Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Haksız Tutuklama- Tazminat-Kesinleşme

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-08-2008, 12:41   #1
devrimali

 
Dikkat Haksız Tutuklama- Tazminat-Kesinleşme

Çok sanıklı bir ceza dosyasında bazı sanıklar ceza alırsa ve bu hüküm ceza alanlarca temyiz edilirse ceza almayan haksız tutuklananlar hakkında beraat kararı verilir ve de haksız tutuklananlar yönünden karar kesinleşirse hemen haksız tutuklamadan kayanaklı tazminat davası açılabilir mi? Prosedür nasıldır ? Dosyanın (ceza alanlar yönünden) Yargıtay'a gidip gitmemesinin haksız tutuklananların açacağı tazminat davasına etkisi nasıl olur ?
Old 05-08-2008, 16:07   #2
üye18087

 
Varsayılan

benim daha önce araştırdığım bir dosyada böyle bir durum söz konusu idi. haksız tutuklanan kişi, şikayetçileri dava etmişti. maddi ve manevi tazminat talep etti. bu durumda beraat kararının kesinleşmesi önemli. yargıtay'a gidip gitmemesi değil. bu nedenle karar kesinleşmişse, haksız şikayet yüzünden şikayetçilere karşı tazminat talebi hakkı gündeme gelir.

kovuşturulması ve soruşturulması şikayete bağlı değilse, yani tutuklamadan devlet sorumlu ise sizin durumunuza yakın olan bir İBK aşağıda.


T.C.

YARGITAY

İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU

E. 1977/1

K. 1977/1

T. 2.5.1977

• 466 SAYILI YASA GEREĞİNCE TAZMİNAT DAVASI ( Davaya Bakan Mahkemenin Yargıtaydan Geçmeden Kesinleşen Beraat Kararını İncelemeye Yetkili Olmaması )

• YASA DIŞI TUTUKLANMA TAZMİNAT İSTEMİ ( Davaya Bakan Mahkemenin Yargıtaydan Geçmeden Kesinleşen Beraat Kararını İncelemeye Yetkili Olmaması )

• TUTUKLANDIĞI SUÇTAN BERAAT EDEN SANIK ( Açtığı Tazminat Davasına Bakan Mahkemenin Yargıtaydan Geçmeden Kesinleşen Beraat Kararını İncelemeye Yetkili Olmaması )

• HAKSIZ TUTUKLAMA NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI ( Temyizden Geçmeden Kesinleşmiş Olan Beraat Kararının Esas Yönünden İnceleme Konusu Yapılamayacağı )

• BERAAT KARARININ ESAS YÖNÜNDEN İNCELEME KONUSU YAPILAMAMASI ( Haksız Tutuklama Tazminatı Davasının Dayanağı Olan ve Yargıtayca İncelenmeden Kesinleşmiş Olan )

• TAZMİNAT DAVASINA ESAS BERAAT KARARININ ESAS YÖNÜNDEN İNCELENEMEMESİ ( Haksız Tutuklama Nedeniyle Açılan Davada )

• KESİN DELİL NİTELİĞİ ( Haksız Tutuklama Nedeniyle Açılan Tazminat Davasında Yargıtayca İncelenmeden Kesinleşmiş Olan Beraat Kararının )

• TEMYİZ İNCELEMESİ YAPILMADAN KESİNLEŞEN BERAAT KARARI ( Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Davasında Kesin Delil Niteliğinde Bulunacağı )

ÖZET : Yasa çerçevesinde tutuklandığı suçtan beraat eden sanığın yasa dışı yakalanan ya da tutuklanan kişilere tazminat verilmesine ilişkin hüküm uyarınca açtığı tazminat davasına bakan mahkeme, yargıtaydan geçmeden kesinleşen beraat kararını incelemeye yetkili değildir.
466/m.2

