Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ohal Kapsamında Görevden Uzaklaştırma, Memuriyetten Çıkarma Gibi İşlemlere Karşı Yargı Yolu Kapalı Mıdır?

Yanıt
Konu Notu: 4 oy, 4,25 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-08-2016, 17:01   #1
Av. Koç

 
Dikkat Ohal Kapsamında Görevden Uzaklaştırma, Memuriyetten Çıkarma Gibi İşlemlere Karşı Yargı Yolu Kapalı Mıdır?

Merhaba sayın meslektaşlarım.

İçinden geçtiğimiz süreçte darbe teşebbüsünde bulunan ve pek çok insanın ölümüne neden olan malum örgüt ile bağlantılı olduğu iddia edilen kamu görevlileri hakkında görevden uzaklaştırma, soruşturma açma, kamu görevinden çıkarma gibi işlemlerin uygulandığını görmekteyiz.

Bu süreçte uzaklaştırılan bir kısım kamu görevlisinin ise bilinen örgütle hiçbir bağlantısı olmadığı, tamamen haksız ve dayanaksız şekilde görevden uzaklaştırıldığı, soruşturma açıldığı, kamu görevinden çıkarıldığı iddiaları bulunmaktadır.

Yazılı ve görsel basında "memuriyetten atılanlara yargı yolu kapalı!" gibi haberlere de şahit olmaktayız.

Ohal kapsamında bugüne dek 667, 668, 669 sayılı KHK'lar çıkarıldı. Çıkarılan 667 sayılı KHK m.4/2'de yer alan "Birinci fıkra uyarınca görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; görevinden çıkarılanların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır. Bu fıkrada sayılan görevleri yürütmekle birlikte kamu görevlisi sıfatını taşımayanlar hakkında da bu fıkra hükümleri uygulanır." hükmünden başka bu süreçte çıkarılan KHK'larda yargı yolunun kapanmasına işaret edecek bir madde şahsen bulamadım.

Gerçekten, şu anki mevzuat çerçevesinde, örneğin görevinden uzaklaştırılan bir kamu görevlisinin olağan hak arama yolları kapalı mıdır? Son durum nedir?
İdari işlemin iptali davası açabilir mi?
Açabilirse, iptale ilişkin karar yukarıdaki madde hükmü nedeniyle uygulanabilir mi, uygulanamaz mı?
Uygulanamazsa, iptal davasını takiben tam yargı davası açılabilir mi?
Bu soruların tartışılmasının yararlı olacağı düşüncesi ve mevcut hukuki durum hakkında bilgi sahibi olmak için bu konuyu açma gereği hissettim.

Değerli bilgi ve görüşlerinizi bekliyor, teşekkür ediyorum.
Old 02-08-2016, 00:45   #2
metinnarin

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım;

İlgili KHK'ları uzun uzadıya incelemedim. Ancak çok sorunlu oldukları görünüyor. Bakabildiğim kadarıyla mülkiyet hakkı konusunda da inanılması güç uygulamalar getiriyor. Özellikle bedelsiz olarak tüm mal varlıklarının hazineye geçmesi hatta var olan borçların bu mal varlıklarından tahsil edilmesinin önüne geçen hükümlerin varlığı gözetildiğinde 3. kişilerin mağduriyetine dahi yol açıyor. KHK'yla tahsili olanaksız hale gelen alacak hakları kategorisi oluşturulmuş durumda.

Şimdiye kadar sahip olduğumuz bilgiler, kavramlar ve muhakeme etme araçları karşımıza çıkan bu şekildeki sorunların nasıl çözülebileceğine ilişkin bir cevap içermiyor.

Sizin ifade ettiğiniz durumlar açısından bir başlangıç yapmak adına görevine son verilen müvekkilleriniz var ise idari yargıda göreve son verme işlemlerine karşı dava açın derim. İdareler bu davada ne şekilde savunmada bulunacak ve mahkemeler kararını hangi gerekçelere dayandıracak bir görmek gerekir. Sonrası da kendiliğinden gelir gibi.

Bir sorun varsa çözün ancak uygun yöntem ve araçların kullanılması hukuk güvenliği açısından gereklidir. Bu yanıyla bakıldığında çözüm üretmek adına yürürlüğe konulan KHK'ların geleceğe dönük yeni sorunlara yol açacağını düşünmekteyim.
Old 02-08-2016, 01:33   #3
Av. Ahmed EKMEN

 
Varsayılan

Merhabalar Sayın Koç,
Metin Bey'e katılmakla birlikte ben de yargı yolunun kapalı olduğunu düşünmüyorum.
Zannediyorum ilgili 657 sayılı KHK'nın 10 . maddesindeki ''Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez.'' şeklindeki düzenlemeden böyle bir yorum çıkaranlar var.
İdare Hukuku'nda çok tecrübeli sayılmam ancak şahsen bu aşamada ilgili idari işlemin iptali talepli olarak dava açmakta bir beis görmüyorum. Aksine, ileride verilmesi muhtemel bazı aleyhe kararlar ile ilgili bireysel başvuruların gündeme gelmesi ihtimalinden dolayı, gerekli görüyorum. Benim de bu konuda bir dava hazırlığım var. Eğer siz de dava açarsanız tecrübelerinizi paylaşmanızı rica ederim.

Teşekkürler.
Old 02-08-2016, 11:38   #4
metinnarin

 
Varsayılan

Konunun ulusal ve ulusal üstü yargı mekanizmalarına taşınması açısından ilgili başvuru yollarının tüketilmesi gerekmektedir. Bu görüşe katılıyorum. Basında çıkan haberlere ve yorumlara bakıldığında bu konuda bilgi kirliliği olduğu görülüyor.

