Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Cezaların yetersizliği ve Türkiye'de hukukçu olmak

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-01-2008, 11:38   #1
ydü

 
Mutsuz Cezaların yetersizliği ve Türkiye'de hukukçu olmak

taksimdeki olaylara 57 ytl ceza verılmesını duyduktan sonra 3.sınıf bir hukuk öğrencisi olarak nerede neyi savunacagımı kara kara düsünmeye basladım. Yani ben mezun olduktan sonrada mı her şey böyle olacak.siz tecrübeli hukukçularımızdan gerçekten bir cevap bekliorum.Yoksa adaletin olmadığını düşündüğüm bu yerde ne adaleti savunabileceğim ne de çok istediğim bu mesleği içime sinerek yapabileceğim
Old 09-01-2008, 12:40   #2
tiyerianri

 
Varsayılan

londra'da High Park'ta akşam saatlerinde tek başına dolaşan bir kadını,adamın biri korkutuyor.Cinsel saldırı yok,taciz yok,gasp,darp yok.Türkçesi; böööö yapıyor kadına.kadın tabi çok korkuyor ve şikayetçi oluyor.Adam yargılanıyor.Yargılama neticesinde adama 7 sene 7 gün hapis cezası veriliyor.Dava basına yansıyor.Gazeteciler hakime soruyor:Sadece bir korkutma için bu ceza çok değil mi ?Hakimin cevabı tam hukuk tarihine geçecek cinsten.Ben korkutmaya 7 gün hapis verdim.Ancak bu korkutma olayı londra'da yaşayan kadınların yalnız başına parkta dolaşmaları özgürlüğüne de bir tecavüzdür.İşte bu sebepten de 7 sene hapis verdim diyor.Yani olay da kamu yararı her şeyin üzerinde tutuluyor.Taksimde yaşanan olaya bu mantıkla bakabilecek hakim yada savcı var mıdır bizim ülkemizde bilemiyorum.Üstelik yılbaşı gecesi yaşanan olayda taciz var,hürriyeti tahdit var,hatta bence tecavüze eksik teşebbüs dahi var.Tabi bir de madalyonun öteki yüzü var.ordaki bayan İstanbul valisinin yada emniyet müdürünün yada herhangi bir savcının yada hakimin bir tanıdığı olsaydı ceza 57 ytl mi olur idi orasını Allah bilir?
Old 09-01-2008, 21:42   #3
pir_i fani

 
Varsayılan

[quote=tiyerianri]londra'da High Park'ta akşam saatlerinde tek başına dolaşan bir kadını,adamın biri korkutuyor.Cinsel saldırı yok,taciz yok,gasp,darp yok.Türkçesi; böööö yapıyor kadına.kadın tabi çok korkuyor ve şikayetçi oluyor.Adam yargılanıyor.Yargılama neticesinde adama 7 sene 7 gün hapis cezası veriliyor.Dava basına yansıyor.Gazeteciler hakime soruyor:Sadece bir korkutma için bu ceza çok değil mi ?Hakimin cevabı tam hukuk tarihine geçecek cinsten.Ben korkutmaya 7 gün hapis verdim.Ancak bu korkutma olayı londra'da yaşayan kadınların yalnız başına parkta dolaşmaları özgürlüğüne de bir tecavüzdür.İşte bu sebepten de 7 sene hapis verdim diyor.Yani olay da kamu yararı her şeyin üzerinde tutuluyor.Taksimde yaşanan olaya bu mantıkla bakabilecek hakim yada savcı var mıdır bizim ülkemizde bilemiyorum.Üstelik yılbaşı gecesi yaşanan olayda taciz var,hürriyeti tahdit var,hatta bence tecavüze eksik teşebbüs dahi var.Tabi bir de madalyonun öteki yüzü var.ordaki bayan İstanbul valisinin yada emniyet müdürünün yada herhangi bir savcının yada hakimin bir tanıdığı olsaydı ceza 57 ytl mi olur idi orasını Allah bilir?[/quot

Taksimde hele hele gece vakti dolaşabilmek özgürlük elbet.Ama özgürlüğün diyeti bu ise herkes bu hakkından vazgeçmek isteyecektir.
Old 11-02-2008, 16:03   #4
wellan

 
Varsayılan ceza adaleti ve ceza kanunumuz hakkında..

