Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yeni satın alınan evden eski malikin En Hızlı Tahliye Yolu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-04-2013, 17:43   #1
Batu Han

 
Varsayılan yeni satın alınan evden eski malikin En Hızlı Tahliye Yolu

Müvekkilim bir ev satın almış. Ev sahibi de evi hafta sonu boşaltacağını söylemiş. Fakat tapuda işlemler bitip para ödendikten sonra en erken yaz sonunda çıkarım demiş. Ortada herhangi bir kira kontratı yada eski ev sahibinin evi boşaltacağına dair yazılı bir belge yok.

Tahliye için sizce en hızlı yol hangisidir? Benim aklıma gelmeyen bir şekilde sorunun çözümü mümkün mü? Pratikte Yargıtay aşaması olan hiç bir yol fayda sağlamayacak çünkü.
Old 30-04-2013, 21:41   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Batu Han
Müvekkilim bir ev satın almış. Ev sahibi de evi hafta sonu boşaltacağını söylemiş. Fakat tapuda işlemler bitip para ödendikten sonra en erken yaz sonunda çıkarım demiş. Ortada herhangi bir kira kontratı yada eski ev sahibinin evi boşaltacağına dair yazılı bir belge yok.

Tahliye için sizce en hızlı yol hangisidir? Benim aklıma gelmeyen bir şekilde sorunun çözümü mümkün mü? Pratikte Yargıtay aşaması olan hiç bir yol fayda sağlamayacak çünkü.

Evi boşaltmayan kiracı mı, önceki ev sahibi mi? Başlıkta faklı, içerikte farklı yazılmış gibi.
Old 30-04-2013, 22:50   #4
Av.BKacar

 
Varsayılan

Kira sözleşmesinin olmasına gerek yok mülkiyet hakkının ihlali var noterden ihtarname çekilmesinin doğru olacağı kanaatindeyim.
Old 30-04-2013, 22:57   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Batu Han
Ev sahibi. Kiracı veya kira sözleşmesi yok.

Satan ile satın alan arasında kira ilişkisi olmadığı için müdahalenin men'i düşünülebilir.

Ayrıca THS'de daha önce bu konuda açılmış konular da var, örneğin:

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=11253
Old 01-05-2013, 09:46   #6
Mehmet Mustafa ÖZÜNVER

 
Varsayılan

3091 sayılı kanuna göre valiliğe(kaymakamlık duruma göre) başvurun en kısa çözüm yoludur diye biliyorum. Tabi 60 günlük süreyi de göz önünde buludurun.
Old 01-05-2013, 14:50   #7
Batu Han

 
Varsayılan

Teşekkürler. Sanıyorum sonunda temyiz olmayan bir yol yok.
Malesef 3091 sayılı kanunun bu sorunda uygulama alanı bulması zor. Çünkü her şeyden önce müvekkilim hiç bir zaman zilliyet olamadı. Tek yol uzun yol malesef.
Old 18-05-2013, 01:58   #8
Av.şükrü söğüt

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
Sizimde bildiğiniz gibi menkul mal satımında satıcının alıcıya karşı olan borçlarından biri mülkiyetin nakli ,ikincisi ise teslimdir.Borçlar kanunu gereğince menkul mal satımına ilişkin hükümler kıyasen taşınmaz satımına da uygulanır.
Bu hükümleri olayınıza uygulayacak olursak eski mal sahibi-satıcı,müvekkiliniz-alıcıya taşınmazın mülkiyetini devir borcunu yerine getirmiş,ancak teslim borcunu yerine getirmemiştir.Özetle eski mal sahibi-satıcı, alıcı-müvekkilinize karşı taşınmaz mal satış sözleşmesinden doğan teslim borcunu yerine getirmekte mütemerrit borçlu durumundadır.Bu nedenle eski-malik mal sahibine karşı taşınmazın teslim borcunun yerine getirilmesi davasını açabilirsiniz.
Bazı meslektaşlarımızın el atmanın önlenmesi veya Fuzuli işgal nedeniyle tahliye davası açtıklarını görmekteyim. El atmanın önlenmesi davası açılması halinde bu talep taşınmazın aynına ilişkin olduğundan kesinleşmeden icraya konulabilme imkanı bulunmamaktadır.Fuzuli işgal sebebiyle tahliye davasının açılması halinde de birçok mahkemenin tahliye talebini görerek sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğundan hareketle görevsizlik kararı verdiğini de belirtmek isterim.
Taşınmazın teslim borcunun yerine getirilmesine yönelik açacağınız davanın lehinize hükme bağlanması halinde kesinleşmesini beklemeden icraya koyabileceğinizi ancak teslime ilişkin bu davanın da dava tarihindeki taşınmazın değeri üzerinden nispi harca tabi olduğunu ayrıca belirtmek isterim. Saygılarımla.Av.Şükrü Söğüt
Old 03-11-2021, 20:21   #9
avesrademr

