Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

hastanın karnında gazlı bez unutan doktora dava

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-02-2009, 16:43   #1
av.h.şahin

 
Varsayılan hastanın karnında gazlı bez unutan doktora dava

Müvekkilim 2 yıl önce özel bir hastahanede ameliyat olmuş. 2 senedir ağrılarında bir azalma olmadığı gibi artmış hatta yürüyemez iş yapamaz duruma gelmiş, yataktan kalkalamaz olmuş. Başka bir özel hasataneye gittiklerinde karnında bir kitle tespit edilmiş ve acilen ameliyata alınmış. Ve ameliyat sonrası karnından gazlı bez çıkarılmış. Müvekkilimin sağlık durumu şu an gayet iyi. Ağrıları kalmadı. Ben ameliyat eden doktora dava açmak istiyorum. Maddi manevi tazminat ve hatta savcılığa şikayet etmek istiyorum.Bunu ne şartlarla yapabilirim? Davamı sadece doktor aleyhine mi açacağım yoksa sağlık bakanlığına ve hastane aleyhine de mi açmam gerekiyor.?
Old 02-02-2009, 17:05   #2
Levent Cirit

 
Varsayılan

Merhaba;
Davanızı doktorla birlikte Sağlık Bakanlığı ve Hastahaneye karşı açmanızda şöyle bir yarar var; hükmedilecek tazminatı bakanlık veya hastaneden tahsil etmek daha kolaydır. Onlar da daha sonra ödedikleri miktarı, kusuru oranında doktora rücu ederler (etmek isterlerse). Ancak sadece doktora karşı dava açarsanız ve doktorun ödeme gücü yoksa tazminatı tahsiliniz zorlaşır...

Saygılarımla;
Stj.Av.Levent Cirit
Old 02-02-2009, 17:07   #3
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 1982/7237

K. 1983/1783

T. 14.3.1983

• DOKTORUN MESLEK ALANI İÇİNDEKİ KUSURLARINDAN SORUMLULUĞU

• YÜKSEK SAĞLIK ŞURASI DÜŞÜNCESİNİN BAĞLAYICILIĞI

• HASTAHANENİN DOKTORDAN İSDİHDAM EDEN SIFATIYLA SORUMLU OLMASI

• İSTİHDAM EDENİN SORUMLULUĞU ( Hastahane - doktor )

