Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Teminat Çekinden Hapis Cezası Çıkar mı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-02-2011, 20:15   #1
Av. Gökhan Tazegül

 
Dikkat Teminat Çekinden Hapis Cezası Çıkar mı

Tüm arkadaşlarıma iyi çalışmalar diliyorum. Karşı tarafça icra takibine konulan bir çeki arkasında teminat kaydı olduğu için icra hukuk mahkemesine başvurarak takibi iptal ettirdik. Ancak karşı taraf müvekkil hakkında bu kez aynı çeke dayanarak karşılıksız çek keşide etmekten suç duyurusunda bulundu. çekin zorunlu unsurları bulunmadığı, teminat çekinin kambiyo vasfında olmaması sebebi ile hapis cezası ile cezalandırılmayacağına dair yargıtay kararı var mı arkadaşlar? varsa ekleyebilirseniz sevinirim. Yardımınız için teşekkür ederim.
Old 17-02-2011, 20:32   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Gökhan Tazegül
Tüm arkadaşlarıma iyi çalışmalar diliyorum. Karşı tarafça icra takibine konulan bir çeki arkasında teminat kaydı olduğu için icra hukuk mahkemesine başvurarak takibi iptal ettirdik. Ancak karşı taraf müvekkil hakkında bu kez aynı çeke dayanarak karşılıksız çek keşide etmekten suç duyurusunda bulundu. çekin zorunlu unsurları bulunmadığı, teminat çekinin kambiyo vasfında olmaması sebebi ile hapis cezası ile cezalandırılmayacağına dair yargıtay kararı var mı arkadaşlar? varsa ekleyebilirseniz sevinirim. Yardımınız için teşekkür ederim.

Şöyle bir karar var.

Alıntı:
T.C.

YARGITAY

10. CEZA DAİRESİ

E. 1999/5624

K. 1999/6883

T. 24.5.1999

DAVA : 3167 sayılı Kanuna aykırılıktan sanık Vedat ...in yapılan yargılanması sonunda; Beraatine dair ANKARA 21. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 30.04.1998 gün ve 1997/1153 esas 1998/368 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi müdahil vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığının bozma isteyen tebliğnamesi ile 30.04.1999 tarihinde daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : Dairemizcede benimsenen Yargıtay ceza Genel Kurulunun 9.10.1989 gün ve 7/213-280 sayılı ilalmında da belirtildiği gibi 3167 sayılı Yasa objektif sorumluluk esasını benimsemiş, soyut karşılıksız çek keşide etmenin, iradi olması koşuluyla suç oluşturacağını öngörmüştür. Karşılıksız çek keşideci çalınma kaybolma, hile ile veya zorla alınma gibi iradi bir harekete dayanmıyorsa keşidecinin cezalandırılamayacağı, bunlar dışında keşidecinin çekte yazılı miktar kadar borcu olmadığına, çekin teminat amacıyla verildiğine ilişkin iddiaların ve bu konuda açılan hukuk davalarının suçun oluşmasını engellemesine, keza, çeklerle ilgili takibin ifadesine ilişkin davaların müdahil lehine çeklerin teminat çeki olmadığı gerekçesiyle, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 1998/2265 ve 1998/1264 sayılı kararıyla bozulduğu anlaşılmakla, yargılamaya devamla 3167 sayılı Yasanın 16/1. maddesi uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı müdahil vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 24.05.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Keza ben katılmıyorum ama maalesef tam aksi yönde şu kararlar da var.



Alıntı:
T.C.

YARGITAY

10. CEZA DAİRESİ

E. 1992/6188

K. 1992/8327

T. 15.7.1992

• KARŞILIKSIZ ÇEK ( Teminat Çeki )

• TEMİNAT ÇEKİNİN KARŞILIKSIZ OLMASI ( 3167 Sayılı Kanuna Aykırı Davranış )

• 3167 SAYILI KANUNA AYKIRI DAVRANIŞ ( Teminat Çekinin Karşılıksız Olması )

3167-1/m.3

6762/m.692, 735

ÖZET : Suç konusu çekin bankaya ibrazı ve karşılığının bulunmadığının anlaşılmasıyla karşılıksız çek keşide etmek suçu oluştuğu halde sanığın beraatine karar verilmesi yasaya aykırıdır.

