Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İpoteğİn Paraya Çevrilmesi Yolu İle Takip ve Takibin İptali

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-12-2008, 10:42   #1
Goldan

 
Varsayılan İpoteğİn Paraya Çevrilmesi Yolu İle Takip ve Takibin İptali

Kredi sözleşmesi gereğince A şahsı borçlu arıca B şahsıda kefil.B Şahsı ayrıca Aşahsının lehine ipotek vermiş.Bşahsı için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yaptık. A ve B içinse ilamsız takip başlattık. Takipler kesinleşti 6 ay oldu.Satış günü geldi ancak B şahsı Takibin İptalini istedi. İpotek Takibinde borçlunun adının yazılmadığı gerekçesi ile.Şikayet süreye tabi değil mi? (7 Gün ) Ayrıca B kefil olması sebebi ile A 'nın adının ipotek takibinde yer alması gerekmez diye düşünüyorum.Bu konuda fikir sahibi olan arkadaşlara şimdiden teşekkürler
Old 26-12-2008, 11:45   #2
kapgan

 
Varsayılan

A lehine ipotek veren B, icra hukuku bakımından borçlu lehine ipotek veren üçüncü kişi konumundadır.İ.İ.K. md.149/1 hükmü bu durumda asıl borçluya ve üçüncü kişiye birlikte icra emri gönderilmesini emreder.Amir hükümüdür,dolayısla bu konudaki şikayet de süreye tabi değil,kamu düzenindendir.Bu açıklamar doğrultusunda olumlu bir sonuç lehinize çıkaramadım.
Old 26-12-2008, 12:01   #3
Goldan

 
Varsayılan

Ancak Genel Kredi Sözleşmesinde B Müşterek Borçlu ve Müteselsil Kefil durumundadır. Bu durumda BK.487 maddesinden yararlanamaz mıyız?
Old 26-12-2008, 12:25   #4
kapgan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Goldan
Ancak Genel Kredi Sözleşmesinde B Müşterek Borçlu ve Müteselsil Kefil durumundadır. Bu durumda BK.487 maddesinden yararlanamaz mıyız?

Bu durum zaten ticari iş niteliğinde olacağından hem BK 487 hem de TTK'daki müteseldil kefalet uygulanır elbetteiama sadece ilamsız takip için kullanılır.Oysa İİK rehnin paraya çevrilmesi yolunda bu konuda özel bir hüküm koymuştur.Bu usulü bir şarttır.Bu nedenle olumsuz diye düşünüyorum zaten.
Old 26-12-2008, 14:27   #5
Gamze Dülger

 
Varsayılan

İİK 149. madde "İpoteğin paraya çevrilmesi takibinde icra emri gönderilecek olanları " belirlemiştir.Bunlar,borçlu,taşınmaz üçüncü kişi tarafından rehnedilmiş ise bu şahıs,gayrımenkul mülkiyeti üçüncü kişiye geçmiş ise bu ilgilidir.

Rehin veren,aynı zamanda müşterek borçlu müteselsil kefil ise ve diğer borçlu içinde aynı zamanda ilamsız takip yapılmış ise,olayınızda bildirdiğiniz sebeb ile takibin iptal edilemeyeceğini düşünüyorum.Zorunlu takip arkadaşlığı ve bu hususun kamu düzeninden olması hususu,İpoteğin üçüncü kişi olması hali için sözkonusudur.

Ancak;

Borçlar kanunu

4 - İHBAR
MADDE 802 - İpotekle takyit edilmiş olan gayrimenkulün maliki, borçtan şahsen mesul değil ise alacaklının tediye talebi kendisine karşı muteber olmak için borçlu ile kendisine de tebliğ edilmek lâzımdır.
Lehinize bulduğum kararı aşağıya kopyaladım.Diğer kararlar ise ipotek verenin,borçlu değil üçüncü kişi olması durumu ile ilgilidir."

Olayınızda ipotek verenin "Müşterek borçlu müteselsil kefil" olup olmaması önemlidir.

İpotek veren,sadece kefil ise bu takdirde sorçtan şahsen sorumlu değildir.Sorumluluğu üçüncü kişi yararına rehin vererek borca kefil olmaktan ibarettir.Bu takdirde aşağıda sunulu karar gereği "Borçtan şahsen sorumlu olmaması sebebiyle zorunlu takip arkadaşlığı olduğunun kabulü " gerekir.

Saygılarımla


T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/3142

K. 2002/3843

T. 21.5.2002

• KREDİ SÖZLEŞMESİNDE KEFİLE KARŞI TAKİP ( İpotek Vermiş Olan Kefile Karşı Takip Yapılabilmesinin Şartları )

• İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP YAPILABİLMESİNİN ŞARTLARI ( Kredi Sözleşmesinde Kefile Karşı )

• KEFİLE KARŞI İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİP YAPILMASININ ŞARTLARI ( Kredi Sözleşmesinde )

4721/m.887

743/m.802


ÖZET : Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan ilamsız takibe karşı borçluların itirazının iptali istemine ilişkindir. İpoteğin, borçtan şahsen sorumlu olmayan davalı tarafından verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, taşınmaz malikinin borçtan şahsen sorumlu olmaması halinde alacaklının ödeme isteminin adı geçen yönünden geçerli olabilmesi, bu istemin hem borçluya hem kendisine karşı ulaştırılmış olması koşuluna bağlıdır. Dosya içinde sözkonusu ihtarın yapıldığına dair herhangi bir belgeye rastlanmamıştır. Bu yön, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla girişilecek takipte ön koşul olarak dikkate alınması gerektiğinden sözkonusu ihtarın varlığı araştırılmadan davanın kabulüne karar verilemez.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı şirketin senet avansı karşılığı kredi kullandığını, diğer davalının müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu ve banka lehine gayrimenkul ipoteği tesis ettiğini, hesabın kat edilerek tahsili için girişilen takibe itiraz edildiğini iddia ederek itirazın iptaliyle %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar cevap vermemiş duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davalıların takip dosyasına yaptıkları itirazların iptaliyle takibin devamı ve %40 tazminatın davalılardan tahsiline dair verilen hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan ilamsız takibe karşı borçluların itirazının iptali istemine ilişkindir.
İpoteğin, borçtan şahsen sorumlu olmayan davalı Casim K. tarafından verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, önceki MK.nun 802. madde ( MK.887 mad )uyarınca taşınmaz malikinin borçtan şahsen sorumlu olmaması halinde alacaklının ödeme isteminin adı geçen yönünden geçerli olabilmesi, bu istemin hem borçluya hem kendisine karşı ulaştırılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Dosya içinde sözkonusu ihtarın yapıldığına dair herhangi bir belgeye rastlanmamıştır. Bu yön, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla girişilecek takipte ön koşul olarak dikkate alınması gerektiğinden söz konusu ihtarın varlığı araştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.5.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.