I - Giriş:
Yasa dairesinde tutuklandığı suçtan beraat eden sanığın, 466 Sayılı Yasa gereğince açtığı tazminat davasına bakan mahkemenin, Yargıtay`dan geçmeden kesinleşen beraat kararının dayandığı delilleri serbestçe incelemesi ve sonucuna göre tazminat isteği hakkında bir karar vermesi gerektiğine dair Yargıtay Ceza Genel Kurulu`nun 1.10.1973 gün, 221-594 sayılı, 3.5.1976 gün, 174-218 sayılı, 14.2.1977 gün, 1/27-64 sayılı ve Birinci Ceza Dairesinin 27.11.1975 gün, 3291-3805 sayılı kararları ile aynı şekilde açılan tazminat davasına bakan mahkemenin, kesinleşen beraat kararını eleştirerek tazminat isteğini reddetmeye yetkisi olmadığı hakkındaki Birinci Ceza Dairesinin 28.12.1976 gün, 3995-4190 sayılı diğer kararı arasında içtihat aykırılığı bulunduğu ve aykırılığın içtihatları birleştirme yoluyla giderilmesi gerektiği Birinci Ceza Dairesi Başkanlığının 14.3.1977 gün ve 57 sayılı yazısiyle bildirilmesi üzerine konuyu inceleyen Yargıtay Birinci Başkanlık Divanı, kararlar arasında içtihat aykırılığı bulunduğuna ve aykırılığın içtihatları birleştirmne yoluyla giderilmesine karar vermesiyle 2.5.1977 günü Yargıtay Birinci Başkanının Başkanlığında toplanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunda Raportör Üye tarafından konu hakkında gerekli açıklamalar yapılmış ve anılan kararlar arasında aykırılık bulunduğuna ve içtihatların birleştirilmesine oybirliğiyle karar verildikten sonra işin incelenmesine başlanmıştır.
II - Aykırı görüşteki kararlar:
A - a ) Yargıtay Ceza Genel Kurulu`nun 1.10.1973 gün ve 221-594 sayılı kararında; ( kesinleşen karar asıl suça ait olup tazminat konusunda "muhkem kaziye"den bahsedilemiyeceği cihetle buna ilişkin tereddütler yerinde görülmemiştir.
466 Sayılı Yasanın 4 üncü maddesinde ele alınan ihmal veya kusurlu hareketlerin anlaşılabilmesi de, beraat hükmüne konu olan ceza dosyasının eksiksiz olarak incelenmesine bağlıdır. Aksi halde eksik incelemeye dayanan ve isabetli olmayan beraat hükümlerinden yararlanılarak Devletten haksız tazminat alma eğilimlerinin yasa koyucunun amacına aykırı olarak gelişmesini önlemek mümkün olmayacaktır. Sosyal koşulların da gözönünde tutulması sonunda, delil durumunun incelenmesi kaçınılmaz bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu ilkenin kabulünden sonra tazminata ilişkin hüküm ve ilgili Ceza dosyası üzerinde yapılan incelemede:
Davacı, sanık sıfatıyla alınan savunmalarında mağdure ile birlikte şehir içinde ve dışında bir süre dolaştığını kabul etmiştir. Mağdure ile olaydan sonra evlendiği kocası da hazırlık ve ilk soruşturmadaki anlatımlarında bunu doğrulamışlar, dava konusu suçlara ilişkin olumlu bilgiler vermişlerdir. Sanık ile mağdurenin başkasının evinde bir süre kaldıkları yolunda dahi deliller bulunmuştur. Hatta mağdurenin olaydan bir gün sonra yapılan muayenesinde kızlığının bozulduğu, boyunda, dudakta, göğüs üst kısmında ve ingunial bölgede morartılar bulunduğu açıklanmıştır.
