Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

rücu davasında zamanaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 06-12-2007, 12:14   #1
av.özlem önal

 
Mesaj rücu davasında zamanaşımı

Anonim Şirket yetkli temsilicisi sıfatıyla şirketin vergi borcunu AATUHK m.35 uyarınca ödeyen yönetim kurulu üyesi, müteselsilen sorumlu olan temsile yetkili diğer üyeye rücu etmek istiyor.

Burada zamanaşımının başlangıcı olarak verginin ödendiği tarihin alınması gereketiğini düşünüyorum. Başlangıcın verginin tahakkuk ettiği tarih olduğuna dair bir itirazla karşılaşabilir miyim ?

Ayrıca vergi borcu taksitlendirilmiştir. Henüz sadece ilk taksit ödenmiştir. Yukarıda sözünü ettiğim dava bu takside ilişkindir. Ödenecek diğer taksitler için ödemeleri takiben yeni dava açmayı düşünüyorum. Bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyim ?
Old 06-12-2007, 22:48   #2
av.c_ergul

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.özlem önal
Burada zamanaşımının başlangıcı olarak verginin ödendiği tarihin alınması gereketiğini düşünüyorum. Başlangıcın verginin tahakkuk ettiği tarih olduğuna dair bir itirazla karşılaşabilir miyim ?

Sayın Önal yukarıdaki düşüncenize katılmıyorum. Burada zamanaşımının başlangıç tarihiVergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinde düzenlenmiştir:

‘Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar

Bu düzenleme ile tahakkuk zaman aşımı süresi beş yıl olarak kabul edilmiş olup, vergi alacağının doğduğu takvim yılı başlangıç olarak kabul edilip, beşinci yılın dolmasıyla vergi zamanaşımına uğramaktadır."

Kanun zamanaşımı sürelerini açıkça ve ne zaman başlayacağını düzenlemiştir. Zamanaşımı süresinin bundan başka sebeplerle başlatılabileceğini düşünmüyorum.

Dolaysıyla müteselsil borçlulardan biri örneğin zamanaşımı süresinin başlamasından 3 yıl sonra mevzubahis vergi borcunu kapatırsa diğer borçluya rücu etmesi için 2 yıllık bir zamanı kalır.

Konumuzla ilgili olmamakla bir birlikte zamanaşımı hususuna ışık tutabileceğini düşündüğüm yargıtay kararını ekliyorum. Saygılarımla
T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/6258

K. 2002/10854

T. 25.11.2002

• KASKO RÜCU TAZMİNAT DAVASI ( Sigortacının Sigortalısına Yaptığı Ödeme İle Zamanaşımının Kesilmeyeceği ve Kendisi İçin Yeni Baştan İşlemeye Başlamayacağı )

• SİGORTACININ TABİ OLDUĞU ZAMANAŞIMI ( Rücu Davası - Sigorta Ettirenin Aynı Zarar Sorumlusu Aleyhine Açabileceği Davanın Zamanaşımına Tabi ve Aynı Tarihte Başlayacağı )

• SİGORTA ETTİRENİN TABİ OLDUĞU ZAMANAŞIMI ( Rücu Davası - Sigortacının Sigortalısına Yaptığı Ödeme İle Zamanaşımının Kesilmeyeceği )

• ZAMANAŞIMININ KESİLMESİ ( Rücu Davası - Sigortacının Sigortalısına Yaptığı Ödeme İle Zamanaşımının Kesilmeyeceği )

• ZAMANAŞIMININ YENİDEN İŞLEMEYE BAŞLAMASI ( Sigortacının Sigortalısına Yaptığı Ödeme İle Zamanaşımının Kesilmeyeceği ve Kendisi İçin Yeni Baştan İşlemeye Başlamayacağı )

