylem yapmaları ilke olarak kabul edildikten sonra, bu eylemin cübbe ile yapılmasında bir sakınca görmüyorum. Yani, cübbeyi çıkarınca avukatlar yürümüş sayılmayacak mı?
Old 11-04-2002, 15:50   #3
Av. Hulusi Metin

 
Mesaj Cüppe giymenin yeri ve zamanı

Sevgili katılımcılar,

Avukat cüppeleri, özellikle ve öncelikle yargılama sırasında “farklılığı ve azameti” ortaya koymak için kullanılmaktadır.
“İş”in gereğidir.
İş; vekil eden / iş sahibinin hak ve hukukunun korunmasıdır.
“İş yeri” mahkemelerdir.

Avukat, bizzat kendisinin davacı ya da davalı olduğu çekişmede cüppe giyemez. O halde, sevgili meslektaşımız Çelik üstadımızın uyarısı dikkate alınmalıdır görüşündeyim.

Saygı ve sevgi ile
Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)
Old 11-04-2002, 19:55   #4
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşım, Av. Hulusi Metin ve kimliğini açıklamak gereğini duymayan muhterem, muteber görüş sahibi.

Muteber görüş sahibi, muhterem Hukuk Doktorunun kimliğini, mesleğini bilemediğim için bir avukata. yargıca, yurttaşa veya bilim adamına verilebilecek yanıtlardan bu şahsa hangisinin ve hangi düzeyde verileceğini bilemediğimden Hukuk Doktoru takma isimli şahsa ne düzeyde yanıt verebileceğimi bilemiyorum.

Değerli Meslektaşım Av. Metin, ilginize ve duyarlılığınıza, siteye bıkmadan, tükenmeden verdiğiniz yüce değer emeklerinize nacizane teşekkürlerimi sunarım. Bu konuyu da lütfedip yanıtladınız. Değerlendirmelerinize katılıyorum. Konuyu bir parça açmak isterim.

Meslekte özel giysi cübbe, Eski Roma da Oratorlar zamanında kullanılmaya başlanılmıştır. Tarih boyunca ve günümüzde 5 temel fonksiyonu vardır. Bu husustaki ilk yasal ve ayrıntılı düzenlemenin Fransa da 2. Fransuva Döneminde 15. YY da yayınlanan emirname ile başladığını görüyoruz.

Daha sonraları 2. Dünya Savaşı sırasında Paris Barosu Başkanı CARPENTİERES in yaşadığı olay, mesleki giysinin etik değerine ilişkin çok önemli gelişmedir. (Değerli izleyenlerin bu olayı bildiğini sanıyorum...)

Bu hususta Cumhuriyet Döneminde, Ülkemizde ilk kez 1 Mart 1927 tarihinde, Avukatlara Ait Resmi Kısve (kılık) ve Serpuş (başlık) Kullanılması Hakkında talimatname yayınlanmıştır.
CÜBBENİN FOKSİYONEL İŞLEVİ 5 Ana başlıkta toplanabilir.
(Doktrinde bazı düşünürler 3 veya 4 ana başlıkta da toplayabilmektedir)

1. Savunmanın Yargının Ayrılmaz Parçası Olduğu.
2. Yargı Fonksiyonlarındaki Görev Ayrılığı
3. Meslektaşlar Arasında Eşitlik
4. Savunma Tekeli
5. Hak ve hukukun Temsilciğinin Göstergesi
Olarak belirlenmiştir.

Bazı ülkelerde yargılama sırasında savunma mesleğinde özel giysi kulanılmakla birlikte, bazı ülkeler kullanmamaktadır. Özel giysi kullanılmayan ülkelerden Bulgaristan Barolar Birliği Başkanı Trayan Markovsky ile kurduğum temasta yargılama sırasında özel giysi uygulamasını başlatmak için yasal düzenlemeye başladıklarını belirtmiştir.

Özel giysiye ilişkin yaklaşık 30 ülkede yapmakta olduğum araştırmalarım devam etmektedir.

Sevgili Uğur Mumcu yu bir kez daha saygıyla anarak
''Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamak gerektiğini''
bir kez daha yineliyor ve en derin saygılarımla sunuyorum.

Av. Adil Giray Çelik
Old 11-04-2002, 20:40   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Üniforma!

Saygıdeğer meslektaşlarım,

Değerli bir Forum yöneticisi arkadaşımızın,hemen aşağıya aktardığım, İsminin altında Yönetici ibaresinin kaldırılmasını talep ederken kullandığı gerekçe bu konuya biraz ışık tutacaktır sanırım...

'' .... kendimi sokakta üniforma ile dolaşıyormuş gibi hissediyorum.''

Yürüyüş yada toplantılarda ''mesleki konularla ilgili'' tavır alınıyor ise, meslek işaretinin dışa vurumu tabidir ki mesleke ait giysimiz ''Cübbe'' ile olacaktır.

Özellikle sokakta bir grup ''tavır dışa vurumu'' anlamında yürüyor ise, bu tavırın, diğer kimselerce doğru algılanabilmesi için, ayırıcı meslek giysisini normal karşılıyorum...

Evet,normal bir zamanda sokakta cübbe ile dolaşmak abestir.. deliliğe bile yorulabilecek bir davranış şeklidir..

Ancak, belirli bir meslek adına ve meslek için, tavır amaçlı yürüyor isek, cübbe normal, hatta kolay anlaşılır olmak adına da zorunludur..

Ayrıca, cübbesiz bir grubun yürüyüşü halkımız tarafından yanlış değerlendirilebilir, ''Türkiye sizinle gurur duyuyor'' nidaları ile halkımızın (takdir eden) tepkisine maruz kalabiliriz..

Selam ve saygılarımla..
Old 11-04-2002, 20:42   #6
Adnan Aydın

 
Varsayılan

Sayın A.Giray Çelik,

Cübbenin giyileceği yerler konusunda ileri sürdüğünüz düşünceleri saygıyla karşılıyorum.

Düşüncenin doğru - yanlış olarak değerlendirilmesinden çok, tartışmaya açılmasını önemli buluyorum.

Hukuk alanında görev yapan herkesin, en basit günlük sorunlardan, en ciddi konulara kadar her şeyi, her zaman, her uygun zeminde, mesleğin saygınlığını zedelemeden, karşılıklı saygı ve nezaket içinde konuşup tartışması gerektiğine inanıyorum. Ancak bu şekilde çıtanın yükseltilebileceği kanaatindeyim.

Küçük günlük kaygıları aşıp, geleceğe temel oluşturabilecek düzeyli tartışmaların yapılıp, adımların atılması gerekir. Yazınızı bu açıdan olumlu buluyorum.

Kişisel görüşüme gelince;

Gerek avukatların, gerek diğer meslek mensuplarının, sırtlarında ne ile ve nasıl yürüdüklerinden çok, ne için yürüdükleri beni daha çok ilgilendiriyor.

Önce amaç takdire değer olmalı. Sonra araca bakmalıyız.

Sevgiler, saygılar.
Old 11-04-2002, 21:18   #7
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan yeri ve zamanı

Sayın Aydın,

Usul, esastan önce gelir...
Sevgiyle
Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)
Old 11-04-2002, 21:49   #8
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşlarım,
Sayın Aydın,

Mesleki giysi '' Cübbeye'' ilşkin değerlendirmelerinize teşekkür ediyorum.

Yargılama da mesleki giysi, fonkiyonel olarak savunma tekelinin bir ifadesidir. Bu ifade bir başkasının hak ve hukukunun yargı işlevinde savunulmasıdır. Cübbe bir başkasının hukukunu yargılama esnasında savunulduğu sürece giyilmektedir. Yani cübbe ancak yargılama fonksiyonları dahilinde ve pek özel hallerde giyilebilir.

Bu anlamda cübbennin dokunulmazlığı yargı bağımsızlığı ile savunmanın dokunulmazlığı ile özdeştir. Cübbenin giyilmesi yargı fonksiyonu ile başlar. Yargılamanın bitmesi ile ''Cübbenin'' fonksiyonel görevi sona erer.