DAVA :3167 sayılı Kanuna aykırılıktan sanık Ersegün'ün yapılan yargılanması sonunda;

beraatine dair, ( Soma Asliye Ceza Mahkemesi )nden verilen 26.3.1991 gün ve 1989/93 esas, 1991/69 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi Yerel C. Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan; dava evrakı C. Başsavcılığı'nın bozma isteyen 13.4.1992 tarihli tebliğnamesi ile Daireye gönderilmekle incelenip, gereği düşünüldü:

KARAR :24.10.1988 tarihli ana sözleşmenin 3. maddesinde sayılan imar planı, yerin parselasyona, mimari proje hazırlanması vesairenin yapılması ile ilgili olarak S.S. S......... ve S........ Yapı Kooperatifi ile teknik ölçüm bürosu adına Ersegün arasında sözleşme yapılmış, nevarki gerek kooperatif yönetimi ve gerekse teknik ölçüm bürosunca taahhüt edilen yükümlülüklerin Şubat 1989 tarihine kadar yerine getirilmeyeceğinin anlaşılması üzerine 25.1.1989 tarihinde ek sözleşme ile taahhütlerin 30.6.1989 tarihine kadar tamamlanması kararlaştırılmıştır. Teknik ölçüm bürosu taahhüt ettiği hususları yerine getirmediği takdirde kullanılmak üzere kooperatife 20.7.1989 keşide tarih ve 881407 seri nolu bir çek verilmiştir.

Kararlaştırılan 30.6.1989 tarihinde sözleşmenin 3. maddesinde sayılan hususlar yerine getirilmeyince kooperatif yönetiminin 30.6.1989 tarihinde taahhütlerin yerine getirilmediğinin belirterek teminat olarak verilen çekin kullanılacağı iptal edilmiş ve 20.7.1989 keşide tarihli çek 26.7.1989 tarihinde bankaya ibraz edilmiş, nevar ki karşılığının olmadığı kaydedilmiştir.

Suç konusu çek, TTK.nun 692., 3167 sayılı Yasanın 3. maddelerinde öngörülen kurucu unsurları haizdir. Çek hesabı üzerinde ödeme yasağını getirecek hiç bir hukuki engel yoktur. TTK.nun 707., 3167 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca ibrazında ödeme zorunluluğu vardır. Teminat çeklerinin ödenmezliği söz konusu değildir.

Yasa, tümü itibariyle ekonomik düzenin bir parçası olan çeklerin düzenli bir şekilde kullanılmasını sağlamak amacını gütmektedir. Bu suç ile korunan menfaatin, çeklere karşı güven duygusunun sağlanmasıdır. Yasaya aykırı karşılıksız çek veren kişinin sırf karşılıksız çek vermesi nedeni ile cezalandırılması öngörülmüştür.

Sanık Ersegün vekilinin 27.7.1989 havale tarihli dilekçesi ile, suç konusu çeke ödeme yasağı ve karşılıksız damgası vurulmamasını teminen açacakları dava sonuna kadar ihtiyati tedbir kararı isteği İzmir Üçüncü Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 4.8.1989 gün ve 1989/2321-2362 sayılı kararı ile reddedilmiş ve aradan uzunca bir zaman geçtiği halde bu yolda hiç bir davada da açılmamıştır.

Sanık Ersegün vekilinin 18.9.1989 tarihli başvurusu ile İzmir Birinci Tetkik Mercii'nin 10.11.1989 gün ve 1989/757-1110 sayılı kararı ile takibin iptaline karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise de, borçlunun "borcu olmadığım ileri sürmesi halinde takibin durdurulmasına ilişkin bu karar takip hukukunu ilgilendiren bir karardır. Çekin hukuki niteliğini etkilemediği gibi, tedavülünü de engellemez.

Bu itibarla, suç konusu çekin bankaya ibrazı ve karşılığının bulunmadığının anlaşılmasıyla karşılıksız çek keşide etmek suçu oluştuğu halde yazılı düşünce ile sanığın beraatine karar verilmesi;

SONUÇ :Yasaya aykırı, Yerel C. Savcısının temyiz itirazı ve tebliğname içeriği yerinde görüldüğünden hükmün gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), 15.7.1992 günü oybirliğiyle karar verildi.

