Hakim Ve Savcılara İş Takipçiliği Uyarısı???

merhabalar.bugün neredeyse bütün gazetelerin duyurduğu bir konu vardı. Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in hakim ve savcılara "iş takipçiliği " yapmayın ve "tavassut" girişiminde bulunmayın uyarıları.
avukatlar bakanı destekliyor.ve seviniyor bu uyarıya.çünkü ankara barosu başkanı ve hukuk dernekleri başkanları bu yönde mesaj veriyor.akademisyenler ise hoş karşılamadı. yürütme'nin yasama'ya karışmasını.ve vahim bir uyarı olarak değerlendirdi bunu.99'da yapılan ankette zaten avukatların yüzde 94.5'i 'yargıda yolsuzluk var' demiş.?????????????????????????

Kendi içindeki çarpıklıkları kendisi düzeltemeyen hiçbir oluşum, özerlik ya da bağımsızlıktan söz edemez, bence buna yargı da dahildir. Bağımsızlık ve özerkliğin olmazsa olmaz şartı en katı şekliyle ve tavizsiz bir öz-denetimdir, aksi taktirde bağımsızlık, keyfiliğe dönüşür ki, hiçbir demokratik sistemde de buna izin verilemez.

Kaldı ki hakim ve savcıların "iş takipçiliği" yapmamalarını talep etmek bence her kişi ve kurumun hakkıdır, vatandaş olarak bizim de hakkımızdır. Adalet bakanlığının böyle bir hakkı olmadığını düşünmek ise kanaatimce hiç mümkün değil.

Uzun lafın kısası yargı gibi bağımsız olması işin mahiyeti gereği olan bir erk bile önce adaletli ve hakkıyla bir özdenetim mekanizmasını kurmak ve işletmek zorundadır. Aksi taktirde özerkliği çok acıdır ama işte böyle tartışılır hale gelir.

Sayın hanım büşra,
Adalek bakanlığınca gönderilen genelgeyi iyi okumadığınızı düşünüyorum. İş takipçiligi ve tavassut uyarısı üzerine bakanlıkça belli aralıklarla genel yazı gönderilir ve her hakim ve savcıya tebliğ edilir. Burada anlatılan olay, hakim ve savcıların tayin ve yetki konusunda iş takibatı ve tavassut girişiminde bulunmamaları konusunda uyarıdır. Bu uyarı objektif açıdan ve ideal kamu düzeni açısından bakıldığında yerindedir. Ancak maalesef Türkiye de her alanda olduğu gibi hakim ve savucıların tayin ve yetkileri konusunda da bu sıkıntı yaşanmaktadır. Bunun önlenmesi mümkündür ancak bu genel yazıyla kesinlikle önlenemez. Bükülemez sistem yaptığnız kurduğunuz ve işletme iradesi gösterdiğiniz takdirde tavassut da kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Bu arada hakim ve savcılara karşı bu sitede dinmez bir hınç sezmekteyim. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Oysa Avukatlar yalyancımıdır? konusunda açılan forum alanına sitedeki bir çok üye avukat olmasına rağmen üzülerek belirtiyorumki hemen hiç ilgi göstermezken avukatları savunma sadedinde ben yazı yazdım. !!!!!!!!!!!!!

Sayın Turan,

Bu sitede hakim ve savcılara ''dinmez bir hınç'' olduğu yolundaki beyanınızı hayretle okudum. Bu site, kayıtlı üye sayısı dikkate alınsa bile Türkiyede en çok Hukukçu sıfatı taşıyan kişinin aktif takip ettiği bir sitedir. Kayıtlı olmayanları hesaba katarsanız, neredeyse internet kullanan tüm hukukçuların yer aldığı bir sitedir. Türkiye'de internet kullanan hemen hemen tüm hukukçuların hakim ve savcılara hınç duyduğunu söylemek kabul edilemez.

Ayrıca; ''avukatlar yalancı mıdır?'' başlıklı alana yazdığınız yazıya bağlı olarak , avukatları savunduğunuz için pişmanlık duymuş izlenimi vermeniz de üzücüdür.