Ben haciz avukatıyım. Fazlaca anlamıyorum.Ancak kamu organlarının keyfi müdahalelerine karşı neler yapılabilineceğine ilişkin bir öngörünün öncelikle teorik düzeyde oluşturulması gerektiğini düşünüyorum.

Bu açıdan somutlar isek; (AYM ve İHAM Başvurularu açısından)

Çıkarılan KHK'ların hukuki karşılığı nedir? İHAS'ın 15. maddesi kapsamında Avrupa Konseyine bildirilen yükümlülük azaltılması veya sözleşmeye aykırı tedbir alma bildiriminin kapsamı nedir? Böyle bildirim hangi alanda ve ne şekilde sınırlamalara olanak tanımaktadır? Kamu gücü işlemlerine karşı başvuru yolları var mıdır? ne şekilde işlemektedir? vs araştırmak gerekir.

Yukarıdaki sorulara verilecek cevaplar belirlendikten sonra her bir konu açısından izlenecek iç hukuk yollarının neler olduğu, bunların uygulamada etkili ve sonuç alıcı olup olmadığının belirlenmesi, bu yolların hak kaybına uğranılmaması için izlenmesi, bazı durumlarda ise objektif anlamda ( kişiye göre değişecek şekilde değil ) tüketilmesi gerekene yolun bulunmadığı sonucuna varılması mümkün ise bu aşamadan itibaren bireysel başvuru yoluna gidilebilmesi gündeme gelebilir.Bu nedenle yasa hükmünde bir düzenlemeyle (KHK ile) yargı yolunun daha baştan bazı alanlar için işlevsiz olup olmadığının tespitinin yapılması gerekebilir.Bu konuda bireysel başvuru yapılacak organların '' başvuru yollarının hangi aşamadan sonra tüketildiğini kabul etiiğine ilişkin kararları bulunup incelenebilir.Hem ilkesel tespitler hem de her bir somut olay üzerinden verilmiş kararlar derlenebilir vs vs

Kısacası bir yerden başlamak gerektiği açık olmakla birlikte karanlıkta el yordamıyla bir şeyleri bulmak yerine önceden hangi eşyanın nerede olduğunu bilmenin büyük faydası olacaktır
Old 02-08-2016, 13:18   #5
txyz

 
Varsayılan

Anayasa Mahkemesi'nin geliştirdiği içtihatlarla Olağanüstü Hal KHK'larından olağanüstü hale ilişkin olmayan hükümler içeren KHK'lar Anayasa Mahkemesi'nin denetimine tabi. Ancak özel yargılama usulü olan Anayasa Mahkemesi üyelerinin de alelade kolluk kuvvetiyle gözaltına alınması da dikkate alındığında iptale karar verilebilir mi şüpheliyim, ayrıca iptale karar verilse dahi uygulamama durumunda hukuki durum ne olacak o da şüpheli. Muhalefet de bu konuda bekle ve gör politikası izliyor sanırım. Yine olası olmasa da meclisin kanun yoluyla düzenleme yapması da mümkün.

KHK hükümleri gözününe alındığında idari davalardan sonuç almanın iptal ve yeni bir kanuni düzenleme olmadıkça zor olduğunu düşünüyorum.
Old 02-08-2016, 13:40   #6
Av. Ahmed EKMEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan txyz
ayrıca iptale karar verilse dahi uygulamama durumunda hukuki durum ne olacak o da şüpheli.

Hukuki durumdan kastınızı tam anlayamadım ama bu durumda da davacıların tazminat talepleri gündeme gelecektir diye düşünüyorum.
Old 02-08-2016, 13:50   #7
txyz

 
Varsayılan

Bildiğiniz gibi Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlarının idare tarafından uygulanması lazım ancak Olağanüstü Hal KHK'larını inceleme yetkisi Anayasa'nın bir hükmüne değil Anayasa Mahkemesi'nin kendi geliştirdiği içtihatlara dayanmaktadır. Dolayısıyla idare iptal hükmünü tanımıyoruz derse oluşacak hukuki belirsizlikten bahsediyorum.
Old 02-08-2016, 15:03   #8
Mare Nostrum

 
Varsayılan

Durum benzer: kapatılan bir okulda tüm öğretmenlerin öğretim kurumlarında çalışması engelleniyor çalışma izinleri iptal ediliyor, öğretmenlere buna benzer tebligatlar yapılıyor.

Bir müvekkilime de aynı yazı tebliğ edilecek, bu kişi aynı zamanda 15 yıldır arkadaşım ve çalışmak için öğretmen olarak belki 7-8 okula başvuru yaptıktan sonra bu kapatılan okul ile anlaşmıştı. Okulda çevrede pek dindar bir okul olarak bilinmiyor.

İdari işlemin iptali için dava açacak olsak KHK gereği YD verilmeyecek, davayı kazansak bile kesinleşmesi 3-4 yıl sürecek belki ve evi arabası birikimi olmayan yeni bebeği olan arkadaşım ciddi bir mağduriyet yaşayacak. Vicdanen de tüm öğretmenlerin çalışmalarının yasaklanması kabul edilemez bence.

İptal davası açmadan idareye itiraz yolumuz olabilir mi?

İş iptal davasına kalırsa ciddi bir mağduriyet olacak süre nedeniyle. Eğer itiraz yolumuz varsa tüm hayatı özetleyecek bir dosya ile belki sonuç alma şansımız olabilir ama bildiğim kadarıyla böyle bir itiraz yolumuz yok.

