Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

teminat senedinin tahsili

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 11-11-2010, 12:27   #1
avukathavva

 
Varsayılan teminat senedinin tahsili

müvekkile bir şirket tarafından bir teminat senedi veriliyor. Teminat senedine ilişkin bir sözleşme de mavcut.Sözleşmede şirket müvekkile bir daire teslimini müvekkilde bir miktar para ödemeyi taahhüt ediyor. Müvekkilin ödemeyi taahhüt ettiği meblağın tarihi geldiğinde şirket inşaatın sadece temel kısmını yapmış olması sebebi ile teslimatın yapılamayacağından dolayı parayı ödememiştir. Yani müvekkil ödemesi gereken miktarı şirket iş yapmadığıı için ödememiştir. Şmdi teminat senedidir ibaresi taşıyan senedin tahsii için ne yapmalıyız.
Old 11-11-2010, 13:30   #2
Av.OnurERSEN

 
Varsayılan

Öncelikle kesinlikle kambiyo senetlerine özgü haciz yolunu kullanmayın, dava açılırsa kaybedersiniz.
ister alacak davası açın, isterseniz ilamsız takip başlatın.
Old 11-11-2010, 15:47   #3
tangela

 
Varsayılan

İlamsız takip yapıldığı zaman da mutlaka itiraz edilecek ve takibin durması sağlanacaklır. Alacak davası açabilirsiniz ama meslektaşıma katılıyorum kambiyo senedi mahsusu haciz yolu doğru olmaz.
Old 12-11-2010, 10:45   #4
Av.Özlem Ay Bilgin

 
Varsayılan

Senedin üzerinde teminat senedi ibaresinin yazılması, kambiyo senedi vasfı olma niteliğini etkilemez. Bu nedenle kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapılmasına bir engel bulunmadığı kanaatindeyim.Eğer borçlu teminat senedinin bedelsiz olduğu iddiasındaysa, menfi tespit davası açmalıdır. Üzerinde teminat senedi ibaresinin bulunması, neyin teminatı olduğunun, sizin olayınızda sözleşmenin teminatı olduğunun ve sözleşmeye bir aykırılık bulunup bulunmadığının ıspatlanması lazım. Buna dair pek çok yargıtay içtihadı da var.İşinize yarayacak birkaç tane bulup eklemeye çalışayım.
Old 12-11-2010, 10:47   #5
Av.Özlem Ay Bilgin

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/13297
Karar: 2005/17545
Karar Tarihi: 20.09.2005
ÖZET : Alacaklı vekilinin İcra Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde takip dayanağı senedin taraflar arasındaki sözleşme kapsamında alındığını açıkça beyan ettiği anlaşılmaktadır.Bu durumda, dayanak belgenin yukarıda açıklanan nedenle T.T.K.'nun 688/2.maddesinde öngörülen mücerret borç ikrarını içermediği tespit edilmiş olup, mahkeme gerekçesinde de kabul edildiği gibi tarafların sözleşme doğrultusunda edimlerini yerine getirip getirmediğinin ve dolayısı ile alacağın tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle Mahkemece, İ.İ.K.nun 170/a-2.maddesi gereğince itiraz kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekir.
(6762 S. K. m. 688/2) (2004 S. K. m. 170/a-2)
Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Alacaklı Cengiz vekili tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine geçilmiş ve örnek 163 nolu ödeme emri adı geçene 26.07.2003 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlu vekili yasal süresinde icra mahkemesine başvurarak takip dayanağı senedin taraflar arasındaki Müstahsil Satış Sözleşmesi nedeniyle verildiğini, teminat senedi olduğunu ve borçlunun sözleşme uyarınca edimlerini yerini getirmemesi nedeniyle senedin bedelsiz kaldığını belirterek takibin iptaline karar verilmesinin talep etmiştir.
Dosyaya sunulan 27.01.2003 tarihli sözleşmenin taraflar arasında düzenlendiği ve alacaklının belge altındaki imzaya karşı çıkmadığı görülmektedir. Alacaklı vekilinin İcra Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde takip dayanağı senedin taraflar arasındaki sözleşme kapsamında alındığını açıkça beyan ettiği anlaşılmaktadır.Bu durumda, dayanak belgenin yukarıda açıklanan nedenle T.T.K.'nun 688/2.maddesinde öngörülen mücerret borç ikrarını içermediği tespit edilmiş olup, mahkeme gerekçesinde de kabul edildiği gibi tarafların sözleşme doğrultusunda edimlerini yerine getirip getirmediğinin ve dolayısı ile alacağın tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle Mahkemece, İ.İ.K.nun 170/a-2.maddesi gereğince itiraz kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir
Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 20.09.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 12-11-2010, 10:48   #6
Av.Özlem Ay Bilgin

