Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Boşanma davasında davalı talepleri ile ilgili karar tefhim edilmeden davanın bitirilmesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-02-2012, 16:14   #1
av.feride inan gül

 
Varsayılan Boşanma davasında davalı talepleri ile ilgili karar tefhim edilmeden davanın bitirilmesi

Sayın Meslektaşlarım;
Davalı vekili olduğum bir boşanma davası mevcut.Bugün 3.celse idi ve karara çıktı.Dava şiddetli geçimsizlikten açılmış idi.Bize geldiğinde karşı dava açma süresi kaçmış idi.Bizde boşanmak istemediğimizi,mahkeme aksi yönde ise maddi,manevi tazminat ve nafaka istedik.Bu celse davacının tanıkları dinlenildi ve dosya karara çıktı ki biz bugün davaya ilişkin beyan dilekçesi sunmuş idik.
G.D:166/2 gereği boşanmaları deyip gerekçeli kararda izahı açıklanacağı üzere deyip bitirdi.Hiçbir telebimize ilişkin kabul ya da ret kararı vermedi.
Daha önce böyle bir şeyle meslek hayatımda karşılaşmadım.Sizlerin de görüşlerini almak isterim..Şimdiden teşekkürler.
Old 29-02-2012, 16:38   #2
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Davalı tarafa deillerini bildirmesi için süre verilir. Acaba mahkemece böyle bir süre verildi de davalı delil bildirmedi mi? Eğer aksi durum varsa,yani davalıya delil bildirmek için süre verilmemişse karar bu sebeple bozulur.
Old 29-02-2012, 16:44   #3
Av. Öznur Aktürk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.feride inan gül
Sayın Meslektaşlarım;
Davalı vekili olduğum bir boşanma davası mevcut.Bugün 3.celse idi ve karara çıktı.Dava şiddetli geçimsizlikten açılmış idi.Bize geldiğinde karşı dava açma süresi kaçmış idi.Bizde boşanmak istemediğimizi,mahkeme aksi yönde ise maddi,manevi tazminat ve nafaka istedik.Bu celse davacının tanıkları dinlenildi ve dosya karara çıktı ki biz bugün davaya ilişkin beyan dilekçesi sunmuş idik.
G.D:166/2 gereği boşanmaları deyip gerekçeli kararda izahı açıklanacağı üzere deyip bitirdi.Hiçbir telebimize ilişkin kabul ya da ret kararı vermedi.
Daha önce böyle bir şeyle meslek hayatımda karşılaşmadım.Sizlerin de görüşlerini almak isterim..Şimdiden teşekkürler.
Sayın av. feride inan gül,
Aşağıda alıntıladığım HGK kararı gereğince tefhim edilen kısa kararın yasaya aykırı olduğunu ve sadece bu sebeple dahi (delillerinizin toplanması vs. hususuna girmiyorum) bozulacağı kanaatindeyim.
Saygılarımla...

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU


E. 2005/1-406

K. 2005/439

T. 6.7.2005

• TAPU İPTALİ VE TERKİN TALEBİ ( Kısa ve Gerekçeli Kararda Taraflara Yüklenen Borç ve Haklar Açıkça Gösterilmesi Gereği )

• KISA VE GEREKÇELİ KARAR ( Taraflara Yüklenen Borç ve Haklar Açıkça Gösterilmemesinin Hatalı Olduğu )

• YARGILAMA GİDERLERİ ( Yalnızca Davacı Yararına Yargılama Gideri ve Avukatlık Ücretine Hükmedilmesi Gereğine Değinen Bozmaya Karşı Direnilmesine Karar Verildiği Belirtilmekle Yetinilmesi Hatalı Olduğu )

