Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

6570 7/d ye göre açılan tahliye davasında kiracının muvazaa iddiası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-04-2010, 10:16   #1
kocali

 
Varsayılan 6570 7/d ye göre açılan tahliye davasında kiracının muvazaa iddiası

6570 7/d ye göre açtığım bir tahliye davası var. 7/d de belirtilen tüm şekli unsurlar yerine getirilmiştir. davalı kiracı satışın muvazalı yapıldığı iddiası ileri sürmektedir ve mahkemeden iptal davası açmak için yetki istemekte ve bu davanın bekletici mesele yapılmasını talep etmektedir.

Davalı kiracının satışın iptalini isteme ve bu hususta dava açma hakkı var mıdır?

Böyle bir iptal davası açamaya mahkeme yetki verir mi?

Bu hususta yargıtay kararları mevcut mu? ben bulamadım.
Old 25-04-2010, 17:42   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Sayın kocali;

Davacının iktisabının muvazaalı olduğu iddiası tahliye davasında dinlenmez.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2006/ 6-143 Esas 2006/ 148 Karar, 12.04.2006 Tarih: "...Davalı, ihtiyacın samimi olmadığını, satışı muvazaalı olduğunu, davanın reddini savunmuştur. Mahkeme yasaya karşı hile ile yapılan satış nedeniyle tahliyenin sağlanmak istendiğinden bahisle davanın reddine karar vermiştir.

Dava, 6570 Sayılı Yasanın 7/d maddesi uyarınca açılan ihtiyaç nedenine dayalı tahliye davasıdır. Davacının, ihtiyaç iddiasının gerçek, samimi ve zorunlu olduğunu kanıtlaması gerekir. Olayımızda, davacı bu iddiasını tanık anlatımları ile kanıtlamıştır. Davalı ise satışın muvazaalı olduğunu ileri sürmüştür. Davacının iktisabının Muvazaalı olduğu iddiası kişisel hak nedeniyle açılan tahliye davalarında dinlenemeyeceği Yargıtay'ın kararlılık kazanmış içtihadıdır. Mahkemece, davacı boşta olduğuna ve kiralananın yapılacak işe uygun bulunduğuna göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle isteminin reddine karar verilmesi doğru değildir..."

Kolay gelsin,
Old 06-12-2021, 11:21   #3
hırs

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2021/929
K. 2021/1609
T. 25.5.2021
DAVA : Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... ve ... aleyhine 23/10/2017 gününde verilen dilekçeyle muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüyle Eskişehir İli Tepebaşı İlçesi Hoşnudiye Mahallesi 2169 ada 113 parselde kayıtlı bodrum kat 1 numaralı bağımsız bölümün davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile diğer davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline dair verilen 23/10/2018 tarihli karara karşı davalılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; davalılar ... ve ... vekillerinin istinaf talebinin HMK'nın 353-1-b-2 maddesi gereğince ayrı ayrı kabulüyle Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 23/10/2018 tarih, 2017/448 Esas 2018/455 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğinden davanın tapu iptali ve tescil istemi yönünden davacının aktif husumet ehliyeti, TBK'nun 19. maddesi gereğince de hukuki yarar ve dava şartı yokluğundan reddine dair verilen 16/12/2020 tarihli kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin Eskişehir ili Tepebaşı ilçesi Hoşnudiye mahallesi 2169 ada 113 parselde kayıtlı Dante Cafe adlı iş yerini davalılardan İlhan Bayrakçı'dan 03/09/2012 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığını, kafeyi devraldıktan sonra yaptığı yatırımlar ile cazip bir işletme haline getirdiğini, davalı ...'ın cazip hale gelen iş yerini geri alabilmek için müvekkili aleyhine Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2015/2053 esas sayılı dosyası ile iş yerinde sözleşmeye aykırı tadilat yaptığından bahisle tahliye davası açtığını, yargılama neticesinde mahkemece davanın esastan reddine karar verildiğini, bunun üzerine davalı ...'nın müvekkilini taşınmazdan tahliye etmek amacıyla muvazaalı ve hileli bir şekilde taşınmazı diğer davalı ...'e gerçek bedelinin çok altında bir bedelle satış suretiyle devrettiğini, yeni malikin taşınmazı sözleşme bitiminde tahliye etmesi amaçlı ihtarda bulunduğunu, akabinde 06/09/2017 tarihinde Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2017/1722 esas sayılı dosyası ile ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açtığını, taraflar arasındaki devir işleminin muvazaalı ve müvekkilini taşınmazdan çıkartmak amaçlı olduğunu belirterek tapuda gerçekleştirilen satış işleminin muvazaalı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... vekili; müvekkilinin dava konusu iş yerini 1998 yılında satın aldığını ve kafe işletmeciliği yaptığını, 2012 yılında da davacıya kiraya verdiğini, daha sonra taşınmazı satma niyetine girdiğini, buna ilişkin gazete ilanı verdiğini, diğer davalının da müvekkili ile anlaşması sonucu 150.000,00 TL bedel karşılığı satışın gerçekleştiğini, davacının kiracı olup mülkiyet hakkı bulunmadığından dava açmakta hukuki yararı ve taraf ehliyeti olmadığını, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

