Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Çalışırken trafik kazası sonucu ölüm halinde Sigorta Şirketinin sorumluluğu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-12-2011, 19:45   #1
Av. Fatma B

 
Varsayılan Çalışırken trafik kazası sonucu ölüm halinde Sigorta Şirketinin sorumluluğu

Tır Şöförü mal yüklü kamyonu ile gümrükten geçmek için beklerken sıradaki başka bir araç tarafından ezilerek vefat ediyor. Müteveffa kusursuz, diğer araç sürücüsü Asli Kusurlu. Geride müteveffanın eşi ve annesi kalıyor. Müteveffa vefat ettiğinde 37 yaşında idi ve emekli olmamıştı. Çalışırken vefat ettiğinden dolayı SGK tarafından müvekkile 400.- TL maaş bağlanmış, toplu bir para ödenmemiş, aracın ZMMS için sigorta şirketine başvuru yapılmış fakat sigorta şirketi SGK tarafından maaş aldığından ve bu rakamın tazminatı geçtiğinden bahisle ödeme yapılamayacağı belirtilmiş. Şimdi olayda; çalışırken vefat olduğundan iş kazasına giriyor. Ama ZMMS poliçesinden de ödeme alması gerektiğini düşünüyorum çünkü bağlanan maaş 400.-TL, müteveffa ölmeden önce daha çok kazanıyordu ve 37 yaşında idi daha çok çalışıp ailesine bakacaktı, Ama Sigorta Şirketi ZMMS ndan tazminat ödememekte haklı mı?
Old 15-12-2011, 12:15   #2
avrecepefe

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu

Esas: 1985/9-853

Karar: 1986/67

Karar Tarihi: 31.01.1986

 

DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZM
İNATI DAVASI - ÖLÜM SİGORTASINDAN AYLIK BAĞLANABİLMESİ İÇİN SADECE ÖLÜM OLGUSUNUN YETERLİ OLAMAYACAĞI - ÖLÜM AYLIĞININ DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATININ BELİRLENMESİNDE ZARARDAN İNDİRİLMEMESİ GEREĞİ

ÖZET: Ölüm sigortas

ından aylık bağlanabilmesi için sadece ölüm olgusu yeterli olmayıp, bundan başka sigortalının ölmeden önce belirli bir süre sigortalı olması ve belli gün sayısında malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunması da gerekmektedir. Ölümü meydana getiren olay hangi sebepten ileri gelmiş olursa olsun, buradaki koşullar gerçekleşmedikçe ölüm sigortasından aylık bağlanmaz. Ölümü intaç eden olayın iş kazası olması da farklılık yaratmaz. Ölüm aylığı, ölümü meydana getiren olayın sebebinden tamamen bağımsız olarak gerçekleşir. Bu nedenle ölüm aylığının gerçekleşmesi ile ölümü meydana getiren olayın sebebi arasında uygun sebep-sonuç bağı yoktur. Bunun sonucu olarak ölüm aylığının, ölüme neden olan olayın sebebiyle uygun sebep-sonuç bağı içinde gerçekleşen bir yarar olduğundan söz edilemeyecektir. Bu itibarla, ölüm aylığının destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde zarardan indirilmesi mümkün değildir.

(506 S. K. m. 2, 23, 24, 26, 65, 66, 71, 73) (818 S. K. m. 41, 45/2) (Y
İBK. 06.03.1978 T. 1978/1 E. 1978/3 K.) (HGK. 28.11.1979 T. 1977/4-1110 E. 1979/1395 K.)

