Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

idare mahkemesinin süre aşımından red kararında yalnızca davacı beyanı ile yetinmesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-11-2010, 17:44   #1
mantis

 
Acil idare mahkemesinin süre aşımından red kararında yalnızca davacı beyanı ile yetinmesi

Bir iptal davasında müvekkil kendisine tebliğ edilen idari kararın tebliğ tarihini bilmediğinden karar tarihini esas alarak dava açtım. Öncelikle çuvaldızı kendime batırayım, basit ama çok önemli bir hata yaparak takvim hesabını yanlış yapmışım. Davayı karar üzerinde yazılı tarihi takip eden 61. gün açtım. Dava dilekçesinde yazılı tarihi esas alan mahkeme, başkaca bir kayda bakmaksızın davayı süre aşımından reddetti.

Benim hatam kabulümdür. Ancak görüşlerinizi almak istediğim husus, kamu düzeninden olan süre hesabının, mahkemece yalnızca davacı/vekili beyanına bağlı kalınarak karara bağlanmasının doğru olup olmadığı.

Söz konusu dosyada, tebliğ tarihi esas alındığına sürenin aşılmamış olacağı kuvvetle muhtemeldir. Mahkeme her ne kadar ilk incelemede süre hususunu esasa girmeksizin kontrol edecek ise de, bu sıkıntı nasıl aşılabilir?

Dosyayı temyiz edeceğim, ancak dayanaklarımı kafamda netleştiremedim. Yardımcı olabilirseniz kıymetli görüşlerinizi rica ediyorum. Şimdiden çok teşekkür ederim.
Old 13-11-2010, 10:27   #2
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

İYUK
Sürelerle ilgili genel esaslar

Madde 8 - 1. Süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar.

2. Tatil günleri sürelere dahildir. Şu kadarki, sürenin son günü tatil gününe rastlarsa, süre tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzar.

3. Bu Kanunda yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa bu süreler, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır.
Old 13-11-2010, 10:38   #3
mantis

 
Varsayılan

Sayın av.m.taçyıldız, yanıtınız için teşekkür ederim. Ancak süre hesaplanması ile ilgili bir sorunum yok.

Sorum, mahkemece yalnızca davacı/vekili beyanına bağlı kalınarak davanın süre yönünden karara bağlanmasının doğru olup olmadığı noktasında yoğunlaşıyor.

Başka bir deyişle, re'sen tahkike yetkili mahkemenin kamu düzeninden olan bir hususta beyana bağlı karar vermesinin hukuka uygun olup olmadığı.


Ben kendi hatalı beyanımla, aslında büyük olasılıkla dava açma süresi dolmadığı halde süre aşımı engeline takıldım. Ancak bunun aksine düşünelim, sürenin aşılmış olduğu bilindiği halde sırf dava dilekçesine ileri bir tarih atarak ilk incelemeyi aşıp esasa girilmesini sağlamak mümkün olacaktır. Bu da pek doğru gelmiyor bana.

Ancak temyiz dilekçemde nasıl bir çıkış noktası bulabileceğim konusunda kafam net değil. Sorumu daha iyi ifade edebilmiş olmayı umuyorum.
Old 13-11-2010, 12:12   #4
yargisiz_infaz

 
Varsayılan

Sayın mantis idare hukukundan hatırladığım kadarıyla şöyle bir durum var; idare işlemin size bildirim tarihini siz hangi tarih olarak atmışsanız mahkeme o tarihi esas alır. Eğer idari kurum işlemin tebliğ tarihinin sizin beyan ettiğiniz tarih olmadığı kanısında ise bunu belge ile ispat etmesi gerekiyor. İdari kurum bunun aksini ispat edemediğği takdirde sizin beyan ettiğiniz tarih doğru veya yanlış tebliğ tarihi olarak kabul ediliyor e dava açma süresi bu tarihten başlıyor. Aslında bu idari kurumlar karşısında kişi lehine bi hüküm olarak düzenlenmişti ancak sizin durumunuzda bu husus aleyhe dönmüş. Karşı taraf buna ilişkin bir belge sunarsa belki sizin lehinizedir demek siterdim ama idareninkendi aleyhine belge sunacağını snamıyorum. Belki mahkeme tebliğe ilişkin belgeyi ibraz etmesi için idareyi zorlayabilir.
Old 13-11-2010, 12:26   #5
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

İdari yargıda resen araştırma ilkesi geçerlidir ama mahkemenin İYUK'un 14. ve 15. maddesinde yazılı usule uyması gerekir. Bu nedenle temyiz dilekçesine ne yazılacağı konusunda sıkıntı duymakta haklısınız.

