Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Katkı payı alacağı mı? Tapu iptali ve tescil mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-03-2012, 16:39   #1
Cheslaw

 
Acil Katkı payı alacağı mı? Tapu iptali ve tescil mi?

İyi çalışmalar,
müvekkil ve eşi 1975 senesinde evleniyorlar, ikisi de yurt dışında çalışıp beraber biriktirdikleri para ile Türkiye'de 1979 senesinde ev satın alıyorlar. Ev tapuda diğer eşin üzerine tescil ediliyor. Diğer eş 1986 senesinde hapse giriyor, hapisten kaçıyor tekrar giriyor derken 2007 senesinde cezasını tamamlıyor ve Türkiye'ye dönüyor. Burada başka bir kadınla dost hayatı yaşıyor, müvekkilim halen yurt dışında ve halen resmi olarak evliler.
1979'da almış oldukları evi diğer eş bugünden 1 ay önce kendi kuzenine tapuda satıp devrediyor.
Müvekkili boşanma davası açmaya ikna edebilsem konu başlığındaki davaları da bir şekilde açıp ev üzerine tedbir koyduracağım ve sonrasını getireceğim. Ancak müvekkil kesinlikle boşanma davası açmaya yanaşmıyor.
Bu durumda müvekkilin hakkını savunabilmem için nasıl bir yol izlemem gerekir tereddüt içindeyim, müvekkil hafta sonu yurt dışına döneceği için davayı yarın açmak durumundayım, bu yüzden ayrıntılı araştırma yapacak vaktim yok ve daha önce bunu tecrübe etmiş bir avukat değilim, değerli vaktini ayırıp bana yardımcı olabilecek meslektaşlarımın yardımına ihtiyacım var.
Old 29-03-2012, 16:49   #3
Cheslaw

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Nazife Eytemiş BAŞAR
Katkı payı istemeniz için boşanma şart ama

tam olarak bu yüzden nasıl bir yol izlemem gerektiğini soruyorum
Old 29-03-2012, 17:37   #4
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Cheslaw
İyi çalışmalar,
müvekkil ve eşi 1975 senesinde evleniyorlar, ikisi de yurt dışında çalışıp beraber biriktirdikleri para ile Türkiye'de 1979 senesinde ev satın alıyorlar. Ev tapuda diğer eşin üzerine tescil ediliyor. Diğer eş 1986 senesinde hapse giriyor, hapisten kaçıyor tekrar giriyor derken 2007 senesinde cezasını tamamlıyor ve Türkiye'ye dönüyor. Burada başka bir kadınla dost hayatı yaşıyor, müvekkilim halen yurt dışında ve halen resmi olarak evliler.
1979'da almış oldukları evi diğer eş bugünden 1 ay önce kendi kuzenine tapuda satıp devrediyor.
Müvekkili boşanma davası açmaya ikna edebilsem konu başlığındaki davaları da bir şekilde açıp ev üzerine tedbir koyduracağım ve sonrasını getireceğim. Ancak müvekkil kesinlikle boşanma davası açmaya yanaşmıyor.
Bu durumda müvekkilin hakkını savunabilmem için nasıl bir yol izlemem gerekir tereddüt içindeyim, müvekkil hafta sonu yurt dışına döneceği için davayı yarın açmak durumundayım, bu yüzden ayrıntılı araştırma yapacak vaktim yok ve daha önce bunu tecrübe etmiş bir avukat değilim, değerli vaktini ayırıp bana yardımcı olabilecek meslektaşlarımın yardımına ihtiyacım var.

Tapu iptali ve tescil davası hususunda aşağıdaki içtihadı birleştirme kararını inceleyiniz...