2918/m.109

6762/m. 1301

818/m. 132, 133, 135

( YİBK.17.01.1972 gün ve E.1970/2,K.1972/1 )
ÖZET : Yargıtay`ın 17.01.1972 gün ve 1970/2 Esas 1972/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, rücu davalarında, sigortacının tabi olduğu zamanaşımının, sigorta ettirenin aynı zarar sorumlusu aleyhine açabileceği davanın zamanaşımına tabi ve aynı tarihte başlayacağı kabul edilmiştir. Dolayısıyla sigortacı, sigorta ettiren bakımından işlemeye başlayan zamanaşımı süresinden geriye kalan süre içinde rücu davasını açmak durumunda olup, sigortalısına yaptığı ödeme ile zamanaşımı kesilmez ve kendisi için yeni baştan işlemeye başlamaz.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06.02.2002 tarih ve 2001/1547-2002/72 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı R... Sigorta A.Ş. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalıların sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı oldukları aracın, müvekkili şirkete kasko poliçesi ile sigortalı araca 13.10.1998 günü çarpması sonucu oluşan 119.000.000 TL. nin sigortalıya 05.03.1999 tarihinde ödendiğini ileri sürerek % 75 kusur oranına isabet eden 89.250.000 TL’nin faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta vekili, davalının zaman aşımı nedeniyle reddini talep etmiştir.
Davalı Galip Ü., davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamından davanın kabulüne dair verilen kararın davalılar tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 22.10.2001 gün 2001/5290 - 8296 sayılı kararı ile Galip Ü. yönünden kararın onanmasına, R... Sigorta yönünden kararın bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyularak R... Sigorta şirketinin zamanaşımı itirazının reddi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı R...Sigorta Şirketi vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacı kasko sigortanın TTK.nun 1301 nci maddesi uyarınca açtığı rücuen tazminat davasıdır.
Yargıtay'ın 17.01.1972 gün ve 1970/2 Esas 1972/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, bu tür rücu davalarında, sigortacının tabi olduğu zamanaşımının, sigorta ettirenin aynı zarar sorumlusu aleyhine açabileceği davanın zamanaşımına tabi ve aynı tarihte başlayacağı kabul edilmiştir. Dolayısıyla sigortacı, sigorta ettiren bakımından işlemeye başlayan zamanaşımı süresinden geriye kalan süre içinde rücu davasını açmak durumunda olup, sigortalısına yaptığı ödeme ile zamanaşımı kesilmez ve kendisi için yeni baştan işlemeye başlamaz.
Somut olayda, sigorta ettiren ile zarar sorumlusu davalı arasındaki ilişki trafik olayına dayandığından, 2918 sayılı KTK.nun 109 uncu maddesi uyarınca zamanaşımı süresi 2 yıl olup, 13.10.1998 olan kaza tarihinden başlar ve 13.10.2000 tarihinde sona erer.
Bu durumda, mahkemece olay tarihi ile 24.10.2000 dava tarihi arasında 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmek gerekirken, davacının sigortalısına yaptığı ödemenin tarihi ile dava tarihi arasında 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı R... Sigorta Şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bu davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 07-12-2007, 18:32   #3
av.özlem önal

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.c_ergul
Sayın Önal yukarıdaki düşüncenize katılmıyorum. Burada zamanaşımının başlangıç tarihiVergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinde düzenlenmiştir:

‘Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar

Bu düzenleme ile tahakkuk zaman aşımı süresi beş yıl olarak kabul edilmiş olup, vergi alacağının doğduğu takvim yılı başlangıç olarak kabul edilip, beşinci yılın dolmasıyla vergi zamanaşımına uğramaktadır."

Kanun zamanaşımı sürelerini açıkça ve ne zaman başlayacağını düzenlemiştir. Zamanaşımı süresinin bundan başka sebeplerle başlatılabileceğini düşünmüyorum.

Dolaysıyla müteselsil borçlulardan biri örneğin zamanaşımı süresinin başlamasından 3 yıl sonra mevzubahis vergi borcunu kapatırsa diğer borçluya rücu etmesi için 2 yıllık bir zamanı kalır.

