Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukatın sanık olduğu bir dosya hakkında

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 11-07-2010, 14:11   #1
Avukat_A.K.

 
Varsayılan Avukatın sanık olduğu bir dosya hakkında

Saygıdeğer meslektaşlarım. İlginç bir dosya hakkında görüşlerinizi bağışlarsanız çok minnettar olurum. İcra dosyasının borçlusu olan X, alacaklı vekili olan Avukatı bir tartışma neticesinde kendisine hakaret ettiği, kendisini tehdit ettiği ve aldığı parayı inkar ettiği şeklinde tamamen yalandan ibaret sözlerle şikayet ediyor. Avukat ile borçlunun arasında küçük bir tartışma yaşandığı gerçek ama hakaret ve tehdit durumu yok. Ama o kimsenin yanındaki bir tanık müşteki ile beyanları arasında birçok farklılık ve çelişki mevcut olsa da avukat hakaret etti tehdit etti diyerek aleyhe tanıklık yapıyor.

Yine borçlu ilk şikayet dilekçesinde aldığı parayı inkar ediyor demese de sonradan savcılıkta verdiği ifadesinde hem tehdit içerikli sözlerin sayısını artırıyor "şunları da dedi aslında" diyor. Ama savcı nedense (?) başta dilekçende yazmamışsın demiyor. Ve aldığı parayı da inkar ediyor diye eklemede bulunuyor. Ancak bu farklılıklar asla dikkate alınmıyor ve avukat hakkında güveni kötüye kullanma, tehdit ve hakaret suçundan kamu davası açılıyor.

Şimdi sorum şu ki, müvekkilin hiçbir şikayeti yok aksine müvekkil ile borçlu arasında husumet var ve avukat ile müvekkil çok yakın akraba olduğundan avukata da husumet besleniyor ve avukat bu sebeple şikayet ediliyor.

Ve avukat borçlunun yakınları tarafından yapılan ödemeler karşılığında hep belge veriyor. O kimseler de ifadelerinde avukata para ödediklerini ve karşılığında belge aldıklarını beyan ediyorlar. Ama borçlu ben de ödedim belge vermedi dese de bunu ne bir tanıkla ispat edebiliyor ne de bunu avukat kabul ediyor. Şimdi bu halde güveni kötüye kullanmaktan ötürü kamu davası açılması doğru mu? (madde 155) Çünki alınan para inkar edilmiyor. Belge verildiği sabit. Tanıklar, müşteki tanığı da olsa belge aldıklarını ikrar ediyor. Ama güveni kötüye kullanma suçu nasıl oluşuyor bu halde? Yine kanunun gerekçesine bakıldığında mutlak surette taraflar arasında bir sözleşme olması gerekmiyor mu? Alacaklı vekili ile borçlu arasında sözleşme yokken nasıl böyle bir suçtan ötürü kamu davası açılabiliyor? Burada sadece hukuki ilişki yok mu? Kanun maddesine aykırı olarak avukatın, hiçbir sözleşme yokken, sırf isminin önünde avukat ibaresinin olması nedeniyle sana güven duyması doğaldır denilerek cezalandırılması doğru mu?

Saygılarımı sunuyor ve yanıtlarınız için teşekkür ediyorum.
Old 11-07-2010, 21:29   #2
ali ekmekçi

 
Varsayılan

o savcı ve meslektaşları şikayet edildiğinde kendi kurumları hemen soruştmaya yer omadığı vs.karar veriyor..düşündürücü ve gerçek olan budur...anlattığınız olaya gelince mesleğimizde oluyor bunlar meslektaşımız berat kararı alıp manevi tazminat davası açacaktır diye düşünüyorum.Mutlaka açmalı caydırıcı olmalı kolay gelsin...
Old 11-07-2010, 22:15   #3
üye14072