Alıntı:
T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 1989/7-213

K. 1989/280

T. 9.10.1989

• KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETME SUÇU ( Çekin Bankaya İbrazı ve Karşılıksız Çıkmasıyla Oluşur )

• ÇEK YASASINA AYKIRILIK ( Karşılıksız Çek Keşide Etme Suçu )

• ÇEKTE TANZİM TARİHİ ( Sonradan Doldurulursa Geçerli Hale Geleceği )

• TANZİM TARİHİNİN SONRADAN DOLDURULMASI ( Çeki Geçerli Hale Getireceği )

• ÇEKİN BORÇLUNUN ARZUSUNA UYGUN ŞEKİLDE DOLDURULDUĞU KARİNESİ

3167-1/m.16

ÖZET : İmzası ve miktarı inkar edilmeyen, emre muharrer senedin tanzim tarihinin sonradan yazılmış olması, TTK.nun 592. maddesine göre, senedin çek olma vasfına ve sıhhatine halel getirmeyecektir. Böyle bir senette "borçlunun arzusuna uygun şekilde doldurulduğu" karinesi esas olduğundan, bunun aksini ispat yükümlülüğü, senedi imzalayan borçluya veya keşideciye ait olacaktır.

Karşılıksız çek keşide etme suçu, çekin bankaya ibraz ve karşılığının bulunmadığının anlaşılmasıyla oluşur.

DAVA: 3167 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmaktan sanık A.`nın beraatine ilişkin, Balıkesir Birinci Asliye Ceza Mahkemesi`nden verilen 30.12.1987 gün ve 422/557 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Yedinci Ceza Dairesi, 7.10.1988 gün ve 2390/9498 sayı ile;

( TTK.nun 714. maddesi çekin ödeme yerinde rayici olmayan bir para ile ödenmesi şart koşulmuş ise bedeli çekin ibraz günündeki kıymete göre o memleket parası ile ödenebilir hükmünü taşımaktadır. Şu suretle yabancı bir memleket parası ile çek düzenlemek imkan dahilinde olduğu gibi, Türk Parasının Kıymetini Korunma Hakkında 30 sayılı Kararın 4/B maddesi, Türkiye`deki kişilerin, beraberinde döviz bulundurmaları serbesttir. Bu kişiler dilerlerse, söz konusu dövizleri bankalarda açacakları döviz hesaplarında tutulabilir ve bu hesaplardaki dövizleri efektif olarak kullanmak dahil, serbest olarak tasarruf edebilirler, aynı Kararın 22. maddesi de Merkez Bankası ve Bankalar, Türkiye ve yurtdışında yerleşik kişiler adına döviz tevdiat hesapları veya dövize dönüştürülebilir Türk lirası mevduat hesapları açabilirler. Bu hesaplar üzerinde, sahipleri serbestçe tasarrufta bulunabilirler, hükmünü taşımaktadır.

Bu hükümler döviz tevdiat hesabı açan kişinin, bu hesaptaki parayı tam bir serbest içinde kullanmasına, hesaptan döviz çekmesine, Türkiye`de bir kişiye döviz olarak ödemede bulunmaya imkan sağlamaktadır.

Şu hale göre, döviz tevdiat hesaplarının, banka ile anlaşarak çekle çalışır hesap durumuna getirilmesine, hesap sahibinin döviz üzerinden çek keşidesine yasalar imkan verdiği ve dava konusu çekin de kanuni unsurları havi olarak düzenlendiği dikkate alınarak sanığın eylemine uyan 3167 sayılı Yasanın 16/1. maddesi ile mahkumiyeti yerine yazılı gerekçe ile beraet kararı verilmesi... ) isabetsizliğinden bozmuş;

Yerel Mahkeme ise, 9.5.1989 gün ve 1988/626 esas, 1989/173 karar sayı ile;

( Yüksek Yargıtay`ın, yabancı memleket parası ile çek düzenlenmesinin mümkün olduğu, döviz tevdiat hesaplarının çekle, çalışır hale getirilebileceği yolundaki görüşleri yerindedir. Bu nedenle çekte ödenecek meblağın "Mark" olarak gösterilmesinden onun geçersiz kılacağı yolundaki eski gerekçemizde ısrar edilmemiştir.

