Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Günlük Hukuk Haberleri

Yanıt
Konu Notu: 49 oy, 4,82 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-01-2010, 09:39   #121
Av.Barış

 
Varsayılan

AVUKATLARDAN CÜBBELİ EYLEM

Hukuk Dernekleri Platformu’na üye bir grup avukat, dün Beyoğlu’nda eylem yaptı

Cübbelerini giyerek Galatasaray Lisesi önünde toplanan avukatlar adına açıklama yapan Ayhan Gültekin, “ Üniversitelerde özgürce eğitim göremedik. Demokrasi yüzü göremedik. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül müdahalesi, 28 Şubat postmodern darbesi ve 27 Nisan elektronik muhtırasında olduğu gibi ‘derin devlet’i oluşturan ‘Susurluk’, ‘Ergenekon’, ‘Kafes’, mafya ve çeteler yüzünden acılar çekmeye devam ediyoruz” dedi.

MİLLİYET
Old 18-01-2010, 00:02   #122
Av.Barış

 
Varsayılan

Valiydi stajyer oldu

Kesintisiz olarak 20 yıla yakın Valilik yapan ve geçen yıl emekliye ayrılan Adil Yazar, stajyer Avukat oldu. Yıllar önce Hukuk Fakültesini bitiren ancak, idarecilik görevini seçen Adil Yazar, Ankara’daki bir Avukatlık bürosunda staj yapmaya başladı. Yazar stajının ardından, Ankara Barosuna bağlı olarak avukat mesleğini yürütecek.

Artvin’li olan ve ilk öğrenimini Şavşat ilçesinde tamamlayan Yazar, Ankara’da Hukuk Fakültesini bitirdi. Gölköy, Vezirköprü gibi ilçelerde kaymakamlık yapan Mülkiye müfettişliği ve İçişleri Bakanlığı genel sekreterliği de yapan Yazar, 1986-1988 yılları arasında Bilecik, 1988-1991 yılları arasında Muş, 1991-1993 yılları arasında Sinop, 1996-1999 yılları arasında Niğde ve 1999-2003 yılları arasında da Trabzon Valiliği yaptı. Yazar, 2007’deki genel seçimlerde CHP’den Artvin milletvekili adayı da olmuştu.

Kara Harp Okulu Komutanıyken telefonlarının izinsiz olarak dinlendiği iddiasıyla görevinden istifa eden emekli Tümgeneral Reha Taşkesen de, Avukat olmuştu. Hukuk mezunu da olan Taşkesen, stajını tamamladı ve Ankara’da serbest avukatlık yapmaya başladı.
Old 28-01-2010, 21:43   #123
Av.Barış

 
Varsayılan AİHM Başvurularında 5. sıradayız

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), 2009 yılında en fazla mahkumiyet kararını Türkiye aleyhine verdiği açıklandı. Türkiye, mahkemeye yapılan şikayet sayısı bakımından ise beşinci sırada.

AİHM Başkanı Fransız yargıç Jean Paul Costa, mahkemenin çalışmalarıyla ilgili basın toplantısı düzenledi.

Basına dağıtılan bilgilere göre, Türkiye 341 davada mahkumiyet alırken, 210 mahkumiyetle Rusya 2. sırada, 153 mahkumiyetle Romanya 3. sırada ve 126 mahkumiyetle Ukrayna 4. sırada yer aldı.

AİHM'nin 1959 ile 2009 yılları arasında verdiği toplam mahkumiyet kararlarında da Türkiye ilk sırada bulunurken, İtalya 2. sıraya, Rusya 3. sıraya yerleşti. 1959 ve 2009 yılları arasında verilen mahkumiyet karalarının yüzde 18'ini Türkiye aleyhine verilen kararlar oluşturdu.

TÜRKİYE, ŞİKAYET BAŞVURULARINDA BEŞİNCİ

Öte yandan mahkemeye en fazla şikayet ise Rusya'dan geldi. 2009 yılında Rusya'dan mahkemeye 10 bin 146 başvuru ulaştı.

Rusya'yı 5 bin 260 başvuru ile Romanya, 4 bin 986 başvuru ile Polonya, 4 bin 693 başvuru ile Ukrayna, 4 bin 474 başvuru ile Türkiye ve 3 bin 626 başvuru ile İtalya izliyor.

Mahkemede karar için bekleyen davalar sıralamasında 33 bin 550 dava ile Rusya, 13 bin 100 dava ile Türkiye, 10 bin dava ile Ukrayna ve 9 bin 800 bulunuyor.

TOPLAM ŞİKAYET SAYISI YÜZDE 15 ARTTI

Üye ülkelerden şikayet başvurusu sayısı, bir önceki yıla oranla yüzde 15 artarak 57 bin 100'e çıktı.

AİHM'ye 2008 yılında Türkiye'den 3 bin 706 başvuru gelmişti.

AİHM'de önceki yıllardan gelen başvurularla birlikte karar için bekleyen davaların sayısı, geçen yıl yüzde 23 artarak 119 bin 300'e yükseldi.

Mahkeme geçen yıl 2 bin 395 başvuruyla ilgili hüküm verirken, 33 bin 65 başvuruyu ya listeden çıkardı ya da incelemeye gerek görmedi.
Old 31-01-2010, 12:06   #124
Av.Barış

 
Varsayılan

Genç avukatın sır ölümü

İstanbul Barosu avukatlarından Ece Arslan Şişli'deki evinde ölü bulundu.
Poyraz Hukuk Bürosu'nda çalıştığı öğrenilen Arslan'ın, Eskişehir Baro Başkanı Oğuz Arslan'ın kızı olduğu öğrenildi.

Edinilen bilgiye göre, gün boyu Avukat Ece Arslan'dan (28) haber alamayan yakınları, saat 21.00 sıralarında Arslan'ın Şişli Merkez Mahallesi Kocamansur Sokak üzerinde bulunan Deniz Apartmanı'ndaki evine geldi. Kapının açılmaması üzerine durumdan şüphelenen genç avukatın yakınları polisten yardım istedi.

Ekipler, çilingir yardımıyla girdikleri evde genç avukatın cesediyle karşılaştı. Herhangi bir yara ve darp izine rastlanmayan Arslan'ın cesedi, yapılan ilk incelemelerin ardından Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı.

Arslan'ın Poyraz Hukuk Bürosu'nda çalıştığı ve Eskişehir Baro Başkanı Oğuz Arslan'ın kızı olduğu öğrenildi. Avukat Ece Arslan, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'nde baktığı bazı çete davalarıyla biliniyordu.

Sabah
Old 02-02-2010, 20:55   #125
Av.Barış

 
Varsayılan

Hayvanlara avukat hakkı
İSVİÇRE’DE YENİ REFERANDUM: Yeni minare yapımını referandumla yasaklayan İsviçre’de gelecek ay bir kez daha sandık başına gidilecek.

İsviçreliler bu kez hayvan haklarını savunmak için avukat atanmasını referandumda oylayacaklar. Referandumdan ‘evet’ çıkması durumunda, İsviçre’de hayvan hakları avukatları göreve başlayacak. Avukat Antoine Goetschel, “Savcılar şikayete karşın hayvalara şiddet gösterenlere kayıtsız kalıyor; referandumdan evet çıkarsa hayvanlar daha iyi korunabilecek” dedi. • TELEGRAPH
Old 02-02-2010, 20:58   #126
Av.Barış

 
Varsayılan

AİHM kararı: Nüfus cüzdanından din ibaresi kalksın
AİHM, nüfus cüzdanında din ibaresinin kaldırılması gerektiğine karar veren mahkeme, alfabede yer almayan harflerin kullanılması talebini reddetti.

STRASBOURG - Resmi kimliklerde "Alevi ibaresi" bulunması ve "Kürtçe harf" konularında Türkiye'den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gündemine taşınmış ilk davalarda kararlar Strasbourg'da açıklandı.

