Akte aykırılık mı aktin feshi mi? BK 256. BK.264

merhaba meslektaşlarım,
Müvekkil belediye kiraya vermiş olduğu fabrika binasının kira sözleşmesinde kiracı şirketin fabrikada en az 6 ay sonra 30 işçinin istihdamını sağlamasını, aksi takdirde sözleşmenin belediyece tek taraflı olarak fesh edileceği şartını koymuş.

Yargıtay 24.06.1987 gün ve E.5596 K.7510 sayılı kararında sözleşme gereğince kiralananın etrafına duvar çekilmesi gerektiğinden bahisle açılan akde aykırılık nedeniyle tahliye davasında akte aykırılığın oluşması için bu aykırılık fiilinin bizatihi kiralananın kullanılması ile ilgili olması gerektiği, iddia edilen hususun kiralananın kullanılması ile alakalı olmadığı, doğrudan sözleşmenin bir maddesinin yerine getirilmemesinin aktin feshi talebi ile yapılması gerektiği belirtilmiştir.

Bizim olayımızda Borçlar Kanunu'nun 256.maddesine göre akte aykırılık nedeniyle tahliye mi, yoksa 264.maddesi gereğince aktin feshi hükümleri uygulanır?

Kiralanan yerin öncelikle 6570 sayılı kanun kapsamına girip girmediğini araştırın derim.Eğer bu kapsamda ise

Alıntı: GAYRİMENKUL KİRALARI HAKKINDA KANUN Madde 9 - Kira mukavelelerinde; bu Kanunun kira bedellerinin tayinine mütaalik hususlar müstesna kiracı aleyhine değişiklik yapılamaz.

hükmünü olayınızda değerlendirmenizi tavsiye ederim

Alıntı: Bizim olayımızda Borçlar Kanunu'nun 256.maddesine göre akte aykırılık nedeniyle tahliye mi, yoksa 264.maddesi gereğince aktin feshi hükümleri uygulanır?

Ben anlattığınız olayda 256 veya 264'ün değil BK 106 'ın uygulanması gerektiğini düşünüyorum.

Sayın Mehmet Demirezen,
Kiralanan 6570 Sayılı Kanun kapsamına giren yerlerden. İşçi istihdamı ile ilgili şart kira sözleşmenin şartı olarak her iki tarafça kira sözleşmesinde belirlenmiş. yani tek taraflı olarak belirlenen bir şart değil.

kiralanaının kullanımına örnek olarak koyduğunuz kararı dar olarak yorumlamamanız gerektiğini düşünüyorum.İki tarafın bir hükmü özel şart olarak sözleşmeye ''kurucu unsur'' niteliğinde öngörerek derc etmeleri halinde, bu hükmün ihlali halini de sözleşmenin kullanımı olarak nitelelemek gerektiğini düşünüyor, burada bu ihlalin sonlandırılması için süre verilerek bir ihtar ile temerrüd durumu oluşturulması önem arz edecektir.açık ihlal hallerinde ihtara gerek görmeyen yargıtay kararları var isede süre verilerek bunu sağlamak bütün şüpheleri ortadan kaldıran pratik bir yaklaşım olabilir.Bu hükmün müvekkiliniz bakımından sözleşmede yer almasının, sözleşmeyi akdetme için olmazsa olmaz,SÖZLEŞMEYİ İMZALAMAK İÇİN ZORUNLU OLARAK VAR OLMASINI ÖNGÖRDÜKLERİ BİR HÜKÜM olarak algıladıkları, sözleşmeyi bu nedenle imzaladıkları, eğer bu koşul olmayacak idiyse sözleşmenin kurulamayacağı şeklinde mahkemeye yeterli kanaat oluşturması gerekli.Aksi halde sözleşme hürriyetine aykırı gibi nitelenip kiaracı aleyhine ağırlaştılamayacak hükümler gibi nitelenme ihtimali olabilir.mecurun 6570 mi yoksa b.k.tabi bir taşınmazmı olması B.K256 maddenin uygulanmasında çok fazla bir farklılık yarattacağını sanmıyorum.kolay gelsin