Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

BİlİnÇlİ Taksİr

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-12-2009, 23:14   #1
AVUKAT43

 
Varsayılan BİlİnÇlİ Taksİr

Forumda epeyce önce tartışılmış bir konuyu yeniden açıyorum ancak aradan geçen zamanda Yargıtay'ın eğilimlerinin ve örneklemelerinin belirginleşmiş olabileceği ümidiyle somut olayı paylaşıyorum.

Bir köyde yapılan düğünde davetliler kuru sıkı ve normal silahlarla havaya ateş ederlerken polis olan ve kendisi de düğün davetlisi olan A silahına davranır ve birkaç el ateş eder.Daha sonra silahı tutukluk yapar ve yaklaşık 10 yıllık polis olan A silahtaki tutukluluğu silahı yere paralel bir şekilde tutarak gidermeye çalışırken ( mekanizmayla oynayarak doldur boşalt yaparken) silah ateş alır ve silahtan çıkan mermi hemen önünde duran oğlunun göğsünü deler geçer ve oğlu ağır bir şekilde yaralanır,oğlunu delip geçen kurşun oğlunun arkasında bulunan küçük bir kız çocuğunun göğsüne saplanır ve kızın ölümüne sebebiyet verir.

Müştekiler vekili olarak davanın Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılmasını beklerken Cumhuriyet Savcılığı;

Polisin kendi oğlunun yaralanması nedeniyle ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verir

Kız çocuğunun ölümünü de basit taksir olarak değerlendirerek 85/1 gereğince yargılanması istemiyle davayı Asliye Ceza Mahkemesi'nde açar.

Bu arada polisin kendi çocuğundaki yaralanma 89/2 kapsamında yani bilinçli taksir uygulanacak olsaydı takibi şikayete tabi olmayacaktı ve dava 85/2 gereğince Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılacaktı.

Arkadaşlara sorum şu,yaptığım aramalarda Yargıtay'ın bu tip hareketlerin (düğünde ve maç sonrası ateş etmek) bilinçli taksirden cezalandırılması gerektiğini içeren haberler buldum ancak elimde bu duruma ilişkin somut bir karar yok.

Elinde, düğünlerde havaya ateş açmak sonucu birinin öldürülmesinin, bilinçli taksir olarak kabul edilmesi gerektiğini gösteren bir Yargıtay kararı olan var mı ?
Varsa ve paylaşırsa şimdiden müteşekkir olurum...
Old 30-12-2009, 00:21   #2
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Dava her durumda (Taksir-bilinçli taksir) bir ölüm, bir de yaralanma olduğu için, Ağır Ceza Mahkemesinde açılmalıydı:

Taksirle öldürme
MADDE 85 - (1) Taksirle bir insan
ın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan (DEĞİŞİK İBARE RGT: 31.03.2005 RG NO: 25772 KANUN NO: 5328/3) (KOD 1) altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.)
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan (DEĞİŞİK İBARE RGT: 31.03.2005 RG NO: 25772 KANUN NO: 5328/3) (KOD 1) onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (AĞIR CEZA MAHK.)



Ek takipsizliğe ise mutlaka itiraz edin. Tek mermi atışı ile bir ölüm ve bir yaralanmanın meydana geldiğini düşünecek olursak, ek takipsizlik kararında taksiri kabullenmiş duruma düşmemeniz için.

Aşağıdaki olayda da sadece bir tek yaralama olduğu halde bilinçli taksirden hüküm kurulmuş, olayınıza çok benzer (Hatta düğünde silahla havaya ateş açma, tutukluk yapma, yere paralel silahla uğraşırken yaralama vb. olaylar silsilesiyle neredeyse birebir, yerel mahkemenin kabulüne göre ve yine onamaya göre, bilinçli taksirden hüküm kurulan) bir karar buldum:

T.C. YARGITAY
9.Ceza Dairesi
Esas: 2007/3423
Karar: 2007/3706
Karar Tarihi: 02.05.2007
ÖZET: Taksirle ölüme neden olma suçunu işledikten sonra olay yerinden kaçan sanığın peşine düşerek aracının önünü kesip camlarını sopalarla kıran şahıslara karşı kendisini kurtarmak amacıyla silah çekme eyleminde sanığın tehdit kastının bulunmadığı gözetilmeyerek yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi ile hak yoksunluğunun koşullu salıverme tarihine kadar olabileceğinin gözetilmemesi, kanuna aykırıdır.
 