 
Varsayılan

vaka bu ise
bundan beraet çıkar

fakat
benim dikkatinizi çekmek istediğim nokta başka

böylesi bir olaya nasıl engel olunabilir

yani sizin ve benim başıma böyle bir vaka daha gelmemesi için ne yapılabilir

saygılar
Old 11-07-2010, 22:17   #4
üye14072

 
Varsayılan

bu olayda
yargılanan avukat arkadaşımızın ivedi bir avukat tutması gerekir

neden,

beraet ettiğinde
borçlunun bir kez daha vekalet ücretine mahkum olması için
Old 11-07-2010, 23:36   #5
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan isim bulamadım
beraet ettiğinde borçlunun bir kez daha vekalet ücretine mahkum olması için
Sayın isimbulamadım

Beraat eden sanık lehine avukatlık ücreti müştekiye (veya katılana) yüklenmez. Ayrıca, figuranlık da avukatlıkla bağdaşmaz.
Old 12-07-2010, 09:55   #6
üye14072

 
Varsayılan

aaüt m 13(1) ü yanlış yorumlamışım.
ancak
figüranlık kelimesi ağır olmuş
maksadını aşan bir kelime olmuş.
daha zarif bir kelime bulabilirdiniz

ve fakat

siz nasıl tanımlarsanız tanımlayın
bu meslektaşımızın bir avukat tarafından savunulması fikrimde ısrar ederim.
Old 12-07-2010, 10:07   #7
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan isim bulamadım
bu meslektaşımızın bir avukat tarafından savunulması fikrimde ısrar ederim.
Bir avukat tarafından savunulmak çok çekici bir fikir. Ama avukatlık ücreti almak için diğer avukatın yanında durmak bana itici geliyor: Avukatlık ücreti hukuki yardım karşılığında alınır.

"Figuran" benzetmesi konusunda kastımı aştığımı kabul ediyorum: Figuranlara haksızlık ettim. Figuranlar gereklidir ve emeklerinin karşılığını alırlar.
Old 12-07-2010, 12:15   #8
Avukat_A.K.

 
Varsayılan

Büyük ihtimalle avukat olacak duruşmada. Ama olmasa da dayanışma halinde dosyaya çalışıldı. Ve güveni kötüye kullanma suçunda mutlak surette bir sözleşmenin bulunması gerektiği, bulunmaması halinde ise, suçun oluşmayacağına ilişkin kanun gerekçesi (bırakın kararı, kanun bunu söylüyor), tehdit halinde ciddi değilse, kavga anında söylenmişse unsur eksikliğine ilişkin 6 adet, karşılıklı hakarette cezanın ıskatına ilişkin 1 adet yargıtay kararı ve yine tehdit suçuna ilişkin madde 106 nın kanun gerekçesi ile savunma dilekçeleri mahkemeye sunuldu. (Bunlar isnatları kabul etmemekle birlikte mahkeme aksi kanaatte olur ise şeklinde düşünülerek sunuldu.) Bir de baronun disiplin kovuşturmasına yer olmadığı kararı. Ama acaba borçlu ile avukat arasında vekaletsiz iş görme mi düşünüldü de kamu davası açıldı halen anlayamadım. Ama bu halde de vekaletsiz iş görmenin şartları yok. Alacaklı vekili sonuçta. Ama okuyan, yanıt veren, ilgilenen, düşünen, kafa yoran tüm meslektaşlarıma sonsuz saygı ve sevgiler...

Farklı bir fikri, düşüncesi olanlar varsa görüşlerini beyan edebilirler. Çok teşekkür ederim.

Bu arada bu durum nasıl önlenir? Önlenemez. Önlenemiyor malesef. Ama kişi kendini sakınmalı bazı kimselerden. Kendi kendini korumalı. Ama zor bir meslek. Kendini korumak da bir o kadar zor...
Old 12-07-2010, 12:37   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukat_A.K.
Saygıdeğer meslektaşlarım. İlginç bir dosya hakkında görüşlerinizi bağışlarsanız çok minnettar olurum. İcra dosyasının borçlusu olan X, alacaklı vekili olan Avukatı bir tartışma neticesinde kendisine hakaret ettiği, kendisini tehdit ettiği ve aldığı parayı inkar ettiği şeklinde tamamen yalandan ibaret sözlerle şikayet ediyor. Avukat ile borçlunun arasında küçük bir tartışma yaşandığı gerçek ama hakaret ve tehdit durumu yok. Ama o kimsenin yanındaki bir tanık müşteki ile beyanları arasında birçok farklılık ve çelişki mevcut olsa da avukat hakaret etti tehdit etti diyerek aleyhe tanıklık yapıyor.