 
Varsayılan

Merhaba meslektaşım,
Başlıktaki meslektaşın yaşadığı aynı sorunu yaşıyor aile üyelerimden biri. Evi satan eski malik tapuda taşınmaz devri yaptığı halde ailesiyle artık kendisine ait olmayan evde oturuyor. Benim aile üyem de müdahalenin meni davası açmak istiyor madde hükmünden ben öyle olması gerektiğini düşünmüştüm ta ki sizin bu cevabınıza denk gelene kadar.



Taşınmazın teslim borcunun yerine getirilmesine yönelik açılacak olan davada mevzuattaki hangi madde hükmüne dayanılır? (Çünkü sanıyorum ki aynı sayfada bu davanın müdahalenin meni davası olması gerektiğini iddia eden ve kanun hükmüne dayanan meslektaşlarımız da var.) Şimdiden çok teşekkür ederim cevabınız için.


Av. Esra Demir



Alıntı:
Yazan Av.şükrü söğüt
Sayın meslektaşım,
Sizimde bildiğiniz gibi menkul mal satımında satıcının alıcıya karşı olan borçlarından biri mülkiyetin nakli ,ikincisi ise teslimdir.Borçlar kanunu gereğince menkul mal satımına ilişkin hükümler kıyasen taşınmaz satımına da uygulanır.
Bu hükümleri olayınıza uygulayacak olursak eski mal sahibi-satıcı,müvekkiliniz-alıcıya taşınmazın mülkiyetini devir borcunu yerine getirmiş,ancak teslim borcunu yerine getirmemiştir.Özetle eski mal sahibi-satıcı, alıcı-müvekkilinize karşı taşınmaz mal satış sözleşmesinden doğan teslim borcunu yerine getirmekte mütemerrit borçlu durumundadır.Bu nedenle eski-malik mal sahibine karşı taşınmazın teslim borcunun yerine getirilmesi davasını açabilirsiniz.
Bazı meslektaşlarımızın el atmanın önlenmesi veya Fuzuli işgal nedeniyle tahliye davası açtıklarını görmekteyim. El atmanın önlenmesi davası açılması halinde bu talep taşınmazın aynına ilişkin olduğundan kesinleşmeden icraya konulabilme imkanı bulunmamaktadır.Fuzuli işgal sebebiyle tahliye davasının açılması halinde de birçok mahkemenin tahliye talebini görerek sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğundan hareketle görevsizlik kararı verdiğini de belirtmek isterim.
Taşınmazın teslim borcunun yerine getirilmesine yönelik açacağınız davanın lehinize hükme bağlanması halinde kesinleşmesini beklemeden icraya koyabileceğinizi ancak teslime ilişkin bu davanın da dava tarihindeki taşınmazın değeri üzerinden nispi harca tabi olduğunu ayrıca belirtmek isterim. Saygılarımla.Av.Şükrü Söğüt
Old 06-11-2021, 15:03   #10
Av.şükrü söğüt