 
(5237 S. K. m. 22, 43, 53, 54, 63, 85, 106, 170) (6136 S. K. m. 13)
Dava: Bir yak
ını ile yemekli köy düğününe katılan sanığın, topluca yemek yenilen masaya oturup bir süre yemek yediği ve alkol aldığı, oturduğu yerden taşıdığı ruhsatsız silahını çıkarıp ateş etmek için havaya kaldırdığı, ancak tabancanın tutukluluk yaptığı, bu kez topluca yemek yenilen masanın altına aldığı, namlusu yere paralel vaziyette kurcalarken ateş alması ile mermi çekirdeğinin aynı masada oturan ...’in bel hizasından vücuduna girdiği, buna rağmen bu kez tabancayı havaya tevcih ederek ateş etmeye devam ettiği, ...’in ım anam> diye bağırıp masadan can havli ile kalkıp dışarıya koşması ile diğer davetlilerin sanığa <yeter artık adamı vurdun hala ateş ediyorsun> diyerek uyardıkları, bunun üzerine sanığın yanındaki yakını ile olay yerinden geldiği araba ile kaçtığı, kendisini takip eden davetlilerden üç kişinin yetişip önünü kestikleri ve jandarmaya teslim olmasını söyleyip ellerindeki sopalarla üstüne yürüdükleri, sanığın üç kişiye silahını tevcih ederek <yaklaşmayın olan oldu yoksa sizi de vururum> diye tehdit ettiği, şahısların korkarak ayrıldıkları, sanığın bir süre sonra arcını terk edip ormana doğru kaçtığı, ertesi gün jandarmaya teslim olduğu, aracının boş arazide camları kırılmış vaziyette ele geçirildiği anlaşılmıştır.
Sanığın olay anında kullandığı tabancanın kuru sıkı olduğunu savunarak kuru sıkı tabancayı teslim ettiği, ancak olay yerinde 9 mm çaplı ateşli silaha ait boş kovan ele geçirildiği, yaralananın hastaneye kaldırıldığı, yolda vefat ettiği, otopside karın aortu ve toplardamarın parçalanması neticesinde oluşan solunum ve dolaşım yetmezliği nedeniyle ölümün gerçekleştiğinin tespit edildiği, mermi çekirdeğinin bel hizasından girerek yere paralel düz drajede olduğu, mermi çekirdeğinin deforme olmadan sırtta deri altında olduğu tespit edilmiştir.
Karar: Sanık ispatlandığı kabul edilen,
1- Taksirle ölüme neden olma suçundan 5237 S. TCK.
’nun 85/1, 22/3, 63 maddeleri uyarınca neticeten 9 yıl hapis cezası ile,
2- Genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak suçundan 5237 S. TCK.
’nun 170/1-c, 53/1, 63 maddeleri uyarınca neticeten 2 yıl hapis cezası ile,
3- Silahla zincirleme tehdit suçundan 5237 S. TCK.
’nun 106/2-a, 43/1, 53/1, 63 maddeleri uyarınca neticeten 2 yıl hapis cezası ile,
4- Ruhsatsız silah taşımak suçundan 6136 S. K.
’nun 13/1, TCK’nun 53/1, 54/1, 63 maddeleri uyarınca neticeten 1 yıl hapis ve 450,00 YTL APC cezası ile,
Yerel Mahkemece Cezalandırılmasına, tutukluluğun devamına karar verilmiştir.
Kararı sanık müdafii, olayda bilinçli taksirin unsurlarının bulunmadığı, eylemin tek olması sebebiyle taksirle yaralama ve genel güvenliği tehlikeye sokmak suçlarından ayrı ayrı ceza verilemeyeceği fikri içtima kurallarının uygulanarak en ağır cezayı gerektiren suçtan tek ceza verilmesi gerektiği, tehdit suçunun unsurlarının bulunmadığı gerekçeleri ile temyiz etmiştir.
Yüksek mahkeme ise,
Sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
1- Taksirle ölüme neden olma suçunu işledikten sonra olay yerinden kaçan sanığın peşine düşerek aracının önünü kesip camlarını sopalarla kıran şahıslara karşı kendisini kurtarmak amacıyla silah çekme eyleminde sanığın tehdit kastının bulunmadığı gözetilmeyerek yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
2- 5237 S. TCK.
’nun 53. maddesinin c bendinde yer alan hak yoksunluğunun koşullu salıverme tarihine kadar olabileceğinin gözetilmemesi,
Sonuç: Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 02.05.2007 gününde oybirliği ile karar vermiştir. (¤¤)
 