"""""""T.C. YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu

Esas: 1953/8

Karar: 1953/7

Karar Tarihi: 07.10.1953
(743 S. K. m. 6, 634)


Dava:
Karı koca arasındaki gayrimenkule ait muvazaa davalarında şahit dinlenip dinlenmiyeceği hususunda Temyiz Mahkemesi Birinci Hukuk Dairesinin 23.3.1942 tarih ve 4189/777, 31.10l.1949 tarih ve 6847/4393, İkinci Hukuk Dairesinin 28.5.1940 tarih ve 322/2088, 30.12.1942 tarih ve 6750/6468, 24.5.1948 tarih ve 1100/3160, 22.3.1951 tarih ve 1603/2224, 2.7.1951 tarih ve 4124/4962, 9.11.1951 tarih ve 7273/7079 sayılı kararlarını havi ilamları arasında mübayenet olduğundan bahisle İstanbul avukatlarından Hidayet Aydıner tarafından 12.4.1953 tarihli dilekçe ile Temyiz Mahkemesi Birinci Riyaset Dairesine müracaat edilmiş olmakla yukarıda bahsi geçen dilekçe ve ilam örnekleri hukuk kısmı umumi heyeti azalarına tevzi edilmiştir.
7.10.1953 tarihine rastlayan Çarşamba günü saat 9.30 da müzakerenin başlıyacağı umumi heyet azalarına bildirilmişti.

Bugün muayyen zamanda toplanan heyete (otuzdokuz) zatın iştirak ettiği görüldükten ve müzakere nisabının tahakkuk ettiği anlaşıldıktan sonra Birinci reis Bedri Köker'in riyasetinde müzakereye başlanarak ihtilaf mevzuu ilamlar okunduktan ve hadise bu iş için tayin kılınmış olan Raportör Birinci Hukuk Dairesi Reisi Suat Bertan tarafından izah edildikten ve yapılan müzakereden sonra gereği düşünüldü:

Mevcut olduğu bildirilen içtihat ihtilafının halli için kurula tevdi olunan sekiz ilamdan yalnız İkinci Hukuk Dairesinin 4124/4962 sayı ve 2.7.1951 tarihli ilamiyla aynı dairenin 6750 E./6468 K. sayılı ve 30.12.1952 tarihli ilamı arasında içtihat ihtilafı bulunduğu kabul ve diğer altı ilamda taraflar arasında bahis mevzuu olmuş bulunan hukuki münasebetlere nazaran içtihat ihtilafı bulunmadığı tespit ve İkinci Hukuk Dairesinin zikri geçen iki ilamı üzerine muktazi tetkikat icra olunmuştur.

Her iki davada da koca, sicilde karısı namına müseccel bulunan bir gayrimenkulün hakikatta kendi namına satın alınması icap ettiğini bedelini de kendisinin verdiğini bu sebeple gayrimenkulün tapudaki kaydının namına tashihini karısın hasım göstererek talep etmiştir.

Böyle bir davanın kabul olunabilmesi için evvela davacının gayrimenkulün namına tescilini muhik kılacak hukuki bir sebebe dayanması lazımdır. Davacılar, taleplerini taraflar arasında evvelce vaki olmuş bulunan bir anlaşmaya istinat ettirmektedirler. Her iki davada da davalı mevkiinde bulunan karı, ihtilaflı gayrimenkulü üçüncü şahıs vaziyetinde bulunan gayrimenkulün eski maliki ile yaptığı bey aktine müsteniden iktisap etmiş ve koca o bey aktine dahil olmamıştır. Muayyen bir gayrimenkulü namına satın alması için karısına bedelini verdiği halde karının gayrimenkulün maliki ile yaptığı bey aktinde kocasının mümessili sıfatiyle hareket etmiyerek taahhütünü yerine getirmemiş olduğu iddia edilmektedir. Bu halde taraflar arasındaki hukuki münasebetin vekalet akti olarak tavsifi icap eder. Vekil ile müvekkil arasındaki vekalet akti, vekilin üçüncü şahıs ile yaptığı bey akti neticesinde iktisap eylediği gayrimenkül mülkiyetinin müvekkile naklolunması için Medeni Kanunun 642 inci maddesinin derpiş ettiği mahiyette davalıyı tescile icbara salih bir akit olarak telakki olunamaz. Bundan başka kanunun 632 inci maddesinin sıhhat şartı olarak vazettiği şekle uygun bir temlik taahhütü de taraflar arasında mevcut değildir. Binaenaleyh iddia olunan münasebetin mahiyetine ve şekline nazaran ihraz ettiği mülkiyet hakkını kendisine devreylemesi için davalıyı icbar edecek hukuki sebepten davacıların bu davalarda mahrum bulunduğunun kabulü iktiza eder. Davacının iddiasının hukuki mesnetten ari bulunduğu bu şekilde tespit edilince böyle biri münasebetin mevcudiyetini müddeiye ispat ettirmeğe de lüzum kalmaz. Bu halde artık iddia sübut bakımından tetkik olunamaz. Mücerret davanın, davacının gayrimenkulü temellük için sebep irae edememiş olmasından dolayı reddedilmesi lazımdır.