 
Varsayılan

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2003/19-781

K. 2003/768

T. 17.12.2003

• MENFİ TESPİT DAVASI ( Davacının Bonodan Dolayı Borçlu Olmadığının Tespini Talep Etmesi )

• MENFİ TESPİT DAVASININ ÖZELLİĞİ ( 2004 Sayılı Yasaya Gör Borçlunun İcra Takibinden Önce veya Takip Sırasında Borçlu Olmadığının İspatı Amacıyla Menfi Tespit Davası Açabilmesi )

• MENFİ TESPİT DAVALARINDA İSPAT ( Bir Vakıadan Kendi Lehine Haklar Çıkaran Müddeinin O Vakıayı İspat Etmesi Genel İspat Kuralının Menfi Tespit Davaları İçinde Geçerli Olduğunun Kabul Edilmesi )

• KAMBİYO İLİŞKİSİ ( Kambiyo İlişkisinin Temelini Oluşturan Taraflar Arasındaki Şahsi İlişkinin Soyutluk Kuralı Gereği Olarak İspat Bakımından Kambiyo İlişkisinden Ayrı Olması )

• İSPAT YÜKÜ ( Temeldeki Hukuki İlişki Yönünden Bonodaki İspat Kaydının Bizzat Alacaklı Tarafından Değişikliğe Uğratılması Sonucunu Olarak İspat Yükünün Alacaklıda Olması )

• BORÇLUNUN İSPAT YÜKÜ ( Borçlu Borcun Varlığını Kabul Ediyor Fakat Borcun Ödeme Gibi Bir Nedenle Sona Erdiğini İddia Ediyorsa Bu Durumda Doğal Olarak İspat Yükünün Borçluda Olduğunun Kabulü )

• TEMEL İLİŞKİ ( Kambiyo İlişkisinin Temelini Oluşturan Taraflar Arasındaki Şahsi İlişkinin Soyutluk Kuralı Gereği Olarak İspat Bakımından Kambiyo İlişkisinden Ayrı Olması )

• BONODA YER ALAN MALEN KAYDI ( Temeldeki Hukuki İlişki Yönünden Bonodaki İspat Kaydının Bizzat Alacaklı Tarafından Değişikliğe Uğratılması Sonucunu Olarak İspat Yükünün Alacaklıda Olması )

• MALEN KAYDI ( Senetten Anlaşılmayan Elden Para Verilmesi Olgusununa Alacaklı Tarafından Dayanılması Neticesinde İspat Yükününde Alacaklıda Olduğunun Kabul Edilmesinin Gerekmesi )