Sinerji Mevzuat ve
İçtihat Programları




 
Old 30-12-2009, 12:23   #3
AVUKAT43

 
Varsayılan TeŞekkÜrler

Çok teşekkürler Şehper Hanım,çok naziksiniz.Umarım davayı Ağır Ceza Mahkemesi'ne taşıyıp size bir kere daha teşekkür ederim.Sağolun...
Old 03-02-2010, 13:53   #4
AVUKAT43

 
Varsayılan

Yukarıda bahsettiğim olayda ,Cumhuriyet Başsavcılığı'nın " ek kovuşturmaya yer olmadığı kararına" karşı yapmış olduğum itiraz ilgili Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi,savcılığın ek dava açması,ek davanın ana dava ile birleştirilmesi sonucu Asliye Ceza Mahkemesi görevsizlik kararı verdi.
Katkısı olan herkese teşekkürler...
Old 04-02-2010, 00:15   #5
Av.Kaan

 
Varsayılan

Savcı başlangıçta takipsizlik vermekle ve davayı asliye ceza mahkemesinde açmakla hata yapmış. Ancak benim anlamadığım ek takipsizlik kararına karşı sizin itirazınız nasıl kabul edildi? İtiraz etme yetkisi konusuna takıldım.

Alıntı:

Madde 173 - (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına itiraz edebilir.

Old 04-02-2010, 16:01   #6
Av. Eyüp KATI

 
Varsayılan

öncelikle bilinçli taksir kalıbına bakmak gereklidir.
bilinçli taksir 'bir kimsenin neticesini öngörebilmesine karşın hareketini yapması sonucunda sonucun meydana gelmesi fakat failin sonucu asla istememesi' şeklinde tanımlanabilir.
bilinçli taksir normal kalıplarda tanımlanan taksir kavramından daha ağır bir olguyu doğurmaktadır. haliyle cezası daha ağır olabilmektedir.
en basitinden trafik kazalarında alkollü araç kullanma husus bilinçli taksir kavramına sokulmuştur. bu konuda her hangi bir tereddüt kalmamıştır.
bir sonraki adım ise Bilinçli takdir ile gayrimuayyen kast kavramını da tanımlamak gerekmektedir.
bu konuda ilk olarak bu kavramı ortaya atan Prof. Frank' a göre bilinçli taksir ile gayrimuayyen kast bir noktaya kadar beraber hareket etmektedir. ancak bir noktada birbirlerinden ayrılmaktadır. bilinçli taksirde fail kesin olarak sonucun meydana geleceğinden emin olduğunda fiilinden vazgeçmektedir. gayrimuayyen kast da ise fail için 'sonuç olsa da olur olmasada olur' fail sadece hedefini belirlememiştir. yani kastı belirli değildir. ancak gayrimuayyen kastı tespit etmek kolay değildir. çünkü insanın kastını tespit etmek zordur. yargıtay benzer bir konuda eski tarihlerde 'camı boyalı bir kahvehanenin taranmasına' gayrımuayyen kast vardır demiştir.
bugünlerde mahkemeler düğünlerde havaya ateş açılması sonucu ölümleri bilinçli taksiri de aşarak gayrımuayyen kast vardır diye tanımlamakta ve TCK 21/2 (öngörmesine karşın) demektedir. bu madde uyarınca 20 yıl üzerinden ceza vermektedirler. veya ''Kesilen ağacın düşerek küçük fidanları yaralayacağını bildiği faka t hangilerini yaralayacağını bilmediği durumda gayrimuayyen kast vardır.'' denebilir.
Old 04-02-2010, 16:02   #7
Av. Eyüp KATI