T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/5063

K. 2002/6226

T. 26.3.2002

• KREDİ BORCUNDA İPOTEK VEREN ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN SORUMLULUĞU ( Asıl Borçlu Takip Edilmişse İpotek Verene Karşı Sonradan Takip Yapılabileceği )

• İCRA TAKİPLERİNİN BİRLEŞTİRİLMESİ ( Kredi Borcunda İpotek Veren Üçüncü Kişiye Karşı Başlatılacak Takiple Asıl Borçluya Karşı Yapılmış Olan Takip )

• İPOTEK VEREN ÜÇÜNCÜ KİŞİYE KARŞI TAKİP YAPILMASI VE TAKİPLERİN BİRLEŞTİRİLMESİ ( Asıl Borçluya Karşı Önceden Takip Yapılmış Olması )

• TAKİPLERİN BİRLEŞTİRİLMESİ ( Kredi Borcunda İpotek Veren Üçüncü Kişiye Karşı Başlatılacak Takiple Asıl Borçluya Karşı Yapılmış Olan Takip )

2004/m.149

4721/m.887

743/m.802


ÖZET : İİK.nun 149. maddesi gereğince kredi borçlusu ile birlikte, taşınmaz üçüncü kişi tarafından rehnedilmiş ise bunlara icra emri gönderilir. Asıl borçlu hakkında takip yapıldığı için ipotek verenin sonradan takip edilerek bu iki takibin birleştirilmesi mümkündür.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : İİK.nun 149. maddesi gereğince kredi borçlusu ile birlikte taşınmaz üçüncü kişi tarafından rehnedilmiş ise bunlara icra emri gönderilir. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, asıl borçlu hakkında takip yapıldığı için ipotek verenin sonradan takip edilerek bu iki takibin birleştirilmesi mümkündür. Mercice alacaklıya Medeni Kanunun 802. maddesi uyarınca ipotek borçlusuna ihtarname tebliğ ettirilmesi ve borç muaccel hale geldikten sonra adı geçen hakkında yeniden takip yapması, daha sonra da bu dosya ile birleştirilmesi konusunda mehil verilmesi bu işlemlerin yerine getirilmemesi halinde takibin tümüyle iptali gereklidir. Takipten önceki ödemelerle ilgili itiraz süreye tabi ve borçlunun sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Yukarıda açıklanan ve süreye tabi olmayan şikayetin bu kurallar dairesinde kabulüne ve takibin limitle sınırlı olarak devamına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 26.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 1998/8197

K. 1998/8854

T. 15.9.1998

• İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ ( İcra Emri Gönderilecekler )

• İCRA EMRİ ( İpoteğin Paraya Çevrilmesinde Gönderilecekler )

• İPOTEKLİ TAŞINMAZ MÜLKİYETİNİN EL DEĞİŞTİRMESİ ( İpoteğin Paraya Çevrilmesi )

2004/m.149

ÖZET : İcra müdürü ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve gayrimenkul 3. şahıs tarafından rehnedilmiş veya gayrimenkulün mülkiyeti 3. şahsa geçmiş ise ayrıca bunlara birer icra emri gönderir.
DAVA: Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 6.07.1998 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: İİK.`nun 149. maddesi; "icra müdürü ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve gayrimenkul 3. şahıs tarafından rehnedilmiş veya gayrimenkulün mülkiyeti 3. şahsa geçmiş ise ayrıca bunlara birer icra emri gönderir" hükmünü içermektedir.
Takip 9.5.1997 günü başlatıldığına ve takipten önce 10.9.1996`da taşınmazın maliki değiştiğine göre bu kişiye de ödeme emri gönderilmesi zorunludur. Merciice 3. kişinin ipotekle yükümlü olarak taşınmazı satın aldığından bahisle istemin reddi isabetsizdir.
SONUÇ: Şikayetçi vekilinin temyiz itirazının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK.`nun 366. ve HUMK.`nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 15.9.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/10722

K. 2001/11786

T. 29.6.2001

• İPOTEK ( Malikin Borçtan Şahsen Mesul Olmaması - Alacaklının Tediye Talebinin Muteber Olabilmesi İçin Borçluyla Birlikte Kendisine de Tebligat Zorunluluğu )

• TEBLİGAT ZORUNLULUĞU ( İpotekli Taşınmaz Malikinin Borçtan Şahsen Mesul Olmaması - Alacaklının Tediye Talebinin Muteber Olabilmesi İçin Borçluyla Birlikte Kendisine de )

743/m.802


ÖZET :İpotekle takyit edilmiş olan gayrimenkulun maliki borçtan şahsen mesul değil ise, alacaklının tediye talebi kendisine karşı muteber olmak için ipotek borçlusu ile kendisine de tebligat yapılması gerekir.
DAVA : Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : MK.nun 802. maddesine göre ipotekle takyit edilmiş olan gayrimenkulun maliki borçtan şahsen mesul değil ise, alacaklının tediye talebi kendisine karşı muteber olmak için ipotek borçlusu ile kendisine de tebligat yapılmak gerekir. Bu nedenle Merci Hakimliğinin ipotek veren yönünden hükümde yer alan gerekçesi ve adı geçen için takibin iptali yasaya uygundur. Ancak, Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre asıl borçlu hakkında takip yapıldığı için ipotek veren yönünden yukarıda açıklanan eksiklik giderilerek yeniden takip yapılması ve bu takiple birleştirilmesi mümkündür. Mercice alacaklıya anılan konuda. MK.nun 802. maddesi uyarınca ipotek borçlusuna ihtarname tebliğ ettirmesi ve borç muaccel hale geldikten sonra adı geçen hakkında yeniden takip yapması, daha sonra da bu dosya ile birleştirilmesi konusunda mehil verilmesi, bu işlemlerin yerine getirilmemesi halinde takibin tümüyle iptali yerine yazılı şekilde hüküm tesisi yasaya uygun bulunmamıştır.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 29.6.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 1999/17564

