Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İcra Dairesi tarafından ödenmeyen dosya alacağı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-05-2013, 17:16   #1
granma

 
Varsayılan İcra Dairesi tarafından ödenmeyen dosya alacağı

Fatura alacağı karşılığı başlatmış olduğumuz takip kesinleşmiş borçlu şirkete hacze gidilmiş 3. şahıs istihkak iddiasında bulunmuş haciz İ.İ.K. 96-97 ye göre yapılmıştır. Bunun üzerine 3. şahıs tarafından istihkak davası açılmış mahcuz malların bedeli kadar para icra dosyasına depo edilerek muhafaza yapılmaması için hakimlikçe tedbir alınmıştır. Dava sürecinde tarafımızdan kuvvetli delillere ulaşılmış ve hakimlik ara karar ile dosya üzerindeki tedbiri kaldırmıştır. Bunun üzerine tarafımızdan hacze gidilmiş bakiye alacak aynı adresteki 3. şahıs yetkilisi tarafından dosyaya ödenmiş ve dosyaya paranın alacaklıya ödenmemesi için beyanda bulunmuştur. Bugün itibariyle 3. şahsın açmış olduğu istihkak davası red ile sonuçlanmış ve gerekçeli karar yazılmış bir örneği dosyaya sunulmuştur. Yaklaşık 3 aydır bakiye alacak miktarının dosya üzerinde herhangi bir tedbir olmamasına rağmen icra müdürlüğünce ödenmemesi üzerine neler yapabiliriz ?
Old 21-05-2013, 17:31   #2
Burak Ülker

 
Varsayılan

Sayın Av.Talih Uyar'dan:

İcra mahkemesi, üçüncü kişinin açtığı istihkak davasını;

aa- İddiayı yerinde görmeyerek «esas»dan reddedebilir veya;

bb- ‘Yetki’, ‘görev’, ‘sıfat’ vb. yönlerden «usul»den, reddedebilir.

«İstihkak davasının reddi kararı» şu sonuçları doğurur:

aa- Haczin kaldırılması:

Üçüncü kişinin açtığı istihkak davasının red edilmiş olması halinde, «üzerinde istihkak iddiası ileri sürülen malın haczedilebileceği» hükümle tesbit edilmiş olur. Böylece, hakkında istihkak iddiası ileri sürülmüş olan malın haczi kesinleşmiş olur.

bb- Alacaklının satış isteyebilmesi:

Daha önce, «takibin ertelenmesi» kararı(9) nedeniyle satış isteyememiş olan veya böyle bir karar verilmiş olmadığı halde kendiliğinden satış istememiş olan alacaklı, hacizli malın satışını (paraya çevrilmesini) isteyebilir. Alacaklının «satış» (paraya çevirme) isteminde bulunabilmesi için, «istihkak davasının reddi kararı»nın kesinleşmiş olmasına gerek yoktur.(10) Eğer, davacı üçüncü kişi, davanın reddi kararını temyiz eden ve Yargıtay’dan «icranın durdurulması» (tehiri icra) kararı alabilmesi için, icra dairesinden kendisine İİK. mad. 36 gereğince süre verilmesini ister(11) ve Yargıtay’dan «icranın durdurulması» kararı (İİK. mad. 36) getirirse (İİK. mad. 97/XIV) takip durdurulur aksi halde, takibe devam edilir ve haczedilmiş mal paraya çevrilir (satılır).

«Temyizin satışı durduracağına» ilişkin İİK. mad. 364/III hükmü burada uygulanmaz.(12) Çünkü, kanun koyucu İİK. mad. 97/XIV’de açıkça 36. maddeye yollamada bulunarak, «temyizin satışı durduracağına» ilişkin İİK. mad. 364/III’ün burada uygulanmayacağını öngörmüştür.

