|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
29-11-2011, 16:06 | #1 |
|
sgk işleminin iptali davasında yetki (hmk 14.m) ve süre?
Sevgili meslektaşlarım Aydın'da ikamet eden müvekkilin SGK dan almakta olduğu ölüm maaşı hatalı teftiş sonucu SGK Genel Müdürlüğünün (Ankara) işlemi ile kesilmiş, bu arada 14 ay kadar müvekkile ödeme yapılmamıştır. Kurum işleminin iptali ve aylığın kesildiği zamandan geçerli olmak üzere yeniden bağlanması için açılacak davada yetkili yer işlemi yapanın yeri olan Ankara mı şubesinin de bulunduğu yer olan Aydın mıdır? Ayrıca istirdatı talep için belli bir süre var mıdır? Teşekkür eder kolaylıklar dilerim.
|
29-11-2011, 16:15 | #2 | |||||||||||||||||||||||
|
Sevgili meslektaşım; Davacının bulunduğu yerde de davayı açabilirsiniz. Süre yönünden de bir sıkıntı (zamanaşımı veya hakdüşürücü süre) yoktur... |
29-11-2011, 17:12 | #3 |
|
sevgili meslektaşım; kanaatimce şubenin bulunduğu yerin yetkili olabilmesi işlemi yapmış olmasına bağlı. Yani genel müdürlüğün yaptığı işleme karşı şubenin bulunduğu yer yetkili değil. Yargıtay kararları beni buna ikna ettiği için ve bu davada Yetkisizlik kararı ile karşılaşmak istemediğim için rica etsem bu husustaki Yargıtay Kararlarından burada paylaşır mısınız? Tekrar Teşekkür ederim.
|
29-11-2011, 17:24 | #4 |
|
İdari işlemin iptali için dava açmadan önce idareye başvurdunuz mu,yazılı olarak bildirim tarihinden itibaren idari dava açma süreniz 60 gün ve davalı idare SGK Gen Müd,yetkili mahkeme Ankara idare mahkemeleri,kolay gelsin...
|
29-11-2011, 19:35 | #5 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sevgili meslektaşım; İş mahkemesinde, “kurumun ölüm aylığını kesme işleminin iptali ile kesildiği tarihten itibaren ölüm aylığı ödenmesinin devamına karar verilmesi” veya “kurum işleminin iptali ile ödenmeyen aylara ilişkin aylıkların yasal faizi ile birlikte tahsili…” talepli bir dava açılacak ve davalı olarak da SGK BAŞKANLIĞI gösterilecek. Bu konuda hemfikiriz sanırım… Bence davacının bulunduğu yerde de dava açılabilir. Yetki konusunda içtihatlar:
İlk Yargıtay kararındaki, "işlemin SSK Genel Müdürlüğü tarafından yapılmamış olduğu hususu"na takılmamalıdır bence... Zira ikinci kararda açıkça "...bunun için uyuşmazlığın şube muamelesinden kaynaklanmasına gerek yoktur..." denilmektedir. Bu durumda bence, "işlem SGK Başkanlığı tarafından yapılmış, davanın açıldığı yerdeki şubenin bir tasarrufu yok, o halde yetkili mahkeme Ankara Mahkemeleri'dir" denilemez; davacının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. |
13-12-2011, 16:45 | #6 |
|
sevgili meslektaşım sunduğunuz kararlara teşekkürle birlikte yetki hususunda kafamı karıştıran kararı sunuyorum size. Bu karar gereği şubenin bulunduğu yerin yetkili olabilmesi işlemi şubenin yapmış olmasına bağlı. Yorumda hata yapmış olmam yada Yargıtay'ın görüş değiştirmiş olması hali dışında durum bu sanırım siz ne dersiniz?