K. 2000/198

T. 18.1.2000

• İPOTEK TAKİBİ ( Asıl Borçlu İçin Yapılmadan İpotek Verenler Hakkında Yapılamayacağı )

• TAKİBE DAHİL EDİLEMEME ( Asıl Borçlunun - İpotek Verenler Hakkında Öncelikle Takibe Başlanması )

• İPOTEKLİ BORÇLARIN TAKİBİNDE TAKİBE DAHİL EDİLME ( Asıl Borçlu - İpotek Verenler )

743/m.796/2,799,802

ÖZET : Asıl borçlu hakkında takip yapılmadan ipotek verenler hakkında takip yapılamaz ve daha sonra asıl borçlu takibe dahil edilemez. Buna karşın, asıl borçlu hakkında takip yapıldığı halde ipotek veren hakkında takip yapılmamışsa, bu kişinin daha sonra takibe dahil edilmesi ve hakkındaki eksikliğin giderilmesi mümkündür.
DAVA : Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 21.12.1999 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Asıl borçlu hakkında takip yapılmadan ipotek verenler hakkında takip yapılamaz ve daha sonra asıl borçlu takibe dahil edilemez. Buna karşın asıl borçlu hakkında takip yapıldığı halde ipotek veren hakkında takip yapılmamışsa, bu kişinin daha sonra takibe dahil edilmesi ve hakkındaki eksikliğin giderilmesi mümkündür.
İtiraz eden borçluların durumları bu esaslar çerçevesinde değerlendirilmeden ve bir kısım ipoteklerde Ç. Ltd. Şirketinin kredi borcu için kendi taşınmazını ipotek ettiği gözönüne alınmadan tüm borçlular hakkında takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 18.1.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 26-12-2008, 14:36   #6
Av. İlhan SALBAŞ

 
Varsayılan

Kazancı yayınlarında çok fazla karar var. Asıl borçlunun mutlaka takipte gösterilmesi gerekiyor. Tek başına ipotek borçlusuna takip yapılamaz. Süresiz şikayete tabi. Ayrıca anladığım kadarıyla limit ipoteği söz konusu. Önceden asıl borçluya ve kefile muacceliyet ihbarı (noterden) çekmeniz. Tebliğ şerhini icra dairesine ibraz ederek her iki borçluya karşı ipoteğin paraya çevrilmesi takibi başlatmanız her iki borçlu yönünden takibi kesinleştirmeniz gerekiyor. Muacceliyet ihbarı yapılmadığı şikayet süreli, ancak, asıl borçlunun takipte gösterilmemesi süresiz şikayete tabidir.
Old 26-12-2008, 15:12   #7
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Zorunluluk ve kamu düzeni ile ilgili ile ilgili bir kısım kararlar....

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/25851

K. 2006/2389

T. 14.2.2006

• ZORUNLU TAKİP ARKADAŞLIĞI ( Borçlu İle Rehin Veren Hakkında Birlikte Takip Yapılması Gereği - Kredi Borcu Nedeniyle Takip )

• İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLU İLE TAKİP ( Aralarında Zorunlu Takip Arkadaşlığı Olan Borçlu İle Rehin Veren Hakkında Birlikte Takip Yapılması Gereği )

• KREDİ BORCU NEDENİYLE TAKİP ( Aralarında Zorunlu Takip Arkadaşlığı Olan Borçlu İle Rehin Veren Hakkında Birlikte Takip Yapılması Gereği )

2004/m.149


ÖZET : Olayda, icra takibinin dayanağı ipotek akit tablosunun incelenmesinde, rehin veren şikayetçinin kredi borçlusunun bankaya olan borçlarının teminatı olarak taşınmazı ipotek ettiği anlaşılmaktadır. İİK'nın 149. maddesine göre aralarında zorunlu takip arkadaşlığı olan borçlu ile rehin veren hakkında birlikte takip yapılmalıdır.
Kredi borçlusu hakkında takip yapılmadığından ve bu eksiklik sonradan tamamlatılamayacağı gibi kamu düzenine ilişkin bulunduğundan takibin her aşamasında ve süresiz olarak ileri sürülebilecek nitelikte olup mahkemece kendiliğinden gözönüne alınması gerekir.
DAVA : Mahalli mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR : Borçlu ipotek veren 3. şahıs hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine geçilmiş ve adı geçene örnek 152 numaralı ödeme emri tebliğ edilmiştir. İcra takibinin dayanağı olan ipotek akit tablosunun incelenmesine, rehin veren şikayetçi 3. kişinin kredi borçlusu B... Tarım İlaçları Ltd. Şti'nin , Z... Bankası A.Ş.'ye olan borçlarının teminatı olmak üzere taşınmazını ipotek ettiği anlaşılmaktadır. İİK'nın 149. maddesine göre aralarında zorunlu takip arkadaşlığı olan borçlu ile rehin veren hakkında birlikte takip yapılmalıdır.
Somut olayda kredi borçlusu hakkında takip yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu eksiklik sonradan tamamlatılamayacağı gibi kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan takibin her aşamasında ve süresiz olarak ileri sürülebilecek nitelikte olup mahkemece kendiliğinden gözönüne alınması gereken hususlardandır. O halde Mahkemece açıklanan nedenlerle re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekirken başvurunun itiraz olarak nitelendirilerek itirazın icra dairesine yapılacağından bahisle ret kararı verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nın 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 14.02.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/16151

K. 2005/20848

T. 25.10.2005

• İPOTEK BELGESİNİN DAYANAĞI AKİT TABLOSU ( İİK’nun 149. Maddesindeki Koşulları İçermiyor ve Alacak Muaccel Olmuş İse Borçlu ve İpotek Veren Taşınmaz Maliki Hakkında Birlikte Takip Yapılarak Ödeme Emri Gönderilmesi Gerektiği )

• ÖDEME EMRİ ( İpotek Belgesinin Dayanağı Akit Tablosu İİK’nun 149. Maddesindeki Koşulları İçermiyor ve Alacak Muaccel Olmuş İse Borçlu ve İpotek Veren Taşınmaz Maliki Hakkında Birlikte Takip Yapılarak Ödeme Emri Gönderilmesi Gerektiği )