818/m.41

DAVA VE KARAR : Davacı, davalı hastaneye böbrek ameliyatı olmak için anlaşarak yattığını, 20.4.1962 tarihinde davalı doktorun operasyonu tamamladığını, nevar ki, uzun yıllar ağrılarının kesilmemesi üzerine 22.7.1971 günü .......... Numune Hastanesi'nde tıbbi zorunlulukla ikinci defa ameliyat olduğunda, ilk ameliyat işleminde vücudunda ( 2 ) metre uzunluğunda gazlı tampon unutulduğunun, bezin alınması ile tesbit edildiğini, ancak bundan sonra sağlığına kavuştuğunu söz ederek maddi ve manevi giderim isteminde bulunmuştur.
Davalı doktor, zamanaşımı def'i ile kasıt ve ihmalinin olmadığını savunmuştur.
Davalı hastane vekili ameliyatı yapan Dr. ( Y.L )'nin müvekkili hastanenin görevli doktoru olmadığını, adam kullanan sıfatıyla çalıştırmadıklarını savunarak husumet yönünden davanın reddini dilemiştir.
Mahkeme, doktorun ameliyat işleminde kusuru olmadığını içeren Yüksek Sağlık ş–rası'nın görüşünü benimsemiş; hastane hakkında da BK. m. 55'in koşulları oluşmadığını kabulle her iki davalıya yönelik davayı red etmiştir.
18.4.1962 tarihinde böbrek taşı ve böbrek kisti teşhisiyle ........ Hastanesi'ne yatırılan ve Op. Dr. ( Y.L. ) tarafından mefrektomi ameliyatı yapılarak 30.4.1962 tarihinde taburcu edilen davacı Servet'de, takriben 10 yıl sonra hipokondrium'da ağrılı bir şişlik husule geldiğinden, 19.7.1972 tarihinde ........ Numune Hastanesi'nde yapılan ameliyatta, ilk ameliyetta unutulmuş ( 2 ) metre uzunluğunda gaz tamponunun çıkartıldığı, ancak bundan sonra sağlığına kavuşabildiği dosyadaki delillerle çok açık belirlenmiştir. Mahkemenin talimatı üzerine önüne getirilen dava dosyasını inceleyen Yüksek Sağlık ş–rası, 19 Kasım 1975 günlü kararı ile "ameliyat sırasında vücutta gazlı bez unutulması nadirde olsa mümkün olaylardan olup, büyük ameliyatların görülebilen ihtilaflarındandır. Bu itibarla ilk ameliyat sahasında gaz tamponu bırakan Op. Dr. ( Y.L. )'ye atfı kabil bir hata yüklenemez" mütalaasında bulunmuş; mahkemede bu görüşü benimseyerek davayı red etmiştir.
Bütün sorun, hekimin tıp kural ve gereklerine uygun davranıp davranmadığı yönünü tesbit etmekte toplanmaktadır.
Kusur sorumluluğun subjektif şartıdır. BK. kusuru kasıt ve ihmal olmak üzere ikiye ayırmıştır ( BK. m. 41 ). İhmalde; bir kimse hukuka aykırı bir sonucun meydana gelmesini istememiştir, buna rağmen böyle bir sonucun meydana gelmesi, onun gereken dikkati sarfetmemesi veya tedbiri almaması yüzünden vuku bulmuştur. İhmalinde; hafif ve ağır olmak üzere iki derecesi vardır anlayışlı; normal ve dikkatli her insanın aynı durum ve şartlar altında apaçık bulacağı en ilkel dikkat ve tedbirlerin ve özen görevinin yerine getirilmemesi durumunda ihmal ağırdır. Bu ayrım özellikle tazminatın kapsamı ve türünü tayin ederken önem kazanır. şu yönü önemle vurgulamakta yarar vardır; doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları ( hafif de olsa ) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktorlar, hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki ( teknik ) değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Doktorun davranışlarında kusur kendisinden beklenilen gerekli özeni ( dikkat ve ihtimam ) ve sadakat borcunu eksik veya hiç yerine getirmemesi durumunda ortaya çıkar. Kusurun saptanmasında objektif ölçü esas alınır. Diğer bir ifade ile ölçü; objektif olarak mesleğin gereklerini bilmek ve uygulamaktır. Davalı operatör doktorun, davacının vücudunda ameliyat esnasında 2 metre uzunluğunda gazlı bezi unutması, bizatihi sorumlu olmasını gerektirir ağır bir ihmaldir. Esasen tıp dalında unutma hoş görülmesi, müsamaha ile karşılanması mümkün olmayan kusurlu davranıştır. Sırf bu niteliği itibarıyla, olayın bir uzman önünde incelettirilmesine de ihtiyaç yoktur. Çünkü; bir operatörün ameliyat sırasında mesleki değil, meslek dışı dikkatinin bile böyle bir olaya asla meydan vermemesi asıldır. Bu açık duruma rağmen, Yüksek Sağlık ş–rasının olayın en normal dikkat ve özen zorunluluğunu bir yana iterek gazlı bezin ameliyat sahasında unutulmasının nadide de olsa mümkün olaylardan kabul etmesi yetersiz olup, ayrıca sorunun niteliğini kavramaktanda uzaktır. Bu görüş, Usulün 275 ve ardından gelen maddeleri hükmünce mahkemeyi bağlamayacaktır. Kaldı ki; maddi olgu şeklinde ortaya çıkmış ve çekişmesiz durumların bilirkişi aracılığı ile tekrar incelenmesine de gerek yoktur.