Mutlaka sokakta binlerce yıllık geçmişi olan cübbe ile yürüyen avukatlar yurttaşların dikkatini çekecektir. Ancak insanların, kamuoyunun dikkatini çekme adına cübbe feda edilemez.

Bu anlamda Avukatlık Hukukunda mesleki giysinin hangi hallerde giyilip giyilemeyeceği başta Paris Barosu olmak üzere tüm çağdaş hukuk devletlerinde uzun bir süredir tartışılmaktadır.

Ancak ortak nokta mesleki giysinin gösteri ve yürüyüşlerde giyilemeyeceğine ilişkindir.

Türkiye Barolar Birliği 7. Genel Kurul Toplantısında aldığı kararla, Avukatların günümüzde geçerli olan Resmi Kılıkları düzenlenmiş ve Resmi Kılığı düzenleyen yönerge 01.01.1975 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Sayın Aydın ın anlatımındaki ;
--------------------------------------
Gerek avukatların, gerek diğer meslek mensuplarının, sırtlarında ne ile ve nasıl yürüdüklerinden çok, ne için yürüdükleri beni daha çok ilgilendiriyor.
--------------------------------------
ifadeyi algılayamadığımı belirtmek isterim.

Saygılarımla.
Av. Adil Giray Çelik
Old 12-04-2002, 13:15   #9
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan Sayın ÇELİK'e

Sayın ÇELİK,

"Muteber görüş sahibi, muhterem Hukuk Doktorunun kimliğini, mesleğini bilemediğim için bir avukata. yargıca, yurttaşa veya bilim adamına verilebilecek yanıtlardan bu şahsa hangisinin ve hangi düzeyde verileceğini bilemediğimden Hukuk Doktoru takma isimli şahsa ne düzeyde yanıt verebileceğimi bilemiyorum".

diyorsunuz.

Öncelikle ben bir hukuk doktoruyum. Yani hukuk doktorası yaptım. Bu bakımdan yeterince dürüst, gerçek ve açık (şeffaf) bir takma ad seçtiğimi düşünüyorum. Bu bakımdan, TK.m.57/4 anlamında, olmayan bir paye arkasına sığınıp "haksız rekabet" yapıyor değilim.

Sizi değişik forumlarda ilgi ve takdirle izliyorum. Hakkınızda "on-line" düzeyde bilgi sahibiyim. Aynı mesajda Sayın METİN'in hoşunuza giden yanıtı için kendisine takdir ve teşekkürlerinizi ifade ederken; görüşünüzle paralel düşmediği anlaşılan bir kaç cümlelik düşünceme ne düzeyde yanıt vereceğinizi şaşırıyorsunuz.

Bir görüşe cevap verebilmeniz için görüş sahibinin kimliği bu kadar önemli mi? Objektif kalarak salt görüşte ifade edilmek istenen düşünceyi yanıtlamak mümkün olamaz mı?

Kaldı ki, şu forumda bulunan üyelerin büyük çoğunluğu "Hukuk Doktoru"ndan çok daha "bilinmez" takma adlar kullanmaktalar. Onların görüşlerine yanıt vermeyecek misiniz?

Bir başka açıdan bakıldığında, avukat veya bilim adamı olduğuma bakarak bana verdiğiniz yanıtta ne gibi bir değişiklik yapacaktınız merak ediyorum.

Ayrıca bir merakım daha oluştu: Bütün takma adlara mı takarsınız, yoksa sadece özel olarak bu "hukuk doktoru"na mı taktınız bilemiyorum.

Evet, şimdi buyrun, yanıtınız "hangi düzeyde" olacaksa bekliyorum.

Selamlar ve saygılar...
Old 12-04-2002, 17:24   #10
kurat

 
Varsayılan

sayın Av. Ail Giray Çelik
bu bilgilerin kaynağını da gösterirseniz bizi çok menun edeceksiniz.
teşekür ediyorum
Old 13-04-2002, 06:29   #11
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan

Siteyi izleyen ve değerli katkılar sunan herkesi saygı ile selamlıyorum.

Bir süre önce Kimlik Bildirmeyenlerin Dramatik Analizi başlıklı yazım ile Kimlik Bildirmeyenlere lişkin görüşlerimi iletmiş idim ve o yazıda;
-------------------------
Bir konuya ilişkin olumlu ve olumsuz değerlendirmelerde öncelikle bu değerlendirmeleri yapanların kimliklerini açık bir şekilde ifade etmeleri gerekir. İzleyenlerinde bu kişilerin kimliklerini bilme hakları vardır.
--------------------------
Konu başlığı ile değerlendirmelerde bulunmuş idim.

Sevgili Admin konuya ilişkin değerlendiremesinde '' takma isimlerin önlenemeyeceğini, bu konuda bir prensip oluşacaksa, isim belirtmeyen kişilere yanıt verilmeyerek gerekli tavrın konulmasının internet dünyasının ortak düşüncesi olduğunu'' bildirdi.

Bu anlamda yanıtlarımı ve düşüncelerimi forum alanında yer alan gerçek kişilere açıklayacağımı bilgilerinize sunarım.

Av. Adil Giray Çelik
Old 13-04-2002, 14:54   #12
kurat

 
Varsayılan

Bütün site üyelerini selam ve saygı ile selamlıyorum,
(Özellikle Av. Adil Giray Çelik ve Site Yöneticisi)
Bu siteye üye oldum olalı site içerisinde (bence hiç gerekli olmayan) takma isim kullanup kullanmama konusunda bir tartışma yapılıyor. Şimdi ben de takam isim kullanan üyelere cevap verilmeyeceği veya görüşlerin onlarla paylaşılmayacağını söyleyen arkadaşlara soruyorum, bu siteye üye olurken acaba neden böyle bir şeye imkan verdiler? siteye üyelik şartlarını tamamen inceledim buna engel bir durum da yoktu. bu nedenle de takma isimkullandım. sevdiğim de bir takma isim. ayrıca, siteye üyelik koşulları içerisinde doldurulması zorunlu olan bütün bölümleri de doldurdum. orada ad ve soyad zorunlu unsur değildi!!!

ama hala merak eden varsa mail göndersin açıklayayım. ayrıca bilgilerinizi de kimseyle paylaşmak istememeniz sizin bir tercihiniz. biz buna da saygı duymak zorundayız. ancak ortaya atılan fikirlerin kaynağını da bu siteye üye olan ve bu siteyi sürekli takip eden birisi olarak bilmeye hakkım olduğunu düşünüyorum.

son olarak butür anlamsız mazeret ve beyanların site ortamının güzelliği ile de bağdaşmadığını da belirtmek istiyorum. eğer site yönetimi bu konu da bir karar alırsa bu karara da uyacağıı saygı ile belirtiyorum

Teşekür ederim
Old 13-04-2002, 15:14   #13
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan Av. Abuzer KADAYIF

Şimdi ben "Av. Abuzer KADAYIF" veya "Av. İbrahim DÜLGER" adı ile bu siteye kaydolmuş olsam herkesçe yeterince tanınmış olur muyum? Yoksa araştırma yapmak için, baro sicil numaramı mı soracaksınız? Sonra ben nereden bileyim Av. Adil Giray ÇELİK isminin "gerçek" olduğunu? Bırakalım böyle takıntıları. Fikri olan söylesin. İsimlerle değil görüşlerle ilgilenelim artık...
Old 13-04-2002, 15:55   #14
rezay

 
Varsayılan

merhaba;
1- avukatların cübbe ile yürüyüş yapması; sayın Aydın'ın düşüncesine katılıyorum "Önce amaç takdire değer olmalı. Sonra araca bakmalıyız. " cübbe ile yapılan yürüyüşlerin en azından hukukla ilgisi olmalı veya meslekle ilgisi olmalı diye düşünüyorum

