Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

icra tazminatı ......

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-07-2009, 16:32   #1
parézer

 
Olumsuz icra tazminatı ......

merhabalar

% 40 icra tazminatı sadece alacaklı tarafa mı verilir.Yapılan icra takibine karşı yapmış olduğumuz itiraz ile alacaklının açmış olduğu itirazın iptali davası redddedildi.Bu durumda borçlu tarafa % 40 icra tazminatı ödenmesine karar verilmemeli mi? Bunun için talep şartı aranır mı? Bu konuda içtihar eklerseniz sevinirim
İyi çalışmalar ve de cevaplarınız için teşekkürler
Old 09-07-2009, 17:07   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın parézer;

İcra İflas Kanunu'nun 67. maddesine göre; "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir." denmektedir.


Düzenlemeye göre, icra inkar tazminatı, kötü niyetli hareket eden her iki taraf aleyhine de hükmedilebilir, ancak icra inkar tazminatının mutlaka talep edilmesi gerekmektedir. Yasal düzenleme oldukça açık olduğu için herhangi bir içtihada dayanmaya gerek bulunmamaktadır. Saygılarımla..
Old 10-07-2009, 08:54   #3
yeditepelişehir

 
Varsayılan

Borçlu bakımından itirazında haksız olmak,alacaklı bakımından takibinde hem haksız hem kötü niyetli olmasından bahsediliyor.Kötüniyet durumuna göre hakim takdir edecektir sanırım .
Old 10-07-2009, 09:18   #4
Emin Cihan UYSAL

 
Varsayılan

Sayın parézer;

Dava dilekçesi ile yahut esasa cevap ile birlikte talep etme konusunda Yargıtay bir zorunluluk aramamaktadır. İtirazın iptali ile istenen alacağın da likit olup olmadığı da ayrıca göz önünde bulundurulacaktır. Ancak, dava sonuçlanıncaya kadar talep edilmemişse tazminata hak kazanılamayacağı düşüncesindeyim.

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1995/12-296
K. 1995/404
T. 19.4.1995
- İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Duruşmada da İstenebileceği )
- İCRA İNKAR TAZMİNATI TALEBİNDE SÜRE
- SÜRE ( İcra İnkar Tazminatı Talebinde )
- DAVANIN GENİŞLETİLMESİ YASAĞI ( İcra inkâr tazminatı )
1086/m.185
2004/m.67,68,69,72,169,170

ÖZET : 1 )Görülmekte olan bir dava sırasında oluşacak zarar miktarı dava açılması sırasında bilinmesi mümkün olmadığına göre, alacaklının bu tür davalar sırasında oluşabilecek tüm zararını alabilmesi amacıyla icra inkar tazminatına hükmedebilmek için ( talep ) şartı bulunan hükümlerdeki bu şartın sadece dava dilekçesinde yer alması gerektiğinin ileri sürülmesinin, hükmedilecek bu tazminatın niteliği ve kapsamı ile bağdaşmadığı görülmektedir.

2 ) Bunun dışında yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre, icra inkar tazminatına, görülen davada hükmedilmesi gerektiği, bu tür tazminatın ayrı bir dava ile istenemeyeceği de dikkate alındığında, talep şartının sadece dava dilekçesi ile sınırlanmasının menfaatler dengesine uygun düşmediğinden bir başka deyişle, adaletli sonuç doğurma imkanı tanınmadığından bu görüş benimsenmemiştir.

3 ) Kaldı ki dava dilekçesinde icra inkar tazminatı istenilmemişsede ilk oturumda davacı vekilince, sözlü olarak bu tazminat talep edilmiş ve davalılarca o anda bu isteğe açıkca karşı çıkılmamış bulunulmaktadır.

DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın kaldırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tavşanlı İcra Tetkik Mercii`nce davanın kabulüne dair verilen 16.6.1994 gün ve 16/30 sayılı kararın incelenmesi davacı alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 28.10.1994 gün ve 12892-13256 sayılı ilamı ( ...Her ne kadar alacaklı vekilinin itirazının kaldırılması istemini içeren 23.3.1994 tarihli dilekçesinde tazminat istemi yok ise de, adı geçen 21.4.1994 tarihli duruşma sırasında tazminat talebinde bulunulduğu görülmektedir. İİK.`nun 68/son maddesinde itirazın kaldırılması isteminin kabulü halinde borçlu aleyhine tazminata hükmedileceği öngörülmüş, bu istemin süreye bağlı olduğu hususunda bir koşula yer verilmemiştir. Bu nedenle tazminat istemine muvafakat edilmediğinden bahisle bu talebin reddi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Uyuşmazlığın dayanağı olan İ.İ.K`nun 68/son maddesinde ve aynı Kanunun 169/a6, 170/3 maddelerinde, icra tetkik merciinde yüzde kırktan aşağı olmamak üzere hükmedilmesi öngörülen tazminatlar, özellikle borçluların süre kazanmak kastıyla takibe karşı yaptıkları haksız itirazların önlenmesi ve alacaklıları da, takiplerde daha dikkatli olmaya sevketmek için konulmuştur. Zararın başladığı tarihten yargılama süresinin sonuna kadar oluşacak taraf zararlarının, karşılanmasını amaçlamaktadır. İİK.`nun 68/son, 169/a-6 maddelerinde bu tazminatı talep için belirli bir süre koşulu öngörülmemiştir. İ.İ.K.`nun 170/3 maddesinde ise, tazminata hükmedilmesi için talep şartı dahi aranmamaktadır. Açıklanan nitelikleri gözönüne alındığında, HUMK.`nun 185. maddesindeki -davanın, karşı tarafın iznine bağlı olarak tevsi edilebileceği- kuralının, takip hukukuna ilişkin bu tazminatlar yönünden uygulama yeri bulunmamaktadır.

Öte yandan, doktrinde benimsenen ve mahkemece de kabul edildiği şekilde, İ.İ.K.`nun 68. maddesindeki icra ve inkar tazminatının, talep şartına bağlı olması nedeniyle bu talebin mutlaka dava dilekçesinde yer alması gerektiği aksi halde iddianın genişletilmesi savunması ile karşılaşılabileceği görüşünün icra inkar tazminatının özelliği ve niteliği ile bağdaşıp bağdaşmayacağı üzerinde de durulmalıdır. Bilindiği üzere uygulamada icra inkar tazminatı olarak nitelendirilen bu tazminat türü, İ.İ.K.`nun sadece dava konusu olan 68. maddesinde değil, aynı Yasa`nın 67, 68/a, 69, 72, 169/a ve 170. maddelerinde de yer almış bulunmaktadır. Bu tür tazminatın amacı bir yönden, borçluları dayanaksız bir şekilde icra takibine itiraz etmekten men etmek, diğer yandan ise itiraz veyahut ihtiyati tedbir alınmak suretiyle durdurulan icra takibi nedeniyle alacağına zamanında kavuşmayan alacaklının bu sebepten kaynaklanan zararın ayrı bir davaya gerek olmaksızın giderilmesini sağlamaktır. İşte bu nedenledir ki, Yasa`da icra inkar tazminatına taban olarak % 40 oranı öngörülmekle yetinilmemiş, alacaklının ileri sürüp kanıtlayabilmesi halinde tazminata bu oran üzerinde de hükmedileceği kabul edilmiş bulunulmaktadır. Yukarıda sayılan tüm maddelerde varsayılan zarar, icra takibine itiraz veyahut ihtiyati tedbir kararı alınıp, uygulanması anında itibaren başlayıp, itirazın kaldırılması, itirazın iptali, veyahut menfi tesbit davası sonuçlanıncaya kadar olan devrede oluşan zarardır. Görülmekte olan bir dava sırasında oluşacak zarar miktarı dava açılması sırasında bilinmesi mümkün olmadığına göre, alacaklının bu tür davalar sırasında oluşabilecek tüm zararını alabilmesi amacıyla icra inkar tazminatına hükmedebilmek için ( talep ) şartı bulunan hükümlerdeki bu şartın sadece dava dilekçesinde yer alması gerektiğinin ileri sürülmesinin, hükmedilecek bu tazminatın niteliği ve kapsamı ile bağdaşmadığı görülmektedir. Bunun dışında yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre, icra inkar tazminatına, görülen davada hükmedilmesi gerektiği, bu tür tazminatın ayrı bir dava ile istenemeyeceği de dikkate alındığında, talep şartının sadece dava dilekçesi ile sınırlanmasının menfaatler dengesine uygun düşmediğinden bir başka deyişle, adaletli sonuç doğurma imkanı tanınmadığından bu görüş benimsenmemiştir.