Her iki davada bahis mevzuu olan münasebet Medeni Kanunun neşrinden sonra hadis olmuş bulunduğundan hadiseye münhasıran Medeni Kanun hükümlerinin tatbiki icap eder. Borçlar Kanununun oksekizinci maddesinde derpiş edilmiş bulunan muvazaa hali ancak akitler arasında tehaddüs edebilir. Bu da zahiri beyanlarının hakiki maksatlarına uymadığını bildikleri halde akitlerin kasdettikleri vaziyetten başka bir hukuki münasebette ittifak etmiş gibi kendilerini göstermiş olmaları halidir.

Medeni Kanunun 634 üncü maddesi mülkiyeti nakledecek akitlerin resmi şekilde yapılmasını amirdir. Bununla hakiki iradelerinin tam olarak telahuk ettiğini akitlerin salahiyetli memur huzurunda beyan eylemeleri kasdolunmuştur. Memur huzurunda bey akti hakkında iradelerinin telahuk ettiğini akitler beyan eyleseler ve fakat hakiki kasıtlarının akit yaparken hibe olduğu sabit olsa bey akti batıl olur amma yerine hibe akti kaim olamaz; Çünki memur huzurunda hibe hakkında tarafların iradeleri telahuk eylememiştir. Bu halde tapu kaydı hali aslisine irca olunmakla iktifa olunur. Müşteri vaziyetinde bulunan şahsa hibe sebebiyle mülkiyet intikal eylemiş olamaz. Bundan başka salahiyetli memur huzurunda gayrimenkulu mülkiyetini iktisap etmesi kasdolunan şahsın isminin gizlenmesi böylece anın yerine mevhum bir isim veya hakiki akitlerden başka bir şahsın ismi kullanılarak akte yabancı olan bir kimse namına sicille tescil vaki olmuş ise (Namı müstear ) bu halde de memur huzurunda akitlerin hakiki kastının ifade edilmemiş olması bakımından temlike esas olan akit batıldır. Sicilin yalnız eski haline ircaı icap eder. Yani eski malik namına kayıt tashih olunur. Böyle bir münasebet yeni bir tescile mevzu olamaz. Medeni Kanun muteber bir akte müsteniden malik sıfatını ihraz edebilmiş bulunan kimselerin ancak sicille tescilini tecviz eder. Bunun haricindeki tesciller hukuki mesnetten ari bulunmaları itibariyle terkine tabi olur. Davacılar karılariyle vekalet akti münasebetleri mevcut olduğunu usulün 293 üncü maddesine dayanarak şahit ile de ispat edebilirler. Yalnız bu münasebetin mevcudiyetinin ispat edilmiş olması kendilerine gayrimenkullerin namlarına tescilini mahkemeden talep salahiyetini bahşetmez, ancak taahhüte muhalif hareket etmiş olmaktan dolayı vekile tazmin mükellefiyeti tahmil olunabilir.

Sonuç: Netice; Aralarında mevcut olduğunu iddia ettiği akti bir münasebete müsteniden tapuda malik sıfatiyle mukayyet bulunan bir şahıstan sicildeki kaydın namına tashihini isteyen kimsenin Medeni Kanunun 634. maddesine uygun şekilde davalı ile beyinlerinde inıkat etmiş muteber bir akte istinat etmesi lazımdır. Böyle bir aktin inikat etmediği davacının beyanından anlaşıldıktan sonra kanunun mevcut olmadığını kabul ettiği bir halin ispatı da artık mahkemece düşünülemez. Bu gibi hallerde davanın hukuki sebepten mahrum bulunması bakımından reddedilmesi iktiza ettiğine 7.10.1953 tarihinde ilk içtimada üçte ikiyi geçen ekseriyetle karar verildi.""""""""