2- bu arada İstanbul Barosunun filistin için yapmış olduğu cübbeli yürüyüşede karşı olduğumu belirtmeliyim. bu beni rahatsız ediyor daha doğrusu dünyada iki ülke biri birleri ile savaş tartışma diye bir şeyler yaşamaya başlıyorlar bizim halkımızda hemen ikiye ayrılıyor ben bunu anlamıyorum
tamam İsrail Filistinin topraklarını işgal etti peki filistinin intihar komandoları ne ozaman. vatandaşlar olarak mutlaka ikiye ayrılıp bir ülkeyimi tutmamız gerekiyor. barıştan yana olmak her iki ülkeyide kınamak yok mu düşüncelerde bir grup cuma namazından çıkıp beyazıtta gösteri yapıyor bir grup mailer göndererek israil mallarına boykot yapıyor bir grup nazım hikmet vakfında bir dakika karanlık eylemi düzenliyor bir başka grup da beşyüz senedeir yahudilerle çok iyi anlaşıyoruz diye (500 yıl vakfı) filistine kızıyor oysa dışişleri bakanlığı bu savaşı çılgınlık diye nitelendirdi her iki devletinde intihar ettiğini söyleyerek barış girişimlerinde bulunmaya çabalıyor olaya böyle bakmanın daha yaralı olduğu ve İstanbul barosununda olayı bu düşünce ile değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum

3- kimliği açıklama meselesi ise sanırım biraz abartıldı, hukuk doktorunun düşüncelerine katılıyorum kimliğin o kadar önemli olmadığını düşünüyorum. burada sadece fikirlerin yarıştığını sanıyordum, formu doldururken bir isim yazın diyorlar ve oraya bir isim yazıyorsunuz o zaman formu doldururken gerçek isminizi yazın demeli ayrıca isteyenin gerçek ismini yazdığı bir sayfada var.
isteyenler gerçek ismini yazabililer ayrıca yanılmıyorsam sayfa yönetici bir yerde bazı üyelerin ismini saklamakta zorunluluk duyduklarını söylemişti, çünkü bu sayfa sadece avukatlara özgü bir yer değil hakimler savcılar ve öğretim üyeleri var aslında onlarda avukatlar kadar bağımsız ve özgür olmalılar ama "devlet memurluğu düşüncesi hakim olduğundan "isimlerini söylememek zorundalar!!!!!!!!!!!!
saygılar
av. rezzan aydınoğlu
Old 13-04-2002, 16:21   #15
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Olumlu Hukuki olayları tartışalım

Değerli arkadaşlar,

Forum genel itibariyle çok olumlu gelişim içindedir. Bu gelişim, tüm meslektaşlarımızın ilgisi, katılımı ve özellikle farklı fikirlerini açık yüreklilikle dışa vurmasından güç almaktadır.

Elbette, hepimiz hür irademizle (Diğer insanların kişisel özgürlüğüne müdahale etmeksizin) istediğimizi yazabilir, istediğimiz görüşü eleştirebiliriz. Bundan doğal bir şey olamaz.

Bir dönem ben de kimlik ile ilgili görüşlerimi ifade ettim, tartışmaya katıldım. Açık kimlikle kayıt olmayı tercih ederim. Fakat, kimliğini açıklamak istemeyenin de özgür olması gerektiğini ve kimliğini açıklamamasının normal hakkı olduğunu düşünmekteyim..

Bu forum' da en çok dikkatimi çeken husus şudur:

Çoğumuz, hukuk' u değil, hukuk' un yan unsurlarını yada moda deyim ile magazin boyutunu, polemikle karışık tartışmayı tercih ediyoruz. Bunları da tartışalım ama, ben hukuk' un önemli konularını tartışmayı tercih ederim..

Açalım tartışmalı hukuki mevzuları, kıran kırana, çatır çatır tartışalım.. Kendimize güvenimiz mi yok? Ben bunu anlayamıyorum.. Üç beş kişi fikrini yazıyor, çoğunluk izliyor.. Böyle olmamalı.. Herkes, fikrini yazmalı, araştırmalı, bilgisini yenilemeli, bilgisini aktarmalıdır..

Sayın Av. Adil Giray Çelik bey, istikrarını bozmadan çok verimli şekilde foruma katkı sağlamaktadır. Bu anlamda kendisini kutluyorum. Kimlik konusundaki fikirlerini de saygı ile karşılıyorum. Kendi fikirleridir, doğal ve samimi fikir olarak karşılamalıyız.

Sayın Hukuk Doktoru meslektaşımız, son derece seviyeli ifadelerle, her zaman olumlu katkı sağlamış, bizleri bilgilendirmiştir. Bu katkılarının artarak ve çeşitlenerek devam etmesini arzu ediyoruz ve kendilerine teşekkür ediyoruz. Kimliğini, gerçek mesleğine uygun seçen değerli meslektaşımızın, kimliğini öğrenmek isteyen için, bulmak zor da değildir. Zira, herkese açık kimlik tanıtım bölümünde değerli Web sayfalarının adresi de vardır, merak eden kolaylıkla girerek, öğrenebilir.

İfade etmek isterim ki, bu yazdıklarım şahsi görüşlerimdir. Olayı farklı boyuta çekmek isteyenler de bulunduğu için bu hususu belirtmek ihtiyacı duydum..

Herkese esenlikler diler, hukuki meseleleri tartışmaya davet ederim. Saygılarımla..
Old 14-04-2002, 06:34   #16
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan Ülkemizde Cübbeye Ait Düzenleme

Ülkemizde Cübbeye Ait Düzenleme;

Cübbeye ilişkin değerlendirmelerde öncelikle, cübbenin tarihimizde ve günümüzde kullanılışına ilişkin düzenlemelerin anımsanmasında yarar vardır.

Cumhuriyet Döneminde, Ülkemizde ilk kez 1 Mart 1927 tarihinde, Avukatlara Ait Resmi Kısve (kılık) ve Serpuş (başlık) Kullanılması Hakkında talimatname yayınlanmıştır. Bu talimatname uyarınca;

Kisvenin Kullanılması :
1. Avukatlar resmi bir husus için Hakime yada Müdde-i Umumiye (Savcıya) müracaat ettiklerinde bu kisve giyilecektir.
2. Düzenleme Meclisinde (Yönetim Kurulunda) ve Genel Mecliste (Genel Kurulda) Avukatların tamamı bu resmi elbiseyi giyeceklerdir.
3. Bazı merasimlerde Baroyu temsil eden Avukatlar bu kisveyi giyeceklerdir.
4. Kendi şahsına ait davayı takip eden her Avukat kisveyi giyip giymemekte serbesttir.

Serpuşun Kullanılması :
1. Mahkemede duruşma sırasında hakimler ve Avukatların dışında herkesin başı açık bulunacaktır.
Avukatlar;
a. Heyet salona girip çıkarken,
b. Karar okunması sırasında,
c. Yemin sırasında Serpuşlarını (başlıklarını) çıkartmak zorundadırlar.
2. Avukatlar, Mahkeme salonlarına girerlerken hafifçe Mahkeme Heyetini selamlarlar.
Denilmiştir.

AVUKATLARIN RESMİ KILIK YÖNERGESİ
Avukatlık Yasası 49. Madde avukatlara mahkemelerdeki görevleri sırasında resmi kılık kullanma zorunluluğunu getirmiş ve bu konuda düzenleme yapma yetkisini Türkiye Barolar Birliğine bırakmıştır.

