Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Protesto ettirilmemiş bonoda kefile müracaat hakkı kaybedilmiş midir?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-01-2009, 22:15   #1
elitra

 
Varsayılan Protesto ettirilmemiş bonoda kefile müracaat hakkı kaybedilmiş midir?

Protesto ettirilmemiş bonoda kefile müracaat hakkı kaybedilmiş midir?

Türk Ticaret Kanunu' nun 642. maddesinde geçen "diğer borçlular" kavramına bonoya kefil sıfatı ile imza atan da dahil midir?
......................................
MADDE 642 - Hâmil; muayyen müddetleri içinde:
1. Görüldüğünde veya görüldükten muayyen bir müddet sonra ödenmesi şart olan poliçeyi ibraz;
2. Kabul etmeme veya ödememe protestosunu keşide;
3. "Masrafsız iade olunacaktır." Şerhinin bulunması halinde poliçeşi ödeme maksadiyle ibraz etmezse, kabul eden kimse hariç olmak üzere cirantalara, keşideciye ve diğer borçlulara karşı haiz olduğu hakları kaybeder.
Kabul maksadiyle ibraz edilmesi için keşidecinin tâyin ettiği müddete hâmil riayet etmezse, kabul ve ödemeden imtina sebebiyle müracaatta bulunmak haklarını kaybeder; meğer ki, keşidecinin yalnız kabule ait mesuliyeti müstesna tutmak istediği şerhten anlaşılsın;
Ciroda ibraz için bir müddet şart kılınmışsa ancak ciranta bu müddeti ileri sürebilir.
Old 25-01-2009, 22:29   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan elitra
Protesto ettirilmemiş bonoda kefile müracaat hakkı kaybedilmiş midir?

Türk Ticaret Kanunu' nun 642. maddesinde geçen "diğer borçlular" kavramına bonoya kefil sıfatı ile imza atan da dahil midir?
......................................
MADDE 642 - Hâmil; muayyen müddetleri içinde:
1. Görüldüğünde veya görüldükten muayyen bir müddet sonra ödenmesi şart olan poliçeyi ibraz;
2. Kabul etmeme veya ödememe protestosunu keşide;
3. "Masrafsız iade olunacaktır." Şerhinin bulunması halinde poliçeşi ödeme maksadiyle ibraz etmezse, kabul eden kimse hariç olmak üzere cirantalara, keşideciye ve diğer borçlulara karşı haiz olduğu hakları kaybeder.
Kabul maksadiyle ibraz edilmesi için keşidecinin tâyin ettiği müddete hâmil riayet etmezse, kabul ve ödemeden imtina sebebiyle müracaatta bulunmak haklarını kaybeder; meğer ki, keşidecinin yalnız kabule ait mesuliyeti müstesna tutmak istediği şerhten anlaşılsın;
Ciroda ibraz için bir müddet şart kılınmışsa ancak ciranta bu müddeti ileri sürebilir.

Kefil, bilindiği üzere bonoyu tanzim eden borçlunun borcuna kefil olmaktadır. Bu itibarla bonoyu tanzim edenin mesuliyeti protesto olmasa da devam ettiğine göre, kefilin protesto edilmemiş senet nedeniyle sorumluluğunun devam edeceği düşüncesindeyim.
Old 25-01-2009, 23:11   #3
korayoz

 
Varsayılan

Ttk m. 614 senette kefilin sorumluluğu, "aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmişse tıpkı onun gibi mesul olur" şeklinde belirtilmiştir. Kefalet fer'i bir borçtur ve esas borçlu için borç sona ererse kefil içinde sona erer.
Old 25-01-2009, 23:12   #4
elitra

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ



E. 1999/11398
K. 1999/12463
T. 18.10.1999
• BONODA KEFALET ( Adi Kefalet Hükümleri Uygulanamayacağı )
• AVAL ( Bononun Kefil Şerhi ile İmzalanması )
• MÜTESELSİL BORÇLU ( Aval Veren Kişi )
6762/m.613
2004/m.169

ÖZET : Bononun kefil şerhi ile imzalanması borçlunun aval veren kişi olarak nitelendirilmesine engel teşkil etmeyeceğinden diğer borçlu ile birlikte TTK.nun 613. maddesi gereğince alacaklıya karşı müteselsilen borçludur. Bono niteliğinde olan kambiyo senedinin kefil adı altında imzalanması halinde adi kefalet hükümleri uygulanmaz.