AİHM bu konularla ilgili ilk kararında, nüfus cüzdanlarında din ibaresi yer almaması gerektiğine karar verirken, alfabede olmayan harflerin kullanılması talebini de reddetti.

Kimliklerde din ibaresi bulunmasının "insan hakkı ihlali" olduğuna hükmeden mahkeme, devletin din konusunda tarafsız olması gerektiğine ve kimliklerde "din" ibaresinin kaldırılmasına hükmetti.

Sinan Işık adlı Türk vatandaşı, nüfus cüzdanının din hanesine İslam yerine Alevi ibaresinin konulması için mahkemelere yaptığı başvurunun reddedilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı olduğunu öne sürerek 2005 yılında Strasbourg Mahkemesine başvurmuştu. Türk mahkemeleri, davacının talebini "Alevilik din değil mezheptir" gerekçesiyle geri çevirmişti.

Işık, AİHM'ye yaptığı başvuruda, Alevi ibaresinin reddinin AİHS'nin din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili maddesine aykırı olduğunu savunmuş, Türk mahkemelerinin, Alevilik konusunda uzman kişi ve kuruluşları görmezden gelip, sadece Diyanet İşleri'nden görüş almış olmasının da AİHS'nin adil yargılanma hakkı ve ayrımcılıkla ilgili maddeleriyle bağdaşmadığı tezini işlemişti.

AİHM, bu davayla ilgili olarak Türk hükümetine, Diyanetin görüşü temel alınarak davacının talebinin geri çevrilmesinin devletin değişik din ve inançlara karşı tarafsızlık mecburiyetiyle bağdaşık olup olmadığını sormuştu. Mahkeme Ankara'dan, nüfus cüzdanlarındaki din hanesinin AİHS'nin din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin maddesiyle uyumluluğu konusunda görüş de istemişti.

"Q, W, X" DAVASI

AİHM, Kürt kökenli 8 Türk vatandaşı tarafından açılan "Kürtçe harfler" davasında da kararını bugün açıkladı. Türkiye'nin değişik kentlerinde yaşayan davacılar, resmi kimliklerindeki Türkçe isimlerin, Q, W veya X gibi harfler içeren Kürtçe versiyonlarıyla değiştirilmesini istemiş, ancak mahkemeler, Türk alfabesinde bu harfler olmadığı için davacıların taleplerini geri çevirmişti.
Davacılar AİHM'ye yaptıkları başvurularda, günlük yaşamda kullandıkları Kürtçe isimlerin resmi kimliklerine kaydedilmemesinin AİHS'nin özel yaşama saygı ve ayrımcılıkla ilgili maddelerine aykırı olduğu savunmuşlardı.
Davacılar tarafından mahkemeye sunulan belgelerde, Türkiye'de operasyonel olup Q, W ve X harflerini kullanan şirketler ve evlilik yoluyla Türk vatandaşlığına geçtikten sonra adlarındaki Türkçe'de bulunmayan harfleri resmi belgelerde kullanmaya devam eden yabancı kökenliler örnek gösterilmişti. (Ntvmsnbc)
Old 02-02-2010, 20:59   #127
Av.Barış

 
Varsayılan

Haksız tahrik indirimi yapılmamalıydı
Gülseren töre cinayetine kurban gitti. Mahkeme baba ve oğula "tahrik" indirimi yaptı.

Her şey Diyarbakırlı 18 yaşındaki Gülseren Tanrıkut'un, üvey kardeşinin tecavüzüne uğramasıyla başladı. Olay ortaya çıkınca, genç kız başka biriyle evlendirildi.

Ancak bakire çıkmadığı için, imam nikahlı eşinden sürekli dayak yedi. Dayanamadı; baba evine dönüp, sekreterlik yapmaya başladı. Bu kez de "dul kadın" damgası yakasına yapıştı. Komşuları, "Eve geç geliyor. Askılı elbise giyiyor" diye dedikodu çıkardı. Sonunda, "aile namusuna leke sürdüğü" gerekçesiyle Gülseren'in ölüm fermanı imzalandı.

BABASI BOĞDU

Sabah Gazetesi'nin haberine göre Gülseren, 6 yıl önce bir gece infaz edildi. 15 yaşındaki Mehmet çırpınmasın diye ayaklarından tutarken, babası Hasan Tanrıkut elektrikli ısıtıcının kablosuyla boğdu Gülseren'i. 12 yaşındaki İdris de olanı biteni seyretti. Hasan Tanrıkut, tanınmaması için kızının yüzüne naylon poşet eritip damlattı.

Sonra cesedi şeker çuvalına koyup, oğullarına "Atın" emrini verdi. İki kardeş, ablalarını 50 metre uzaklıktaki okulun duvarının dibine bıraktı. Gülseren'i, 1 hafta sonra annesi teşhis etti morgda. Töre cinayetini, 12 yaşındaki İdris'in ifadesi ortaya çıkardı. Ama bu ifade, İdris'in yaşı küçük olduğu için resmi tutanaklara geçmedi. 15 yaşındaki Mehmet, suçu üstlenmeye çalıştı. Ablasını uyardığını, "Sen de başıma erkek mi kesildin?" cevabını aldığını savundu.

Sonra da İdris ifadesini değiştirdi. Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise, eski TCK'ya göre "kasten adam öldürmek" yargılanan baba Hasan ve oğlu Mehmet'i önce müebbet hapis cezasına çarptırdı. Ardından babanın cezasını iyi halden 30 yıla, Mehmet'in cezasını da yaşı küçük olduğu için 15 yıla indirdi. Anne Hatice ve diğer kardeş İdris beraat etti. Yargıtay ise, yeni TCK'nın sanıkların lehine olması nedeniyle kararı bozdu. Ayrıca tahrik indirimi yapılmasını istedi.

İYİ HAL İNDİRİMİ

Davayı ikinci kez görüşen mahkeme, oy çokluğuyla verdiği kararda, baba ile oğlunu TCK'nın 82/1-d maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Ardından, "cinayetin haksız tahrik altında işlendiği" gerekçesiyle cezaları 24 yıla indirdi.

Sonra "iyi hal" indirimi geldi; babanın cezası 20 yıla, oğlununki de 6 yıl 8 aya düştü. Mehmet, tutuklu kaldığı süre cezasını karşıladığı için tahliye edildi. Babanın cezaevinde kalacağı süre ise 6 yıla indi. Olay "tipik bir töre cinayeti" diye nitelendi ve Gülseren'in kapalı toplum ve tutucu aile çevresi içinde ailesini küçük düşürecek şekilde yaşamaya devam etmesi, kardeşini 'Başıma erkek mi kesildin?' diye terslemesi "haksız tahrik" sayıldı.

Dosyayı 10 Aralık'ta ele alan Yargıtay 1. Ceza Dairesi de, kararı oy çokluğuyla onadı. Ancak Başkan Mehmet Yalçın, karara, babanın delil yetersizliği nedeniyle beraat etmesi gerektiği yönünde şerh koydurdu. Başkan ayrıca, Gülseren'in kötü yola düştüğü yönünde yeterli delil bulunmadığını ve Mehmet'e tahrik indirimi uygulanmaması gerektiği yönünde muhalefet şerhi koydu. VATAN


Hukukçular: Haksız tahrik indirimi yapılmamalıydı

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer: Babanın hoşuna gitmeyen tarzda giyinmek, kardeşe sert sözler söylemek, eve geç gelmek hukuka aykırı değildir. Haksız tahrik indirimi söz konusu olmaz. Çocuklarını öldürerek "terbiye etmek" isteyenlere cesaret verilmemelidir.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süheyl Donay: TCK'ya 2005 yılında getirilen 82'inci maddeye göre, bir cinayet "töre saikiyle" işlenmişse, cezası "ağırlaştırılmış müebbet"tir. Bu kararda "töre" kabul ediliyor ama "haksız tahrik" uygulanıyor.

Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Aktivisti Avukat Meral Danış Beştaş: Töre gerekçesi olduğu halde töre saikiyle insan öldürme cezası verilmemiş, açıkça failler korunmuştur.
Kadın Merkezi (KAMER) Başkanı Nebahat Akkoç: TCK'nın değiştirilmesinden sonraki süreçte birtakım namus cinayetlerinin gerektiği gibi cezalandırılmayacağını tahmin etmiştik. Zihniyet değişikliği sağlanmamışsa, yasalar da yoruma açıksa böyle sonuçlar devam edecektir.
Old 02-02-2010, 21:01   #128
Av.Barış

 
Varsayılan

Yargıtay: Vajinismus boşanma nedeni değil
Yargıtay, cinsel ilişkiye giremediği karısını vajinusmus gerekçesiyle boşamak isteyen kocanın isteğini "Tedavi olabilir" diyerek reddetti

Çok sayıda kadını yakından ilgilendiren ve vajinal kasların istem dışı kasılmasıyla cinsel ilişkiyi kimi zaman olanaksız kimi zaman da kadın açısından çok zor kılan vajinismus rahatsızlığı Üsküdar 3'üncü Aile Mahkemesi'ndeki bir davada boşanma konusu oldu.

Eşiyle evlendiği günden bu yana cinsel ilişkiyi yaşayamayan koca, bu durumun evlilik birliğini temelden sarstığını ve bu nedenle boşanmak istediğini belirterek dava açtı.

Davaya, Üsküdar 3'üncü Aile Mahkemesi baktı. Dava sırasında, kadının da onayıyla bekâret kontrolü yapıldı. Kadın hâlâ bakireydi. Bu durumu, evlilik birliği içinde hiç cinsel ilişkiye girilmediğinin kanıtı olarak kabul eden mahkeme, çiftin boşanmasına karar verdi. Mahkeme'nin kararında, evlilik birliğinin tamir edilemeyecek ölçüde sarsıldığını belirtti. Kadın, Aile Mahkemesi'nin kararını temyiz etti.

Temyiz başvurusunu Yargıtay 2'nci Hukuk Dairesi inceledi ve yerel mahkemenin kararını bozdu. Yargıtay'ın emsal oluşturacak kararında "Rahatsızlığın tedavi edilebilir nitelikte olduğu sabittir. Davalı kadının tedaviden kendi iradesiyle kaçındığına ilişkin bir delil getirilememiştir.

Davacı, evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek başkaca bir olgu ve delil göstermemiştir" denildi. Dava, Üsküdar 3'üncü Aile Mahkemesi'nde yeniden görülecek. SABAH
Old 06-02-2010, 14:11   #129
lawyer_721

 
Varsayılan

BATMAN ESKİ BARO BAŞKANI VEFAT ETTİ...

05.02.2010

Başkanlığı döneminde ılımlı davranışlarıyla takdir toplayan Aydın, bir süre önce Siroz hastalığı teşhisiyle tedavi altına alındı. Hastalığın ilerlemesi sonucu tedavi altına alınan Avukat Zekeriya Aydın uzun süreden beri süren rahatsızlığından kurtulamayarak dün vefat etti.

Batmanda toprağa verilen ve taziyesi Turgut Özal Bulvarı Çiçek marketin arkasında yapılan Zekeriya Aydın’a Allahtan rahmet, ailesine de başsağlığı dileriz.
kaynak:http://www.batmangazetesi.com/habergoster.asp?id=8047
Old 08-02-2010, 11:37   #130
Av.Barış

 
Varsayılan

Hacze geldiler Toros'u öldürüp gittiler

Hacze giden stajyer avukat, bahçedeki köpeği bahane edip veteriner istedi

Gelen kadın veteriner, ev sahiplerinin “Toros” isimli “Akbaş” cinsi çoban köpeğini iğneyle uyuttu. Villaya gelen ev sahibi Toros’u cansız buldu

Türkiye’nin “Kangal” ile birlikte, 3 saf ırkından biri olan “Akbaş” çoban köpeği “Toros”u ölüme götüren süreç, X A.Ş. adlı şirketin, İzmir 22. İcra Müdürlüğü’ne yaptığı bir icra takibi talebiyle başladı.

İzmir .. İcra Müdürlüğü, ... İcra Müdürlüğü’ne bir talimat yazısı göndererek ...’in ....’daki villasında haciz işlemlerinin gerçekleştirilmesini istedi. İcra memurları, geçtiğimiz çarşamba günü ....’in villasına gitti.

Villanın giriş kapısının kapalı, bahçede de “iri” bir köpek olduğunu gören avukat, veteriner ve çilingir eşliğinde yeniden aynı yere gelinmesini istedi. Perşembe günü yeniden villaya gelen icra heyeti, evde kimsenin olmadığını tespit etti.

Avukat ...’un, “Cezai ve hukuki sorumlulukları üstleniyorum” demesinin ardından bahçe kapısını çilingirle açtıran heyeti, evin köpeği Toros karşıladı. Avukat Toros’un da uyutulmasını istedi. ... Belediyesi’nden gelen kadın veteriner P. Ş.’nin yaptığı “uyutucu” iğne ile Toros uyutuldu ve haciz gerçekleştirildi.

Oğlumla beraber büyüdü! Villasına çilingir yardımıyla girildiğini öğrenen ve hızla evine gelen, ancak icra heyetini yakalayamayan ...., korkunç bir manzarayla karşılaştı.

6.5 yaşındaki, 58 kilo ağırlığındaki köpeği Toros’u kulübesinde cansız yatar halde buldu. ...., “Toros’u 1.5 yıllık bir aramadan sonra, Şile’de bir çiftlikte buldum. Aldığımda yavruydu. Onu biz büyüttük. Eğitimli bir köpekti. Tek çocuğum ...’nin kardeşi gibiydi. Beraber büyüdüler” dedi.

DAVA AÇACAKLAR

..., kaybettiği köpeği için yasal yollara bavuracağını belirtiyor, “O benim oğlumla büyüdü, çocuğum gibiydi” diyor.
Old 08-02-2010, 16:12   #131
Av.Barış

 
Varsayılan

11 yıllık kredi kartı aidatını geri aldı

11 yıllık kredi kartı aidatının kendisine iadesi kararını bildirdiği ilgili banka, geçmiş dönemlerde hesabından kesilen tüm aidatları iade etti

Tüketiciyi Destekleme Derneği Eskişehir Çözüm Merkezi Başkanı Osman Çağatay, Odunpazarı Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin 11 yıllık kredi kartı aidatının kendisine iade edilmesi yönünde verdiği kararı bildirdiği ilgili bankanın, geçmiş dönemlerde hesabından kesilen tüm aidatları iade ettiğini bildirdi.
Çağatay, yazılı açıklamasında, bankaların yılda yaklaşık 1 milyon 300 bin lira haksız gelir elde ettiği belirterek, “bankaların insanları bugüne kadar soyduklarını ve bu işin bir an önce sonlanması gerektiğini” savundu.
Bankaların hiçbir yasal dayanağı olmadığı halde “kart aidat ücreti” adı altında müşteriden tahsilat yapıp suç işlediğini savunan Çağatay, şunları ifade etti:
“Bu olumsuzluklara karşın hakkını arayan tüketici yasal dayanaktan yoksun uygulamayı sonlandırmaktadır. Bireysel olarak bankaların şahsımla yapmış olduğu kredi kartı sözleşmenin bir örneğini ve geçmiş yıllara ait hesap özetlerinin tamamını bankaların genel merkezinden istedim. Bunların içinden ödemiş olduğum kart ücretlerinin tamamını çıkartarak sözleşmenin sureti ile Eskişehir Odunpazarı Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı’na başvurdum. Odunpazarı Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Müracaatımı değerlendirerek kanunsuz olarak kesilen 11 yıllık kredi kartı aidatının tarafıma iadesine karar verdi. Bu kararı ilgili bankanın genel merkezine ilettim. Geçmiş dönemlerde hesabımdan kesilen tüm kredi kartı aidatları iade edildi.”
Çağatay, bankalardan, bu karardan ders çıkartıp bugüne kadar aldıkları haksız kart aidatlarını iade etmesini istediklerini belirterek, tüketicilerin haksız olarak kesilen kredi kartı aidatlarını bu yöntemle geri alabileceklerini bildirdi.
Old 14-02-2010, 11:53   #132
Av.Barış

 
Varsayılan

50 bin sanığa yargı affı

Yargının iş yükünün vahim sonucu... Yargıtay'da 2009'da incelenen dosyaların yaklaşık 15 bininin düşürülmesine karar verildi. Böylece 50 bin sanığın davası ortadan kalktı
Mahkeme salonlarında yığılmış dosya fotoğraflarıyla hafızalarda yer edinen ve hâkim başına düşen bini aşkın dava sayısıyla özetlenebilen yargının iş yükü, acı bir sonucu gözler önüne serdi. Yargıtay geçen yıl incelediği ve yaklaşık 50 bin sanığı kapsayan 14 bin 809 davanın zamanaşımına uğradığını tespit etti ve bu nedenle düşürme kararı verdi.