"tiyerianri" arkadaşım öncelikle çok önemli ve çok güzel bir cevap vermişsin ve aslında bu konuya yazılacak cevap fazla yok ama şunu ekleyebilirim ki Türkiyede böyle şeyler olduğu zaman ceza az diyoruz fakat yabancı ülkede aynı durum olduğunda insanlar sesini bile çıkaramıyor,neden verdin, niye verdin diye isyan etmiyorlar,cıngar çıkarmıyorlar,bu hususta hukuk mantığı ve adaletinin oturmamasından geçiyor yani kanunlardan önce kafaların değişmesi lazım.Türkiyede bu olaya 7 sene hapis cezası verilse ortalık karışır,7 sene hapis cezasını veren hakimin gördüğü o ince noktayı malesef hakimlerimizin çoğu göremiyor..saygılarımla..
Old 13-02-2008, 18:41   #5
Av.Didem Kutlu

 
Varsayılan

Derslerde gördüğüm kadarıyla taksimde yapılan 'cinsel saldırı' suçuydu.bu suç şikayete tabi bir suç olduğundan ve saldırıya uğrayan turistin de herhangi bir şikayette bulunmamasından dolayı bu kimseler hakkında kovuşturma yapılamamıştır.eğer turist kız bir şikayette bulunsaydı tabiki saldıranlar gerekli cezayı alırdı.önemli olan kamu güvenliğinin sağlanması diyorsak o zaman bu suçun şikayete tabi bir suç olmaktan çıkarılması gerekir diye düşünüyorum
saygılarımla
Old 10-03-2008, 21:04   #6
Av.muhittinköylüoğlu

 
Varsayılan

Arkadaşlar
Türkiyede cezaların az olduğuna ilişkin beyanlar gerçekten uzak temeli olmayan beyanlardır.Gerçekte türkiyede cezalar batılı ülkelerde ki aynı suçlara verilen cezalardan çok daha yüksektir.Mesele bizde herşeyin ağır cezalar vererek hallini düşünen kafa yapısındaki insanların sayısal çokluğudur.İkinci bir mesele de infaz rejimine ilişkin sorundur.Ama TCK da belirtilen suçlara ilişkin cezalar inanın çok çok ağıdır.Lütfen mukayeseli hukuktaki cezaları bilmeden bu beyanlarda bulunmayalım.Hukukçu ya da hukuk öğrencisi olarak sıradan vatandaşlardan farklı düşünüp dikkatli konuşmaya çalışmamaız gerekir diyorum.Saygılar
Old 10-03-2008, 22:49   #7
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiyerianri
Yargılama neticesinde adama 7 sene 7 gün hapis cezası veriliyor.Dava basına yansıyor.Gazeteciler hakime soruyor:Sadece bir korkutma için bu ceza çok değil mi ?Hakimin cevabı tam hukuk tarihine geçecek cinsten.Ben korkutmaya 7 gün hapis verdim.Ancak bu korkutma olayı londra'da yaşayan kadınların yalnız başına parkta dolaşmaları özgürlüğüne de bir tecavüzdür.İşte bu sebepten de 7 sene hapis verdim diyor.

Bana hiç inandırıcı gelmedi. Bu bilginin kaynağı nedir?
Old 10-03-2008, 22:59   #8
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın Av.muhittinköylüoğlu,
Başka ülkelerdeki cezaları bilmiyorum. Ama ülkemizde cezaların ağır olduğu düşüncenize katılamıyorum. Sizin de belirttiğiniz gibi, "infaz rejimine ilişkin sorun"lar ve bunun dışında yavaş işleyen yargı süreci, temyizde dosyaların 2-3 yıl beklemesi, zamanaşımı, sık sık çıkan aflar ve yasa değişiklikleri, hatta Anayasa'ya göre gerekçesi yazılmadan açıklanamayacak olup da Anayasa Mahkemesi'nce açıklanan Anayasa Mahkemesi kararları.... vardır.
Yasada yazan ceza ağır olsa da pratikte işlenen bir çok suç cezasız kalıyor ya da suçu işleyen çok hafif bir ceza ile kurtuluyor. Bunu hepimiz biliyoruz.
Old 10-03-2008, 23:07   #9
Av.muhittinköylüoğlu

 
Varsayılan

Sn Aladağ
Bilgisayar kullanmaya çok yeni başladığım için hata yapmaktan korkuyorum.Size inandırıcı gelmeyen nedir.Tam olarak anlayamadım.belirttiğim gibi türkiyede cezaların hafif olmadığı batıdaki ülkelere göre çok daha fazla olduğu ise inanıp inamamanız önemsiz.Mehaz alman kanunun eskiden tercümesi piyasada boldu.Hala arada kitapçılarda az da olsa görüyorum.İyi kötü ceza ile ilgilendiğim için biliyorum ki en ağır cezalar bizim ülkemizde .
Ama eğer inanmadığınız ingiltere örneği ise öyle bir karar benim bildiğim kadarı ile yok.Ama size eski sınıf rkadaşım olan bir akademisyenden de teyidini aldığım ve basında da yer alan bir olayı aktarayım.Olay ingilterede ve bir babanın kızı ile ensest ilişki nedeniyle açılan dava.Avukat bir türk babanın savunmasını bu ilişkinin türkiyede normalve geleneksel olduğu kanunlarda suç olarak düzenlenmediğini bu nedenlede baba hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğini söylüyor neticesinde baba beraat ediyor.Belki konu ile direk ilgili değil ama net bir bilgidir.
Old 10-03-2008, 23:16   #10
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın Av.muhittinköylüoğlu,
"Bana hiç inandırıcı gelmedi. Bu bilginin kaynağı nedir?" şeklindeki mesajımın sizin yazdıklarınızla bir ilgisi yoktur.
Old 11-03-2008, 00:14   #11
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

