Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Geçit hakkıyla ilgili olarak hazinenin sorumluluğu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-04-2008, 17:41   #1
heidi

 
Varsayılan Geçit hakkıyla ilgili olarak hazinenin sorumluluğu

Merhaba Sevgili Meslektaşlarım, bildiğiniz üzere komşu parsel sahipleri birbirlerine geçit hakkı için dava açabilirler. Uygun taşınmaz hangisi ise bedeli ödenerek o taşınmaz üzerinde davacı yararına yol belirlenir. Yine böyle bir dava açılmış benim köylüm bir teyzeye. Teyze bana soruyor "şu ilimizin en ünlü avukatı .... Bey, yol isteyen taşınmazın ormana sınırı var ise hiç kimse hazine dışında başka komşu parsel sahibinden yol talep edemez. Yol vermekle hazine yükümlüdür. Doğru mudur?" .... Böyle bir şey olmadığını ama araştıracağımı söyledim. Ne var ki bu konuyla ilgili bir Yargıtay kararına rastlayamadım Böyle bir Yargıtay kararı var mı arkadaşlar? Gerçekten yol isteyen parsele orman komşu ise, mutlaka hazine mi sorumludur yol vermekle? Şimdiden teşekkür ediyorum. (Benim ilk günüm bugün, umarım sorumu doğru bölümde sormuşumdur)
Old 30-04-2008, 18:34   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

kural olarak ormanlar ve bunun gibi kamu malları ile devletin hüküm ve tasarrufundaki yerler, özel mülkiyete konu teşkil edemez. Bu yönden bu yerlerden geçit hakkı tanınamaz.

Yargıtay 14.HD.ormanlar içinde eylemli olarak kullanılan yollar varsa ,herkes gibi davacının da bunlardan yararlanacağını , bu yollardan davacının yararlanmasında sakınca olup olmadığı orman idaresinden sorularak bu yollardan davacının da yararlanmasına karar verilebileceğini kabul etmekte idi.

Fakat HGK. aşağıdaki kararı ile bu imkanı kaldırarak orman içi eylemli yollardan yararlanma isteminin idari bir iş olduğuna karar vermiştir.

Saygılarımla.

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2006/14-264

K. 2006/237

T. 26.4.2006

• GEÇİT HAKKI ( Orman İçerisinde Fiili Yollar Bulunduğu Saptansa Dahi Bu Konudaki Yetkinin Orman Bakanlığına Ait Olduğu - Davacının Öncelikle Anılan Yollardan Yararlandırılması İçin Orman Bakanlığı'na Başvurması Gereği )

• ORMAN BAKANLIĞINDAN GEÇİT HAKKI TALEBİ ( Orman İçerisinde Fiili Yollar Bulunduğu Saptansa Dahi Bu Konudaki Yetkinin Orman Bakanlığına Ait Olduğu - Geçit Hakkı )

• ORMAN İÇİNDE FİİLİ YOL BULUNMASI ( Bu Konudaki Yetkinin Orman Bakanlığına Ait Olduğu/Davacının Öncelikle Anılan Yollardan Yararlandırılması İçin Orman Bakanlığı'na Başvurması Gereği - Geçit Hakkı Talebi )

• ORMANDAN GEÇİT HAKKI TESİS EDİLEMEMESİ ( Davacının Orman Bakanlığına Başvurusunun Reddi Halinde Bu İşlemin İptali İçin İdari Mahkemede Dava Açılabileceği )

• İDARE MAHKEMESİNİN GÖREVİ ( Davacının Orman Bakanlığına Başvurusunun Reddi Halinde Bu İşlemin İptali İçin İdari Mahkemede Dava Açılabileceği )

2577/m.2/1-a

4721/m.747,748

6831/m.17

ÖZET : Geçit hakkı tesisi istemine ilişkin davada, davacıya ait taşınmazın dört bir tarafı Devlet Ormanı vasfı ile Hazine adına kayıtlı taşınmaz ile çevrili olup Devlet Ormanı vasıflı taşınmazdan geçit hakkı tesisi talep edilmiştir.

Yargıtay Hukuk Dairelerinin ve Hukuk Genel Kurulu'nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre, mera ve ormanlardan zorunlu geçit tesis edilemez.