1 MİLYON 7 BİN DOSYA!
Yargıtay Başkanlığı, ceza ve hukuk daireleri ile başsavcılığın "iş durumu" çizelgesini çıkardı. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in, adli yıl açılış törenindeki konuşmasında da yakındığı iş yükünün vahameti rakamlarla bir kez daha ortaya çıktı. Bu çizelgeye göre, sadece geçen yıl Yargıtay'a 644 bin 320 yeni dosya geldi. Bir önceki yıldan kalan 362 bin 703 dosyayla bu sayı bir milyon 7 bin 23'e ulaştı. Ceza dairelerinde 522 bin 272 dosya birikirken, hukuk dairelerinde bu sayı 484 bin 751'i buldu. En fazla dosya; yaralama, trafik kazaları, elektrik ve su hırsızlığı gibi davaların temyiz başvurularını karara bağlayan 2'nci Ceza Dairesi'nde toplandı. Bu dairenin geçen yılki dosya sayısı 80 bin 286 oldu. Bu daireyi, hırsızlık ve gasp davalarının ağırlıklı olarak geldiği 6'ncı Ceza Dairesi izledi. Bu dairenin önünde de 76 bin 341 dosya yığıldı. Üçüncü sırayı da 72 bin 559 dosyayla, iş ve sendika davalarının temyiz incelemesinin yapıldığı 9'uncu Hukuk Dairesi aldı. Bu dosyaların tümünün karara bağlanabilmesi için hiç tatil yapmadan yılın her günü çalışılsa da yetmiyor. Örneğin 2'nci Ceza Dairesi'nin günde 220, 6'ncı Ceza Dairesi'nin ise 209 dosyayı hükme bağlaması gerekiyordu. Yargıtay geçen yıl incelediği dosyalardan 14 bin 809'unun zamanaşımına uğradığını tespit etti. Zamanaşımı süresinin bir bölümü yerel mahkemelerde bir bölümü de Yargıtay'da geçen bu dosyalardaki sanık sayısı çizelgede açıkça yer almadı. Ancak Yargıtay yetkilileri, bu dosyaların yaklaşık 50 bin sanığı içerdiğini belirttiler. En fazla zamanaşımına uğrayan dosya, ağırlıklı olarak kaçakçılık ve fikri hakların ihlali davalarına bakan 7. Ceza Dairesi'nden çıktı. Bu daire, sanık sayısı yaklaşık 10 bini bulan 3 bin 588 dosyada "davanın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle ortadan kaldırılmasına" karar verdi. Zamanaşımından düşürme kararı veren 2'nci sıradaki daire ise 2'nci Ceza Dairesi oldu. Bu daire de "2 bin 379 dosya zamanaşımından düştü" tespitini yaptı. Üst düzey bürokratların davaları ile tehdit, şantaj ve hakaret suçlarının temyiz incelemesini yapan 4'üncü Ceza Dairesi'nin ise bin 844 dosyası zamanaşımına uğradı. Yine bu dosyalardaki zamanaşımı süresinin bir bölümü yerel mahkemelerde bir bölümü Yargıtay'da geçti.
Old 14-02-2010, 11:54   #133
Av.Barış

 
Varsayılan

100 bin kişiye 9 hâkim

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, konuyla ilgili yaptığı tüm açıklamalarda, yargıdaki kadro yetersizliğinden yakınmıştı. Ergin, yargı mensuplarının üzerindeki iş yükünün azaltılması, daha nitelikli yargılama yapabilecekleri hale ulaştırılabilmesi için hâkim-savcı sayısının bir an önce artırılması gerektiğine işaret etti. Ergin'in verdiği şu rakamlar da Yargıtay çizelgesindeki tablonun nedenlerini gözler önüne seriyor. Bakanlık verilerine göre 100 bin kişiye Yunanistan'da 28.4, Almanya'da 24.5, İngiltere'de 16.6 hâkim düşerken Türkiye'de ise bu rakam 9'a geriliyor.
Old 14-02-2010, 11:58   #134
Av.Barış

 
Varsayılan

'Sosyetik' avukatlara Maliye baskını

Maliye, ünlü sanatçıların avukatlarını izlemeye aldı. Avukatların açtığı davalar, yatırdıkları harçlar, dilekçeler ve POS makineleri inceleniyor

Vergide kayıp ve kaçağın peşine düşen Maliye Bakanlığı, bu kez medyatik avukatları takibe aldı. Bülent Ersoy, Seda Sayan, İbrahim Tatlıses, Hülya Avşar, Halis Toprak gibi ünlü sanatçı ve işadamlarının avukatlarının açtıkları davalar, gelir ile beyanları çapraz denetime tabi tutuluyor. Ön denetimin ardından gelir ile beyan arasında usulsüzlük yaptığı tespit edilen avukatlar tek tek incelemeye alınacak.

LÜKS OFİSLERE YAKIN
Gelir İdaresi Başkanlığı, yüksek para hareketi tespit edilen avukatları incelemeye aldı. Gelirler Kontrolörleri, İstanbul'un Etiler, Bebek, Ataköy, Ankara'nın Çankaya gibi lüks semtlerinde ofisleri bulunan avukatlara yönelik kapsamlı bir vergi incelemesi başlattı. Maliye, Adalet Bakanlığı'ndan da destek istedi. Kontrolörler, denetimlerde Adalet Bakanlığı'nın Ulusal Yargı Ağı Projesi verilerini de kullanıyor. Özellikle, kamuoyu gündeminden düşmeyen, sanatçı ve işadamlarının trilyonluk davalarına bakan avukatların faaliyetleri titizlikle inceleniyor. Avukatların vergi incelemelerinde, Vergi İstihbarat Merkezi'ndeki kayıtları ile POS makinesi, bankalardaki para hareketleri, kredi kartı harcamaları incelenerek çapraz denetime tabi tutuluyor.

SEKTÖREL RİSK PROFİLİ ÇIKARILACAK
Maliye, vergi kaçağının önüne geçebilmek için sektörel raporlama çalışması da başlattı. Kayıp ve kaçağın yüksek olduğu sigara, alkol gibi sektörlerin denetim sonuçları analiz edilerek raporlaştırılacak. Bu kapsamda sektörlere ilişkin ilgili kamu kuruluşlarına ait verilerden yararlanılacak. Elektronik ortamda alınan hizmetlerin kapsamı genişletilecek. Buna göre riski yüksek sektörlerden başlanılarak denetim yapılacak. Veriler ışığında sektörel risk profili çıkarılacak.
Old 15-02-2010, 16:56   #135
_Hayat__

 
Varsayılan




Türkiye'de sigara yasağının Anayasa'ya aykırı olduğuna dair ilk dava, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük’ün oğlu Tevfik Sönmez Küçük tarafından açıldı.