T.C. YARGITAY 21.Hukuk Dairesi Esas: 2009/15468 Karar: 2010/11412 Karar Tarihi: 22.11.2010 ÖZET: Tüzel kişilere karşı açılacak davalarda genel yetkili mahkeme, tüzel kişilerin yerleşim yerinin, yani merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olmakla birlikte, şube işlemleri nedeniyle açılacak dava, taraf olarak bağlı bulunulan merkez davalı gösterilerek, şubenin bulunduğu yerde de açılabilir. <Kurum adına işlem yapmaya yetkili bulunmak> şubenin tanımından ortaya çıkan bir sonuç olup, şubenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olması için tek başına yeterli değildir. Şubenin bulunduğu yer yetkisi, o şubenin yapmış olduğu işlemlerden, davacıya ait işlemlerin yürütülmesinden doğan uyuşmazlıklarda geçerli olacağının gözetilmesi gerekir. (506 S. K. m. 79) (1086 S. K. m. 17) (5521 S. K. m. 5, 15) (YHGK. 16.04.2008 T. 2008/10-329 E. 2008/334 K.) Dava: Davacı, kurum kayıtlarında yanlış yazılan baba adının ve doğum tarihinin nüfus kayıtlarına uygun olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi H. C. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi: Karar: Davacı 9087... SGK sigorta sicil numarasındaki kayıtlarda baba adının Ü. yerine A., doğum tarihinin ise 29/11/1949 yerine 01/07/1956 olarak hatalı yazıldığını ileri sürerek bu sicil dosyasındaki hizmetlerin kendisine ait olduğunun tespitini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı Kurum tarafından işlemin davalı Kurumun Adana İl Müdürlüğü işleminden kaynaklandığı bildirilerek süresi içinde yetki itirazında bulunulmuştur. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, Adana Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'nün davacının müracaatı üzerine yazdığı anlaşılan 18.3.2008 tarihli yazısında; Adana Sigorta İl Müdürlüğünün 9087... sigorta numarasında A. oğlu Urfa -Eskihara 1956 doğumlu M. E. adında başka bir kişinin kayıtlı olduğu bu kaydın davacıya ait olduğu iddiası karşısında ise ancak iş mahkemesinden getirilecek bir kararla işlem yapılabileceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Davacının yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 79. maddesidir. Hal böyle olunca uyuşmazlığın 506 sayılı Yasadan kaynaklandığı ve yetki sorununun 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5. maddesi ile yollamada bulunduğu HUMK'nun 17. maddesi gereğince çözümlenmesi gerektiği açıktır. Somut olayda dava Şanlıurfa İş Mahkemesinde açılmıştır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesinde, <İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği>, 15. maddesinde ise <Bu Kanunda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı> bildirilmiştir. Genel yetki kuralı dışında düzenleme öngörülmemiş olması karşısında. HUMK'da yer verilen özel yetkiye ilişkin düzenlemelerin İş Mahkemelerinin yetkisinin belirlenmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 17. maddesinde hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde o şubenin muamelesinden dolayı iflas davası müstesna olmak üzere o şubenin bulunduğu mahalde dahi dava açılabileceği düzenlenmiştir. Bu yetki kuralı kamu düzenine ilişkin olduğundan, yetki itirazı ilk itirazlardan değildir. Taraflar yargılamanın her aşamasında yetki itirazında bulunabileceği gibi mahkemede her zaman kendiliğinden yetkili olup olmadığını inceler. Somut olayda davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği 9087... SGK sicil numarasındaki kaydın başkasına ait olduğunu ancak getirilecek mahkeme kararı ile davacının talebinin değerlendirilebileceğine dair işlemi yapan yerin Adana Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü olduğu açıktır. Tüzel kişilere karşı açılacak davalarda genel yetkili mahkeme, tüzel kişilerin yerleşim yerinin, yani merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olmakla birlikte, şube