Gerek Özel Daire bozma ilamında ve gerekse düzeltilmesi istenilen Hukuk Genel Kurulu kararında, davacının zorunlu geçit ihtiyacı içerisinde olduğu belirtilmekle birlikte, taşınmazın dört bir tarafının Devlet ormanıyla çevrili bulunmasından dolayı, davacı lehine ormandan geçit hakkı tesis edilemeyeceği gerçeğinden hareket edilip; davacı tarafça ileri sürülen şekilde orman içerisinde fiili yollar bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği yönünde hüküm kurulmuştur.

Ancak, Devlet ormanı içerisinde fiili yollar bulunduğunun saptanması ve buna dayalı olarak davacı kooperatifinin bu fiili yol veya yollardan yararlanma hakkına sahip olacağı benimsenmek suretiyle bir hüküm kurulması halinde bu Devlet ormanından zorunlu geçit hakkı tesisi anlamına gelecek olup buna hukuken imkan bulunmamaktadır.

Orman içerisinde fiili yollar bulunduğu saptansa dahi, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca, bu konudaki yetkinin Orman Bakanlığına ait olması nedeniyle, davacının öncelikle anılan hükümde öngörülen prosedür çerçevesinde, anılan yollardan yararlandırılması için Orman Bakanlığı'na başvurması gerekir. Bu istemi reddedilirse, davacı, ancak ret işleminin iptali istemiyle bir dava açabilecek olup bu dava ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-a maddesi uyarınca idare mahkemelerinin görevi içerisindedir.

DAVA : Taraflar arasındaki "geçit hakkı tesisi" davasından dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla; ( Pendik Asliye İkinci Hukuk Mahkemesi )nden verilen 04.05.2005 gün ve E: 2004/467, K: 2005/148 sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 30.11.2005 gün, 2005/14-638 Esas, 2005/689 karar sayılı ilamın karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalılardan Hazine vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulu'nca dilekçe, düzeltilmesi istenilen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava geçit hakkı istemine ilişkindir.

Davacı S. S. Ç. Doğa Konut Yapı Kooperatifi vekili, başlangıçta Hazine'ye ait iken gerçek kişilere satılan ve en son satış yoluyla davacı kooperatif adına tapuya tescil edilen 850 parsel sayılı taşınmazın ormanla çevrili olması nedeniyle genel yola çıkışının bulunmadığını, bu nedenle Orman İdaresinden lüzumlu geçit hakkı istenildiğini, bu isteğin reddedildiğini; taşınmazı önceki maliklere satanın da, yolu vermeyenin de Hazine olduğunu, iyiniyetli başvurulardan sonuç alınamadığını ileri sürerek, çevresindeki diğer taşınmazlardan en uygun yerden geçit hakkı kurulmasına; geçit var ise korunmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı Orman İdaresi vekili, ormanların mülkiyetinin, işletilmesinin, idare ve gözetiminin Devlet'e ait olduğunu; Devlet ormanlarında izin ve irtifak hakkı tesisinin 6831 sayılı kanunun 17. maddesinde özel olarak düzenlendiğini, uyuşmazlığa özel hukuk hükümlerinin uygulanamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı Hazine vekili, davacının taşınmazın genel anlamda yola çıkışın olmadığını bilerek taşınmazı satın aldığını, dava dilekçesinde geçit hakkı istenen parsellerin de gösterilmediğini, geçit hakkı verilmesini gerektiren koşulların oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkeme; davacıya ait 850 numaralı parsele orman parseli olan 938 numaralı parsel dışında başkaca komşu parsel bulunmadığı, Yargıtay Ondördüncü Hukuk Dairesinin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre, mera ve ormanlar aleyhine zorunlu geçit hakkı tesisinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş; bu karar Ondördüncü Hukuk Dairesince ve aynı yöndeki direnme kararı da, davacı vekilinin temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunca bozulmuştur.

Davalılardan Hazine vekili, Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamıyla ilgili olarak karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

Hukuk Genel Kurulu'nun karar düzeltme istemine konu edilen kararının gerekçe ve sonuç bölümleri, aşağıdaki gibidir:

"... H- GEREKÇE: Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 747. maddesine dayalı geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.

Bir geçit isteminin çözüm ve sonuçlandırılmasında gözönünde tutulması gereken genel ilkeleri şöyle belirlemek mümkündür:

Geçit hakkı davalarını, genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunmasına rağmen mevcut bu yol ile ihtiyacı karşılanmayan tapulu taşınmaz maliki açabilir.