İdari davalarda bilgili olan meslektaşlarımız, üstatlarımız bu konuyu yorumlarsa sevinirim...
Old 02-08-2016, 16:50   #9
ismailarslan

 
Varsayılan

Mağdur edildiğini iddia eden memurların öncelikle bağlı bulundukları kuruma ve Valiliklere, iddialarını izah ile, mağduriyetlerine son verilmesi talebi ile başvurmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu başvuruya olumsuz cevap verilirse; veya 60 gün cevapsız bırakılırsa İdare mahkemesine idari işlemin iptali talebi ile dava hakkı oluşur kanısındayım.
Old 11-08-2016, 09:16   #10
Av. Köksal AVCIAYDIN

 
Varsayılan

Merhabalar,

Dikkat edilmesi gereken husus, bir kısım kamu personellerinin ve özellikle askeri personelin KHK'ya dayanılarak alınan kararla değil, doğrudan KHK ile ihraç / terhis edilmiş olduğudur.

Her ne kadar yürütme organı tarafından çıkartılsalar da KHK'lar aslında idari bir işlem değil yasama işlemidir. Dolayısıyla yasama faaliyeti niteliğinde olan KHK'lara karşı idari yargıda dava açılması mümkün değildir.

Diğer yandan Anayasa'nın 148/1 son cümledeki "Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz." hükmü uyarınca OHAL kapsamındaki KHK'lar için Anayasa Mahkemesi'nde de dava açılamayacaktır.

Saygılar.
Old 11-08-2016, 09:46   #11
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Köksal AVCIAYDIN
Merhabalar,

Dikkat edilmesi gereken husus, bir kısım kamu personellerinin ve özellikle askeri personelin KHK'ya dayanılarak alınan kararla değil, doğrudan KHK ile ihraç / terhis edilmiş olduğudur.

Her ne kadar yürütme organı tarafından çıkartılsalar da KHK'lar aslında idari bir işlem değil yasama işlemidir. Dolayısıyla yasama faaliyeti niteliğinde olan KHK'lara karşı idari yargıda dava açılması mümkün değildir.


Saygılar.

Sayın AVCIAYDIN,
Anayasa' nın 91.maddesi (7.fıkra ile) KHK'ların (Sıkıyönetim ve OHAL istisnasından bahsedilmeksizin) Resmi Gazete'de yayımlandıkları gün TBMM'nin onayına sunulmasını düzenlemiştir. Söz konusu KHK'lar Meclis onayına sunulmamışsa yine de "idari yargı yolu kapalı" mıdır?
Old 11-08-2016, 10:11   #12
Av. Köksal AVCIAYDIN

 
Varsayılan

Sn. Karaca,
91/9 maddedeki "Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen kararnameler bu kararın Resmî Gazetede Yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar." hüküm uyarınca onaya sunulmayan KHK zaten ortadan kalkıyor.

Kastettiğiniz onaya sunulmuş ve onaylanıncaya kadar KHK'nın idari işlem niteliğinde olup olmadığı ise eğer 91/1 maddedeki "Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez." hükmü uyarınca yetki kanunu alındıktan sonra çıkartılan KHK'ların niteliğinin meclis onayından önce de yasama işlemi niteliğinde olduğu kanaatindeyim.

Aksi düşünce bence zorlama bir yorum ve Anyasa 91. maddedeki düzenlemenin bütününe ve manasına da aykırı gibi durmaktadır.
Saygılar
Old 11-08-2016, 12:24   #13
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Köksal AVCIAYDIN
Sn. Karaca,
91/9 maddedeki "Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen kararnameler bu kararın Resmî Gazetede Yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar." hüküm uyarınca onaya sunulmayan KHK zaten ortadan kalkıyor.

Kastettiğiniz onaya sunulmuş ve onaylanıncaya kadar KHK'nın idari işlem niteliğinde olup olmadığı ise eğer 91/1 maddedeki "Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez." hükmü uyarınca yetki kanunu alındıktan sonra çıkartılan KHK'ların niteliğinin meclis onayından önce de yasama işlemi niteliğinde olduğu kanaatindeyim.

Aksi düşünce bence zorlama bir yorum ve Anyasa 91. maddedeki düzenlemenin bütününe ve manasına da aykırı gibi durmaktadır.
Saygılar
Teşekkür ederim Sayın Meslektaşım.
Yönelttiğim soru, dayanak KHK'nın, TBMM onayına sunulmadığı ama uygulandığı kaygısından kaynaklanmaktadır. KHK'nın TBMM'nin onayına sunulduğu bilgisine ulaşamadım. "Onaya sunulmadı ise zaten yürürlükten kalkmıştır" yargınıza itirazım yok. Onaya sunulmadan uygulandı ise? Kör nokta burası...
Tekrar teşekkür ederim.
Old 11-08-2016, 18:12   #14
Av. Koç

 
Varsayılan

Sayın Av. Köksal AVCIAYDIN, memurların vs idari işlemle değil doğrudan KHK ile görevden alındığını belirtmişsiniz?
Bunun dayanağı nedir?
İdare, işlem yapmadan idari işlem mi yapıyor?
Böyle bir usul var mıdır?
Görüşlerinize katılmıyorum, kanun veya KHK'da öngörülen işlemi, idare, idari işlem tesis etmek suretiyle kullanabilir, Başka bir yolu yoktur.