Türkiye Barolar Birliği 7. Genel Kurul Toplantısında aldığı kararla, Avukatların günümüzde geçerli olan Resmi Kılıkları düzenlenmiş ve Resmi Kılığı düzenleyen yönerge 01.01.1975 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

l. RESMİ KILIĞIN BİÇİMİ:
1. Avukatların görev yaparken giyecekleri resmi kılıkları Türkiye Barolar Birliğinde mühürlü olarak saklanan örnek şeklindedir.
2. Bu örneğe göre; resmi kılık üç renkten oluşmuştur. Genel görünüm siyahtır. Yaka kırmızı, ön tarafın dış yüzü boydan boya parlak siyah, bu siyahın arka yüzü ile kol kapakları yeşildir. Yakanın altındaki dikiş sırma ile kapatılmıştır.
3. Kırmızı yakanın genişliği (6)cm. Yaka altındaki sırma (1)cm. Yeşil kol kapağının dış yüzü (10)cm. Kol içine dönen kısmı (5)cm. Ön taraftaki parlak siyah(10)cm. Ve arkadaki yeşil (18)cm genişliktedir.
4. Türkiye Barolar Birliği resmi kılığın Barolara gönderilmiş olan örnekleri Baro Merkezlerinde saklanacaktır. Avukatlar renkleri ve biçimi bu örneklerdeki renk ve biçime uygun diktirmek zorundadır. Renk ve biçim tutarlılığı Barolarca sağlanacak, uygun olmayanların giyilmesine izin verilmeyecektir.

11. GİYİLEBİLECEK YERLER:
5.
A. Her Avukat, mahkemelere resmi kılıkla çıkmak zorundadır.
B. Türkiye Barolar Birliği ve Barolar Disiplin Kurulu Başkan ve üyeleri duruşma yapılırken resmi kılıkları giyerler. Disiplin Kurullarında taraf vekilleri de resmi kılık giymek zorundadırlar.
C. Avukatlık ant içme törenlerinde Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri resmi kılıklarını giyerler.
Ç. Türkiye Barolar Birliği ve Barolar Başkanları ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Adalet Yılı açılış törenlerine resmi kılıkla katılırlar.
D. Türkiye Barolar Birliği ve Baro Organlarında görevli Avukatlar, yargı kuruluşları mensuplarının resmi kılıkları ile katıldıkları törenlerde resmi kılıklarını giyerler.

111. GİYİLEBİLECEK DURUMLAR:
6. Türkiye Barolar Birliği ve Barolar Genel Kurul Toplantısında resmi kılık giyilebilir.

lV. GİYİLEMEYECEK HALLER:
7. Avukatlar mahkemelerde münhasıran vekalet görevini ifa ettikleri davalar dışında, bilirkişilik tanıklık ve tercümanlık yaparken, taraf oldukları hukuk davalarında, şahsi davacı veya sanık bulunduğu ceza davalarında (başka kimselerin, vekalet görevini almış olsalar dahi) resmi kılık giyemezler.
8. Örneğe aykırı, yırtık, yamalı ve uygun olmayan resmi kılık giyemezler.
Old 14-04-2002, 16:38   #17
Admin

 
Varsayılan

Merhaba,
Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: kurat
siteye üyelik şartlarını tamamen inceledim buna engel bir durum da yoktu. bu nedenle de takma isimkullandım. sevdiğim de bir takma isim. ayrıca, siteye üyelik koşulları içerisinde doldurulması zorunlu olan bütün bölümleri de doldurdum. orada ad ve soyad zorunlu unsur değildi!!!

ama hala merak eden varsa mail göndersin açıklayayım. ayrıca bilgilerinizi de kimseyle paylaşmak istememeniz sizin bir tercihiniz. biz buna da saygı duymak zorundayız. ancak ortaya atılan fikirlerin kaynağını da bu siteye üye olan ve bu siteyi sürekli takip eden birisi olarak bilmeye hakkım olduğunu düşünüyorum.

eğer site yönetimi bu konu da bir karar alırsa bu karara da uyacağıı saygı ile belirtiyorum

Bu konuyla ilgili kişisel düşüncelerimi ve site kurallarını bu konu içinde arzetmiştim. Kurallarda veya düşüncelerimde bir değişiklik olmadı. Tekrar özetlemek gerekirse:

1- Siteye kayıt olan konuklarımız gerçek kimlik bilgilerini sadece site ve forum yöneticileri tarafından okunabilen gizli alanlara yazmak zorundadır. Bu konuda hiçbir taviz vermiyoruz ve tüm rica ve açıklamalara rağmen kurallarla inatlaşan konuklarımızın da siteye erişimleri geri dönüşü olmayacak şekilde kapatılmaktadır. Zira benim için en önemli ilkelerden biri bu siteye üye olacak hukukçu olsun olmasın tüm konuklarımızın "hukuka dolayısıyla kurallara saygılı" kişiler olmasından emin olmak. Site kurallarını beğenmeyen konuklarımızın siteye kayıt olmama özgürlüğü olduğu gibi, kurallara uymamak konusunda inat eden konuklarımızı da bizim siteye üye yapmamak özgürlüğümüz var.

2- Yer alanı hariç, tüm site üyelerine açık alanların doldurulması ise isteğe bağlıdır. Bu alanların doldurulması için gerekçeler de belirtilerek ricada bulunuyorum, ancak herhangi bir zorunluluk bulunmuyor. Gerçek kimlik bilgilerini diğer üyelerle paylaşıp paylaşmamak herkesin kendi insiyatifindedir ve tüm üyeler gerekçe bildirmeden bu konuda serbest iradeleri ile seçim yapabilirler.

3- Sayın Çelik'in bu üyelerimize kişisel tepkisinin de kendi içinde haklı gerekçeleri olabilir, ona da benim bir sözüm yok. Doğrusu burası bir forum olduğu için amaç mümkün olan herkesin katılımı ile görüşleri paylaşmak olduğundan üyeler arasında çeşitli kriterlere göre ayrım yaparak mesajları yanıtlamak iletişim ortamına olumlu bir katkı sağlamaz. Ancak neticede bu da demokratik bir tepkidir ve kimliklerini diğer üyelerle paylaşmayan üyelerimize duyduğum anlayış ve saygıyı, Sayn Çelik'in seçimi için de duyuyorum.

Herkese naçizane önerim her konu başlığı altında bu konuyu ayrı ayrı tartışmak yerine, eğer bu konuyla ilgili değerli görüşlerinizi paylaşmak veya tartışmak istiyorsanız doğrudan ilgili konuyu kullanmanızdır.

İyi yazışmalar diliyorum..

Saygılarımla,
Old 15-04-2002, 09:19   #18
kurat

 
Varsayılan

SELAM SEVGİLİ DOSTLAR,
Öncelikle şunu açıkça söylemeliyim ki, yaptığı araştırmalardan ve bu araştırmaların neticesini bizle paylaştığından dolayı (her ne kadar takma isimkullannanlarla paylaşmak istemese de) Sayın Av. Adil Giray Çelik'e; takma isim konusundaki sorularımı cevapladığı ve sitede bu tür isimlerin kullanılmasına bir engel olmadığını tekrar hatırlattığı için admin ve Sayın Av. M. Saim Tikiciye teşekür ediyorum. bütün endişem bu güzel sitenin ahenginin bu tür basit (ve bence anlamsız) bir tartışma için bozulabileceği içindi. bu nedenle bu ahenk ve kardeşliği korumak için çaba gösteren herkese teşekür ediyorum
saygılarımla
Old 15-04-2002, 11:10   #19
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Varsayalım ki, Avukatlık Kanunu veya Türkiye Barolar Birliği Disiplin Yönetmeliğinde açık hüküm var:
"Avukatlar, katıldıkları sosyal etkinliklerde veya toplumsal eylemlerde cübbe giyemezler".
Şimdi böyle açık (ve amir) bir kural var diye, bu forumun sorduğu soruyu tartışmayacak mıyız? "Yasal olanı" "hukuka uygun" kabul edip susacak mıyız? Yasal olana herkesin uygun davranma yükümlülüğü tartışılmaz. Fakat, "yasal olan" hukuki meşruiyetini kaybetmiş ise, elbette namuslu her hukukçunun görevi onun değiştirilmesi için düşünce ve eylem planında ne gerekiyorsa onu yapmaktır.
Kanaatimce, avukatların toplumsal olaylarda tavır koymaları, eylem yapmları, hatta "kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu" olan baroların bu tür eylemlere katılmalarının doğru olup olmayacağını tartışmak; bu eylemlerin cübbeli veya cübbesiz yapılmış olmasından daha önemli ve anlamlı olsa gerektir...
Tabii, (fazla bir kerameti olmamakla birlikte) cübbe konusunun da tartışılmasına karşı değilim. Ne demiş Jhering: "Şekil, keyfiliğin can düşmanı, hürriyetin ikiz kardeşidir"...
Old 15-04-2002, 14:08   #20
Altugkan

 
Neşeli

Sevgili dostum ve değerli meslektaşım Giray,

Cübbe ile yürüyüş vs. yapılmasına, tarihsel dayanaklarla karşı çıkıyorsun. Söylediğin tarihten bir kaç bin yıl önce üstadlarımızın postlara sarılı dolaştığını unutma lütfen.

