Terekenin Tespiti Davası'nda, ölüm tarihine itibariyle yapılacak malvarlığı araştırmasının kapsamı nedir?

Sayın Meslektaşlarım, merhaba,

Derdest bir davamız ile ilgili değerli görüşlerinizi rica ediyorum;

Muris 2016 yılında vefat etmiştir. Murisin hayattayken vermiş olduğu vekaletnameye istinaden, 2015'de murise ait bir taşınmazın vekaleten satışı yapılmış ancak vekil tarafından murise ilgili satış bedeli ödenmemiştir.

Mirasçılar vekili olarak açmış olduğumuz tereke tespit davasında diğer taleplerimizin yanında ...murisin söz konusu pasif taşınmazının tespiti ile taşınmazın kim tarafından, kime ve ne kadar bedelle satıldığının tespiti için ilgili tapu müdürlüğüne yazılmasını... talep ettik. Buradaki amacımız tapudan gelecek bilgi neticesinde murise taşınmazın satış bedelini ödemeyen vekili satış bedeli üzerinden terekenin borçlusu haline getirmek idi. Başka bir deyişle murisin ölmeden önce var olan söz konusu alacağını tespit ederek terekeye konu etmek idi.

Ancak tensip zaptı ile söz konusu talebimiz şu şekilde reddedildi; ''Davacının ölüm tarihi öncesine yönelik araştırma yapılması talebinin mahkeme ancak ölüm anındaki terekeyi tespit ile görevli olduğundan REDDİNE''

Bildiğiniz üzere TMK md.552'de terekenin alacaklarının tahsil edileceği ve borçlarının ödeneceği şeklinde açık bir düzenlenme mevcut. Ancak söz konusu RED kararından, mahkemenin murisin ölüm anındaki alacaklarını araştırma görevini kendisinde görmediğini anlıyorum.

Karara karşı gerekli itirazları yapmayı ve itirazların sonuç bulmaması halinde sürecin çok uzamaması adına ayrıca bir alacak davası açmayı düşünüyoruz.

Sizler nasıl değerlendirirsiniz?

(Not: Murisin saklı paylı mirasçısı bulunmamaktadır.)

Mirasçılar kendileri ya da vekili olarak siz de tapudan murisin pasif taşınmaz kayıtlarını görebilir, kayıt örneği alabilirsiniz. Kayıt aldıktan sonra vekile karşı alacak davası açmanız en hızlı çözüm olur . Kolay gelsin

Teşekkürler Şenel Bey, alacak davası açılması konusundaki görüşünüze katılıyorum ancak söz konusu red kararının gerekçesini anlayabilmiş değilim. Bu karar ile ilgili ne düşünüyorsunuz? TMK 593'e göre değerlendirildiğinde sizce yerinde bir karar mıdır? Madde gerekçesinde bu konuya açıklık getirilmemiş. Bu konuda herhangi bir Yargıtay Kararı da bulamadım. Söz konusu tereke alacağının niteliğine/dayanağına mı bakmak gerekecektir? Bu doğrultuda söz konusu alacağın sözüm ona farklı bir yargılamayı gerektirir bir alacak olduğu mu düşünülmüştür? Bu konuda bir boşluk olduğu kanaatindeyim...