İYUK

Dilekçeler üzerine ilk inceleme

Madde 14
3. Dilekçeler, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından:
a) Görev ve yetki,
b) İdari merci tecavüzü,
c) Ehliyet,
d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı,
e) Süre aşımı,
f) Husumet,
g) 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları,
Yönlerinden sırasıyla incelenir.
4. Dilekçeler bu yönlerden kanuna aykırı görülürse durum; görevli daire veya mahkemeye bir rapor ile bildirilir. Tek hakimle çözümlenecek dava dilekçeleri için rapor düzenlenmez ve 15 inci madde hükümleri ilgili hakim tarafından uygulanır. 3 üncü fıkraya göre yapılacak inceleme ve bu fıkra ile 5 inci fıkraya göre yapılacak işlemler dilekçenin alındığı tarihten itibaren en geç onbeş gün içinde sonuçlandırılır.
5. İlk incelemeyi yapanlar, bu noktalardan kanuna aykırılık görmezler veya daire veya mahkeme tarafından ilk inceleme raporu yerinde görülmezse, tebligat işlemi yapılır.
6. Yukarıdaki hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15 nci madde hükmü uygulanır.


İlk inceleme üzerine verilecek karar

Madde 15
1. (Değişik: 5.4.1990 – 3622/6 md.) Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince yukarıdaki maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hususlarda kanuna aykırılık görülürse, 14 üncü maddenin;
b) 3/c, 3/d ve 3/e bentlerinde yazılı hallerde davanın reddine,
Karar verilir.

Saygılarımla
Old 13-11-2010, 13:46   #6
mantis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
İdari yargıda resen araştırma ilkesi geçerlidir ama mahkemenin İYUK'un 14. ve 15. maddesinde yazılı usule uyması gerekir. Bu nedenle temyiz dilekçesine ne yazılacağı konusunda sıkıntı duymakta haklısınız.

Benim yaptığım basit bir parmak hesabı hatasının ceremesini müvekilin çekecek olmasının sıkıntısı bir yana; salt davacı beyanı ile davanın reddedilmesi beni hukuken de tatmin etmiyor. Şöyle bir yol çizmek niyetindeyim, bilmiyorum ne dersiniz:

(Alıntıların kaynağı:İ.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi No: 23-24 (Ekim 2000-Mart 2001) TÜRK İDARİ YARGI SİSTEMİNDE RE’SEN ARAŞTIRMA İLKESİ Doç. Dr. Zehreddin ASLAN)

Alıntı:
Re’sen araştırma ilkesi, idari yargı hakiminin, davanın açılmasından nihai karar verilmesine kadar, davanın sevk ve idaresi, maddi olayın varlığının araştırılması ve delillerin elde edilmesi; maddi olayın hukuki tavsifi, olaya uygulanacak hukuk kuralının tesbiti, iddia ve savunmada ortaya konan maddi bulguların, gerçeğe aykırı olup olmadığının araştırılması, davanın süresinde açılıp açılmadığının, delillerin takdiri, idarenin sorumluluk esasını tesbiti ile tarafların hiç değmediği olayların tesbit edilmesi ile ilgili olarak, tarafların talebine bağlı kalmaksızın yaptığı tüm araştırmalara verilen addır.

Re’sen araştırma ilkesi, bir taraftan yargılamada, göz önüne alınması gereken kamu düzenine ilişkin hususlarda (görev, yetki, süre gibi) mahkemenin sağlıklı bir sonuca ulaşabilmesi, bir taraftan da idari yargı denetiminin bir “hukuka uygunluk” denetimi olması ve herhangi bir işlem veya eylemin hukuka uygun olup olmadığının bazen kapsamlı bir araştırma ve incelemeyi gerektirebilmesi nedeniyle önemli bir ilkedir. Danıştay da “... re’sen araştırma ilkesi, dava konusu işlemin tesisine esas olarak gösterilen, hukuki nedenin var olup olmadığının araştırılması, dayanağı olan bilgi ve belgelerin derlenmesi şeklinde uygulandığı gibi taraflarca öne sürülmemiş olsa dahi idare hukukunda kamu düzenine ilişkin olduğu tartışmasız kabul edilmiş olan görev, yetki, süre gibi konuların incelenmesi şeklinde de anlaşılır...” şeklinde bir karar vermiştir.(Danıştay 5. Dairesi, 08.12.1987 T., E. 1985 / 815, K. 1987 / 1723, D.D., S. 70 – 71, s. 277)

Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler.