Sayın Av.Muhittin Bey,sunduğunuz örneğin kaynağının sınıf arkadaşı akedemisyen olması veya basında yer alması doğruluğunun kanıtı olamaz.
Old 23-03-2008, 00:20   #12
duyguusta

 
Varsayılan

cezaların ağırlaştırılmasının suç oranları üzerinde hiçbir etkisinin olmadığı birçok araştırmayla kanıtlanmış ve birçok ülke tarafından kabul edilmiş bir gerçektir. klasik adalet sistemin "çok ceza ver, suçu önle" politikası tüm dünyada iflas etmişken ve artık alternatif uyuşmazlık çözümleri ile suçların önüne geçilmeye çalışılırken bence biz hukukçuların cezaları arttırma eğilimi yerine başka ne şekilde suçu önleyebiliriz'i düşünmeye başlamamız gerek....
Old 25-03-2008, 10:14   #13
av_sibelll

 
Karar

Ülkemizdeki cezaların caydırıcı etkisinin çok fazla olmadığı kanaatindeyim ve bir adalet insanı olarak ülkemizde adaletin çok fazla sağlanamadığı, terazinin eşit değil bir tarafın daha fazla ağır oladuğu kanaatindeyim. Yıllar önce baklava çalan çocukalrıa ilişkin bir haber yer almıştı basında. Bu habere göre baklava çalan sokak çocuklarına yanılmıyorsam 25 yıl hapis cezası verildi. ( ceza bu kadar olmayabilir ama fazla bir ceza verildiğine emininim.) Suç ve cezalar orantılı olmalıdır. Ama olayda Baklava çalmaya verilen ceza fazla bir oran. Bu da en basitinden ülkemizde adaletin dengeli dağıtılmadığını göstermekte bana göre. Ayrıca ülkemizde cezaları ne kadar yüksek tutarsak tutalım sürekli olarak hükümet politikası haline gelmiş olan afları çıkardığımız sürece insanlar af çıkacak nasıl olsa düşüncesiyle suç işlemeye devam etmekteler. Bu yüzden Duygu arkadaşımıza katılıyorum. Cezaları yükseltmek yerine onları uygulayabilir olmanın ve suçları önlemenin farklı yollarının aramak gerekir. Yada sürekli af çıkarmamakHerkese suçların işlenmediği nice günler umuduyla iyi günler
Old 02-04-2008, 05:34   #14
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
biz hukukçuların cezaları arttırma eğilimi yerine başka ne şekilde suçu önleyebiliriz'i düşünmeye başlamamız gerek

Bir hukukçunun suçu başka ne şekilde önleyebilirizi düşünmeye başladığı nokta cezaları artırma eğilimi göstermeye başladığı noktadır...

Ancak suçu önlemek için cezaların artırılmasını düşünmek bana biraz çaresizlik ve biraz kolaycılık gibi geliyor;

Çaresizlik var, çünkü önlemeyi ve ödetmeyi sağlayacak ekonomimiz yok, yeterince hukukçumuz, adliyemiz, tutukevimiz yok, istihdam açığımız çok, eğitim sistemimize söyleyecek lafım yok, bu kadar çokun ve yokun olduğu yerde insanın başka çaresi yok...

Kolaycılık var, çünkü çaresizliği bertaraf edecek inanç ve emek yok...

Okul yıllarında iki arkadaşımla işlediğimiz bir suçtan dolayı iki gün nezarette tutulmuştuk, işlediğimiz suçun cezası bir yıldan fazlaydı, belki öğrenci oluşumuz, belki genç oluşumuz ya da bilmediğim sebepten ötürü hakim "2 gün içerde kalmak size yeter deyip," bizi serbest bırakmıştı...

3 suçludan biri ben -hukukçu- diğeri şuan cezaevinde, diğerinden haber alamıyorum...

O günkü hakim bize bir yıl hapis cezası verseydi, belki ben bugün hukukçu olamayacaktım ama daha önemlisi belki de arkadaşım şuan cezaevinde olmayacaktı...