Edinilen bilgiye göre, Stajyer Avukat ve Anayasa Hukuku Doktora öğrencisi Tevfik Sönmez Küçük, önceki gün yakınlarını ziyaret etmek üzere İstanbul'dan Çanakkale'ye geldi. Çanakkale’de bir restaurantta yemek yiyen CHP’li vekilin oğlu Tevfik Sönmez Küçük, işyeri sahibinin tüm uyarılarına rağmen sigara yasağına uymadı. Restaurantta gelen polis ekipleri sigara yasağına uymayan CHP’li vekilin oğlu Tevfik Sönmez Küçük’e 69 TL ceza kesti.


Sigara yasağının Anayasa’ya aykırı olduğunu düşünen Tevfik Sönmez Küçük, sabah saatlerinde Adalet Sarayı’na gelerek, Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesi’ne “Anayasa'ya aykırılık itirazı” ile birlikte idari işlemin iptali ve olayın Anayasa Mahkemesi'ne intikali için dava açtı.

Yasağın Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade eden Stajyer Avukat ve Anayasa Hukuku Doktora öğrencisi Tevfik Sönmez Küçük; “Bu ziyaretim sırasında akşam saatlerinde bir restaurantta kapalı alanda yemek yerken sigara içmeye başladım. Mekan sahibi sigara içmemem için beni uyardı. Ancak ben bu uyarıya rağmen sigara yasağı uygulamasının insan haklarına aykırı olduğunu belirterek içmeye devam ettim. Sonrasında da emniyet kuvvetleri tarafından tarafıma 69 TL ceza yazıldı. Bu yasağın Anayasa'ya aykırı olduğu kanaatindeyim. Bu çerçevede Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesi’ne, ‘Anayasa'ya aykırılık itirazı’ ile birlikte idari işlemin iptali ve olayın Anayasa Mahkemesi'ne intikali için dava açtım. Ben özgürlüklerin sigara içmeyenlerin olduğu kadar sigara içenlerin de hakkı olduğuna inanıyorum. Başta Almanya ve Belçika olmak üzere pek çok demokratik ülke bunu yapabiliyor. Biz de yapabiliriz” dedi.

“Bu dava Türkiye'de bir ilk özelliği taşıyor”

Görülecek olan davanın Türkiye’de bir ilk olduğunun altını çizen Küçük; “Ben de bu mücadeleyi destekliyorum. Ancak sigara tüketimi ile ilgili mücadele farklı bir şey, bir özgürlüğün tamamen görmezden gelinmesi farklı bir şey. Anayasa ve hukuk herkesin hukuku. Anayasa, sigara içmeyenlerin olduğu kadar sigara içenlerin de Anayasa'sı. Bu sebeple yasağın Anayasa'ya aykırı olduğunu düşünerek Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurdum. Bu dava Türkiye'de bir ilk özelliği de taşıyor. Takdir tabii yüce mahkemenindir. Eğer olayın Anayasa Mahkemesi'ne intikal etmesine kararı verilirse bu olay Anayasa Mahkemesi'nin önüne gidecek. Bu gündemdeki tartışmalar da burada alınacak kararla sona ermiş olacak” şeklinde konuştu.
Old 02-03-2010, 20:32   #136
Av.Barış

 
Varsayılan

Ankara'da ulaşım ücretleri 6 yıl öncesine indi

8 Mart Pazartesi gününden itibaren otobüslerde tam bilet 90 kuruş, öğrenci 60 kuruşa indi. Minibüslerde kısa mesafe 90 kuruş, uzun mesafe ise 1 lira oldu.
ntvmsnbc ve Ajanslar


ANKARA - Tüketici Hakları Derneği'nin 2004 ve 2008 yılında toplu taşıma ücretlerinde indirim amacıyla 9. İdare Mahkemesi'ne açtığı davanın sonucu olarak Ankara'da ulaşım ücretleri 6 yıl öncesine döndü.

8 Mart Pazartesi gününden itibaren Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı çalışan EGO ve özel halk otobüslerinde tam bilet 90 kuruş, öğrenci 60 kuruşa indi.

Minibüslerde ise kısa mesafe 90 Kuruş, uzun mesafe ise bir lira oldu.
Old 04-03-2010, 19:18   #137
Av.Barış

 
Varsayılan Yargıtay'ın 2009 raporu

YARGITAY BAŞKANLAR KURULU KARARI

Sayı : 2010/1

Karar Günü : 4/2/2010

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 17/1-b ve İç Yönetmeliğin 32. maddelerinde öngörülen hükümler gözetilerek “dairelerden birisine yıl içinde gelen işlerin olağan bir çalışma ile karşılanamayacak oranda artmış ve dolayısıyla daireler arasında iş bakımından bir dengesizlik meydana gelmiş olup olmadığı; gelmiş ise, ne gibi önlemler alınması gerektiği” konusu görüşülüp karara bağlanmak üzere Yargıtay Başkanlar Kurulu 4/2/2010 Perşembe günü saat 9.30’da Başkanlar Kurulu Salonunda Birinci Başkan Hasan Gerçeker’in Başkanlığında toplandı.

A) 1/1/2009-31/12/2009 tarihleri arasında;

1- Hukuk Genel Kuruluna 595 iş geldiği ve bir önceki yıldan aktarılanla birlikte toplam 655 dosyadan yıl içinde 621’sinin karara bağlandığı ve 2010 yılına 34 iş aktarıldığı;

2- Ceza Genel Kuruluna 260 iş geldiği ve bir önceki yıldan aktarılanla birlikte toplam 353 dosyadan yıl içinde 308’inin karara bağlandığı ve 2010 yılına 45 iş aktarıldığı;

B) 1/1/2009-31/12/2009 tarihleri arasında;

Birinci Hukuk Dairesine, 13965; İkinci Hukuk Dairesine, 22197; Üçüncü Hukuk Dairesine, 21779; Dördüncü Hukuk Dairesine, 15237; Beşinci Hukuk Dairesine, 21723; Altıncı Hukuk Dairesine, 13873; Yedinci Hukuk Dairesine, 8507; Sekizinci Hukuk Dairesine, 7386; Dokuzuncu Hukuk Dairesine, 50213; Onuncu Hukuk Dairesine, 18460; Onbirinci Hukuk Dairesine, 15182; Onikinci Hukuk Dairesine, 30651; Onüçüncü Hukuk Dairesine, 16366; Ondördüncü Hukuk Dairesine, 14959; Onbeşinci Hukuk Dairesine, 7500; Onaltıncı Hukuk Dairesine, 9741; Onyedinci Hukuk Dairesine, 10950; Onsekizinci Hukuk Dairesine, 14698; Ondokuzuncu Hukuk Dairesine, 13182; Yirminci Hukuk Dairesine, 20281; Yirmibirinci Hukuk Dairesine, 17150 iş geldiği, bu dairelerce sırasıyla; “14179”, “22639”, “21661”, “14767”, “18810”, “11973”, “6507”, “6475”, “38459”, “19871”, “13250”, “27030”, “15661”, “14934”, “7361”, “9125”, “9338”, “12983”, “12217”, “20026”, “17080” iş çıkarıldığı ve 2010 yılına yine sırasıyla; “1151”, “14843”, “2176”, “5802”, “6838”, “4028”, “3500”, “1915”, “34100”, “14590”, “12621”, “10302”, “5163”, “837”, “3926”, “2510”, “3573”, “4525”, “5250”, “2716”, “9384” iş aktarıldığı;

C) 1/1/2009-31/12/2009 tarihleri arasında;

Birinci Ceza Dairesine, 10312; İkinci Ceza Dairesine, 58214; Üçüncü Ceza Dairesine; 25852, Dördüncü Ceza Dairesine, 30000: Beşinci Ceza Dairesine, 14855; Altıncı Ceza Dairesine, 30098; Yedinci Ceza Dairesine, 21185; Sekizinci Ceza Dairesine, 20720; Dokuzuncu Ceza Dairesine, 22688; Onuncu Ceza Dairesine, 21667; Onbirinci Ceza Dairesine, 23874 iş geldiği, bu dairelerce sırasıyla; “8206”, “48716”, “24110”, “21468”, “15148”, “17446”, “16175”, “16649”, “13035”, “19872”, 17068” iş çıkarıldığı ve 2010 yılına yine sırasıyla; “10083”, “31570”, “24534”, “24126”, “15196”, “58895”, “38648”, “22862”, “23455”, “30580”, “24077” iş aktarıldığı anlaşıldı.