Bu deliller karşısında mahkemece, duruşmadaki son beyanlara ve olaydan 4 ay sonra yaptırılan ikinci muayene sonunda alınan doktor raporuna dayanmak suretiyle sanığın eylemlerinde suç unsuru bulunmadığı kabul edilerek beraat kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda tutuklama kararının verilmesine adı geçenin tamamıyla kendi kusurlu beyan ve hareketleri ile sebebiyet verdiğini kabul etmek hakkaniyet kurallarına uygun düşmüştür. Davacıya beraat nedeni ile tutukluluk süresi için maddi ve manevi tazminat verilmesine ilişkin istek ve ret kararına karşı ileri sürülen temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle usule ve yasaya uygun bulunan hükmün onanması gerekir. ) denilmek suretiyle tazminat davasına bakan Ağır Ceza Mahkemesinin beraat dosyasındaki delilleri inceleyebileceğini kabul ettiği,
b ) Ceza Genel Kurulu`nun 3.5.1976 gün, 174/218 sayılı ve 14.2.1977 gün, 1/27-64 sayılı kararlariyle 1. Ceza Dairesinin 27.11.1975 gün, 3291-3805 sayılı kararında da aynı görüşün benimsendiği,
B - Birinci Ceza Dairesi 28.12.1976 gün ve 3995/4190 sayılı diğer kararında ise; ( davacının kendi kusurlu hareketi mevcut olmadığı dosyanın incelenmesinden anlaşıldığı gibi şahitlerin ya da müştekilerin davacı aleyhine beyan ve şahadette bulunmaları davacıdan sadır olmuş kusurlu hareket sayılamayacağı cihetle davacının tazminat isteğinin kabulü gerekirken sanığın Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararını eleştirme gibi yersiz bir yöntemden hareketle davacının tazminat isteğinin reddine karar verilmesi yasaya aykırıdır ) denilerek beraat dosyasındaki delillerin incelenmesine olanak bulunmadığı ve sanık aleyhindeki delillerin 466 Sayılı Yasanın 4 üncü maddesinde yazılı kusurlu hareketlerden sayılmayacağı sonucuna vardığı ve şu suretle bu kararın diğer açıklanan kararlara aykırı olduğu görülmüştür.
III - İlgili yasa hükümleri:
Kanun dışı yakalanan veya tutuklanan kimselere tazminat verilmesi hakkındaki 466 Sayılı Yasanın 1 inci maddenin 6 numaralı bendinde; ( kanun dairesinde yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra hakkında kovuşturma yapılmasına veya son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına veyahut beraatlerine veya ceza verilmesine mahal olmadığına karar verilen kimselerin uğrayacakları her türlü zararlar, bu kanun hükümleri dairesinde devletçe ödenir. ) denilmek suretiyle tazminatın kimlere verileceği belirtilmiş, 3 üncü maddesinde; ( 2 nci maddede yazılı yetkili mahkeme zarar istemine dair dilekçe üzerine, üyelerinden birisini işin incelenmesiyle görevlendirir. Görevlendirilen üye, ilk önce istemin kanuni süre içerisinde yapılmış olup olmadığını inceler, İstem süresi içinde yapılmışsa görevli üye hüküm ve karar dosyasını aldırtmak, her türlü incelemeleri yapmak ve gerekiyorsa, tazminat isteminde bulunan kimseyi de dinlemek suretiyle delilleri topladıktan sonra, yazılı düşüncesini bildirmesi için evrakı Cumhuriyet Savcılığına gönderir.
Mahkeme, Cumhuriyet Savcısının yazılı görüşü üzerine, duruşma yapmaksızın kararını verir.
Bu karar aleyhine tebliğ tarihinden başlayarak bir hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. ) denilerek tazminat davasında takip olunacak usul ve kanun yolları gösterilmiş ve 4 üncü maddesinde; ( tazminatın miktarını tayinde zarar talebinde bulunanların birinci maddede yazılı işlemlerin yapılmasına sebep olan kusurlu veya ihmali hareketleri nazara alınır.
