Şirket Tüketici Hakem Heyeti'ne başvurabilir mi?

Sayın meslektaşlarım,

Müvekkil olan şirket daha önceden banka lehine koydurduğu ipoteğin fekki için bankadan fek yazısı istediğinde kendisinden 300 tl ücret alınmış. Şimdi bu konuyu hakem heyetine taşımayı düşünüyordum. Dilekçemi hazırlayıp başvurmak için gittiğimde şirketlerin tüketici hakem heyetlerine başvuramayacağını gerekçe göstererek dilekçemi işleme almadılar.
Oysa TKHK tüzel kişilerin de tüketici olabileceğini öngörmüş. Tüzel kişi kavramı kapsamına şirketler de dahil. Konunun mesleki veya ticari olup olmadığı, tüketici kanunun uygulanıp uygulanamayacağı işin esası ile ilgili bir konu.
Merak ettiğim husus tüzel kişilerin yada ticaret şirketlerinin hakem heyetine gidemeyeceğine veya doğrudan mahkemeye gitmesi gerektiğine dair bir mevzuat hükmü varmıdır?
Asıl önemli olan, üzüldüğüm konu ise tüketicilerin haklarını korumak adına kurulmuş bir heyetin sergilediği tutum. Sıradan bir vatandaş orada işlemlerini nasıl hallediyor merak ediyorum. Sürekli işi yokuşa sürüyorlar. Kayıt görevlisi dilekçeme bakıp esası hakkında yorum yapıyor ve ben bu dilekçeyi almam diyebiliyor.
Yorumlarınızı paylaşırsanız sevinirim
Saygılar...

Linkte yer alan 2 numaralı mesajda ki Yargıtay içtihadın sorunuza yanıt olabileceği kanaatindeyim.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=9472

Site içerisinde arama yaparsanız bir çok farklı başlık göreceksiniz.

Kolay gelsin.

Sayın Akçadağ,
Öncelikle cevabınız için teşekkür ederim.
Yargıtayın belirttiğiniz kararı olduğu gibi karşı yönde vermiş olduğu kararlar da mevcut. Yani şirketlerin tacir olması nedeniyle ticari iş karinesinin sözkonusu olduğunu ve tüketici mahkemesinde dava açılamayacağını belirttiği kararları da mevcut. Bu işin esası ile ilgili bir konu.
Ben, Tüketici Hakem Heyeti dilekçemi almadığı için bunun yasal bir dayanağı olup olmadığını öğrenmek istemiştim.
Saygılar

TÜKETİCİ SORUNLARI HAKEM HEYETLERİ YÖNETMELİĞİ

Tanımlar

Madde 4
f) Tüketici: Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi,
ifade eder.

Tüzel kişiler tüketici hakem heyetine başvurabilir ancak sizin durumunuzda hakem heyetine başvurabilecek nitelikte bir tüzel kişi tüketici sayılabilmeniz için ticari ve mesleki bir kullanım ya da hizmet almamış olmalısınız. Hakem heyetine başvurunuz belki bu nedenle reddedilebilir ancak bunun araştırması heyetçe yapıldıktan sonra reddedilebilr diye düşünüyorum. Dolayısıyla Kayıt görevlisi memurun dilekçeyi işleme koymamak gibi bir karar verme yetkisi olamaz.
Bence heyete mahkeme kararını ek olarak dilekçenize ekleyip tekrar başvurmalısınız ve dilekçenizi işleme koymayan memura karşı -her ne kadar doğru bile olmuş olsa buna karar verme yetkisi kayıt görevlisi memurun takdirinde olmadığı için-görevi ihmalden savcılığa suç duyurusunda bulunmalısınız.
Heyete gidemeyeceğinize dair kararı heyet görevsizlik nedeniyle kendisi vermelidir. Bu karara karşı da 15 gün içinde tüketici mahekmesine itiraz yoluna başvurabiliyorsunuz diye biliyorum
iyi çalışmalar.

Alıntı: Yazan bilal_gedikci Ben, Tüketici Hakem Heyeti dilekçemi almadığı için bunun yasal bir dayanağı olup olmadığını öğrenmek istemiştim. Saygılar

Sayın Gedikçi,

Dilekçenizin işleme alınmaması tamamen keyfi bir tutumdur. Bu sebeple, Anayasal bir hak olan (Anayasa m.74 v.d) dilekçe hakkınız hiçbir şekilde engellenemez.

Engelleyen kişi yada kişiler hakkında TCK m.121 kapsamında suç duyurusunda bulunabilirsiniz.

Madde metni için TIKLAYINIZ.

Banka vekili olarak başvurmuştuk. Ankcak tüketici aleyhine bir başvuruydu.

İki tarafda tacir ise doğrudan ticaret mahkemeleri görevli.

Yargıtay 19. HD., E:2015/15691, K:2016/4523, T:15.03.2016.
Özet:Bu nedenle ticari bir şirketin tüketici olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

“Davaya tüketici mahkemesinde bakılabilmesi için davanın taraflarından birinin tüketici olması ve uyuşmazlığın 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun uygulanmasından doğması gerekmektedir.
Dava, satın alınan cincir tipli beyaz renkli elektrikli bisikletlerinin ayıplı olduğu iddiasına dayalı bedelin iadesi istemine ilişkindir. Somut olayda davacı bir ticari şirket olup, 6102 sayılı TTK’ nın 19. maddesi hükmüne göre “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Şu kadar ki; hakiki şahıs olan bir tacir, muameleyi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya muamele, fiil veya işin ticari sayılmasına halin icabı müsait bulunmadığı takdirde borç adi sayılır.” Bu nedenle ticari bir şirketin tüketici olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Görev, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir. Mahkemece ticari dava niteliğindeki davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılamayacağı ve ticari nitelikteki alım-satım sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta 6102 sayılı TTK’ nın 5. maddesi uyarınca asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeden, “Tüketici Mahkemesi” sıfatıyla davaya bakılıp karar verilmesi ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanması doğru görülmemiştir.” Yargıtay 19. HD., E:2015/15691, K:2016/4523, T:15.03.2016.

Kanaatimizce, Türk hukuku bakımından bazı tüzel kişilerin aynen gerçek kişi -tüketici-ler gibi ticari olmayan bir alanda nihai olarak kullanma ve tüketme amacıyla hukuki işlemler yapabilmeleri mümkün olduğu gibi; tamamen ticaret dışı ve kâr amaçsız (non-profit) alanda faaliyet yapan (dernekler, vakıflar, sendikalar ve hatta kooperatifler gibi) tüzel kişilerin de tüketicinin korunması mevzuatından yararlandırılması yerinde bir düzenleme sayılmalıdır.
Fakat, başta ticaret şirketleri olmak üzere tüzel kişi tacirlerin bütün iş ve işlemleri ancak ticari iş niteliğinde olabileceğinden, “tüzel kişi tüketici” sayılmaları, hem TTK m.19 düzenlemesine hem de zayıf ve güçsüz konumu itibariyle özel korumaya mazhar görülen “tüketici” kavramına ve 6502 s. K.un amaç ve gerekçesine (ratio legis) aykırı olur.