Bunlardan ilkine mutlak geçit ihtiyacı veya geçit yoksunluğu, ikincisine nispi geçit ihtiyacı veya geçit yetersizliği denilebilir.

Geçit ihtiyacı olan kişi, davasını öncelikle taşınmazların önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek olana yöneltilmesi gerekir.
Geçit hakkı verilmesi isteğine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından, leh ve aleyhine geçit istenen tapulu taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmazın müşterek mülkiyete konu olması halinde, paydaşlardan bir ya da bir kaçı dava açabilir.

Ülkemizde arazi düzenlemesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın doğrudan yol ihtiyacının karşılanmamış bulunması, geçit davalarının kaynağını oluşturmaktadır. Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken öncelikle taraf yararlarının gözetilmesi ilkesi gözönünde tutulmalıdır. Geçit hakkı, taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, bir anlamda özünü komşuluk hukukundan almaktadır denilebilir. Bunun doğal sonucu olarak da yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri de esas alınmalıdır.

Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı, davacının sübjektif arzularına göre değil objektif esaslara göre belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi de gözetilmelidir.

Bu nedenlerle de bir taşınmaz için 2,5-3 metre genişliğindeki bir yolun yeterli olacağı kabul edilmelidir.
Davacı yararına tesis edilen geçidin, genel yola kesintisiz ulaşması sağlanmalıdır.

Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel de yine objektif kriterlere, taşınmazın niteliğine göre atanacak bilirkişiler aracılığı ile saptanmalıdır. Saptanan bu bedel, hükümden önce depo ettirilmeli, böylece geçit bedelinin geç ödenmesinden doğabilecek sakıncalara meydan verilmemelidir. Aksinin kabulü, maddenin amacı ile de çelişir.

Kurulan geçit hakkının Medeni Kanunun 748/3. maddesi uyarınca Tapu Siciline kaydı da gereklidir.
Davanın niteliği gereği yargılama giderleri de davacı üzerinde bırakılmalıdır.

Geçit hakkına ilişkin ana ilkeler bu olmakla birlikte eldeki dava özellik taşıyan bir durum arz etmektedir. Şöyle ki: Yararına geçit kurulması istenilen davacıya ait 850 parselin dört tarafı hazine adına orman niteliği ile kayıtlı 938 parsel ile çevrili olup, genel yol ile bağlantısı bulunmadığı sabittir. Mutlak geçit ihtiyacı içersindedir. İstemi bu mutlak gereksinim nedeniyle aşağıda açıklanacak hususlar çerçevesinde çözüme kavuşturulmalıdır.

Özel Daire bozmasında da vurgulandığı üzere davacıya ait taşınmazı dört bir yandan çevreleyip kuşatan, orman vasfıyla Hazine adına kayıtlı 938 parsel üzerinde orman yönetimince gereksinimleri karşılamak üzere açılmış eylemli yollar bulunabilir. Nitekim davacı da bu tür yolların varlığından söz etmektedir.

Bunun yanı sıra bu orman parselinin çevresinde genel yol ile özel mülkiyete konu taşınmazlarda bulunabilir. Veyahut da ormanı çevreleyen özel mülkiyete konu taşınmazların ötesinde genel yol olabilir.

Bu nedenlerle mahkemece öncelikle, 938 sayılı orman parseli ile çevresindeki taşınmazları içeren pafta getirtilmeli, mahallinde yapılacak keşifte orman içindeki fiili yollar; çevreleyen özel mülkiyete konu parseller, bu parsellerden genel yola cepheli olanlar belirlenip, orman yönetiminden davacının hangi eylemli yoldan yararlanabileceği sorulup saptandıktan sonra bu cevapta dikkate alınıp yukarıdaki genel ilkeler gözetilmek suretiyle, ormana komşu sair taşınmazlardan genel yola kadar olan ulaşım olanağı araştırılmalı ve buna göre bir sonuca gidilmelidir.

Yerel mahkeme kararı yukarıda açıklanan nedenlerle ve Özel Daire kararındaki sebeplerle bozulmalıdır.

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 30.11.2005 gününde oybirliği ile karar verildi."