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım Av. Esra Demir,
6098 sayılı BÇK.m.207/1.fıkrası:
Satış sözleşmesi,satıcının zilyetlik ve mülkiyeti alıcıya devretme,alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.
Kanun koyucu bu madde ile satış sözleşmesine tipiklik kazandıran ve kurucu unsurlarını oluşturan tarafların borçlarını (edimlerini) tespit etmiştir.Yani alıcının borcu,bedel(semen) ödeme borcu, satıcının borcu ise mülkiyeti devir ile zilyetliği devir borcudur.Yani satıcının alıcıya karşı temel olarak 2 tane borcu vardır.Mülkiyeti devretmek ve teslim yoluyla zilyetliği devretmek.(zilyetliği devir de doğrudan doğruya, veya dolaylı olarak veya havale ile veya vasıtanın teslimi veya hükmen veya kanunen..gibi yollarla olabilir).
BÇK.m.210-Satıcı,satılanın mülkiyetini geçirmek amacıyla zilyetliğini alıcıya devretmekle yükümlüdür.
Kanun koyucu taşınır satımına ilişkin bu madde ile de menkul malların satımın da satıcının borçlarını düzenlemiş,yukarıdaki genel ilkeden ayrılmamış,sadece menkul mallar da zilyetlikten ibaret olan mülkiyeti ve mülkiyet ile birlikte zilyetliğin devrini menkul mal satışlarına özgü olarak ve anlaşılabilecek bir tarz da ifade etmiştir.Aslında bu maddeye dahi gerek yoktur.Çünkü BÇK.m.207/1 bu maddeyi de kapsayacak şekilde son derece geniş içerikli bir maddedir.
BÇK.m.246-Taşınır satışına ilişkin kurallar,kıyas yoluyla taşınmaz satışında da uygulanır.
Yani taşınır satımına ilişkin hükümler taşınmaz satımına ilişkin özel hükümler saklı kalmak ve niteliğine aykırı düşmemek suretiyle taşınmaz satımlarında da uygulanabilecektir.
Yukarıda bahsettiğim gibi satıcı mülkiyeti devretmiş ancak zilyetliği devir borcunu yerine getirmemiştir.Peki satıcı zilyetliği devir borcunu ne zaman yerine getirecektir.
BÇK.m.207/2-Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkça satıcı ile alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdür.
Bu hükümden de anlaşılacağı gibi istisnai durum yoksa satıcı tapuda mülkiyeti devrettiği an da taşınmazın zilyetliğini de alıcıya devretmek zorundadır.Aynı an da devretmez ise satıcı zilyetliğin devri yönünden kanunen temerrüde düşmüş olur.
BÇK.m.212/1-Satıcının temerrüdü halinde borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümler uygulanır.
Kanun koyucu bu madde ile borçlunun temerrüdünü düzenleyen BÇK.m.125’ e atıf yapmaktadır.
BÇK.m.125-Temerrüde düşen borçlu verilen süre içerisinde borcunu ifa etmemişşe veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir.
Kanun koyucu bu madde ile alacaklının her zaman aynen ifa ve gecikmeden doğan tazminatı isteyebileceğini hüküm altına almıştır.
Sizin olayınızda ise yakın akrabanız bir taşınmaz satın almıştır.Özetle satıcı alıcıya karşı olan mülkiyeti devir borcunu tapuda ferağ ve takrir vererek yerine getirmiştir.Peki satıcı alıcıya karşı olan bütün borçlarını yerine getirmişmidir?Elbette hayır.Daha onun yerine getirmesi gereken bir ana borcu daha vardır.O da zilyetliğin devri borcudur.Peki onu nasıl yerine getirecektir.Taşınmazı boşaltarak vasıtanın yani daire veya dükkan anahtarlarını yeni malike veya yetkili temsilcisine teslim ederek.(Vasıtanın teslimi yoluyla zilyetliğin devri).
Peki sizin olayınız da aynen ifa talebiniz ne olacaktır.Satıcının temerrüde düştüğü asıl borçlarından biri olan zilyetliğin devrini isteme alacağı yani teslimi isteme (aynen ifayı talep) hakkı.Eğer ayrıca zararınız da varsa özellikle kira kaybı dolayısıyla tazminat ta (gecikme tazminatı) isteyebilirsiniz.
