tebligatın usulsüzlüğünün tanık ile ispat edilebilmesi

Arkadaşlar sorum tebligat usulsüzlüğünün tanık ile ispatı hakkındadır. Yasanın emredici şekil şartlarına uygun bir tebligatın usulsüzlüğünün tanık ile ispat edilebilmesi mümkün müdür? Yani 7201'in 20 veya 21. maddesine göre usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligatın usulsüzlüğü iddia edilip, tanık ile ispat edilebilir mi? Teşekkürler.

Edilebileceği kanaatindeyim...tebligat muhatabın oturduğu yerde tebliğ edilir.bir kimsenin birden fazla ikametgahı da olamaz... şahsın halihazırda oturduğu yerdeki kolluğa orada oturup oturmadığına dair tutanak istersin halen oturduğu yerdeki muhtarı da tanık olarak dinletirsin olur biter...

İddia edilen usulsüzlük bilinmeden soruya kesin bir yanıt vermek mümkün değil bence.

Alıntı: Yazan Av.Erhan AKTAŞ muhtarı da tanık olarak dinletirsin olur biter... Birşey haddini aşınca zıddına inkılap eder.

''Birşey bu kadar kolay olursa zıddına inkılap eder.''

"İddia edilen usulsüzlük bilinmeden soruya kesin bir yanıt vermek mümkün değil bence"

Üstad, sorulan komşu var, komşu imzadan imtina etmiş olsun. Ancak borçlu komşunun tebligatın yapıldığı gün çalıştığını iddia etse ve komşu da bana postacı borçluyu sormadı, ben o gün işteydim dese. Yahut imzadan imtina eden komşunun adreste borçluya komşu olmadığı iddia edilse. Veya borçlu muhtarlıkta kaydının olduğunu ancak adreste ikamet etmediğini iddia etse ve tanık dinletse. Teb. Kan. 20 veya 21, Tüzük 28 ve 30 hükümleri açık olup, bu kanun ve tüzükler şeklidir. Postacının veya devletin bir başka memurunun yaptığı usule uygun işlemi tanık ifadesi ile sorgulamak devlete olan güveni sarsmaz mı? Bu takdirde haciz mahalinde de tek icra memurunun olduğunu düşünün ve borçlu imzadan imtina etsin. Tutanak nasıl resmi belge ve yazılı delil kabul edilecek? Normal postacının adreste ikamet edenleri bilebileceği ve bu nedenle sormadan isim yazacağı ne kadar ütopik olsada akla gelecek bir yanlışlık olsa da, APS veya Alo Posta tebligat yapan motorlu kurye veya postacının komşu ismini abiyane tabirle sallaması, sormadan bilgi yazıp imzalaması muhtemel midir? Paragraf başındaki ihtimallere göre sorum cevaplanırsa teşekkür ederim.

Tebligatın usulsüzlüğü icra mahkemesinde ileri sürülecek olan bir vakaadır.Ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmek isteyen kişi icra mahkemesinde dava açması gerekir.İcra mahkemesinde tanık ile ispat mümkün değildir,sadece md.68 anlamında belge ile ispatı gerekmektedir.İcra mahkemesinde genel mahkemelere kıyasla daha sıkı şekil şartı kurallarına ihtiyaç vardır.İcra mahkemesinde hakim tanık ve yemin teklif edemez,tarafların iddiaları bekletici mesele yapılmaz.Bu açıdan mutlaka yazılı belge ile ispat edilmesi gerekmektedir.Aksi halde gerçekleştirielecek olan yargılama için ise kararın temyiz edilmesi gerekmektedir ve mahkeme hakiminin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne şikayet etmenizde fayda vardır.

Sayın Meslektaşım;

Kanunun 20 ve devamı maddelerine göre muhtara yapılacak tebligatın şekli şemali anlatılmıştır. Eğer tebliğ mazbatası bu şekile ait olduğu halde bunun maddi duruma aykırı olduğu iddiasındaysanız bu teknik olarak SAHTECİLİK iddiasıdır. Bunu da (imza incelemesi v.s. gibi olmadığından) İcra Mahkemesinin inceleme yetkisi olmadığını düşünüyorum.

Şimdi sizin ceza davasında resmi belgenin sahte olduğu yönündeki iddianız tanık dahil her tülü delille ispat edebilirsiniz. Fakat ben bunu da ispat edebileceğinizi zannetmiyorum.

Bunun takdiri size aittir. Saygılarımla.
( Bu arada mazbatada yazan ibareyi tam olarak yazabilir misiniz?)

Tebligatın usulsüz olduğunu icra mahkemesinde ileri sürerek iptali başka bir husutur,tebligatın sahte olduğu yada düzenlendiği yada üzerindeki bilgi yada bilgilerin gerçeğe aykırı şekilde doldurulduğu farklı hususlardır.Bu sebeple koğuşturlacak merci birincisinde hukuk mahkemeleri iken,ikinci durumda ise ceza mahkemeleridir.Sayın meslektaşım yeshilimin beyan etmek istediği sorun kanımca ilk durum ile alakalıdır.Tebligatın usulsüz olması sebebiyle ortada yapılan geçerli bir tebligat vardır ancak 7201 sayılı yasanın belirlediği usullere uygun olarak yapılmadığı için usulsüzdür.Cezai boyutu ile hukuki bıyutu tamamen birbirinden farklı kavramlardır.SAYGILARIMLA..

Yargıtay HGK 07.04.1982 Tarih 1377-337 sayılı kararı gereğince tebligatın usulsüzlüğü iddiası tanık dahil hertürlü delile kanıtlanabilir.
12.HD. 2007/224 2007/3033 22.2.2007 Trihli kararı da aynı doğrultudadır.