Konumuzla ilgili olmamakla bir birlikte zamanaşımı hususuna ışık tutabileceğini düşündüğüm yargıtay kararını ekliyorum. Saygılarımla

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ

ÖZET : Yargıtay`ın 17.01.1972 gün ve 1970/2 Esas 1972/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, rücu davalarında, sigortacının tabi olduğu zamanaşımının, sigorta ettirenin aynı zarar sorumlusu aleyhine açabileceği davanın zamanaşımına tabi ve aynı tarihte başlayacağı kabul edilmiştir. Dolayısıyla sigortacı, sigorta ettiren bakımından işlemeye başlayan zamanaşımı süresinden geriye kalan süre içinde rücu davasını açmak durumunda olup, sigortalısına yaptığı ödeme ile zamanaşımı kesilmez ve kendisi için yeni baştan işlemeye başlamaz.
.

Sayın Ergül;

Öncelikle emeklerinize teşekkür ediyorum. Benden mi sistemden mi kaynaklandığını anlayamadığım bir sebeple yanıtım ulaşmamış. Özür diliyor ve tekrar yanıtlıyorum.

Göndermiş olduğunuz Yargıtay kararı çok faydalı oldu ve yeni bir açılım yarattı.

Olayımızda Vergi Dairesi tarafından, 1997 yılında Anonim Şirket tüzel kişiliğine karşı vergi borcundan dolayı takip yapılıyor. Bu takibin sonuçsuz kalması üzerine 2003 yılında, şirketin münferit imza ile temsile yetkili iki yönetim kurulu üyesine ödeme emri tebliğ ediliyor. Bunlardan birisi ödeme emrini alınca Vergi Barışı Yasasından faydalanarak borcu taksitlendiriyor ve ilk taksidi aynı anda ödüyor. Bu kişi benim müvekkilim ve ödemenin ½’si için diğer temsilciye rücu etmek istiyor.

Bu noktada Vergi Dairesi açısından zamanaşımının geçmediği kanaatindeyim. Bu da sizce rücu davası açısından bizim lehimize bir durum oluşturmuyor mu, ne dersiniz ?

Saygılarımla
Old 08-12-2007, 18:01   #4
av.c_ergul

 
Varsayılan

Sayın Önal;

Verginin tahakkuk ettiği yıl olarak 1997 yılı olduğunu düşünelim. Bu durumda zamanaşım bir sonraki yıl olan 1998 yılının başından itibaren başlar. Eğer Vergi dairesi 1998 yılından itibaren 5 sene içinde vergi borçlusuna ödeme emri göndermezse alacak zamanaşımına uğruyacağından bu alacğı tahsil edemez.

Tahakkuktan sonraki takvim yılından itibaren 5 sene içinde müvekkilinize ödeme emri gönderilmişse zamanaşımı geçmemiş demektir. Bu durumda diğer yönetim kuruluna karşı rücu davası açılabilecektir.

Uygulamada vergi daireleri 5 yıl boyunca ulaşamadığı borçlu mükelleflerine 5 yılın dolmasına kısa bir süre kala gazetelerde ilanen tebligat yaparak 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi engellemektedirler

Sizin anlattığınız olayda Anonim şirkete tebligat yapılamayınca 5 senenin dolmasından önce yönetim kurulu üyelerine tebligat yapılmış. Bu eğer vergi dairesi için zamanaşımı süresinden önce yapılan bir tebligatsa müvekkiliniz için yararlı bir sonuç doğuracaktır. Bu durumda müvekkiliniz, zamanaşımı süresi geçmediğinden diğer yönetim kurulu üyesine rücu edecektir.Önceki cavabımda eklediğim Yargıtay kararına göre şöyle bir mantık yürütebiliriz "vergi dairesi için zamanaşımı süresi geçmemişse müvekkiliniz için de geçmemiştir".Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ceza davasında zamanaşımı Neslihan Meslektaşların Soruları 2 26-04-2007 12:30
kefilin rücu hakkı zamanaşımı hırs Meslektaşların Soruları 1 20-04-2007 16:47
Sigorta şirketinin rücu davasında işbölümü ???? Av.Engin Özoğul Meslektaşların Soruları 2 18-04-2006 21:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05245709 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.