Hakim ve savcılar hukukçudur. Sıra arkadaşlarımızdır. Yani aynı derslerden sınıfta kaldığımız, kantinde çay içtiğimiz, anfide yer kapma savaşı verdiğimiz bizim gibi insanlardır. Neden hınç duyalım?

Selam ve saygılarımla.

Av. Mehmet Saim Tikici

Sayın Turan,
ben genelgeyi okumadım.basında yayınlanan şekliyle değerlendirdim. adalet bakanlığı'ndan bu uyarıyı duyduktan birkaç gün sonra ise yine HSYK Başkan vekilinin ağzından "her gün 40 hakim ve savcının ankara'ya gelip iş takibi yaptığını" öğrendik. burada iki ayrı konu var tartışılması gereken; hakim ve savcılar gerçekten iş takipçiliği yapıyor mu? hakim ve savcıları bu gerekçeyle bir yürütme organı başkanı uyarabilir mi? birincisi olduğu için (duyduğumuz kadarıyla), mantıken ikincisi de oluyor demek ki. bu sorunu yürütmeye kalmadan, yargı kendi içinde halletmeli diye düşünüyoruz, lakin yargının buna gücü yetmiyor ya da uyguladığı sistem.
ama şu da bir gerçek, maalesef her meslekte...

Sayın Hanım büşra,
Genel yazı iki tanedir. Birincisi ki bu çok önceleri ve hemen hemen her kararname öncesi ve her bakan zamanında yayınlanırki, hakim-savcılardan tayin ve şetki konusunda tavassut aramamaları amiyane tabiriyle torpil koydurmamaları istenir..
İkincisi ise son yayınlanan genel yazıdırki, bu çok ilginçtir. Bu formu açarken basından alıntı yapılmıştır. Bu ikinci genel yazıda, bazı kişilerin bakan veya HSYK üyelerinin isimlerini vererek yani onlarmış gibi veya onlar adına hakim-savcıları arayarak iş takibine kalkıştıklarının duyumunun alındığı, bu türden bir girişime rastlanırsa girişimde bulunan kişinin tespit edilerek bakanlığa bildirilmesi istenilmiştir. yani bir kısım dolandırıcıların tavassut girişimlerinden bahsedilmektedir. Yoksu burada hakim-savcıların tavassutta bulunduklarından söz edilmemektedir.
HSYK başkan vekilinin sözüne gelince, eğer her gün 40 kadar hakim-savcı iş takibi için ankaralarda geziniyorsa ortada idari bir sorun var demektir. Bu sorunun direkt muhatabı da kendisinin başkan vekili olduğu kuruldur. Kurul kararları idari nitelikte işlemdir. Anyasaya göre idarenin her türlü işlem ve eylemi yargı denetimine tabidir. Ancak HSYK nın idari işlemleri yargı denetimine tabi değildir. Bu kurulun idari bir işleminden magdur olmuş bulunan bir hakimin yargıya başvurma hakkı yoksa bu hakim ne yapacaktır? Her memur en basit idari işlemde bile yargı hakkını kullanırken adalet mekanizmasındaki bir hakime bu hak verilmemiştir. Anlhaşılan o ki, yargı hakkını kullanamayan hakimler demekki ankarayı aşındırırak işlerini takip etmek durumunda veya zorunlulugunda kalıyorlar. Hele eğer lafın gelişi değilde gerçekten 40 hakim her gün ankarayı aşındırıyorsa ortada çok ama çok büyük bir sorun ve inanılmaz idari hata var demektir ve bu idari hatayı da bizzat başkan vekili itiraf etmiş oluyor.
Ben size basit bir örenk vererek bunu açıklıyım. 11 yıl süreyla hukuk mahkemelerinde çalışan bir hakim yeni tayin olduğu yere gidince ona hukuk mahkemesi yetkisi değilde ceza mahkemesi yetkisi verilirse bu hakim ne yapar? Oradaki avukatlar ne yapar? Oaradaki vatandaşlar ne yapar? Bu en sıradan uygulama olup hakim solugu ankarada alır. Sizce bu durumda bu başkanvekilinin yakınma hakkı var mı? Aslında anlatacak daha çok şey var ama onları yargı denetimine kavuştugumuzda yazabilirim şu an sakıncalı olabilir, ve ben de hiç yapmadığım iş takibine çıkmak zorunda kalabilirim:=)
Sayın Tikici,
Avukatlarla ilgili yazdığım yazıdan pişman değilim. Bilakis sözlerimin her kelimesinin arkasındayım. Ben avukatların o forum konusuna ilgi göstermemelerine şaşırıyorum o kadar.
İkinci olarakta, "hınç" konusuna gelince. Gerçekten ve maalesef dikkatle önceki forumlarıda inceledim ve üzülerek gördümki bir kısım avukat meslektaşlarımızın ilginç bir biçimde ve hınçla hakimlerden söz ettiğini gördüm. Buna anlam vermekte güçlük çekiyorum. Çok ilginç gelen bir yazı ise burada yazısını okuduğum ve şahsen tanıdığım bir avukatın yazısı oldu. Bu avukat arkadaşım bir dilekçe bile havale ettirirken iki dakika seremoni yapıyor ve hakimin asabını bozacak kadar çok saygı kelimesi sarf ediyor. Sonra burada ağzına geleni sayıyor. Bir an tereddütte kaldım... sizin yazınızı okuyunca demekki yanlış anlamışım diye düşündüm. Beni mazur görün lütfen. Şimdi artık hınç olmadığına inanıyorum!?...