DAVA: Merci kararının müddedi içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 11.8.1999 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Muteriz borçlu İ. kambiyo senedi niteliğinde olan bonoyu kefil şerhi ile imzalamış olup aval veren durumundadır. Kefil ibaresinin konulması aval veren kişi olarak nitelendirilmesine engel teşkil etmeyeceğinden diğer borçlu ile birlikte TTK.nun 613. maddesi gereğince alacaklıya karşı müteselsilen borçludur. Bono niteliğinde olan kambiyo senedinin kefil adı altında imzalanması halinde adi kefalet hükümleri uygulanmaz. Borçlu itirazın reddine karar verilmek gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir.

SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile merci kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 18.10.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Karara göre bonoyu "kefil" sıfatı ile imzalayan "avalist" tir.


Müracaat hakkının kullanılabilmesi için gerekli şartlar:

Hamil, muhataba başvurup da, muhatap poliçeyi kabul etmediği ve ödemediği takdirde hamilin, diğer poliçe borçlularına başvurması bazı maddi ve şekli şartların gerçekleşmesine bağlıdır.
a-Müracaat hakkının kullanılabilmesi gerekli maddi şartlar
Hamilin, müracaat hakkını kullanabilmesi için senedin vadesinin gelmiş olması ve senedi muhataba ödeme için ibraz etmesi, poliçe meblağını muhatabın ödememesi gerekir. Muhatap, poliçeye kabul şerhini koymamış ise poliçenin borçlusu değildir.
b-Müracaat hakkını kullanabilmesi için gerekli şekli şartlar
Müracaat hakkını kullanabilmesi için poliçenin kabul edilmedi veya ödenmediği hususunun belgelenmesi gerekir.
i-Protesto keşidesi: Hamil, poliçenin kabul edilmediğini veya ödenmediğini kabul etmeme veya ödememe protestosu düzenleyerek belgeler.
ii-Protesto keşidesine gerek olmaması
• Keşideci, ciranta yahut aval veren kimse senet üzerine “masrafsız iade”, “protestosuz” kayıtlarını veya bunlara benzer herhangi bir ibareyi koyarak imzalamak suretiyle hamili müracaat hakkını kullanmak için kabul etmeme veya ödememe protestosu çekmekten muaf tutabilir.
• Kabule arzı yasak edilmiş poliçe için kabul etmeme protestosu çekilemez. Bununla beraber, hamil ödememe protestosu çekmek mecburiyetindedir. Ödememe protestosu çekilmedikçe müracaat hakkı kullanılamaz.
• Cirantalar poliçeye, poliçenin ödenmemesinden sorumlu olmayacaklarına ilişkin kayıt koyabilirler. Bu takdirde ilgili cirantaya müracaat edilemeyeceği için onun yönünden ödeme protestosu keşide edilmesi gerekmez. Diğer cirantalara müracaat için protesto keşide edilir.
• Poliçeyi kabul etmiş olsun olmasın muhatap veya kabule arzı yasak edilen bir poliçenin keşidecisinin iflas etmesi


• Protestoda, bunu çeken kimsenin adı ve soyadı veya ticaret ünvanı,
• Protesto çekilen kimsenin adı ve soyadı veya ticaret ünvanı bulunmalıdır.
• Poliçeyi kabul etmeyen muhatap hakkında çekilecek protestoya, kabul etmeme keyfiyeti vs yazılabilir.
• Muhataba müracaat yapıldığı yer ve gün de protestoya kaydedilir.
• Poliçede bunu düzenleyen noterin imzası bulunur.
• Bazı istisnai haller de ortaya çıkabilir. Mesela, muhatap kısmi ödemede bulunmuş olabilir. Bunun protestoda gösterilmesi gerekir.
• Protestoyu noter düzenler.
Noter tarafından imza edilen protesto kanuna uygun olarak tanzim edilmediği veya içindeki kayıtlar yanlış olduğu takdirde dahi muteber sayılır.

F-Protesto keşidesinin sonuçları

Kabul etmeme protestosu keşide etmeyen hamilin müracaat hakkı düşmez. Bu kurala istisna getirilmiştir: Görülmesinden itibaren belli bir süre içinde ödenecek poliçelerle, kabule arzı mecburi olan poliçelerde kabul etmeme protestosu çekilmemesi müracaat hakkını düşürür.
Buna karşılık kabul etmeme protestosu keşide etmek bazı avantajlar sağlar. Hamil, müracaat hakkını kullanabilmek amacıyla ödememe protestosu çekmek mecburiyetinden kurtulur; ayrıca vadeden önce poliçe borçlularına müracaat etmek imkanı kazanır.
Ödememe protestosu keşide edilmediği hallerde ise, hamil müracaat hakkını kaybeder.
Old 25-01-2009, 23:15   #5
elitra

 
Varsayılan

Yukarıda topladığım bilgileri ekledim. Bu bilgiler ışığında değerlendirme yaparsanız sevinirim.
Old 25-01-2009, 23:22   #6
korayoz

 
Varsayılan

Benim cevabımda değişiklik yok eğer benim için yazdıysanız
Old 25-01-2009, 23:24   #7
elitra

 
Varsayılan

Ben kefilin (aval veren diyelim) vekiliyim. Bono protesto olmamış, borçtan kurtulmanın yolunu arıyorum. Rakam epey yüksekçe.