Saygılar
Old 12-08-2016, 12:18   #15
Av. Köksal AVCIAYDIN

 
Varsayılan

Sn. Koç

"OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER İLE BAZI KURUM VE KURULUŞLARA DAİR DÜZENLEME YAPILMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME
Karar Sayısı: KHK/668
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 27 Temmuz 2016 - Sayı: 29783 (2.Mükerrer)


İKİNCİ BÖLÜM
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirler
Alınan tedbirler
MADDE 2 - (1) Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütüne (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olan;
a) Ekli (1) sayılı listede yer alan asker kişiler Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılmıştır."

Saygılar.
Old 12-08-2016, 12:53   #16
txyz

 
Varsayılan

TBMM'nin sitesinden aldığım bağlantı hata veriyor ancak Yasama- KHK- Sorgu Başlat menüsünden görüleceği üzere KHK'lar TBMM'ye sunulmuş.
Old 12-08-2016, 17:36   #17
Av.BugraH

 
Varsayılan

Kanun Hükmünde Kararname ile görevden uzaklaştırılan bir memur, asker ve ya KHK ile kapatılan kurumlar için KHK'ların idari işlem değilde yasama işlemi olmasını kabul ederek hareket edersek (kemal gözlerde yasama işlemi olarak kabul ediyor) iç hukuk yollarında başvuracak bir merci kalmadığından hareketle direk AİHME'e başvurulabilir mi?
Old 17-08-2016, 10:29   #18
avukat24

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.BugraH
Kanun Hükmünde Kararname ile görevden uzaklaştırılan bir memur, asker ve ya KHK ile kapatılan kurumlar için KHK'ların idari işlem değilde yasama işlemi olmasını kabul ederek hareket edersek (kemal gözlerde yasama işlemi olarak kabul ediyor) iç hukuk yollarında başvuracak bir merci kalmadığından hareketle direk AİHME'e başvurulabilir mi?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Hasan Uzun/Türkiye davasında (başvuru no: 10755/13) oy çokluğu ile (5’e karşı 2 oy) verdiği kararla, T.C. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının başladığı tarihten itibaren, bu hak kullanılmaksızın AİHM’ne yapılan başvuruları, “iç hukuk yollarının tüketilmemiş olması” gerekçesiyle kabul edilemez bulduğunu ifade etmiştir.
Old 17-08-2016, 10:31   #19
avukat24

 
Varsayılan

Benim elimde de konuyla hiçbir ilgisi olmamasına rağmen son derece ilgisiz ve alakasız şekilde meslekten ihraç edilen kişilerin dosyaları var. Ben de bunun bir idari işlem değil, yasama işlemi olduğu düşüncesindeyim. Bu nedenle öncelikle ihraç işlemleri ile ilgili Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunmayı düşünüyorum. Her ne kadar AY 148/1'de "olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz" hükmü bulunsa da yine AY m.15'e göre "Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan
yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması
kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler
alınabilir. (Değişik: 7/5/2004-5170/2 md.) Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller
sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne
dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı
suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu
sayılamaz.
"
Verilen ihraç kararları suçluluğu ispat olmamış kişiler hakkında verilmiş. Bu nedenle her ne kadar olağan üstü hal ve khk olsa da 15/2. maddeye dayanarak AYM'ye başvuru yapılabileceği kanaatindeyim.

Siz meslektaşlarımdan bu konuda fikir talep ediyorum. Size göre hangi yoldan yürümek daha sağlıklı netice verir?
Old 17-08-2016, 15:42   #20
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Olağan dönem KHK’leri, süre bakımından sınırlandırılmamıştır. Yani çıkarılan KHK’ler, belirli bir süreyle değil, kanunlar gibi daimî olarak yürürlükte kalabilir. Oysa olağanüstü hâl ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleri süre bakımından sınırlandırılmıştır. Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, ancak “olağanüstü hâl veya sıkıyönetim süresince” olağanüstü hâl ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamesi çıkarabilir (m.121/3, 122/2). Keza, Anayasada açıklık olmamakla birlikte, çıkarılan olağanüstü hâl ve sıkıyönetim KHK’leri, olağanüstü hâlin veya sıkıyönetimin kalkmasıyla kendiliklerinden yürürlükten kalktıkları kabul edilmektedir.
Old 18-08-2016, 13:57   #21
eser_29

 
Varsayılan

Nazife Hanım, bu durumda OHAL kapsamında çıkartılan KHK'larla ihraç edilen veya açığa alınanların durumu ne olacak bu durumda ?
Old 19-08-2016, 16:53   #22
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

Karar Sayısı: KHK/670

Olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirlerin alınması; Anayasanın 121 inci maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 4 üncü maddesine göre, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulynca 15/8/2016 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname ile 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında, darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde gerekli bazı, tedbirlerin, alınması amaçlanmaktadır.

Kamu personeline ilişkin tedbirler

MADDE 2- (T) Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütüne (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olan;

a) Ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler kamu görevinden

b) Ekli (2) sayılı listede yer alan kişiler Türk Silahlı Kuvvetlerinden,

c) Ekli (3) sayılı listede yer alan kişiler Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatından.

ç) Ekli (4) sayılı listede yer alan kişiler Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatından,

başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere aynca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında aynca özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir.

(2) Birinci fıkra, gereğince kamu görevinden, Türk Silahlı Kuvvetlerinden, Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatından ve Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatından çıkarılan kişilerin, mahkümiyet karan aranmaksızın, rütbe ve/veya memuriyetleri alınır ve bu kişiler görev yaptıkları teşkilata yeniden kabul edilmezler; bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemezler, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; bunların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği vc sair görevleri de sona ermiş sayılır; bunlar hakkında aynca 4 üncü madde hükümleri uygulanır. Bunların silah ruhsatlan, gemi adamlığına ilişkin belgeleri ve pilot lisansları iptal edilir ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya vakıf lojmanlarından oribeş gün içinde tahliye edilir. Bu kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve çalışanı olamazlar. Bu kişiler hakkında ilgili bakanlık ve kurumlarca ilgili pasaport birimine derhal bildirimde bulunulur. Bu bildirim üzerine ilgili pasaport birimlerince pasaportlar iptal edilir.
Old 31-08-2016, 22:36   #23
safoli

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan eser_29
Nazife Hanım, bu durumda OHAL kapsamında çıkartılan KHK'larla ihraç edilen veya açığa alınanların durumu ne olacak bu durumda ?