Ancak; beraat kararı ile ayrı gerekçeye dayandığından, diğer gerekçe ve görüşte ısrar edilmiştir.

Sanığın borcuna karşılık olarak 9.9.1987 günlü 2500 DM. miktarındaki çeki tanzim ederek şikayetçiye verdiği ve çekin karşılığının bankada bulunmadığı, böylece sanığın 3167 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçunu işlediği iddiasıyla ve anılan Yasanın 16/1. maddesi gereğince cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.

Sanık savunmalarında; davaya konu olan çeki, ortak iş yaptığı K.`ye teminat olarak ve tanzim yeri ve tarihini yazmadan verdiğini, sonradan 2500 DM. ödemesine rağmen çekin kendisine iade edilmediğini ve tanzim yeri ve tarihinin yazılarak katılana ciro edildiğini, borcu olmadığı için çekin karşılığını bulundurmadığını bildirmiştir.

Çekin lehtarı K. ifadelerinde; çekin sanık tarafından tarih yazılmadan kendisine verildiğini, çeki bir sene kadar kendisinde tuttukları sonra müdahil Y.`ye ciro ettiğini bildirmiş ve teminat olarak verildiğini kabul etmemiş ve ilk ifadesinde çekteki tarihin katılan tarafından atıldığını söylediği halde, duruşmada kendisi tarafından atıldığını söylemiş ve böylece çekteki tarihin ve hatta tanzim tarihinin sonradan yazıldığı anlaşılmıştır.

Öte yandan çekin teminat olarak verildiğine dair savunmasının aksi sabit olmamıştır. K.`nin bu çeki uzun süre elinde tutması ve bankaya ibraz etmemesi de savunmayı doğrulamıştır. Keza çek hesabı Türk Parasına göre açıldığı halde, çekle ödenecek meblağın "Mark" olarak gösterilmesi de yine savunmayı doğrulamaktadır. Bu suretle teminatın enflasyon karşısında geçerliliğini yitirmesinin önlenmesi düşünülmüştür. Teminat olarak ve tarih yazılmadan verilen çekin tarihinin sonradan çeki elinde bulunduran tarafından atılmış olması, ona geçerli bir çek hüviyetini kazandıramaz. Dolayısıyla böyle bir çekin bankada karşılığının çıkmaması suç oluşturmaz. Diğer taraftan karşılıksız çek keşide etme suçu manevi unsuru yönünden de oluşmamıştır.

Sanığın teminat olarak ve tarihini yazmadan verdiği ve karşılığını ödediğini iddia ettiği geçersiz bir çekin karşılığını hazır bulundurma yükümlülüğü bulunmadığı için suç kastının varlığından da bahsedilemez. Çeki ciro eden K. ile sanık arasında hukuki bir anlaşmazlık vardır, bu anlaşmazlık, sanığın suç kastının kabulüne engeldir.

Sanık K.`yi kandırıp kendisinden bir şey elde etmiş değildir.

Diğer taraftan katılan ile yüz yüze gelmemiş, ondan bir menfaat da sağlamamıştır. Müdahil Türk Ticaret kanununa göre geçersiz bulunan bir çeki borcuna karşı alırken basiretli hareket etmemiş ve bir ifadeye görede çekteki tarihi bizzat kendisi almıştır. O halde olayda dolandırıcılık suçunun kasıt, kandırma ve menfaat sağlama unsurları bulunmamaktadır.. ) biçimindeki gerekçesiyle beraette direnmeye karar verilmiştir.

Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya C. Başsavcılığı`nın, "çek nama yazılı olup şikayetçi Y. için ciro edildiğine dair, çekte bir meşruhat bulunmadığından Y.`nin şikayet hakkı olmadığı düşüncesiyle davanın düşmesi yerine yazılı şekilde beraet kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekir..." istemini kapsayan 21.6.1989 gün ve 5632 sayılı tebliğnamesiyle Ceza Genel Kurulu`nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR: Suça konu çek sanık A. tarafından K. emrine "kaydiyle keşide edilmiştir. Bu nedenle çek emre yazılı bir çek olup, TTK.nun 700. maddesine göre ciro ve teslim yoluyla devredebilecek bir çek niteliğindedir.