Burada karşımıza şöyle bir sorun çıkmaktadır: Açtığı istihkak davasını kaybeden ve «icranın durdurulması» (tehiri icra) istemiyle bu kararı temyiz eden üçüncü kişiye icra müdürlüğünce Yargıtay’dan «yürütmenin durdurulması kararı» getirmesi için «münasip süre» verilmesi için, üçüncü kişinin -İİK. mad. 36/I uyarınca- göstermesi gereken teminat miktarı nedir? Bilindiği gibi, İİK. mad. 36; kaybettiği davanın ilâmını borçlunun temyiz etmiş olması halinde, kendisine «Yargıtaydan yürütmenin durdurulması» konusunda karar getirmek için süre verebilmesi için; ‘a) Hükmedilen «para» ya da «eşya»yı resmi bir mercie, icra dairesine veya mahkeme veznesine depo etmesi, yahut; b) Hükmedilen «para» ya da «eşya» kıymetinde Tetkik Merciince kabul edilecek «menkul rehni», «hisse senedi», «borç senedi», «taşınmaz rehni» muteber banka teminat olarak göstermesi, veya;

c) Borçlunun hükmedilen «para» ya da «eşya»yı karşılayacak malının haczedilmiş olması’ gerekmektedir.(13)

Kaybettiği istihkak davasında verilen kararı temyiz eden ve Yargıtay’dan «yürütmenin durdurulması» kararı verilmesini isteyen üçüncü kişi, «takip konusu alacak miktarı»nı mı, «haczedilen malının kıymeti»ni mi, yoksa «bunlardan hangisi az ise onu»mu karşılamak için «teminat» göstermek zorundadır? Yüksek mahkeme’nin uygulamada çok önem taşıyan bu soruna çözüm getiren bir içtihadına rastlamadık.(14) «İstihkak davasının reddi kararı»nı -yürütmenin durdurulması kararı verilmesi istemiyle- temyiz eden üçüncü kişi; ister «takip konusu alacak miktarı»nı, ister «haczedilen malının kıymeti»ni isterse «bunlardan hangisi az ise, onu» karşılayacak miktarda teminat göstersin, neticede verilen hüküm Yargıtayca «onansa» da «bozulsa»da, üçüncü kişi, yatırdığı teminatı geri alacaktır. Bu nedenle; üçüncü kişiden «ileride hüküm Yargıtay’dan geldikten sonra kendisine iade edilecek olan» teminat istenmesinin bir anlamı yoktur. İİK. mad. 36/I’e göre, «borçlu»nun yatırdığı teminat, hükmün «onanması» halinde, hemen «alacaklı»ya ödendiği halde, burada, üçüncü kişinin yatırdığı (veya yatıracağı) teminat ayni işlevde bulunamayacağı için, borçlunun temyizinden farklı bir usulün -yasada- açıkça öngörülmesi doğru olurdu. Kanımızca, hükmü temyiz eden üçüncü kişiden sadece «temyiz ettiği ilâmda yazılı olan ve aleyhine hükmolunan yargılama giderlerini (varsa vekalet ücretini) ve -ayrıca (İİK. mad. 97/XIII uyarınca) hükmedilmişse- tazminat miktarını(15) (16) karşılayacak «teminat» istenmelidir...

Eğer «istihkak davası», icra mahkemesinin -İİK. mad. 97/IV uyarınca- verdiği «takibin ertelenmesi» kararından sonra açılmışsa, yani Tetkik Mercii, istihkak davasından önce, «takibin ertelenmesi»ne karar vermiş idiyse, «istihkak davasının reddi» kararı ile bu karar kendiliğinden ortadan kalkar.(17) (ve alacaklı -daha önce; yuk. dipn. 16 civarında belirttiğimiz gibi- satış isteyebilir).

cc- Davalı - alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi:

İstihkak davasının reddinin en önemli sonucu, «alacaklının alacağından, bu dava nedeniyle istifadesi geciken miktarının % 40’ından az olmamak üzere», bir tazminat’ın davacıdan tahsiline (alınmasına) karar verilmesidir (İİK. mad. 97/XIII). Bu maddede geçen; «alacaklının alacağından bu dava nedeniyle istifası geciken miktar» sözcükleri ile ne kastedilmiştir? Yüksek mahkeme(18) istihkak davasının reddi halinde -diğer yasal koşulların gerçekleşmesi koşulu ile- «haczedilen malın değeri ile takip konusu alacağın miktarından hangisi az ise, onun % 40’ı oranında tazminata hükmedilmesi gerektiğini» belirterek, konuya açıklık getirmiştir.

Bu tazminata uygulamada “gecikme tazminatı” denilmektedir.

