Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

5510 sayılı Kanun geçici madde 1

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 06-12-2013, 12:00   #1
law89

 
Varsayılan 5510 sayılı Kanun geçici madde 1

Merhabalar,

5510 sayılı Kanun geçici madde 1 hükmü

"GEÇİCİ MADDE 1- (Değişik: 5754 - 17.4.2008 / m.68) Bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi olanlar, bu Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanun'la mülga 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi olanlar, bu Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'na tabi olanlar, bu Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir." hükmü kapsamında 506 sayılı Kanun dönemindeki sigortalılığın madde 4/1-a kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay içtihatlarına ihtiyacım bulunmakta. Elinde bu kapsamda bir Yargıtay kararı olanlar paylaşabilir mi?
Old 06-12-2013, 12:16   #2
tiryakim

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
10.Hukuk Dairesi

Esas: 2013/5272
Karar: 2013/14616
Karar Tarihi: 28.06.2013

TESPİT DAVASI - HAK SAHİBİ KONUMUNDA YER ALAN DAVACIYA BAĞLANAN ÖLÜM AYLIĞI - BOŞANAN EŞLERİN KAYITLI OLDUKLARI BÖLGE YÖNÜNDEN KAPSAMLI EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ARAŞTIRMASI YAPILMASI - MUHTAR VE AZALARININ TANIK SIFATIYLA BİLGİ VE GÖRGÜLERİNE BAŞVURULMASI

ÖZET: Boşanan eşler İş Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, kontrol memurluğunun rapor tarihi olan …. itibariyle davacının Nüfus Müdürlüğü kayıtlarına göre ikamet ettiği bildirilen K. Mahallesinde varsa M. Yılmaz dışında görev yapan muhtar ve azalarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle <boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama> olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, ayrıca Kurumun davacı hakkında başlattığı takip dosyasıyla itiraza uğramışsa ve buna yönelik olarak açılmışsa itirazın iptali davalarının akıbetleri de araştırılmak ve gerektiğinde dosya içerisine konulmak suretiyle toplanan kanıtlar ışığı altında tümü birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.

(2709 S. K. m. 20) (5510 S. K. m. 56, 96, Geç. m. 1) (4721 S. K. m. 2) (ANY. MAH. 28.04.2011 T. 2009/86 E. 2011/70 K.)

Dava ve Karar: Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 s. Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı SGK Başkanlığı işleminin iptaliyle aylığın yeniden bağlanması, kesilen aylıkların ödenmesi gereken tarihten itibaren faiziyle birlikte iadesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi A. K. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Hakkında verilen boşanma kararı 2009 yılında kesinleşen davacıya, 1991 yılında yaşamını yitiren iştirakçi babası üzerinden 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm (yetim) aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca 2011 yılının Mayıs ayında gerçekleştirilen işlemle 01.03.2009 tarihi itibarıyla kesilerek, 01.03.2009 - 30.09.2010 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.

506, 1479, 2925, 2926, 5434 s. Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun <Gelir ve aylık bağlanmayacak haller> başlığını taşıyan 56 ncı maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada <Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır.> düzenlemesine yer verilmiş olup, hükmün Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle yapılan başvurunun, Anayasa Mahkemesi'nin 15.12.2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 28.04.2011 gün ve 2009/86 Esas - 2011/70 Karar sayılı kararıyla reddedildiği, dolayısıyla iptal edilmeyen fıkranın yürürlükte olduğu belirgindir.

Fıkra, oldukça sade biçimde kaleme alınmış, madde başlığında <bağlanmayacak> sözcüğüne yer verildikten sonra fıkra metninde <bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir> ibareleri kullanılmış, böylelikle, daha önceki sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir/aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir/aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Burada, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir. Taraflar arasında hangi hukuki sebep ve maddi vakıaya dayanmış olursa olsun sona ermiş evlilik birliğinin hak ve yükümlülüklerinin sürdürüldüğü beraberlikler veya kesinleşmiş yargı kararına bağlı olarak gerçekleşmiş boşanmanın var olan/olası sonuçlarını ortadan kaldırıcı/giderici nitelikteki birliktelikler madde kapsamında değerlendirilmeli, ortak çocuk/çocuklar yönünden, boşanma kararına bağlanan veya bağlanmayan kişisel ilişkilerin yürütülmesini sağlamaya yönelik olarak, eşlerin belirli aralıklarda ve günlerde zorunlu şekilde bir araya gelmeleri durumunda ise kanun koyucunun bu türden ilişkinin varlığının gelir/aylık bağlanmaması veya kesilmesi nedeni olarak öngörmediği kabul edilmeli, boşanılan eşle kurulan/yürütülen ilişkinin, eylemli olarak birlikte yaşama kavramı kapsamında yer alıp almadığı dikkatlice irdelenerek saptama yapılmalıdır.

Anılan 56 ncı maddede yalın olarak <eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen> ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; <sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan>, <hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan>, <gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan> veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurumca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken; eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin/samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma/irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle, kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan <boşanma> hukuki durum ve sonucunun eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda <anlaşmalı boşanma> adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak belirtilmelidir ki, boşanma tarihi itibarıyla gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.