Size konunun daha açık bir şekilde anlaşılabilmesi için farklı örnekler de vermek isterim.
Örneğin haftanın pazartesi günü bir araba bayisine gittiniz.Sıfır bir aracı X lirayı peşin vererek kendi adınıza satın aldınız.Satıcı bayi arabayı cuma günü teslim edeceğini söyledi.Cuma günü bayiye gittiniz.Satıcı bayi satış konusu araca ilişkin ve adınıza tescil edilmiş bir ruhsat yani trafik tescil belgesi getirdi ve size verdi.(adınıza mülkiyet devri yapılmış).Siz biraz bekledikten sonra aracınızın nerede olduğunu sordunuz.Satıcı bayi..aracın nerede olduğunu ben de bilmiyorum dedi.Yani size aracı teslim etmiyor veya edemiyor...
Bu olayda satıcı mülkiyeti devir borcunu adınıza araç tescili yaparak yerine getirmiş.Ancak teslim borcunu yani zilyetliği devir borcunu yani araç ile birlikte kontak anahtarlarını size teslim edemiyor.
Hangi davayı açacağız.Diğer meslektaşlarımın ileri sürdüğü gibi genel hükümlere dayalı el atmanın önlenmesi davası mı,yoksa teslim yoluyla zilyetliğin devri davası mı?
Yine bir örnek daha vereyim.Bir inşaat şirketinden kendi adınıza parasını da peşin olarak ödeyerek bir daire aldınız.Şirket size tapu devrini gerçekleştirdi.Diğer alıcılar gibi size de aynı tarih olan X tarihte dairenizi teslim edeceğim dedi.
X tarih geldiğinde şirket sattığı bütün diğer maliklere dairelerinin anahtarlarını teslim ettiği ve diğer komşularınız yavaş yavaş taşınmaya başladığı halde size hitaben..siz beni.....nedenden dolayı çok uğraştırdınız ve üzdünüz, o yüzden size ait olan daireyi teslim etmiyorum derse..halihazır da boş olan dairenizi nasıl teslim alacaksınız?
El atmanın önlenmesi davası açtığınız da daire boş olduğu için öncelikle mahkemenin aklının karışmasına yol açarsınız.Bunun yanında davacı olarak ispat yükünü de üzerinize almış olursunuz.Peki ispatı nasıl yapacaksınız.Zaten daire boş...Halbuki satıcının teslim borcunun aynen ifasını dava yoluyla istediğiniz de hem mahkeme olayı daha iyi anlar hem de ispat yükü inşaat şirketine yani davalı tarafa (satıcıya) geçer.
Ayrıca el atmanın önlenmesi davasında uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığından kararı istinaf ve yargıtay aşamasından geçerek yani kesinleştikten sonra icraya koyabilirsiniz.Bu da yeni malikin çok uzun süre ve gereksiz yere beklemesini ve dolayısıyla gecikmeden doğan zararının daha da artması sonucunu doğurur.
Oysa teslim davasında mülkiyet hakkı uyuşmazlık konusu olmadığından kararı hemen icraya koyabilirsiniz.
Öncelikle önünüze gelen bir uyuşmazlıkta taraflar arasında herhangi bir hukuki ilişkinin özellikle bir sözleşme ilişkisinin kurulup kurulmadığını tespit ederseniz sorunu daha sağlıklı olarak çözebileceğiniz kanatindayım. Eğer sözleşme ilişkisinin varlığını tespit ederseniz bu sözleşme ilişkisinden doğan borçlar(edimler) üzerinden talep te bulunursanız daha çabuk ve daha sağlıklı bir sonuç elde edeceğinizi düşünüyorum.
Benim bu konuya ilişkin düşüncem bu şekildedir.Değerli diğer meslektaşlarımın da elbette farklı düşünceleri de olabilir.Farklı düşünceler de benim için her zaman değerli ve önemlidir.Biraz uzun oldu zannediyorum.Kusuruma bakmayın.Size ve bütün meslektaşlarıma en derin saygılarımla.
Old 09-11-2021, 22:57   #11
avesrademr