• İPOTEK VEREN TAŞINMAZ MALİKİ HAKKINDA TAKİBİN İPTALİ ( Takip Talepnamesinde Gösterilmeyen Borçluya Teşmil Suretiyle Takibin Yürütülmesinin Mümkün Olmaması Nedeniyle )

2004/m.149


ÖZET : İİK.nun 149/b maddesine göre ipotek belgesinin dayanağı akit tablosu, İİK.nun 149. maddesindeki koşulları içermiyor ve alacak muaccel olmuş ise borçlu ve ipotek veren taşınmaz maliki hakkında birlikte takip yapılarak ödeme emri gönderilmesi gerekirken sadece ipotek veren taşınmaz maliki hakkında takip yapılması doğru değildir.
Mahkemece takip talepnamesinde gösterilmeyen borçluya teşmil suretiyle takibin yürütülmesinin mümkün olmadığını da dikkate alınarak sadece ipotek veren üçüncü kişi hakkında başlatılan bu takibin iptaline karar verilmesi gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İİK.nun 149/b maddesine göre ipotek belgesinin dayanağı akit tablosu, İİK.nun 149. maddesindeki koşulları içermiyor ve alacak muaccel olmuş ise borçlu ve ipotek veren taşınmaz maliki hakkında birlikte takip yapılarak ödeme emri gönderilmesi gerekirken sadece ipotek veren taşınmaz maliki hakkında takip yapılması doğru değildir. Borçlu ve ipotek veren üçüncü kişinin zorunlu takip arkadaşı olmaları nedeniyle icra mahkemesince doğrudan gözönüne alınması gereken bu husus süresiz şikayet konusu yapılabilir.
O halde mahkemece takip talepnamesinde gösterilmeyen borçluya teşmil suretiyle takibin yürütülmesinin mümkün olmadığını da dikkate alınarak sadece ipotek veren üçüncü kişi hakkında başlatılan bu takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yapılan başvuru itiraz olarak nitelendirilerek itirazın icra dairesine yapılacağından bahisle red kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA , 25.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/4343

K. 2002/5173

T. 14.3.2002

• ÖDEME EMRİ ( Alacaklının Asıl Borçluyu Takipte Taraf Göstermeksizin İpotek Veren 3. Kişiyi Takip Edemeyeceği )

• TAKİP ( Alacaklının Asıl Borçluyu Takipte Taraf Göstermeksizin İpotek Veren 3. Kişiyi Takip Edemeyeceği )

• İPOTEK VEREN 3. KİŞİ ( Alacaklının Asıl Borçluyu Takipte Taraf Göstermeksizin Takip Edemeyeceği )

2004/m.149/b


ÖZET : Alacaklının asıl borçluyu takipte taraf göstermeksizin ipotek veren 3. kişiyi takip olanağı yoktur.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İİK' nun 149/b maddesi hükmü gereği, alacaklının asıl borçluyu takipte taraf göstermeksizin ipotek veren 3. kişiyi takip olanağı yoktur. Mercice açıklanan nedenle takibin iptaline karar vermek gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle istemin reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 14.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 1997/5735

K. 1997/5791

T. 20.5.1997

• ASIL BORÇLU VE TAŞINMAZINA İPOTEK KONULAN KİŞİLERİN FARKLI OLMASI ( İkisine Ödeme Emri Tebliğ Edilmesi-Mecburi Takip Arkadaşlığı )

• MECBURİ TAKİP ARKADAŞLIĞI ( Asıl Borçlu ve Onun Lehine İpotek Veren Kişi )

• BAŞKASININ BORCU İÇİN TAŞINMAZINA İPOTEK KONULAN KİŞİ ( Asıl Borçluyla Birlikte Takip Edilmesi-Mecburi Takip Arkadaşlığı )

• ÖDEME EMRİ TEBLİĞİ ( Başkasının Borcu İçin Taşınmazına İpotek Koydurtan Kişi-Mecburi Takip Arkadaşlığı )

2004/m.149b


ÖZET : İcra takibinin asıl borçlu aleyhine açılması asıldır. Ancak, takip sonunda üçüncü kişinin taşınmazının paraya çevrilmesi söz konusu olduğundan, o kişi hakkında da takip yapılması gerekir. Bu nedenle de sadece asıl borçlu ya da sadece taşınmazını ipotek etmiş olan üçüncü kişi hakkında takip yapılamaz. Nitekim icra müdürü, borçluya ve varsa gayrimenkul sahibi üçüncü şahsa birer ödeme emri gönderir denmek suretiyle bu durum kanunda hükme bağlanmıştır. O halde, ipotek veren üçüncü kişi ise, asıl borçlu ile bu kişi arasında birlikte takip zorunluluğu vardır. Mecburi takip arkadaşlığı nedeni ile takibin borçlulardan biri hakkında takip edilmeyerek diğeri hakkında yürütülmesi olanaksızdır. Bu hususun yasaya aykırılık nedeni ile tetkik merciince doğrudan göz önünde tutulması gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 8.5.1997 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : İcra takibinin asıl borçlu aleyhine açılması asıldır. Ancak, takip sonunda üçüncü kişinin taşınmazının paraya çevrilmesi söz konusu olduğundan, o kişi hakkında da takip yapılması gerekir. Bu nedenle de sadece asıl borçlu yada sadece taşınmazını ipotek etmiş olan üçüncü kişi hakkında takip yapılamaz. Nitekim 149/b maddede bu kural "icra müdürü, borçluya ve varsa gayrimenkul sahibi üçüncü şahsa birer ödeme emri gönderir" denmek suretiyle hükme bağlanmıştır. Şu halde, ipotek veren üçüncü kişi ise, asıl borçlu ile bu kişi arasında birlikte takip zorunluluğu vardır. Mecburi takip arkadaşlığı nedeni ile takibin borçlulardan biri hakkında takip edilmeyerek diğeri hakkında yürütülmesi olanaksızdır. Bu hususun yasaya aykırılık nedeni ile tetkik merciince doğrudan gözönünde tutulması gerekir. Takip talepnamesinde gösterilmeyen borçluya teşmil suretiyle takibin yürütülmesi de mümkün olmadığı nazara alınarak, sadece ipotek veren üçüncü kişi hakkında takibin iptaline karar vermek gerekirken, borçlu isteminin reddi isabetsiz olup, merci kararının bozulması gerekmektedir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz isteminin kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 20.5.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.