Değerli İzleyenler;

Öğrenci kardeşimiz H.B.Erdal ın bir husustaki merakı yine kişiselleşti ve umuladık alanlara ulaştı.

Turan ismi ile yazan yazılarından kıdemli bir yargıç olduğu SANILAN tahminen hukukçu meslktaşımız ismini kimliğini ve kişiliğini saklayarak soruyu umulmayan alanlara taşıdı.

Turan ın ne kadar turan olduğunu bilmediğimizden pek fazla bir şeyler diyemiyoruz. Ancak bir gerçek var ki kimliğini ve kişiliğini saklayan insanlar ile bilimsel ve hukuki tartışma yapmak olanaksız...

Başka bir gerçek ise kimliğini ve kişiliğini saklayanların görüşlerinde fütursuz oldukları.

Alıntı: Çok ilginç gelen bir yazı ise burada yazısını okuduğum ve şahsen tanıdığım bir avukatın yazısı oldu. Bu avukat arkadaşım bir dilekçe bile havale ettirirken iki dakika seremoni yapıyor ve hakimin asabını bozacak kadar çok saygı kelimesi sarf ediyor. Sonra burada ağzına geleni sayıyor

Bu ifade sahibi sayın Turan, gerçek kimliğini açıklasa, gerçek kimlik ve kişiliği ile ifade etse böyle bir ifadeyi kuşkusuz kulanmaz, kullanamaz idi.

Site yöneticilerini geçen 1,5 yıl içerisinde bir kez daha uyarıyorum. Bilimsel ifadeler müstear, nick name, takma isim ile açıklanamaz. Takma isim ile görüşlerini ifade edenler başkalarının kimlik, kişilik, mesleki sahalarına tecavüz ediyorlar.

İnsanın bir an için kendisine Tokat ilinde duruşmalara girip girmediğini, yargıçlar önünde seromoni yapıp yapmadığını, hakim efendiin asabını bozup bozmadığını sorgulayası geliyor.

Denizli nire, Totak nire....
Allahtan Tokat a hiç gitmedik.

Selam ve saygılarımla
Av. Adil Giray Çelik

Nereden nereye geldik, anlaşılır gibi değil.

Sayın Turan,

Cevabınızı okudum, ancak cümlenizin sonundaki soru işaretini çözemedim.

Avukat-Hakim-Savcı arasında bir yarış söz konusu olamaz. Hınç vs. ilkel tavırlar ise asla düşünülemez. Sanıyorum, yaşantınız oldukça sakin ve stresten uzak durumda. Umarım öyledir.

Fakat benim halim böyle değil. Bir çok avukat meslektaşım gibi ben de oldukça stresli ve gerginim. Bu tür tartışmalar yarardan çok zarar getirir. Uzak durmamızda fayda var.
Teşekkür ederim.

Selam ve saygılarımla.

Not: Çok şükür ben de Tokat'da hiç bulunmadım