OHAL kalktıktan sonra hukuki müracaatlar yapılır.
Old 31-08-2016, 22:50   #24
Av. Ahmed EKMEN

 
Varsayılan Konuyla alakalı bir köşe yazısı;

Prof. Dr. Ersan Şen - Olağanüstü Halde Yargı Yolu

http://m.haber7.com/yazarlar/prof-dr...lde-yargi-yolu


15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa ile kurulu düzenine, Meclisine ve Hükümeti ile kamu kurum ve kuruluşlarına karşı başlatılan kalkışma hareketi ve sonrasında ilan edilen olağanüstü hal, buna bağlı kanun hükmünde kararnamelerle alınan tedbirler her gün yeni bir evreye geçmektedir.
GİRİŞ26.08.2016
Hedef; Türkiye Cumhuriyeti’ni koruyup kollamak ve illegal yapılanmalardan kurtarmaktır, ancak bunu yaparken “hukuk devleti” ilkesi terk edilmemelidir.
Sürece bakıldığında; 15 Temmuz gecesi olanlar ile terör örgütü iddiasına dahil edilenlerin ayrı soruşturmalara tabi tutuldukları, bazı insanlar hakkında yalnızca disiplin soruşturmalarının yürütüldüğü görülmektedir.
1-Burada ölçü nedir? Olağanüstü hal ilanı ile insan hak ve hürriyetlerinin askıya alındığı kabul edilse bile, hukukun evrensel ilke ve esaslarından vazgeçilmemesi gerektiği tartışmasızdır. Soruşturma ve kovuşturmalarda; “ceza sorumluluğunun şahsiliği”, “suçsuzluk/masumiyet karinesi”, “kusur”, “suçta ve cezada kanunilik” ile “dürüst yargılanma hakkı” ilkeleri esas alınmalıdır. Bu noktada bir tartışma olamayacağını söylemek isteriz. Ancak bir tarihin veya olayın esas alınması suretiyle sorumluluk tespit etmeye çalışmak hatalıdır. Önemli olan, eylemin suça konu olup olmadığı ve o eylemi işlediği iddia edilen kişinin sorumlu tutulup tutulamayacağıdır.
Terör örgütünün hiyerarşik yapısı içinde yer alan, örgütün amacı kapsamında işlenen suçlara bilerek ve isteyerek katılan veya örgüte sistematik şekilde hizmet edip destek verenlerin, sonradan örgütten ayrıldıklarını ilan etseler veya süreklilik arz eden hizmet ve desteklerini kestiklerini söyleseler bile sorumlulukları devam edecektir. Bu kişiler talepleri halinde etkin pişmanlıktan yararlanabilirler. Örgütün varlığını bilen ve bu yapıya dahil olanların suç işleme kastı ile hareket edip etmedikleri önemlidir. Suçun unsurları dikkate alındığında, her eylemin yasak kapsamında değerlendirilmesi doğru olmayacaktır. Çünkü esas olan, “ceza sorumluluğun şahsiliği” ve “kusur” ilkeleri karşısında suç işlemekle itham edilen bireyi suça konu eylemin unsurlarını gerçekleştirip gerçekleştirmediği veya eyleme iştirak edip etmediğidir.
Hukuki açıdan kabulü mümkün olmayacak sübjektif kıstaslardan hareketle, sorumluluğun varlığı veya yokluğu tespit edilemez, aksine gerçeğin üstünü örten bu yöntem asıl sorumlulara ve maddi hakikate ulaşılmasını da engeller. Yeri gelmişken; etkin pişmanlığın gösterileceği yerin, televizyon ekranları veya gazete sütunları olamayacağını, daha önce eylemleri, yani söz ve davranışları ile soruşturmaya konu yapılanmanın içinde veya yanında yer aldığı iddia edilenlerin, bir tarih veya olaydan sonra suça konu olabilecek eylemlerden vazgeçtiklerinden bahisle sorumluluktan kurtulamayacaklarını, iddiaya konu suçların unsurları ve delilleri itibariyle sorumluluğun devam edeceğini ifade etmek isteriz.
2- Olağanüstü halin ilanı ile olağanüstü hale yol açan nedenlerin bertaraf edilebilmesi amacıyla beş ayrı KHK’nın çıkarıldığı görülmektedir. Prensip olarak, olağanüstü halde döneminde çıkarılan KHK’ların Anayasaya aykırılık iddiası ile iptali mümkün değildir. İptal davası açabilmenin engeli, Anayasa m.148/1’de yer almaktadır ve bu engel, “Anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” usulünü düzenleyen Anayasa m.152’yi de kapsar. Bununla birlikte istisnai olarak; olağanüstü halde çıkarılan KHK’ların yer, süre, konu ve kapsam bakımından Anayasa Mahkemesi tarafından incelenebileceği söylenebilir, çünkü “hukuk devleti” ilkesi varlığını bu dönemde de korumaktadır, fakat Anayasanın bir hükmüne KHK’nın aykırı düşmesi bu dört ölçüt dışında inceleme ve iptal gerekçesi yapılamaz.
KHK’lara karşı Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açılamayacağına dair Anayasada hüküm olmakla birlikte, her bireysel işleme ve sonuca karşı yargı yoluna başvurmanın kapalı olmadığı, yalnızca yürütmenin durdurulmasına karar verilemeyeceği, bunun dışında kanun yollarına başvuru hakkı ile Anayasa Mahkemesi’ne ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne bireysel başvuru haklarının varlığını koruduğu bilinmelidir.