 
Varsayılan

CD 01 <> E: 2006/894 <> K: 2006/2130 <> T: 25.05.2006

Kavga ortamında sanığın yumruk atması sonucu yere düşen maktulün, kendisinde bulunan kalp damar hastalığının olayın tesiri ve eforu ile aktif hale geçmesi sonucu gelişen solunum ve dolaşım yetmezliğinden öldüğü olayda, küçük bir yerleşim yeri olan köy ortasında maktulün kalp hastası oluğunu bilip bilmediği detaylı bir şekilde araştırılarak, sonucuna göre, bilinmesi halinde 5237 sayılı TCK.nun 22, 23 ve 85. maddeleri kapsamında bilinçli taksir sonucu adam öldürme, aksi halde 5237 sayılı TCK.nun 86/2. maddesi aracılığıyla 85. maddeleri kapsamında sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekir.
Old 04-02-2010, 16:02   #8
Av. Eyüp KATI

 
Varsayılan

CD 09 <> E: 2007/4840 <> K: 2007/8117 <> T: 12.11.2007

Sanığın meskun mahalde alkollü bir şekilde aşırı hızla seyrederken bisiklete çarpması sonucu ölüme neden olduğu anlaşıldığına göre bilinçli taksirin koşulları mevcuttur.
Old 04-02-2010, 16:02   #9
Av. Eyüp KATI

 
Varsayılan

CD 09 <> E: 2007/1640 <> K: 2007/6502 <> T: 19.09.2007

Alkollü olan ve sürücü belgesi bulunmayan sanığın, otomobili ile geceleyin hızlı seyredip direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu aracındaki bir kişinin ölümüne neden olduğu olayda bilinçli taksirin koşulları mevcuttur.
Old 04-02-2010, 16:03   #10
Av. Eyüp KATI

 
Varsayılan

CD 09 <> E: 2005/3763 <> K: 2005/6440 <> T: 26.09.2005

Aşırı alkol alarak, uykusuz ve trafik kurallarını dikkate almadan araç kullanan ve karşı şeride geçerek ölümlü kazaya sebebiyet veren sanığın eylemi bilinçli taksir suçunu oluşturur.
Old 04-02-2010, 16:03   #11
Av. Eyüp KATI

 
Varsayılan

CD 01 <> E: 2006/8147 <> K: 2007/9996 <> T: 31.12.2007

Alkollü olan sanığın yaralanmayla yada ölümle sonuçlanabileceğini öngörmesine karşın aracın hızını kesmeyerek kırmızı ışıkta geçerek kavşağa girdiği, yaya geçidinden geçmekte olan maktule çarpıp kaçtığı ve maktulün çarpmanın etkisi ile öldüğü anlaşıldığına göre, eylemin olası kasıtla insan öldürme suçunu oluşturduğunun kabulü gerekir.
Old 04-02-2010, 16:04   #12
Av. Eyüp KATI

 
Varsayılan

CD 01 <> E: 2006/7389 <> K: 2007/8583 <> T: 20.11.2007

Uyarlama yargılamasında kazanılmış hak olmaz.

Sanığın eniştesini kendisinden uzaklaştırmak maksadıyla salladığı bıçağın araya giren maktule isabet etmesi sonucu ölüme sebebiyet verdiği anlaşıldığına göre; hem silahla kasten yaralama suçuna teşebbüsten, hem de olası kastla yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan hüküm kurulmalıdır.
Old 05-02-2010, 17:16   #13
AVUKAT43

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Kaan
Savcı başlangıçta takipsizlik vermekle ve davayı asliye ceza mahkemesinde açmakla hata yapmış. Ancak benim anlamadığım ek takipsizlik kararına karşı sizin itirazınız nasıl kabul edildi? İtiraz etme yetkisi konusuna takıldım.




Ben de husumet konusunda tereddütlüydüm ancak mahkeme " sanığın alması muhtemel cezayı ve görevli mahkemenin tayinini doğrudan etkileyecek olması,bu konularla ilgili itiraz edenin menfaatinin bulunması " gerekçeleriyle kabul etmiş..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06164694 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.