Alıntı((Bonolarda belirlenen bedel ödenmediği takdirde hamil-vadeden itibaren- iki iş günü içinde protesto keşide ederek kendisinden önce gelen diğer kişilere (cirantalara, avalistlere ve düzenleyene) müracaat eder. Zira, hamilin müracaat hakkına başvurabilmesinin şekli şartı ödememe protestosudur.))
Old 25-01-2009, 23:29   #8
korayoz

 
Varsayılan

Eğer bonoda müvekkiliniz keşideciye kefil olmuşsa sorumluluğu devam edecektir. Çünkü ttk. m. 691 de "bir bonoyu tanzim eden kimse; tıpkı bir poliçeyi kabul eden gibi mesuldür" şeklinde düzenlenmiştir. Ancak cirantalara kefil olmuşsa sorumluluğuda ortadan kalkacaktır.
Old 25-01-2009, 23:36   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan elitra
Ben kefilin (aval veren diyelim) vekiliyim. Bono protesto olmamış, borçtan kurtulmanın yolunu arıyorum. Rakam epey yüksekçe.


Alıntı((Bonolarda belirlenen bedel ödenmediği takdirde hamil-vadeden itibaren- iki iş günü içinde protesto keşide ederek kendisinden önce gelen diğer kişilere (cirantalara, avalistlere ve düzenleyene) müracaat eder. Zira, hamilin müracaat hakkına başvurabilmesinin şekli şartı ödememe protestosudur.))

İlk sorunuz ve yukarıdaki anlatımlarınıza dayaranarak; Müvekkilinizin senedin protesto edilmemesi nedeniyle tanzim edenin bonodan doğan borcundan kurtulamayacağı düşüncesindeyim. Yargıtay kararı da diğer yazdığınız ifadeler de bu hususu teyit etmektedir.
Old 25-01-2009, 23:44   #10
elitra

 
Varsayılan

Saim bey;
Toparlayacak olursak; bono da "kefil" diye birşey yok (BK anlamında). Bonoda "kefil" = "aval veren" ise ve aval veren TTK m:642' de geçen ".... diğer borçlular" dan sayılıyor ise potesto ettirilmeyen bonoda aval verene (kefile) müracaat hakkı sona ermiştir.
Bilmiyorum çok mu geniş yorumlamış oldum.
Old 25-01-2009, 23:46   #11
elitra

 
Varsayılan

Sayın Korayoz,
yukarıdaki ifadelerimden de anlaşılacağı üzere yorumunuza katılmıyorum. Ama kendi yorumumun da doğru olduğum konusunda tereddütüm var. Sanki önemli bir müvekkilimi ilgilendiren bu konuda hissi davranıyor gibiyim.
Old 25-01-2009, 23:52   #12
korayoz

 
Varsayılan

Aval kefaletin bir türüdür yukarıda belirttiğiniz kararda avalın adi kefalet olmadığı haklı olarak belirtilmiş ancak avalda kendine özgü bir kefalettir. Bu nitelemenin önemli yanı avalında asıl alacağa bağlı fer'i bir borç doğurması (ttk. m. 614). Bu takdirde aval verilen kişinin sorumluluğu devam ettikçe müvekkilinizinde sorumluluğu devam edecektir. Bono da protestonun yapılmaması cirantalara başvuruyu engeller ancak keşidecinin sorumluluğu devam eder. Bu sebeble keşideciye aval verilmişse asıl alacak devam ettiği için avalistinde sorumluluğu devam edecektir.
Old 26-01-2009, 00:05   #13
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan Belki yardımı dokunur...

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/3353
Karar: 2008/5864
Karar Tarihi: 25.03.2008

ÖZET: Bir bonoyu düzenleyen keşideci o bononun asli borçlusu olarak bonoda yazılı borcun tamamını ödemek zorundadır. İbrazında ödenmeyen bononun borçlusu mütemerrit olacağından, hamilin müracaat borçlularına başvurabilme hakkı doğar. Ne var ki bu hakkın kullanılması için kanundaki süre ve şartlarda senedin keşidecisinin protesto olunması zorunludur. Aksi halde hamil, keşideci ve keşideci lehine aval veren (kefil) dışındaki müracaat borçlularına (lehtar ve cirantalara) karşı sahip olduğu müracaat hakkını kaybeder. Ancak keşideci ve kefilin takibi için protestoya gerek yoktur. Bu nedenlerle şikayetin reddi gerekir.