Yine borçlu ilk şikayet dilekçesinde aldığı parayı inkar ediyor demese de sonradan savcılıkta verdiği ifadesinde hem tehdit içerikli sözlerin sayısını artırıyor "şunları da dedi aslında" diyor. Ama savcı nedense (?) başta dilekçende yazmamışsın demiyor. Ve aldığı parayı da inkar ediyor diye eklemede bulunuyor. Ancak bu farklılıklar asla dikkate alınmıyor ve avukat hakkında güveni kötüye kullanma, tehdit ve hakaret suçundan kamu davası açılıyor.

Şimdi sorum şu ki, müvekkilin hiçbir şikayeti yok aksine müvekkil ile borçlu arasında husumet var ve avukat ile müvekkil çok yakın akraba olduğundan avukata da husumet besleniyor ve avukat bu sebeple şikayet ediliyor.

Ve avukat borçlunun yakınları tarafından yapılan ödemeler karşılığında hep belge veriyor. O kimseler de ifadelerinde avukata para ödediklerini ve karşılığında belge aldıklarını beyan ediyorlar. Ama borçlu ben de ödedim belge vermedi dese de bunu ne bir tanıkla ispat edebiliyor ne de bunu avukat kabul ediyor. Şimdi bu halde güveni kötüye kullanmaktan ötürü kamu davası açılması doğru mu? (madde 155) Çünki alınan para inkar edilmiyor. Belge verildiği sabit. Tanıklar, müşteki tanığı da olsa belge aldıklarını ikrar ediyor. Ama güveni kötüye kullanma suçu nasıl oluşuyor bu halde? Yine kanunun gerekçesine bakıldığında mutlak surette taraflar arasında bir sözleşme olması gerekmiyor mu? Alacaklı vekili ile borçlu arasında sözleşme yokken nasıl böyle bir suçtan ötürü kamu davası açılabiliyor? Burada sadece hukuki ilişki yok mu? Kanun maddesine aykırı olarak avukatın, hiçbir sözleşme yokken, sırf isminin önünde avukat ibaresinin olması nedeniyle sana güven duyması doğaldır denilerek cezalandırılması doğru mu?

Saygılarımı sunuyor ve yanıtlarınız için teşekkür ediyorum.

Sayın meslektaşım,

Senetle ispat kuralı kapsamında alındığı iddia edilen para 550 TLden az değilse zaten aksi tanıkla ispatlanamaz. Bu manada güveni kötüye kullanma iddiasının sorun teşkil edeceğini sanmıyorum.

Asıl sorun, hakaret ve tehdit suçlaması bakımından olabilir kanaatindeyim. Suç isnadı ne olursa olsun Görevi kötüye kullanma peşinen avukat için dile getiriliyor. Çünkü Avukatlık Kanunu öyle demiş...

Tabi ki karşılıklı tanık beyanlarını ve sair delilleri mahkeme takdir edecektir.

Maalesef ülkemizde avukat hakkında şikayet söz konusu olunca akan sular duruyor. Aslı astarı var mı, yok mu bakılmadan dava açılıyor. Avukat kendisini aklasın da gelsin deniliyor. Diğer yandan dolandırıcılığı ayyuka çıkan avukat olmayan kişileri şikayet ettiğimizde ise, "hukuki meseledir" denilerek hemen takipsizlik kararı verilebilmektedir.

Bu itibarla ne yaparsanız yapın, ne derseniz deyin Adalet bakanlığı izin vereceği gibi, mahkemeler de son soruşturmanın açılmasına ve avukatın yargılanmasına karar vereceklerdir.