Yukarıdaki içtihadı birleştirme kararına atıfta bulunan bir içtihat:

T.C. YARGITAY 14.Hukuk Dairesi Esas: 2003/3787 Karar: 2003/5544

Karar Tarihi: 01.07.2003


((((KONU : Evlilik Birliği İçinde Edinilen Taşınmazla İlgili Tapu İptali ve Tescil, Olmadığı Takdirde Katkı Payı Alacağı Davası))))

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.7.2000 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil mümkün olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26.12.2002 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Davacı, evlilik birliği içinde edinilen dava konusu dairenin kendi parası ile alındığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil, bu istem kabul edilmediği takdirde taşınmazın alımına katkı payının tazminat olarak verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, tapu iptal ve tescil isteminin davacının satış akdinin tarafı olmadığı ve irade fesadı hallerini ileri süremeyeceği gerekçesi ile, tazminat isteminin ise; davanın bir yıllık zaman aşımı süresi içinde açılmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.

Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Öncelikle, davacının tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmektedir.

7.10.1953 tarih, 7/8 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, sicilde eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın, gerçekte kendi namına satın alınması gerektiğini ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına tashihini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için, aralarında Medeni Kanunun dava tarihinde yürürlükte bulunan 634. maddesi hükmüne göre düzenlenmiş resmi bir sözleşme bulunduğunun kanıtlanması gerekir. Böyle bir sözleşmenin varlığının kanıtlanamaması durumunda davacının mülkiyet aktarımı için geçerli bir nedene dayandığından söz edilemez ve davası hukuki sebepten mahrum bulunduğundan ayın (mülkiyet) isteyemez. Salt bedelin davacı tarafından ödenmiş olması veya eşler arasında temsil ilişkisinin bulunması kaydın iptalini gerektirmez.

Eldeki davada da, davacı resmi şekilde yapılmış belgeye dayanmadığı için tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi sonucu itibarıyla doğru olduğundan davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2- Davacının ikinci kademedeki katkı payına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Karı koca arasında mal ayrılığı rejiminin bulunması Borçlar Kanunu uyarınca sözleşme ilişkisinin kurulmasına engel değildir. Evlilik birliği kurulurken bunun ömür boyu süreceği düşüncesi hakimdir. Bu düşünce nedeniyle de ortak yaşama ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin birlikte yatırım yapmaları yaşamın olağan akışıdır. Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içerisinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişkiyi yazılı sözleşmeye bağlamaları beklenemez. Yukarıda anılan içtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde gösterildiği gibi, eşler arasında sözleşmenin bulunduğu HUMK.nun 293. maddesi uyarınca kanıtlanabilir. Bu sözleşmeye aykırı davranılması nedeniyle tazminat istenmesini önleyen yasal bir düzenleme bulunmamaktadır.

Somut olayda da davacı tazminat isteminde de bulunmuş olup, davacının yukarıda açıklanan kural çerçevesinde tazminata ilişkin delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın bir yıllık zaman aşımı süresinde açılmadığı gerekçesi ile reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yukarıda 2 numaralı bentte yazılı tazminat istemine ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 1.7.2003 gününde oybirliği ile karar verildi."
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sehven Katkı Payı Olarak Açılan Davanın Katılım Payı Alacağı Şeklinde Islahı Mümkün Müdür ve Bu Konudaki Zamanaşımı Sorunu Ne Olur? iussy Meslektaşların Soruları 5 26-04-2011 11:26
Katkı payı- Tapu İptali Ve Tescil- Bekletici Mesele avukat83 Meslektaşların Soruları 3 06-04-2011 14:57
Muvazaalı katkı payı alacağı AV.AYŞE GÜL Meslektaşların Soruları 0 01-02-2010 09:49
Katkı payı alacağı AV.AYŞE GÜL Meslektaşların Soruları 1 15-01-2010 16:49
Müdahalenin Men-i, Katkı Payı, Tapu İptal ve Tescil iussy Meslektaşların Soruları 6 18-02-2008 13:26


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04616308 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.