1086/m.381,388

ÖZET : Dava, tapu iptal ve terkin isteklerine ilişkindir. Kısa ve gerekçeli kararda taraflara yüklenen borç ve haklar açıkca gösterilmemiş; yalnızca, davacı yararına yargılama gideri ve avukatlık ücretine hükmedilmesi gereğine değinen bozmaya karşı direnilmesine karar verildiği belirtilmekle yetinilmiştir.
O itibarla Mahkemece Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388 nci maddesinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Direnme kararı salt bu nedenle bozulmalıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve terkin" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesince davanın 2350 parsel yönünden reddine, 2452 parsel yönünden kısmen kabulüne dair verilen 15.7.2004 gün ve 2000/677 E. 2004/630 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 22.12.2004 gün ve 13763-14213sayılı ilamı ile;
( ...Dava, tapu iptal ve terkin isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazların bir bölümünün 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yapılan inceleme sonucu saptanan kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı anlaşıldığına göre, değinilen taşınmazlara yönelik davalının temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, dava kısmen kabulle sonuçlandığı halde, red ve kabul oranı gözetilmek suretiyle davacı yararına yargılama gideri ve avukatlık parasına hükmedilmesi gerekirken, bu hususun düşünülmemiş olması doğru değildir. Davacı hazinenin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir... )
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Yerel mahkemece verilen, "1-Dava konusu 2350 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak açılan davanın reddine,
"2-Dava konusu 2452 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak açılan davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi tarafından düzenlenen 2.4.2004 havale tarihli krokili raporda gösterilen 7300 metrekare miktarlı kısmın tapu kaydının iptali ile kıyı vasfıyla terkinine,
"3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına" dair karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
Yerel mahkeme, bozma kapsamı dışında kalan hususların kesinleştiğini gerekçe göstererek, "bozma kapsamı dışında kalan hususlarda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına", davacı Hazine yararına yargılama gideri ve avukatlık parasına hükmedilmesi gereğine işaret eden bozma gerekçesine karşı ise direnilmesine karar vermiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nda işin esasının incelenmesine geçilmeden önce, direnme hükmünün, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388 nci maddesinde öngörülen unsurları kapsayıp kapsamadığı bir usulü ön sorun olarak ,incelenip değerlendirilmiştir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388 nci maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Aynı kural, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesinde de tekrarlanmıştır.
Diğer taraftan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 381 nci maddesinin 2.fıkrasına göre, kararın tefhimi en az 388 nci maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir.
Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Ayrıca bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ,ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan ilkelere uygun düşmeyeceği de açıktır.
Nitekim, Yargıtay’ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir. ( Hukuk Genel Kurulu’nun 19.6.1961 gün, 323/391 sayılı; 10.9.1991 gün, 281/415 sayılı; 25.9.1991 gün 355/440 sayılı kararları )
Şu da eklenmelidir ki, bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi konularda yapılacak hukuksal değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesi de, o hükmün yukarıda açıklanan unsurları içermesiyle mümkündür.
Somut olayda da, kısa ve gerekçeli kararda taraflara yüklenen borç ve haklar açıkca gösterilmemiş; yalnızca, davacı yararına yargılama gideri ve avukatlık ücretine hükmedilmesi gereğine değinen bozmaya karşı direnilmesine karar verildiği belirtilmekle yetinilmiştir.
O itibarla Mahkemece Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388 nci maddesinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Direnme kararı salt bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince, BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 06.07.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 29-02-2012, 16:49   #4
Av. Öznur Aktürk

 
Varsayılan

HMK 294/3 gereğince söz konusu HGK kararı halen geçerliliğini korumaktadır düşüncesindeyim.

Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi
MADDE 294- (1) Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
(2) Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.
(3) Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.
(4) Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.
(5) Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta dinler.
(6) Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır.
Old 01-03-2012, 10:31   #5
av.feride inan gül

 
Varsayılan

Cevap veren meslektaşlarıma öncelikle teşekkürler.
Davayı aldığımızda davalı delil bildirme zamanını kaçırmış idi lakin duruşma gününe kadar denilmiş ve bizde dosyayı yeni aldığımız için süre istedik lakin delil bildirmeden feragatine diye karar verdi.Bende duruşmadan sonra delil listesini sundum ve bir daha ki celsede de tanıklarımı hazır ettim.Yargıtayın kesin mehille ilgili çok sayıda kararını sunarak celse uzatmadığımı ve ara karardan dönülmesini talep ettim.Red etti ve dosya karara çıktı.Acaba benim gözden kaçırdığım bir nokta mı var ????
Old 01-03-2012, 15:42   #6
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Delil ibrazı için verilen kesin mehil usulüne uygun verilmişse hüküm ifade eder. Örneğin kesin mehil içiğnde delil bildirilmediği takdirde delil bildirme hakkından feragat etmiş sayılacağına ilişkin açık bir ihtarat yoksa kesin hüküm sonuç doğurmaz. Delil bildirme hakkından vazgeçmiş sayılacağının ihtarıne denilmiş ve ihtarat yapılmışsa kesin süre geçtikten sonra delil bildirilemez.
Old 01-03-2012, 15:58   #7
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım cevaplara ilaveten H.M.K m.243/1 İ DİKKATE ALINIZ,HAZIR EDİLEN TANIKLARINIZI DİNLEMELİYDİ!Temyizde umut var
Old 01-03-2012, 16:08   #8
madlock