(6762 S. K. m. 592, 614, 626, 642, 690)

Dava: Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK'nun 438. ve İİK'nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi;

2- Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Alacaklı vekili tarafından 24 adet bonoya ve muacceliyet sözleşmesine dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takibe başlandığı, borçlu O.T.'ye örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine adı geçen vekilinin yasal sürede İcra Mahkemesi'ne başvurarak takip dayanağı bonolardan 21 adedinde tanzim tarihi bulunmadığı, protesto keşide edilmediği, muacceliyet şartının gerçekleşmediği nedenleriyle kambiyo senetlerine mahsus yol ile takip yapılamayacağını ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği anlaşılmıştır.

Mahkemece takip dayanağı senet asıllarının incelenmesinde; tamamında tanzim tarihi olarak 10.01.2007 tarihinin yazılı olduğu belirlenmiş olmakla tanzim tarihinin senet tedavüle çıkarken mevcut olması yeterli olup ne zaman çekildiği anlaşılamayan senet fotokopilerinde tanzim tarihinin bulunmayışı gerçekte ve tedavüle çıkarılırken mevcut olmadığını göstermez. TTK. 690. madde yoluyla uygulanması gerekli 592. maddesine göre tamamen doldurulmadan bono düzenlenebileceğinden tanzim tarihinin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun yazılı bir belge ile kanıtlanması gerekir. Kaldı ki alacaklının bu yönde bir iddiası da bulunmadığı gibi takip dayanağı bonoların tarafların kabulünde olan ve borç tasfiyesi amacıyla düzenlenen 10.01.2007 tarihli protokol uyarınca düzenlendiği ve bonoların tanzim tarihlerinin de mevcut hali ile anlaşmaya uygun olarak doldurulduğunun kabulü gerekmektedir. Bu nedenle mahkemenin bir kısım bonolarda tanzim tarihi bulunmadığı nedenine dayalı iptal gerekçesi doğru değildir.

Öte yandan bono haricinde düzenlenen ve bonoya açık atıf yapılan bir sözleşme ile belirlenen muacceliyet koşulu geçerlidir. Somut olayda takip dayanağı bonoların borç tasfiyesi amacıyla düzenlenen 10.01.2007 tarihli protokol uyarınca verildiği tarafların kabulünde olup, anılan sözleşmede senetlerden birinin vadesinde ödenmemesi halinde diğerlerinin muaccel olacağı kararlaştırılmış olmakla, sözleşmede düzenlenen bu muacceliyet şartı geçerlidir. Protokol kapsamında düzenlenen 28.02.2007, 31.03.2007, 30.04.2007 ve 30.05.2007 vade tarihli bonolar vadelerinde ödenmediğine göre sözleşme uyarınca verilen takip dayanağı diğer bonoların muaccel olduğunun kabulü gerekir.

Yine, takip dayanağı bonoların incelenmesinde; takip yapan alacaklının bonoların lehdarı, borçlu O.T.'nin ise kefil olduğu anlaşılmaktadır. Bir bonoyu düzenleyen keşideci o bononun asli borçlusu olarak bonoda yazılı borcun tamamını ödemek zorundadır. TTK 614. maddesi gereği bonoda kefil de (aval veren) hamile karşı borcun tamamından keşideci gibi sorumludur. İbrazında ödenmeyen bononun borçlusu mütemerrit olacağından, hamilin müracaat borçlularına başvurabilme hakkı doğar. Ne var ki bu hakkın kullanılması için T.T.K.'nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 626. maddesindeki süre ve şartlarda senedin keşidecisinin protesto olunması zorunludur. Aksi halde TTK.'nun 642. maddesi gereği hamil, keşideci ve keşideci lehine aval veren (kefil) dışındaki müracaat borçlularına (lehtar ve cirantalara) karşı sahip olduğu müracaat hakkını kaybeder. Ancak keşideci ve kefilin takibi için protestoya gerek yoktur.