Saygılar.
Old 02-04-2008, 10:48   #15
aslıhankart

 
Varsayılan

Suçun önlenmesi yolu olarak yalnızca cezanın artılrılmasını öngörmek ne derece doğru? Ki Türkiye'de işlenen suçlara baktığımızda pek çoğunda, eğitime dayalı ve ekonomik etkenlerin rol oynadığı açık.O nedenle suç artışını sadece cezaların az olmasına bağlamak çok da doğru değil kanımca, daha doğrusu tek başına yeterli değil.Suçu önlemek için suçu ortaya çıkaran sebepleri ortadan kaldırmak dururken, "madem daha çok suç işleniyor öyleyse daha çok ceza verelim" mantığı çok da aklıma yatmıyor benim.Tabii bunun zamanında yapılması gerektiği, uzun vadeli ve çok emek gerektiren bir süreç olduğunu da unutmamak lazım.
Old 02-04-2008, 20:16   #16
duyguusta

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Bir hukukçunun suçu başka ne şekilde önleyebilirizi düşünmeye başladığı nokta cezaları artırma eğilimi göstermeye başladığı noktadır...

Afedersiniz de suçu önlemenin tek yolunun cezaların arttırılması olduğu yönündeki kanaatine nereden vardınız cidden çok merak ediyorum.. Burada cezanın hangi fonksiyonundan bahsediyoruz ? Caydırılıcılığından ıslah ediciliğinden veya rehabilite ediciliğinden ???? Bunların hangisine inanıyorsun... Suçu önlemeyi düşünmek bence cezaların arttırılması demek değil. suçu önlemek için suçun altında yatan sebepleri düşünmek lazım sosyolojik ekonomik vs gibi....
Kaldı ki en büyük cezanın ölüm cezası olduğu düşünüldüğünde ölüm cezasının olduğu yerlerde suç işlenmediğini veya suç oranlarının azaldığını mı düşünüyorsunuz ???
Old 03-04-2008, 15:40   #17
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Suçu önlemenin tek yolunun cezaların artırılması gibi düşünceye sahip değilim, kaldı ki ceza artırlma yoluna gidilmesinin kolaycılık ve çaresizlik göstergesi olduğunu belirttim.

Ancak "bir hukukçunun suçu başka ne şekilde önleyebilirizi düşünmeye başladığı nokta cezaları artırma eğilimi göstermeye başladığı noktadır..."

Bir hukukçunun elinde ne tür bir envanter var ki suçu önlemenin başka bir yolunu bulsun...

Suçu önleme (kolluk - idare) ve suçu ödetme (infaz) aşamalarında hukukçu yoktur,belkide bu aşamalarda hukukçunun olmayışı sorun yaratmaktadır...

Peki ama bu aşamalarda savcılık yok mu diye sorarsanız; bence savcı var ama savcılık yok...

Sonuç olarak ıslah ve caydırma eylemlerini yapabilmek için cezanın artırılması yoluna gidilmesi gerektiğine katılmıyorum ama diyelim ki biz hukukçulara bu sorunu çöz dendiği vakit -ki bu denmez- elimizdeki envanterlerin yetersiz olduğundan bahsetmek istemiştim...

Kolay Gelsin...
Old 15-04-2008, 21:17   #18
uye23620

 
Varsayılan

cezalar yetersiz. cezalar caydırıcı değil.cezaların ıslah etme özelliği yok. bir insanı belli bir zaman kapalı bir yerde diğer suç işleyenlerin arasında tutmak ıslah etmez. mesela cinsel taciz suçunu işlemiş biri ne kadar ceza alıyor, telefonla cinsel tacize uğrayan bir müvekkilim bana avukat bey ne kadar hapis yatar diye sormuştu... Tabiki sustum. Nasıl söyleye bilirim ki bir ceza alır, ertelenir yada paraya çevrilir diye, çünkü olacak bu.

bu cezanın verilip ertelenmesi yerine bunu yapanın teşhir edilmesi belki daha çok etkili olur. adliyenin bahçesinde boynunda ben evli bir bayana cinsel taciz suçunu işledim yazılı karton ile dolaşsın (örnek uçuk ve saçma olabilir ama benzer şeyler anlatmak istediğim) yani herkes görsün ki bu insan bir suç işlemiş.yoksa dört duvar içerisinde insanların ıslah olacağına inanmıyorum.
Old 16-04-2008, 05:34   #19
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın av.metinşeker

- Teşhir, insan onuruna aykırı olduğundan, hukuka da aykırıdır. Teşhir insanlığın ilerlemesiyle geride bıraktığı bir uygulamadır. Teşhirin geri gelmesi insanlığın gerilemesi anlamına gelir.

- Hukuk ahlaktan yardım almamalıdır. Ahlak toplumun ürünüdür. Toplum her zaman sağlıklı ve akılcı ürün vermemektedir. Toplum tutucu olmakla ilerlemenin düşmanıdır. Toplum bireyin üzerindeki baskısıyla özgürlüğün düşmanıdır. Halbuki insanlığın en büyük ihtiyacı ilerlemektir. İlerlemek için özgür kalmalıdır. Hukuk toplumun arkasında kalmamalı, toplumun en az 10 yıl kadar önünde giderek, topluma yol gösterici olmalıdır. Hatta devrimler sırasında hukukun toplumlara çağ atlattığı da bilinir; örneğin Fransız Devrimi aristokrasinin bütün haklarını silmiştir. Ama her gün devrim yapılamıyor ne yazık ki. Hiç olmazsa kanun yapılırken topluma küçük adımlar attırılabilir.