Cübbeye vesair şeylere bir nevi kudsiyet atfedilmesini doğru bulmuyorum. Avukatların cübbe giymediği ülkelerde, meslekin layıkı ile yapılmadığını ya da avukatların cübbe giydiği ülkelerde mesleğimizin zirveye ulaştığını söyleyebilir misiniz?

Bence, konu ifade edilen kimlik bağlamında ele alınmalıdır. Bildiğiniz gibi, hepimiz birden fazla etnik, dinsel, sosyal kimliği (ebeveyn, meslek mensubu, futbol takımı taraftarı gibi) içimizde barındırırız.

Eğer FB'nin maçına gidiyorsam sarı lacivertlere bürünebilirim. Büromda veya mahkemede pürciddiyet avukat olabilirim. Yada ilkokul arkadaşımızla birlikte isek, o içimizdeki çocuk ortaya çıkar. Yani önemli olan o anda hangi kimliğimizin öne çıktığıdır.

Bir hukukçu olarak beni rencide eden, kabul edemediğim hangi içsel kimliği taşırsa taşısın tüm hukukçuların karşı çıkması gerektiğini düşündüğüm bir durumda, cübbenin giyilmesinde bir sakınca bulmuyorum.

Hatta bunu bir özgürlük ifadesi olarak kabul ediyorum. (Nurmberg duruşmaları filmini izlediniz mi? ) Keşke örneğin Naziler dönemi hukuçularının cübbeyle karşı koyma imkanı olasaydı... Bazı şeyler biraz daha değişik olmaz mıydı?

Zaten acımasızlıklarla, kurallarla, dayatmalarla kuşatılmış dünyamıza neden bir kuralcık da biz sokuşturalım. Bence, herkes kendini nasıl ifade edebiliyorsa öyle de yapabilmeli.

Selam ve sevgilerimle...

Av. Turan Kanbakan
Old 15-04-2002, 15:29   #21
Av. Hulusi Metin

 
İnceleme Kurallara uymak

Arkadaşlar,

Bir zamanlar bir ülkede bir cumhurbaşkanı "Anayasayı bir defa da biz delsek bir şey olmaz" ya da benzeri bir laf etmişti. Hâlâ kulaklarımda...

Olan Hukuk açısından ve konu bağlamında cüppe giyilmemesi gerekir..!
Etik yönü bir yana, önce mevcut düzenlemeye aykırı ...

Kuralları değiştirmenin yolunu bilen hukukçular, uymasını da bilmeliyiz görüşündeyim.
Saygı ve sevgilerimle
Old 15-04-2002, 21:41   #22
Adnan Aydın

 
Varsayılan

Sayın Katılımcılar,

Sayın A.Giray Çelik'in başlattığı bu konudaki düşünceleri zevkle izliyorum. Elimden geldiğince kendi düşüncelerimi de aktarmaya çalışıyorum. Ancak, tartışma konusunun dışında kalması gereken ve bence pekte önemli olmayan, şekille ilgili konuların öne çıkarılarak, tartışmanın ana temasının gölgede bırakılmasını doğru bulmuyorum.

Sayın Çelik;

"Nasıl yüründüğünden çok, ne için yüründüğü beni daha çok ilgilendiriyor" derken, yapılan etkinliklerin amacına daha çok önem verdiğimi belirtmek istedim. Herhangi bir etkinlik gerçekten takdire değer bir amaç taşıyorsa, ( kullandığı aracı pek onaylamasam da )onu alkışlayıp katılmaya çalışırım. Eğer amaç buna değmiyorsa, çok gösterişli veya çarpıcı araçların kullanılması neyi değiştirir.

Çabalarınızı ve katkılarınızı takdirle kaşılıyor ve devamını diliyorum. Saygılarımla.

Sayın Hulusi Metin;

"Usul esastan önce gelir..." hatırlatmanıza teşekkür ediyorum.

Ancak 20 yılı aşkın bir uygulayıcı olarak içinde bulunduğum bu meslekte, bir çok kez kendime sorduğum şu soruyu, affınıza sığınarak, size de sormak istiyorum;

Usulün amacı nedir ?

Yanıtlayacağınızı biliyor ve şimdiden teşekkür ediyorum.

Saygılarımla.

A. Aydın.
Old 15-04-2002, 23:28   #23
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan Cüübbeye İlişkin Tartışmalar ve HAKİM ve SAVCILARIN RESMİ KIYAFET YÖNETMELİĞİ

CÜBBENİN HANGİ HALLERDE GİYİLEBİLECEĞİNE İLİŞKİN TARTIŞMALAR:

(78 kuşağının çok önemli değerli düşün adamları hukukçu dostlarım Sevgili Aydın ve Sevgili Kanbakan a ayrıntılı yanıt hakkımı saklı tutuyorum.)

Asıl tartışılan, Evresel ve Ulusal yargılamada hukuk ve ceza davalarında değişen koşullarda avukatların cübbe giyip giyemeyecekleri tartışılmaktadır. Tartışmanın kaynağı avukatların hukuk davalarında taraf asillerden biri olması durumunda, ceza davalarında da aynı biçimde sanıklardan biri olmalarından kaynaklanmaktadır.

Hukuk davalarında avukatların tek başlarına davacı veya davalı asil olarak duruşmalara girmeleri halinde Resmi Kılık Yönergesi 7. Madde gereği cübbe giymemeleri gerekir. Ancak Resmi Kılık Yönergesi ve Meslek Kuralları gereği davacı veya davalı avukat diğer davalı veya davacılardan birisinin vekili olsa bile hukuk davalarında da cübbe giymemelidir.

Ceza davasında avukat sanık veya müdafii olması durumunda Resmi Kılık Yönergesi 7. Madde gereği cübbe giyemeyecektir. Ceza davalarında avukat diğer müdafii veya diğer sanıklarla birlikte ceza mahkemesinde yargılanmakta ise Resmi Kılık Yönergesi 7. Madde son fıkra gereği cübbe giyemeyeceklerdir. Özellikle bu belirleme ceza davalarında her ne olursa olsun avukatların cübbeli olarak yargılamada taraf görünmemesi düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Ceza davasında avukatın hiçbir biçimde cübbe giymemesindeki başka bir prensip avukatlık taraf olmayı gerektiren mahkemenin ayrılmaz bir bütünü olarak değerlendirilmelidir. Bu durumda her ne olursa olsun yargının ayrılmaz parçası avukat, taraf olarak bulunduğu yargılamada cübbe giymemelidir. Savunma mesleğini yargının bir parçası olarak gören görüşün doğal sonucu olarak bir avukatın müşteki olarak ve müştekilerden birinin vekili olma durumunda dahi yargılama esnasında cübbe giymemesi gerekmektedir.

Başka bir ifade ile yargılamada her dava kendi içerisinde bir bütündür. Bu davalardan birinde avukat eğer taraf olarak yer almış ise meslek kurallarının sır saklamak, menfaatleri çatışanların vekili olmama, mesleğin itibarını koruma, mesleki çalışmalarında avukat bağımsızlığını koruma ilkelerinin gereği asil olarak taraf olduğu bir davada diğer taraflardan birinin vekili olarak bulunsa dahi cübbe giymemelidir.