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, öncelikle detaylı cevabınız için çok teşekkür etmek isterim. Adeta bir ders anlatımı gibi açıklayıcı olmuş, çabanız olağanüstü. Bazı hususlarda kararsız kaldım. Şöyle ki, mahkemece aynen ifaya karar verilmesi durumunda bu kararın klasik anlamda bir tahliye ifadesi içermeyecek olması nedeniyle nasıl icraya konu olacağı? Diğeri de yetkili ve görevli mahkeme hususu ki o da bu davanın taşınmaz aynına ilişkin olması sebebiyle taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi ve Asliye Hukuk M. mi olduğu? Son olarak ise harca esas değer taşınmazın değeri mi olur sizce?


Tekrar içtenlikle teşekkür ediyor, iyi çalışmalar diliyorum.
Av. Esra Demir





Alıntı:
Yazan Av.şükrü söğüt
Sayın meslektaşım Av. Esra Demir,
6098 sayılı BÇK.m.207/1.fıkrası:
Satış sözleşmesi,satıcının zilyetlik ve mülkiyeti alıcıya devretme,alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.
Kanun koyucu bu madde ile satış sözleşmesine tipiklik kazandıran ve kurucu unsurlarını oluşturan tarafların borçlarını (edimlerini) tespit etmiştir.Yani alıcının borcu,bedel(semen) ödeme borcu, satıcının borcu ise mülkiyeti devir ile zilyetliği devir borcudur.Yani satıcının alıcıya karşı temel olarak 2 tane borcu vardır.Mülkiyeti devretmek ve teslim yoluyla zilyetliği devretmek.(zilyetliği devir de doğrudan doğruya, veya dolaylı olarak veya havale ile veya vasıtanın teslimi veya hükmen veya kanunen..gibi yollarla olabilir).
BÇK.m.210-Satıcı,satılanın mülkiyetini geçirmek amacıyla zilyetliğini alıcıya devretmekle yükümlüdür.
Kanun koyucu taşınır satımına ilişkin bu madde ile de menkul malların satımın da satıcının borçlarını düzenlemiş,yukarıdaki genel ilkeden ayrılmamış,sadece menkul mallar da zilyetlikten ibaret olan mülkiyeti ve mülkiyet ile birlikte zilyetliğin devrini menkul mal satışlarına özgü olarak ve anlaşılabilecek bir tarz da ifade etmiştir.Aslında bu maddeye dahi gerek yoktur.Çünkü BÇK.m.207/1 bu maddeyi de kapsayacak şekilde son derece geniş içerikli bir maddedir.
BÇK.m.246-Taşınır satışına ilişkin kurallar,kıyas yoluyla taşınmaz satışında da uygulanır.
Yani taşınır satımına ilişkin hükümler taşınmaz satımına ilişkin özel hükümler saklı kalmak ve niteliğine aykırı düşmemek suretiyle taşınmaz satımlarında da uygulanabilecektir.
Yukarıda bahsettiğim gibi satıcı mülkiyeti devretmiş ancak zilyetliği devir borcunu yerine getirmemiştir.Peki satıcı zilyetliği devir borcunu ne zaman yerine getirecektir.
BÇK.m.207/2-Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkça satıcı ile alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdür.
Bu hükümden de anlaşılacağı gibi istisnai durum yoksa satıcı tapuda mülkiyeti devrettiği an da taşınmazın zilyetliğini de alıcıya devretmek zorundadır.Aynı an da devretmez ise satıcı zilyetliğin devri yönünden kanunen temerrüde düşmüş olur.
BÇK.m.212/1-Satıcının temerrüdü halinde borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümler uygulanır.
Kanun koyucu bu madde ile borçlunun temerrüdünü düzenleyen BÇK.m.125’ e atıf yapmaktadır.
BÇK.m.125-Temerrüde düşen borçlu verilen süre içerisinde borcunu ifa etmemişşe veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir.
Kanun koyucu bu madde ile alacaklının her zaman aynen ifa ve gecikmeden doğan tazminatı isteyebileceğini hüküm altına almıştır.
Sizin olayınızda ise yakın akrabanız bir taşınmaz satın almıştır.Özetle satıcı alıcıya karşı olan mülkiyeti devir borcunu tapuda ferağ ve takrir vererek yerine getirmiştir.Peki satıcı alıcıya karşı olan bütün borçlarını yerine getirmişmidir?Elbette hayır.Daha onun yerine getirmesi gereken bir ana borcu daha vardır.O da zilyetliğin devri borcudur.Peki onu nasıl yerine getirecektir.Taşınmazı boşaltarak vasıtanın yani daire veya dükkan anahtarlarını yeni malike veya yetkili temsilcisine teslim ederek.(Vasıtanın teslimi yoluyla zilyetliğin devri).