Çek lehtarı olan K. bu çeki lehine ciro yapılan kimseye göstermeden "beyaz ciro ile" çekin arkasını imzalayarak Y.`ye devretmiştir. Çek beyaz ciro ile hamili yazılı çek haline dönüşmüş olup, devir ve teslim ile de hak, müşteki Y.`ye intikal etmiştir, o da arkasını imzalayarak tahsil cirosu ile bankaya vermiştir.

TTK.nun 702. maddesi "cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimse son ciro, beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde selahiyetli hamil sayılır" hükmünü taşımasına göre, çeki beyaz ciro lendarı kadar K.`den devralan ve çeki imzalayarak bankaya tahsile koyan Y. çek hamili olup şikayet hakkı olduğundan, C. Başsavcılığı tebliğnamesindeki görüşe katılmamıştır.

Direnme kararına gelince;

Yerel mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık; suça konu çekin Türk Ticaret ve 3167 sayılı Yasalara göre, çek niteliğinde bulunup bulunmadığı ve böyle bir çeki keşide eden sanık yönünden 3167 sayılı Yasanın 16. maddesinde yazılı suçun oluşup oluşmadığı hususudur.

Sanık savunmasında; çekin 2500 Mark olarak doldurulup K.`ye teminat olarak verildiğini, verildiği anda keşide tarihinin ve keşide yerinin yazılmadığını, sonradan keşide tarihi ve yeri yazılarak K. tarafından müştekiye verildiğini, K.`ye 2500 Mark olan borcunu ödediği halde çeki ciro ile başkasına devretmiş olduğunu, bu yüzden menfi tespit davası açtığını beyan etmiştir.

Direnme kararında ise; çekteki keşide tarihinin düzenleme sırasında bulunmadığını sonradan lehdar K. tarafından yazılarak müştekiye ciro edildiğini, tarihin sonradan yazılması ona çek vasfını kazandıramayacağını, dolayısıyle 3167 sayılı Yasanın 16. maddesinde yazılı suçun unsurları yönünden oluşmayacağını ileri sürerek beraet kararı vermiştir.

Bu gerekçede bir isabet bulunmamaktadır.


Şöyleki;

Poliçe ile ilgili hükümlerin çeklere de uygulanacağına ilişkin TTK.nun 730. maddesi yollamasıyla TTK.nun 592. maddesi "tedavüle çıkarılan tamamen doldurulmamış bulunan" bir poliçe aradaki anlaşmalara aykırı bir biçimde doldurulursa bu anlaşmalara riayet edilmemiş olması keyfiyeti hamile karşı ileri sürülemez, "meğerki hamil poliçeyi kötü niyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun" hükmünü taşımaktadır.

Bu kurala göre imzası ve miktarı inkar edilmeyen, emre muharrer senedin tanzim tarihinin sonradan yazılmış olması, TTK.nun 592. maddesine göre, senedin çek olma vasfına ve sıhhatine halel getirmeyecektir. Böyle bir senette "borçlunun arzusuna uygun şekilde doldurulduğu" karinesi esas olduğundan, bunun aksini ispat yükümlülüğü, senedi imzalayan borçluya veya keşideciye ait olacaktır.

Sanığın, suça konu çekin miktarında, anlaşmalara aykırı doldurulduğuna ve sahte olduğuna dair bir iddiası söz konusu olmadığı gibi, lehdar K. de; sanığın kendisinden borç aldığı 2500 Mark karşılığında çeki verdiğini ve çekin üzerine tarih atmayarak istediği zaman kullanabileceğini belirterek teslim ettiğini ifade etmesine göre, çekin anlaşmaya uygun bir biçimde keşide tarihi yazılarak ciro yoluyla devredildiği anlaşılmaktadır.

Karşılıksız çekte; suç çekin bankaya ibrazı ve karşılığının bulunmadığının anlaşılmasıyla oluşmasına göre, ibrazdan önce tüm yasal koşulları haiz bulunan suça konu çekin karşılığının muhatap bankada bulunmaması ile 3167 sayılı Yasanın 16. maddesinde yazılı suç oluşmuştur.