İzmir Basın Mahkemesinin 25.08.1970 tarih ve 1970/4 esas ta kayıtlı dosya da mahkeme Türkiye Barolar Birliği’nden gelen görüş çerçevesinde sanık ve avukat sıfatıyla bulunan kişinin duruşmalarda cübbe giymemesine karar vermiştir.

Cübbe, savunma mesleğinde mesleğin duruşmalarda ifası sırasında meslek ile özdeşleşen bir giysidir, simgedir. Meslektaşların geleneği binlerce yıllık geçmişe dayanan bu meslek giysisine gerekli özeni göstermeleri, adliyeler dışında temsil görevlerinin olmadığı gereksiz zaman ve koşullarda meslek giysisini giymemeleri, mahkemelere gidip gelirken cübbeyi omuza atmamaları, kolda sallamamaları yargıya ve yargının ayrılmaz parçası savunma mesleğine gösterilen saygının bir gereği olmalıdır.

Avukatlar meslek giysilerine gösterecekleri özen ve duyarlılığı aynı şekilde yargının diğer unsurları olan yargıç ve savcılardan istemek hakkına sahiptirler. Avukatların meslek giysileri cübbeye gösterecekleri duyarlılık bir sorumluluk ve zorunluluk olduğu kadar, bu duyarlılığı yargıç ve savcılardan beklemek ve istemeleri de bir sorumluluk ve zorunluluktur. Bu düşünceden hareketle yargılamanın diğer ayrılmaz unsurları Hakim ve Savcıların Resmi Kıyafet Yönetmeliği yazımıza dahil edilmiştir.

Cübbeye ilişkin araştırmaların devam ettiği günlerde, bir meslektaşımıza yapılan saldırı nedeniyle diğer meslektaşlarımız ile birlikte ağır ceza mahkemesine müdahil vekilleri olarak yer aldık. Duruşma başladığı esnada kıdemsiz yargıcın cübbesinin olmadığını gördük. Meslek ustalarımız ile bu hususu tespit edip devam eden yargılamada müdahalenin zamanını kolladığımız esnada, duruşma savcısı yargıcı bir pusula ile uyardı ve yargıç belki de yaptığı hatanın bilinciyle hafifçe gülümseyerek oturduğu sandalyenin arkasında bulunan cübbesini giydi.

Yargının ayrılmaz parçası olarak, savunmanların mesleki giysilerini araştırırken, yargıç ve savcılarında mesleki giysileri, cübbeye ilişkin düzenlemelerinin de aktarılması gerektiğini düşündüm. 31 Mart 1998 günü Mevzuat Bülteninde yayınlanan yönetmelik aşağıya çıkartılmıştır.

HAKİM ve SAVCILARIN RESMİ KIYAFET YÖNETMELİĞİ:

BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak
Amaç
Madde 1-Bu Yönetmelik, adli ve idari yargıda görevli hakim ve savcıların giymeye mecbur oldukları resmi kıyafete ilişkin esas ve usulleri belirler.
Kapsam
Madde 2-Bu Yönetmelik, 2797sayılı Yargıtay Kanununun 66. maddesi ile 2575 sayılı Danıştay Kanununun 94.maddesi dışında kalan hakim ve savcıları kapsar.
Hukuki Dayanak
Madde 3-Bu Yönetmelik, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 112.maddesine göre düzenlenmiştir.
İKİNCİ BÖLÜM
Cübbeler
Cübbelerin Şekli
Madde 4-Hakim ve savcıların, resmi kıyafeti siyah parlak kumaştan yapılmış, geniş kollu, düğmesiz cübbedir. Bu cübbelerin yakalarından başlamak üzere ön kısımları ile iki kol ağızlarında ve sert yaka kısmının iç ve dışında,
a) Ceza mahkemelerindeki hakimlerle savcı sınıfında olanlar için kırmızı,
b) Hukuk mahkeme ve mercilerindeki hakimler için yeşil,
c) İdari yargı hakimleri için gri renkli
astar bulunur.
Savcı sınıfından olanlar ayrıca cübbenin ön yüzünde, sağ omuzdan sarı bir düğme ile
başlayıp göğüs orta kısmı hizasında biten ve sarkık bir şekilde duran sarı simden yapılmış geniş örgü kordon takarlar.

Cübbelerin Yakaları
Madde 5-Cübbe yakaları sert ve dik olup üzerine;
a) Adli yargıda mahkeme başkanı ile ağır ceza cumhuriyet başsavcısı, idari yargıda ise bölge idari mahkemesi başkanı unvan ve sıfatını taşıyanlar için tüm yakayı çeviren defne dalı biçiminde sarı sırma ,
b) Adli yargıda diğer hakim ve savcılarla, idari yargıda diğer mahkeme başkanları ve bölge idare mahkemesi üyeleri için yakanın sadece üst ve yan kenarlarına defne dalı biçiminde sarı sırma,
c) İdare ve vergi mahkemeleri üyeleri için yakanın sadece üst kenarına defne dalı biçiminde sarı sırma ,
İşlenir.
Cübbelerin giyileceği zaman ve yerler
Madde 6-Cübbeler duruşmalarda ve adli yıl açılış törenlerinde giyilir. Adalet Bakanlığında görevli hakim ve savcılar adli yıl açılış törenlerinde son görev unvanlarına ait cübbeyi giyebilirler.
Cübbenin Altına Giyilebilecek Kıyafetler
Madde 7-Bu Yönetmelikte yazılı cübbeler, “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5.maddesinde belirtilen kıyafetin üzerine giyilir.
Kullanma Süresi
Madde 8-Cübbelerin kullanılma süresi 5 yıldır. Cübbeler Adalet Bakanlığınca sağlanır
Old 15-04-2002, 23:39   #24
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Herşeyin bir usulü vardır

Sayın meslektaşım Aydın,

Halk arasında, duymuşsunuzdur; birisi bir işe alelacele kalkışırsa, "dur bakalım, herşeyin bir usulü vardır" denir.

Yanıtını bildiğiniz sorunun tarafımdan da dile getirilmesi isteğinizi bir "görev" sayıyorum.

Usul; en geniş anlamıyla, bir hakkın istenebilmesine, savunulabilmesine, elde edilmesine... ilişkin kurallar bütünüdür.
Bu bağlamda;
"a. Siyasi (insan hakları ihlalleri ve cezaevlerine ilişkin),
b. Toplumsal (çevre kirliliği ve ekonomik gelişmelere ilişkin)
c. Mesleki (Avukatlık Yasasının çıkması ve kamu avukatlarının durumlarının düzenlenmesine ilişkin) "
yürüşlerde "cübbe" giyilmesi; cübbenin giyilmesi koşul ve usulüne aykırıdır görüşündeyim.
Saygı ve sevgilerimle
Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)
Old 16-04-2002, 01:19   #25
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan Kutsal Cübbenin Kerametleri!