Neticede umuyorum ki avukat meslektaşımız beraat edecektir.

Kolaylıklar ve büyük SABIR diliyorum.
Old 12-07-2010, 13:20   #10
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukat_A.K.
Ve güveni kötüye kullanma suçunda mutlak surette bir sözleşmenin bulunması gerektiği, bulunmaması halinde ise, suçun oluşmayacağına ilişkin kanun gerekçesi
Sayın Avukat_A.K.

"Sözleşme bulunması gerektiği"ne ilişkin savunma bana çok sağlam gelmedi: Şöyle bir senaryo yazsam bana kızar mısınız?

"Avukat ile müvekkili arasında vekalet sözleşmesi bulunmaktadır. Borçlu borcunu avukata güvenerek makbuz almadan avukata ödemiştir. Para müvekkile aittir. Müvekkile ait olan parayı müvekkile vermemekle ve aldığını inkar etmekle TCK 155/2.fıkrasındaki suç oluşmuştur. TCK 155/2.fıkrasındaki suçun takibi şikayete bağlı değildir."

Maddeyi bir daha okuyalım: Madde 1. fıkrada veya 2.fıkrada, malı verenle malı alan arasında bir sözleşme bulunması gerektiğinden söz etmemektedir. Vekil ile müvekkil arasında vekalet sözleşmesi bulunması ve paranın borçlu tarafından vekile "başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş" olması suçun oluşması için yeterlidir.

Güveni Kötüye Kullanma
MADDE 155 - (1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Old 12-07-2010, 15:01   #11
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Suç tarihi nedir bu olayda ? Aslında hem suç tarihi hem de suç teşkil eden eylem nedir ? Suç hangi hareketle tamamlanmıştır ? Kanımca dosya borçlusu açısından güveni kötüye kullanma suçunu , alacaklı vekilinin gerçekleştirebilmesi için ; kendisine yapılan ve dosya borçlusunun belgeyle ispat ettiği ödemeye rağmen icra takibine devam etmiş olması gerekir.Avukat A.K.'nın bahsettiği tartışma böyle bir haciz esnasında mı meydana gelmiş ki , meslektaş hakkında görevi kötüye kullanmaktan dava açılmış ?
Old 12-07-2010, 15:32   #12
Avukat_A.K.

 
Varsayılan

Av. Mehmet Saim Dikici'nin yanıtına istinaden, siz suçun vasıf değiştirebilme ihtimalinin bulunup görevi kötüye kullanmadan ceza alınabileceğini mi söylemek istediniz?

Diğer husus ise, (Av. Armağan Konyalı'nın cevabına istinaden) her ne kadar kanun maddesinde bu husus açıkça yazmasa da, 5237 sayılı TCK nun 155. maddesinin gerekçesinde bu suçun oluşumu için en önemli unsurun, taraflar arasındaki sözleşme olduğu belirtilmektedir. Ve güveni kötüye kullanmaya ilişkin mahkumiyet kararlarında taraflar arasında mutlak surette bir sözleşme mevcuttur. (işyeri sahibi-çalışan, avukat-müvekkil, A.Ş.-Yönetim Kurulu üyesi v.s...) (bu olayda zaten müvekkilin hiçbir şikayeti yok avukat hakkında, gerekirse duruşmada dahi dinletilecektir) Ve bu sebeple suçun unsurlarının oluşmadığını düşündüğümü beyan ettim.

Şimdi zaten alınan 100+150 TL inkar edilmiyor ve karşılığında belge veriliyor. Borçlu ile oğlunun biz de ödeme yaptık şeklindeki toplamda 200 TL değerindeki ödemenin yapılmadığı, inkar edilecek olsa diğer ödemelerin de inkar edileceği, diğer ödemelere de belge verilmemiş olacağı ve yine M. Serdar Demirtaş'ın isabetli olarak sormuş olduğu gibi, yaşanan bir tartışma sonrasında kızan bir borçlunun aylar sonrasında yaptığı şikayet dilekçesinde bunu belirtmeyip sadece hakaret ve tehditten şikayetçi olması, savcılık ifadesinde zaten aldığı parayı da inkar etti demesi ve 3. suç olarak da güveni kötüye kullanmadan dava açılmasına sebebiyet verdiği ancak gerçekten böyle bir vakıa yaşanmış olsa idi, şikayet tarihinin ödeme yapılıp da belge verilmediği ve inkar edildiği(borçlunun iddiasına göre) tarih olması gerektiği, aylar sonra borçlunun bana şu sözleri söyledi bakın yanımda bir tane de tanığım var dediği gün olmaması gerektiği savunması mahkemeye sunulmaktadır.