Tazminat talebine esas olan işlemlere tamamiyle kendi ihmali veya kusurlu hareketleriyle sebep olanlara tazminat verilmez. ) denilerek tazminat miktarını etkileyen unsurlar ve tazminatın verilmeyeceği haller açıklanmıştır. IV - Gerekçe:
A - Karşıt görüş:
Anayasa koyucusu, Devlet organlarının yasa dışı ve haksız eylemleriyle kişilere verecekleri zararları Devletin karşılaması gerektiği ilkesinden hareket ederek Anayasa`ya koyduğu hükümle ( M.30 ) Türk Hukukuna tazminat müessesesini getirmiş ve bunu aynı maddede yer alan "şahıs dokunulmazlığı hakkındaki" hükümlerin ciddiye alınmasının kaçınılmaz bir müeyyidesi ve adaletin zaruri bir sonucu saymıştır.
Anayasanın anılan hükmünün emrine uyularak çıkarılan 466 Sayılı Yasaya 30 uncu maddedeki hükümler aynen alınmakla beraber ayrıca yukarıda ( III. ) bölümde açıklanan usulhükümlerine de yer verilmiştir. Yasa tasarısının hükümet gerekçesinde usul hükümlerine ilişkin açıklamalar yapılırken ( tazminat taleplerinin, hususi hukuk ve bilhassa borçlar hukuku kaidelerine istinaden halledileceği düşüncesi ile bu hususa ait taleplere hukuk hakimleri tarafından bakılması icap ederse de; tutuklama ve yakalamanın haksızlığını takdir, ilgili ceza dosyasının tetkikine vabeste bulunduğu ve bu hususunda bir ihtisas işi olduğu aşikardır. Kaldıki bu işin ceza mahkemesince halledilmesinde yasal bir mahzur yoktur; zira Ceza mahkemeleri de hukuk mahkemeleri gibi yerine göre tazminata hükmetmektedirler. ) denilmek suretiyle tazminatın hukuki niteliği ve bu işlerin Ağır Ceza Mahkemesine verilmesi nedenleri belirtilmiş, gerek doktrinde ve gerekse Millet Meclisinde de aynı görüşlerin benimsendiği görülmüştür. ( Prof. Faruk Erem - Ceza Usulü Hukuku S. 425-426, Mehmet Handan - Kanun dışı yakalanan veya tutuklananlara tazminat verilmesi hakkındaki kanun şerhi S. 39 ).
Bu açıklamalara göre;
a ) Kişinin haksız olarak tutuklandığı anlaşılmalıdır.
b ) Davacının tazminat isteği borçlar yasasındaki kurallar gözönünde tutularak halledilmelidir.
c ) Bu işlerin hukuk mahkemeleri yerine ceza mahkemesine verilmesi, tazminatın bir ceza takibi ile ilgili unsurlara dayanmasından ileri gelmektedir.
d ) İşe hukuk hakimi yerine, ceza hakiminin bakması davanın hukuki niteliğini değiştiremez.
Bu durum karşısında konumuzu Borçlar Yasası`nın 53 üncü ve Hukuk Usulü Yargılamaları Yasası`nın 237 nci maddelerindeki esaslar dairesinde halletmek gerekir.
Borçlar Yasası`nın 53 üncü maddesi ( hakim ) kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için Ceza Kanunu`nun mesuliyete dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi ceza mahkemesinden verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zarar miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez. )
Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası`nın 237 nci maddesi; ( Kaziyei muhkeme, ancak mevzuunu teşkil eden husus hakkında muteberdir.
Kaziyei muhkeme, mevcuttur denilebilmek için iki tarafın ve müddeabihin ve istinat olunan sebebin müttehit olması lazımdır. )