Davalı ... vekili; davacının mülkiyet hakkı bulunmadığından aktif husumet ehliyeti olmadığını, davanın esası yönünden ise müvekkilinin taşınmazı diğer davalıdan 150.000,00 TL bedel karşılığı satın aldığını, satışın gerçek olduğunu, davacının amacının müvekkili tarafından davalıya karşı açılan ihtiyaçtan kaynaklı tahliye davasını uzatmak olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davacının hakkında açılan tahliye davası nedeniyle muvazaadan kaynaklı iptal davası açmakta hukuki menfaatinin bulunduğunun kabulüyle her ne kadar davalı ... taşınmazın satışı için yerel gazetede ilan vermiş ise de, davacı tanıklarının sürece ilişkin görgüye dayalı somut anlatımları, tahliye dosyaları ve bilirkişi raporu ile taşınmazın satışına yönelik bilgi almak ve görüşme yapmak için kendisini arayan davacı tanıklarına kaçamaklı cevaplar vererek taşınmazı gerçekte satış iradesinin olmadığını ortaya koyduğu, bilirkişi raporuyla taşınmazın satış tarihindeki gerçek bedelinin 667.968,00 Tl olduğunun belirlendiğini, satış tarihindeki gerçek bedelle taraflar arasındaki satış bedeli arasında mislini aşacak derecede fark bulunduğu, tahliye dosyaları ile de davalının amacının davacıyı taşınmazdan tahliye etmek olduğu gerekçesiyle sübut bulan davanın kabulüyle Eskişehir ili Tepebaşı ilçesi ... Mahallesi ... ada ... parselde kayıtlı bodrum kat 1 numaralı bağımsız bölümün davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile diğer davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; karara karşı, davalılar vekillerince istinafa başvurulması üzerine de bölge adliye mahkemesince; tapu iptali ve tescil yönünden aktif husumet ehliyeti, TBK'nın 19. maddesi gereğince de hukuki yarar ve dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmediğinden davalılar ... ve ... vekillerinin istinaf istemlerinin kabulüyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına buna göre yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğinden; davanın tapu iptali ve tescil istemi yönünden davacının aktif husumet ehliyeti, TBK'nın 19. maddesi gereğince de hukuki yarar ve dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, TBK'nın 19. maddesine dayanılarak açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı tespit ve iptal istemine ilişkindir.

Muvazaa kısaca irade ile beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazen aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa). Yanlar ister salt bir görünüş yaratmak için, ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla, sözleşme yapsınlar görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabandaki sözleşmede tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadığından geçersizdir.

Her ne kadar muvazaayı düzenleyen BK.'nın 18. maddesinde ve öteki kanun hükümlerinde muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçları hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de; taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur vermesi ortaklaşa kabul edilmektedir.

Hemen belirtmek gerekir ki, muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescil yolsuz bir tescil hükmündedir. Tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğundan tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise tapu kaydının da Medeni Kanun'un 933. maddesine göre iptali gerekir. Ayrıca muvazaalı sözleşmeler yapıldığı andan itibaren taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurmayacağından açılan dava sonunda verilen karar, yenilik doğurucu (inşai) bir hüküm değil, açıklayıcı (ihdasi) bir hüküm durumundadır.

Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratılanlar, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü, danışıklı olan bir hukuki işlem haksız eylem niteliğindedir. İşlemin danışıklı olduğu kanıtlanırsa davacı, kiracısı olduğu taşınmazın davacının mülkiyetinde olduğunun tespitinden yararlanabilecektir. Davacının bu davadaki amacı, muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olduğunu ileri sürdüğü kiracılık ilişkisinin tesis edildiği taşınmazın satışına dair işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır.

Öte yandan medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarın da karar verilene kadar sürmesi gerekir.

Somut olayda; malik olan davalılardan ...'nın 03/09/2012 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığı dükkanından davacıyı çıkarmak için 10/11/2015 tarihinde önce Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2015/2053 esas sayılı dosyası ile iş yerinde sözleşmeye aykırı tadilat yaptığından bahisle davacı aleyhine tahliye davası açtığı, mahkemece davanın esastan reddine dair karar verilmesi üzerine bu defada davacıyı taşınmazdan tahliye etmek amacıyla taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı ...'e gerçek bedelinin çok altında bir bedelle satış suretiyle devrettiği, yeni malikin kiracıya taşınmazı sözleşme bitiminde tahliye etmesi amaçlı ihtarda bulunduğu akabinde de 06/09/2017 tarihinde Eskişehir Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2017/1722 esas sayılı dosyası ile ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açtığı ve bu dosyanın hala derdest bulunduğu, aşamaları anlatılan taraflar arasındaki devir işleminin muvazaalı ve davacıyı taşınmazdan çıkartmak amaçlı olduğunun iddia edildiği anlaşılmaktadır. Davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı vardır.

Bu açıklamalar ışığında davalılar ... ve ...'ün davacımız olan kiracıyı taşınmazdan çıkarmak için söz konusu temliki işlemi gerçekleştirdikleri iddia edildiğine göre, olayda muvazaya dayanıldığı anlaşılmaktadır.

Şu halde mahkemece yapılması gereken; TBK'nın 19. maddesi gereğince dava konusu satış işleminin muvazaalı olup olmadığı talebinin satışın muvazaalı olduğunun ve kendisi yönünden geçersizliğini tespit ettirmek olduğu gözönüne alınıp mevcut delillere göre değerlendirilmesi ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bölge adliye mahkemesince yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan, hatalı değerlendirme ile işin esası incelenmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25/05/2021 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İİK 72. maddeye göre açılan İstirdat davasında hak düşürücü süre ne zaman başlar? sarissa Meslektaşların Soruları 9 23-11-2012 13:40
miras hukuku muvazaa iddiası av.nesrinzeyneb Meslektaşların Soruları 8 22-02-2010 00:03
İİK 72 Md ye göre açılan menfi tepit davasında ihtiyati tedbir sevcengiz Meslektaşların Soruları 1 17-11-2008 17:41
Süresinde davaya cevap verilmemesi-muvazaa iddiası ilksan Meslektaşların Soruları 1 15-04-2008 22:21
İİK.121'e göre açılan izaleyi şuyu davasında talep Avukat Özkan ÖZBAŞ Meslektaşların Soruları 1 03-01-2008 20:00


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04397511 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.