Davacının tazminata mahkûm edilebilmesi için;

aaa) «Takibin ertelenmesine (tâlikine)» veya «ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına» -ya da «satışın durdurulmasına» karar verilmiş olmalıdır.(19)

İcra mahkemesince «dava konusu malın satış bedelinin yargılama sonunda (sonucuna) kadar alacaklıya ödenmemesine» -İİK. mad. 97/X uyarınca- karar verilmişse, sonuçta «davanın reddine» karar verilirse, kanımızca davalı - alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi gerekir.(20) (21) (22)

Buna karşın, icra mahkemesince «teminat karşılığında, satış bedelinin alacaklıya ödenmesine» karar verilmişse, sonuçta «davanın reddine» karar verilmesi halinde, kanımızca davalı - alacaklı lehine tazminata hükmedilemez.(23) (24) (25)

Bu konuyu düzenleyen mad. 97/XIII’de her ne kadar, «istihkak davası üzerine takibin tâlikine karar verilip de...» denmişse de, bu cümle pek isabetli sayılmaz. Çünkü, «takibin tâlikine» (ertelenmesine); «istihkak davası açıldıktan sonra»(26) -sunulan kanıtların durumuna göre- karar verilebileceği gibi, «istihkak iddiası’na borçlunun veya alacaklının itirazı üzerine» (İİK. mad. 97/I, II) de karar verilmiş olabilir...

İcra mahkemesince «hacizli malların teminat karşılığında üçüncü kişiye yediemin olarak teslim edilmesine» karar verilmişse, bu karar İİK. mad. 97/XIII kapsamında «takibin ertelenmesi» anlamına gelmediğinden, davacı-üçüncü kişi % 40 tazminatla sorumlu tutulamaz.(27)

bbb) «Takibin ertelenmesi» kararı -gerekli teminat alınarak-(28) yerine getirilmiş olmalıdır.(29) (30) Bu koşul gerçekleşmemişse -mahkemenin vermiş olduğu «takibin ertelenmesi» kararı infaz edilmemişse- fiilen icra takibi durdurulmamış olacağından alacaklı takibe devam edebilecek (satış isteyebilecek), dolayısı ile alacaklının istihkak davasından «zarar görmüş olması» söz konusu olmayacaktır...

Bu nedenle; icra mahkemesince «teminat alınmadan» (ya da; «teminat alınması kararlaştırılmadan») takibin ertelenmesine karar verilmişse veya «karar altına alınmış olan teminat üçüncü kişi tarafından yatırılmamışsa» davacı % 40 tazminatla sorumlu tutulamaz...(31)

ccc) İstihkak davası reddedilmiş olmalıdır.(32)

Eğer icra mahkemesince -İİK. mad. 97/X uyarınca- «satış bedelinin teminat karşılığında alacaklıya ödenmesine» karar verilmiş, satış bedeli bu koşulla alacaklıya ödendikten sonra istihkak davası red edilmişse, icra mahkemesince davalı -alacaklı lehine- % 40 tazminata hükmedilemez.(33)

İcra mahkemesince «davanın reddine» değil de -«takip konusu borcun ödenmiş olması»(34), «hacizli taşınır mallar üzerindeki haczin kaldırılmış olması»(35) vb. nedenlerle- «konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına» şeklinde karar verilmişse, davacı % 40 tazminatla sorumlu tutulmaz.(36) Çünkü; İİK. mad. 97/XIII uyarınca, davalı-alacaklı yararına % 40 tazminata karar verilebilmesi için, «istihkak davası nedeniyle, alacaklının alacağını tahsil etmesine olanak vermeyecek (engel olacak) şekilde, ‘takibin ertelenmesine (talikine)» karar verilmesi ve yargılama sonunda ‘davanın reddine’ karar verilmiş olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi» gerekir...

Davacının tazminata mahkûm edilebilmesi için, alacaklının istemde bulunması gerekli midir? Yargıtay’ın yeni içtihatlarınca da benimsenen(37) bir görüşe göre(38) (39) bu tazminata istem olmadan da icra mahkemesince doğrudan doğruya (re’sen) hükmedilir.