Açıklanan hükümlerde; hukuk hakiminin davayı sonuçlandırmada bağımsız olduğu, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmadığı, ceza mahkemesinin kesinleşen beraat kararının tarafları ayrı olan hukuk davasında "muhkem kaziye" sayılmadığı kurallarının benimsendiği ve doktrindeki ilmi görüşlerin ( Prof. Faruk Erem - Ceza Usulü Hukuku S. 545 - 550, Prof. Baki Kuru - Hukuk Muhakemeleri Usulü S. 808, Feridun Müderrisoğlu - Adalet Dergisi 973, 2-3 ) ve Yargıtaydaki uygulamaların da bu doğrultuda olduğu görülmektedir. ( 4. Hukuk Dairesi 6.10.1966, 6420-8736, 9. Hukuk Dairesi 25.11.1969, 1794-11042, Hukuk Genel Kurulu 4.11.1970, 644-609, 10.11.1971, 38-635, 10.10.1973, T/49-776 ).
Bu hale göre bir nevi hukuk davasına bakmak durumunda olan Ağır Ceza Mahkemesinin açıklanan kurallara dayanarak ceza mahkemesinin beraat kararına bağlı kalmadan dosyadaki delilleri serbestçe incelemeye yetkili olmalıdır.
Konuyu 466 Sayılı Yasa hükümlerine göre incelediğimizde de durum aynıdır. Anılan yasanın 3. maddesinde, tazminat isteğini incelemekle görevlendirilen mahkeme üyesinin beraat dosyasını aldırarak her türlü incelemeyi yapacağı ve gerekirse davacıyı da dinleyeceği yazılıdır. Maddede yer alan "her türlü incelemenin yapılacağına" ilişkin hükümden, dosyadaki delillerinde incelenmesi gerektiği anlamını çıkarmak lazımdır. Aksinin kabulü halinde ağır ceza mahkemesi, isabetsiz olduğuna inandığı beraat kararı ile hazineyi tazminata mahkum etmeye zorlanmış olacak ve eksik incelemeye dayanan ve isabetli olmayan beraat hükümlerinden faydalanılarak Devletten haksız tazminat alma eyilimlerinin yasa koyucusunun amacına aykırı olarak gelişmesini önlemek mümkün olmayacaktır; zia beraat hükümlerinin her zaman gerçeğin ifadesi oldukları söylenemez. Bahusus Yargıtay incelemesinden geçmeden kesinleşen beraat kararlarında hata payının daha fazla olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Sonuç olarak Borçlar Yasası`nın 53 üncü Hukuk Usulü Yargılamaları Yasasının 237 ve 466 Sayılı Yasanın 3 üncü maddelerinde yer alan kurallar karşısında tazminat isteğini inceleyen Ağır Ceza Mahkemesinin Yargıtay`dan geçmeden kesinleşen beraat kararlarının dayandığı delilleri incelemesi, değerlendirmesi ve varacağı sonuca göre tazminat hakkında bir karar vermesi gerekir.
B - Çoğunluk görüşü:
466 Sayılı Yasanın 1 inci maddesinin 1 - 5 inci bentlerindeki hallerden başka 6 numaralı bendinde; "Yasa dairesinde tutuklandıktan sonra beraat eden kimseye Devletçe tazminat verilmesi" öngörülmüş ve 4 üncü maddesindeki "Tazminat talebine esas olan işleme ( tutuklamaya ) tamamiyle kendi ihmali veya kusurlu hareketleriyle sebep olanlara tazminat verilemeyeceği kuralı kabul edilmiştir. Bunların dışında kesinleşmiş beraat kararlarının eksik incelemeye dayanması veya delillere ters düşmesi halinde tazminat verilemeyeceğine dair yasada bir hüküm mevcut olmadığı gibi beraat nedenleri arasında da bir ayırım yapılmamıştır. Aksine yasada beraatten başka, haklarında kovuşturma yapılmasına veya son soruşturmanın açılmasına veyahut ceza verilmesine mahal olmadığına karar verilenlere de tazminat verileceği belirtilmekle böyle bir yorum kesinlikle önlenmiştir.