1086/m.72

4721/m.6

6762/m.688,691

2004/m.72


ÖZET : İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığım ispat için menfi tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur ( MK.nun 6 ).İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran ( iddia eden ) taraf o vakıayı ispat etmelidir.Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin ( borcun ) varlığını kanıtlamak durumundadır.
Somut olaya gelince; eldeki dava, kambiyo senedinden dolayı borçlu olunmadığının saptanması istemine ilişkin olduğuna göre konunun hem kambiyo hem de ispat hukuku açısından ve yukarıdaki açıklamaların ışığında ele alınması gerekir.Davacı/borçlu, davalı/alacaklının icra takibinin dayanağı olan senette malen kaydı bulunmasına karşın aralarında bir mal alışverişi bulunmadığını, senedin bankadan kırdırılarak kendisine bedelinin verilmesi amacıyla düzenlendiğini, ancak senedin bankaya ibraz edilmediği gibi, kendisine de bir ödeme yapılmadığı iddiasıyla, bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiştir.Davalı/alacaklı taraf ise, bonoda malen kaydı bulunmasına karşın borçlu ile aralarında mal alışverişi olmadığını, kabulle borcun nedeninin elden nakit olarak verilen para olduğunu, ifade etmiştir.
Şu durumda, takibin dayanağını teşkil eden dolayısıyla da alacaklının alacağını ispat aracı durumundaki bonoda bulunan "malen" kaydının doğru olmadığı yönündeki borçlu iddiasının alacaklı yanca kabul edilmesi, temeldeki hukuki ilişki yönünden bonodaki bu ispat kaydının bizzat alacaklı tarafından değişikliğe uğratılması sonucunu doğurur. Alacağın varlığını ve dayandığı temel ilişkinin senettekinden farklı olduğunu iddia eden alacaklı artık kendi dayandığı ve senetten anlaşılmayan ( elden para verilme olgusunu ), bu hususu ispat yüküyle karşı karşıyadır. Eş söyleyişle, kendi dayanağı olan senetteki sebepten ayrılarak elden para verildiği iddiasını ortaya atarak, "bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf bu vakıayı ispat etmeye mecburdur.
DAVA : Taraflar arasındaki "menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 17.10.2001 gün ve 2000/368-2001/771 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 11.03.2003 gün ve 2002/459-2003/2026 sayılı ilamı ile; ( "Dava, bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece dava konusu bononun hatır senedi olduğu yolundaki iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, %40 tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu bonoda "malen" kaydı bulunduğu halde davalı alacaklı, senedin verilen borç para karşılığı düzenlendiğini savunarak senedin ihdas nedenini talil etmiştir. Bu durumda, alacağı ispat yükü yer değiştirerek davalıya geçtiğinden davalıdan delilleri sunulup sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir." ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, kambiyo senedinden dolayı borçlu bulunmadığının saptanması isteminden ibarettir.
Tarafların kabulüne göre senedin tanzimi zamanında davacı/borçlu, davalı/alacaklı şirketin muhasebecisidir. Aralarında mal alım satımını gerektirir ticari bir ilişkinin bulunmadığı her iki tarafın da kabulündedir.
Dava konusu kambiyo senedinde ihdas nedeni olarak "malen" kaydı bulunmaktadır.Davacı/borçlu; davalı/alacaklının takibe konu ettiği malen kaydı içeren bono nedeniyle borcu bulunmadığını, aralarında mal alışverişi olmadığını, bononun bankadan kırdırılarak bedelinin kendisine verilmesi amacıyla düzenlendiğini, ancak bunun da gerçekleşmediğini, iddia ederek borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Davalı taraf temsilcisi de bonodaki malen kaydına karşın aralarında mal alışverişi olmadığını, kabulle birlikte davacı/borçluya elden borç para verildiğini ve bunu ödemediğini savunmuştur.
Mahkemece, bononun bedelinin malen mi nakden mi olduğu hususunun kesinleşmediği ve bedelin nakden ödendiğinin ispat edilemediği, senet bedelinin malen olduğunun kabul edildiği, bononun geçerli olduğu, dava konusu bononun hatır senedi olduğu yolundaki iddianın da davacı yanca kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, %40 tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacı vekilinin temyizi üzerine bu karar Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur. Mahkeme "karşılıklı olarak senetteki malen kaydının talil edildiği, ispat yükünün bu nedenle davacı/borçluda olduğu" gerekçesiyle önceki kararında direnmiş, hükmü yine davacı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; "malen" kaydı bulunan emre muharrer senette, borçlu/davacının alacaklıdan mal veya elden para almadığını; davalı/alacaklının da borçluya mal vermediğini ancak elden nakit borç para verdiğini savunması karşısında ispat yükünün taraflardan hangisinde olduğu noktasındadır.
Öncelikle, alacağın dayanağını teşkil eden kambiyo senedinin ve bu senette yer alan malen kaydının hukuksal anlamını irdelemekte yarar vardır.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki "kambiyo ilişkisi" ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu "kambiyo taahhüdü"nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra hemen belirtelim ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Bu nedenle bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır. ( TTK m 691/1 )
Bonoda şekil şartları TTK m 688'de sayılmıştır.Bunlar; "Bono" yada "Emre Muharrer Senet" ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir.
Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. ( Prof Dr.Reha Poroy Kıymetli Evrak Hukuku Esasları 11.Bası İstanbul 1989 sh.237 vd. )
Yerleşik Yargıtay İnançlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik "bedel kaydı"dır. Yinelemek gerekirse "bedel kaydı" kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin ( borçlunun ), senedin lehdarından ( alacaklıdan ) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında Kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması, şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda ( HUMK. nun 290 mad. ) önem taşır. Kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin "kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu" yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır. ( Y.11.H.D.7/10/1982 gün ve 1982/4034-3688 sayılı ilamı ).
Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir ( Y.İBK. 12/4/1933 gün ve 1933/30-6 sayılı ilamı ).
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu savlayan tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı "malen" kaydıyla yada bir alacak borç ilişkisine dayandığı "nakten" kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili ( nedene, illete bağlanması ) anlamına gelir ki, böyle bir durumda kanıt yükümlülüğü yer değiştirir. Senedi talil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. ( Y.11.H.D.4/5/1984 gün 1984/2517-2601 sayılı ilamı ).
Senette borcun nedeni "mal" yada "nakit" olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta'lili denmektedir. Bu anlamda ta'lil senet metninde açıklanan düzenleme ( ihdas ) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir.
"Malen" ibaresi bulunan bir bonoda malın teslim alındığı, borçlu tarafından ikrar edilmiştir. Alacaklının teslim ettiğini kanıtlamak yükümlülüğü yoktur. Yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle, malın teslim edilmediğini borçlu kanıtlamak yükümlülüğündedir. ( Yargıtay Ticaret Dairesinin 10.4.1967 gün 558-1967 sayılı ilamı ve 23.11.1970 gün ve 2787-4659 sayılı ilamı, 11.H.D.nin 22/3/1983 gün ve 1983/772-1384 sayılı ilamı ).
Borçlu bonodaki "bedeli malen almıştır" kaydına rağmen bononun iptalini ister ve alacaklı bedelin mal olarak verilmediğini kabul, fakat nakden verildiğini iddia edecek olursa ispat külfeti hangi tarafa ait olacaktır. Eş söyleyişle alacaklı mı borçluya nakit verdiğini, yoksa borçlu mu alacaklıdan nakit almadığını kanıtlayacaktır. Bu ispat hangi koşullarda olacaktır?
Mal kaydı bulunan bonoda borçlu alacaklıdan mal almadığını iddia, alacaklıda borçluya mal vermediğini kabul ederse borçlunun iddiası sabit olmuştur. Lehdarın bedelin para olarak verildiği iddiası ise, ispatı kendisine düşen bir husustur ( Prof.Dr.Fırat Öztan Kıymetli Evrak Hukuku, 2.bası, Ankara,1997, sh. 1007 vd )
Alacaklının başka bir iddiası varsa, diğer bir deyişle alacağının bir alacak borç ilişkisine dayandığını iddia ediyorsa bunu ispatlamak yükümlülüğündedir. ( Dr.Fadıl Cerrahoğlu Hukuki Bahisler Bononun Temel İlişki Açısından Delil Niteliği ve Bonoda Bedel Kaydı makalesi, İstanbul Ticaret Odası Gazetesi 7 Nisan 1972 s.8 ) Yargıtay'ın yerleşik görüşü de bu yöndedir ( 19.H.D. 14.4.1992 gün ve 1992/8081-4430 sayılı ilamı, Y.11.H.D.nin 21.12.1983 gün ve 1983/5668-5790 sayılı ilamı. 11 HD. 16.6.1983 gün ve 1983/3004-3130 sayılı ilamı ).
Hemen burada menfi tespit konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde durmakta yarar vardır.
İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığım ispat için menfi tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur ( MK.nun 6 ).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran ( iddia eden ) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin ( borcun ) varlığını kanıtlamak durumundadır.
Somut olaya gelince;
Eldeki dava, kambiyo senedinden dolayı borçlu olunmadığının saptanması istemine ilişkin olduğuna göre konunun hem kambiyo hem de ispat hukuku açısından ve yukarıdaki açıklamaların ışığında ele alınması gerekir.
Davacı/borçlu, davalı/alacaklının icra takibinin dayanağı olan senette malen kaydı bulunmasına karşın aralarında bir mal alışverişi bulunmadığını, senedin bankadan kırdırılarak kendisine bedelinin verilmesi amacıyla düzenlendiğini, ancak senedin bankaya ibraz edilmediği gibi, kendisine de bir ödeme yapılmadığı iddiasıyla, bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Davalı/alacaklı taraf ise, bonoda malen kaydı bulunmasına karşın borçlu ile aralarında mal alışverişi olmadığını, kabulle borcun nedeninin elden nakit olarak verilen para olduğunu, ifade etmiştir.
Şu durumda, takibin dayanağını teşkil eden dolayısıyla da alacaklının alacağını ispat aracı durumundaki bonoda bulunan "malen" kaydının doğru olmadığı yönündeki borçlu iddiası alacaklı yanca da kabul edilmiş, temeldeki hukuki ilişki yönünden bonodaki bu ispat kaydı bizzat alacaklı tarafından değişikliğe uğratılmıştır. Alacağın varlığını ve dayandığı temel ilişkinin senettekinden farklı olduğunu iddia eden alacaklı artık kendi dayandığı ve senetten anlaşılmayan elden para verilme olgusunu ispat yüküyle karşı karşıyadır. Eş söyleyişle, kendi dayanağı olan senetteki sebepten ayrılarak elden para verildiği iddiasını ortaya atarak, "bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden" taraf davalı/alacaklıdır ve bu vakıayı ispat etmeye mecburdur, dolayısıyla ispat yükü davalı/alacaklıdadır. Borçlu aralarında temel ilişkinin varlığını kabul etmemiş, kendisine ispat yükü getirecek olan ödeme nedeniyle karşılıksızlık iddiasında bulunmamış, aksine borcun varlığını inkar etmiştir. Alacaklının bonodaki malen kaydına karşın alacak borç ilişkisinin mal alışverişine dayanmadığı yönündeki kabulü karşısında davacı/borçlunun iddiası bu noktada sabit olmaktadır. Lehdarın yani alacaklının "bedelin para olarak verildiği " iddiasını ispat yükü ise kendisinde bulunmaktadır.
Hal böyle olunca; mahkemece kanıt yükünün davalı tarafta olduğu gözetilerek, davalının savını kanıtlayabilmesi için olanak verilip, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kanıt yükünün tayininde yanılgıya düşülerek davanın reddine ilişkin önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Direnme kararının açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 17.12.2003 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
Old 12-11-2010, 10:49   #7
Av.Özlem Ay Bilgin