Yargıtay’ın eski tarihli içtihatlarında(40) benimsenen - katıldığımız diğer bir görüşe göre ise,(41) bu maddede yer alan tazminat hükmü, kamu düzeni ile ilgili değildir. Ayrıca istemde bulunulmaması halinde, icra mahkemesi kendiliğinden tazminata hükmedemez.

Hükmedilecek tazminatın miktarı; % 40’dan aşağı olamayacağından,(42) davacı, «davalının zararının olmadığını» kanıtlayarak tazminat isteminin reddini sağlayamaz.(43) 5 40 tazminata hükmedebilmek için alacaklının gecikmeden dolayı uğradığı zararı kanıtlamasına gerek yoktur. Ancak, zarar % 40’dan fazla ise alacaklının bunu kanıtlaması gerekir. Kanıtlayamazsa, % 40 hükmedilir.(44) (45)

‘İstihkak davasının reddi halinde, «davacı - üçüncü kişi kusurlu ya da kötüniyetli olsun olmasın», % 40’dan aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilmesinin «kusur sorumluluğu» kurallarına ters düştüğü’ belirtilmiştir. Özellikle «kötüniyetli görülmeyen, kanıt yokluğu nedeniyle iddiasını isbat edemeyen davacının alacaklının dava dolayısı ile bir zararı olmasa dahi; % 40 tazminata mahkûm edilmesinin adalet duygularını inciteceği» ifade edilmiştir.(46)

İstihkak davası sonucunda verilen kararda -İİK. mad. 97/XIII uyarınca- hükmedilen tazminatın matrahının -yani; «takip konusu alacak miktarı»nın veya «haczedilmiş olan malın kıymeti»nin (daha doğrusu; bunlardan miktarı az olanının)- açıkça belirtilmesi gerekir.(47)

Duruşmada tefhim edilen «kısa karar» ile daha sonra yazılan «gerekçeli karar» arasında, alacaklı lehine hükmedilen tazminat miktarı bakımından fark bulunması halinde, «kısa karar»a itibar edilir.(48)

İcra mahkemesi, «istihkak davasının reddine» karar verirken, «alacaklı istemde bulunmadığı» veya «alacaklının istemine rağmen unuttuğu» için, alacaklı lehine asgari % 40 tazminata hükmetmemiş ve karar bu şekliyle kesinleşmişse, alacaklı, istihkak davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde, «haksız icra takibinin ertelenmesi kararı nedeniyle» alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararının ödenmesi için, üçüncü kişiye karşı genel mahkemelerde bir «tazminat davası» açabilir.

Böyle bir tazminat davasının hukukî nedeni, İİK. mad. 97/XIII hükmü değil HUMK. mad. 110 hükmü olduğundan, alacaklının «icra takibinin haksız olarak ertelenmesi nedeniyle uğradığı gerçek zararı» -bu zarar, % 40’dan az da olabilir- kanıtlaması gerekir.(49) (50)

«İstihkak davasının reddine» ilişkin kararda İİK.mad. 97/XII gereğince lehine tazminata hükmedilen alacaklı, fazla zararının ödenmesi için, üçüncü kişiye karşı, ayrı bir tazminat davası açabilir mi? Doktrinde(51) «alacaklının ancak istihkak davasında % 40’dan tazminatı (veya daha fazlasını) istemiş, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmuş ve icra mahkemesinin de alacaklının istediği kadar tazminata hükmetmiş olması halinde, alacaklının saklı tutmuş olduğu fazlaya ilişkin tazminat için, genel mahkemelerde ayrı bir tazminat davası açabileceği» ileri sürülmüştür..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ödenmeyen kira alacağı için tahliye yolu gzmkws Meslektaşların Soruları 7 24-04-2014 10:37
4 yıl boyunca hiç ödenmeyen işçi alacağı preator07 Meslektaşların Soruları 2 17-08-2012 10:42
Kamu Avukatı'nın Ödenmeyen Vekalet Alacağı Av. Enver Erkan Meslektaşların Soruları 4 04-01-2012 15:44
ödenmeyen kira alacağı/takip sorunu??? ewrim Meslektaşların Soruları 3 10-06-2008 14:12
ödenmeyen kira alacağı için kefile gitmek tolgaaltun Meslektaşların Soruları 5 03-10-2007 14:41


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04227495 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.