O halde mahkemece borçlu O.T. yönünden şikayetin reddi yerine yazılı gerekçelerle adı geçen borçlu hakkındaki takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda 2 maddede açıklanan nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 25.03.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/2637
Karar: 2007/5240
Karar Tarihi: 20.03.2007

ÖZET: Takip alacaklısı, bono hamili olup, keşideci ve lehtar hakları da takip yapmaktadır. Hamilin cirantalara müracaat edebilmesi için keşidecinin protesto edilmesi zorunludur. Aksi takdirde hamil adı geçenler yönünden (keşideci hariç) müracaat hakkını kaybeder. Dosya içinde protesto evrakına rastlanmamış ise de borçluların ödeme itirazları karsında bu eksiklik takibin iptali nedeni yapılamaz. Bu durumda alacaklının bononun vade tarihi olan 01.09.2006 tarihinden itibaren faiz talep etmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur. O halde Mahkemece borçluların ödeme emrinin tebliğinden sonra yaptığı kısmi ödemelerinin borçtan mahsubu ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.

(6762 S. K. m. 614, 615, 620, 624, 626, 637, 642) (2004 S. K. m. 170/A) (818 S. K. m. 84)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Hamil, muayyen bir günde ödenmesi gereken poliçeyi (bonoyu) bu tarihte ve bu tarihi takip eden iki iş günü içinde ibraz edebilir. (Prof.Dr. Fırat Öztan Kıy.Ev.Huk. S.674) Gerçekten TTK. nun 615/4 maddesi gereği bononun vadesi muayyen bir gün olarak tesbit olunması halinde, bonoyu tanzim eden keşideci borçlu ödeme zamanında senedin kimin elinde olduğunu bilemeyeceğinden senet hamili TTK. nun 620. maddesi gereği ödenmek üzere bonoyu keşideciye ibraza mecburdur. Bononun vadesinde keşideciye (tanzim edene) ibrazı ile borçlu mütemerrit olur. Senedin vadesinde anılan kanun gereği ibraz olunmadığı ahvalde, keşideci borçlu TTK. nun 624. maddesi gereği masraf ve hasar hamile ait olmak üzere bono bedelini notere tevdi ederek borçtan kurtulur. Bu gereği yerine getirmeyen keşideci borçlunun vadesinde senedin ödenmek üzere kendisine ibraz olunmadığı.vadenin sonradan gerçeğe aykırı olarak doldurulduğuna ilişkin iddiası mercide tartışma konusu yapılamaz.

Bir bonoyu düzenleyen keşideci o bononun asli borçlusu olarak bonoda yazılı borcun tamamını ödemek zorundadır. TTK. 614. maddesi gereği bonoda kefilde (aval veren) hamile karsın borcun tamamından keşideci gibi sorumludur, ibrazında ödenmeyen bononun borçlusu mütemerrit olacağından, hamilin müracaat borçlularına başvurabilme hakkı doğar. Ne var ki bu hakkın kullanılması için TTK. nun 626. maddesindeki süre ve şartlarda senedin keşidecisinin protesto olunması zorunludur. Aksi halde TTK. nun 642. maddesi gereği hamil, keşideci dışındaki müracaat borçluları'na (lehtar ve cirantalara) karsı sahip olduğu müracaat hakkını kaybeder. Ancak keşideci ve kefilin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Vadesinde ibraz olunup da ödenmeyen bononun hamili TTK. nun 637/11. maddesi gereğince temerrüt tarihi olan vadeden itibaren faiz talep edebilir. Keşidecinin temerrüde düşmesi için TTK. nun 620. maddesindeki koşulun yerine getirilmesi yeterli olup, ayrıca protesto edilmesi borçtan sorumluluğu açısından yersizdir. Yine temerrüt tarihinden itibaren faiz istenebileceği de tartışmasızdır.

Nitekim 11.12.1957 tarih ve 17/29 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da adi senette dahi vadenin olması halinde, faizin vade tarihinden itibaren istenebileceği kabul edilmiştir. (HGK. nun 22.03.2000 tarih ve 12-706/181 sayılı kararı)

Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda somut olayın incelenmesinde;

Takip alacaklısı, bono hamili olup, keşideci ve lehtar hakları da takip yapmaktadır.

TTK. nun 626 ve 642. maddeleri gereğince hamilin cirantalara müracaat edebilmesi için keşidecinin protesto edilmesi zorunludur. Aksi takdirde hamil adı geçenler yönünden (keşideci hariç) müracaat hakkını kaybeder. Dosya içinde protesto evrakına rastlanmamış ise de borçluların ödeme itirazları karsında İİK. nun 170/a-son maddesi uyarınca bu eksiklik takibin iptali nedeni yapılamaz.