Anılan yasanın 1 inci maddesinin 7 nci bendindeki açıklık karşısında hal çaresini Borçlar Yasası ile Hukuk Usulü Yargılamaları Yasasında aramak olanaksızdır. Sanık, 4 üncü maddede yazılı ihmali veya kusurlu hareketleriyle tutuklanmasına sebebiyet vermemiş ve diğer koşullarda gerçekleşmiş ise tazminat alabilecektir. Oysa delil varken beraat gibi haller sanığın değil, mahkemenin kusuru sayılabilir; ancak kesinleşmiş bir karar yasal yollardan ortadan kaldırılmadıkça onu kusurlu saymaya olanak yoktur. Kesinleşmiş beraat kararının dayandığı delillerin tazminat davasında bir başka mahkeme ( Ağır Ceza Mahkemesi ) tarafından yeniden ele alınıp takdire tabi tutulması "Muhkem Kaziye" halini almış olan hükme taarruz teşkil edeceğinden olanaksızdır. 466 Sayılı Yasa Hukuk Usulü Yargılamaları Yasasının 237 ve Borçlar Yasası`nın 53 üncü maddelerindeki kuralların dışında ayrı bir usul ve yeni bir tazminat nevini getirmiştir. Her ne kadar Borçlar Yasası`nın 53 üncü maddesi hukuk hakimini ceza mahkemesinin kesinleşmiş beraat kararını "kesin delil" sayıp saymamakta serbest bırakmış ise de; bunun ayrı bir nedeni vardır ve oda şudur; Hukuk hakimi, tarafların göstereceği delilleri toplayıp nazara almaya ve bu delillere göre sonucu tayin etmeye mecburdur. Yeni deliller beraat kararına ait dosyadaki delillerden farklı ise hukuk hakiminin beraat kararına dayanamayacağı tabiidir; zira hukuk hakimi ceza dosyasındaki deIillerden farklı ve ayrı bir sonucu gerektiren yeni deliller karşısında olup buna göre karar vermek durumundadır. Halbuki 466 Sayılı Yasa, ağır ceza mahkemesine, tazminat isteğini incelerken davacı hakkında beraat ettiği suçtan dolayı yeniden delil toplamak yetkisini tanımamış, tazminat için kesinleşmiş beraat kararını "kesin delil" saymıştır. Anılan Yasanın 3 üncü maddesinde yer alan "her türlü inceleme"ye ilişkin hükümle 2, 3 ve 4 üncü maddelerde öngörülen ( beraat kararının kesinleşip kesinleşmediği, 3 aylık başvurma süresi, dilekçe ve belgeler ve sanığın tutuklamaya ihmali veya kusurlu hareketleri ile neden olup olmadığı gibi ) unsurların incelenmesi kastedilmiştir.
Şu hale göre; çoğunluğun görüşü: Ağır ceza mahkemesinin tazminat istemine esas olan beraat kararını delil yönünden incelenmesine yasal olanak bulunmadığı, buna karşılık beraate ait dosyada anılan yasanın 4 üncü maddesinde belirtilen "sanığın, ihmali veya kusurlu hareketleri" olup olmadığı hususlarını ve diğer maddelerde yer alan unsurları incelemesi gerektiği şeklinde oluşmuş bulnmaktadır.
V - Sonuç:
Yasa dairesinde tutuklandığı suçtan beraat eden sanığın yasa dışı yakalanan veya tutuklanan kimselere tazminat verilmesi hakkındaki 466 Sayılı Yasanın 2 nci maddesi gereğince açtığı tazminat davasına bakan mahkemenin ( ağır ceza mahkemesinin Yargıtay`dan geçmeden kesinleşen beraat kararını sübut yönünden incelemeye yetkili bulunmadığına birinci toplantıda üçte ikiyi aşan çoğunlukla 2.05.1977 gününde karar verildi.
(KAZANCI)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Haksız Tutuklama Tazminatı Av.Ali KAYA Meslektaşların Soruları 24 08-12-2016 18:06
466 s yasa(haksız yakalama ve tutuklama )uyarınca madii manevi tazminat dav. da azyat35 Meslektaşların Soruları 6 10-10-2012 22:52
Haksız tutuklama nedeniyle tazminat Av.Günar Meslektaşların Soruları 7 25-04-2012 20:40
Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat R.K.A. Meslektaşların Soruları 2 06-03-2008 23:43
Haksız tutuklama tazminatı gülten efe Meslektaşların Soruları 5 25-04-2007 17:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10841298 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.