Kaldı ki dava dilekçesinde icra inkar tazminatı istenilmemişsede ilk oturumda davacı vekilince, sözlü olarak bu tazminat talep edilmiş ve davalılarca o anda bu isteğe açıkca karşı çıkılmamış bulunulmaktadır.

Bu itibarla Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Alacaklı vekilinin, borçluların itirazlarının kaldırılması istemine ilişkin dilekçede, ( icra inkar tazminatı ) talep etmediğini, ancak yargılamanın ilk oturumunda ayrıca icra inkar tazminatına da karar verilemesini istediği, aynı oturumda hazır bulunan borçlular tarafından "talebin tevsiine" karşı konulduğu, icra tetkik mercii`nce ( HUMK.`nun 185. maddesi gözetilerek ) icra inkar tazminatı talebinin reddedildiği ve yüksek 12. Hukuk Dairesi`nce ( İİK.nun 68/son maddesi hükmünde, icra inkar tazminatı isteminin süreye bağlı olduğu hususunda bir koşula yer verilmediği gerekçesiyle... ) merci kararının bozulduğu tartışmasızdır.

Görüldüğü üzere, icra tetkik merci ile 12. Hukuk Dairesi arasındaki hukuki uyuşmazlık; İİK.nun 68/son maddesinde yer verilen ve alacaklı ile borçlunun talebine bağlı tutulan "icra inkar tazminatının" talep zamanı ve zamanaşımından sonra talep edilmesi halinde olayda HUMK.nun 185 ve 202. maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağında toplanmaktadır.

Bilindiği üzere İİK.nun 18. maddesi uyarınca, tetkik merciine arzedilen hususlarda basit yargılama usulü ( HUMK.m.507-511 ) uygulanır. Şu kadar ki, talep ve cevaplar dilekçe ile olabileceği gibi tetkik merciine ifada zaptettirmek suretiyle de olur.

Öte yandan HUMK.nun 511. nci maddesine göre, basit yargılama usulü bölümünde hüküm bulunmayan hallerde "alelade usulü muhakeme" kaideleri uygulanır. Alelade usulü muhakemeden maksat, HUMK.nun "İkinci babında" ( m.178- 426 ) düzenlenmiş olan yazılı yargılama usulüdür. Hal böyle olunca, HUMK.nun ikinci babında yer alan 179, 185 ve 202 madde hükümleri basit yargılama usulünde de uygulama yeri bulmaktadır.

İİK.nun 18/2 maddesinin sağladığı imkan nedeniyle, itirazın kaldırılmasını isteyen alacaklı, icra tetkik merciine ( bir tutanakla ifade zaptettirmek suretiyle ) taleplerini tespit ettirebilecektir; tutanak talep dilekçesi yerine geçer ve bunun üzerine ( gerekli harç ve giderler alındıktan sonra ) duruşma günü tayin edilir. Yoksa, alacaklının, tutanakta tale etmediğini yargılama süresince her zaman talep edebileceği şeklinde madde hükmü yorumlanamaz. Borçlu da, dilekçe ile cevap vermek zorunda olmayıp, yargılamanın ilk oturumunda cevap ve taleplerini sözlü olarak iler sürebilecektir.

Açıklanan yasal düzenleme karşısında;

1 - İtirazın tetkik merciinde kaldırılmasını isteyen alacaklı; itirazın kaldırılması dilekçesinde ( veya tutanağında ), diğer zorunlu açıklamalar dışında..., borçlunun icra takibine itirazının kaldırılması ile birlikte % 40`dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini ( İİK.m.68 Son fıkra ) talep etmelidir ( HUKM.m.179 ). İtirazın kaldırılması dilekçesi ( veya tutanağında ) icra inkar tazminatı talebi olmayıp da, tetkik merciindeki yargılama sırasında alacaklının talep ettiği icra inkar tazminatına karar verilebilmesi ( borçlunun karşı koymaması halinde ) mümkündür. Çünkü, basit yargılama usulünde de HUMK.nun 185. maddesi uygulanır ve neticei talebin tevsii yasaktır.