Bu durumda alacaklının bononun vade tarihi olan 01.09.2006 tarihinden itibaren TTK. nun 637/11 maddesi gereği faiz talep etmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur. O halde Mahkemece borçluların ödeme emrinin tebliğinden sonra yaptığı kısmi ödemelerinin BK.nun 84. maddesi uyarınca borçtan mahsubu ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 20.03.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Saygılarımla.
Old 26-01-2009, 00:13   #14
elitra

 
Varsayılan

Teşekkürler arkadaşlar (özellikle Ufuk bey, kararlar için)
Konu benim için kapanmıştır.
Old 26-01-2009, 00:18   #15
korayoz

 
Varsayılan

Sakalımız yok ki lafımız dinlensin diye bir laf vardır. Hukuk aleminde de Yargıtay kararımız yok ki şeklinde bu sözün uyarlanması gerekir bence
Old 26-01-2009, 00:26   #16
elitra

 
Varsayılan

Öncelikle Korayoz isminin altına bir sakal koydum. Dinleyeceğim. İleri tarihli çek ödeme aracı niteliğinde değildir. başlıklı soruya da bir bakarsan sevinirim.
Old 26-01-2009, 00:38   #17
korayoz

 
Varsayılan

Lütfen yanlış anlamayın ben size karşı yazmamıştım forumun genelinde meslektaşlarımız Yargıtay kararı olmadıkça kesinlikle yazılanlara değer vermiyor. Siz de özellikle sayın Ufuk' a teşekkür edince burada tepkimi dile getirmek istedim kusura bakmayın.
Old 26-01-2009, 09:36   #18
av.okan yılmaz

 
Varsayılan

Kefile icra takibi yapılabilmesi için protestoya gerek yoktur. protesto cirantalara takip için gereklidir. protesto edilmemiş sentte kefile takip yapılabilir.
Old 26-01-2009, 09:42   #19
miss_lawyer

 
Varsayılan

Sn Korayoz ve Sn Okan Yılmaz'a katılıyorum.Pratikte de zaten meslektaşlarımın belirttiği gibi icra takibi yapılıyor.
Old 26-01-2009, 10:04   #20
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan elitra
Saim bey;
Toparlayacak olursak; bono da "kefil" diye birşey yok (BK anlamında). Bonoda "kefil" = "aval veren" ise ve aval veren TTK m:642' de geçen ".... diğer borçlular" dan sayılıyor ise potesto ettirilmeyen bonoda aval verene (kefile) müracaat hakkı sona ermiştir.
Bilmiyorum çok mu geniş yorumlamış oldum.


Sayın Elitra Bono da kefil diye bir şey. Aval de var. Aval de bir tür kefalettir. Bu konuyu sn.Korayoz da yazmış zaten.

Bir diğer husus; ( sayın elitra, ben de Sayın Korayoz gibi sizin şahsınıza yönelik yazmıyorum bunu)

Bir konuyu bir meslektaşımız cevaplıyor. Bir başka meslektaşımız aynısını tekrar ediyor. Bir diğer meslektaşımız o tekrara katılıyor. Bir diğeri (Reklam olmasın diye üçünü de yazayım; Sayın kazancı yayınları veyahut Sayın Sinerji yayınları ya da Sayın Corpus yayınları diyelim) Yargıtay kararını kopyalıyor. Ama neden o tekrara katıldığını neden ilk yazana katılmadığını anlatmıyor. )

Bu konuda da öyle oldu.

Olay kanımca çok nettir. Ve ilk mesajımda zaten senedin protesto edilmemesinin kefile etkisinin olmayacağını açıkça ben yazdım. Sağolsun sayın Korayoz da bu durumu madde ile destekledi. Sayın Kazancı yayınları da kararını ekledi ...

Herşey Yargıtay kararı değil sayın meslektaşlarım. Bir çok Yargıtay kararı yanlış veriliyor bu ülkede, aynı gün aynı saatte aynı daireden tamamen ters istikamette çelişkili kararlar çıkabiliyor...

Yargıtay kararları da olmalıdır ancak kutsal kitap muamelesi yapılmamalıdır. Sayın Korayoz! Bence hiç üzülmeyin, sakalı olanlara da itibar edilmiyor bu ülkede. Sayın Yargıtay kararı olmak lazım!
Saygılarımla.
Old 26-01-2009, 10:18   #21
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Saim
Ama neden o tekrara katıldığını neden ilk yazana katılmadığını anlatmıyor. ) Saygılarımla.

Hukuki bir soru, konu tartışılırken, kanun maddesi, kişisel görüşler ve bu konuda yayınlanmış kararlar ve aklınıza gelebilecek her tür veri ile değerlendirilmelidir.

Konu ile ilgili olarak sadece, yargıtay kararı aktarmak istedim. Doğuruluğunu yanlışlığını ya da kimsenin haklılığını ifade etmek istemedim.

Eklediğim karar yanlış da olabilir ya da doğrudur ama hepsi bu tartışmayı geliştirir diye düşündüğüm için ekledim...