Saygıdeğer Meslektaşlarım!
Bu kadar beyandan sonra bir fikir cimnastiği yapmaya çalışalım isterim...
Bir grup avukat, bir toplumsal olay üzerine tepkisini açıklamak için yürüyüş yapmaya karar veriyor.
Basına haber veriliyor ve ertesi gün bira araya geliyor, yürüyorlar ve basın açıklaması yapıyorlar.
Basın bu yürüyüşü manşetinde değerlendiriyor:
"Bir grup avukat yürüdü!".
Şimdi bu avukatların cübbeleriyle yürüdüklerini varsayın.
Manşeti değiştirir misiniz?
Cübbesiz yürüyenler de sonunda avukat değil mi?
Toplum (medya) da onlara bu gözle bakmıyor mu?
Cübbe giymekle bu değerli meslek mensupları saygın kisvelerini kirletmiş mi olurlar?
Doktorlar, hemşireler, polisler, askerler için de aynı şey geçerli değil mi?
Eğer bu meslek mensuplarının toplumsal eylem ortaya koyabilmelerine taraftar iseniz, bunu mesleki üniformaları ile yapmalarında bir sakınca olmasa gerektir.
Kaldı ki, avukatlık asker ve polis ile kıyaslanmayacak ölçüde sivil ve serbest bir meslektir.
Eğer bu meslek mensuplarının yürüyüş yapmalarını sakıncalı buluyor isek, o zaman kisvesiz yürümelerine de karşı çıkmalıyız.
Öğretmenler, öğrenci karşısına çıktıkları kıyafetleriyle yürüyünce neden yadırgamıyor, aksine hep birlikte alkışlıyoruz.
Binlerce kişinin katıldığı memur eylemlerine, "devletin memuru yürüyemez, yürümemeli" diye karşı çıkan oldu mu?
Avukatlar devletin memuru bile değildir...
Avukatın cübbesi, hakimin cübbesi gibi değildir, belki doktorun beyaz önlüğüne benzetilebilir.
Zira avukatlık da doktorluk gibi, eczacılık gibi kamusal fonksiyonlar içeren bir serbest meslek faaliyetidir.
Lütfen, cübbesini bu denli "kutsayarak" avukatın eylem yapma özgürlüğünü kısıtlamayalım.
Ve bu tartışmaya da anlamlı bir veya bir kaç nokta koyalım artık.
Old 16-04-2002, 08:02   #26
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Değiştirelim ...

Alıntı:
Türkiye Barolar Birliği 7. Genel Kurul Toplantısında aldığı kararla, Avukatların günümüzde geçerli olan Resmi Kılıkları düzenlenmiş ve Resmi Kılığı düzenleyen yönerge 01.01.1975 tarihinde yürürlüğe girmiştir.


Sayın Hukuk Doktoru ve tüm katılımcılar,

Kurallar, uyulmak içindir. Hele o kurallar avukatlar içinse...
O halde "usulüne" uygun olarak "Yönerge"nin değiştirilmesini sağlayalım..!
O güne dek cübbeyle yürümeyelim.
Saygı ve sevgilerimle
Old 16-04-2002, 09:48   #27
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Kirlilik!

Alıntı:
Hukuk davalarında avukatların tek başlarına davacı veya davalı asil olarak duruşmalara girmeleri halinde Resmi Kılık Yönergesi 7. Madde gereği cübbe giymemeleri gerekir. Ancak Resmi Kılık Yönergesi ve Meslek Kuralları gereği davacı veya davalı avukat diğer davalı veya davacılardan birisinin vekili olsa bile hukuk davalarında da cübbe giymemelidir.

Ceza davasında avukat sanık veya müdafii olması durumunda Resmi Kılık Yönergesi 7. Madde gereği cübbe giyemeyecektir. Ceza davalarında avukat diğer müdafii veya diğer sanıklarla birlikte ceza mahkemesinde yargılanmakta ise Resmi Kılık Yönergesi 7. Madde son fıkra gereği cübbe giyemeyeceklerdir.



Sayın Av. Çelik' in yukarıya aktarılan cümleleri doğrudur, dayanaklıdır.

Ancak, buradan çıkarılması gereken sonuç, (mesleği avukatlık olanın) aslen kendisi ile ilgili olan davada, taraf bulunduğunu, vekil sıfatından başka amaçla yargılama huzuruna geldiğini, belirlemek amacına yönelik olmalıdır.

''Cübbe vekalet alametidir, vekil sıfatınız yok ise, vekalet kavramının işareti olan cübbeyi giymemelisiniz'' şeklinde mana verilmemek icap eder.

Türkiye' de avukatların elinde bir tek meslek alameti olarak cübbe kalmış, bari o'na sahip çıkalım.. Yakında onu' da elimizden almak isteyenler olacaktır..

Mesela, Baro odalarında bulunan cübbelerin yakasındaki bir parmak yağı konuşalım.. baro odalarının halini konuşalım.. 300 Milyon maaş ile çalışmak zorunda kalan avukat meslektaşlarımızın sorunlarına çözüm arayalım..

Mesleğin en büyük sorunlarından birisidir, kirlilik!

Meslek sorunları adına yürümek ihtiyacı duyuluyorsa, bunun cübbe ile yada çanta ile olması olumlu farklılık yaratmayacağı gibi, bunların olmaması da eksiklik olmayacaktir.

Saygılarımla..
Old 16-04-2002, 19:23   #28
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan Avukat Yargının Neresindedir?

Öncelikle savunma mesleğinin yargılamanın ayrılmaz parçası olduğu düşüncesinin kesin ve mutlak olduğu gerçeğinden hareket etmemiz gerekir. Bu durumda sav, savunma ve yargıç, saç ayağının birbirinin ayrılmaz parçasıdırlar. Bu değerlendirme ile savunmayı yargının kurucu unsurlarından olduğunu kabul etmemiz ve savunma mesleğine özellikle bu açıdan bakmamız gerekir.

Bu kuramsal gerçek içerisinde yargılama tarihin ilk çağlarından bu yana kutsal bir tören havasında yapılmıştır. Sokratesi yargılayan Beşyüzler Meçlisinde, Eski Roma da ve günümüz çağdaş hukuk devletlerinde yargılama kutsal bir tören havasındadır. Bu törende yılların yazılı ve yazılı olmayan kuralları vardır, bu törende ulus iradesi vardır, tarih vardır, hukukun üstünlüğü vardır.

Eski Yunan da yargılama yapılan Yere Aeropag denilmiştir. Aeropag yargılama öncesi bir kutsal törene hazırlanır gibi tertemiz yıkanır, tüm kötülüklerden arınır, yeni bir yargılamayı tertemiz biçimde beklerdi.

Çünkü yargılayan kurum ulus adına karar vermektedir. Ulus adına karar veren bir kurum bu işlevini ana temasına, şekil koşullarına uygun olarak yerine getirir.

Öncelikle tüm tartışmaların içerisinde cübbe değerlendirmesinde yargının ayrılmaz parçası yargıç ve savcılar için taşıdığı değer benzer biçimde savunmanlar içinde geçerlidir. Özel giysi (CÜBBE) yargıç ve savcılarda yargılama süresince bir yetkinin ifadesi ise savunmanlar içinde aynı yetkinin ifadesidir. Avukatlar için cübbe avukatın yargının ayrılmaz bir parçası olunduğunun, başkasına ait bir hukuku temsil edildiğinin ifadesidir. Özel giysi (Cübbe) giyimi yargılamanın kutsal töreni ile başlar, ulus adına yerine getirilen görev, bu kutsal törenin bitmesi ile sona erer.

Ancak avukatlık kariyeri yargılama ile sınırlı değildir. Avukat bir anlamda yargılamanın ayrılmaz parçası olduğu kimliği toplum önünde devamlıdır. O anlamda klasik düşünce avukatlığı hayatın her alanında sorgular ve değerlendirir. Av. Ali Haydar Özkent, Av. Dr. Faruk Erem, Av. Dr. Muammer Aksoy Yekta Güngör Özden, de aynı görüştedirler. Özellikle Paris Barosu nun benimsediği bu görüşe katıldığımızı söyleyebilirim.

Belli bilimsel kimlikleri tekelinize alamaz, bu nitelendirmeleri kendinizle özdeşleştiremezsiniz. Avukatlık, yargıçlık, savcılık, Hukuk Profesörlüğü, Hukuk Doktorluğu bu kimliklerin bazılarıdır. Bir tıp dergisinde veya tıpla ilgili internet sitesinde sadece Tıp Doktoru olarak bilimsel görüş açıklamak diğer tıp doktorlarına haksızlık etmektir.