Ancak bilinmelidir ki; yasal dayanakla, yani KHK’dan hareketle işten çıkarılan ve mesleklerinden ihraç edilenlerin, ihraca yol açan yasal dayanak ortadan kalkmadıkça veya yeni yasal düzenleme yapılmadıkça veya KHK’nın yer verdiği isim listeleri saklı olmak kaydı ile hatalı yapıldığı anlaşılan tasarruf ilgili idarece geri alınmadıkça iş ve mesleklerine dönebilme ihtimalleri pek mümkün değildir. Belki işlem hatasının yargı yolu ile saptanması mesleğe dönüş yolunu açabilir. Ancak haksızlığa uğradığına inanların talepleri, umumiyetle tazminat niteliğinde ve manevi temelli itibar iadesi derecesinde kalacaktır.
Olağan kanun yolları tüketilmeden Anayasa Mahkemesi’ne ve iç hukuk yolları tüketilmeden de İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne gidilemez. Bu yolun açılabilmesi için, iç hukukta gösterilen olağan kanun yollarının hiçbir anlam ifade etmemesi ve etkili yargı yolundan uzaklaşıldığına dair net tespitlerin yapılması gerekir. Doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne veya İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne başvurunun kabulü halinde, bu mahkemelerin yargı yetkilerini aştığı sonucuna varılacaktır. KHK’larla düzenleme yapılması, bu KHK’lardan hak ve hürriyetlerinin kısıtlandığını veya etkilendiğini ileri süren kişilerin bireysel olarak yargı yoluna başvurabilmeleri mümkündür. Düzenlemenin kanun veya KHK olması sonucu etkilemeyecektir. Çünkü kanun veya KHK’yı dayanak alarak bireysel idari işlem tesis eden kamu otoritesine karşı ilgili, bu işlemin ve işlemin dayanağı olan KHK’nın hukuka aykırılığını ileri sürebilecektir. Anayasa bireysel işleme karşı yargı yolunu kapalı tutmadıkça, olağanüstü hal döneminde yürütmenin durdurulması kararı hariç yargı yolu kapatılamaz. Nitekim bu husus, 667 sayılı KHK’nın 10. maddesi ile olağanüstü hal döneminde çıkarılacak tüm KHK’ları kapsayacak şekilde 668 sayılı KHK’nın 38. maddesinde yer almaktadır.
667 sayılı KHK’nın “Yürürlüğün durdurulması” başlıklı m.10. maddesine göre; “Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez”.
668 sayılı KHK’nın “Yürütmenin durdurulması” başlıklı 38. maddesine göre; “Olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez”.
Olağan kanun yolunun, tasarrufun dayanağının KHK olması sebebiyle reddedilerek tüketilmesi halinde, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin güvencesi altında olan herhangi bir hak veya hürriyetinin etkilendiğini iddia eden ilgilinin önce Anayasa Mahkemesi’ne ve ardından İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunma hakkı vardır. Olağanüstü hal ilanı ile insan hak ve hürriyetlerinin askıya alınması, Anayasa m.15 ve İHAS m.15 kapsamında bireysel başvuruların sonuca ulaşmasını önemli derecede daraltacaktır. Kamu otoritesinin açıkça dayanaksız ve keyfi uygulamaları olmadıkça, en önemlisi de iç hukukta etkili yargı yolunun kısıtlanmaması halinde, olağanüstü halin ilanına yol açan nedenlerin ortadan kaldırılması amacıyla başvurulan tedbir ve alınan kararların hukuka aykırılığının tespiti olağan hukuk düzenine göre zorlaşacaktır. Çünkü olağanüstü halin ilanı ile gündeme gelen insan haklarının askıya alınması, bireysel başvurunun iddia ettiği hak ihlali incelemesini daraltacak ve inceleme yetkisi, yalnızca İHAS m.15/2 ve belki Anayasa Mahkemesi bakımından ek olarak Anayasa m.15/2, bunların yanında açıkça dayanaksız veya keyfi uygulama olup olmadığı yönleriyle sınırlı kullanılabilecektir.
Örneğin İHAM 18.12.1996 tarihli Aksoy/Türkiye kararında;İnsan haklarının askıya alındığına dair Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapılan bildiriye rağmen İHAM; başvurucunun yargıç veya diğer bir görevlinin önüne çıkarılmaksızın ve keyfi olarak en az 14 gün gözaltında tutulmasının, Sözleşmenin 15. maddesini ihlal ettiği sonucuna varmıştır.