Hukuki haber.net
Old 09-03-2010, 00:45   #138
Av.Barış

 
Varsayılan

Boşu boşuna 34 ay hapis yattı

İzmir’de 2006 yılında otellerde animatörlük yapan T. Ö’yü öldürdüğü iddiasıyla yakalanan Oktay K. , 34 ay cezaevinde kaldıktan sonra beraat etti. K. , cinayete adının karıştırılmasına anlam veremediğini belirtirken, öldürülen gencin annesi H. Ö. ise gerçek katilin bulunmasını istedi.

Otellerde animatörlük yapan T. Ö’nün (31), Güzelyalı semtindeki evinin önünde cesedi bulundu.

Olayla ilgili soruşturmayı yürüten polis, Ö'ye ait cep telefonunun, ikinci el telefon ticareti yapan bir mağazaya satıldığını tespit etti. Mağaza sahibinin "Telefonu aldığım kişinin cep telefonu hattıyla GSM firmasının kontör yükleme numarasını, telefonun çalışıp çalışmadığını kontrol etmek üzere aramıştım" şeklindeki ifadesinden yola çıkan polis, O. K'yı gözaltına aldı.

Tutuklanan K. hakkında "adam öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı.

Dava süresince Konaksever, suçsuz olduğunu belirterek öldürülen kişiyi tanımadığını belirtti.

Duruşmada ifadesi alınan mağaza sahibi de cep telefonunu satan kişinin Oktay Konaksever olmadığını ifade etti.

Cumhuriyet Savcısı da esas hakkındaki mütalaasında Konaksever’in beraatını istedi.

Yargılama sonunda mahkeme heyeti, sanığı cinayet ve hırsızlık suçlarından toplam 27.5 yıl hapis cezasıyla cezalandırdı.

YARGITAY’A İTİRAZ

Avukat Yalçın Yılmaz, müvekkilinin bu olayda olduğunu gösterecek dosyada hiç bir delil olmadığını öne sürerek, kararı temyiz etti.

Yargıtay da sanığa beraat kararı verilmesi görüşünü bildirerek kararı bozdu.

İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay kararına uyarak, sanığı beraat ettirdi.

"DAVA AÇACAĞIM"

O. K. , cinayetten yargılanıp 34 ay cezaevinde kalmasına neden olan kişiler hakkında maddi manevi tazminat davası açacağını belirterek, şöyle dedi.

"Bu olaya nasıl ismim karıştırıldı anlam veremedim. Hayatım karardı. İşimden oldum. Normal hayata nasıl döneceğimi bilmiyorum. Suçum günahım yokken bu işe bulaştırıldım. Cezaevinde olmak çok kötü. Bir de suçun yokken daha da kötü. 50-100 bin liralık bir tazminatla ödenecek bir şey değil. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı."

Duruşmada Tolga Özserbest’in annesi Hülya Özserbest ise, "O. K’nın cinayeti işlemediğine inanıyorum. Gerçek katillerin bulunmasını istiyorum" şeklinde konuştu.
Old 09-03-2010, 19:26   #139
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14058459.asp 09.03.2010

Mersin’de icra daireleri operasyonu: 20 gözaltı



Ali ŞEN/MERSİN, (DHA) 9 Mart 2010






MERSİN Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yaklaşık 6 aydır süren yoğun incelemenin ardından icra daireleri ve yediemin depolarına yönelik düzenlediği operasyonda 20 kişi gözaltına alındı.

Cumhuriyet Savcılığı’na dilekçe ile başvuran kimliği açıklanmayan bir kişi, Yediemin Deposu’nda bulunan lüks aracının değerinin çok altında hileli yolla satıldığını iddia etti. Bu şikayet üzerine polis, 1, 2, 3, 4 ve 5'inci İcra Daireleri ile 10 ayrı yediemin deposuna yönelik teknik takip başlattı. Elde edilen delillerle harekete geçen ekipler, dün 10 yediemin deposuna eş zamanlı baskın yaptı.

Operasyonda 20 kişi gözaltına alınırken, hileli yolla satışı yapılarak haksız kazanç elde edildiği belirlenen çok sayıda araç, beyaz eşya ve elektronik araç gereç kayıt altına alındı. Ekipler ayrıca, çoğunluğu 5’inci İcra Dairesi olmak üzere diğer icra dairelerine de operasyon düzenleyerek, söz konusu hileli satışlarla ilgili dosyalara ve bilgisayar kayıtlarına el koydu.

Yediemin deposu işletmecisi ve çalışanı 20 şüphelinin ise sorgusu sürüyor.
Old 09-03-2010, 20:36   #140
Av.Barış

 
Varsayılan

kaç avukat bu duruma zemin hazırkamış merak ediyorum...!
Old 15-03-2010, 15:50   #141
Av.Barış

 
Varsayılan

Kasap, eşinin kulaklarını ve burnunu kesti

Bingöl'de bir kişi, kendisinden şikayetçi olarak 3 ay hapis yatmasına sebep olduğu gerekçesiyle, eşinin kulakları ve burnunu kesti.

Kasaplık yapan Gıyasettin K'nın eşi Aysun K, 3 ay önce eşi tarafından aile içi şiddete maruz kaldığı ve dayak yediği gerekçesiyle, İl Jandarma Komutanlığı Merkez Karakol Komutanlığına suç duyurusunda bulundu.

Şikayet üzerine jandarma tarafından gözaltına alınan Gıyasettin K, çıkarıldığı mahkemece, eşine şiddet uyguladığı gerekçesiyle 3 ay hapis cezasına çarptırıldı ve tutuklanıp Bingöl M Tipi Kapalı Cezaevine konuldu.

Bir hafta önce cezaevinden tahliye olan Gıyasettin K, 13 Martta 3 engelli çocuk annesi ve 7 aylık hamile olan karısı Aysun K'yı, kendisine ait araca bindirip merkeze bağlı Kılçadır ile Yamaç köyleri arasındaki Sir Deresi bölgesine götürdü.

Burada eşinin 2 kulağını ve burnunu kestiği ileri sürülen Gıyasettin K, daha sonra eşini tekrar araca bindirip Genç Devlet Hastanesi kapısına bıraktı.
Jandarma tarafından yakalan Gıyasettin K, nöbetçi mahkemece tutuklandı.

KADININ SAĞLIK DURUMU

Bu arada, Genç Devlet Hastanesindeki ilk müdahalenin ardından önce Bingöl Devlet Hastanesine, ardından Elazığ'daki Fırat Üniversitesi Araştırma Hastanesine sevk edilen Aysun K'nın sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.

Erken doğum riski de bulunan Aysun K'nın, bir kulağının tam kopmamış halde olduğu diğer kopan kulağının parçasının ise jandarma tarafından olay yerinde bulunarak hastane yetkililerine teslim edildiği öğrenildi.

Aysun K'nın kesilen burnunun ise yapılan aramalara rağmen bulunamadığı öğrenildi.
Sosyal Hizmetler İl Müdürü Ahmet Kaya, gazetecilere yaptığı açıklamada, olayın kendilerine intikal etmesinin ardından hemen bir uzman görevlendirdiklerini belirterek, gerekli tüm önlemleri aldıklarını bildirdi.