BK 487 İLE İLGİLİ KARARLAR


T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/19135

K. 2006/22450

T. 28.11.2006

• MÜŞTEREK VE MÜTESELSİL KEFİL ( Rehnin Paraya Çevrilmesi Yoluna ve Asıl Borçluya Müracaat Edilmeden Kefil Aleyhine Genel Haciz Yoluyla İcra Takibi Yapılabileceği - Banka Kredi Sözleşmesine Dayanılması )

• KEFİLİN MÜŞTEREK VE MÜTESELSİL OLMASI ( Banka Kredi Sözleşmesine Dayanılarak Rehnin Paraya Çevrilmesi Yoluna ve Asıl Borçluya Müracaat Edilmeden Kefil Aleyhine Genel Haciz Yoluyla İcra Takibi Yapılabileceği )

• BANKA KREDİ SÖZLEŞMESİNE DAYANAN TAKİP ( Rehnin Paraya Çevrilmesi Yoluna ve Asıl Borçluya Müracaat Edilmeden Kefil Aleyhine Genel Haciz Yoluyla İcra Takibi Yapılabileceği - Müşterek ve Müteselsil Kefil )

2004/m. 45

818/m. 487


ÖZET : Önce rehne müracaat kuralı borçlular için getirilmiş bir kural olup kefiller hakkında uygulanmaz. Öte yandan kefil müşterek ve müteselsil kefil ise alacaklı asıl borçluya müracaat etmeden ve rehnin paraya çevrilmesi yoluna gitmeden kefil aleyhine genel haciz yoluyla icra takibi yapabilir. Takip dayanağı banka kredi sözleşmesinde, kefaletin müteselsil olduğu açıkça belirtilmiştir. Açıklanan hususlar dikkate alınmadan kefil hakkındaki takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.
DAVA : Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İİK'nun 45. maddesi asıl borçlular ile ilgili olarak düzenlenmiş olup, alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin "rehni veren" hakkında doğrudan doğruya genel haciz yolu ile takibe geçilmesini önlemekte ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile, alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceğine ilişkin bulunmaktadır. Hemen belirtelim ki, İİK'nun 45. maddesi borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmaz. Borçlar Kanunu'nun 487. maddesinde ise, ( kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek-müteselsil borçlu sıfatı ile veya bu gibi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhte etmiş ise; alacaklı, asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel, kefil aleyhine takibat icra edebilir )denilmektedir. Borçlar Kanunu'nun açıklanan hükmüne ve takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına göre müteselsil kefil V. hakkında yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda takip yapılması mümkün bulunduğundan bu borçlu hakkında takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir ( HGK'nun 14.10.1972 tarih, 215/841 sayılı kararı - Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, c: 3, s: 2395 ).
O halde, kredi sözleşmesine dayanılarak genel haciz yoluyla müşterek borçlu ve müteselsil kefil hakkında takip yapılmasına engel bir hal bulunmadığından mahkemece şikayetin reddi yerine kabulü isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 27.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/3224

K. 2001/4520

T. 16.3.2001

• MÜTESELSİL KEFALET ( Kredi Borcu Nedeniyle Kefile Başvurunun Geçerliliği)

• KEFİLE BAŞVURUNUN GEÇERLİLİĞİ ( Borçlu Sıfatıyla İpotek Bedelini Ödeyen Kefile Kredi Borcu İçin)

• İPOTEK BEDELİNİ BORÇLU SIFATIYLA ÖDEYEN KREDİ SÖZLEŞMESİ KEFİLİ ( Genel Haciz Yoluyla Takibi)

818/m.487


ÖZET : İpotek veren borçlu sıfatı dışında, kredi sözleşmesinin müşterek ve müteselsil borçlu ve kefili durumundaki şahsın ipotek bedelini ödemesi, ipotek borcundan kurtulmasını sağlar; ancak kalan alacak için kredi sözleşmesinden dolayı sorumluluğu devam eder. Bu nedenle hakkında, genel haciz yoluyla takip yapılmasına engel bir hal yoktur.
DAVA : Merci kararının onanmasını mutazammın 17.11.2000 tarih ve 1662817672 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 12.2.2001 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : BK.'nun 487. maddesine göre alacaklı, asıl borçluya müracaat etmeden ve rehinleri nakte tahvil ettirmeden kefiller hakkında icra takibi yapabilir. Somut olayda şikayetçi Belma ipotek veren borçlu sıfatı dışında, kredi sözleşmesinin müşterek ve müteselsil borçlu ve kefili durumundadır. İpotek bedelini ödemesi, ipotek borcundan kurtulmasını sağlar. Kalan alacak için kredi sözleşmesinden dolayı sorumluluğu devam edeceğinden hakkında genel haciz yoluyla takip yapılmasına engel bir hal yoktur. Mercice borçlunun şikayetinin bu doğrultuda değeriendirilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından, kararın bozulması gerekirken onandığı anlaşıldığından alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklı vekılinin karar düzeltme isteminin kabulüyle, Dairemizin 17.11.2000 tarih, 2000/16628-17672 sayılı onama kararının kaldırılmasına, mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve HUMK. nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA), 16.3.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2000/19303

K. 2000/20135

T. 18.12.2000

• KREDİ SÖZLEŞMESİ ( Müteselsil Kefil Tarafından Alacaklı Yararına Verilen Gayrımenkul İpoteği )

• MÜTESELSİL KEFİLİN SORUMLULUĞU ( Kefil Tarafından Verilen İpoteğin Kredi Sözleşmesinin Teminatı Biçiminde Düzenlenmesi Durumunda Kefil Hakkında Ayrı Takip Yapılabilmesi )

• KEFİLİN İPOTEK VERMESİ ( İpoteğin Kefaletin Teminatı Olarak Değil Kredi Sözleşmesinin Teminatı Biçiminde Düzenlenmesi Durumunda Müteselsil Kefilin Sorumluluğu )