Yargıtay`ın yerleşik görüşü de bu yoldadır.

Sanığın eylemi, 3167 sayılı Yasanın 16. maddesinde yer alan "karşılıksız çek keşide etmek" suçunu teşkil ettiğine göre, ayrıca eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmadığını araştırmaya gerek yoktur.

Sanığın, Hukuk Mahkemesinde menfi tespit davası açması bekletici bir neden olarak kabul edilemez. Zira, karşılıksız çek keşide etmek suçunu cezalandıran 3167 sayılı Yasanın 16. maddesinin gerekçesinde; ( karşılıksız çekler hakkında ilgili kanunlarda özel ceza hükümleri bulunmakta, karşılıksız çek keşide edenler, Türk Ceza Kanunu`nun dolandırıcılık suçunu müeyyide altına alan 503. maddesine göre cezalandırılmaktadır. Ancak dolandırıcılık suçunun unsurlarının karşılıksız çıkan her çek yönünden tespiti mümkün olmadığından; bu şekilde çek keşide edenlerin bir kısmının cezasız kalması gibi durumlar ortaya çıkmakta ve bu durum çeke olan güveni sarsmaktadır.

Bu sebeple 17. maddede de, karşılıksız çek keşide eden kişilerle çekleri bilerek ciro edenler yönünden müstakil bir müeyyide getirilmiş muhatap bankaya süresi içinde ibraz edilmediğinde, karşılığı ödenmeyen her türlü çek keşidecisinin cezalandırılacağı... ) belirtilmiştir.

Bu durumda yasa çek yönünden objektif sorumluluk esasını benimsemiş soyut karşılıksız çek keşidesi, bu eylemin iradi olması koşulu ile suç teşkil edeceği öngörülmüştür.

Karşılıksız çek keşidesi iradi bir harekete dayanmıyorsa, örneğin; çalınma, kaybolma, sahibinin elinden hile ile alınma gibi hallerde keşidecinin cezalandırılması söz konusu olmayacaktır.

Yasa, objektif sorumluluk esasını getirirken kovuşturma yapılmasının, hamilin şikayetine bağlı olması, keşidecinin düzeltme hakkını kullanması, bu hakkı kalmasa bile yasada öngörülen süre içerisinde hamilin zararlarının karşılanması hallerinde, keşideci hakkında kovuşturma yapılamıyacağı ve cezalandırılamayacağı hükmünü koymak suretiyle objektif sorumluluğu hafifletici ve iyiniyetli keşideciyi koruyan prensipleri de getirmiştir.

Bunun dışında keşidecinin çekte yazılı miktarda borcu olmadığına veya çekin teminat çeki olduğuna dair iddialarının bu yolda açılan hukuk davalarının suçun oluşmasına engel teşkil etmeyeceği sonucuna varılmıştır.

Dosyamızda sanık çekle ilgili olarak hakkında C. Savcılığına yapılan şikayetten sonra, borcu olmadığına dair menfi tespit davası açtığı anlaşılmaktadır.

Ceza davasının bu davanın sonucunun beklenmesine karar verilmesi halinde, karşılıksız çek keşide eden her şahıs hakkında, şikayet vaki olduğunu öğrenince hukuk mahkemesine müracaatla bu şekilde davalar açarak ceza davasının uzamasına sebep olacağı gibi, 3167 sayılı Yasanın konuluş amacına ters düşen sonuçların ortaya çıkmasına sebep olunacaktır.

Açıklanan şu hale ve suça konu olan çek, Türk Ticaret ve 3167 sayılı Yasalarına göre, "çek" niteliğinde bulunduğundan ve ibrazında karşılığının muhatap bankada olmadığı anlaşıldığından, sanığın üzerine atılan suç oluşmuştur.

Bu itibarla katılan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle tebliğnamedeki bozma isteminden değişik gerekçe ile direnme hükmünün BOZULMASINA, 9.10.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
birikmiş nafaka ve hapis cezası Av.Ufuk Meslektaşların Soruları 17 29-11-2013 11:33
Nafaka borcunu ödemeyen kişinin cezası sadece 3 aylık hapis cezası mı? nzlistnbl Hukuk Soruları 2 13-10-2010 08:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04354191 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.