Kaya, şunları kaydetti:
“Konuyu haber aldıktan sonra hemen ilgili arkadaşlarımıza gerekli talimatlar verildi. Ardından, bayan ile ilgili tahkikat ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü olarak yapmamız gerekenler konusunda hızlı bir işlem sürecine girilmiştir. Daha sonra nakledildiği Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesinde takibinin yapılması düşüncesi ile gerekli yerlerle koordinasyona geçilmiştir. Geride kalan çocukların ve ailenin ekonomik durumu ile ilgili ayni, nakdi yardım ve diğer uygun hizmet modeli anlamında çalışmalarımız devam etmektedir. Kadının 3 tane özürlü çocuğunun mağduriyetlerinin giderilmesi noktasında Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Genel Müdürlüğü bünyesinde, şartları dikkate alınmak suretiyle en kısa zamanda ailenin uygun bir hizmet modelinden yararlandırılması çalışmaları sürüyor.”
Old 17-04-2010, 14:48   #142
Av.Barış

 
Varsayılan

15 MAHKUM GENÇ, 17 YAŞINDAKİ TUTUKLUYA TECAVÜZ ETTİ

Antalya’nın Kemer ilçesinde 2 Ağustos 2009’da hırsızlık suçlamasıyla tutuklanan ve Antalya L Tipi Kapalı Cezaevine sevk edilen 17 yaşındaki gencin, cezaevinin çocuk koğuşunda 15 çocuk tutuklunun tecavüzüne ve cinsel istismarına maruz kaldığı iddia edildi. Olayla ilgili 8 ay süren soruşturmanın ardından açılan davada 8’si halen tutuklu bulunan 15 zanlı yargılanacak.

Antalya Cumhuriyet Savcılığınca düzenlenen iddianamenin Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmesiyle açılan dava, merkez Dömemealtı ilçesindeki Antalya L Tipi Kapalı Cezaevinde 2009 Ağustos ayında yaşandığı öne sürülen cinsel istismar suçlamasını ortaya çıkardı.

Antalya’nın Kemer ilçesinde geçen yıl 2 Ağustos'ta hırsızlık suçlamasıyla tutuklanan Z.D’nin (17), aynı gün sevk edildiği Antalya L Tipi Cezaevinde 15-18 yaş arasındaki çocuk tutukluların bulunduğu B1 ünitesindeki koğuşa konulduğu belirtilen davanın iddianamesinde, Z.D’nin aynı gün "koğuş mümessili" olarak nitelenen B.K. (17) ile "yardımcısı" U.S. (17) tarafından boş bir odaya kapatıldığı ileri sürüldü. Bu odada iki zanlı tarafından paspas sapı ile dövüldüğü ve jilet parçasıyla korkutularak tecavüze maruz kaldığı öne sürülen iddianamede, iki zanlının daha sonraki süreçte de zaman zaman Z.D’ye zorla cinsel saldırıyı sürdürdükleri kaydedildi. İddianamede, 2 zanlının teşviki ile 13 zanlının da "korkutularak" Z.D’ye cinsel saldırıda bulundukları belirtildi.

Mağdur Z.D’nin, cinsel saldırıyı kimseye söylememesi için ölümle tehdit edildiği de ifade edilen iddianamede, Z.D. için verilen doktor raporu, mağdur, tanık ve kısmen sanık ifadeleriyle suçun gerçekleştiğinin anlaşıldığı vurgulandı.

8 AYLIK SÜREÇTE 7 ÇOCUK ZANLI TAHLİYE EDİLDİ
Çocuk tutukluların bulunduğu iki koğuşta yaşandığı iddia edilen cinsel saldırı suçlamasına yönelik soruşturmanın, koğuşa getirilen ve dövülen bir başka çocuğun bağırması ve olayı infaz koruma memurlarına bildirmesi, bu çocuğun, Z.D’nin de maruz kaldığı cinsel saldırıyı ilgililere anlatmasıyla başlatıldığı öğrenildi.

Ağustos ayı süresince cinsel saldırıya maruz kaldığı iddia edilen Z.D’ye, Antalya’da doktor raporu alındığı ve çocukta cinsel saldırı bulgusuna rastlandığı öğrenilirken, mağdur çocuğun bu süreçte tahliye edilerek memleketine döndüğü belirlendi.

Cinsel saldırı suçlamasına yönelik gizlilik kararıyla yürütülen soruşturma kapsamında Z.D’nin, yaşadığı kentteki Cumhuriyet Savcılığına, avukat ve sosyal hizmet uzmanı bilirkişi eşliğinde ifade verdiği, savcılık ifade tutanağında çocuğun, maruz kaldığı iddia edilen olayın hala etkisinde olduğu ve gözlerinin dolarak ağladığının görüldüğü bildirildi. İfadesinde, maruz kaldığı cinsel saldırılar sırasında jiletle yaralandığı, psikolojisinin bozulduğunu anlatan Z.D’nin, savcılıktan doktora sevkinin yapılmasını istediği öğrenildi.

Z.D’nin maruz kaldığı olay nedeniyle ruh ve beden sağlığının bozulduğu, psikolojik tedaviye alındığı, yürütülen soruşturma sürecinde haklarında dava açılan C.H. (17), İ.Y. (15), Ş.B. (17), V.A. (18), H.A. (17), Y.C.A’. (18) ve M.Ç’nin (15) Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nden tahliye edildiği belirlendi.

15 YILDAN AZ OLMAMAK ÜZERE CEZA TALEBİ
Tutuksuz yargılanacağı öğrenilen 7 zanlı ile halen Antalya L Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan V.D. (17), K.G. (16), B.K. (17), S.H. (18), U.K. (17), U.S. (17), Z.E. (15) ve B.Ç’nin (16) yer aldığı 15 zanlının her birinin, "Çocuğun nitelikli cinsel istismarı" suçunu düzenleyen TCK'nın 103 maddesinin ağırlaştırıcı hükümleriyle birlikte 15 yıldan az olmamak üzere hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Zanlılardan S.B, K.G. ve İ.Y’nin ayrıca tehdit suçlamasıyla cezalandırılması da istendi.

Savcılık, davada yargılanacak 15 yaşındaki zanlılar için de ilgili yasa gereği indirim hükümlerinin uygulanmasını talep ederken, yargılamanın Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde bir süre sonra başlayacağı öğrenildi.

Milliyet
Old 28-04-2010, 09:35   #143
Av.Barış

 
Varsayılan

Yargıtay: Çevresine korku salan kişilerin yapacağı hırsızlık 'yağma' dır.
Yargıtay, çevresine korku salan ve 'psikopat' olarak tanınan kişilerin, başkasına ait eşyayı almasının 'hırsızlık' değil, 'yağma' olduğuna karar verdi. Bu kararın ardından, çevresine korku salan kişilerin yapacağı hırsızlık 'yağma' olarak değerlendirilecek ve bu suçu işleyenler bir yıldan üç yıla kadar değil, altı yıldan on yıla kadar hapıs cezası istemiyle yargılanacak.


Yargıtay 6. Ceza dairesi, çevresine korku salan ve 'psikopat' olarak tanınan kişilerin yapacağı hırsızlıklarda daha ağır hapis cezasıyla yargılanmaları gerektiğine karar verdi.

17 yaşındaki K.H’nin yaşadığı okulun çevresine takılan ve çevresinde ‘psikopat' olarak tanınan S.A, olay günü yine okulun önüne geldi. Sabah 11.30 sıralarında K.H. Okula giderken S.A ile karşılaştı. K.H, kendisinden cep telefonunu isteyen S.A’dan korktuğu için cep telefonunu kendisine zor kullanılmadan verdi.

Mahkeme, darp etmeden cep telefonunu alan S.A’yı hırsızlık suçunu işlediği gerekçesiyle bir yıl hapis cezasına mahkûm etti ve cezayı da erteledi.

Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin verdiği kararı bozdu.

Yargıtay, verdiği emsal kararda şu görüşleri dile getirdi: "Sanığın, psikopat olarak tanınmasının çevresinde korku meydana getirdiğini bilerek, yağma suçunun tehdit unsurunu oluşturan bu olgudan yararlanarak gerçekleştirdiği eyleminin yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde hırsızlık suçundan hükümlülüğüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir!"