2004/m.45

818/m.487

Y. HGK. Kararı - 14.10.1972 tarih ve 215/841 s.


ÖZET : Kredi sözleşmesinin müteselsil kefili tarafından, alacaklı yararına verilen gayrimenkul ipoteğinin, kefaletin teminatı olarak değil, kredi sözleşmesinin teminatı biçiminde düzenlenmesi durumunda, müteselsil kefilin sorumluluğu, ipotek limiti ile sözleşmedeki kefalet limitini kapsadığından, hakkında ayrı takip yapılabilir. Bu durumda kredi sözleşmesine dayanılarak, genel haciz yoluyla kefil hakkında takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
DAVA : Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 29.11.2000 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değilse de, kredi sözleşmenin müteselsil kefili tarafından alacaklı yararına verilen gayrimenkul ipoteğinin kefaletin teminatı olarak değil kredi sözleşmesinin teminatı biçiminde düzenlenmesi durumunda, müteselsil kefilin sorumluluğu ipotek limiti ile sözleşmedeki kefalet limitini kapsadığından hakkında ayrı takip yapılabilir. Bunun ötesinde tahsilde tekerrüre meydan verilmemek kaydı ile takip yapıldığı da gözden uzak tutulmamalıdır. Hukuk Genel Kurulunun 14.10.1972 tarih ve 215-841 sayılı kararında da benimsendiği gibi İİK.nun 45. maddesi asıl borçlular için sevkedilmiş olup alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin rehni veren hakkında doğrudan doğruya genel haciz yoluyla takibe geçmesini önlemektedir. BK.nun 487. maddesinde ise, ( kefil borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek borçlu sıfatıyla veya bu gibi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhte etmiş ise alacaklı asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel kefil aleyhine takibat icra edebilir. ) denilmektedir. Yasa koyucu anılan madde ile alacaklının haklarını güvence altına almak istemiş ve ona asıl borçluyu takip etmese ve rehin gibi alacağın sağlam teminatına müracaatta bulunmasa dahi, doğrudan kefili takip etmek hakkını vermiştir. bu durumda kredi sözleşmesine dayanılarak genel haciz yoluyla kefil hakkında takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. O halde kredi borçlusu dışında bulunan diğer borçlular L... Gıda San. Tic. A.Ş. Muzaffer, Abdullatif ve Ökkeş'in şikayetlerinin reddine karar verilmek gerekirken bu borçlular hakkında da şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile merci kararının yukarıda adı geçen borçlular yönünden İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 18.12.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 26-12-2008, 17:30   #8
Goldan

 
Varsayılan

Asıl borçlu ve müteselsil kefillere ihtarnam çekilerek ,muacceliyet gerçekleştirildi.Ancak bende Gamze Hanım gibi düşünüyorum;müşterek kefil ve müteselsil kefil olması durumu değiştirir diye düşüüyorum çünkü kanun maddesinde de açıkça 3.ŞAHIS'dan bahsediyor ve Yargıtay Kararları da hep 3.şahısdan bahsetmektedir.
Old 26-12-2008, 17:46   #9
TRINITY

 
Varsayılan

Alıntı:
T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/10867
Karar: 2006/852
Karar Tarihi: 06.02.2006

ÖZET: Tereke elbirliği mülkiyet rejimine tabidir. Her ne kadar bir ortağın tek başına dava açabileceği yasa değişikliğinden sonra olanaklı hale gelmiş ise de davaya devam edilebilmesi için öteki ortaklarının olurlarının sağlanması veya miras şirketine temsilci atanması ve davanın temsilci aracılığıyla sürdürülmesiyle mümkündür. Yoksa elbirliği mülkiyetine tabi ortaklıkta ortaklardan birinin tek başına açacağı davanın dinlenme olanağı yoktur.

(4721 S. K. m. 640) (1086 S. K. m. 39, 40)

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.10.2004 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 15.09.2005 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava; 326 ada 3 parsel sayılı taşınmaz kaydı üzerine konan ipotek reddinin kaldırılması istemine ilişkindir.

Mahkemece; dava ret edilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir.

Burada öncelikle davacı Gülistan'ın tek başına dava açıp açamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır. Dava kayıt maliklerinden Fevkiye mirasçısı sıfatıyla açılmıştır. 01.03.1968 tarihinde ölen kayıt maliki Fevkiye' nin davacı dışında başkaca mirasçıları da bulunmaktadır. Tereke elbirliği mülkiyet rejimine tabidir. Her ne kadar bir ortağın tek başına dava açabileceği yasa değişikliğinden sonra olanaklı hale gelmiş ise de davaya devam edilebilmesi için öteki ortaklarının olurlarının sağlanması veya miras şirketine Türk Medeni Kanunun 640. maddesi uyarınca temsilci atanması ve davanın temsilci aracılığıyla sürdürülmesiyle mümkündür. Yoksa elbirliği mülkiyetine tabi ortaklıkta ortaklardan birinin tek başına açacağı davanın dinlenme olanağı yoktur. Mahkemece öncelikle değinilen eksiklik giderilmelidir.

Diğer taraftan, 326 ada 3 parsel sayılı taşınmazın paylı maliklerinden Ayetulllah ile Ratibe' ye Hazinenin kayyum tayin edildiği görülmektedir. Davada kayıtlardaki ipotek rehninin kaldırılması istendiğinden Ayetullah ve Ratibe'nin kayyumu Hazine taraf olmadan davanın görülme olanağı da yoktur.

Somut olayda; gerek Tapu Sicil Müdürlüğü yanıtından, gerekse eski yazılı kayıtlar üzerinde yaptırılan tercümeden ipoteğin kimin yararına ve hangi nedenle konulduğunun açıklanamadığı anlaşılmaktadır. İpoteğin nedeni olan evraklar da temin edilememiştir. Gerçekten ipotek rehninin kaldırılmasına ilişkin davanın rehin alacaklısına yöneltilmesi gerekmekte ise de rehin alacaklısının kim veya kimler olduğunun belirlenemediği bu gibi durumlarda davanın Kanunun tapu sicilini tutmakla görevlendirdiği devleti temsilen Maliye Hazinesine yöneltilmesi yeterlidir. Mahkemece taraf teşkili yöntemine uygun biçimde tamamlattırılmalı, gerek görülürse kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmalı, kayıtlara 1927 yılında konan ipotek şerhinin davanın açıldığı tarihe göre ilgilisine bir yarar sağlayıp sağlamadığı, günümüze taşınmasının bir anlamı kalıp kalmadığı yönü üzerinde durulmalı, yargı yerinin sorunlara çözüm bulması gereken merci olduğu düşünülerek sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır. Bütün bu hususlar bir yana bırakılarak davanın yazılı bazı gerekçelerle reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın iadesine, 06.02.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Yukarıdaki kararın da işinize yarayacağını umuyorum.
Saygılar...
Old 13-01-2011, 11:53   #10
pathem