İHAM bu kararında; ulusun yaşamının bir “olağanüstü durumla” tehdit edilip edilmediğine, eğer tehdit ediliyorsa, bu olağanüstü durumla baş edebilmek için nereye kadar ileri gitmenin gerekli olduğuna karar vermenin, kendi ulusunun yaşamından sorumlu olan taraf devletlere düştüğünü hatırlatır. Ulusal makamlar, günün ihtiyaçları ile doğrudan ve sürekli ilişki içinde olmaları nedeniyle, böyle bir olağanüstü durumun öncelikleri ve bunu gidermek için yapılacak yükümlülük azaltmaların niteliği ve kapsamı üzerinde karar verirken, genellikle uluslararası yargıçlara göre daha isabetli karar verebilirler. Bu nedenle, bu konuda ulusal makamlara geniş bir takdir alanı bırakılmalıdır.Ancak taraf devletler, sınırsız bir takdir yetkisi kullanamazlar. Mahkeme; devletlerin, krizin zorunluluklarının kesinlikle gerektirdiği ölçünün ötesine geçip geçmediklerine karar vermekle yetkilidir. Mahkeme bu denetim yetkisini kullanırken; yükümlülük azaltma ile etkilenen hakların niteliği, olağanüstü duruma yol açan sebepler ve olağanüstü durumun süresi gibi, konu ile ilgili faktörlere gereken ağırlığı vermek zorundadır.
İHAM’a göre; salt olağanüstü halin ilanı ve bu durumun Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne bildirilmesi, bireysel başvuruların incelenme yetkisini daraltmakla birlikte ortadan kaldırmaz.
3- 667 sayılı KHK’nın 2. maddesinin 2. fıkrası ile 668 sayılı KHK’nın 2. maddesinin 3. fıkrasında yer alan, elkoyulup hazineye intikali yapılan kurum ve kuruluşlar ile ve sair yerlerin borçlarından dolayı alacaklıların hiçbir şekilde hazineden hak ve talepte bulunamayacaklarına dair hükümlerin yol açabileceği hatalı uygulamaların, 670 sayılı KHK’nın “Devir işlemlerine ilişkin tedbirler” başlıklı 5. maddesinin giderilmesinin amaçlandığı görülmektedir. Bu düzenleme isabetli olmuştur. Buna göre; kapatılan kurum ve kuruluşların alacağı olanların, alacağını kanıtlayan belgelerle 60 günlük hak düşürücü sürede (bu süre kaçırıldığında hak son bulacaktır), vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ve diğerleri için de Maliye Bakanlığı’na başvurulması gerekmektedir. Başvuru süresi 17.08.2016 yürürlük tarihinden itibaren başlamakla birlikte, bu tarihten sonra kapanan kurum ve kuruluşlar yönünden 60 günlük süre kapanma tarihinden başlayacaktır.
Borç ödemesinde; malvarlığının aynından doğan vergi borçları, rehinli alacaklar, sigorta primleri, diğer vergi, resim, harç, fon kesintisi, pay gibi borçlar, enerji, iletişim ve su kullanım borçları ile çeşidine bakılmaksızın 500 TL’yi geçmeyen borçlar ve en sonunda da diğer borçlar şeklinde sıralama esas alınacaktır.
Cerablus’a Dair Not:
Türkiye Cumhuriyeti, Gaziantep’te yapılan son bombalı saldırının ardından Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 51. maddesinin kendisine tanığı meşru savunma hakkını kullanmıştır. Hedef; ulusal güvenliği tehdit eden her türlü unsuru bertaraf etmek, yeni göç dalgasını durdurmak, Suriye topraklarında tampon, güvenli bölge veya bölgeler oluşturulmasını sağlamak, en önemlisi de insanların can ve mal güvenliklerini korumaktır.
Belirtmeliyiz ki, 1295 km’lik Irak ve Suriye sınır hattında komşu devletlerin varlığının kağıt üstünde bırakılıp, fiili oluşumların kendisini gösterdiği ve bu durumun da özellikle Türkiye Cumhuriyeti topraklarının bölünmez bütünlüğü ile üniter yapısını, vatandaşlarının can ve mal güvenliğini tehdit ettiği, ortaya çıkan kayıplar ile somut tehlikenin geldiği boyutun tahammül edilemez noktaya ulaştığı bir gerçektir. Bu gerçek karşısında hiçbir devletin sessiz kalması mümkün değildir.Özellikle son zamanlarda Türkiye Cumhuriyeti’nin muhtelif yerlerinde askere ve polise düzenlenen saldırılar, yaşanan can kayıpları, kalkışma maksatlı hareketler, vatandaşların can ve mal güvenliğini tehdit eden, sonuçta Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü ve Anayasa ile kurulu düzenini somut tehlikeye düşüren eylemlere karşı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisini ve Milletini koruma ve kollama yükümlülüğü bulunmaktadır.Uluslararası Hukuk açısından ise, BM Sözleşmesi m.51’den kaynaklanan sınır ötesi meşru savunma bir haktır. Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Silahlı Kuvvetleri güçlüdür, gücünün farkında olarak, ulusal güvenliği tehdit eden ve vatan toprağına saldıran eylem ve kalkışmalara artık “dur” demelidir.
Old 01-09-2016, 10:56   #25
Av. Köksal AVCIAYDIN