Peki sizin olayınız da aynen ifa talebiniz ne olacaktır.Satıcının temerrüde düştüğü asıl borçlarından biri olan zilyetliğin devrini isteme alacağı yani teslimi isteme (aynen ifayı talep) hakkı.Eğer ayrıca zararınız da varsa özellikle kira kaybı dolayısıyla tazminat ta (gecikme tazminatı) isteyebilirsiniz.
Size konunun daha açık bir şekilde anlaşılabilmesi için farklı örnekler de vermek isterim.
Örneğin haftanın pazartesi günü bir araba bayisine gittiniz.Sıfır bir aracı X lirayı peşin vererek kendi adınıza satın aldınız.Satıcı bayi arabayı cuma günü teslim edeceğini söyledi.Cuma günü bayiye gittiniz.Satıcı bayi satış konusu araca ilişkin ve adınıza tescil edilmiş bir ruhsat yani trafik tescil belgesi getirdi ve size verdi.(adınıza mülkiyet devri yapılmış).Siz biraz bekledikten sonra aracınızın nerede olduğunu sordunuz.Satıcı bayi..aracın nerede olduğunu ben de bilmiyorum dedi.Yani size aracı teslim etmiyor veya edemiyor...
Bu olayda satıcı mülkiyeti devir borcunu adınıza araç tescili yaparak yerine getirmiş.Ancak teslim borcunu yani zilyetliği devir borcunu yani araç ile birlikte kontak anahtarlarını size teslim edemiyor.
Hangi davayı açacağız.Diğer meslektaşlarımın ileri sürdüğü gibi genel hükümlere dayalı el atmanın önlenmesi davası mı,yoksa teslim yoluyla zilyetliğin devri davası mı?
Yine bir örnek daha vereyim.Bir inşaat şirketinden kendi adınıza parasını da peşin olarak ödeyerek bir daire aldınız.Şirket size tapu devrini gerçekleştirdi.Diğer alıcılar gibi size de aynı tarih olan X tarihte dairenizi teslim edeceğim dedi.
X tarih geldiğinde şirket sattığı bütün diğer maliklere dairelerinin anahtarlarını teslim ettiği ve diğer komşularınız yavaş yavaş taşınmaya başladığı halde size hitaben..siz beni.....nedenden dolayı çok uğraştırdınız ve üzdünüz, o yüzden size ait olan daireyi teslim etmiyorum derse..halihazır da boş olan dairenizi nasıl teslim alacaksınız?
El atmanın önlenmesi davası açtığınız da daire boş olduğu için öncelikle mahkemenin aklının karışmasına yol açarsınız.Bunun yanında davacı olarak ispat yükünü de üzerinize almış olursunuz.Peki ispatı nasıl yapacaksınız.Zaten daire boş...Halbuki satıcının teslim borcunun aynen ifasını dava yoluyla istediğiniz de hem mahkeme olayı daha iyi anlar hem de ispat yükü inşaat şirketine yani davalı tarafa (satıcıya) geçer.
Ayrıca el atmanın önlenmesi davasında uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığından kararı istinaf ve yargıtay aşamasından geçerek yani kesinleştikten sonra icraya koyabilirsiniz.Bu da yeni malikin çok uzun süre ve gereksiz yere beklemesini ve dolayısıyla gecikmeden doğan zararının daha da artması sonucunu doğurur.
Oysa teslim davasında mülkiyet hakkı uyuşmazlık konusu olmadığından kararı hemen icraya koyabilirsiniz.
Öncelikle önünüze gelen bir uyuşmazlıkta taraflar arasında herhangi bir hukuki ilişkinin özellikle bir sözleşme ilişkisinin kurulup kurulmadığını tespit ederseniz sorunu daha sağlıklı olarak çözebileceğiniz kanatindayım. Eğer sözleşme ilişkisinin varlığını tespit ederseniz bu sözleşme ilişkisinden doğan borçlar(edimler) üzerinden talep te bulunursanız daha çabuk ve daha sağlıklı bir sonuç elde edeceğinizi düşünüyorum.
Benim bu konuya ilişkin düşüncem bu şekildedir.Değerli diğer meslektaşlarımın da elbette farklı düşünceleri de olabilir.Farklı düşünceler de benim için her zaman değerli ve önemlidir.Biraz uzun oldu zannediyorum.Kusuruma bakmayın.Size ve bütün meslektaşlarıma en derin saygılarımla.
Old 10-11-2021, 22:13   #12
Av.şükrü söğüt