Özetle, hukuk tek başına güçlü olmadıkça adalet olmaz. Toplum hukuktan daha güçlü olmamalıdır.

Saygılarımla
Old 07-05-2008, 22:50   #20
Av.Fahri ALİMOĞLU

 
Varsayılan

İlginç...
Cezaların azlığından yakınan avukatların varlığı için kullanabileceğin tek kavram bu.
Çünkü;
Öncelikli olarak TCK'da öngörülen cezalar asla az değil. benzer ülkeler arasında en ağır müeyyidelerin bizde olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
İkincisi; bizdeki sorun cezaevlerinin islah amacına hizmet edecek biçimde planlanmamış olması ile ilgili.
Üçüncüsü;böööö yapmaya 7 yıl hapis cezası veren hakime görüldüğü ilk yerde altı kalınca çizilmiş bir biçimde böööö yapılmalı. Hayatını adalet dağıtarak kazanmasına da engel olunmalı.
dördüncüsü; cezalar az değil. Uzlaşma müessesinin kapsadığı alan minicik. Şikayetten vazgeçmenin ifade ettiği hiç bir anlam yok. Bu şartlarda cezalar cidden ağır.
Ve son;
Avrupa'da tutuklu yargılanma oranı %2 bizde %47 buyrun buradan yakın. Bireye sadece mağdurken değer veren vatandaşını henüz sanık iken tu kaka ilan eden kanunun az ceza öngördüğünü söylemek "hayatın olağan akışına uygn değil"
Saygılarımla
Old 07-05-2008, 23:00   #21
duyguusta

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Fahri ALİMOĞLU
İlginç...
Cezaların azlığından yakınan avukatların varlığı için kullanabileceğin tek kavram bu.
Çünkü;
Öncelikli olarak TCK'da öngörülen cezalar asla az değil. benzer ülkeler arasında en ağır müeyyidelerin bizde olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
İkincisi; bizdeki sorun cezaevlerinin islah amacına hizmet edecek biçimde planlanmamış olması ile ilgili.
Üçüncüsü;böööö yapmaya 7 yıl hapis cezası veren hakime görüldüğü ilk yerde altı kalınca çizilmiş bir biçimde böööö yapılmalı. Hayatını adalet dağıtarak kazanmasına da engel olunmalı.
dördüncüsü; cezalar az değil. Uzlaşma müessesinin kapsadığı alan minicik. Şikayetten vazgeçmenin ifade ettiği hiç bir anlam yok. Bu şartlarda cezalar cidden ağır.
Ve son;
Avrupa'da tutuklu yargılanma oranı %2 bizde %47 buyrun buradan yakın. Bireye sadece mağdurken değer veren vatandaşını henüz sanık iken tu kaka ilan eden kanunun az ceza öngördüğünü söylemek "hayatın olağan akışına uygn değil"
Saygılarımla


Kesinlikle size katılıyorum....
Ayrıca işin çok kötü bir boyutu daha var ki o da Avrupada yargılananların %90'nından daha fazlası mahkumiyet alıyor oysa bizde davaların %50'sinden daha da fazlası beraatla sonuçlanıyor. Bu da gösterir ki, %50'lilik bir kesim suçsuz yere "koruma tedbirlerine" maruz kalıyor- ki tutukluluk süresinin de hiç az bir süre olmadığı gözden kaçırılmamalı.

Sistem anlayışı okadar farklı ki, Türkiye'de hakim ve savcıların performansı açtıkları baktıkları dava ile ölçülüyor, Avrupa'da ise savcıların başarı ölçütü kaybettikleri dava oranı.... Bu da aslında bizlere sorunun nereden kaynaklandığını çok net gösteriyor....

Bence başta yargı mensupları olmak üzere tüm kamu personeline insan hakları dersi verilmeli. Ankara'da bir derneğin faaliyetlerini göstermek amacıyla birkaç hakim hayatlarında ilk kez cezaevine gitmiş ve o kadar şok olmuşlar ki içlerinden biri kalp spazmı geçirmiş... Bu durumda insan kim bilir kimlerin canını yaktı diye sormadan edemiyor bence....
Old 07-05-2008, 23:26   #22
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Fahri ALİMOĞLU
İlginç...
Cezaların azlığından yakınan avukatların varlığı için kullanabileceğin tek kavram bu.

Sayın Alimoğlu,
Cezaların azlığından "insan" olarak yakınıyorum.