Umarım anlatabilmişimdir. Biraz karışık ama ilgilenen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum...
Old 12-07-2010, 15:45   #13
Avukat_A.K.

 
Varsayılan

Sayın Demirtaş, sorunuzu şöyle yanıtlayabilirim. Borçlu ile küçük bir tartışma yaşanıyor ve borçlu x tarihinde gidip bir şikayet dilekçesi sunuyor. Beni tehdit etti, bana hakaret etti diye... Aslında devamlı surette süregelen bir tehdit yok. Ama dilekçede yazıldığı için doğaldır ki, izin prosedürü... Ve izin geliyor. Bu arada adamın ifadesi alınıyor ama ifadesinde "tarihini hatırlamamakla birlikte ben de para ödemiştim onu da inkar ediyor" diyor. (Bunu ilk kez ifadesinde kullanıyor, dilekçede yer almıyor. Çünki böyle bir şey yok) Bu hatırlanmayan tarih de olay gününden yaklaşık 2-3 ay önce... (kendi iddiası) (bu hususta tanık yok, ödeme yaptığına ilişkin, sadece beyanı var) (diğer yapılan ödemeler karşılığı belge verildi. Bu da inkar edilmedi belge verilen kimselerce) Dosyada hiçbir şekilde şikayetten sonra bir işlem dahi yapılmadı. Haciz yok. Mükerrer tahsilat yok. Borçlu zarara uğratılmadı. Sadece hakaret ve tehdit etti diyen bir tanık var. Ama taraflar arasında tartışmanın yaşandığı sabit. Yani tasarlanmış bir tehdit yok. Taammüt unsuru eksik. Ama taammüt unsur değildir şeklinde yargıtay kararları mevcut. Sonuç itibariyle asılsız iddiayla şikayet eden borçlu savcılık ifadesine çağrılınca hakaret ve tehdite parayı inkar etme olgusunu da ekliyor.

Olay bundan ibaret...
Old 12-07-2010, 15:46   #14
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

155/1'de şöyle ilginç bir durum yok mu ? : Genel ve soyut suç tanımını fiili duruma uyguladığımızda ; parayı avukata veren borçlu veya 3.şahsın , para üzerindeki mülkiyetinin devam ettiği sadece zilyetliği devrettiği inancıyla hareket etmiş olması gerekir.Oysaki olayda borçlu ya da 3.şahıs paranın zilyetliğini değil mülkiyetini devretmiştir.O nedenle burada güveni kötüye kullanma oluşmaz unsurları varsa dolandırıcılık tartışılabilir.
Old 12-07-2010, 15:49   #15
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Hakaret ve tehdit somut olarak isimlendirilmiş mi ?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
avukatın müdafii olduğu ceza dosyasını temyiz etmemesi lawyer73 Meslektaşların Soruları 2 25-02-2010 08:42
sanık hakkında verilen tahliye kararına itiraz zlm Meslektaşların Soruları 9 29-01-2010 10:35
Avukatın icra takibini takip etmekle yükümlü olduğu süre Avrasya Meslektaşların Soruları 2 31-07-2009 05:41
Baronun Anlaşmalı olduğu mekana avukatın damsız alınmaması! Av.Eren Şener Gezi, Tatil ve Eğlence 1 12-07-2009 14:56
sanık avukat hakkında yakalama emri Av. Mücevher Şükran Gökçe Meslektaşların Soruları 2 24-10-2007 13:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,14765906 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.