 
Varsayılan

Sn. Ekmen,
Paylaşım için çok teşekkürler,
Oldukça toparlayıcı ve açıklayıcı oldu.
Bu yazı kapsamında ilk paylaşımıma dönerek bir hususu yeniden vurgulamakta fayda var ki o da; ihraç işleminin KHK ve ekli liste ile mi yoksa KHK'ya dayanılarak idari işlemle mi yapıldığının farkı ve önemi bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
Saygılar.
Old 18-09-2016, 13:37   #26
sıradanavukat

 
Varsayılan

>KHK ekli liste ile ihraç edilenler için öncelikle İYUK 11 gereğince ilgili makamlara başvuru yapılması kanaatindeyim. yalnız 31 Ekim AYM bireysel başvurunuun son günü olduğu için muhakkak bireysel başvuru yoluna gidilmesi gerek diye düşünüyorum. ben müvekkilim açısından bu yolları izleyeceğim.
Old 26-09-2016, 16:55   #27
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Bireysel Başvuru

KHK ile kamu hizmetinde ihraç edilenlerin başvuracağı dava yolu AYM’ne bireysel başvurudur.

Süresi 30 gündür.

Sürenin Başlangıcı

Sürenin başlangıcı tartışmalıdır. Bir görüşe göre kamu hizmetinden ihracın yapıldığı KHK’nin Resmi Gazete’de yayınlandığı tarih, diğer bir görüşe göre ihracın kişiye tebliğ edildiği tarihtir.[2]

Doğrusu hak kaybına uğramamak için KHK’nin Resmi Gazete’de yayınladığı tarihi esas alarak işi garantiye almaktır.

İdare Mahkemesi

İdari kararla kamu hizmetinden ihraç edilenler idare mahkemesine dava açacaklardır.

Süre

İdare mahkemesine dava açma süresi 60 gündür.

Sürenin Başlangıcı

Süre ihraç kararının tebliği ile başlar.

AİHM

AİHM’ NE başvuru iç hukuk yollarının tüketilmesinden sonra mümkün olacaktır.
Old 28-09-2016, 16:41   #28
Av. Koç

 
Dikkat

Ersan Şen'in konu hakkında kapsamlı bir diğer köşe yazısının da okunması gerektiğini düşünüyorum:

http://www.haber7.com/yazarlar/prof-...rda-yargi-yolu

Alıntı:
Meslekten ihraçlarda yargı yolu

İnsan için en önemlisi umuttur.

Prof. Dr. Ersan Şen
Av. Beyza Başer

Bu nedenle; haksızlığa uğradığını iddia eden için hak arama hürriyeti, bağımsız ve tarafsız yargı, dürüst yargılanma hakkı gibi kavramlar icat edilmiştir. Umudun tükendiği, umut yollarının kapandığı, keyfiliğin hakimiyet kazandığı, çare yollarının neler olduğunun belirsizleştiği toplumlarda; hukuk devleti ve hukuk düzeni, umut hakkı gibi ayakta durması şart olan kaidelerin anlamlarını ve inandırıcılıklarını yitirmeye başladıkları görülür. Sistem devam etmeli, çark işlemeli, müesses nizam varlığını sürdürmelidir.
Hukuki belirsizlik, öngörülemezlik ve bilinmezlik kabul edilemez. Hukuk devletinde kişi hangi yargı yoluna başvuracağını bilebilmeli ve hak arama hürriyetini kullanabilmelidir. Hukuki öngörülebilirlik ve bilinirlik, hukuk düzeninin devam ettiği ve “hukuk devleti” ilkesinin geçerliliğini koruduğu olağanüstü hal dönemini de kapsar.

Devamı
Old 29-09-2016, 09:12   #29
0 AV.GÜLDEN 0

 
Varsayılan

Ersan Şen hocanın yazısında khk ile ihraç edilenler için ortada idari işlem olmadığından Iyuk m 11 e göre değil m 10 a göre idari başvuru yapılması gerektiğini belirtmiş.
Khk ile askeri okullar ile ilişiği kesilen öğrenciler var. Onlar için de bir idari işlem söz konusu değil. İyuk m11 e göre başvuralamıo. Iyuk m 10 a göre de başvurulamıyor. Çünkü tekrar kabulünü isteyebileceği okul mevcut değil şuan.
Hak kaybı olmaması için danıştaya dava açtık dün. İlgili khk henüz meclisçe onaylanmadığından halen bakanlar kurulu düzenleyici işlemi olarak kabul ederek. Ancak ersan şen hoca yazısında bu yolu doğru bulmadığını belirtmiş.
Görüşlerinizi merak ediyorum. İdari başvurunun bugün son günü askeri öğrenciler için.
Old 29-09-2016, 10:34   #30
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

672 Sayılı KHK ile ihraç edilenler tarafından İdare Mahkemesine açılan davada ilk karar verildi. Davacı öğretmen, 672 sayılı KHK kapsamında Resmi Gazetede yayınlanan Listede adının yer aldığını , neyle suçlandığını bilmediğini, Fetö ile hiçbir irtibatının bulunmadığını belireterek çen sürelere ait zararının giderilmesini ihraç işleminin iptali ile açıkta geçen sürelere ait zararının giderilmesin talebiyle idari yargıya başvurdu.


YARGISAL DENETİME TABİ İDARİ BİR İŞLEM BULUNMADIĞINDAN


Başvuruyu inceleyen Trabzon İdare Mahkemesi davacının 672 sayılı kararname kapsamında idari işlem olmaksızın ihraç edilmiş olduğunu ve yarısal denetime tabi bir idari işlem bulunmadığından, KHK'ların denetiminin de idari yargıda imkanı olmadığıdan davanın incelenmeksizin reddine karar verdi
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Görevden uzaklaştırma kararının devlet memurun yiyecek yardım alacağına etkisi Av.Karahan Meslektaşların Soruları 0 11-06-2014 17:11
Görevli yargı yolu (adli Yargı mı -idari yargı yolu)-zaman aşımı akrd61 Meslektaşların Soruları 11 12-11-2010 23:04
Avukatın mesleğe dönüşü yolu kapalı mıdır? AV. AYSEL GÜRBÜZ Meslektaşların Soruları 1 04-06-2010 22:36
Cumhurbaşkanı'nın işlemlerine karşı yargı yolu? GECE Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 7 17-02-2010 15:57
TBB kararlarına karşı yargı yolu emekli hakim Meslektaşların Soruları 1 08-10-2007 17:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10178804 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.