 

Dava: Taraflar arasındaki destekten yoksun kalma tazminatı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. İş Mahkemesi`nce gerçekleşen maddi ve manevi tazminatların kabulüne dair verilen 13.10.1982 gün ve 1981/71 Esas 1982/316 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi`nin 16.12.1982 gün ve 9201-9841 sayılı ilamı ile,

<davanın konusu destekten yoksun kalma niteliğinde bir miktar tazminatın alınması isteğinden ibaret olup yasal dayanağını Borçlar Kanunu`nun 45`inci maddesi oluşturmaktadır. Borçlar Kanunu`nun 45/2.`nci maddesi hükmünce "ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir>. Bu maddeye dayanan hakkın özelliklerinden biri de ölenin kişiliğine bağlı olmayıp doğrudan doğruya destekten mahrum kalan kimsenin kişiliğinde doğmuş olmasıdır. (Oser - Schörenberger, Borçlar hukuku, R. Seçkin Çevirisi, İkinci Kısım, sh.415; A. Von Tuhr; Borçlar Hukuku, Cevat Edege Çevirisi, sh. 410-411; Feyzioğlu F.N., Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Cilt : 1, sh. 579).

Yargıtay uygulamalarında beliren anlam altında destekten yoksun kalma tazminatı <ölüm nedeniyle Borçlar Kanunu`nun 45`inci maddesine dayanan yoksun kalanlarla ölenin yaşayabilecekleri muhtemel süre içinde de ölenin çalışıp kazanabileceği süredeki kazancı tutarından davacılara ayırıp ilerde yapabileceği yardımın tutarının peşin ve toptan ödenmesinden ibarettir. (Yargıtay 4`üncü Hukuk Dairesi`nin 30.5.1965 tarihli Esas: 1420)

488 zikreden M. Çenberci, İş Kanunu Şerhi, Ankara: 1978, sh. 839) Destekten yoksun kalma tazminatı ile hedef tutulan esas Borçlar Kanunu`nun 41`inci Maddesindekinden farklı bulunmaktadır. Şöyle ki; 41`inci madde ile tazmini hüküm altına alınmak istenen husus gerçek zarar olduğu halde destekten yoksun kalma tazminatının yasal dayanağını oluşturan 45/2`nci madde destekten yoksun kalanların tazminat hakkını doğuran ölüm olayından önceki sosyal ve ekonomik yaşayış düzeylerini, ölümden sonrası için de aynı düzeyde tutabilmek amacıyla muhtaç oldukları paranın alınması amacını gütmektedir. (M.Çenberci; S.G.E., sh. 840).

Destekten yoksun kalma tazminatı konusunda önemli sorunlardan biri de, kuşkusuz, bu tazminatın miktarının belirlenmesidir. Tazminat miktarının belirlenmesinde öncelik, zarar miktarının tayinidir. Tazminat miktarının belirlenmesinde zarardan başka nedenler de etkili olacaklarından zararın kapsamı ile tazminatın kapsamı farklı olabilecektir; zararın tam olarak tanzimi zorunluluk arz etmez. (S.S. Tekinay, Borçlar Hukuku>, İstanbul, 1974, sh. 469). Diğer taraftan şu husus da belirtilmelidir ki, gerek tazminat gerekse zarar miktarları dava açılırken de kesinlikle belirtilemez. Bütün bunlar geleceğe ait bir takım koşulların, önceden tahmin ve takdirine dayanan hesaplamaları gerektirir.