Bizim kuşak hukuk doktoru olarak genellikle saygı ile andığımız, Dr. Faruk Erem i (Türkiye Barolar Birliği Kurucu Başkanlığı Yapmıştır), Dr. Muammer Aksoy u (Ankara Baro Başkanlığı Yapmıştır), Dr. Çoşkun Üçok (Ankara Üniversitesinin Sevgili Hocalarındandır), tanır. Saydığım Hukuk Doktorları avukatların yargıçlar gibi yargının ayrılmaz parçası olduğunu ısrarla bize aktarmışlardır.

Bir de Hukuk Doktorluğunu sadece yüreğinde ve Dünya Görüşünde yaşatan Uğur Mumcu yu tanıdık. Hukuk Doktoru tanımını duyunca içimizdeki acıyı bir kez daha hisseder ve hep onun;
“Bilgi sahibi olmadan, Fikir sahibi olunmaz”
Özdeyişini hatırlarız.

Yine de,
yine de,
Nazım Ustanın dediği gibi
“Yine de kararmasın sol memenin altındaki cevahir”
Old 16-04-2002, 20:37   #29
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan Sayın ÇELİK'e

Türk Hukuk Forumunda karşılaştığım ve araştırma ürünü olduğu belli uzun maillerinizle sizi tanımış ve araştırmacı, çalışkan ve emektar bir hukukçu olduğunuz izlenimi edinmiştim.

Fakat cübbe ile ilgili bu forumda açıkladığım iki cümlelik bir açıklamadan sonra ve düşüncelerimi eleştirmek yerine sadece "hukukdoktoru" takma adıma yönelik bitmek bilmeyen takıntılarınızı izledikten sonra sizi biraz daha tanımış oldum ve şahsıma veya "hukukdoktoru" adıma yönelik açık bir saldırı görmedikçe açtığınız bu forum alanında yer almamağa karar verdim.

Böylece, bir aykırı görüşten kurtulmuş olarak, cübbenin kerametlerini daha bir rahatlıkla anlatma fırsatı da bulmuş olursunuz.

Erem'leri Aksoy'ları tanıdığınıza göre, benden epeyce yaşlı olmalısınız. Bu nedenle sizi saygıyla selamlar, size rakipsiz, muhalifsiz tartışmalar dilerim.
Old 18-04-2002, 06:07   #30
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan DÜNYANIN DEĞİŞİK ÜLKELERİNDE SAVUNMANLARIN YARGILAMA SIRASINDA ÖZEL GİYSİ KULLANMALAR

Savunmanların yargılama sırasında gidikleri özel giysi nin değerlendirmesinde diğer ülklerdeki uygulamalarıda kısaca bimekte yarar vardır.

Dünyanın değişik ülkelerinde savunmanların yargılama sırasında özel giysi kullanmalarına ilişkin yaptığım araştırma içinde yer alan ve bazı ülkelerdeki örneklemeler özetle aşağıda sunulmuştur.

Almanya da Avukatın mahkeme önüne kural olarak cübbeyle çıkacağı, Mahkeme huzuruna cübbeyle çıkma konusundaki mesleki yükümlülüğün, sulh mahkemelerindeki medeni hukuk davalarında söz konusu olmadığı belirtilmiştir. Almanya da RECHTSANWALT lar yargılama sırasında siyah renkte bir giysi giymektedirler.

Rusya Federasyonunda savunmanlar ADVOKAT olarak anılırlar. ADVOKAT lar yargılama sırasında özel bir giysi giymemektedirler.

Kazakistan Cumhuriyeti “Avukat Faaliyetleri Hakkındaki Yasayı” 05 Aralık 1997 tarihinde düzenlemiştir. Kazakistan da savunma mesleğinin yasal düzenlemesinde Rusya nın etkisi görülmektedir. Savunmanlara ADVOKAT denilmektedir. Kazakistan da ADVOKAT lar yargılama sırasında özel bir giysi giymemektedirler.

İngiltere de siyah renkli giysi ile birlikte BARRİSTER–AT –LOW lar duruşmalarda beyaz peruk takmak zorundadırlar. SOLİSTER’lar duruşmalara girmedikleri için cübbe giyme zorunlulukları bulunmamaktadır.

Bünyesinde Hukuk Fakültesinin bulunmadığı Orta Avrupa nın Küçük Ülkelerinden Lüksembourg da savunmanlara MAİTRE denilmektedir. MAİTRE ler yargılama sırasında Latince “toga” kelimesinden gelen ve özel bir giysi olan “TOGE” giymektedirler.

Her özerk bölgesinde hukuk fakültesi bulunan İspanya da, savunmanlar “ABAGADO, LETRADO, SENORİA” isimleri ile anılmaktadırlar. İspanyada da savunmanlar Lüksembourg da olduğu gibi yargılama sırasında “TOGA” isminde özel bir giysi giymektedirler.

Bulgaristan yargılamasında hakim ve savcılar duruşma sırasında özel bir giysi, cübbe giymelerine rağmen savunmanlar duruşmalarda özel bir giysi giymemekte, duruşmalarda günlük giysileri ile yer almaktadırlar. Bulgaristan Barolar Birliği Başkanı Trayan Markovsky, bu araştırmaya ülkemizdeki meslektaşlarımızı selamlayarak verdiği yanıtta, yeni hazırlanmakta olan Bulgaristan Avukatlık Yasasında savunmanların duruşmalarda savcılar ve yargıçlar gibi özel bir giysi giyebileceğinin düzenlendiğini belirtmiştir. Bulgaristan Barolar Birliği olarak bu düşünceyi desteklediklerini bildirmiştir.

Bulgaristan gibi Yugoslavya da savunmanlar yargılama sırasında özel bir giysi giymemektedirler. Sırbistan Baro Konseyi Başkanı Tapuskoviç, bu alanda yeni bir düzenleme yapılmasın gerektiğini, savunmanların yargılama sırasında özel giysi giymeleri yönünde bir değişiklik yapılması gerektiğini belirtmiştir.

Pakistan da görev yapan savunmanlar yargılama sırasında Anayasa Mahkemesi dışında özel bir giysi giymemektedirler. Özel bir giysi giymemekle birlikte duruşmalarda kıyafet zorunluluğu bulunmaktadır. Kış aylarında siyah takım elbise-beyaz gömlek, siyah kravat, Yaz aylarında siyah ceket ve kravat-beyaz pantolon-beyaz gömlek giyilmesi gerekmektedir. Sadece Anayasa Mahkemesi’nde ki yargılamada savunmanlar özel bir giysi olan siyah cüppe giymek zorundadırlar.

Çin de yargılamada savunmanların özel giysi giyme zorunlulukları bulunmamakla birlikte, mahkemeye saygı gereği savunmanlar duruşmalarda koyu renk takım elbise giymek zorundadırlar.

Afrika ülkesi olan Mısır da savunmanlara “MUHAMİ” denilmektedir.10 adet Hukuk Fakültesinin bulunduğu Mısır da MUHAMİ ler yargılama sırasında siyah renkte ipek bir cübbe giymektedirler. Mısır bünyesinde sayısal olarak en kalabalık savunman olan ülkedir.

Tüm izleyenleri en derin saygılarımla selamlıyorum.

Kaynakça:Bilgiler ilgili ülkelerin Avukatlık mevzuatlarından, o ülkelerdeki Barolardan, Merkez Avukatlık Örgütlenmelerinden veya yurdışı temsilciliklerimiz vasıtasıyla temin edilmiştir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatlar Günü Av. Hulusi Metin Hukuk Sohbetleri 5 05-04-2020 13:41
Avukatlar Sendikası Av. Hacı Ali Özhan Hukuk Sohbetleri 18 05-04-2010 17:04
Barodan Tecrite Karşı Yürüyüş Kararı Av.Suat Ergin Hukuk Haberleri 10 17-12-2006 00:01
AB UYUM YASALARI-Toplantı ve Gösteri.. Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hukuk Sohbetleri 0 04-08-2002 00:22
Stajer Avukatlar cigdem Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 20:20


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09619808 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.