Alıntı:
Yazan Av.Fahri ALİMOĞLU
Öncelikli olarak TCK'da öngörülen cezalar asla az değil. benzer ülkeler arasında en ağır müeyyidelerin bizde olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

"Benzer ülkeler", hangi ülkelerdir? Karşılaştırma tablosu elinizde varsa buraya aktarır mısınız? O ülkelerde kaç yılda bir af çıktığını, yasa değişikliği nedeniyle uyarlama yapılıp yapılmadığını, zamanaşımı nedeniyle düşen dava oranının ne olduğunu da ekler misiniz?

Alıntı:
Yazan Av.Fahri ALİMOĞLU
İkincisi; bizdeki sorun cezaevlerinin islah amacına hizmet edecek biçimde planlanmamış olması ile ilgili.
Düşüncenize katılıyorum.

Alıntı:
Yazan Av.Fahri ALİMOĞLU
Üçüncüsü;böööö yapmaya 7 yıl hapis cezası veren hakime görüldüğü ilk yerde altı kalınca çizilmiş bir biçimde böööö yapılmalı. Hayatını adalet dağıtarak kazanmasına da engel olunmalı.
O 7 yıl ile ilgili mesajı yazan sayın tiyerianri'den yanıt alamadım ama büyük olasılıkla uydurma bir haberdir.

Alıntı:
Yazan Av.Fahri ALİMOĞLU
İlginç...
Avrupa'da tutuklu yargılanma oranı %2 bizde %47 buyrun buradan yakın.

Bu bilginin kaynağı nedir? Hangi yılları içerir? Avrupa'dakii suç işleme oranı, gelir düzeyi ile suç işleme oranı arasındaki ilişki, eğitim düzeyi ve bunun suç işleme oranı ile ilişkisi...vb. tümü ile karşılaştırmak gerekmez mi?

Saygılarımla.
Old 09-05-2008, 05:25   #23
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Cezaların yetersizliği ve Türkiye'de hukukçu olmak

Ben de Türkiye'de cezaların hafif olmadığı ve cezanın ağırlaştırılımasının suça engel olmayacağı kanısını taşıyorum.

Cezanın hafif olmadığı yargısı okuduğum bir yazı nedeni ile aklımda kalmış. Doğrulayamam. Ama örneğin adam öldürme suçu için hangi ülkede ne ceza verildiği kolaylıkla bulunabilir.

Cezaların ağırlaştırılmasının suç işlenmesine engel olacağı şeklindeki düşünceme gelince:

Türkiye 2001 de bir kriz yaşadı, işsizlik arttı bazı işçilerin ücretlerinde azalmaya gidildi.

Yeni bir ceza yasası hazırlandı ertelemelerden sonra yürürlüğe girdi. Bu yasa ile bir çok fiil eskisine göre daha ağır cezalarla müeyyilendirildi. Zamanaşımı süreleri uzatıldı.

Yasada tutuklamanın koşulları da var. 6 yıldan az cezayı gerektiren...

Bir dönem bir arkadaşımız meslekten yasaklandığı için onun davalarına baktım. Bir çok hırsızlık olayı. Hepsi de tutuklanıyor. Yasaya aykırı diyorum dinleyen yok. Yani tutuklama ceza olarak kullanılıyor. İlk duruşmada da tutklulukları kaldırılıyor.

Diğer yandan bakıyorsunuz bu adamın ya da kadının ilk gelişi değil, süren 20 davası var.

Cezaların ağırlaşması ya da tutuklamalar suç oranını azalttı mı? Hayır. Suç oranı yükseliyor.

Şimdilerde suçlarda özellikle hırsızlık suçlerında çocukların kullanılması oldukça arttı. Ne yapacağız. Cezaları artırıp bu çocukların sokağa çıkmalarına engel mi olacağız.

Bir söylem vardır. Tecavüz suçlularına cezaevlerinde tecavüz edilirmiş. Bu yeni bir suç değil mi? bunu cezanın ağırlaştırılması olarak kabul edebilir miyiz?

Sorun suçun kaynağını kurutabilmekte. Hukukçu burada ne yapabilir? Koridor hukukçusu açısından aklıma birşey gelmiyor. Sistem yasaları koyuyor, koridor hukukçusu da bu yasalar içinde elinden geleni yapmaya çalışıyor.

Bir insanı cezaevine göndermekle doğal yaşamından koparıyorsunuz. Artık o bir suçludur. Dışarıda yaşamını sürdürememektedir. Yaşamını sürdürmek için uğraştığı iş zarar görmüştür. Sosyal yaşamı dağılır. Serbest meslek sahibi ise işi tamamen dağılır. Bunun 3 yıl yatması ile 5 yıl yatması arasında pek fark yoktur.

Aklımda kalan bir olay var. Bir sanığın hakimin serbest bırakılması şeklindeki kararına itirazı.

Beni tutuklayın hakim bey diyor. Kış geliyor, dışarıda donayım mı?