2 - Borçlu da, m.68 Son fıkra gereğince yapacağı tazminat talebini en geç ( tetkik merciindeki ) ilk oturumda bildirebilir; ilk oturumdan sonra borçlunun tazminat talebinde bulunması, savunmanın genişletilmesi yasağına tabidir ( HUMK.m.202 ).

Doktrinde de aynı görüş benimsenmiştir ( Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Cilt 1, 1988, Sh. 374, 381 ve Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 5, 1991, Sh. 3834 vd.., Prof. Dr. Saim Üstündağ, İcra Hukukunun Esasları, İstanbul-1990, Sh. 135 ).

İcra inkar tazminatının ayrı bir davaya konu edilmeyeceği ve niteliği gibi görüşler de, neticei talebin tevsii veya savunmanın genişletilmesi yasağının uygulanmamasının yasal nedeni olamaz.

Arzettiğim nedenlerle örnek nitelikte bulunan icra tetkik mercii kararının onanması görüşündeyim.

M. Cahit Keskin

4. Hukuk Dairesi Başkanı

KARŞI OY YAZISI

Yerel Mahkeme ile Yargıtay`ın Yüksek Özel Dairesi arasındaki uyuşmazlık, icra tetkik merciinde açılan itirazın kaldırılması davasında alacaklının dava dilekçesinde talep etmediği icra inkar tazminatını duruşma sırasında hüküm altına alınmasını istemesi halinde ve borçlununda karşı çıkması ( muvafakat etmemesi ) durumunda icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekip gerekmeyeceğine ilişkindir.

İcra İflas Yasası`nun mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptalini düzenleyen 67`inci maddesinin 2`nci fıkrasında "Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir" hükmü yer almaktadır.

İtirazın kesin olarak kaldırılması başlığını taşıyan 68`nci maddenin 7`nci fıkrasında da "itirazın kaldırılması talebinin kabulü halinde borçlu, bu talebin reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine, yüzde kırktanaşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir" denilmektedir. Keza itirazın muvakkaten kaldırılmasına ilişkin İcra İflas Kanunu`nun 68`nci maddesinin 8`nci fıkrasında da haklı çıkan tarafın talebi üzerine diğer tarafın yüzde kırktanaşağı olmamak üzere İcra İflas Kanunu`nun 72`inci maddesinin 4`ncü fıkrasında da borçlunun menfi tesbit veya istirdat davasında haklı çıkması ve talebi halinde karşı tarafın takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere tazminata hükmedileceği yazılıdır. Yukarıda belirttiğimiz İcra İflas Kanunu`nun ilgili hükümlerinde İcra Tetkik Merciinde görülen dava takip hukuku yönünden geçerli davalar olup, verilen hükümlerde takip hukuku sahasında kesin hükmün neticelerini doğurur. Takip Hukuku yönünden kesinleşmiş bir karar aleyhine genel mahkemelerce aksine verilmiş bir karar olmadıkça, geçerliliğini devam ettirir. Hukuk Mahkemelerince görülen davlar nasıl bir özel hukuk sahasındaki dava ise takip hukukuna ilişkin davalarda bir özel hukuk davasıdır. İcra İflas Kanunu`nun yargılama usulleri başlığını taşıyan 18`nci maddesinde "Tetkik Merciine arzedilen hususlarda basit yargılama usulü ( H.U.M.K. m.508-511 ) uygulanır. Şu kadar ki talep ve cevaplar dilekçe ile olabileceği gibi Tetkik Merciine ifade zaptedilmek sureti ile olur..." denilmektedir.

Yetkiye ilişkin İcra İflas Kanunu`nun 50`nci maddesinde para ve tazminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur..." hükmü konulmuştur. İcra İflas Kanunu`nun 364`ncü maddesinde ise takip hükmüne müteallik temyiz, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nundaki şartlar dairesinde yapılır denilmektedir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 4.ncü fasılda ise basit usulü muhakeme 507-511 maddelerde düzenlenmiş ve 511`nci maddede "basit usulü muhakemeye tabi olan hallerde bu kanunun mevaddi sabıka ahkamına muhalif olmayan alelade usulü muhakeme kaideleri ( 178 v.d. ) ve tatbik olunur denilmektedir. Yukarıda açıklanan usule ilişkin hükümlerinden de İcra İflas Yasası`nda usule ilişkin sarahat olmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun basit usulü muhakemeye ilişkin hükümlerinin uygulanması yanında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun diğer hükümlerinin de gerektiğinde uygulanacağı açıktır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 185`nci maddesinde ise "Kanunu Medenide tayin olunan haller mahfuz kalmak şartı ile dava ikameti ( m.178 ) ile aşağıda gösterilen neticeler hasıl olur.

1 - Müddeiabihin nizası olmaksızın müddei davasını takipten sarfı nazar edemez.

2 - Müddei, müddei aleyhin nizası olmaksızın davasını tevzi veya mahiyetini tedbil edemez. Aşağıdaki madde ( m.186 ) hükmüyle davadan feragat veya ıslah bu hükümden müstesnadır" denilmektedir. Bu madde hükmünün icra tetkik mercilerindeki itirazın kaldırılması davalarında uygulanmasına ise yasal bir engel yoktur. Yukarıda da belirttiğimiz gibi icra tetkik merciilerindeki bu nevi davalar takip hukuku yönünden hukuk davalarıdır.

Olayımızda davacı Tetkik Merciinde borçlunun itirazının kaldırılmasını dava dilekçesinde gerekçeli açıklamış ve nihayi isteklerini belirtmiş ancak icra inkar tazminatı isteğinde bulunmamıştır. Davacı serbest iradesi ile dava dilekçesinde isteklerini sıralamıştır. Duruşma safhasında icra inkar tazminatı isteğine karşı ise borçlu muvafakat etmemiş, icra inkar isteğinin reddine karar verilmesini istemiştir.

Genel Mahkemelere dava açılırken davacının dava dilekçesinde talep etmediği bir alacağı veya hakkı duruşmada istemesi halinde, karşı taraf muvafakat etmediğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 185 uyarınca nasıl tevsi edemez deniliyorsa burada da aynı kuralın uygulanması gerekir.

İcra İnkar Tazminatı, tazmini nitelikte olup alacaklının veya borçlunun zararını karşılamak için yasada öngörülmüştür. Davada talep edilmeyen isteğin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 185`nci maddesinin açık hükümlerine aykırı olarak hüküm alıtna alınacağına dairde İcra İflas Yasası`nda bir hüküm yoktur. İcra İnkar Tazminatı Ceza Hukuku yönünden de bir ceza değildir. Re`sen heran gözönünde tutulamaz. Yukarıdaki açıklamalar nazara alınarak bu olayda da Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 185`nci maddesinde borçlunun rızası olmaksızın iddianın genişletilemeyeceği kuralına uygulanması gerektiğinden mahkeme kararının onanması kanaatinde olduğumdan çoğunluk kararına karşıyım .

Şemsettin Abik

10. Hukuk Dairesi Üyesi
Old 11-07-2009, 11:11   #5
alphukuk

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlar:
1)Alacaklının %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi için haksız ve kötü niyetli olması sartı aranır, borçlu için ise kötü niyet şartı aranmaksızın (itirazın haksız olması yeterli) borçlu aleyhine inkar tazminatına hükmedilir.
T.C.

YARGITAY

18. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/4236

K. 2003/5957

T. 7.7.2003

• İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Borçlu Aleyhine Karar Verilebilmesi İçin Kötüniyet Unsuru Aranmayacağı - İtirazın İptali Talebi )

• İTİRAZIN İPTALİ TALEBİ ( İnkar Tazminatı - Borçlu Aleyhine Karar Verilebilmesi İçin Kötüniyet Unsuru Aranmayacağı )

• KÖTÜNİYET ( İtirazın İptali Talebi/İnkar Tazminatı - Borçlu Aleyhine Karar Verilebilmesi İçin Kötüniyet Unsuru Aranmayacağı )

2004/m. 67

ÖZET : Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir. Borçlu aleyhine inkar tazminatına karar verilebilmesi için borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi yeterlidir. Alacaklılar için aranan kötüniyet unsuru burada aranmaz. Borçlunun itirazının haksızlığına karar verildiğinde, inkar tazminatına da karar verilmesi gerekir.
DAVA : Dava dilekçesinde aidat borcunu ödemeyen davalı hakkında yapılan icra takibine karşı ileri sürülen itirazın iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve duruşma istemi pul yokluğundan reddedildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; İcra ve İflas Yasasının 67. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre alacaklı yararına icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi yeterli olup, alacaklılar için öngörülen kötüniyet unsuru burada aranmaz. O halde, mahkemece borçlunun itirazının haksızlığına karar verildiğine göre hükmolunan asıl alacağın % 40'ından aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata da hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile icra tazminatının reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 7.7.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