 
Varsayılan

Benimde bir sorum olacak. A borçlu, eşinin vekalet verdiği kişi A lehine eşin üzerine kayıtlı gayrimenkul üzerinde ipotek tesis ediyor. A aleyhine ilamsız icra takibi yapılıyor ve A menfi tespit davası açıyor, dava hala sürüyor. Bu arada eş ölüyor ve A borçlu, eş lehine ipotek tesis eden olarak gösterilerek ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılıyor. Taraflara tebligat yapılamadan takipten haricen haberdar olunuyor.
1- Takipte eşte borçlu gösterilmelimiydi, lehine ipotek tesis eden olarak yer alamsı ve icra emri tebliği yeterli mi?
2-Eş öldüğüne göre mirasçılarına gidilmesi gerekmez mi?
3-Eşin vekalet verdiği kişiye de işlem yapılmalımıydı?
4-İhtar şart ise yalnızca A'ya ihtar gönderilmesi yeterlimi, eşe de gönderilmelimiydi?
5-Ne yapılmalı?Takibe itiraz ve şikayet mi?Takip iptal edirse yeniden takip açma durumuna karşı menfi tespit davası sonucunun bekletilmesini nasıl sağlayabilirim?
Old 05-10-2016, 10:04   #11
LetGo

 
Varsayılan

Alıntı:
T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/25851

K. 2006/2389

T. 14.2.2006

• ZORUNLU TAKİP ARKADAŞLIĞI ( Borçlu İle Rehin Veren Hakkında Birlikte Takip Yapılması Gereği - Kredi Borcu Nedeniyle Takip )

• İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLU İLE TAKİP ( Aralarında Zorunlu Takip Arkadaşlığı Olan Borçlu İle Rehin Veren Hakkında Birlikte Takip Yapılması Gereği )

• KREDİ BORCU NEDENİYLE TAKİP ( Aralarında Zorunlu Takip Arkadaşlığı Olan Borçlu İle Rehin Veren Hakkında Birlikte Takip Yapılması Gereği )

2004/m.149


ÖZET : Olayda, icra takibinin dayanağı ipotek akit tablosunun incelenmesinde, rehin veren şikayetçinin kredi borçlusunun bankaya olan borçlarının teminatı olarak taşınmazı ipotek ettiği anlaşılmaktadır. İİK'nın 149. maddesine göre aralarında zorunlu takip arkadaşlığı olan borçlu ile rehin veren hakkında birlikte takip yapılmalıdır.
Kredi borçlusu hakkında takip yapılmadığından ve bu eksiklik sonradan tamamlatılamayacağı gibi kamu düzenine ilişkin bulunduğundan takibin her aşamasında ve süresiz olarak ileri sürülebilecek nitelikte olup mahkemece kendiliğinden gözönüne alınması gerekir.
DAVA : Mahalli mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR : Borçlu ipotek veren 3. şahıs hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine geçilmiş ve adı geçene örnek 152 numaralı ödeme emri tebliğ edilmiştir. İcra takibinin dayanağı olan ipotek akit tablosunun incelenmesine, rehin veren şikayetçi 3. kişinin kredi borçlusu B... Tarım İlaçları Ltd. Şti'nin , Z... Bankası A.Ş.'ye olan borçlarının teminatı olmak üzere taşınmazını ipotek ettiği anlaşılmaktadır. İİK'nın 149. maddesine göre aralarında zorunlu takip arkadaşlığı olan borçlu ile rehin veren hakkında birlikte takip yapılmalıdır.
Somut olayda kredi borçlusu hakkında takip yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu eksiklik sonradan tamamlatılamayacağı gibi kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan takibin her aşamasında ve süresiz olarak ileri sürülebilecek nitelikte olup mahkemece kendiliğinden gözönüne alınması gereken hususlardandır. O halde Mahkemece açıklanan nedenlerle re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekirken başvurunun itiraz olarak nitelendirilerek itirazın icra dairesine yapılacağından bahisle ret kararı verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nın 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 14.02.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Söz konusu kararların HMK kapsamında uygulama alanı kalmadığına, Yargıtay'ın görüş değişikliğine gittiğine ilişkin karar örnekleri:


T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Esas No:2015/5702
Karar No:2014/16161


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı A... Şti. tarafından İİK’nun 150/ı maddesine göre ipoteğin paraya çevrilmesi sureti ile başlatılan takipte İpotekli taşınmaz maliki olan şikayetçi vekilinin icra mahkemesine başvurusu; asıl borçlu S...Şirketi hakkında takip yapılmadan ve ödeme emri tebliğ edilmeden doğrudan ve sadece taşınmaz maliki hakkında takip yapılmasının İİK’nun 149. maddesine aykırı olduğu iddiası ile takibin iptaline yönelik şikayettir. Mahkemece, takip talebinde gösterilmeyen borçluya teşmil sureti ile takibin yürütülmesinin mümkün olmadığı gerekçe gösterilerek takibin iptaline karar verildiği görülmektedir.

İİK'nun 150/ı maddesi uyarınca, ipotek akit tablosu, kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermese bile, borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli krediler şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir krediyi kullandıran taraf (alacaklı), krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin noter marifeti ile krediyi kullanan tarafa (borçluya) gönderildiğine dair noterden tasdikli bir sureti icra müdürlüğüne ibraz ederse icra müdürü İİK'nun 149. maddesine göre işlem yapar.

İİK'nun 149. maddesi hükmüne göre ise; "İcra memuru, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir" düzenlemesine yer verilmiş olup, madde içeriğinden, borçlu ile ipotek veren arasında zorunlu takip arkadaşlığının bulunması nedeniyle haklarında birlikte takip yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.