işlemleri nedeniyle açılacak dava, taraf olarak bağlı bulunulan merkez davalı gösterilerek, şubenin bulunduğu yerde de açılabilir. <Kurum adına işlem yapmaya yetkili bulunmak> şubenin tanımından ortaya çıkan bir sonuç olup, şubenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olması için tek başına yeterli değildir. Şubenin bulunduğu yer yetkisi, o şubenin yapmış olduğu işlemlerden, davacıya ait işlemlerin yürütülmesinden doğan uyuşmazlıklarda geçerli olacağı Hukuk Genel Kurulu'nun 16.4.2008 tarih 2008/10-39 Esas ve 2008/334 sayılı Kararı'nda açıkça belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece davaya bakmaya Adana İş Mahkemesi yetkili olduğundan yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar vermek gerekirken işi esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 22.11.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı |
28-05-2013, 11:59 | #7 |
|
Sevgili meslektaşım aynı konuda ben de İzmir iş mahkemesinde dava açtım görev yönünden davam red edildi. İzmir idari mahkemelerinin görevli olduğu kararda belirtildi. Bilginize
|
20-01-2015, 12:43 | #8 |
|
Uyuşmazlık mahkemesi kararı;
Esas No: Karar No: UYUSMAZLIK MAHKEMESI Hukuk Bölümü 2013/466 2013/893 Karar Tarihi: 04.06.2013 T.C. IDARI ISLEMIN IPTALI ISTEMI - ISTIRAKÇININ ANNESINDEN DOLAYI YETIM AYLIGI BAGLANMASI VE IPTAL EDILEN AYLIK BAGLANMA ISLEMININ YASA UYARINCA TESIS EDILMESI HUSUSLARININ DA GÖZETILMESI - DAVANIN IDARI YARGI YERINDE GÖRÜLECEGI ÖZET: Davacı tarafından açılan davanın görüm ve çözümünün; gerek 5510 sayılı Yasanın ilgili maddesinin, yürürlükten kaldırılan 5434 sayılı Yasanın ilgili maddesinin genisletilmis hali olması, Yasanın dava konusu olaya iliskin ilgili maddesinin son fıkrasının 01.10.2008 tarihinde yürürlüge girmesi; buna karsılık davacıya bu Yasanın yürürlük tarihinden önce, 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre, istirakçi annesinden dolayı yetim aylıgı baglanması ve iptal edilen aylık baglanma isleminin 5434 sayılı Yasa uyarınca tesis edilmesi hususları da gözetildiginde, idari yargı yerinde görülecegi sonucuna varılmıstır. (5510 S. K. m. 56) (5434 S. K. m. 75) OLAY: Davacının babasının, T.C. Emekli Sandıgına tabi olarak emekli aylıgı almakta iken 25.12.2006 tarihinde vefat etmesi üzerine davacıya babasından dolayı 1.1.2007 tarihinden itibaren yetim aylıgı baglanmıs, ancak 4.4.2011 tarih ve 6455367 sayılı islem ile, davacının muvazaalı bosandıgının tespit edildiginden bahisle söz konusu aylıgı kesilerek, ödenen maasları faizi ile birlikte geri istenilmistir. Davacı vekili, Müvekkilimin almakta oldugu dul ve yetim maasının usulsüz bir sekilde kesilmesinden dolayı usulsüz islemin iptali ile fazlaya dair hakların baki kalması kaydı ile dava tarihine kadar ödenmemis olan maaslarının kesildikleri tarihlerden itibaren ay ay yasal faiz uygulanarak davalı kurumdan alınarak müvekkiline ödenmesine, dava süresince isleyecek maas alacaklarının aynı sekilde ödenmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıstır. IZMIR 5.IS MAHKEMESI: 12.4.2012 gün ve E: 2011/592, K:2012/199 sayı ile, tüm dosya muhteviyatı N.a alındıgında; her ne kadar davacı vekilinin Mahkemelerine sundugu dava dilekçesi ile davalı idarenin hukuka aykırı islemin iptali ile müvekkiline ödenmeyen maasların yasal faiziyle hesaplanarak davalı Kurumdan tahsiline ve dava süresince isleyecek maasların da yasal faizi ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmis ise de; 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandıgı Kanununun; Geçici maddesi olan md.121 uyarınca, <Çesitli kanunlarla baglanmıs veya bu kanunun yürürlüge girmesinden sonra baglanacak. Hazinece ödenmesi gerekli emekli, adi malullük, vazife malullügü, harb malullügü, dul ve yetim aylıkları (Vatani hizmet aylıkları dahil) ile toptan ödemelerin ve bunlara iliskin çesitli hakların baglama ve ödeme islemleri 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre T.C. Emekli Sandıgınca yapılır...