 
Varsayılan

Bu da yeni tarihli bir Hukuk Genel Kurulu umarım işinize yarar.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2010/19-67
K. 2010/99
T. 24.2.2010

• MENFİ TESPİT DAVASI ( Dava Konusu Bonoda Teminat Kaydı Bulunmakta İse de Neyin Teminatı Olduğunun Belirtilmediği - Teminat Kaydı Kambiyo Senedi Vasfına Etkili Olmadığı/Kambiyo Senedi Geçerli Olup Senede Karşı İddiaların Yazılı Delille İspat Edilmesi Gerektiği )

• TEMİNAT KAYDI ( Kambiyo Senedi Vasfına Etkili Olmadığı - Kambiyo Senedi Geçerli Olup Senede Karşı İddiaların Yazılı Delille İspat Edilmesi Gerektiği )

• SENEDE KARŞI İDDİALAR ( Yazılı Delille İspat Edilmesi Gerektiği - Teminat Kaydı Kambiyo Senedi Vasfına Etkili Olmadığı )

• KAMBİYO SENEDİ ( Bonoda Teminat Kaydı Bulunmakta İse de Neyin Teminatı Olduğunun Belirtilmediği - Teminat Kaydı Kambiyo Senedi Vasfına Etkili Olmadığı/Kambiyo Senedi Geçerli Olup Senede Karşı İddiaların Yazılı Delille İspat Edilmesi Gerektiği )
2004/m.72