HMK'nun 124/3. maddesi uyarınca; maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin kabulü için, karşı tarafın rızası aranmaz. Aynı maddenin 4. fıkrasında da “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir” düzenlemesi yer almaktadır. Anılan hükmün icra takiplerinde de uygulanması gerekir. Dolayısıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte, asıl borçlu takipte gösterilip, ipotek veren gösterilmemiş ya da ipotek verene takip yöneltilip asıl borçlu hakkında takip yapılmamış ise bu durum kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından HMK'nun 124/3. maddesi uygulaması ile anılan kişi sonradan takibe dahil edilmek suretiyle eksiklik giderilebilir. Dairemizce 6100 sayılı HMK’nun belirtilen bu maddesi ile getirilen değişik düzenlemeye bağlı olarak yukarıda açıklanan şekilde içtihat değişikliğine gidilmiş olup, karar gerekçesinde yer verilen ve Dairemizce 1086 Sayılı HUMK’nun yürürlükte olduğu dönemde benimsenen 15.10.2005 tarih ve 2005/16151 Esas ve 2005/20848 Karar sayılı içtihadının uygulama yeri bulunmamaktadır.
TAM METİN İÇİN LİNK: http://www.hukukmedeniyeti.org/karar...sonradan-taki/


Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
Esas : 2014/18493
Karar : 2014/27179
Tarih : 13.11.2014
* İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLU İLE İLAMLI TAKİP
* DAVADA MADDİ HATADAN KAYNAKLANAN TARAF DEĞİŞİKLİĞİ
* SÜRESİZ ŞİKAYET

Özet: HMK'nun 124/3.maddesi uyarınca maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin kabulü için, karşı tarafın rızası aranmaz. Aynı maddenin 4.fıkrasında da “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir” düzenlemesi yer almaktadır. Anılan hükmün icra takiplerinde de uygulanması gerekir. Dolayısıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte, asıl borçlu takipte gösterilip, ipotek veren gösterilmemiş ya da ipotek verene takip yöneltilip asıl borçlu hakkında takip yapılmamış ise bu durum kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından HMK.nun 124/3. maddesi uygulaması ile anılan kişi sonradan takibe dahil edilmek suretiyle eksiklik giderilebilir.
(6100 s. Hukuk Muhakemeleri K m. 124) (2004 s. İİK m. 16, 149)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte borçlu nun diğer şikayet nedenleri yanında asıl borçlu aleyhine takip başlatılmadığını belirterek takibin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu mahkemece, istemin icra emri tebliğine göre süresinde olmadığından bahisle reddine ve borçlu aleyhine tazminata karar VERİLDİĞİ ANLAŞILMAKTADIR.
Borçlunun, üçüncü kişilerin ve kamunun menfaatini korumak için konulmuş "amir hükümlere" aykırı olarak yapılmış işlemler kamu DÜZENİNE AYKIRIDIR. Bu işlemler için her zaman şikayet yoluna gidilebilir (Prof. Dr. Baki Kuru İcra İflas Hukuku-1988 Baskı cilt:1, sh:94-HGK. 22.01.2003 tarih, 2003/12-17 E. 2003/29 K.).
Somut olayda alacaklı Tunceli Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi vekili tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi başlatılmış, örnek 6 nolu icra emri borçlu K. Y.'ya 12.07.2013 tarihinde TEBLİĞ EDİLMİŞTİR. Borçlu vekilinin yasal 7 günlük süreyi geçirdikten sonra 09.12.2013 tarihinde icra mahkemesine başvurarak diğer şikayetlerinin yanısıra zorunlu takip arkadaşlığına ilişkin şikayetini de ileri SÜRDÜĞÜ GÖRÜLMEKTEDİR.
İİK'nun 149 uncu maddesinde; "İcra memuru, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir" düzenlemesi mevcut olup, madde içeriğinden, borçluyla ipotek veren arasında zorunlu takip arkadaşlığının bulunması nedeniyle haklarında birlikte takip yapılması GEREKTİĞİ ANLAŞILMAKTADIR.
HMK'nun 124/3 üncü maddesi uyarınca maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin kabulü için, karşı tarafın rızası aranmaz. Aynı maddenin 4 üncü fıkrasında da “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir” düzenlemesi YER ALMAKTADIR. Anılan hükmün icra takiplerinde de UYGULANMASI GEREKİR. Dolayısıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte, asıl borçlu takipte gösterilip, ipotek veren gösterilmemiş ya da ipotek verene takip yöneltilip asıl borçlu hakkında takip yapılmamış ise bu durum kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından HMK.nun 124/3 üncü maddesi uygulamasıyla anılan kişi sonradan takibe dahil edilmek suretiyle eksiklik giderilebilir.
Söz konusu eksiklik İİK'nun 16/2 nci maddesi gereğince takibin her aşamasında ve süresiz olarak şikayet yoluyla ileri sürülebilir. Bu durumda da borçlu tarafın eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, alacaklı tarafça talepte bulunulduğu takdirde mahkemece, takibin asıl borçluya yöneltilmesi için alacaklıya ara kararla kesin süre verilmeli, verilen süre içinde alacaklı tarafından ek takip talebi düzenlenerek takibin asıl borçluya yöneltilmesi (icra emri gönderilmesi) halinde bu konudaki şikayet konusuz kalacağından diğer şikayet nedenlerinin incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi, verilen kesin sürede takibin asıl borçluya yöneltilmemesi halinde ise takibin iptali yönünde hüküm TESİSİ GEREKMEKTEDİR.
O halde mahkemece, borçlunun, zorunlu takip arkadaşlığına ilişkin şikayetinin incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu konudaki istemin de süre aşımından REDDİ İSABETSİZDİR.
Öte yandan, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takip ilamlı icra takibi olup yasada öngörülmediği halde borçlunun icra inkar tazminatıyla sorumlu tutulması da DOĞRU DEĞİLDİR.
SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulüyle mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428 inci maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2014 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Kaynak:Corpus



Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kambİyo Yolu İle Takİbİn KesİnleŞme Zamani esra kayabınar Meslektaşların Soruları 18 29-03-2019 16:02
Banka KaybettİĞİ Ve İptalİ İÇİn Dava AÇtiĞi Senetler İÇİn Takİp Yapabİlİrmİ pathem Meslektaşların Soruları 5 05-12-2008 12:38
İpoteĞİn Paraya Çevrİlmesİ Hİsselİ TaŞinmazda Muhdesatin Kiymet Takdİrİ İsmail Doğan TUNÇBİLEK Meslektaşların Soruları 2 10-06-2008 10:45
Menkul Rehnİnİn Paraya Çevrİlmesİ yoncanaz Meslektaşların Soruları 2 05-05-2008 11:28
İtırazin İptalı İle Ara Karar İle Takıbın Devami Hk. H.ALİ KAŞIKARA Meslektaşların Soruları 3 07-06-2007 11:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,25165391 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.