Bunun kaynağını anımsamıyorum ama böyle bir insanı suçtan alıkoymanızın yolu yoktur. Bu insan karnını doyurmak ve ısınmak zorundadır. Sadece ısınabilmek için suç işlemek zorundadır.

Bu nedenlerle cezaların ağırlaştırılmasının suçun işlenmesi konusunda engel oluşturabileceğini düşünmüyorum.

Şunu da parantez içinde belirtmek isterimki okuduğum bir kaynak cezaların ağırlaşmasının rejimin totaliter olmaya gittiğini gösterdiği şeklinde bir ifadede bulunmuştu. Üzerinden çok zaman geçti. Tam olarak anımsamıyorum ama bende olumlu bir etki bıraktı, doğruluğu konusunda bir fikir oluşturdu. Halen de böyle bir yaklaşımın doğru olduğunu düşünüyorum.

Sonuçta cezaların ağırlaştırılmasının insanlar üzerinde caydırıcı bir etki yapmayacağı kanısındayım.

Hukukçular ne yapar? Düşünelim.

Saygılar.
Old 15-05-2008, 22:52   #24
müh2005

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan duyguusta
cezaların ağırlaştırılmasının suç oranları üzerinde hiçbir etkisinin olmadığı birçok araştırmayla kanıtlanmış ve birçok ülke tarafından kabul edilmiş bir gerçektir. klasik adalet sistemin "çok ceza ver, suçu önle" politikası tüm dünyada iflas etmişken ve artık alternatif uyuşmazlık çözümleri ile suçların önüne geçilmeye çalışılırken bence biz hukukçuların cezaları arttırma eğilimi yerine başka ne şekilde suçu önleyebiliriz'i düşünmeye başlamamız gerek....

sevgili duygu,kanunda düzenlenmiş olan suçların yaptrımı olarak yine kanunda düzenlenmiş olan cezaların amacına baktığımızda cezaların ıslah edici niteliği üzerinde durulur ki bizim hukuk sistemimizdeki amaç da budur.Fakat suç karşılığ verilen cezaları ve cezaların gerekçelerini incelediğimizde cezaların hiç de ıslah edici bir yönü olmadığını rahatlıkla görebilirz.Nitekim basından takip edilebileceği üzere ceza evinden çıkıp 2gün sonra benzer veya daha ağır suç işleyen eski hükümlü haberlerine rastlamak azımsanacak kadar değil.Zarar görenlerin mağduriyeti hiç bir şekilde giderilemiyor.Fikrimce cezaların daha ağır olması gerekiyor.Çünkü öyle bir ülkede yaşıyoruz ki ''insan'' kıyafeti altında bir çok canavar etrafımızda... Saygılarımla...
Old 16-05-2008, 18:16   #25
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Alıntı:
Çünkü öyle bir ülkede yaşıyoruz ki ''insan'' kıyafeti altında bir çok canavar etrafımızda...

Faruk Erem der ki suçluyu kazıyın altından insan çıkar. Canavar sandıklarımız da insandır. Unutulmamalıdır ki suç, insanların iyiliği veya kötülüğüyle açıklanamayacak kadar karmaşık ve çok nedenli bir olgudur.
Old 26-05-2008, 21:43   #26
Akheront

 
Varsayılan

Acaba bir ülke ceza kanununda yer alan cezaların düşüklüğü/yüksekliği ile o ülke vatandaşının suç işleme eğilimlerinin düşüklüğü/yüksekliği arasında nasıl bir korelasyon mevcuttur. Mesela hırsızlık suçuna karşılık ceza olarak ellerin kesilmesi şeklindeki veya uyuşturucu suçlarına karşılık idam cezası şeklindeki uygulamaları olduğu bilinen bazı arap devletlerinde hırsızlık veya uyuşturucuya ilişkin suçlar, bu tür suçlara, nispeten daha az ceza öngören bazı batılı devletlerde daha mı az işlenmektedir?
Veya pozitif hukukun vermiş olduğu yetkilerle karar vermek zorunda olan yargıçlarımızdan, yine kendilerine verilmiş olan takdir hakkını kullanarak çok ceza verenler az ceza verenlerden daha mı ufku geniş, basiretli, iyi adamlardır? Bir arkadaşımızın da yukarıda belirtiği gibi şikayete tabi bir suçta şikayet olmadan hakimin kendi kafasından, resen hareket ederek, atıyorum 7 yıl hürriyeti bağlayıcı ceza ile hüküm kurması daha mı adil yada hukuki bir davranıştır?
Birhayli meşakatli olan hukuk mesleğine henüz adım atmakta olan arkadaşlarımızın da bulunduğu bu sitede, genç ve zinde beyinleri ümitlendirerek daha güzel, daha iyi bir hukukçu ordusu yaratmak endişesi yerine sürekli şikayet ederek, meselelere hep olumsuz tarafından bakan ve "gardını al,cehenneme hoşgeldin!" edasıyla yazılan yazıları desteklemediğimi belirtmek isterim. Yazıma çok beğendiğim ve fakat müellifini anımsayamadığım bir söz ile son vermek istiyorum. Herkese saygılar.
Ümitsiz değilsiniz, ümit sizsiniz!
Old 23-06-2008, 22:19   #27
Av.Fahri ALİMOĞLU