Öyleyse, gazlı bezin vücutta unutulduğu çekişmesiz olduğuna göre bu açık olgu karşısında, dokturun objektif ağır kusurunun varlığı kabul edilmeli, doktorun kusurlu olup olmadığının bilirkişiye incelettirilmesine ihtiyaç duyulmamalıdır. Bütün bunlara ek olarak, esasen 1219 sayılı Yasanın 75. maddesi tıbbi konularda Yüksek Sağlık ş–rası düşüncesinin ( ceza mahkemesini ) bağlayacağı belirtilmiştir. Bu durumda bu merciin düşüncesinin hukuk mahkemesini bağlayacağı da düşünülemez. Yasa hükmü bu doğrultuda olduğuna göre Usulün 276/II. maddesine dayanılarak Yüksek Sağlık ş–rası'nın hukuk davalarında, çözümlenmesi gerekli tıbbi sorunlar için seçilmesi ve düşüncesine başvurulması zorunlu bilirkişi kurulu olduğu da kabul edilemez. Dosya kapsamına ve oluşan kanıtlara göre, davacının davalı hastaneye ameliyat olmak için yattığı, geçici de olsa; belli olayın ( ameliyatın ) yürütülmesi amacıyla davalı doktoru hastanenin çağırdığı, operasyonun birlikte yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı hastanenin sorumluluğu, kusursuz sorumluluk olup; Borçlar Yasasının 55. maddesine ilişkindir. Davacı, davalı hastaneye yatmakla, diğer davalı doktor ile olan ilişkisi değişir, doktor artık hasta ile hastanenin işçisi ( kullandığı kişi ) olarak ilgilenir. Bir anlamda, doktor ile olan hukuki ilişki, hastane ile olan hukuki ilişkiye dönüşmüştür.
Bu nedenle hastane, doktorun gerekli özeni göstermemesinden ve ihmalinden dolayı BK. m. 55 uyarınca davacıya karşı sorumludur. Çünkü davalı hastaneye yükletilen borç, kendi hastanesinde fennin ve tıbbın gerektirdiği bütün işlemleri, fen kuralları, doğruluk içerisinde yapılmasını gerektirir. Davacının maddi tazminat istemi iki bölümde toplanmaktadır. 15.000 lira tedavi gideri ve diğer zararlar ile 25.000 + 400.000 = 425.000 lirası da çalışmamaktan doğan ( iş gücü kaybı ) zararıdır. şartlar oluştuğunda, davacının bu zararlarının giderilmesini BK. m. 46 uyarınca isteyebileceğinde asla duraksamaya yer yoktur. Nevar ki, 19 Nisan 1982 tarihli Adli Tıp raporuna göre iş gücü kaybına ilişkin zararın olmadığı tesbit edildiğine göre mahkemenin bu bölüme ilişkin gerekçesi dava reddedilmekle sonucu bakımından doğru bulunmuştur. İstanbul Onikinci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1972/417 esasına kayıtlı dava, 1972/53 esas sayılı dava ile birleştirildiği halde birleştirilen 1972/417 esas sayılı davadaki istemler yönünden olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi usule aykırıdır. Yukarıda açıklamaların ışığı altında mahkemece yapılacak iş, kural olarak davalıların sorumlulukları kabul edilmeli, iş gücü kaybı dışında kalan maddi tazminat miktarı ile olayın işleniş şekil ve özelliği, davalıların ağır kusuru ( ihmali ); davacının olayda müterafik kusurunun bulunmayışı gibi olgular dosyadaki diğer delillerle HUMK. nun 240. maddesi doğrultusunda değerlendirilerek manevi tazminatın kapsamı takdir ve tayin olunmalı sonra hükmedilmelidir. Mahkemenin anlatılan yönleri gözden kaçırması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir. Davalı Doktor ( Y.L. )'nin sadece avukatlık ücretine yönelen temyizi, bozma gerekçesine göre şimdilik incelenmemiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün davacı yararına ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.
Old 02-02-2009, 17:08   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi


Esas: 2002/11318
Karar: 2002/12909
Karar Tarihi: 28.11.2002


ÖZET: Hakim her iki tarafın iddia ve savunması ile bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Mahkemece, davacıdan maddi tazminata ilişkin isteklerinin hangi kalemlerden ibaret olduğu açıklattırılıp bu çerçevede delillerinin neler olduğu, davalılardan da karşı delilleri sorularak tüm deliller toplandıktan sonra uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan toplanan deliller çerçevesinde ve gazlı bezin karnında unutulmasının davacının mutad iştigaline engel teşkil edip etmeyeceği, ediyorsa kaç gün edeceği de araştırılarak, Yargıtay denetimine uygun elverişli rapor alınarak, hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekir.Davacının, ameliyat sırasında davalı doktor tarafından unutulan gazlı bez dolayısıyla acı ve üzüntü çektiği kuşkusuzdur. Bu acının maddi zarar gibi parayla ölçülmesine imkan yoktur. Manevi zararın para ile giderilebileceği söylenemez. Buna rağmen bu acı ve üzüntü kısmen de olsa telafi edilmek amacı ile bir tazminat ödenmesi ve takdir edilecek tazminatın da bu acı, ıstırap ve elemle orantılı ve adalete uygun olması gerekir.


(1086 S. K. m. 74) (818 S. K. m. 41, 43)


Davacı, 10.3.1997 tarihinde davalı Hastanede çalışan diğer davalı doktor tarafından başından ameliyat edildiğini, ameliyat sonrası sağlığına kavuşamadığını, tekrar davalı doktora başvurduğunu, ancak doktorun şikayetlerinin ameliyatla ilgili olmayıp mide ile ilgisi olabileceğini söylediğini, uzman çeşitli doktorlara başvurup çeşitli ilaçlar aldığını, ancak şikayetlerinin geçmediğini, SSK Hastanesinde bir doktorun ultrasonda karnında kitle tespit ettiğini, 5.5.1999 tarihinde ameliyat edildiğini, karnında bir önceki ameliyatta gazlı bez bırakıldığının anlaşılarak bezin alındığını, davalının yaptığı ameliyat sırasında karnında gazlı bez unutması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere 500.000.000.- TL. maddi 10.000.000.000.- TL. manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasını istemiş, yargılama sonrasında da harcı tamamlamak suretiyle 3.500.000.000.- TL. maddi tazminatın tahsilini talep etmiştir.


Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.


Mahkemece, 3.332.534.000.-TL. maddi, 7.000.000.000.-TL. manevi tazminatın 10.3.1997 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan, alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm her iki davalı tarafından temyiz edilmiştir.


1- Davacının, davalı doktor tarafından diğer davalı Hastanede ameliyat edildiği tarafların kabulündedir. Davacı, davalı Doktor Ümran'ın diğer davalı Hastanede çalışmaktayken yaptığı ameliyatta karnında bırakılan bez dolayısıyla meydana gelen ciddi sorunlar dolayısıyla işyerini kapattığını, çeşitli tetkikler yaptırarak, birçok defalar doktor, yol, taksi ve ilaç için para ödediğini, ayrıca tekrar ücret ödeyerek yeniden ameliyat olduğunu ileri sürerek maddi ve manevi zararının tazminini istemiştir.


HUMK. nun 74. maddesine göre hakim her iki tarafın iddia ve savunması ile bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Bilirkişi davacının maddi zararını hesaplarken, davacının ilk ameliyat masrafları ile birlikte iki ameliyatın yapıldığı 10.3.1997 tarihinden ikinci ameliyatla gazlı bezin çıkarıldığı 5.5.1999 tarihine kadar 26 ay boyunca yapmış olabileceği tedavi giderleri ve ikinci ameliyatla ilgili tedavi giderlerini hesaplamış, ayrıca 10.3.1997 ile 5.7.1999 tarihleri arası kazanç kaybını hesaplayarak maddi zararın miktarını belirlemiştir. Oysa varsayıma dayalı bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahkemece, davacıdan maddi tazminata ilişkin isteklerinin hangi kalemlerden ibaret olduğu açıklattırılıp bu çerçevede delillerinin neler olduğu, davalılardan da karşı delilleri sorularak tüm deliller toplandıktan sonra uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan toplanan deliller çerçevesinde ve gazlı bezin karnında unutulmasının davacının mutad iştigaline engel teşkil edip etmeyeceği, ediyorsa kaç gün edeceği de araştırılarak, Yargıtay denetimine uygun elverişli rapor alınarak, hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekir.


2- Davacının, ameliyat sırasında davalı doktor tarafından unutulan gazlı bez dolayısıyla acı ve üzüntü çektiği kuşkusuzdur. Bu acının maddi zarar gibi parayla ölçülmesine imkan yoktur. Manevi zararın para ile giderilebileceği söylenemez. Buna rağmen bu acı ve üzüntü kısmen de olsa telafi edilmek amacı ile bir tazminat ödenmesi ve takdir edilecek tazminatın da bu acı, ıstırap ve elemle orantılı ve adalete uygun olması gerekir. Bu duruma göre, mahkemece davacı yararına takdir edilen 7.000.000.000.- TL. manevi tazminat fazla olup manevi tazminatın amacının gerçekleştirilmesini sağlayacak tutarda bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davada olayın oluş biçimi, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre, makul bir tazminat miktarına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.


Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 250.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 28.11.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 02-02-2009, 17:11   #5
dadaş

 
Varsayılan

Sayın şahin aynı olaydan dolayı 6 sene önce açtığımız dava hala sürmekte.Savcılığa şikayet ettik.sonuç takipsizlik.Tazminat davası açtık yine aleyhe sonuç çıktı.Oysa dosyada ve yargıtay ilamında gazlı bez unutulduğu sabit olmasına rağmen mahkeme davayı reddetti.Açıkçası adli tıp ve doktor bilirkişiler asal doktor aleyhıne bişey yazmıyorlar.Kısacası mağdurduk daha da mağdur olduk.Benim size tavsiyem direk tazminat davası açmanız yönünde ceza davasıyla uğraşmayın derim.Tazminat davasını açarken de sembolik rakamla açın ki kaybetme durumunda karşı taraf vekiline vekalet ücreti doğmasın.Davanızı hem doktor hem hastane hemde sağlık bakanlığına açın derim..
Old 03-02-2009, 09:54   #6
av.h.şahin

 
Varsayılan

verilen cevaplardan ve yargıtay ilamlarımdan dolayı herkese teşekkür ederim. Benim aklımdakide hem doktor hem hastane hem de sağlık bakanlığı aleyhine tazminat davası açmaktı. Ancak kafama takılan idari yargıda tam yargı davası mı açayım yoksa adli yargıda mı açayım?
Old 03-02-2009, 11:01   #7
Av. Levent Kıray

 
Varsayılan

Olayın özel hastanede meydana geldiğini belirmişsiniz. Sağlık Bakanlığı ise zararın sadece kamu hastanesinde doğması hâlinde sorumlu tutulabilir.
Özel hastanede asli sorumluluk, hastanenin işletenindedir. Sözleşme ilişkisi işleten ile hasta arasında kurulur. Burada hekim, BK md. 100 anlamında hastane işleticisinin yardımcı kişisi niteliğindedir ve bu nedenle hekimin sebep olduğu zararlardan hastane işleticisi sorumludur. Hekimin de haksız fiilden ötürü sorumluluğuna gidilebilir.
Gazlı bez konusunda hemşireye de özel bir görev yükletilmiştir.
Şöyle ki;
"Hekim, hastanın karnında gazlı bez unutursa, dikiş tamamlanmadan hemşire, eksik olan gazlı bezi saymak ve ameliyat yapan hekimi uyarmak zorunda olduğundan, hekim ve görevli hemşire müteselsilen (ortaklaşa) sorumlu olur". (Av. Cemal Öztürkler “Hukuk Uygulamasında Tıbbi Sorumluluk…").

Bu durumda somut olayda; özel hastane sahibi ya da sahipleri, hekim ve hemşirenin her birinin sorumlu tutulabileceği sonucu çıkar.

İyi çalışmalar dilerim.
Old 03-02-2009, 11:04   #8
Av. Levent Kıray

 
Varsayılan

Bu arada görevli yargı yeri de adli yargıdır.
Old 04-02-2009, 12:57   #9
av.h.şahin

 
Varsayılan

görevli mahkeme konusunda kararsızım. Asliye hukukta açılan benzer bir dava idare mahkemesine gönderilmiş.
Old 04-02-2009, 17:35   #10
Av. Levent Kıray

 
Varsayılan

O benzer davaya dikkat edin; muhtemelen zararın doğduğu yer devlet hastanesi ya da tıp fakültesidir.
Davalı taraf özel hastane işleteni olacaksa, görev adli yargıdadır.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ameliyat sırasında hastanın karnında yabancı cisim unutulması Av.Siysar Meslektaşların Soruları 9 31-12-2010 11:43
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi- Anne Karnında Sakatlığı Tespit Edilemeyen Çocuk Av. Başak SANCAR Hasta Hakları Çalışma Grubu 6 24-12-2007 14:17
gazlı içecek firmasına açılacak dava mnokay Meslektaşların Soruları 2 29-03-2007 13:20


THS Sunucusu bu sayfayı 0,14531493 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.