(Aşağıdaki alıntı Prof. Dr. Şeref Gözübüyük, Yönetsel Yargı, 12. Bası, s.439)

Alıntı:
İdari yargıdaki dava süreleri maddi hukuku değil, usul hukukunu ilgilendiren bir nitelik taşıdığından, dava süresinin geçirilip geçirilmediği hususunun idari yargı yerince re'sen araştırılması gerekmektedir. Başka bir ifade ile, dava açma süresi kamu düzenini ilgilendirdiinden idari yargı yerinin önüne gelen bir davanın süresinde açılıp açılmadığını kendiliğinden araştırması zorunlu bulunmaktadır. (Kitaptaki atıf: Danıştay Dergisi, sayı 58-59, 1985)

Dolayısıyla öncelikli dayanağım şu olacak:

Her ne kadar 2577 s K. m. 3/2-c uyarınca dava dilekçesinde "davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi"nin gösterilmesi zorunlu bir unsur sayılmış ve aynı Kanun'un 14/3-e maddesi uyarınca dava konusu edilen işlem bakımından süre aşımının yönünden ilk incelemede değerlendirilecek önkoşullar arasında sayılmış ise de; "Dilekçeler üzerine inceleme" başlıklı 14. madde düzenlenen hususun "dilekçe üzerine" yani dava ikame edilmesi nedeniyle yapılacak ilk incelemeleri hüküm altına aldığı, hüküm gereği amaçlananın "dilekçe üzerinde" inceleme yapmaktan ibaret olmadığı izahtan varestedir.

Öte yandan, kanun koyucunun oldukça geniş kapsamlı olarak düzenlediği re'sen araştırma ilkesinin davacı tarafından beyan edilen süreye itibar ederek uygulanmaması ve/veya dilekçede beyan edilen tebliğ tarihini esas alarak süreaşımı yönünden, kamu düzeninden olan bir konuda mahkemece araştırma yapılmaksızın davanın karara bağlanabileceği yönünde bir istisna getirmiş olduğunun kabul edilemeyeceği de açıktır.

Kaldı ki, 14. madde ile amaçlanan, davanın esasına girmeden evvel yapılacak incelemede izlenecek aşamaları sıralamaktır. Mahkemenin esasa girmeksizin kamu düzeninden olan bir konuda karar verebilmek için gerekli gördüğü evrakı ilgili yerlerden istemesine engel yoktur.

Aksi görüşle, davacı beyanı ile bağlı kalarak, işin esasına girilmesinden sonra evrakın toplanarak sürenin değerlendirilmesi 14. maddede öngörülen işlem sırasına aykırılık teşkil eder.

Davanın reddi halinde, yapılacak yazışmaya ait masraflar her halükarda davacı üzerinde kalacaktır. Süreyle ilgili incelemenin Kanun'da öngörülen usule uygun olarak yapılması usul ekonomisine de uygun düşecek, temyiz yoluna gereğinden sık başvurulmasının önüne geçilebilecektir.

(Bu gerekçelendirmeyi destekleyecek içtihat bulmak konusunda da sıkıntı çekiyorum.)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
idare mahkemesinin görev yönünden davayı reddetmesi... Av.Caglar Meslektaşların Soruları 15 22-06-2017 08:48
idare mahkemesinin görevsizlik kararı çözümhukuk Meslektaşların Soruları 2 25-02-2014 09:50
süre aşımından sonra kambiyo takibindeki yetki itirazının kabul edilmesinin hezimeti avukat_selcuk_bey Meslektaşların Soruları 4 08-12-2008 13:15
idare mahkemesinin görevi ve 5179 sayılı kanun m.29 yavuzselimaydın Meslektaşların Soruları 1 24-11-2008 14:07
idare mahkmesi kararında miktar belirtilmemiş ise ilam icraya verilebilir mi? Emin GÜNEŞ Meslektaşların Soruları 4 28-11-2007 19:30


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11221695 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.