Davalı Hazine vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Hukuk Genel Kurulundaki görüşmede şu sonuca varılmıştır:

Davacıya ait 850 parsel sayılı, 43.142 metrekare mesahalı ve tarla vasıflı taşınmazın dört bir tarafının, Devlet Ormanı vasfıyla Hazine adına kayıtlı 1.581.816,75 metrekare mesahalı 938 parsel sayılı taşınmaz ile çevrili olduğu çekişmesizdir.

Görülmekte olan davada, Devlet ormanı vasıflı 938 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesisi istenilmiştir.

Yargıtay Hukuk Dairelerinin ve Hukuk Genel Kurulu'nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre, mera ve ormanlardan zorunlu geçit tesis edilemez. Esasen, gerek Özel Daire bozma ilamında ve gerekse düzeltilmesi istenilen Hukuk Genel Kurulu kararında, aksi yönde bir benimseme de mevcut değildir: Her iki ilamda da, davacının zorunlu geçit ihtiyacı içerisinde olduğu belirtilmekle birlikte, taşınmazın dört bir tarafının Devlet ormanıyla çevrili bulunmasından dolayı, davacı lehine ormandan geçit hakkı tesis edilemeyeceği gerçeğinden hareket edilip; davacı tarafça ileri sürülen şekilde orman içerisinde fiili yollar bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğine işaret edilmiştir. Başka bir ifadeyle, her iki ilam da, Devlet ormanından zorunlu geçit hakkı tesisi sonucunu öngörmemektedir; sadece, eğer varsa ve hukuken olanaklı ise, orman içerisindeki fiili yollardan herkes gibi davacının da yararlanabileceği belirtilmiştir.

Ancak, karar düzeltme istemi üzerine yeniden yapılan inceleme ve değerlendirmede şu sonuca varılmıştır.:

Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nun bozma ilamında da işaret edilen şekilde bir inceleme ve araştırma yapılıp, Devlet ormanı içerisinde fiili yollar bulunduğunun saptanması ve buna dayalı olarak davacı kooperatifinin bu fiili yol veya yollardan yararlanma hakkına sahip olacağı benimsenmek suretiyle bir hüküm kurulması halinde; böylesi bir hüküm, sonuç itibariyle Devlet ormanından zorunlu geçit hakkı tesisi anlamına gelecektir ki, yukarıda açıklandığı üzere buna hukuken olanak yoktur.

Öte yandan, yine karar düzeltme istemine konu Hukuk Genel Kurulu kararında yapılması gereğine işaret edilen araştırmanın sonucunda, orman içerisinde fiili yollar bulunduğu saptansa dahi, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca, bu konudaki yetkinin Orman Bakanlığına ait olması nedeniyle, davacının öncelikle anılan hükümde öngörülen prosedür çerçevesinde, anılan yollardan yararlandırılması için Orman Bakanlığı'na başvurması gerekeceği açıktır. Bu istemi reddedilirse, davacı, ancak ret işleminin iptali istemiyle bir dava açabilecektir. Böylesi bir davanın ise, adli yargının değil; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-a maddesi uyarınca idare mahkemelerinin görevi içerisinde bulunduğunda da kuşku yoktur.

Bu durumda, Yerel Mahkemenin aynı yöndeki direnme gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.

Ne var ki, temyiz aşamasında zuhulen direnme hükmünün bozulmasına karar verilmiş olduğu, karar düzeltme istemi üzerine yeniden yapılan inceleme sonucunda anlaşıldığından; Hukuk Genel Kurulu'nun bozma kararının kaldırılmasına, direnme kararının onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçeyle; Davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Hukuk Genel Kurulu'nun 30.11.2005 gün ve 2005/14-638 esas, 2005/689 karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına,

Yerel Mahkemenin temyize konu direnme kararının ( ONANMASINA ), harcın davacıdan alınmasına ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığından, 26.04.2006 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tapu İptali ve Tescil - Hazinenin Vekalet Ücreti Sorumluluğu Kriterleri FYLOZOF Meslektaşların Soruları 12 25-06-2021 06:31
Ödenmeyen ikramiyelerle ilgili olarak, direk icra takibi yapmak! nejan Meslektaşların Soruları 2 06-03-2008 14:01
tck m.245 ile ilgili olarak bankaya karşı tazminat davası açılabilir mi? ayse1728 Meslektaşların Soruları 3 09-01-2008 16:14
geçit hakkı ile ilgili bir soru sumeyra Meslektaşların Soruları 2 17-08-2007 17:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04873204 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.