2)Borçlu-davalı inkar tazminatı talep edecekse bunu esasa cevap süresi olan 10 gün içerisinde talep etmelidir, aksi halde savunmanın genişletilmesi itirazı ile karşılaşması kuvvetle muhtemeldir.
YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 1998/4447

K. 1998/6029

T. 1.10.1998

• İTİRAZIN İPTALİ DAVASININ REDDEDİLMESİ ( Tazminat Talebinde Süre )

• KÖTÜNİYET TAZMİNATI ( İtirazın İptalinden Sonra Talebinde Süre )

• SÜRE ( Kötüniyet Tazminatı Talebinde )

• ESASA CEVAP SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA KÖTÜNİYET TAZMİNATI TALEBİ

2004/m.67

1086/m.201

ÖZET : İtirazın iptali davasının reddedilmesi halinde borçlu lehine hükmedilecek tazminatın esasa cevap süresi içinde talep edilmesi gerekir. Davalı vekili esasa cevap süresini geçirdikten sonra kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş, davacı vekili buna karşı çıkarak savunmanın genişletilmesi itirazını öne sürmüştür. O halde İİK`nun 67/2. maddesi gereğince davalı lehine % 40 oranında tazminata hükmedilmesi doğru değildir. Kaldı ki dosya kapsamına göre davacının kötü niyetli icra takibi yaptığı sonucuna da varılamaz.
DAVA: Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 7. Ticaret Mahkemesi`nce verilen 13.11.1997 tarih ve 134-572 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili, müvekkilinin davalıya sattığı mal bedelinin ödenmediğini, 58.266.000 lira asıl alacak ve faizinin tahsili için girişilen icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili müvekkilinin peşin ödeme yaparak söz konusu malları satın aldığını, 7.2.1995 tarihli faturanın "kapalı fatura" olmasından bunun anlaşıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre; gıda toptancılığı yapan davacının söz konusu fatura muhteviyatı malları bakkaliye işleten davalıya sattığı ve malların teslim edildiği, buna ilişkin faturanın kapalı fatura olarak düzenlendiğine göre mal bedelinin davacı satıcıya ödenmiş olduğunun kabulü gerekeceği, davacı, faturayı oğlu İ.Ö.`nün imzaladığını ve davacıyı bağlamayacağını iddia etmiş ise de; irsaliyedeki ve diğer faturalardaki imzanın da aynı kişiye ait olması karşısında, davacının bu kişiye imza yetkisini verdiğinin anlaşıldığı, davacının mal bedelinin tahsil edilmediği iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine, davacı icra takibinde haksız olduğundan ve bedeli ödenmiş faturaya dayandığından, İİK`nun 67/2. maddesi gereğince % 40 tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıda bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Ancak, itirazın iptali davasının reddedilmesi halinde borçlu lehine hükmedilecek tazminatın esasa cevap süresi içinde talep edilmesi gerekir. Davalı vekili esasa cevap süresini geçirdikten sonra kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş, davacı vekili buna karşı çıkarak savunmanın genişletilmesi itirazını öne sürmüştür. O halde İİK`nun 67/2. maddesi gereğince davalı lehine % 40 oranında tazminata hükmedilmesi doğru değildir. Kaldı ki dosya kapsamına göre davacının kötü niyetli icra takibi yaptığı sonucuna da varılamaz. Açıklanan bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte yazılı nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 1.10.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
icra inkar tazminatı aynı icra dosyası ile istenebilir mi? Av.TOLGAA Meslektaşların Soruları 4 03-02-2009 13:14
%40 icra inkar tazminatı yunusemre_85 Meslektaşların Soruları 3 14-01-2009 16:33
icra inkar tazminatı advocat63 Meslektaşların Soruları 1 25-07-2008 15:27
icra inkar tazminatı, av.naim Meslektaşların Soruları 3 04-07-2007 11:14
icra inkar tazminatı Av.selin Meslektaşların Soruları 1 13-07-2006 14:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10064006 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.