Güveni kötüye kullanma

Sayın meslektaşlarım,
sizlerin görüşüne başvurduğum konu şu:
Müvekkil, B anonim şirketinde yönetim kurulu üyeliği ve genel müdürlük görevini ifa ederken, A finansal kiralama şirketinden, B şirketi adına finansal kiralama sözleşmesi imzalıyor, kira konusu mallar teslim alınıyor. ileriki sürede müvekkil yönetim kurulu üyeliğinden ve genel müdürlk sıfatından istifa ederek, B şirketi ile ilişiğini kesiyor. daha sonraki sürede B şirketi, sözleşmeden doğan yükümlşülüğünü yerine getiremiyor ve A finansal kiralama şirketi noter vasıtası ile ihtar çekiyor sözleşmeyi fes ediyor ve kira konusu malların teslimini istiyor. B şirketi ihtara cevap vermiyor teslimatı da yapmıyor. bunun üzerine A şirketi mahkemeden kira konusu malların teslimine ilişkin ihtiyadi tedbir kararı alıyor. ve icra yoluyla teslim almak için B şirketi adresine gidiyor ve malların olmadığı tespit ediliyor. B şirketi müvekilim aleyhine Güveni kötüye kullanmak tandolayı savcılığa şikayette bulunuyor.

sizlerin görüşünü almak istediğim konu: müvekkil açısından suçun unsurları oluşmuşmudur? müvekkil sözleşmenin feshinden önce B şirketinden ilişiğini kesmiştir.

şimdiden teşekürler

Güveni kötüye kullanma
MADDE 155. - (1) Başkasına ait olup da, belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

Alıntı: ileriki sürede müvekkil yönetim kurulu üyeliğinden ve genel müdürlk sıfatından istifa ederek, B şirketi ile ilişiğini kesiyor.

Alıntı: C - ŞİRKETTEN ÇIKMA VE ÇIKARILMA: Madde 551 - Şirket mukavelesiyle, ortaklara şirketten çıkma hakkı verilebileceği gibi bu hakkın kullanılması muayyen şartlara da tabi tutulabilir. Her ortak, muhik sebeplere dayanmak şartiyle şirketten çıkmasına müsaade edilmesini veya şirketin feshini mahkemeden talebedebilir. Esas sermayenin yarısından fazlasına sahip bulunan ortakların mutlak ekseriyeti tarafından muvafakat edilmek şartiyle şirket, muhik sebeplerden dolayı bir ortağın şirketten çıkarılmasını mahkemeden istiyebilir. Bir ortağın şirketten çıkması veya çıkarılması ancak esas sermayenin azaltılması hakkındaki hükümlere riayet şartiyle muteberdir. Şu kadar ki, ayrılan ortağın hakları, şirketin esas sermayesinin itibari miktarını geçen mallarından ödenir veya payı sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi hakkındaki hükümler gereğince paraya çevrilirse yahut başka bir ortak tarafından devralınırsa esas sermayenin azaltılması hakkındaki hükümlere riayet etmeye lüzum yoktur.

Bakiniz:

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=7881&highlight=limited+%FEirket+v ergi+bor%E7lar%FDndan+sorumluluk

Bakiniz:

http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/161.pdf

Benim kanaatim:
Korktmak amaciyla yapilan bir hamledir, bir sey cikmayacaktir.

Sizin olayınızda güveni kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluşmadığını düşünüyorum. Savcılıklar genelde bu tip durumlarda ihtilafın hukuki olduğu gerekçesiyle takipsizlik kararı veryorlar, Sn.Umutlavında belirttiği üzere dava açılacağını sanmıyorum. İyi çalışmalar