Destekten yoksun kalma tazminatının yukarıda değinilen amacı ve bu amaç dışında kalan şeklinde ifade edebilecek olumsuz özelliği göz önünde tutulduğunda, destekten yoksun kalanın başka kaynaklardan sağladığı çıkarların belirlenen zarar tutarından indirilmesinin zorunlu bulunduğu kabul edilmelidir. Burada önemli olan husus indirilmesi gereken çıkarlarla desteğin ölümü arasında uygun sebep-sonuç bağının gerçekleşmiş bulunmasıdır. Destekten yoksun kalma tazminatı davasında tazmin edilmesi gereken zarar, yukarıda değinilen çıkarların indirilmesinden sonra geriye kalan miktardır. Şu halde zarar miktarından ölüm nedeniyle sağlanan çıkarlar, başka bir anlatımla ölümle uygun sebep-sonuç bağı gerçekleşmek suretiyle sağlanan çıkarların indirilmesiyle bulunan zarar, destekten yoksun kalma tazminatında üst sınır, yani desteğini kaybedenin gerçek zararını oluşturacaktır. Tazminat miktarı, hiçbir zaman bu miktarın üstüne çıkamayacaktır. Gerçek zarar belirlendikten sonra, ödenmesi gereken tazminat miktarının tespiti için gerçek zarardan, ölenin kusuru, müzayaka hali, hal ve mevkiin icabı gibi tazminat miktarı ile ilgili indirimlerin yapılması gerekir. Görülüyor ki, önce zararın tayini söz konusu olduğundan zararla ilgili indirim nedenleri, daha sonra tazminatla ilgili indirim nedenleri dikkate alınacaktır. Bu indirimlerin yapılması ile tazminat miktarı belirlenmiş olur. Şu hususun da özellikle belirtilmesi gerekir ki, iş kazası sonucu ölen işçinin desteğinden yoksun kalanların açacakları tazminat davası (Hukuk Genel Kurulu`nun 27.9.1967 gün ve 9/1391 Esas, 421 Karar, sayılı kararı zikreden : M.Çenberci; S.G.E., sh. 875, not: 261) tespit edilen tazminat miktarından en son olarak Sosyal Sigortalar Kurumlarınca sağlanan hakların peşin sermaye değerinin indirilmesi, eğer bu indirimden sonra bir miktar para kalıyorsa onun tahsiline hükmedilmesi zorunludur, aksi halde mükerrer ödemeye yol açılmış olur. (Bu konuda : M.Çenberci; S.G.E., sh.869, v.d. S.S. Tekinay, S.G.E., sh. 469 v.d.; F.N. Fevzioğlu; S.G.E., sh. 583, v.d.; K.Tunçomağ, Türk Borçlar Hukuku, İstanbul 1976, I. Cilt; Sh. 512 v.d.; A.Von Tuhr; S.G.E., sh.410; Oser-Schönenberger; S.G.E., Sh.420; H.Seçker; İsviçre Medeni Kanun Şerhi, Borçlar Kanunu Madde 45`le ilgili Açıklamalar, No.IV).

Olayda mahkemece yukarıdaki esaslar uyarınca davada hüküm altına alınacak tazminat miktarı belirlenirken desteklenene Sosyal Sigortalar Mevzuatı uyarınca ölüm nedeni ile sağlanan hakların peşin sermaye değeri indirilmemiştir. Dosyadaki yazılardan söz konusu haklarla ölüm olayı arasında uygun neden-sonuç bağının gerçekleştiği açıkça anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca bu yönden de gereken indirimlerin yapılması zorunludur. (Aynı doğrultuda; K.Tunçomağ, S.G.E., Sh. 516 ve 19 sayılı notta zikredilen esaslar; F.N. Feyzioğlu; S.G.E., Sh. 584 ve 233 sayılı notta zikredilen Yargıtay Daire ve Hukuk Genel Kurulu Kararları.)

Mahkemece yazılı gerekçelerle yukarıda açıklanan ilkelerle çelişir yönde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir> gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: İş kazası sonucu ölen işçinin hak sahiplerine hem 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu`nun 23 ve müteakip maddeleri uyarınca iş kazası sigortasından gelir bağlanmış, hem de aynı Kanun`un 65 ve müteakip maddeleri uyarınca ölüm sigortasından aylık bağlanmıştır. Mahkemece iş kazası sonucu ölen sigortalı işçinin hak sahipleri tarafından destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde, iş kazası sigortasından bağlanan gelirin peşin sermaye değeri maddi tazminattan düşülmüş, fakat ölüm sigortasından bağlanan aylığın peşin sermaye değeri zarardan düşülmemiştir. Yerel mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık, iş kazası sonucu ölen işçinin hak sahipleri tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde <ölüm sigortası> dalından hak sahiplerine bağlanmış olan aylıkların da zarardan düşülmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Önce şu husus belirtilmelidir ki, iş kazası sonucu ölümlerde, ölenin desteğinden yoksun kalanlara 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu`nun 23 ve müteakip maddeleri uyarınca bağlanan in hukuki niteliğinin de belirlenmesinde yarar vardır.