Saygılarımla.
Old 26-01-2009, 10:21   #22
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av-ufuk
Hukuki bir soru, konu tartışılırken, kanun maddesi, kişisel görüşler ve bu konuda yayınlanmış kararlar ve aklınıza gelebilecek her tür veri ile değerlendirilmelidir.

Konu ile ilgili olarak sadece, yargıtay kararı aktarmak istedim. Doğuruluğunu yanlışlığını ya da kimsenin haklılığını ifade etmek istemedim.

Eklediğim karar yanlış da olabilir ya da doğrudur ama hepsi bu tartışmayı geliştirir diye düşündüğüm için ekledim...

Saygılarımla.

Sayın Av.ufuk,

Ben size yönelik yazmadım. genel olarak bu yapılıyor. Sayın elitra alınmasın diye o'na yönelik olmadığını yazdım ama size de yazayım: Bu sizin ya da bir başka meslektaşımın şahsı ile ilgili değil. Genel olarak böyle yapılıyor. Bunu belirtmek istedim. Ayrıca eklediğiniz karar yanlış değil.Ayrıca biz arkadaşız. Neden sizi hedef alayım ki?
Old 01-02-2009, 18:25   #23
kağanulaş

 
Varsayılan

Nasreddin Hoca'nın hikayesi malumdur, iki kişi hocayı hakem tayin eder, hoca birini dinler "haklısın" der, ikinciyi dinler "sen de haklısın" der. Olayı izleyen üçüncü kişi "hoca ikisine birden haklısın dedin, böyle bir şey olmaz, biri haklıysa öbürü haksızdır, bu işte yanlışlık var" der. Hoca durur " sen de haklısın" der

Yukarıdaki yorumlarda herkes haklı görünüyor; ancak bu Yargıtay kararlarının bu kadar önemsenmesinin nedeni bence üyelerin diğer üyelerin yorum ve görüşlerine önem vermemeleri, sakalları olmadığı için sözünü dinlememeleri değil. Buradan görüş, yorum ve mümkün olursa Yargıtay kararı alan üye bunu mahkemede kullanıyor. Mahkemelerde de hukuki değerlendirmenizi Yargıtay kararı ile desteklemezseniz neredeyse hiç şansınız yok. Kanunun açık lafınızı bile ortaya koysanız aynı şeyi söyleyen bir Yargıtay kararınız yoksa işiniz zor, ya da Yargıtay açık kanun hükümünün aksine yorum yaptı ise kanun bile anlam ifade etmiyor. Dolayısıyla mahkemeye sunulacak güzel bir hukuki yorumdan ziyade kısacık bile olsa Yargıtay kararınız olması gerekiyor. Buradaki başlıklarda üyelerin yorumlarının Yargıtay kararlarından daha önemli hale gelebilmesi için önce yerel mahkeme hakimlerinin (tümü olmasa da büyük çoğunluğunun) Yargıtay kararına aykırı karar verebilecek, gerekirse kararında direnebilecek cesarette olması gerekiyor.
Old 01-02-2009, 21:08   #24
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kağanulaş
Nasreddin Hoca'nın hikayesi malumdur, iki kişi hocayı hakem tayin eder, hoca birini dinler "haklısın" der, ikinciyi dinler "sen de haklısın" der. Olayı izleyen üçüncü kişi "hoca ikisine birden haklısın dedin, böyle bir şey olmaz, biri haklıysa öbürü haksızdır, bu işte yanlışlık var" der. Hoca durur " sen de haklısın" der

Yukarıdaki yorumlarda herkes haklı görünüyor; ancak bu Yargıtay kararlarının bu kadar önemsenmesinin nedeni bence üyelerin diğer üyelerin yorum ve görüşlerine önem vermemeleri, sakalları olmadığı için sözünü dinlememeleri değil. Buradan görüş, yorum ve mümkün olursa Yargıtay kararı alan üye bunu mahkemede kullanıyor. Mahkemelerde de hukuki değerlendirmenizi Yargıtay kararı ile desteklemezseniz neredeyse hiç şansınız yok. Kanunun açık lafınızı bile ortaya koysanız aynı şeyi söyleyen bir Yargıtay kararınız yoksa işiniz zor, ya da Yargıtay açık kanun hükümünün aksine yorum yaptı ise kanun bile anlam ifade etmiyor. Dolayısıyla mahkemeye sunulacak güzel bir hukuki yorumdan ziyade kısacık bile olsa Yargıtay kararınız olması gerekiyor. Buradaki başlıklarda üyelerin yorumlarının Yargıtay kararlarından daha önemli hale gelebilmesi için önce yerel mahkeme hakimlerinin (tümü olmasa da büyük çoğunluğunun) Yargıtay kararına aykırı karar verebilecek, gerekirse kararında direnebilecek cesarette olması gerekiyor.

