Bu çocuğun babası kim?

Başlığa Nazire:
Her anne-babanın çocuğu vardır, ancak her çocuğun anne-babası yoktur.

Çocuğunu ve eşini bu duruma düşürdüğü için kadın kendinden utanmalı da bunları yapabilen bir kadının utanma duygusu kalmışmıdır orası da tartışılır..Hep zina yapmış ki bu büyük bir ahlaksızlıktır kanaatimce hem de adamı yıllarca kandırmıştır..

Adamın yaşadığı yıkımı tahmin edebiliyorum ama sayın Yılmaz'ın dediğine de katılıyorum 8 sene öz çocuğu bilmiş bu kadar kolay olmamalı bu sevgiyi söküp atmak..Kadına tabi kızmakta haklı onunla ilişkisi kessin ama o masum çocuğun bir suçu yok onun için çok kötü olacak 8 yıldır hissettiği baba sevgisinden mahrum kalacak.O çocuğun psikolojisini düşünemiyorum.Bence adam bunu düşünmeli ve çocuğa bu acıyı yaşatmamalıdır..

Sayın Veysel, bu paragrafı açıklayabilir misiniz lütfen:

"İdarenin kadınları düşünerek bu tayini yaptığını pek sanmıyorum. Ancak idare açısından 2. şık etken olmuş olabilir. Keza atama olmasaydı da erkekler için bir şey değişmezdi. İştah mı kaldı ?"

Özellikle de son cümleniz, ne demek istediniz burada?

Alıntı: Ancak çocuğunun veláyetini babaya vermek istemeyen Y.B., yıllardır sakladığı gerçeği itiraf etmek zorunda kaldı. Y.B., mahkemede çocuğun kocasından olmadığını açıkladı.

mantığınız buna ne diyor?
1-Kadın cocuğun gerçek babasının eşi olmadığını söylüyor.(Gerekçe?)
2-Kadın bir kaç kişiye babalık davası açıyor..

Olayın Esası biliniyor mu..???

Alıntı: Kadın çalıştığı kurumdan neden uzaklaştırıldı. 1- Diğer kadınlara kötü örnek olur diye mi? 2- Çalışan erkeklerin iştahını kabartır diye mi?

Bir 3. şıkta ben ekleyeyim kadının toplumun suçlayıcı, ön yargı v.b etkenlerden korunmak istenmesi..(kadın/erkek ayrımı yapmaksızın )

ve son olarakta haberin gerçek olduğu düşünülse dahi tartışmalar neden suçlu arar nitelikte?

Sayın Ayşegül Kanat,

Alıntı: "İdarenin kadınları düşünerek bu tayini yaptığını pek sanmıyorum. Ancak idare açısından 2. şık etken olmuş olabilir. Keza atama olmasaydı da erkekler için bir şey değişmezdi. İştah mı kaldı ?"

Yaptığınız bu alıntı için sorduğunuz ;

“Özellikle de son cümleniz, ne demek istediniz burada? “

şeklindeki sorunuza, sorunun muhatabı bir cevap verecektir elbette.

….....

Psikolog ve psikiyatrisler, kişilik özelliklerini ve varsa sorunlarını saptamak için genellikle bir dizi yazılı testler uygularlar.

Amerikan Üniversitelerinin ilgili bölümlerinin uzmanlarınca ortak mutabakatla hazırlanan gelişkin bir test uygulamasında 560 civarında soru vardır. Bu soruların yaklaşık 50 kadarı, farklı yazım biçimleriyle ve farklı sıralarda, fakat diğer sorulardan bazılarının tekrarı biçimindedir.

Bundan amaçlanansa, kişinin bilinç üstü çelişkilerini ve bilinçaltı gerçekliği ile bilinç arasındaki tutarsızlıkları saptamaktır.

Verilen yanıtlar bir bilgisayar programı tarafından değerlendirilir ve kesinlik ölçüsünde kişilik saptaması yapılır.

Günlük hayatımızda da sürekli iletişim içinde olduğumuz insanlardan bazılarının, normal koşullar altında, bazen hiç beklenmedik bir zamanda, bizi şaşırtacak, hatta o zamana kadar kişiye ilişkin oluşmuş kanaatlerimizi tümden sarsacak davranış ya da sözleriyle karşılaşabiliriz.

İşte o an, kişinin bilinç altı dayatmasının, kendisi farkında olmasa bile bilinci yönetmesi ve davranışın ya da söylemin de bununla biçimlenmesi anıdır.

Benzer durumlara, bazen sürekli okuduğunuz bir köşe yazısı yazarının yazılarında, ya da bu sitenin değişik alanlarında değişik zamanlarda yazanların bazılarında da rastlayabilirsiniz.

Satır aralarında, ilk bakışta yazımın bütünü içinde çok ta dikkat çekmeyen bazı küçük detaylar, değişik yazılar arasında dikkatli bir gözlemle ayırd edilebilecek düşünsel çelişkiler, kişinin gerçek kimliğine ilişkin çok önemli ip uçları taşır.



Saygılar.

Merhaba.

Merhabalar,

Bir hukuk sitesinde,hukuka ilişkin bir haber yayınlanıyor.
Haberin devamında da değerli katılımcıların yanıtları var.

Beklenirdi ki,olayın hukuk tarafı konuşulsun,zenginleşelim.

Kanımca olayın hukuki boyutundan çok başka alanlara giden bazı yanıtlar verildi.

Olayın kahramanı kadın , bir avukata başvursa,meslektaşımızın nasıl bir yanıt vermesi beklenir?

Örneğin:

Alıntı: velayeti hak etmiyor ve kadın bencil ve yıkıcı

Alıntı: olay mide bulandırıcı en iyisi ben susayım

denmesi uygun mudur?

Bu olay hukuk fakültesinde soru olarak sorulsaydı,öğrenci arkadaşlarımız nasıl yanıt vermesi beklenir?

Örneğin:

Alıntı: Çocuğunu ve eşini bu duruma düşürdüğü için kadın kendinden utanmalı da bunları yapabilen bir kadının utanma duygusu kalmışmıdır orası da tartışılır..

diye bir yanıt verse geçer not alır mıydı?

Hukukseverler,bu olayın kahramanı ile karşılaşsalar ne kadar hukuksever bir tutum sergilerlerdi?

Örneğin:

Alıntı: Keza atama olmasaydı da erkekler için bir şey değişmezdi. İştah mı kaldı ?

derler miydi?

Evet ,hukukçu ve hukuksever olmanın bir farkı olmalı mı?

Yoksa "17 Aylık Bebeğe Tecavüz" olayında olduğu gibi yeniden herhangi bir gazeteye haber olmaya aday mıyız?

Saygılar