ÖZET : Davacı, takibe konan bononun teminat amacıyla verildiğini, davalılara borçlu olmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Dava konusu bonoda teminat kaydı bulunmakta ise de neyin teminatı olduğu belirtilmemiştir. Bu halde teminat kaydı kambiyo senedi vasfına etkili değildir. Kambiyo senedi geçerli olup senede karşı iddiaların yazılı delille ispat edilmesi gerekir. Mahkemece davacıdan bu yöndeki delilleri sorulup toplanan delillere göre karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "Menfi Tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 9. Ticaret Mahkemesi'nce davanın "kabulüne" dair verilen 26/07/2007 gün ve 2006/673-2007/375 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 03/04/2008 gün ve 2007/9954-2008/3402 sayılı ilamı ile;

( ... Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete ticari ilişkiden doğan borcun teminatını teşkil etmek üzere bir adet bono verdiğini, bononun üzerinde teminat kaydı bulunduğunu, teminat senedinin şirket tarafından ortağı Nazım'a ciro edilerek bu davalı tarafından takibe konu yapıldığını, müvekkilinin ticari ilişkiden dolayı borcu bulunmadığını ileri sürerek müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili cevabında, kambiyo senedi vasfında bir senede karşı ileri sürülen iddianın senetle ispat edilmesi gerektiğini, vade tarihi ve senet hamilinin açık olduğu iddiasının dinlenemeyeceğini, senet hamilinin kötü niyetli olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre dava konusu bonoda "teminat senedidir" ibaresi bulunduğu, teminat senedinin düzenlendiği tarihte kural olarak bedelsiz olduğu, lehtarın ticari ilişki nedeniyle alacaklı olduğunu iddia etmesi halinde alacağını ispat etmesi gerektiği, davalının alacakla ilgili savunması bulunmadığı, lehdarın ortağı olduğu davalı şirketin iyi niyetli hamil kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, alacağın % 40'ı tazminatın davalı şirketten alınarak, davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu senette teminat kaydı varsa da neyin teminatı olduğu belirtilmediğinden senedin mücerretlik vasfını ortadan kaldırmaz. Kambiyo senedi geçerli olup, senede karşı iddiaların HUMK'nun 290. maddesi uyarınca yazılı delille ispatı gerekir.

Mahkemece davacıdan bu yönde delilleri sorulup toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 14/03/2001 gün ve 2001/12-233 E., 2001/257 K. 20/06/2001 gün ve 2001/12-496 E., 2001/534 K. sayılı kararlarında da aynı hususların benimsenmiş olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararma uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel dairenin bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 03-03-2014, 15:57   #8
erzincan

 
Varsayılan avukat tanıklığında yapılan protokol için verien teminat

iyi çalışmalar.müvekkile boşanırken eski eşine tapuda kendi üzerine kayıtlı taşınmazını avukat huzrunda yapılan protokole konulan taşınmaz ileride satıldığında satış parasının yarısının kendisine verilmesi şartıyla tapuda devrediyor.Karşı traftan 50.000 TL bedelli teminat senedi alıyor.Sorum şu.Şu an kendisi maddi yönden kötü durumda ve aradan 12 yıl geçtiği halde eski eşi taşınmazı satmadı.Bizim nasıl biryol izlememiz gerekir
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
teminat senedinin bir kısmının kesilerek kambiyo senedi haline getirilmesi Ayşe BİLGİÇ TAHTACI Meslektaşların Soruları 2 26-08-2015 16:42
Asıl-Alt işveren, İşçinin verdiği teminat senedinin iadesi Av.Aksoy Meslektaşların Soruları 1 05-04-2010 08:36
teminat senedinin icraya konması muskut Meslektaşların Soruları 1 08-11-2009 16:27
Teminat Senedinin Takibe Konması Derya DEMİR Meslektaşların Soruları 4 16-07-2009 17:37
Kaybolan teminat senedinin 3. kişi tarafından kullanılması erergin Meslektaşların Soruları 1 04-07-2009 12:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05331993 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.