Çok doğru söylüyorsunuz. Şunu yeminle ifade edeyim ki, bir konuda açık kanun maddesi olmasına rağmen, "Bu konuda Yargıtay kararı var mı?, varsa getirirseniz iyi olur" diye soranına şahit oldum!
Old 02-02-2009, 08:50   #25
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın Saim'e katılıyorum.

Zaten Herkeste Yargıtay kararı var. Arama motorunu ilgili ifadeyi yazıp karar bulmak zor olmamalı.

Ancak, buranın benim için önemi şu: Hiç düşünmediğin veya atladığın bir hususu diğer meslektaşların kimi tecrübesi kimi dikkati ile size gösterebilir.

Ayrıca yargıtay kararları ile birlikte doktrinden örnekler sunulması siteyi daha da zenginleştireceğini düşünüyorum.
Old 02-02-2009, 23:42   #26
Kemal Yıldırım

 
Varsayılan

Staj yaptığım Asliye Ticaret Mahkemesi üyelerinden biri protesto olmadığı takdirde kefil hakkında ihtiyati haciz kararı vermediklerini söyledi.

Yukarıdaki 12. Hukuk Dairesi kararlarında da belirtildiği gibi, protesto edilmeme keşideci (ya da tanzim eden), kefil ve aval veren dışındaki üçüncü kişilere başvuru hakkını kaybettirir.

Protesto olmadan kefil hakkında takibe geçilebildiği halde neden ihtiyati haciz kararı verilmiyor? Bu soruyu sorduğumda, "öyle işte, bizvermiyoruz" cevabını aldığımda üzüldüm..

Saygılarımla..
Old 16-09-2014, 18:02   #27
Onur B

 
Varsayılan

yukarıdaki tartışmalar ışığında ben de merak uyandıransa şu oldu; protesto edilmeme cirantalara karşı başvuru hakkını kaybettiriyor bunda hepimiz hem fikiriz. Peki ya bu itirazı ciranta değil de keşideci dile getirebilir mi. Protesto olmamasına rağmen keşideci ile birlikte cirantaya da takip başlattık, ciranta nın her hangi bir itirazı yok, üstüne bir de icra dairesinde ödemeye dair resmi taahhütte bulundu ancak buna rağmen keşideci kötüniyetli olduğu için kendi borca imzaya itirazı ile birlikte protesto edilmeme nedeniyle cirantaya takip yapılamayacağını dile getirebilir mi? buna dayanarak cirantanın yerleşim yerinde başlatılmış olan takibin yetkisizliğini isteyebilir mi, yoksa bu talepler sadece cirantalara mı aittir?

merakmı birlikte gidrebilirsek çok memnun olurum
Old 17-09-2014, 10:10   #28
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Onur B
...Protesto olmamasına rağmen keşideci ile birlikte cirantaya da takip başlattık, cirantanın herhangi bir itirazı yok, üstüne bir de icra dairesinde ödemeye dair resmi taahhütte bulundu ancak buna rağmen keşideci kötüniyetli olduğu için kendi borca imzaya itirazı ile birlikte protesto edilmeme nedeniyle cirantaya takip yapılamayacağını dile getirebilir mi? buna dayanarak cirantanın yerleşim yerinde başlatılmış olan takibin yetkisizliğini isteyebilir mi, yoksa bu talepler sadece cirantalara mı aittir? ...
Somut sorunuz muvacehesinde:
İcra ve İflas Kanunu m.170a/son: "Her ne suretle olursa olsun, imza inkârı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz." düzenlemesi gereği cirantanın (dahi) protesto edilmeme nedeniyle şikayet hakkı bulunmamaktadır; ki keşidecinin, cirantanın (olmayan) hakkına dayanması mümkün mü diye tartışmak anlamsız olur...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
birden fazla dava açılıp da kaybedilmiş olması maddi tazminat nedeni olabilir mi? Av. Muzaffer ERDOĞAN Hukuk Sohbetleri 5 23-01-2010 07:20
tapuda tescil edilmeyen eşin intifa hakkı geçerli midir? asstarrr Meslektaşların Soruları 1 06-01-2009 14:35
Kefilin Kefile Rücusu ahmat Borçlar Hukuku Çalışma Grubu 5 02-01-2007 14:06
senette müracaat hakkı ve vade HEATHER Meslektaşların Soruları 7 20-12-2006 15:33
intifa hakkı sözleşmenin feri midir? Semanur Meslektaşların Soruları 4 13-12-2006 12:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08100295 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.