> ile aynı yasanın geçici 141.maddesinde <Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandıgınca baglanmıs ve bu kanunun yürürlüge girdigi tarihten sonra baglanacak aylıklar ile 07/02/1969 tarihli ve 1101 sayılı Kanunla Hazineden Sandıga devredilmis olan (Emekli, adi malullük, vazife malullügü, harb malullügü, er vazife ve harb malullügü, dul ve yetim aylıkları ile özel kanunlarla vatani hizmet tertibinden baglanmıs) aylıklardan ve bunlarla iliskin ödemelerden yalnız Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 1 / 6 Esas No: Karar No: UYUSMAZLIK MAHKEMESI Hukuk Bölümü 2013/466 2013/893 Karar Tarihi: 04.06.2013 T.C. vatani hizmet aylıkları, faturası karsılıgında Hazinece Sandıga ödenir. Bu kanunun yürürlügünden önceki devre için ödenmemis paralar hakkında da bu madde hükmü uygulanır. 5434 sayılı Kanunun 89 uncu maddesindeki emekli ikramiyesi ile 7184 sayılı Kanunda yazılı ölüm yardımı ve 1301 sayılı Kanun uyarınca ödenen kadrosuzluk tazminatının ödendikçe kuramlara fatura edilecegi hakkındaki hükümleri saklıdır.> düzenlemeleri dogrultusunda, 5510 sayılı yasanın yürürlük tarihinden evvelki 5434 sayılı Emekli Sandıgı yasasının uygulanması gereken ihtilafların 2577 sayılı IYUK'nin 2./1-a fıkrası geregince Idari Yargı'da görülmesinin gerektigi; somut olayda davacıya babası L.Ö.'dan dolayı Emekli Sandıgınca 01/01/2007 tarihinde yetim aylıgı baglandıgı ve davalı Kuramca yetim aylıgının 04/04/2011 tarihinde yersiz ödendiginden bahisle kesildiginin anlasıldıgı; davacı tarafın yetim aylıgının kesilmesi yönündeki davalı Kurumun isleminin iptali ile dava tarihine kadar ödenmeyen maasların ve dava süresince ödenmesi gereken maasların faizi ile birlikte tahsili yönündeki talepleri için yukarıda belirlenen yasal düzenlemeler dogrultusunda ve yetim aylıgı baglandıgı tarih itibariyle ancak Idare Mahkemesi'ne davanın açılabilecegi, Uyusmazlık Mahkemesinin yerlesik içtihatlarının da bu yönde oldugu gerekçesiyle; yargı yolu hatasından dolayı görev yönünden dava dilekçesinin reddine ve idari yargının görevli oldugunun tespitine karar vermis; bu karar temyiz edilmeksizin kesinlesmistir. Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıstır. ANKARA 10.IDARE MAHKEMESI: 27.12.2012 gün ve E:2012/1171 sayı ile, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Saglık Sigortası Kanununun <Uyusmazlıkların Çözüm Yeri> baslıklı 101. maddesinde; <Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyusmazlıklar is mahkemelerinde görülür,> kuralına yer verildigi; bakılmakta olan davada uyusmazlıgın, vefat eden babasından dolayı yetim aylıgı baglanan davacı tarafından, bosandıgı esiyle fiilen yasamaya devam ettiginden bahisle 5510 sayılı Kanunun 56. ve 96. maddeleri uyarınca yetim aylıgının kesilmesine iliskin islemden kaynaklandıgının anlasıldıgı; 5510 sayılı Kanunun 96. maddesi ve bu madde uyarınca çıkarılan Yönetmelik kurallarının uygulanmasından kaynaklanan uyusmazlıkla ilgili Danıstay Onbirinci Dairesinin E:2010/743 esasına kayıtlı benzer bir dosyanın temyizen incelenmesi sırasında Danıstay Onbirinci Dairesince verilen 24.02.2010 tarihli kararla, 5510 sayılı Kanunun <Uyusmazlıkların Çözüm Yeri> baslıklı 101. maddesinde yer alan <bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyusmazlıklar is mahkemelerinde görülür> tümcesinin Anayasa'mızın 2., 37. 