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım Av. Esra demir,
1-Öncelikle satım konusu taşınmazın-bağımsız bölümün zilyetliğinin devri yani teslimi konusunun ne olduğunu açıklamak isterim. Zilyetlik basit bir tanımla üzerinde egemenlik kurulabilen, tesis edilebilen herhangi bir şey üzerindeki fiili hakimiyettir. Yani şeyin kişinin egemenlik,fiili ve hukuki hakimiyet alanına sokulması ve bunun sonucunda zilyetlikten doğan haklarını özellikle kullanma ve yararlanma ve (menkul mallarda ise tasarruf etme) hak ve yetkisinin elde edilmesidir.Yani kişinin o şey üzerinde zilyetlikten doğan hak ve yetkilerini tam olarak kullanabilmesini sağlayacak şekilde hakimiyeti altında bulundurması eylemsel durumudur.
2-Siz vekil olarak teslime yönelik bir dava açtığınızda mahkeme gerekçeli kararda nasıl hüküm kuracak veya kurmalıdır sorusu da karşımıza çıkar.Mahkeme gerekçeli kararında aynen... Davacının davasının aynen kabulü ile.. İli.. İlçesi.. Tapu sicil müdürlüğünün... Pafta.. Ada.. Parsel üzerinde kayıtlı..daire niteliğindeki.. Arsa paylı... Blok.. Kat.. Daire nolu ve.. Mah... Sokak.. İlçe-il adresinde bulunan... bağımsız bölümün zilyetliğinin davalı dan alınarak davacıya verilmesi suretiyle teslimine şeklinde hüküm kurmalıdır.ancak uygulama da mahkemelerimiz bu kadar ayrıntılı hüküm kurmamakta aynen.. Davacının davasının kabulu ile.... Bağımsız bölümün davacıya teslimine şeklinde pek de açık olmayan bir şekilde hüküm kurmaktadır.
3-Mahkemelerimizin kurmuş olduğu hükümler açık olmasa bile infaz da herhangi bir zorluk da olmayacaktır.
4-Mahkeme davanızı kabul ederek böyle bir karar verdiğinde zaten davalı tarafa menkul ve gayrimenkul tahliye ve teslimine dair icra emri göndereceksiniz. Gönderdiğiniz icra emri zaten tahliyeyi(Boşaltma) de içeren bir icra emri türüdür. İcra dairesi emrin infazı konusunda tarafınıza herhangi bir sorun çıkarırsa siz şikayet yoluna gidebilirsiniz. eğer davalı taraf icra emrinin infazında hata yapıldığını düşünüyorsa bu sefer davalı taraf memur muamelesini şikayet yoluna gider. İnfaz da hiçbir sorun olacağı kanaatinde de değilim.
5-sözleşmeden doğan borçlarda yetki ise 6098 sayılı kanunun 89.maddesinde düzenlenmiştir.Bağımsız bölümün satışı parça borcu niteliğinde olduğundan ve bağımsız bölümün zilyetliğinin devri borcu da bu kapsamda yer aldığından tapuda satış akdinin yapıldığı sırada parça borcu nerede bulunuyorsa yani taşınmazın olduğu yer mahkemeleri yetkili olduğu gibi hmk.M.6 gereğince davalının ikametgahı mahkemesi de yetkilidir.(bu dava taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlığın olduğu bir dava olmadığından kesin yetkiye dayalı bir dava değildir)
6-teslim konusu bağımsız bölümün değeri para ile ölçülebildiğinden bu tür davalar nispi harca tabidir.
7-görevli mahkeme de genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi dir. (satıcı ticari amaçla satış yapmadığından tüketici mahkemesinin görevli olmadığı kanaatındayım.)
Bu cevabı çok küçük bir cep telefonunda yazmaya çalıştığımdan kelime veya harf bozukluklarım olabilir. Kusuruma bakmayın. Size ve diğer meslektaşlarıma en derin saygılarımla...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ödenmeyen kira alacağı için tahliye yolu gzmkws Meslektaşların Soruları 7 24-04-2014 10:37
Hızlı okuma kursları Özlem Benli Hukuk Lisans Eğitimi 4 29-06-2013 19:34
İcra Yolu ile Tahliye savunma Meslektaşların Soruları 1 23-08-2010 09:32
hızlı tebligat çözümhukuk Meslektaşların Soruları 1 11-08-2009 13:00
Kira Sözleşmesi Olmadan Tahliye Etmenin En Etkili Yolu ad-hoc Meslektaşların Soruları 12 11-11-2008 13:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04668188 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.