Hırsızlık suçunu işleyenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Yağma suçunu işleyen de altı yıldan on yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Hukukihaber.net
Old 28-04-2010, 12:42   #144
lawyer_721

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
Yargıtay: Çevresine korku salan kişilerin yapacağı hırsızlık 'yağma' dır.
Yargıtay, çevresine korku salan ve 'psikopat' olarak tanınan kişilerin, başkasına ait eşyayı almasının 'hırsızlık' değil, 'yağma' olduğuna karar verdi. Bu kararın ardından, çevresine korku salan kişilerin yapacağı hırsızlık 'yağma' olarak değerlendirilecek ve bu suçu işleyenler bir yıldan üç yıla kadar değil, altı yıldan on yıla kadar hapıs cezası istemiyle yargılanacak.


Yargıtay 6. Ceza dairesi, çevresine korku salan ve 'psikopat' olarak tanınan kişilerin yapacağı hırsızlıklarda daha ağır hapis cezasıyla yargılanmaları gerektiğine karar verdi.

17 yaşındaki K.H’nin yaşadığı okulun çevresine takılan ve çevresinde ‘psikopat' olarak tanınan S.A, olay günü yine okulun önüne geldi. Sabah 11.30 sıralarında K.H. Okula giderken S.A ile karşılaştı. K.H, kendisinden cep telefonunu isteyen S.A’dan korktuğu için cep telefonunu kendisine zor kullanılmadan verdi.

Mahkeme, darp etmeden cep telefonunu alan S.A’yı hırsızlık suçunu işlediği gerekçesiyle bir yıl hapis cezasına mahkûm etti ve cezayı da erteledi.

Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin verdiği kararı bozdu.

Yargıtay, verdiği emsal kararda şu görüşleri dile getirdi: "Sanığın, psikopat olarak tanınmasının çevresinde korku meydana getirdiğini bilerek, yağma suçunun tehdit unsurunu oluşturan bu olgudan yararlanarak gerçekleştirdiği eyleminin yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde hırsızlık suçundan hükümlülüğüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir!"

Hırsızlık suçunu işleyenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Yağma suçunu işleyen de altı yıldan on yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Hukukihaber.net
yargıtaya katılmak mümkün değil.
Old 28-04-2010, 20:51   #145
Av.Barış

 
Varsayılan

yargıtay'ın görüşüne katılmakla birlikte bunun yaratacağı sıkıntıyı gözardı etmemek gerekmektedir.
İstisnasız bütün hırsızlık olaylarında müştekilerin korku ve panik yaşadığı ortada olan bir durumdur. Böyle bir içtihat ile açıktan hırsızlık hali hariç TCK 142'de yer alan bütün nitelikli hırsızlık halleri yağma suçuna dönüşeceği düşüncesi oluşmaktadır.Bu da sanık açısından işlenen suç ile meydana gelen suç arasında büyük bir farkklılık oluşturacağı açıktır.
Old 29-04-2010, 12:21   #146
lawyer_721

 
Varsayılan

ben de aynı endişeleri taşıyorum. suçun ağırlaştırıcı nedenleri veya nitelikli hallerini gözardı edip, hırsızlık suçu yerine yağma suçunun kabulü çok zorlayıcı bir yorum olarak geldi bana. eylem ile yasada gösterilen suç tıpa tıp birbirine uyuyorsa ve buna rağmen yargıtay, hayır bu başka bir suçtur diyorsa kanaatimce bu tehlikeli bir durumdur.
Old 02-05-2010, 01:49   #147
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Günlük Hukuk Haberleri

Arkadadaşlar;
Bizim hukuk sistemimizde terör tanımlaması içinde korkutma vardır.

Hırsızlık, kimsenin olmadığı bir yerde yapılan bir fiil olarak düşünülebilir. Birisi varsa sizin girmeniz nedeni ile yatağından kafasını kaldırımıyorsa artık şiddet vardır. Çünkü korku vardır.

Bence doğru bir yaklaşım.

Hırsız eve girdi evde 80 yaşında bir bayan yaşıyor. kadın korkusundan kafasını yorganın altına soktu evin soyulmasına izin verdi, ya da kafasını yorganın altından çıkardı ne yapıyorsunuz dedi. Sonuç: kadına tecavüz edildi ve ev soyuldu.

1. örnek Ankara Küçükesatta 2. Örnek Batıkentte yaşandı. Korkutma/şidet duygusu salma anlamında farkı ne kadar?

Hangisini gasp hangisini hırsızlık olarak niteleyeceğiz?

Olaya dönersek:Yargıtay korku salmayı bir unsur olarak kabul etmiş. Kim şiddet unsuruna maruz kalma korkusu olmaksızın bir malını karşılıksız olarak başkasına verir?

Bağış kurumunda olabilir ama anladığım kadarı ile burada bağış yok.

Saygılar.
Old 02-05-2010, 16:42   #148
Av.Barış

 
Varsayılan

Sayın Erdoğan

korku ve panik hali olmayan bir hırsızlık durumuna örnek verebilir misiniz? (Açıktan hırsızlık hariç)

Ben veremem. Bu suçun müştekileri özellikle bu bölgede bu suç genelde kap-kaç sureti ile işlendiği için istisnasız hepsinin görüşü "Çok korktum" şeklinde olmaktadır. Şimdi biz sanığın kastına göre mi hareket edeceğiz yoksa mağdur-müştekinin hislerine göre mi karar vereceğiz?

suçun caydırıcılığı açısından doğru bir karar olduğu gözükse de yine yargıtay'ın hukuksal olmayan kararlarından biri olmaktan öteye gitmiyor bence.
Old 03-05-2010, 22:10   #149
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Günlük Hukuk Haberleri

Sn. Av. Barış;

Yankesicilik, cepçilik, tırnakçılık verebileceğim ilk örneklerdendir.

Saygılar
Old 07-05-2010, 00:09   #150
Av.Barış

 
Varsayılan

Sincan Hakimi Kaçmaz beraat etti


Yargıtay 4. Ceza Dairesi Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Osman Kaçmaz'ın “Görevi kötüye kullanmak” ve “Soruşturmanın gizliliğini ihlal etmek” suçlarından yargılandığı davada Kaçmaz'ın beraatine karar verdi.

Kaçmaz'ın, Yargıtay 4. Ceza Dairesinde yargılandığı davada karar açıklandı. Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin kararında, Kaçmaz'ın, Kandıra Cumhuriyet Başsavcısı'nı telefonla arayarak, Konya Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Özdemir'in dinlendiğini söyleyerek, “Soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği” iddiasıyla Kaçmaz hakkında kamu davası açıldığı belirtildi.

Kararda, Cumhuriyet Başsavcısı Özdemir hakkında verilmiş herhangi bir dinleme kararı bulunmadığı anlaşıldığından, Kaçmaz'ın bu suçtan beraatına hükmedildiği ifade edildi.

Dairenin kararında ayrıca, Kaçmaz'ın, göreve gelmeden görevinin başındaymış gibi UYAP aracılığıyla göreve başlama yazısı yazdırmasının görev gereklerine aykırı olduğunun kabul edildiği belirtildi.

Kararda, ancak kamu zararı, haksız kazanç sağlama veya herhangi bir mağduriyet oluşmadığı göz önüne alınarak Kaçmaz'ın bu suçtan da beraatına karar verildiği açıklandı.

Kararın açıklanmasının ardından Kaçmaz, duruşmayı izleyenlerle birlikte Yargıtay'dan alkışlarla ayrıldı. Kaçmaz, gazetecilere yaptığı açıklamada, beraat ettiğini anımsatarak, bunun bir “dönüm noktası” olduğunu söyledi.

Kaçmaz, “Adalet Bakanlığı'nın kurmuş olduğu tuzağa yüce yargıçlar düşmediler. Bu bir dönüm noktası. Bundan sonra hukuksuz sorgulamaların olmayacağını düşünüyorum. Sadece Berlin'de hakimler yok, Ankara'da da görmüş olduğunuz hakimler var” dedi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08633494 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.