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım;
Davalı vekili olduğum bir boşanma davası mevcut.Bugün 3.celse idi ve karara çıktı.Dava şiddetli geçimsizlikten açılmış idi.Bize geldiğinde karşı dava açma süresi kaçmış idi.Bizde boşanmak istemediğimizi,mahkeme aksi yönde ise maddi,manevi tazminat ve nafaka istedik.Bu celse davacının tanıkları dinlenildi ve dosya karara çıktı ki biz bugün davaya ilişkin beyan dilekçesi sunmuş idik.
G.D:166/2 gereği boşanmaları deyip gerekçeli kararda izahı açıklanacağı üzere deyip bitirdi.Hiçbir telebimize ilişkin kabul ya da ret kararı vermedi.
Daha önce böyle bir şeyle meslek hayatımda karşılaşmadım.Sizlerin de görüşlerini almak isterim..Şimdiden teşekkürler.
Değerli meslektaşım, dava size gelmeden önce davalı asil tarafından yapılması gerektiği halde atlanmış bir usul işlemi var mı? davalı asile delil bildirmesi ile ilgili kesin süre ve ihtarat yapılmış mı? Umarım bu konuda kaçırılan bir şey yoktur. Bunun yanında davalı davaya cevap vermemiş bile olsa bu davacı iddialarının inkar edildiği anlamına gelir. Her halde çekişmeli olan bu boşanma davasında davalı cevap vermese ve delil sunmasa bile davacının iddialarını ispatlayacak delilleri sunmuş olması gerekmektedir. İnanıyorum ki bu bahsettiğim hususlarda mahkemenin atladığı bir nokta bulacaksınız.
Old 02-03-2012, 12:16   #9
av.feride inan gül

 
Varsayılan

Davalı asil cevap dilekçesi sunmuş ve boşanmayı maddi ve manevi tazminat taleplerim karşılanırsa isterim demiştir.Bu arada 6100 sayılı yasaya dayanak yaparak kesin süredir diyerek ihtarat filan yapılmamıştır.Bu arada bugün kaleme gittim gerekçeli karar yazılmış tarafların boşanmalarına ve maddi-manevi tazminat taleplerinin reddine.Son duruşmada talep ettiğim nafakaya ilişkin de hiçbir hüküm yer almamakta.Durum şimdilik bu.Gerekçeli kararı alınca temyiz edeceğiz.
Old 03-03-2012, 01:55   #10
Avukat Canip Kazan

 
Varsayılan

Merhaba,
Anladığım şu ki;
Davacı davalıya kusur izafe ederek boşanma ve tazminat talep etti. Davalı süresinde cevap vermedi ve delil listesi sunmadı yani münkir addedildi.Davacı delilleirni bildirdi, tanıkarını dinletti. Tanıklar aile birliğinin temelinden sarsıldığı ve buna kusurlu eylemleri nedeniyle davalının sebep olduğu yolunda beyanda bulundu. Mahkeme tanık beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verdi. Fakat davacıyı da en az davalı kadar kusurlu gördü ve tazminat taleplerini reddetti. Davalının usulüne uygun bir şekilde yani cevap süresi içinde harç yatırarak karşı dava yolu ile veya daha sonra açılıp birleştirilerek herhangi bir davası bulunmadığından telepleri konusunda karar vermeye yer olmadığını takdir etti.Bu yönüyle kararda, herhangi bir usulsüzlük görmüyorum. Sadece dilekçenizle şiddetli geçimsizliğin varlığını kabul etmedi iseniz inkar kapsamında veya geçimsizlikte müvekkilinizin kusuru bulnmadığı ve/veya dolayısı ile tek kusurlu olan tarafın davacı olduğu (kimsenin kendi kuuruna dayanarak hak talep edemeyeci kuralınca davasının reddi gerekeciği) hususunda dinleteceğiniz tanıkların olup olmadığını mahkemenin size açıkça sorması gerekirdi. Bu yönü ile eksik yargılama söz konusu olabileceğini düşünüyorum.
Bu arada sanırım dava 6100 sayılı yasa öncesinde açıldığı için önceki yasa hükümlerine tabi.
Selamlarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
BoŞanma Davasi / 3 sene sonra boşanma halinde haklarımı alabilir miyim? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 20-04-2011 17:30
Eskİ EŞİmden Korkuyorum BoŞanma Davasi AÇamiyorum OĞlumun Velayetİnİ Sadece Velayet Davasi AÇarak Alabİlİrmİyİm Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 30-09-2010 14:17
İlgİnÇ Bİr Evlİlİk KAANKAL Meslektaşların Soruları 6 03-06-2008 23:42


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03796792 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.