 
Varsayılan

Alıntı:
"Benzer ülkeler", hangi ülkelerdir? Karşılaştırma tablosu elinizde varsa buraya aktarır mısınız? O ülkelerde kaç yılda bir af çıktığını, yasa değişikliği nedeniyle uyarlama yapılıp yapılmadığını, zamanaşımı nedeniyle düşen dava oranının ne olduğunu da ekler misiniz?
Sayın Aladağ; neredeyse tüm avrupa ülkeleri benzer ülkeler statüsündedir. Sadece ceza miktarı olarak bakmayın olaya. Suç olarak tanımlanan eylemler açısından da benzeri olmayan bir ülkeyiz. Ceza kanunu ya da ceza kanunun dışında ki yüzlerce özel kanunda düzenlenmiş ve dünyanın başka yerinde suç olarak kabul edilmeyen ne çok hüküm var bilmez misiniz? Ayrıca öteki ülkelerde af çıkmıyor olmasının konumuz ile tek ilgisi varsa o da bizim ülkemiz de suçların ve cezaların çok fazla olduğunu göstermesidir.
Yüzde 2 ile yüzde 47 oranları katıldığım cezaevi izleme kurulu eğitim seminerinde bizlere yabancı uzmanlar tarafından aktarılmış ve yine eğitim ile ilgili adalet bakanlığı ilgililerince de teyid edilmiştir.
Saygılarımla
Old 24-06-2008, 18:05   #28
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

İşte bir örnek: http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=29104

Zamanaşımı bizde gizli af gibi işliyor. Yargılama, zamanaşımı süresinde bitirilemediğinde cezanın azlığı ya da çokluğunun bir önemi kalmıyor.
Old 01-07-2008, 02:26   #29
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Cezaların yetersizliği ve Türkiye'de hukukçu olmak

Benim aklıma biz söz geldi:

İnsanlar düşündükleri gibi yaşamazlar, yaşadıkları gibi düşünürler.

Bu ülkede benim bildiğim 4.5 milyonu kadın kız olarak 5 milyon insan okuma-yazma bilmiyorsa (bir iddiaya göre 7 milyon)

Bu ülkede ilköğretimden alınan kız (eski yasaya ve yani yasaya göre değişik yaşlarda) 60 yaşında bir insana gelin ediliyorsa bu kızın önünde iki seçenek vardır: Teslim olmak veya intihar. Teslim olursa kendisi gibi bir çocuk yetiştirecek, teslim olmaz sa intihar. Ben her iki biçimde de üzülüyorum.

Ceza politikasını tartıştığımızda bu önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. EĞİTİM. İnsanlarımıza, başka insanların da hakları olduğunu ve bunlara müdahale etmememeiz gerektiğini öğretmek zorundayız.

Bu konuda gelenek cinayetleri hala önümüzde önemli bir sorun.

Bir yandan bierylerin bağımsızlığını savunuyoruz, öte yandan insanlar kadınların namusunun bekçisi olarak kendini görüyorlar. İşin ilginci de tecavüzcü değil tecavüz edilen öldürülüyor.

Eğitimeönem vermem ve konuyu bir miktar bu konuya taşımamın nedeni bu. O kızı öldüren için bu eylem namus cinayetidir. Zorunludur.

O kız ise sevdiği, veya (sevmediği ve kendisi ile zorla bilikte olan) insanla birlikte olan inasan nedei ile aile kurumunca ölüme mahkum edilir.

Geçmişte yasamızda kan davası nedeni ile cinayetin cezası idamdı. Şimdi de namus cinayetleri için ağırlaştırılmış ceza. Sizce yeterli mi?

T.C. Geçmişi boyunca bunu engelleyebilid mi?

Bence cezaların ağırlaştırılması tüm hukukçuların gözardı etmesi gereken bir konudur.

Saygılar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hukukçu olmak şüpheci olmayı mı getiriyor,gerektiriyor? av.sally Konumuz : Hukukçular 7 27-02-2008 19:11
Maksat Hukukçu Olmak Ama Karar Veremiyorum amaçadalet Konumuz : Hukukçular 16 10-05-2007 18:07
Türkiye'de avukatlık! Av. Bülent Sabri Akpunar Konumuz : Hukukçular 23 19-03-2007 10:46
Hukukçu Olmanın Getirisi: Yaşama Hukukçu Olarak Yaklaşmak neu_lawyer Hukuk Sohbetleri 7 27-02-2007 12:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06227708 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.