125, ve 155. maddelerine aykırı oldugu kanısına ulasılması nedeniyle tümcenin iptali ve yürürlügünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine basvurulmasına karar verilmis, Anayasa Mahkemesinin 25.1.2012 gün ve 28164 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22.12.2011 günlü ve E:2010/65, K:2011/169 sayılı kararıyla; <...5510 sayılı Kanun ile birlikte sosyal güvenlik tek çatı altında toplanmıs, özel hukuk niteligi agır basan sosyal güvenlik hukuku alanı olusmustur, itiraz konusu kuralda, ayrım yapılmaksızın 5510 sayılı Kanundaki is ve islemler hakkında genel bir düzenleme yapılmıs ve aksine hüküm bulunmayan hallerde, Kanun kapsamındaki uyusmazlıkların çözüm yeri olarak is mahkemeleri gösterilmistir. Is Mahkemeleri, is hukuku alanındaki uyusmazlıkları çözmekle görevli, ihtisaslasmıs adlı yargı mahkemeleridir, Yasa koyucu 5510 sayılı Kanun kapsamındaki is ve islemleri, prim esasına dayalı yeni sistemin niteligine baglı olarak is Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 2 / 6 Esas No: Karar No: UYUSMAZLIK MAHKEMESI Hukuk Bölümü 2013/466 2013/893 Karar Tarihi: 04.06.2013 T.C. mahkemelerinin görev alanı kapsamına alabilir. Sosyal güvenlik hukuku kapsamında aynı konuya iliskin tüm uyusmazlıkların, bu alanda görevli uzman mahkeme olan is mahkemelerinde görülmesinin, hak arama özgürlügünü kolaylastırıcı nitelikle oldugu, bu suretle daha kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldıgı da açıktır./ Bu bakımdan; 5510 sayılı Kanun'un yürürlügünden sonra, prim esasına dayalı yeni sistemin içerigi ve Kanun kapsamındaki is ve islemlerin niteligi göz önünde bulunduruldugunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlügü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyusmazlıkların çözümünde is mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa'ya aykırılık görülmemistir.> gerekçesiyle, 5510 sayılı Kanun'un 101. maddesinde yer alan <bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyusmazlıklar is mahkemelerinde görülür> tümcesinin Anayasa'ya aykırı olmadıgına ve itirazın reddine karar verilmis oldugu; dava konusu olayda, uyusmazlıgın, 5510 sayılı Kanun'un 56. maddesinin son fıkrasında yer alan <Esinden bosandıgı halde, bosandıgı esiyle fiilen birlikte yasadıgı belirlenen es ve çocukların, baglanmıs olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kisilere ödenmis olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre alınır.> kuralının uygulanmasına iliskin oldugu, bu kuralın 5510 sayılı Yasa ile yürürlüge konmus olan yeni bir kural oldugu; bu durumda, Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesi de dikkate alındıgında, yürürlükteki 5510 sayılı Kanun ile getirilen kuralın uygulanmasından kaynaklandıgı tartısmasız olan uyusmazlıgın görüm ve çözüm yerinin, aynı Kanunun 101. maddesi uyarınca is mahkemeleri oldugu gerekçesiyle, 2247 sayılı Kanunun 19. maddesi uyarınca dava konusu uyusmazlıkta görevli yargı merciinin belirlenmesi için Uyusmazlık Mahkemesi'ne basvurulmasına, davanın incelenmesinin Uyusmazlık Mahkemesinin verecegi karara kadar ertelenmesine karar vermistir. INCELEME VE GEREKÇE: Uyusmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Serdar ÖZGÜLDÜR'ün Baskanlıgında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Bahri AYDOGAN, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGIL'in katılımlarıyla yapılan 4.6.2013 günlü toplantısında: I-ILK INCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Idare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesine göre basvuruda bulunulmus oldugu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyusmazlık Mahkemesi'ne gönderildigi ve usule iliskin herhangi bir noksanlık bulunmadıgı anlasıldıgından görev uyusmazlıgının esasının incelenmesine oy birligi ile karar verildi. II-ESASIN INCELENMESI: Raportör-Hakim Taskın ÇELIK'in, davanın çözümünde idari yargının görevli oldugu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Bassavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıstay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜS'ün davada idari yargının görevli oldugu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREGI GÖRÜSÜLÜP DÜSÜNÜLDÜ: Dava, Emekli Sandıgı istirakçisi iken vefat eden babasından dolayı yetim aylıgı alan davacının, anlasmalı bosanma yaptıgı gerekçesiyle aylıgının kesilmesine iliskin davalı idare isleminin iptali, kesilen maaslarının ödenmesi istemiyle açılmıstır. Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 3 / 6 Esas No: Karar No: UYUSMAZLIK MAHKEMESI Hukuk Bölümü 2013/466 2013/893 Karar Tarihi: 04.06.2013 T.C. 31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Saglık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalısanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalısanlar (Bag-Kur'lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalısanlar (Tarım Bag-Kur'luları), tarım islerinde ücretle çalısanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diger kamu görevlilerini (Emekli Sandıgı Istirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dısında, sosyal güvenlik ve saglık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmus, bes farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıstır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandıgı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diger kamu görevlilerini diger sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (basta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermis; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmıs ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüge girdigi 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diger kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre islem yapılacagı hüküm altına alınmıstır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi'nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmistir. 5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan <...bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyusmazlıklar Is Mahkemelerinde görülür.> bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz basvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyusmazlıga ısık tutacak sekilde su gerekçeye dayandırmıstır: <...5754 sayılı Kanunun yürürlüge girmesinden önce memur ve diger kamu görevlisi olarak çalısmakta olanlar, evvelce oldugu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun'un yürürlüge girmesinden sonra memur ve diger kamu görevlileri olarak çalısmaya baslayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun degil, 5510 sayılı Kanun'un öngördügü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlügüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptıgı, tesis ettigi islem ve muameleler idari islem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlıgından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun'un yürürlüge girmesinden önce istirakçisi sıfatıyla çalısmakta olan memurlar ve diger kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun'a göre emekli, dul ve yetim aylıgı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diger kamu görevlilerinden ileride emeklilige hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu'nun tesis edecegi islem ve yapacagı muameleler idari islem niteligini korumaya devam edecek, bunlara iliskin ihtilaflarda da evvelce oldugu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir... Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlügünden sonra, prim Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 4 / 6 Esas No: Karar No: UYUSMAZLIK MAHKEMESI Hukuk Bölümü 2013/466 2013/893 Karar Tarihi: 04.06.2013 T.C. esasına dayalı yani sistemin içerigi ve Kanun kapsamındaki is ve islemlerin niteligi göz önünde bulunduruldugunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlügü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyusmazlıkların çözümünde is mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa'ya aykırılık görülmemistir. Ancak, yukarıda açıklandıgı üzere 5754 sayılı Kanun'un yürürlüge girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diger kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından dogan idari islem ve idari eylem niteligindeki uyusmazlıklarda idari yargının görevinin devam edecegi açıktır...> Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte degerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüge girmesinden önce memur ve diger kamu görevlisi olarak çalısmakta olanlar, daha önce oldugu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edilecegi; ancak, bu Kanunun yürürlüge girmesinden sonra memur ve diger kamu görevlisi olarak çalısmaya baslayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacagı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun degil 5510 sayılı Kanunun öngördügü kural ve esasların uygulanacagı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümlenecegi açıktır. Kaldı ki; T.C. Anayasası'nın 158.maddesindeki <...diger mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyusmazlıklarında Anayasa Mahkemesi'nin kararı esas alınır < hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyusmazlıgın çözümünde esas alınacagı tartısmasızdır. Bu durumda, 5510 sayılı Yasanın yürürlüge girmesinden önce istirakçi sıfatıyla çalısmakta olan memurlar ve diger kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylıgı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diger kamu görevlilerinden ileride emeklilige hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen islem ve yapacagı muamelelerin <idari islem> ve <idari eylem> niteligini korumaya devam edecegi, dolayısıyla, 2577 sayılı Idari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari islemler hakkında yetki, sekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Yasanın yürürlüge girdigi tarihten önce emekli kamu personeli olan babasından dolayı kendisine yetim aylıgı baglanan ve bosandıgı esiyle beraber yasadıgının tespit edildiginden bahisle yetim aylıgının kesilmesine iliskin davalı idare isleminin iptali istemiyle davacı tarafından açılan davanın görüm ve çözümünün; gerek 5510 sayılı Yasanın 56.maddesinin, yürürlükten kaldırılan 5434 sayılı Yasanın 75.maddesinin genisletilmis hali olması, Yasanın dava konusu olaya iliskin 56.maddesinin son fıkrasının 01.10.2008 tarihinde yürürlüge girmesi; buna karsılık davacıya bu Yasanın yürürlük tarihinden önce, 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre, istirakçi annesinden dolayı yetim aylıgı baglanması ve iptal edilen aylık baglanma isleminin 5434 sayılı Yasa uyarınca tesis edilmesi hususları da gözetildiginde, idari yargı yerinde görülecegi sonucuna varılmıstır. Açıklanan nedenlerle, Ankara 10.Idare Mahkemesinin basvurusunun reddi gerekmistir. Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 5 / 6 Esas No: Karar No: UYUSMAZLIK MAHKEMESI Hukuk Bölümü 2013/466 2013/893 Karar Tarihi: 04.06.2013 T.C. SONUÇ: Davanın çözümünde IDARI YARGININ görevli olduguna, bu nedenle Ankara 10. Idare Mahkemesi'nin 27.12.2012 gün ve E:2012/1171 sayılı BASVURUSUNUN REDDINE, 04.06.2013 gününde OYBIRLIGI ILE KESIN OLARAK karar verildi. (¤¤) Sinerji Mevzuat ve Içtihat Programı Sayfa 6 / 6 |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
itirazın iptali davasında yetki | Av.Nehir | Meslektaşların Soruları | 34 | 16-01-2012 14:37 |
İcrada Yetki itirazında bulunulmazsa itirazın iptali davasında bulunulabilir mi? | emran | Meslektaşların Soruları | 1 | 12-10-2011 12:07 |
Emeklilik işleminin iptali | omarsa | Meslektaşların Soruları | 0 | 25-01-2011 19:18 |
satış işleminin iptali | parézer | Meslektaşların Soruları | 4 | 09-01-2009 15:40 |
İtirazın iptali davasında yetki | attorneytalay | Meslektaşların Soruları | 7 | 30-09-2006 14:23 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |