Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Haciz esnasında eşin icra kefilliğinin alınması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-09-2010, 11:44   #1
av.fatihyilmaz

 
Varsayılan Haciz esnasında eşin icra kefilliğinin alınması

Öncelikle tüm meslektaşlarıma iyi çalışmalar diliyorum. Çok acele açmam gereken bir dava var ve bunla alakalı sizlerden yardım istiyorum.
Müvekkil hakkında 2004 yılında takip açılmış ve taşındığı (x) adresine 21'e göre tebligat yapılmış
- 2005 yılında hacze gidilerek taşındığı tespit edilmiş.
- Yeni adresi tespit edilerek 22.08.2005 tarihinde hacze çıkılmış ve hacizden sonra 16.07.2008 tarihine kadar dosyaya herhangi bir işlem yapılmamıştır.
- 16.07.2008 tarihinde HARÇ YATIRILMAKSIZIN takip yenilenmiş ve yeni esas numarası verilmiştir.
- Yenileme emri müvekkilin taşındığı (x) adresine 25.07.2008 tarihinde gönderilmiş doğal olarak iade dönmüştür.
- Aradan 1 yıldan fazla bir süre geçmiş ve 30.10.2009 tarihinde taşındığı adrese 35'e göre tebligat çıkarılmıştır.
- 17.08.2010 tarihinde hacze çıkılmış ve haciz esnasında müvekkilin eşi dosya hesabı çıkarılmadan icra kefili olarak alınmıştır. Borçlu müvekkil ile ilgili davamızı açtık.

1- Haciz baskısı altında olması nedeniyle icra kefili olduğuna dair bir savunma yapabilir miyiz?
2- Dosya hesabının çıkarılmaması ne gibi bir sonuç doğurur?
3- İcra kefilliğinin unsurları nelerdir?
4- Gönderilen icra emrinde imza ve mühür de yok
5- Kısaca eşi sorumluluktan kurtarmak için ne yapılabilir bu durumla alakalı Yargıtay kararları mevcutsa paylaşırsanız çok sevinirim.
Old 04-09-2010, 12:13   #2
Av.Şevval

 
Varsayılan

1-Taahhüdü ihlal dosyalarımda taahhüdün haciz baskısı altında alındığını ve buna dair yargıtay kararlarını mutlaka sunuyorum.Bu yönde savunma yapabilirsiniz ancak hiç bu gerekçeyle beraat kararı alamadım.

2-Dosya hesabının çıkarılmaması başlı başına beraat gerekçesi oluşturur.Bu noktayı incelemeniz ve savunmalarınızı burada yoğunlaştırmanız daha yararlı olacaktır.Site içerisinde bolca yargıtay kararı var.(Ben teknoloji özürlüyüm ekleyemiyorum)

3-Borçlu dışındaki bir kişi icra kefili olabilir.Beyanı alınır,harcı yatırılır.İcra kefilinin taahhüdü konusunda üzerinde duracağınız nokta kendisine ödeme emrinin tebliğ edilip edilmediğidir.Biliyorsunuz ödeme emri tebliğ edilmeden ve takip kesinleşmeden alınan taahhüt geçersizdir.Dosyanızda kefil kendisine yönelik takip kesinleştikten sonra mı önce mi taahhütte bulunmuştur.İhtiyati hacizler gibi düşünün bu şekilde alınan taahhütler usulüne uygun değildir.Bu nokta üzerinde de yoğunlaşırsanız iyi olur.

4-Gönderilen icra emrinde imza ve mühür olmamasını açıkçası anlayamadım.İcra dosyasından kontrol edilmeli.

5-Kısaca eşi sorumluluktan kurtarmak,anlattıklarınıza göre taahhüt usulsüz görünüyor.

Biliyorum uzun oldu ancak eklemek istiyorum,müvekkiliniz hakkında yaplan takibin dayanağı nedir?Çek,bono ve ya başka ?
Old 04-09-2010, 12:47   #3
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.fatihyilmaz
Öncelikle tüm meslektaşlarıma iyi çalışmalar diliyorum. Çok acele açmam gereken bir dava var ve bunla alakalı sizlerden yardım istiyorum.
Müvekkil hakkında 2004 yılında takip açılmış ve taşındığı (x) adresine 21'e göre tebligat yapılmış
- 2005 yılında hacze gidilerek taşındığı tespit edilmiş.
- Yeni adresi tespit edilerek 22.08.2005 tarihinde hacze çıkılmış ve hacizden sonra 16.07.2008 tarihine kadar dosyaya herhangi bir işlem yapılmamıştır.
- 16.07.2008 tarihinde HARÇ YATIRILMAKSIZIN takip yenilenmiş ve yeni esas numarası verilmiştir.
- Yenileme emri müvekkilin taşındığı (x) adresine 25.07.2008 tarihinde gönderilmiş doğal olarak iade dönmüştür.
- Aradan 1 yıldan fazla bir süre geçmiş ve 30.10.2009 tarihinde taşındığı adrese 35'e göre tebligat çıkarılmıştır.
- 17.08.2010 tarihinde hacze çıkılmış ve haciz esnasında müvekkilin eşi dosya hesabı çıkarılmadan icra kefili olarak alınmıştır. Borçlu müvekkil ile ilgili davamızı açtık.

1- Haciz baskısı altında olması nedeniyle icra kefili olduğuna dair bir savunma yapabilir miyiz?
2- Dosya hesabının çıkarılmaması ne gibi bir sonuç doğurur?
3- İcra kefilliğinin unsurları nelerdir?
4- Gönderilen icra emrinde imza ve mühür de yok
5- Kısaca eşi sorumluluktana kurtarmak için ne yapılabilir bu durumla alakalı Yargıtay kararları mevcutsa paylaşırsanız çok sevinirim.

Sayın meslektaşım,
- Borçluya yapılan tebligat usulsüz ise şikayet yolu ile iptal ettirebilirsiniz. Böylece icra kefilliği de iptal olur.
- Yazdıklarınıza göre dosyanın işlemden kaldırılmış olması gerekir. Bu hususu şikayet yolu ile öne sürerek tüm işlemleri, bu arada icra kefilliğini de iptal ettirebilirsiniz.
- İcra emrinde mühür ve imza olmaması da icra emrinin iptali nedenidir.
Old 06-09-2010, 16:41   #4
av.fatihyilmaz

 
Varsayılan

Yardımlarınız için çok teşekkür ederim...
Old 06-09-2010, 17:23   #5
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

Yargıtayın borçluya tebligat usülsüz olsa bile kefilin kefilliğinin bağımsız olduğu ve kefaletiyle sorumlu olduğu ,icra tutanağının ilam hükmünde olduğu yönünde bir kararı vardı diye hatırlıyorum.
Old 06-09-2010, 17:55   #6
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Aybüke Kağan
Yargıtayın borçluya tebligat usülsüz olsa bile kefilin kefilliğinin bağımsız olduğu ve kefaletiyle sorumlu olduğu ,icra tutanağının ilam hükmünde olduğu yönünde bir kararı vardı diye hatırlıyorum.

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E:2005/16843
K:2005/20657
T:24.10.2005

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : İİK'nun 38. maddesi gereğince, İcra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Ancak, usulüne uygun İcra kefaleti olsa dahi hakkında takip yapılan asıl borçlu yönünden takip kesinleşmedikçe icra kefiline İcra emri çıkarılamayacağı gibi, borç miktarının kesinlesmemesi halinde de kefil hakkındaki takibin devamı mümkun degildir. Somut olayda, icra kefili hakkında haciz uygulanabilmesi icin öncelıkle adı geçene İcra emri gönderilmesi zorunludur. Bu nedenlerle ve henüz İcra emri gönderilmediğinden mahkemece şikayetçi ile ilgili haczin kaldırılması yasaya uygundur. Ancak, icra emri gonderildikten sonra kefilin itirazı üzerine kefaletin gecerli olup olmadığı incelenebileceginden ve henuz itiraz asamasına gelınmeden şikayetçinin kefaletinin hüküm ifade etmeyeceği yönünde de karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 24.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
E:2007/18047
K:2007/20906
T:12.11.2007

Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
İİK'nın 38. maddesi gereğince İcra Dairesi'ndeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. İcra kefiline karşı (ilam niteliğindeki icra kefaletine dayanılarak) ayrı bir ilamlı icra takibi de yapılabilir. Fakat, icra kefaletinin verildiği asıl takip dosyasında takibin icra kefiline karşı yürütülmesi de mümkündür. Ancak, usulüne uygun icra kefaleti olsa dahi, hakkında takip yapılan asıl borçlu yönünden takip kesinleşmedikçe icra kefiline icra emri çıkarılamaz. Çünkü kefil hakkında yürütülecek takibin kesinleşen bir miktar için başlatılıp devam etmesi zorunludur. Bu koşullar oluştuktan sonra (icra kefili hakkında) uygulanan bir haciz sırasında adı geçenin haczedilmezlikle ilgili hakkından feragat bulunduğu takdirde İİK'nın 83/a maddesinin tatbiki söz konusu olur (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s: 767) (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra İflas 1. Cilt, s: 834) (HGK 31.03.2004 tarih ve 2004/122002).
Somut olayda mahkemenin gerekçesi yasaya uygun olmakla beraber, kefilin kabul beyanı kendisi ile ilgili haciz sırasında olmayıp, dosya borçlusu ile ilgili ve kefalet ettiği borçla ilgili haciz tutanağında yazılıdır.
O halde, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle reddi isabetsizdir.
Sonuç: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 12.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 07-09-2010, 07:43   #7
av.fatihyilmaz

 
Varsayılan

^^İcra Dairesi'ndeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir.^^ İcra Dairesindeki kefaletler derkenborçlunun daireye gelerek resmi dosya hesabı çıkarılarak icra dairesinde alınan kefalet olarak yorumluyorum. Yanlışsam düzeltilsin ama haciz esnasında, dosya hesapı çıkarılmadan alınan icra kefaletinin şekil kurallarına aykırı olduğundan geçersiz olduğunu düşünüyorum.
Old 07-09-2010, 07:47   #8
av.fatihyilmaz

 
Varsayılan

Kefaletin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, borcun tüm ferileriyle birlikte bilinmesi gerek... benim konumda sadece asıl alacak işlenmiş haciz zaptına borcun ne kadar olduğuna dair herhangi bir hesap çıkarılmamış.
Old 08-09-2010, 10:01   #9
seyyare

 
Varsayılan

kefalaet harcının yatırılıp yatırılmadığını da araştırmanızı öneririm...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
bir eşin borcundan dolayı diğer eşin taşınmazına haciz günseligonca Meslektaşların Soruları 4 10-01-2014 21:54
haciz esnasında alınan icra kefaletinin geçerli olup olmadığı idiltez Meslektaşların Soruları 14 05-03-2012 17:24
Haciz Esnasında İstihkak İddiası Desarac Meslektaşların Soruları 11 24-04-2010 17:27
haciz esnasında icra memurunun yetkisinin sınırı nedir. av.fundasin Meslektaşların Soruları 5 17-09-2008 00:20
haciz esnasında mal kaçırma bahar kesici Meslektaşların Soruları 3 10-08-2008 16:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05182910 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.