Gerçekten 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu`nun 23 ve 24`üncü maddelerine göre iş kazası sonucu ölen sigortalının eş ve çocukları ile ana ve babasına gelir bağlanabilecektir. Bunun için ölümün iş kazası sonucu meydana gelmiş olması yeterli olup, ayrıca sigortalının ölmeden önce 506 sayılı SSK`nun 2`nci maddesi uyarınca belirli bir süre sigortalı olması ve belirli gün sayısında prim ödemiş bulunması gibi koşullar aranmaz. İstekte bulunma koşulu da gerekmez, kurum resen gelir tahsisinde bulunur ve bununla ilgili iş kazası ve meslek hastalığı sigorta priminin tamamı işveren tarafından ödenir, sigortalının bir katkısı yoktur.

Söz konusu in hukuki niteliği ise, destekten yoksun kalanların maddi zararlarının kavramı içinde sigorta primleri işverenden alınmak suretiyle, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümleri gereğince Sosyal Sigortalar Kurumu`nca karşılanmak amacına yönelik bir ödeme olarak ifade edilebilir.

Buna göre , zarar karşılığı olması itibariyle bir tazminat niteliğine haizdir ve sorumluluğu gerektiren hallerde işverenin genel hükümlere göre ödemekle yükümlü olduğu tazminatın bütünlüğü içinde yer alır. Bu bazen işverenin ödemesi gereken tazminata eşit olabileceği gibi, bazen de onun altında veya üstünde olabilir. İşte altında olduğu zaman ikisi arasındaki fark destekten yoksun kalanların işverenden isteyebilecekleri maddi tazminat miktarını oluşturur.

Bunun için sigorta gelirinin peşin sermaye değerini işverenin sorumlu olduğu maddi tazminat miktarından mahsup etmek gerekir. Aksi takdirde hak sahipleri aynı tazminatı ayrı ayrı hem işverenden hem de Sosyal Sigortalar Kurumu`ndan almış olurlar ki, bu haksız zenginleşmeye sebep olacağından hukuken korunamaz. Konu ile ilgili Yargıtay kararlarında yer alan şeklindeki sözler de aynı görüşü yansıtmaktadır. Bu suretle, kurumun 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu`nun 26`ncı maddesi uyarınca rücu hakkına sahip olduğu hallerde, işverenin mükerrer ödemede bulunması da önlenmiş olur.

İşte, Sosyal Sigortalar Kurumu`nca bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin söz konusu maddi tazminattan mahsubu gerekmesinin hukuki sebebini böylece açıklamak mümkündür.

Uyuşmazlığın asıl konusunu teşkil eden ölüm sigortasından bağlanan aylığa gelince:

Konu ile ilgili hüküm 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu`nun 66`ncı maddesinde yer almaktadır. Bu madde hükmüne göre, ölüm sigortasından aylık bağlanabilmesi için sadece ölüm olgusu yeterli olmayıp, bundan başka sigortalının ölmeden önce 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu`nun 2`nci maddesine göre belirli bir süre sigortalı olması ve belli gün sayısında malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunması da gerekmektedir. Ölümü meydana getiren olay hangi sebepten ileri gelmiş olursa olsun, buradaki koşullar gerçekleşmedikçe ölüm sigortasından aylık bağlanmaz. Ölümü intaç eden olayın iş kazası olması da farklılık yaratmaz. Ölüm aylığı, ölümü meydana getiren olayın sebebinden tamamen bağımsız olarak gerçekleşir. Bu nedenle ölüm aylığının gerçekleşmesi ile, ölümü meydana getiren olayın sebebi arasında uygun sebep-sonuç bağı yoktur.

Bunun sonucu olarak ölüm aylığının, ölüme neden olan olayın sebebiyle uygun sebep-sonuç bağı içinde gerçekleşen bir yarar olduğundan söz edilemeyecektir.

Bu itibarla, ölüm aylığının destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde zarardan indirilmesi mümkün değildir.

Kaldı ki, 73`üncü maddede görüldüğü gibi ölüm aylığının maddi kaynağını teşkil eden malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin bir bölümü sigortalı işçi tarafından bir bölümü de işveren tarafından ödenmektedir. İşverenin ödediği primler de aslında sigortalıya ait olmaktadır. Toptan ödemeyle ilgili 506 sayılı Yasa`nın 71`inci maddesinin, ölen sigortalının kendisinin ve işverenlerinin ödedikleri, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri toplamının; hak sahibi kimselerine ödeneceğine dair hükmü de bunu göstermektedir. Öyleyse, işçiye ait olan sigorta primleri karşılığı ödenen ölüm aylığından, işverenin yararlandırılması doğru olmayacaktır. Bu durum, T.C. Emekli Sandığı`nca mensuplarının hak sahiplerine bağlanan dul ve yetim aylığına benzemektedir.

6.3.1978 gün ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı`nda ise, T.C. Emekli Sandığı`nca hak sahiplerine bağlanan dul ve yetim aylıklarının destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde zarardan düşülemeyeceği kabul edilmiştir. O halde Sosyal Sigortalar Kurumu`nca hak sahiplerine ölüm sigortasından bağlanan aylıklar için ayrı işlem yapılmasını haklı kılacak yasal ve makul bir neden olamaz. (Hukuk Genel Kurulu`nun 28.11.1979 gün ve E. 1977/4-1110- K. 1979/1395 sayılı kararı).

Yine yukarıda tarih ve sayısı yazılı Hukuk Genel Kurulu kararında da vurgulandığı gibi, ölüm sigortasından bağlanan yardımlar için 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu`nun 26`ncı maddesine göre, Kurum`un rücu hakkı bulunmadığından, işverenin mükerrer ödemede bulunması gibi bir durum olmayacaktır.

Bu nedenle direnme uygun bulunduğundan hesap yönünden inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan diğer yönlerden inceleme yapılmak üzere dosyanın 9. Hukuk Dairesi`ne gönderilmesine, 31.11.1986 gününde üçte ikiyi aşan çoğunluk ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve
İçtihat Programı
Old 15-12-2011, 12:19   #3
avrecepefe

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
Yargıtay Kararında özetle; 506 Sayılı Yasaya göre ölenin desteğinden yoksun kalanların;
a) 23. ve 24. madde uyarınca iş kazası sigortasından kaynaklanan gelir ile
b) 66. madde uyarınca da ölüm sigortasından kaynaklanan gelir elde edebileceğini, bu iki gelir kalemini de hak ettiklerini,
bunlardan 23 ve 24. maddedeki gelire hak kazanabilmek için iş kazası sonucu ölme vakıasının yeterli olduğunun, ayrıca sigortalının ölmeden önce belirli bir süre sigortalı olmak veyahut belli bir süre pirim yatırmak gibi bir zorunluluk olmadığını,
506 Sayılı Yasanın 66. maddesi uyarınca geride kalanlara ölüm sigortasından aylık bağlanabilmesi için ise, ölüm olayının gerçekleşmesinin tek başına yeter şart olmadığı, ölüm olayından başka, aynı yasanın 2. maddesi gereğince sigortalının belirli bir süre sigortalı olması (sanıyorum bu süre 5 yıl) ve belli gün sayısında malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları pirimi (sanıyorum 900 gün) ödemiş olmak gereklidir. Ölüm olayı hangi sebeple gerçekleşirse gerçekleşsin (isterse iş kazası sonucu olsun) yukarıdaki şartlara uygunluk yoksa ölüm sigortasından aylık bağlanmaz.
Yine Yargıtayın yukarıdaki kararında sonuç olarak;
İş kazası sigortasından kaynaklanan (23 ve 24. madde) gelir bağlanması halinde bu gelirin peşin sermaye değeri hesaplanacak maddi tazminat miktarından düşülür.
Ancak ölüm sigortasından kaynaklanan (66. madde) aylık bağlanması halinde destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde ölüm aylığının zarardan indirilmesi mümkün değildir.

Yani burada gelirin peşin sermaye değerinin hesaplanacak maddi tazminat miktarından düşülüp düşülemeyeceği, SGK'nın ödediği parayı rücu edip edemeyeceği kavramından hareketle belirleniyor. Ölüm sigortasından kaynaklanan tazminatlar bakımından SGK'nın rücu imkanı bulunmadığı ve iş kazası sonucu ölümlerde ise rücu imkanı bulunduğundan peşin sermaye değerleri tazminat hesabından düşülüyor.

ÖNEMLİ NOT: Yukarıda söylediklerim 506 Sayılı Yasaya göredir. Malum olduğu üzere bu yasa 01.10.2008 tarihinden itibaren yerini 5510 Sayılı yasaya bırakmıştır. Madde yerleri farklı olsa da hukuk prensibi açısından neticenin farklı olmayacağını düşünüyorum. Bu bakımdan 5510 Sayıl Yasaya daha iyi hakim olan meslektaşlarımız da konuya iştirak ederse sevinirim.
Old 15-12-2011, 22:09   #4
Av. Fatma B

 
Varsayılan

Olayın ayrıntılarını yukarıda yazmıştım, maaşın niteliğini eş de bilmiyor ama aldığı maaş 400.-TL imiş, bu bence ZMMS nın ödeme yapması gerekir çünkü 400.-TL den maaş peşin sermaye değeri hesaplanıp tazminattan düşülse dahi arada fark oluşur diye düşünüyorum. (Tabi aktüerya hesap bilgim yok) Destekten Yoksun Kalma Davası açmam uygun olur mu?
Old 16-12-2011, 09:49   #5
avrecepefe

 
Varsayılan

Maaşın niteliğini SGK dan öğrenebilirsiniz. Ayrıca eğer eşin ekonomik desteğinin daha fazla olduğunu iddia ve ispat ederseniz tazminat miktarının artacağına dair Yargıtay kararları var.
Old 16-12-2011, 12:04   #6
Av. Fatma B

 
Varsayılan

Avukat bey sizde varsa ilgili Yargıtay Kararını paylaşabilir misiniz?
Old 16-12-2011, 16:50   #7
avrecepefe

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/12013
Karar: 2006/3522
Karar Tarihi: 04.04.2006


TAZMİNAT DAVASI - MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ - TRAFİK KAZASINDA MURİSİN ÖLMESİ - DESTEKTEN YOKSUN KALMA ZARARININ TESPİTİNDE HATA - KARARIN DAVALI YARARINA BOZULMASI GEREĞİ

ÖZET: Davacı eş ile davacı çocuğun destekten yoksun kalma zararının tespitinde, bilinen son gelirlerinin esas alınması gerekmektedir. Bunun için de, murisin son çalıştığı yerden aldığı ücret ile mesai saatleri dışında çalıştığı yerlerden aldığı ücretin ortalama olarak bir aya isabet eden kısmı nazara alınarak, bunların toplamının esas alınması gerekirken; murisin vefatından sonra, onun yaptığı işi iki kişinin yaptığı, müteveffa ile halen aynı işi yapan emsali kişilerin ücret bordrosu dikkate alındığında, müteveffanın 2002 yılında aylık net 690.000,000.-TL ücret alan emsali kadar aylık net ücret ve kazanç sağlayacağı kabul edilerek, destek tazminatını hesap eden bilirkişi raporunun esas alınması ve buna göre karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.

(818 S. K. m. 45)

Taraflar arasında görülen davada Gebze Asliye I. Hukuk Mahkemesi' nce verilen 25.03.2005 tarih ve 2001/463 E. - 2005/137 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacılar vekili ile davalılardan............Sigorta A.Ş. ve........Petrol A.Ş. vekilleri tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 04.04.2006 günde davacı avukatı A.T. ile davalılardan .........Petrol Ürünleri Nak. A.Ş. avukatları C.Y. ve A.K. gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi A.A. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacılar vekili, davalı B' nin 13.07.2000 tarihinde neden olduğu trafik kazasında davacı F' nin eşi Ö' nün vefat ettiğini, olayda Ö' nün kullandığı davacı M' ye ait 34 XXX XX plakalı Mercedes marka aracın kullanılamaz hale geldiğini, olay nedeniyle ölen Ö' nün eşi R., çocuğu F, annesi Müesser, kardeşi M.H' nin maddi manevi olarak zarar gördüğünü ileri sürerek, asıl ve birleşen dava ile ıslah dilekçesiyle birlikte toplam 162.924.069.830.-TL destekten yoksun kalma tazminatı, 50.000.00.000.-TL manevi tazminat ile 10.000.000.000.-TL araç hasan nedeniyle maddi tazminatın olay tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı..........Petrol A.Ş. vekili, kusur oranı ve tazminat miktarına itiraz ederek, davanın reddini istemiştir.

Davalı...........Gaz A.Ş. vekili, müvekkilinin maliki olduğu 34 XXX XX plakalı römorkun
diğer davalı...........Petrol A.Ş.'ne ail çekici ile çekildiğini, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı sigorta şirketleri vekilleri, müvekkillerinin maddi zarar bakımından poliçe limitleri ile sorumlu olduklarını savunmuşlardır.

Diğer davalı yanıt vermemiştir.

Mahkemece, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, dava konusu olayın meydana gelmesinde, davalı sürücü B'nin tam kusurlu olduğu, davacı M'ye ait araçtaki hasar nedeniyle zararın 8.750.000.000.-TL olduğu, davacı R. ve F'nin destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecekleri, anne ve kardeş olan diğer davacıların maddi tazminat işleyemeyecekleri, bu dört davacının da yakınlarının ölümü nedeniyle büyük üzüntü duydukları, davalı........Gaz A.Ş.'nin kazaya sebep olan çekicinin römorkunun maliki bulunmakla. 2918 Sayılı Yasa gereğince sorumlu olmadığı, sorumluluğun çekicinin sürücüsü ve malikine ait olduğu, davalılar B. ve........Petrol A.Ş.'nin tüm zararları, davalı sigorta şirketlerinin de maddi zararlardan poliçe limitiyle sorumlu oldukları gerekçesiyle, davalı........Gaz A.Ş. hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkında açılan davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalılar vekili ile birlikte............Sigorta Şirketi........Petrol A.Ş. vekillerince temyiz edilmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve mahkemece belirlenen kusur oranın olayın oluşuna uygun bulunmasına göre, davalı ...... Petrol Üretim Nak. Sal. A.Ş. vekilinin (2) numaralı, davacılar vekilinin (4) numaralı beni dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Dava, davalıların malik, sürücü ve sigortacısı olduğu aracın neden olduğu trafik kazalarında, bir kısım davacıların murisinin vefat etmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.

Davacı R' nin eşi Ö' nün, dava konusu trafik kazasından önce; dava dışı.........Metal San. ve Tic. Ltd. Şti.' nde sigortalı olarak çalıştığı taraflar arasında tartışmasızdır.............Metal San. Tic. Ltd. Şti.' nin mahkemeye gönderdiği 23.09.2004 tarihli yazıda, 2000 yılı 2. dönem SSK bildirgesine göre Ö'nün aylık 150.000.000.-TL brüt ücret aldığını belirtilmiştir. Öte yandan, muris Ö'nün...........Metal San. Tic. Ltd. Şti.'ndeki mesaisi dışında, aldığı eğitime uygun olarak başka işyerlerinde de zaman zaman çalıştığı, bunlardan............Otomotiv San. Tic. Ltd. Şti.'nden 1998-2000 yıllarındaki çalışması karşılığı 1.170.000.000.-TL............Filtre Sistemleri San. Ve Tic. A.Ş.'den 1999 yılında 1.210.000.000.-TL, 2000 yılı Mayıs ayına kadarki çalışmaları nedeniyle 770.000.000-TL ödendiği, Mayıs ve Haziran 2000 tarihlerindeki çalışmaları nedeniyle de 260.000.000.-TL'nin kanuni mirasçılarına ödendiği dosya kapsamından anlaşılmakladır. Davacı eş R. ile davacı çocuk F. nin destekten yoksun kalma zararının tespitinde, bilinen son gelirlerinin esas alınması gerekmektedir. Bunun için de, murisin son çalıştığı yerden aldığı ücret ile mesai saatleri dışında çalıştığı yerlerden aldığı ücretin ortalama olarak bir aya isabet eden kısmı nazara alınarak, bunların toplamının esas alınması gerekirken; murisin vefatından sonra, onun yaptığı işi iki kişinin yaptığı, müteveffa ile halen aynı işi yapan emsali kişilerin ücret bordrosu dikkate alındığında, müteveffanın 2002 yılında aylık net 690.000,000.-TL ücret alan emsali kadar aylık net ücret ve kazanç sağlayacağı kabul edilerek, destek tazminatını hesap eden bilirkişi raporunun esas alınması ve buna göre karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davalı .........Petrol Üretim Nak. Sat. A.Ş. yararına bozulması gerekmiştir.

3- Davalı.............Sigorta A.Ş. vekilinin temyizine gelince; davalı sigorta şirketince düzenlenen ZMSS poliçesinde ölüm ve sakatlanma halinde kişi başı teminat miktarı 7.000.000.000.-TL'dir. Davalı sigorta şirketi, davacılar yararına hükmedilecek destekten yoksun kalma tazminatının 7.000.000.000.-TL'den sorumludur. Mahkemece, davacılar lehine hükmedilecek destekten yoksun kalma tazminat miktarının 7.000.000.000.-TL'nı aşması halinde, davacıların miras payları oranında sigorta teminatının davacılar yararına paylaştırılması ve bu miktarın da hüküm fıkrasında açıkça gösterilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratır şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle mümeyyiz sigorta şirketi yararına bozulması gerekmiştir.

4- Davacılar vekilinin temyizine gelince; davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmakta olup, davacılar yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, her bir davacı lehine hükmedilen miktar üzerinden ayrı ayrı hesap edilmesi gerekirken, tüm davacılar lehine hükmedilen tazminatın toplamı üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.

Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı…Petrol Üretim Nak. Sat. A.Ş. ve davacılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, kararın (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı.........Petrol Üretim Nak. Sat. A.Ş., (3) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı............. Sigorta A.Ş., (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar yararına BOZULMASINA, takdir edilen 450,00-YTL duruşma vekillik ücretinin davacılardan alınarak davalı.........Petrol Nak. San. A.Ş.'ye ve davalı..........Gaz A.Ş. dışındaki davalılardan alınarak davacılara verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcı isteği halinde temyiz edenlere iadesine, 04.04.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
dain-i mürtehin halinde sigorta şirketinin sorumluluğu AYBİKERKAL Meslektaşların Soruları 7 07-11-2012 13:28
Trafik Kazasında Sürücünün Kusuru - Sigorta Şirketinin Sorumluluğu Av. Gökhan Tazegül Meslektaşların Soruları 2 05-12-2010 13:10
Trafik Kazası - Ölüm - Sigorta Tazminatı Mefkure Meslektaşların Soruları 1 09-07-2010 18:13
kapadokya yolundaki trafik kazası - sigorta şirketinin ödeyeceği tazminat miktarı üye14072 Meslektaşların Soruları 8 25-02-2009 13:03
Trafik Kazası-Kusur-Kasko'yu Yapan Sigorta Şirketinin Belirlenmesi tiyerianri Meslektaşların Soruları 14 27-01-2008 13:41


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06010509 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.