Gelirin/aylığın kesilme tarihiyle Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 s. Kanunun 96 ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56 ncı maddede, <eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle> ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.

5510 s. Kanun, önceki sosyal güvenlik yasalarını birleştiren temel yasa niteliğinde olduğundan, gerek değiştirilen veya yürürlükten kaldırılan, gerekse geçici ve geçiş hükümlerinin yer aldığı maddelerle birlikte ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir. Bu yönden bakıldığında Kanunun <Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri> başlığını taşıyan geçici 1. ve <5434 s. Kanuna ilişkin geçiş hükümleri> başlıklı geçici 4 üncü maddesinin irdelenmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Anılan geçici maddelerle kanun koyucu tarafından, 5510 s. Kanunun yürürlüğü öncesinde yukarıda belirtilen beş adet sosyal güvenlik kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle hak sahiplerine bağlanan gelirin/aylığın, durum değişikliği sebebine bağlı olarak kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, yine anılan kanun hükümlerinin esas alınması gerektiğinin benimsendiği anlaşılmaktadır. Söz konusu kanunlarda, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusu, gelirin/aylığın bağlanması engeli veya kesilmesi nedeni olarak öngörülmediğinden, 56 ncı maddenin zaman bakımından uygulanmasında kuşku ve duraksamaya düşülmesi olasılığı bulunmaktadır. Bu durumda, 4721 s. Kanunun <Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.> hükmünü içeren ve <Dürüst davranma> başlığını taşıyan 2 nci maddesinde yer alan dürüstlük (= objektif iyi niyet) kuralı çerçevesinde çözüme gidilmeli, evrensel hukuk ilkeleri arasında yer alan <hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı> ilkesi sosyal güvenlik hukuku alanında da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bakımdan, 56 ncı madde açısından 01.10.2008 tarihinden önce hakkın kazanıldığı durumlarda, söz konusu yasal düzenleme öncesinde ilgililer her ne şekilde/amaçla/saikle boşanmış olurlarsa olsunlar, başka bir anlatımla eşlerin boşanma iradeleri gerçek/samimi olsun veya olmasın, eylemli birlikteliklerini 5510 s. Kanunla getirilen yeni düzenleme sonrasında da sürdürdüklerinin veya söz konusu düzenlemeden itibaren anılan tür ve nitelikte bir beraberliğe başladıklarının kanıtlanması durumunda, başka bir anlatımla eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun saptandığı durumlarda, anılan 2 nci madde kapsamında hakkın kötüye kullanımının varlığı kabul edilerek ilgililere gelir/aylık tahsisi yapılmaması, bağlanan gelirin/aylığın da kesilmesi gerekmektedir. Kuşkusuz, hak sahibine, eylemli birlikteliğin sona erdiği tarihten itibaren, diğer koşulların da varlığı durumunda gelir/aylık bağlanabileceği kabul edilmelidir.

Sonuç olarak; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56'ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere Anayasa'nın 20'nci maddesiyle 5510 s. Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacıyla boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; kontrol memurluğunun rapor tarihi olan 29.06.2010 itibariyle davacının ilgili muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleriyle yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü'nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 s. Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, kontrol memurluğunun rapor tarihi olan 29.06.2010 itibariyle davacının Nüfus Müdürlüğü kayıtlarına göre ikamet ettiği bildirilen Kızıltoprak Mahallesinde varsa Mustafa Yılmaz dışında görev yapan muhtar ve azalarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle <boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama> olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, ayrıca Kurumun davacı hakkında başlattığı takip dosyasıyla itiraza uğramışsa ve buna yönelik olarak açılmışsa itirazın iptali davalarının akıbetleri de araştırılmak ve gerektiğinde dosya içerisine konulmak suretiyle toplanan kanıtlar ışığı altında tümü birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 06-12-2013, 14:54   #3
law89

 
Varsayılan

Gönderdiğiniz içtihat için teşekkür ederim, yalnız benim istediğim daha farklı bir içtihat.506 sayılı Kanun döneminde isteğe bağlı sigortalılığı ve zorunlu sigortalılığı söz konusu olan çalışanların daha sonradan yaşlılık aylığı talepleri bakımından 5510 kapsamında değerledirilmesi ile ilgilidir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
5510 sayılı Kanun’un 8. maddesi, idari para cezası Sayın avukatım Meslektaşların Soruları 1 20-07-2013 14:29
5275 sayılı kanun-geçici madde 3- uygulanması yeditepelişehir Meslektaşların Soruları 0 09-01-2013 12:44
5510 sayılı kanun madde 4 hakkında içtihat belgin Meslektaşların Soruları 0 08-04-2011 23:43
5510 Sayılı Kanun-Yapılandırma Av.Olcay Pehlivanlıoğlu Meslektaşların Soruları 0 24-09-2010 17:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03559208 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.